"...Ben bir güzellik gördüm İnsanlar içinde bir yalnızlık gördüm Köpükleri gökyüzü merdiveni bir su gördüm Kirpikleri yüzünde secde bir dua gördüm Kısacık gördüm Uzun baktım Canımdan fısıldadım 'İnsan sevmezse ölür' Su beni dinledi Su kendini dinledi Su dünyayı dinledi...." PERVANE
ÇÜRÜMENİN FOTOĞRAFI -I- İnsan bir kere onurunu yitirmesin, hiçbir yalan utandırmaz artık, hiçbir düşkünlük yüzünü kızartmaz, hiçbir rezillik küçük düşürmez, hiçbir doğru erdem kazandırmaz, hiçbir acı merhamet uyandırmaz. O artık sadece kötüdür, korkaktır, çürümenin fotoğrafıdır, şiddetin ruhudur, toplumsal bir urdur, bir yalnızlık iskeletidir. // Bizden daha iyi bilir yenildiğini. Ezildiğini. Tükendiğini. Sevinemediğini. Çıkışının kalmadığını. Ne yapacağını bilemez olduğunu. Sevilmediğini. Kimseye güvenmediğini. İnsanlardan bir mezara döndüğünü. Derin bir yalnızlıkla boğulduğunu. Uyuyamadığını. Dua edecek tanrısının kalmadığını. Duasının kalmadığını. (...) -II- Acıklı bir çaresizlik içinde, her gün biraz daha büyük bir korkuyla ödüllendirir kendini. Ne kadar bilincindedir bilinmez ama korkusu, yakınındaki herkese aynı zehirle geçer. Çıngıraklı bir ağız, pıtraklı bir yüz. Ürküntü veren bir kuşkuyla bakar insanlara. Hayal kurarak girdiği yatakları yoktur artık. Ona sığınacak kimse kalmamıştır. Çaresiz düşürdüğü insanın nasıl baktığını en iyi o bilir. Bütün bir dünya korkunun gözleridir. Bağırmaktan başka sözü kalmamıştır. // İhtirasın ve ahlakın sefaleti budur: Utancın sularını geçmeye gör, varacağın kıyılar haysiyet çölüdür, insan çölüdür, sevgi çölüdür. Ruhunda, hiçbir yerini örtmeyen bir üniforma. Geçmişini topluma giydirmeye çalışırsın. Olmaz. Çırılçıplak kalırsın. Karşı kıyı yoktur. Deniz yoktur. Ses yoktur. Zaman yoktur. Yalnızlığın dünyanın sınırlarına varmıştır. (...)Şükrü Erbaş (ÇIRPINIP İÇİNDE DÖNDÜĞÜM DÜNYA)
"Birbirinize bu kadar benzemek canınızı sıkmıyor mu? Gelin, hazır yağmurdan bir bahaneniz varken, duvarlarınızdan izin alın bir kerecik, ağaçlar, kuşlar, gün ışığı, rüzgâr ve toprağın o büyük şölenine bir sigara içimi olsun konuk olun. Kim bilir, eşit ve özgür ilişki hakkında bir kıpırdanma olur aklınızda…" (BKNZ:Şükrü Erbaş)
Büyük konuşanlar Alınlarında eğri olmayanlar Yalnız yükseği görenler Herkesin ortasında yürüyenler Bütün ışıkları yananlar Sesi menevişsizler Güzü küçümseyenler Gözyaşına arkasını dönenler Kendini mutluluk bilenler Sessizlikten korkanlar Yalnız eşyalarına gülümseyenler Öyküsünde öteki olmayanlar Kederle kirlenenler Aynası buğusuzlar Kışa yolu düşmeyenler Kalbi ölüm mühürlüler Penceresi dışa açılmayanlar Aşktan utananlar Güzelliği kimsesizler Dili şiddet olanlar Gövdesi sözünden önce gelenler Dünyaya dokunmayanlar Unutanlar, unutanlar Ey tek heceli darlık...
O mevsimim ki herkesten yapılmış Üç noktayla biten bir cümleyim artık..
Şiir : Şükrü Erbaş - Kocaman bir çocuğu öpüyorsun
Yorum : Özgür GÜNDÜZ
Ah ömür hanım...
Şiiri ile tanıştım ve genelev mektupları adı şiri ile tanıştım kalemine hayran kalmamak elde değil okunmalı his etmeli
"Kalbim
Bir ıssız harfsin
Sesler içinde"
Bir kadının kirpikleriyle çizdiği gözyaşı haritasına,
adamın kuramadığı cümledir şiir…
Şükrü Erbaş
"...Ben bir güzellik gördüm
İnsanlar içinde bir yalnızlık gördüm
Köpükleri gökyüzü merdiveni bir su gördüm
Kirpikleri yüzünde secde bir dua gördüm
Kısacık gördüm
Uzun baktım
Canımdan fısıldadım
'İnsan sevmezse ölür'
Su beni dinledi
Su kendini dinledi
Su dünyayı dinledi...."
PERVANE
ÇÜRÜMENİN FOTOĞRAFI
-I-
İnsan bir kere onurunu yitirmesin, hiçbir yalan utandırmaz artık, hiçbir düşkünlük yüzünü kızartmaz, hiçbir rezillik küçük düşürmez, hiçbir doğru erdem kazandırmaz, hiçbir acı merhamet uyandırmaz. O artık sadece kötüdür, korkaktır, çürümenin fotoğrafıdır, şiddetin ruhudur, toplumsal bir urdur, bir yalnızlık iskeletidir. // Bizden daha iyi bilir yenildiğini. Ezildiğini. Tükendiğini. Sevinemediğini. Çıkışının kalmadığını. Ne yapacağını bilemez olduğunu. Sevilmediğini. Kimseye güvenmediğini. İnsanlardan bir mezara döndüğünü. Derin bir yalnızlıkla boğulduğunu. Uyuyamadığını. Dua edecek tanrısının kalmadığını. Duasının kalmadığını. (...)
-II-
Acıklı bir çaresizlik içinde, her gün biraz daha büyük bir korkuyla ödüllendirir kendini. Ne kadar bilincindedir bilinmez ama korkusu, yakınındaki herkese aynı zehirle geçer. Çıngıraklı bir ağız, pıtraklı bir yüz. Ürküntü veren bir kuşkuyla bakar insanlara. Hayal kurarak girdiği yatakları yoktur artık. Ona sığınacak kimse kalmamıştır. Çaresiz düşürdüğü insanın nasıl baktığını en iyi o bilir. Bütün bir dünya korkunun gözleridir. Bağırmaktan başka sözü kalmamıştır. // İhtirasın ve ahlakın sefaleti budur: Utancın sularını geçmeye gör, varacağın kıyılar haysiyet çölüdür, insan çölüdür, sevgi çölüdür. Ruhunda, hiçbir yerini örtmeyen bir üniforma. Geçmişini topluma giydirmeye çalışırsın. Olmaz. Çırılçıplak kalırsın. Karşı kıyı yoktur. Deniz yoktur. Ses yoktur. Zaman yoktur. Yalnızlığın dünyanın sınırlarına varmıştır. (...)Şükrü Erbaş (ÇIRPINIP İÇİNDE DÖNDÜĞÜM DÜNYA)
"...Tam kendini seveceksin...Ö l ü y o r s u n..."
"Birbirinize bu kadar benzemek canınızı sıkmıyor mu? Gelin, hazır yağmurdan bir bahaneniz varken, duvarlarınızdan izin alın bir kerecik, ağaçlar, kuşlar, gün ışığı, rüzgâr ve toprağın o büyük şölenine bir sigara içimi olsun konuk olun. Kim bilir, eşit ve özgür ilişki hakkında bir kıpırdanma olur aklınızda…" (BKNZ:Şükrü Erbaş)
Büyük konuşanlar
Alınlarında eğri olmayanlar
Yalnız yükseği görenler
Herkesin ortasında yürüyenler
Bütün ışıkları yananlar
Sesi menevişsizler
Güzü küçümseyenler
Gözyaşına arkasını dönenler
Kendini mutluluk bilenler
Sessizlikten korkanlar
Yalnız eşyalarına gülümseyenler
Öyküsünde öteki olmayanlar
Kederle kirlenenler
Aynası buğusuzlar
Kışa yolu düşmeyenler
Kalbi ölüm mühürlüler
Penceresi dışa açılmayanlar
Aşktan utananlar
Güzelliği kimsesizler
Dili şiddet olanlar
Gövdesi sözünden önce gelenler
Dünyaya dokunmayanlar
Unutanlar, unutanlar
Ey tek heceli darlık...
O mevsimim ki herkesten yapılmış
Üç noktayla biten bir cümleyim artık..
ŞÜKRÜ ERBAŞ
Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının
eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim.
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI
........
Ne konuşmalarımızda bir tat
Ne susmalarımızda bir hikmet
(Hep aynı boşluğa açıldı dar kapılar)
Olur olmaz şeylerden alınır kırar olduk
Zamana benzedik iyice, çekilmesi zor.
(Aynaların ardında aynı kirin pası var)
-Şükrü Erbaş-
Okunası bir şairdir.
'köylüleri niçin öldürmeliyiz? ' favori şiirimdir.
Sıcak dizeleri olan samimi şair.