öZÜNÜ İNSANIN GERÇEK İNSAN GİBİ YAŞAMA BAĞLILIĞINDAN ALMIŞ HALK DEVLET TABAKALAŞMASINI EN AZA İNDİRGEMEYE ÇALIŞAN EŞİTLİĞİ İLKE EDİNMİŞ BİR EKO-POLİTİK BİR SİSTEMDİR İNSANLIĞIN TABANINDA EŞİTLİK OLMASINI SAVUNUR.
Sınırların emekten yana kalkacağı (yani bugün küresel emperyalist sistemin sermaye lehine insanlığı hücrelere hapsederken kendisine yarattığı sınırsızlığın aksine) , doğanın yasalarının dışında tüm eşitsizliklerin insandan yana bozulacağı bir dünyaya yürüyebilmek için insanlığın aşacağı bir ara aşama, siyasal sistem.
sosyalizm iyi bir düşünce olabilir.. ama kağıt üzerinde.. hiç bir zaman hayata geçirelemez.. ve geçirilemedi de.. Ama komünizm ile sosyalizm arasındaki fark da bilinmelidir. Komünizm'de şiddet vardır. Bütün insanlığın kardeşliği için (!) asılabilir, sürgün edilebilirsiniz...Ama sosysalizm daha uysaldır. Fakat karıştırılmaması gereken bir konu da uygulanan komünizm ile NAZIM HİKMET'in savunduğu komünizmin arasındaki BÜYÜK FARKtır. Bkz: Nazım kitapları Ve burdan söylebiliri ki İdeolojiler toplumların daha iyi yaşayabilmesi içindir. Bundan dolayı da en iyi ideoloji sapına kadar ilerici bir ideoloji olan ATATÜRKÇÜLÜK (KEMALİZM) dir..
üretmeden tüketmek sömürücülüğe sadece üretmek makinalaşmaya hem üretip hem de yaratmak ürünler paylaşıldıkça toplumsal ve bireysel mutluluğa yol açar işte bunu yaşamak için de gereken ne demek diye merak ettiğiniz kelimeyle olur
Hangi sosyalizm? Bilimsel Sosyalizm, Nasyonel Soyalizm, demokrat sosyalizm...vb hangisi_? Bilimsel sosyalizm: fredırıck engels, karl marks yani bilimsel sosyalizm buna komünizm demek mantık hatası olur. çünku hiç bir zaman gercekleşmeyan bir teoremdır.neden derseniz; diyalektige aykırı olurda ondan zıtlıkların varlıgı olmalıdır.bunun devamında Lenın ' kapitalizmden ögrenmemiz gerekenler var ' derken bu diyalektigin dışına çıkamaz. Bu uygulanmanın toplumsal nedenlerı sorgulamamız gerktıgıne ınanıyorum. Karl Marks Almanya'da Kapital ' i yazarken hiç ummadıgı bir yerden yani rusyada bilimsel sosyalizmin çıkacagı bilmiyordu. bu istisnai bir durum bu durum türkiyede oluşması çok zor inkansız.. çünki kültur emperyalizmi ile saglam ve olumcul mantık oyunları karşımıza çıkmaktadır.. Bir sistemi yok etmek istiyorsanız o sistemden daha akıllı olmak gerekir. bu koşullarda hayır diyorum. sistem bazı oyunlarla toplumun tüm hayatına egemen. Bir ev düşünun ekonomi çok iyi fakat bir sorun var? nasıl yaşanmasını soylemıyor (ahlak) ekonomiden bu durumda bagımsız. Postmodernizm Karl Marks buyuk bır buhranda..
sosyalizm şu anda üniversitedeki bir kaç piyoun savunduğu siyasi bir görüştür.aslında onlar da ne olduğunu bilmezler.Allah'ı inkar ederler.anarşistlik yaparlar.devlete kafa tutarlar.vesaire vesaire.aslında bu davalarını sadece fakülte sınırları içinde veya toplandıkları yerde savunurlar.özellikle i.ü.edebiyat fakültesinde ve odtüde çok bağırırlar.boş :) ama bence sizi siz olun bu tür uç noktadaki siyasetlerden kaçının.bir de sosyalizm veya komünizm 'artık her ne haltsa' sapık uygulamalardan başka bir şey değildir.özgürlükçüyüz deyip hiçbir şekilde özgürlüğe imkan tanımazlar.dinini yaşayamazsın vs.bence bu kadarı bile kendisini çökertir.
Biz insanlar baska insanların işkembesinden çıkardıgı Yönetim ve sömürü çeşitlerını neden bu kadar önemseriz, Yazanın dahi kendısının yaşayamadığı, bır sürü varsayım, sosyalızmin kurulmuş olan kırıntılarıda çıplak gözle görülüyor...
Sosyalizm, her şeyi, en yetkin, en olgun hale getirmeyecektir. hemen bir cennet yaratmayacaktır. insanlığın yüzyüze olduğu bütün sorunları çözümlemeyecektir.
sosyalistler, sosyalizmin, sadece, insanlığın belirli gelişme aşamasındaki belirli sorunları çözümleyeceğini bilirler. bundan daha fazlasını iddia etmezler. ama bu kadarının bile hayat düzenimizi geniş ölçüde düzelteceğine inanırlar. ortaklaşa sahip olunan üretici güçlerin bilinçli ve planlı bir şekilde geliştirilmesiyle sosyalist toplum, kapitalist düzende ulaşılabileceğinden çok daha yüksek düzeyde bir üretime ulaşacaktır. sosyalizm, kapitalist yetersizliği ve israfı ortadan kaldıracaktır, özellikle gereksiz depresyonlarda görülen para israfını, işsiz adam israfını ve boş duran makine israfını. uluslararası barışın kurulması yoluyla, kapitalist savaşlardaki büyük insan kaybını da ortadan kaldırır. teknik gelişmeyi hızlandırır ve kar sağlamayı ilk ve en önemli amaç sayan kapitalizmin önüne çıkardığı engellerden arınan sosyalist bilim, büyük atılımlar yapar. üretimdeki artış, mal miktarını çoğalttıkça, herkesin hayat düzeyinde bir yükselme olur.
kapitalizmin propagandacıları, bizi, sosyalizmin, özgürlüklerin sonu demek olduğuna inandırmaya çalışırlar. oysa gerçek tam tersidir. sosyalizm, özgürlüğün başlangıcıdır. sosyalizm, insnalığa en büyük acıları veren kötülüklerden kurtulmak demektir; ücret köleliğinden, sefaletten, toplumsal eşitsizlikten, güvensizlikten, ırk ayrımından, savaştan kurtuluş demektir.
sosyalizm, gerçekleşmeyecek bir düş değilidir, toplumsal evrim sürecinde ileri bir adımdır. ve gerçekleşme zamanı çok yaklaşmıştır.
üretim araçları özel ellerde olmadığı için toplum, artık işverenler ve işçiler diye sınıflara bölünmeyecektir. bir insan başkasını sömürmeyecek, onun emeğinden kar sağlamayacktır. kısacası, ülke bir avuç insanın malı olmaktan çıkacak ve bütün halkın malı olacaktır ve %100 halk tarafından yönetilecektir. şimdiye kadar sosyalimzin ancak bir yanını, ülkenini halkın malı oluşunu yani üretim araçlarının kamunun mülkyietinde bulunmasını ele aldık. şimdi tanımın ikinci ksmına gelelim; ülkenin yada üretim araçlarının 'halk yararına halk tarafından yönetilmesi' kısmına. bu nasıl başarılacaktır.bu sorunun karşılığı, merkezi planlama iledir. üretim araçlarının kamu mülkiyetinde olması, sosyalizmin nasıl bir temel özelliği ise merkezi planlama da öyledir. bütün ülke için merkezi planlamanın güç bir iş olduğu besbelldir.(benim savunduğum tüm dünyanın birleşmesi düşüncesine gelince ise, çok daha zor bir iş olduğu görülecektir, ama okumaya devam edin) . bu, o denli güç bir iştir ki, kapitalist ülkelerdeki pek çok kimse-özellikle üretim araçlarını elelrinde bulunduranlar ve kapitalizmi mümkün olan düzenlerin en iyiysi sayanlar- bu merkezi planlamanını yürümeyeceğinden çok emindirler. onlara göre, 'bir avuç insan, bütün halkın faaliyetlerini başarılı bir biçimde planlamak, yönetmek ve hızlandırmak için gerekli bilgiye, görüş gücüne ve kavrayışa sahip olamaz'. pekala, merkezi planlama mümkün değil midir gerçekten? 1928 yılında öyle birşey oldu ki, planlama sorunu bir tahmin işi olmaktan çıktı ve ayağı yerde bir konu halini aldı.1928 yılında SSCB ilk 5 yıllık planını yaptı ve ardından ikincisi ve üçüncüsü geldi, hem de başarıyla tamamlandı. daha sonraki yıllarda II.dünya savaşı ve SSCB'nin yanlış politika izlemesi ve başka nedenlerden dolayı sovyet sosyalizmi pek başarılı bir yol izleyemedi. ABD ile rekabete girmeye çalışması, bütçenin yarısının askeriyeye ve savunmaya harcanması, fabrikalarda eski teknolojilerin kullanılmaya devam edilmesi, tarıma yeteri önem verilmemesi, ağır sanayiye çok önem verilirken tüketim maddeleri sanayisine fazla önem verilmemesi, ve hepsinden önemlisi kendi kendine yetme politikasını izlemek istemesi sebebiyle Sovyet Sosyalizmi başarılı olamadı ve 90larda yıkıldı. SSCB'nin yıkılmasında yukarıda söylediğim faktörlerin hepsinin etkisi olmuştur ama dediğim gibi en önemlisi kendi kendie yetme politikasını izlemesi olmuştur. böylece kendini dışarıya kapamış, teknoloji ve bilgiyi içeriye transfer edememeiş, gerekli hammaddeleri temin edememiştir. benim her zamam dediğim gibi, sosyalizm ülke çapında gerçekleştirilecek bir iş değildir, gerçekleşse bile bu gerçekten çok zor olacaktır. ancak ABD gibi zengin topraklara sahip bir ülke tek başına Sosyalizme geçerse belki başarılı olabilir. ama yine de dünya çapında bir sosyalizm büyük insan kitlelerinin mutluluğunu getirecektir. kapitalizm nasıl dünya çapında bir sistemse ve 'sözde başarılıysa(sermaye sahiplerine göre) ' sosyalizm de dünya çapında gerçekleşirse başarıya ulaşılacaktır. küçük bir örnek vereyim. ben kendi mesleğimden biliyorum, bugünlerde işletmelerde planlama işi üretim planlama birimlerince yapılır. eğer bu işletme farklı yerlerde birkaç fabrikaya sahipse, planlama programı olarak ERP(İşletme Kayankaları Planlaması) denen paket programlar kullanırlar. gerçekten de çok güzel işler bu programlar. bu planlama tekniği ile A fabrikasının a, b ve c bölgesindeki uyum çok iyi sağlanmakatadır ancak B, C, D.... fabrikalarıyla uyum sağlanmıyor, yani sonuçta yine verimsiz bir sistem var ortada. şimdi planlama işine tekrar dönelim. Sovyetlerin bu işi yaptığını söyledik, kalabalık bir ülkede 1928lerin teknolojisyile bu işi gerçekleştirdiler. peki bunu nası yaptıalr? öncelikle planın bir amacı olmalıdır. kapitalist toplumda tüm teşebbüslerin amacı, sahiplerine yada ortaklarına maddi kar ve kazanç sağlamaktır. sosyalizmde ise amaç tamamen farklıdır. kar sağlayacak ne mal sahibi, ne de ortak vardır. maddi kar ve kazanç düşüncesi diye birşey yoktur. hedef alınan tek amaç, uzun vadede, bütün toplumun azami refahı ve güvenliğidir. tabi aslında amaçtan daha önemli olan şey amaca ulaşmanın yöntemidir. bilmek istediğimiz şey, istenilen hedefe ulaşmak için ne gibi bir politikanın benimsenmesidir. bu iş SSCB'de Devlet Planlama Teşkilatının (Gosplan) işidir. kimin, neyin, nerede ve nasıl olduğu, yani herşey bu kurul tarafından saptanır. ülkenin doğal kaynakları nedir? ne kadar çalışabilir işçi vardır? ne türde kaç fabrika, maden ocağı, iş yeri, çiftlik vardır ve bunlar nerelerdedir? geçen yılki üretimleri nedir. ek malzeme, hammadde ve işçi verilirse üretimleri ne olur? daha fazla demiryoluna ve limana ihtyiaç var mıdır? bunlar nerelerde yapılmalıdır? eldeki olanaklar nelerdir? nelere gereksinme vardır? SSCB'nin geniş toprakları üzerindeki her kurumdan ve her kuruluştan, her fabrikadan, çiftilkten, okuldan, tiyatro ve sanat merkezlerinden v.s'den şu sorulara yanıtlar istenir. geçen yıl ne yaptınız, bu yıl ne yapıyorsunuz, önümüzdeki yılki tahmininiz nedir? ne gibi yardıma ihtiyacıznı var, ve başka yüzlerce soru. bütün bu bilgiler, Gosplan'ın bürolarına akar ve orada uzmanlarca toplanır, düzene sokulur, yoğrulur. o zamanki haliyle, dünyanın en iyi donatılmış ve en geniş daimi istatisiki araştırma merkezidir. şimdi internet denen bir olay da var, network ağları var, verilerin akması ve planlama işi çok daha kolaylaşacak, üstelik süper bilgisayarlarla ülkenin/dünyanın dört bir yanından gelen veriler çok hızlı şekilde işlenebilir. Planlama süreci kısaca şöyledir; Gosplan'a bilgi akar taslak plan yapılır bu plan hükümete sunulur beğenilirse onaylanır, beğenilmezse öneriler yapılır ve Gosplan'a geri gönderilerek değiştirmeler yapılır. Daha sonra bu plan halka sunulur.(işte size gerçek demokrasi, plan halk tarafından da onaylanmalı, onaylanmazsa düzeltiliyor, giriş bölümünde dediğim gibi, herkes internete sahip olursa, bu planın halk tarafından onaylanması çok daha kolaylaşır) halk da önerilerini sunar ve plana son hali verilir son olarak tekrar hükümete gider, beğenilirse SSCB yüksek sovyetine gider ve uygulanmaya konur. görüldüğü gibi, erişelecek hedefin planı, tepeden inme değildir. planda işçiler ve köylüler de dahil tüm halkın da sesi yer alır. bu arada şunu belirteyim ki,1929 yılındaki ekonomik bunalımına çoğu zaman bir dünya ekonomik bunalımı denir. üretim felce uğraması ve onunla birlikte gelen işsizlik ve halk kitlelerinin sefaleri, tek bir ülke dışında dünyanın her tarafına bulaşıcı bir hastalık gibi yayıldı. SSCB'nin sınırlarına dayandığı halde burda durmak zorunda kaldı. ruslar, sosyalist planlı ekonominin ördüğü setlerin arkasından güvenlik içindeydiler. çünkü herşeyi planlamışlardı ve benim eleştirdiğim dışa kapanması nedeniyle dıştan gelen bu etkiye karşı koymuştu. gerçi dışa açık olsaydı da fazla etklienmeyeceğinden eminim.
sosyalizme inananlar, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kamu mülkiyetine geçmesi ile tüm sorunların çözümleneceğini iddia etmiyorlar. sosyalizm, ne şeytanları meleğe dönüştürecek, ne de cenneti yeryüzüne indirecektir. iddia edilen şey, sosyalizmin kapitalizmin büyük kötülüklerine çare bulacağı, sömürüyü, sefaleti, güvensizliği, savaşı ortadan kaldıracağı ve insanlar için daha büyük bir refah ve mutluluğun kapılarını açacağıdır.
sosyalizm, kapitalizmin yırtıklarınını yamanarak düzeltilmesi değildir. sosyalizm, devrimci bir değişme, toplumun büsbütün farklı bir çizgide yeniden kurulması demektir.
bireysel kar için bireysel çaba yerine, ortaklaşa yarar için ortaklaşa çaba olacaktır.
kumaş, para kazanmak için değil, insanlara giysi sağlamak için yapılacaktır, bütün öteki mallar da öyle.
kullanım için yapılacak planlı üretimin, herkese, her zaman iş sağlayacağı bilinmesi ile, insnaların içindeki ekonomik depresyon, işsizlik, yoksulluk ve güvensizlik duygusu kaybolacak, bunun yerini beşikten mezara kadar ekonomik güvenlik duygusu alacaktır.
kar peşinde koşanların, fazla mallarını satabilecek ve fazla sermayelerini yatırabilecek dış pazar avcılığından doğan emperyaslit savaşlar son bulacaktır, çünkü artık ne fazla mal ne de fazla sermaye olacak, ne de gözünü kar hırsı bürmüş sermayeciler. gerçi ben 'dış' kelimesine tamamen karşıyım zaten. dünyada ülkelerden değil de tek bir ülkeden bahsetmek gerktiğine inanıyorum...
BENCE SOSYALİZMİN KAPİTALİZMDEN FARKI YOK. İKİSİ DE BENİ ASLINDA ENTERESE ETMİYOR. NEDEN DERSENİZ FARKINDASINIZDIR: BU MESELELERLE İLGİLENEN ANCAK MARJİNAL GURUPLAR. BENCE EN ÖNEMLİ KURAM AHLAKÇILIKTIR. İNSANLARIMIZI BİR AHLAK SINIRININ ÜZERİNDE GÖRMEK İSTİYORUM. BU DA NE SOSYALİZMLE VE NE DE LİBERALİZMLE İLİNTİLİ DEĞİL.
BİR DE ŞU VAR Kİ SOSYALİZMİN 100 ÇEŞİDİ OLDUĞU SÖYLENİYOR. HAKKINDA BU KADAR KAFA YORULAN VE ENTELLEKTÜEL OLARAK LANSE EDİLEN YÜZLERCE KİŞİNİN HAYATINI TÜKETTİĞİ BİR FİKRİN NE KADAR DA AZ TAKİPÇİSİ VAR. PROBLEM YA SOSYALİZM DE YA DA ONUN ANLATILMASINDA.
SOSYALİZMİ ANLATACAKLARSA ONU HALKIN SEVİP SAYDIĞI KİŞİLERLE ANLATMAYI DENESİNLER. TABİ BUNUN İÇİN HALKIN ONLARI SEVMESİ LAZIM DEDİM.
SOSYALİZMİ MARJİNAL BİR ALEVİ KESİM BAYRAK YAPMIŞ KENDİSİNE. BİR DE ESKİ TÜFEKLER VAR AMA TABANDA NEDENSE ALEVİLER ÇOĞUNLUKTA. BU İMAJDAN KURTULMALI BENCE ALEVİLER.
Mesele de bu zaten. Biz herkes vatanını, bayrağını sevsin; onlar için çalışsın diyoruz. Samimi olarak bunu yapıyorsa ideolojisi çok da önemli değildir. Ama ideoloji ihanete yol açıyorsa ya da o amaca alet ediliyorsa o zaman olmaz işte. Mesele budur:
Arkadaşlar, koskoca bir Marks, Engels, Lenin külliyatını okumadan sosyalizmin "temel" prensiplerini anlayamayız. Tıpkı bugün milliyetçiliği, islamcı yahut liberalizmi onların kaynaklarını okumadan anlayamacığımız gibi. Eğer Marksizme küçük bir giriş yaparsak göreceğiz ki taa insanın sosyalleşmeye başladığı dönemlere gitmemiz gerekecek. İskender boşu boşuna dünyayı fethetmeye kalkmadı değil mi? İslam Medeniyeti neden büyük bir medeniyetti? Yahut Osmanlı kendiliğinden oluştu. Ya Rönesans, Fransız Devrimi... Sanayi Devrimi? Amerikan İmparatorluğu nedir? İşte bu sorulara cevap bulamadan açıllayabilir miyiz üretim araçlarının nasıl el değiştireceğini? Üretim araçları neden kamulaştırılır? Üretim biçimi, üretim aracı, üretim ilişkileri... Nelerdir bunlar? Çarlık Rusyası ile Sovyet Rusya bir midir? Ya Küba ne olacak? Biz kimiz? "Öteki" olan ne?
madolyonun öteki yüzü mü? afrika kıtasındaki aç insanlar, arjantin, yada daha yakınlarda bir tarafta laila diğer tarafta gece kondular.........vs......
emperyalizmin reaksiyonu, her reaksiyon gibi asiridir, ve asiridan kacmak faydalidir.cunku bunlar dava vecdlerinden dolayi bircok hakikati alasagi ederler.ama bu vecd uyuklayan isanin bunca bol oldugu dunyada yine de takdire deger.hakikatin hukmu ise, o bambaska...
eşit olsak, özgür olsak. Okullar, hastaneler, aşevleri hepimizi için olsa.. ballı incirleri hep beraber yiyebilsek..Varsıllığı ve yoksulluğu paylaşşsak.. Ama herkes hakettiği şekilde yönetilir imiş..
sosyalizmi kimse ayaklar altına alamaz..kafayı çalıştıran (azıcıkda olsa) sosyalizme inanır ve ona laf söyleme cesaretini kendinde bulamaz..size her yönüyle sosyalizmi anlatacağım.
Teorik olarak incelenip yüzeysel irdelendiğinde insanı çok etkileyecek bir toplumsal öğreti fakat pratikte asla başarıya ulaşma ihtimali olmayan bir ütopya...
öZÜNÜ İNSANIN GERÇEK İNSAN GİBİ YAŞAMA BAĞLILIĞINDAN ALMIŞ HALK DEVLET TABAKALAŞMASINI EN AZA İNDİRGEMEYE ÇALIŞAN EŞİTLİĞİ İLKE EDİNMİŞ BİR EKO-POLİTİK BİR SİSTEMDİR İNSANLIĞIN TABANINDA EŞİTLİK OLMASINI SAVUNUR.
Sınırların emekten yana kalkacağı (yani bugün küresel emperyalist sistemin sermaye lehine insanlığı hücrelere hapsederken kendisine yarattığı sınırsızlığın aksine) , doğanın yasalarının dışında tüm eşitsizliklerin insandan yana bozulacağı bir dünyaya yürüyebilmek için insanlığın aşacağı bir ara aşama, siyasal sistem.
sosyalizm iyi bir düşünce olabilir.. ama kağıt üzerinde.. hiç bir zaman hayata geçirelemez.. ve geçirilemedi de.. Ama komünizm ile sosyalizm arasındaki fark da bilinmelidir. Komünizm'de şiddet vardır. Bütün insanlığın kardeşliği için (!) asılabilir, sürgün edilebilirsiniz...Ama sosysalizm daha uysaldır. Fakat karıştırılmaması gereken bir konu da uygulanan komünizm ile NAZIM HİKMET'in savunduğu komünizmin arasındaki BÜYÜK FARKtır. Bkz: Nazım kitapları
Ve burdan söylebiliri ki İdeolojiler toplumların daha iyi yaşayabilmesi içindir. Bundan dolayı da en iyi ideoloji sapına kadar ilerici bir ideoloji olan ATATÜRKÇÜLÜK (KEMALİZM) dir..
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür; ve bir orman gibi kardeşcesine: Bu 'hasret' bizim!
üretmeden tüketmek sömürücülüğe
sadece üretmek makinalaşmaya
hem üretip hem de yaratmak
ürünler paylaşıldıkça
toplumsal ve bireysel mutluluğa yol açar
işte bunu yaşamak için de gereken ne demek diye merak ettiğiniz kelimeyle olur
'İyi bilin ki, kalpler ancak Allah ı anmakla mutmain olur' (Rad-28) Anlayana...
Hangi sosyalizm? Bilimsel Sosyalizm, Nasyonel Soyalizm,
demokrat sosyalizm...vb hangisi_?
Bilimsel sosyalizm: fredırıck engels, karl marks yani bilimsel sosyalizm buna komünizm demek mantık hatası olur. çünku hiç bir zaman gercekleşmeyan bir teoremdır.neden derseniz; diyalektige aykırı olurda ondan zıtlıkların varlıgı olmalıdır.bunun devamında Lenın ' kapitalizmden ögrenmemiz gerekenler var ' derken bu diyalektigin dışına çıkamaz.
Bu uygulanmanın toplumsal nedenlerı sorgulamamız gerktıgıne ınanıyorum. Karl Marks Almanya'da Kapital ' i yazarken hiç ummadıgı bir yerden yani rusyada bilimsel sosyalizmin çıkacagı bilmiyordu. bu istisnai bir durum bu durum türkiyede oluşması çok zor inkansız.. çünki kültur emperyalizmi ile saglam ve olumcul mantık oyunları karşımıza çıkmaktadır..
Bir sistemi yok etmek istiyorsanız o sistemden daha akıllı olmak gerekir. bu koşullarda hayır diyorum. sistem bazı oyunlarla toplumun tüm hayatına egemen.
Bir ev düşünun ekonomi çok iyi fakat bir sorun var? nasıl yaşanmasını soylemıyor (ahlak) ekonomiden bu durumda bagımsız.
Postmodernizm Karl Marks buyuk bır buhranda..
tek yolu devrim...! ! daha sonra nedemek oldugunu yaşarız anlatmak anlamsız kalır.............
savulun sosyalizm geliyor! !
eğer sosyalizm düzgün bir yönetim şekli olsaydı çoğu ülke uygulardı.öyle değil mi?
NE FAŞİZM, NE KOMÜNİZM, YAŞASIN KEMALİZM.jöntürk
sosyalizm şu anda üniversitedeki bir kaç piyoun savunduğu siyasi bir görüştür.aslında onlar da ne olduğunu bilmezler.Allah'ı inkar ederler.anarşistlik yaparlar.devlete kafa tutarlar.vesaire vesaire.aslında bu davalarını sadece fakülte sınırları içinde veya toplandıkları yerde savunurlar.özellikle i.ü.edebiyat fakültesinde ve odtüde çok bağırırlar.boş :) ama bence sizi siz olun bu tür uç noktadaki siyasetlerden kaçının.bir de sosyalizm veya komünizm 'artık her ne haltsa' sapık uygulamalardan başka bir şey değildir.özgürlükçüyüz deyip hiçbir şekilde özgürlüğe imkan tanımazlar.dinini yaşayamazsın vs.bence bu kadarı bile kendisini çökertir.
Biz insanlar baska insanların işkembesinden çıkardıgı Yönetim ve sömürü çeşitlerını neden bu kadar önemseriz, Yazanın dahi kendısının yaşayamadığı, bır sürü varsayım, sosyalızmin kurulmuş olan kırıntılarıda çıplak gözle görülüyor...
Sosyalizmin hayatımızdaki etkisi ne olacaktır?
Sosyalizm, her şeyi, en yetkin, en olgun hale getirmeyecektir. hemen bir cennet yaratmayacaktır. insanlığın yüzyüze olduğu bütün sorunları çözümlemeyecektir.
sosyalistler, sosyalizmin, sadece, insanlığın belirli gelişme aşamasındaki belirli sorunları çözümleyeceğini bilirler. bundan daha fazlasını iddia etmezler. ama bu kadarının bile hayat düzenimizi geniş ölçüde düzelteceğine inanırlar. ortaklaşa sahip olunan üretici güçlerin bilinçli ve planlı bir şekilde geliştirilmesiyle sosyalist toplum, kapitalist düzende ulaşılabileceğinden çok daha yüksek düzeyde bir üretime ulaşacaktır. sosyalizm, kapitalist yetersizliği ve israfı ortadan kaldıracaktır, özellikle gereksiz depresyonlarda görülen para israfını, işsiz adam israfını ve boş duran makine israfını. uluslararası barışın kurulması yoluyla, kapitalist savaşlardaki büyük insan kaybını da ortadan kaldırır. teknik gelişmeyi hızlandırır ve kar sağlamayı ilk ve en önemli amaç sayan kapitalizmin önüne çıkardığı engellerden arınan sosyalist bilim, büyük atılımlar yapar. üretimdeki artış, mal miktarını çoğalttıkça, herkesin hayat düzeyinde bir yükselme olur.
kapitalizmin propagandacıları, bizi, sosyalizmin, özgürlüklerin sonu demek olduğuna inandırmaya çalışırlar. oysa gerçek tam tersidir. sosyalizm, özgürlüğün başlangıcıdır. sosyalizm, insnalığa en büyük acıları veren kötülüklerden kurtulmak demektir; ücret köleliğinden, sefaletten, toplumsal eşitsizlikten, güvensizlikten, ırk ayrımından, savaştan kurtuluş demektir.
sosyalizm, gerçekleşmeyecek bir düş değilidir, toplumsal evrim sürecinde ileri bir adımdır. ve gerçekleşme zamanı çok yaklaşmıştır.
üretim araçları özel ellerde olmadığı için toplum, artık işverenler ve işçiler diye sınıflara bölünmeyecektir. bir insan başkasını sömürmeyecek, onun emeğinden kar sağlamayacktır.
kısacası, ülke bir avuç insanın malı olmaktan çıkacak ve bütün halkın malı olacaktır ve %100 halk tarafından yönetilecektir.
şimdiye kadar sosyalimzin ancak bir yanını, ülkenini halkın malı oluşunu yani üretim araçlarının kamunun mülkyietinde bulunmasını ele aldık. şimdi tanımın ikinci ksmına gelelim; ülkenin yada üretim araçlarının 'halk yararına halk tarafından yönetilmesi' kısmına. bu nasıl başarılacaktır.bu sorunun karşılığı, merkezi planlama iledir. üretim araçlarının kamu mülkiyetinde olması, sosyalizmin nasıl bir temel özelliği ise merkezi planlama da öyledir.
bütün ülke için merkezi planlamanın güç bir iş olduğu besbelldir.(benim savunduğum tüm dünyanın birleşmesi düşüncesine gelince ise, çok daha zor bir iş olduğu görülecektir, ama okumaya devam edin) . bu, o denli güç bir iştir ki, kapitalist ülkelerdeki pek çok kimse-özellikle üretim araçlarını elelrinde bulunduranlar ve kapitalizmi mümkün olan düzenlerin en iyiysi sayanlar- bu merkezi planlamanını yürümeyeceğinden çok emindirler. onlara göre, 'bir avuç insan, bütün halkın faaliyetlerini başarılı bir biçimde planlamak, yönetmek ve hızlandırmak için gerekli bilgiye, görüş gücüne ve kavrayışa sahip olamaz'.
pekala, merkezi planlama mümkün değil midir gerçekten? 1928 yılında öyle birşey oldu ki, planlama sorunu bir tahmin işi olmaktan çıktı ve ayağı yerde bir konu halini aldı.1928 yılında SSCB ilk 5 yıllık planını yaptı ve ardından ikincisi ve üçüncüsü geldi, hem de başarıyla tamamlandı. daha sonraki yıllarda II.dünya savaşı ve SSCB'nin yanlış politika izlemesi ve başka nedenlerden dolayı sovyet sosyalizmi pek başarılı bir yol izleyemedi. ABD ile rekabete girmeye çalışması, bütçenin yarısının askeriyeye ve savunmaya harcanması, fabrikalarda eski teknolojilerin kullanılmaya devam edilmesi, tarıma yeteri önem verilmemesi, ağır sanayiye çok önem verilirken tüketim maddeleri sanayisine fazla önem verilmemesi, ve hepsinden önemlisi kendi kendine yetme politikasını izlemek istemesi sebebiyle Sovyet Sosyalizmi başarılı olamadı ve 90larda yıkıldı. SSCB'nin yıkılmasında yukarıda söylediğim faktörlerin hepsinin etkisi olmuştur ama dediğim gibi en önemlisi kendi kendie yetme politikasını izlemesi olmuştur. böylece kendini dışarıya kapamış, teknoloji ve bilgiyi içeriye transfer edememeiş, gerekli hammaddeleri temin edememiştir. benim her zamam dediğim gibi, sosyalizm ülke çapında gerçekleştirilecek bir iş değildir, gerçekleşse bile bu gerçekten çok zor olacaktır. ancak ABD gibi zengin topraklara sahip bir ülke tek başına Sosyalizme geçerse belki başarılı olabilir. ama yine de dünya çapında bir sosyalizm büyük insan kitlelerinin mutluluğunu getirecektir. kapitalizm nasıl dünya çapında bir sistemse ve 'sözde başarılıysa(sermaye sahiplerine göre) ' sosyalizm de dünya çapında gerçekleşirse başarıya ulaşılacaktır. küçük bir örnek vereyim. ben kendi mesleğimden biliyorum, bugünlerde işletmelerde planlama işi üretim planlama birimlerince yapılır. eğer bu işletme farklı yerlerde birkaç fabrikaya sahipse, planlama programı olarak ERP(İşletme Kayankaları Planlaması) denen paket programlar kullanırlar. gerçekten de çok güzel işler bu programlar. bu planlama tekniği ile A fabrikasının a, b ve c bölgesindeki uyum çok iyi sağlanmakatadır ancak B, C, D.... fabrikalarıyla uyum sağlanmıyor, yani sonuçta yine verimsiz bir sistem var ortada.
şimdi planlama işine tekrar dönelim. Sovyetlerin bu işi yaptığını söyledik, kalabalık bir ülkede 1928lerin teknolojisyile bu işi gerçekleştirdiler. peki bunu nası yaptıalr? öncelikle planın bir amacı olmalıdır. kapitalist toplumda tüm teşebbüslerin amacı, sahiplerine yada ortaklarına maddi kar ve kazanç sağlamaktır. sosyalizmde ise amaç tamamen farklıdır. kar sağlayacak ne mal sahibi, ne de ortak vardır. maddi kar ve kazanç düşüncesi diye birşey yoktur. hedef alınan tek amaç, uzun vadede, bütün toplumun azami refahı ve güvenliğidir. tabi aslında amaçtan daha önemli olan şey amaca ulaşmanın yöntemidir. bilmek istediğimiz şey, istenilen hedefe ulaşmak için ne gibi bir politikanın benimsenmesidir. bu iş SSCB'de Devlet Planlama Teşkilatının (Gosplan) işidir. kimin, neyin, nerede ve nasıl olduğu, yani herşey bu kurul tarafından saptanır. ülkenin doğal kaynakları nedir? ne kadar çalışabilir işçi vardır? ne türde kaç fabrika, maden ocağı, iş yeri, çiftlik vardır ve bunlar nerelerdedir? geçen yılki üretimleri nedir. ek malzeme, hammadde ve işçi verilirse üretimleri ne olur? daha fazla demiryoluna ve limana ihtyiaç var mıdır? bunlar nerelerde yapılmalıdır? eldeki olanaklar nelerdir? nelere gereksinme vardır? SSCB'nin geniş toprakları üzerindeki her kurumdan ve her kuruluştan, her fabrikadan, çiftilkten, okuldan, tiyatro ve sanat merkezlerinden v.s'den şu sorulara yanıtlar istenir. geçen yıl ne yaptınız, bu yıl ne yapıyorsunuz, önümüzdeki yılki tahmininiz nedir? ne gibi yardıma ihtiyacıznı var, ve başka yüzlerce soru. bütün bu bilgiler, Gosplan'ın bürolarına akar ve orada uzmanlarca toplanır, düzene sokulur, yoğrulur. o zamanki haliyle, dünyanın en iyi donatılmış ve en geniş daimi istatisiki araştırma merkezidir. şimdi internet denen bir olay da var, network ağları var, verilerin akması ve planlama işi çok daha kolaylaşacak, üstelik süper bilgisayarlarla ülkenin/dünyanın dört bir yanından gelen veriler çok hızlı şekilde işlenebilir.
Planlama süreci kısaca şöyledir;
Gosplan'a bilgi akar
taslak plan yapılır
bu plan hükümete sunulur
beğenilirse onaylanır, beğenilmezse öneriler yapılır ve Gosplan'a geri gönderilerek değiştirmeler yapılır.
Daha sonra bu plan halka sunulur.(işte size gerçek demokrasi, plan halk tarafından da onaylanmalı, onaylanmazsa düzeltiliyor, giriş bölümünde dediğim gibi, herkes internete sahip olursa, bu planın halk tarafından onaylanması çok daha kolaylaşır)
halk da önerilerini sunar ve plana son hali verilir
son olarak tekrar hükümete gider, beğenilirse SSCB yüksek sovyetine gider ve uygulanmaya konur.
görüldüğü gibi, erişelecek hedefin planı, tepeden inme değildir. planda işçiler ve köylüler de dahil tüm halkın da sesi yer alır.
bu arada şunu belirteyim ki,1929 yılındaki ekonomik bunalımına çoğu zaman bir dünya ekonomik bunalımı denir. üretim felce uğraması ve onunla birlikte gelen işsizlik ve halk kitlelerinin sefaleri, tek bir ülke dışında dünyanın her tarafına bulaşıcı bir hastalık gibi yayıldı. SSCB'nin sınırlarına dayandığı halde burda durmak zorunda kaldı. ruslar, sosyalist planlı ekonominin ördüğü setlerin arkasından güvenlik içindeydiler. çünkü herşeyi planlamışlardı ve benim eleştirdiğim dışa kapanması nedeniyle dıştan gelen bu etkiye karşı koymuştu. gerçi dışa açık olsaydı da fazla etklienmeyeceğinden eminim.
sosyalizme inananlar, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kamu mülkiyetine geçmesi ile tüm sorunların çözümleneceğini iddia etmiyorlar. sosyalizm, ne şeytanları meleğe dönüştürecek, ne de cenneti yeryüzüne indirecektir. iddia edilen şey, sosyalizmin kapitalizmin büyük kötülüklerine çare bulacağı, sömürüyü, sefaleti, güvensizliği, savaşı ortadan kaldıracağı ve insanlar için daha büyük bir refah ve mutluluğun kapılarını açacağıdır.
sosyalizm, kapitalizmin yırtıklarınını yamanarak düzeltilmesi değildir. sosyalizm, devrimci bir değişme, toplumun büsbütün farklı bir çizgide yeniden kurulması demektir.
bireysel kar için bireysel çaba yerine, ortaklaşa yarar için ortaklaşa çaba olacaktır.
kumaş, para kazanmak için değil, insanlara giysi sağlamak için yapılacaktır, bütün öteki mallar da öyle.
kullanım için yapılacak planlı üretimin, herkese, her zaman iş sağlayacağı bilinmesi ile, insnaların içindeki ekonomik depresyon, işsizlik, yoksulluk ve güvensizlik duygusu kaybolacak, bunun yerini beşikten mezara kadar ekonomik güvenlik duygusu alacaktır.
kar peşinde koşanların, fazla mallarını satabilecek ve fazla sermayelerini yatırabilecek dış pazar avcılığından doğan emperyaslit savaşlar son bulacaktır, çünkü artık ne fazla mal ne de fazla sermaye olacak, ne de gözünü kar hırsı bürmüş sermayeciler. gerçi ben 'dış' kelimesine tamamen karşıyım zaten. dünyada ülkelerden değil de tek bir ülkeden bahsetmek gerktiğine inanıyorum...
rahmetli demek sanırım.rahmetliyi çağrıştırıyor
BENCE SOSYALİZMİN KAPİTALİZMDEN FARKI YOK. İKİSİ DE BENİ ASLINDA ENTERESE ETMİYOR. NEDEN DERSENİZ FARKINDASINIZDIR: BU MESELELERLE İLGİLENEN ANCAK MARJİNAL GURUPLAR. BENCE EN ÖNEMLİ KURAM AHLAKÇILIKTIR. İNSANLARIMIZI BİR AHLAK SINIRININ ÜZERİNDE GÖRMEK İSTİYORUM. BU DA NE SOSYALİZMLE VE NE DE LİBERALİZMLE İLİNTİLİ DEĞİL.
BİR DE ŞU VAR Kİ SOSYALİZMİN 100 ÇEŞİDİ OLDUĞU SÖYLENİYOR. HAKKINDA BU KADAR KAFA YORULAN VE ENTELLEKTÜEL OLARAK LANSE EDİLEN YÜZLERCE KİŞİNİN HAYATINI TÜKETTİĞİ BİR FİKRİN NE KADAR DA AZ TAKİPÇİSİ VAR. PROBLEM YA SOSYALİZM DE YA DA ONUN ANLATILMASINDA.
SOSYALİZMİ ANLATACAKLARSA ONU HALKIN SEVİP SAYDIĞI KİŞİLERLE ANLATMAYI DENESİNLER. TABİ BUNUN İÇİN HALKIN ONLARI SEVMESİ LAZIM DEDİM.
SOSYALİZMİ MARJİNAL BİR ALEVİ KESİM BAYRAK YAPMIŞ KENDİSİNE. BİR DE ESKİ TÜFEKLER VAR AMA TABANDA NEDENSE ALEVİLER ÇOĞUNLUKTA. BU İMAJDAN KURTULMALI BENCE ALEVİLER.
Mesele de bu zaten. Biz herkes vatanını, bayrağını sevsin; onlar için çalışsın diyoruz. Samimi olarak bunu yapıyorsa ideolojisi çok da önemli değildir. Ama ideoloji ihanete yol açıyorsa ya da o amaca alet ediliyorsa o zaman olmaz işte.
Mesele budur:
VATANINI SEV!
her izm'in kokeni zaten cok eskilere dayanir sadece sosyalizmin degil...her izm'de bir dogruluk payi vardir.cunku mesele insandir...
Arkadaşlar, koskoca bir Marks, Engels, Lenin külliyatını okumadan sosyalizmin "temel" prensiplerini anlayamayız. Tıpkı bugün milliyetçiliği, islamcı yahut liberalizmi onların kaynaklarını okumadan anlayamacığımız gibi. Eğer Marksizme küçük bir giriş yaparsak göreceğiz ki taa insanın sosyalleşmeye başladığı dönemlere gitmemiz gerekecek. İskender boşu boşuna dünyayı fethetmeye kalkmadı değil mi? İslam Medeniyeti neden büyük bir medeniyetti? Yahut Osmanlı kendiliğinden oluştu. Ya Rönesans, Fransız Devrimi... Sanayi Devrimi? Amerikan İmparatorluğu nedir?
İşte bu sorulara cevap bulamadan açıllayabilir miyiz üretim araçlarının nasıl el değiştireceğini?
Üretim araçları neden kamulaştırılır?
Üretim biçimi, üretim aracı, üretim ilişkileri... Nelerdir bunlar?
Çarlık Rusyası ile Sovyet Rusya bir midir?
Ya Küba ne olacak?
Biz kimiz?
"Öteki" olan ne?
madolyonun öteki yüzü mü? afrika kıtasındaki aç insanlar, arjantin, yada daha yakınlarda bir tarafta laila diğer tarafta gece kondular.........vs......
yok.kisa tanimini yapanlar da uzun tanimini yapmaktan korkanlardir...
emperyalizmin reaksiyonu, her reaksiyon gibi asiridir, ve asiridan kacmak faydalidir.cunku bunlar dava vecdlerinden dolayi bircok hakikati alasagi ederler.ama bu vecd uyuklayan isanin bunca bol oldugu dunyada yine de takdire deger.hakikatin hukmu ise, o bambaska...
köylünün, avcundaki buğday taneleri, maden işçisinin altında kaldığı kömür, aç çocukların gözlerindeki umut...
TÜRKİYEDE Bİ GÜN MUTLAKA...
Yarin yanağından gayri her yerde her şeyde hep beraber diyebilmek..
eşit olsak, özgür olsak. Okullar, hastaneler, aşevleri hepimizi için olsa.. ballı incirleri hep beraber yiyebilsek..Varsıllığı ve yoksulluğu paylaşşsak..
Ama herkes hakettiği şekilde yönetilir imiş..
sosyalizmi kimse ayaklar altına alamaz..kafayı çalıştıran (azıcıkda olsa) sosyalizme inanır ve ona laf söyleme cesaretini kendinde bulamaz..size her yönüyle sosyalizmi anlatacağım.
bu güne akdar uygulandığını görmediğim ekonomik ve sosyal bi sistem.
Teorik olarak incelenip yüzeysel irdelendiğinde insanı çok etkileyecek bir toplumsal öğreti fakat pratikte asla başarıya ulaşma ihtimali olmayan bir ütopya...