Dün yürürken, rüzgarın alıp getirdiği siyah beyaz fotoğraflar düştü yoluma. Etrafa bakınınca yakınlardaki bir çöpe atılmış, sonra dağılmış onlarca fotoğraf gördüm. Genç, yaşlı, çocuk, bebek, kadın, erkek .. Düğün, nişan, okul, hastane, mezuniyet anıları.. Bir koli içinde yıllarca özenle saklanmışlar. Şimdi vazgeçilen o fotoğraflar, kağıt toplayıcılar için bir çöpün yanına bırakılmışlar. Rüzgar da sağa sola savurup duruyor, renkleri içine hapsolmuş özgür ruhlu bu fotoğrafları.
Hüzünlendim... Çünkü bu "anı hazinesi sandığı"nı bir ömür boyu saklayan insanlar büyük olasılıkla artık hayatta değildi. Ve yine büyük olasılıkla yakınları bu "eski" eşyalardan kurtulmayı seçmişti. Boğazım düğümlendi bunları düşününce. "Öbür yarısını arayan yırtık fotoğraflar" gibi hissettim kendimi sebepsizce...
Elle dokunulacak kaç fotoğraf kaldı ki sandıklarda? Dijital çağda fotoğraflar bile ruhsuz, filtreli, yapay... Duvardan indirildi çerçeveli fotoğraflar ve minicik bir usb içine hapsedildi. Oysa onlar, bir dönemin, özlemlerin, mutlulukların, bireysel d/evrimlerin şahidiydi..
... Dışarıda tipi... Evine dönerken, donmak üzre bir yavru kedi buluyorsun. kabanın içine "göğsüne sarıp" devam ediyorsun, önünden geçtiğin fırından taze ekmek kokusu alınca fırına doğru dönüyorsun; içerde "Neşet Ertaş" çalıyor, "sıcak, ve mis gibi ekmek "kokuları.. eve varıyorsun, kapıyı annen açıyor, içeri sıcak, sevdiğin yemeği yapmış, kokusundan anlıyorsun Hoş geldin derken şevkatle sırtını sıvazlıyor "sana bugün çok dua ettim" diyerek... Ve o gün Üzerine uzun zamandır vazife olan "ağır mesuliyetli bir işi bitirmenin rahatlığı içindesin"
... Tırnak içi cümleleri topla, kalbinde kare kökünü al, şu ana dek ettiğin bütün şükürleri ekle, sonsuzla çarp...
Şiir : AŞK PRANGASI - MANEN Söz Beste : HÜSEYİN PELİT Tüm BESTELERİM YOU TUBE KANALIMDA DINLEYEBILIRSINIZ takip abone beğeni yorumlarınızı beklerim ?si=Z_oJpHVHNCI9IZwM
ŞUAN HİÇ BİR ŞEY DİNLEMİYORUM YALAN OLMASıN DİNLENİYORUM...EVET TÜM BESTELERİM YOU TUBE KANALIMDA DINLEYEBILIRSINIZ TAKİP ABONE BEĞENİ YORUMLARINIZI BEKLERİM ..... HP
.... Sıradan çalıyordu arka planda...Verdiği huzur hissiyle kalbime damlayışın ve sana huzur dileyişim/izi anımsayınca ekledim buraya...Görürsen bil; hep duam(ız)dasın...Öyle değil mi hemşirem:)
Yazmayacağım buraya adını, eminim görünce senden bahsedildiğini hemence anlarsın. Selam olsun susan kalemine, mecruh gönlüne, kırık yerlerinden çiçeklenip, onulsun kalbin.
Söz Beste : HÜSEYİN PELİT Şiir : LALELER VE SEN Tüm BESTELERİM YOU TUBE KANALIMDA DINLEYEBILIRSINIZ takip abone beğeni yorumlarınızı beklerim ... ?si=FEce7v-ZUlHHpsdx
Kuşları ürkütmekten korkacak kadar ince ruhlu birinin denize nazır bir banka oturup, aklındakilerle savaşın ta ortasında beyaz bayrak sallamış'lığından müteessir haldeyken bir sigara yaktığı çakmak sesinin ardından fonda çalan şarkıdır...
Söz Beste : HÜSEYİN PELİT Şiir : BİTİYOR BİR ÖMÜR Bitiyor arkadaşlar yalan mı. You tube kanalımda dinleyebilirsiniz takip abone beğeni yorumlarınızı beklerim..... ?si=057FxpQhlBUQJzP0
Unutmanın /unutabilmenin dayanılmaz hafifliği... Bazen ödüldür unutmak, bazen ceza. Hatırlamak mutluluktur bazen, bazen acılar içinde kıvranmaktır.
Bu, büyük bir aşk hikayesi... Şarkı bir hüzün şarkısı.. Bir hasret şarkısı.. Bu şarkı, en büyük aşkı ve en büyük acıyı yaşatan, vakitsiz ölen evlatların şarkısı...
Semiramis Pekkan, 5 yaşındaki oğlunu lösemiden 1984 yılında kaybetmiş. Ve onun hikayesini dinleyen Gülden, bu şarkıyı bestelemiş.
... Herhangi bir zamanda,her hangi bir yerde yediğin bir şeyden aldığın tadın; bir anda aklını alıp taa çocukluğuna bu tadı aldığın ilk ana musaadesiz götürdüğü zaman fonda çalan türküdür...
... Bir sokak röportajında yere serdiği alelade muşamba üzerinde el örgüsü patik ve banyo lifi satan bir teyzeye uzatılan mikrofonda;
+"Bizden senin için bir şey yapmamızı isteseniz bu ne olurdu?" Sorusuna cevaben ; -” Sevdiğim bir şarkıyı şimdi dinlemek isterim" derken istediği şarkıdır...
... Gün henüz batmış... Beklenenin gelmediği, pencere önü çiçeklerinin kuruduğu bir mevsimde, ömrünün güz'ünde bir ihtiyarın, ağır adımlarla giderek taş plaklar arasından şarkı falı niyetine rastgele seçtiği bir plaktan pikap iğnesi değer değmez çalan şarkıdır...
... Sepya bir sonbahar akşamında;yolları henüz ayrılmış bir aşkın ardından, rotasız adımlarla yürürken önüne çıkan taşı kunduranın burnuyla vurarak en uzağa fırlatatıp, yol boyu kalbini susturmaya çalıştığın bir anda; plakçının önünden geçerken bu şarkıya denk gelip, boğazına yumruk yemiş gibi hissettirecek şarkıdır.
İbrahim Tatlıses’in şarkılarını dinlemeyi seviyorum.
Bu da sevdiğim şarkılarından biri. :) Sabah aklıma geldi,
şimdi yayınlıyorum.
güzel atlar ülkesine götür beni
diller dağına
elbruz'a götür
bana dilini öğret adige
hadi ge'
benim dilimde bütün sözcükler yaralı
?si=9T7O4NL7mH3FjLpX
Dün yürürken, rüzgarın alıp getirdiği siyah beyaz fotoğraflar düştü yoluma. Etrafa bakınınca yakınlardaki bir çöpe atılmış, sonra dağılmış onlarca fotoğraf gördüm.
Genç, yaşlı, çocuk, bebek, kadın, erkek .. Düğün, nişan, okul, hastane, mezuniyet anıları.. Bir koli içinde yıllarca özenle saklanmışlar. Şimdi vazgeçilen o fotoğraflar, kağıt toplayıcılar için bir çöpün yanına bırakılmışlar. Rüzgar da sağa sola savurup duruyor, renkleri içine hapsolmuş özgür ruhlu bu fotoğrafları.
Hüzünlendim... Çünkü bu "anı hazinesi sandığı"nı bir ömür boyu saklayan insanlar büyük olasılıkla artık hayatta değildi. Ve yine büyük olasılıkla yakınları bu "eski" eşyalardan kurtulmayı seçmişti. Boğazım düğümlendi bunları düşününce. "Öbür yarısını arayan yırtık fotoğraflar" gibi hissettim kendimi sebepsizce...
Elle dokunulacak kaç fotoğraf kaldı ki sandıklarda? Dijital çağda fotoğraflar bile ruhsuz, filtreli, yapay... Duvardan indirildi çerçeveli fotoğraflar ve minicik bir usb içine hapsedildi. Oysa onlar, bir dönemin, özlemlerin, mutlulukların, bireysel d/evrimlerin şahidiydi..
?si=_mQNK7XE0hYD-_wJ
...
Dışarıda tipi...
Evine dönerken, donmak üzre bir yavru kedi buluyorsun.
kabanın içine "göğsüne sarıp" devam ediyorsun,
önünden geçtiğin fırından taze ekmek kokusu alınca fırına doğru dönüyorsun; içerde "Neşet Ertaş" çalıyor, "sıcak, ve mis gibi ekmek "kokuları..
eve varıyorsun,
kapıyı annen açıyor,
içeri sıcak,
sevdiğin yemeği yapmış, kokusundan anlıyorsun
Hoş geldin derken şevkatle sırtını sıvazlıyor "sana bugün çok dua ettim"
diyerek...
Ve o gün Üzerine uzun zamandır vazife olan "ağır mesuliyetli bir işi bitirmenin rahatlığı içindesin"
...
Tırnak içi cümleleri topla,
kalbinde kare kökünü al,
şu ana dek ettiğin bütün şükürleri ekle,
sonsuzla çarp...
kaç çıktıysa öyle bir huzur işte...
Şiir : AŞK PRANGASI - MANEN
Söz Beste : HÜSEYİN PELİT
Tüm BESTELERİM YOU TUBE KANALIMDA DINLEYEBILIRSINIZ takip abone beğeni yorumlarınızı beklerim
?si=Z_oJpHVHNCI9IZwM
ŞUAN HİÇ BİR ŞEY DİNLEMİYORUM YALAN OLMASıN DİNLENİYORUM...EVET TÜM BESTELERİM YOU TUBE KANALIMDA DINLEYEBILIRSINIZ TAKİP ABONE BEĞENİ YORUMLARINIZI BEKLERİM ..... HP
....
Sıradan çalıyordu arka planda...Verdiği huzur hissiyle kalbime damlayışın ve sana huzur dileyişim/izi anımsayınca ekledim buraya...Görürsen bil; hep duam(ız)dasın...Öyle değil mi hemşirem:)
Yazmayacağım buraya adını, eminim görünce senden bahsedildiğini hemence anlarsın.
Selam olsun susan kalemine, mecruh gönlüne, kırık yerlerinden çiçeklenip, onulsun kalbin.
Söz Beste : HÜSEYİN PELİT
Şiir : LALELER VE SEN
Tüm BESTELERİM YOU TUBE KANALIMDA DINLEYEBILIRSINIZ takip abone beğeni yorumlarınızı beklerim ...
?si=FEce7v-ZUlHHpsdx
...
Kuşları ürkütmekten korkacak kadar ince ruhlu birinin denize nazır bir banka oturup, aklındakilerle savaşın ta ortasında beyaz bayrak sallamış'lığından müteessir haldeyken bir sigara yaktığı çakmak sesinin ardından fonda çalan şarkıdır...
Kaçma benden sevdiğim
Canana vermem ben seni
Ahmet Aslan
Havva Öğüt; yüreğime deli gibi zorsun
Söz Beste : HÜSEYİN PELİT
Şiir : BİTİYOR BİR ÖMÜR
Bitiyor arkadaşlar yalan mı. You tube kanalımda dinleyebilirsiniz takip abone beğeni yorumlarınızı beklerim.....
?si=057FxpQhlBUQJzP0
Kolpa : Gurur Benim Neyime?
yapay zeka da Emre Fel'i dinlerken aynı hisse kapılmış sanırım :P
gönlüm yorgun düştü...
"Bana unutma sanatını öğret!
Çünkü ben, hatırlamak istediklerimi hatırlıyor,
Unutmak istediklerimi unutamıyorum..."
Unutmanın /unutabilmenin dayanılmaz hafifliği... Bazen ödüldür unutmak, bazen ceza. Hatırlamak mutluluktur bazen, bazen acılar içinde kıvranmaktır.
Bu, büyük bir aşk hikayesi...
Şarkı bir hüzün şarkısı.. Bir hasret şarkısı..
Bu şarkı, en büyük aşkı ve en büyük acıyı yaşatan, vakitsiz ölen evlatların şarkısı...
Semiramis Pekkan, 5 yaşındaki oğlunu lösemiden 1984 yılında kaybetmiş. Ve onun hikayesini dinleyen Gülden, bu şarkıyı bestelemiş.
"Yokluğun bir nehir, çağladı, yıktı beni.."
?si=xW_ONcybRQYqe4-1
?si=dVFF4PJ_06mLsoqu
İlk kısmı hüzünlü, ikinci kısmı insana neşe veriyor hayat gibi belkide.Yagmurlu havalarda en sevdiğim.
...
Herhangi bir zamanda,her hangi bir yerde yediğin bir şeyden aldığın tadın; bir anda aklını alıp taa çocukluğuna bu tadı aldığın ilk ana musaadesiz götürdüğü zaman fonda çalan türküdür...
?si=P_SjCUtEELMHZHPQ
Kafamı dinliyorum
Deliriyor
Serçeler dinliyor
Ölüyorum
Kulaklarım kusur
Beynimde arıza
Dinledikçe bir deli
Delirdikce Ölüyorum
Olamaz mı
Olabilir
Başkası olma kendin ol.
Umut ışığım
İlkay Akkaya / Sevgi Güzellik İster
?si=ku-S8-zzcyd9MftI
Burak Bulut: yaşandı ve bitti (...)
...
Bir sokak röportajında yere serdiği alelade muşamba üzerinde el örgüsü patik ve banyo lifi satan bir teyzeye uzatılan mikrofonda;
+"Bizden senin için bir şey yapmamızı isteseniz bu ne olurdu?" Sorusuna cevaben ;
-” Sevdiğim bir şarkıyı şimdi dinlemek isterim" derken istediği şarkıdır...
?si=NW6qEoJL_5QwdYLP
Havva Öğüt: Deli Gibi Yüreğime Zorsun
...
Gün henüz batmış...
Beklenenin gelmediği, pencere önü çiçeklerinin kuruduğu bir mevsimde, ömrünün güz'ünde bir ihtiyarın, ağır adımlarla giderek taş plaklar arasından şarkı falı niyetine rastgele seçtiği bir plaktan pikap iğnesi değer değmez çalan şarkıdır...
Kalbimi esir alır,
Gözleri nasıl güzel,
Bir gülüşü var görmen lazım,
Yokluğu bana kahır,
Gitmesi bile güzel,
Bekleyeni var dönmesi lazımm…
~ gitmesi bile güzel / Birkan nasuhoğlu
...
Sepya bir sonbahar akşamında;yolları henüz ayrılmış bir aşkın ardından, rotasız adımlarla yürürken önüne çıkan taşı kunduranın burnuyla vurarak en uzağa fırlatatıp,
yol boyu kalbini susturmaya çalıştığın bir anda; plakçının önünden geçerken bu şarkıya denk gelip, boğazına yumruk yemiş gibi hissettirecek şarkıdır.
Ferdi Tayfur: Sen gittin! hayallerim yarım kaldı
(...)