Şiir kimi için duyguların dışa vurumu. Kimi için de hem canlıya hem cansıza atfedilmiş sözlerdir. Benim içim de şiir tek kullanımlık bir mermidir. Namlusundan çıktığında nişanını belli eder..
Aşk tesadüfleri sever. Kader ayrılıkları. Yıllar geçmeyi sever İnsan aramayı , Güller açmayı sever. Zaman soldurmayı, Eller birleşmeyi sever. Yollar ayrılmayı Herkes geçmişi öder Bir yol ayrımında Başlamak istersen Yeni bir hayata Gölgeni yedek Bırak ardında Hayat tekrarları sever Yeniden başlamayı Kuşlar dalları sever Kanatlarsa uçmayı....
bir dilim kesilir gibi pastadan bir gedik açılır zamandan adına ömür denir hayat denir ve farkına varmadan bitirilir bir hüzün bir neşe bir umut derken bir soluk renk alır o fotoğraftan öyleyse hayatı her an sevelim solan resimleri renklendirelim...
Sabah değilim, akşam değilim Sunaklarda ipince Belirsiz bir çiziğim Yüreğim kanda parlar Kan kadar yerde parlar Toprakla iç içeyim Biri kazıp bozmasa Alıp gitmese beni Batmadan yakalanmış çok eski bir güneşim Öyleyim
Kelimelere yüklene anlam ve kelimelere verilen candır; şiir. İçinde anlam ve duygu olanı anlatandır;şiir. Olmasaydı; olmazdıktır şiir. Yaşam biçimi, algılama ve anlatma zekasıdır; şiiir. Şiir her şeydir ama her şey şiir değildir. Uzun da değil, kısa da değil; tam bir değirmidir şiir.
''şiir bir uçağı düşüremez ama pilotun kafasını karıştırabilir'' filistinli şair Mahmud Derviş söylemiş bunu...sanırım şiir hakkında duyduğum en güzel tanımlama:)
Ben sana rastladığım günlerde, hangi günlerdi onlar Tuhaf şey bir günde değişiyor kişi Senden öncesi öyle uzak ki anılar bile yok sanki Geldin masa'ya oturdun ve hayatımı böldün bir milat gibi... Cemal Cemal Süreya
Ne kadar da darmış bu şehir Yüreğin gibi Bi ben sığamadım içineGözümde harabe bu şehir Gördüm dibi Bi ben çıkamadım yüzeyeDarmadağın bu şehir Bu gece ben gibi Yine de güzel bu şehir İçindeki sen gibi Sen gibi güzel ve de müptezel
annem ki, hüzünden bir dağ, o sabah bir dağ devriliverdi onca gürültüde. öyle bir masa değil devrilen koca bir dağ. solu gürültü sağı gürültü öyle ki etrafın gürültüsünden kendi devrilişini duyamadı. ben ki o sabah bir dağın boğuluşunu gördüm kendi gözyaşlarında halbuki onca saat bekledi de tufanda, bir Nuh'un gemisi gelmedi yanıbaşına damlaya damlaya göl oldu da, kendi gözyaşını silecek bir mendil bulamadı koca gürültüde gürültü kocaydı, fırtına koca. Bir annem küçük heybetine rağmen onca küçük bir dağdı lakin kesinlikle bir tepe değil. o gün belki devrildi ama eteklerini tutup da yine de öpmedi. o gün belki devrildi ama yine de alnını yere dayamadı. şimdi söyleyin bir dağ mıdır anne yoksa tepe mi? Heybetine sığındığım bir dağ mı tepe mi? yamacında göz yaşlarından oluşturduğu göl şahit ol, şahit ol annem seni de yutabilirdi yapmadı. şahit ol, burnunu havaya dikip kibirlenebilirdi yapmadı. ağladı için için ağladı. sıktı yumruğunu, onu devirenlere sallayabilirdi. yapmadı. havada kaldı eli sonra yumruğunu açıp gözyaşlarını sildi devam etti süpürdü eteklerini, yaptı yapması gerekenleri ama yapmadı yapmak istediklerini. annem ki etraflıca tepelerin kıskandığı güzellikteydi. yara bereydi her yanı taşlıktı yamaçları. ama annem güzeldi. Annem doruklarına düşen yıldırımlara da hiç küsmedi, darılmadı onlara yıldırımlar negatifti, annem pozitif ondan olsa gerek çekiyorlardı birbirlerini. annem bunu biliyordu, annem o yıldırımlara rağmen güzeldi annem gürültüye rağmen güzeldi, annem gürültüde gülerdi gülerdi , yıldırımlara bakıp gecemi aydınlatıyorsunuz derdi, günümüz pollyanna'sı ete kemiğe bürünmüş olmuş benim annem. içini açsak çürüktü, yara bere böcek. çünkü dışına kusmazdı biz bilmezdik annem çokça çürüyen bir dağdı. Ağaç değil dağdı. Dağlar da çürürmüş o sabah anladım. dağlar da çürür bilmezsiniz siz. ben de bilmem, bilemedim dağlar güzel oyun oynarmış, dıştan gülüp içten güzel ağlarmış. biz görmeyelim diye ne çok çürümüş kim bilir daha ne çok çürür? çürüye çürüye küçülür. Ama ben yine gelir onun eteğinde dinlenirim. onun çiçekli eteklerinde dinlenirim. anne olmak dağ olmakmış. lakin bir tepe kesinlikle değil. doruğuna hayran kalıp yavaş yavaş koştuğum bir dağ annem ama onun doruğuna ben ulaşamam . ağrırdı eli kolu, ağrırdı başı ama en çok ağrırdı kalbi. o bir ağrı dağı, ağrırdı ağrı dağı. inlerdi geceleri. lakin şehrin hiçbir vatandaşı duymazdı çığlıklarını annem ağrı dağı, ağrıdan bir ağrı dağı. Hem çok uzakta hem yakınca bir dağ ağrı dağı. gövdesi büyük sesi küçücük, bu da ona verilmiş bir ceza olmalıydı. hayır yanılıyorum ceza değil annem bunla sınanıyordu. sınandığı yerden kazandı annem, isyan değil sabretti. dağlar da sabredermiş o sabah anladım. ağrır ağrır da yine de sabredermiş.
Demedim mi bu hasret bitirir seni Ay dolanır gider, yalnız kalırsın. Demedim mi yüreğim sevme! İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz Geri dönen hangi güvercinin var? Senin hangi çiçeğini sakladı bahar? Demedim mi aklım sakın inanma !
Seçkin Bir kimse değilim İsmimin baş harfleri acz tutuyor Bağışlamanı dilerim Sana zorsa bırak yanayım Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış Geçen ibadetler özürlü Eski günahlar dipdiri Seçkin bir kimse değilim İsmimin baş harflerinde kimliğim Bağışlanmamı dilerim Sana zorsa yanmaya razıyım Kolaysa affı esirgeme
Yorulası sevmenin adı
Andıkça damağında belirir tadı...
Şiir şairin gözyaşıdır
"Gönlümü çekse de yârin hayali;
Aşmaya kudretim yetmez cibali.
Yolcuyum bir kuru yaprak misali;
Rüzgârın önüne katılmışım ben"
Şiir kimi için duyguların dışa vurumu. Kimi için de hem canlıya hem cansıza atfedilmiş sözlerdir. Benim içim de şiir tek kullanımlık bir mermidir. Namlusundan çıktığında nişanını belli eder..
Sevgilim,
Sevda makamına en çok gidenim.
Seviyorum seninle;
Yaşamayı, gülmeyi, nefes almayı..
En çok da hayal kurmayı.
Sevgilim,
Vuslat yolculuğumun, gönüllü yoldaşı.
Hayallerimin, en güzel, tatlı imgesi.
Seni sevmek;
Sevda ateşinde kül olmak,
İmkansızlıklar ordusuna kafa tutmak.
Hırçın dalgara, kürek çekmek gibi.
BURAK ÖZKAYA
Kendine haksızlk etme sakın
Hayatı düşünüpte derinden
Sen daha güzelsin …………..
Yazdığım en güzel şiirden
Güray ilham
Aşk tesadüfleri sever.
Kader ayrılıkları.
Yıllar geçmeyi sever
İnsan aramayı ,
Güller açmayı sever.
Zaman soldurmayı,
Eller birleşmeyi sever.
Yollar ayrılmayı
Herkes geçmişi öder
Bir yol ayrımında
Başlamak istersen
Yeni bir hayata
Gölgeni yedek
Bırak ardında
Hayat tekrarları sever
Yeniden başlamayı
Kuşlar dalları sever
Kanatlarsa uçmayı....
-----Murathan Mungan
Şiir
Gece matemine bir tutam nefestir
Koyu mavi derinliğimden hayallerime akan sır perdesidir
ADSIZ ŞİİR
Merhaba adsız şiir
Benim niye adım yok
Diye üzülme sakın
Bu gece ben sana
Bir ad vermedim
Hiç bilmiyorum
Belki de sana ad verecek
Yerlerim ağrıyordu
Bu gece ben sana
Bir ad vermedim
Üzülüp yese kapılma sen
Duygusalımdır aslında
Ve ne adlar bilirim ben
Nedense bu gece sana
Hiç birini vermedim
Ahmet Sezgin
bir dilim kesilir gibi pastadan bir gedik açılır zamandan
adına ömür denir hayat denir ve farkına varmadan bitirilir
bir hüzün bir neşe bir umut derken bir soluk renk alır o fotoğraftan
öyleyse hayatı her an sevelim solan resimleri renklendirelim...
Bu şiir kime ait bilen var mı ?
çekirdek
Sabah değilim, akşam değilim
Sunaklarda ipince
Belirsiz bir çiziğim
Yüreğim kanda parlar
Kan kadar yerde parlar
Toprakla iç içeyim
Biri kazıp bozmasa
Alıp gitmese beni
Batmadan yakalanmış çok eski bir güneşim
Öyleyim
edip cansever
İçimde beni saran
Ve hiç olan
Bir özlem var hiçliğe
Bir istek belirsiz bir nesneye.
Sanki sis gibi
Sarıp sarmalamış beni
Ve küllükteki cıgaramın ucunda
Parıltısını görüyorum son yıldızın.
Duman duman tükettim hayatımı
Ne kadar belirsiz gördüklerim, okuduklarım.
Bilinmeyen bir dilde bana gülümseyen
Açık bir kitap dünya.
Pessoa
Kelimelere yüklene anlam ve kelimelere verilen candır; şiir. İçinde anlam ve duygu olanı anlatandır;şiir. Olmasaydı; olmazdıktır şiir. Yaşam biçimi, algılama ve anlatma zekasıdır; şiiir. Şiir her şeydir ama her şey şiir değildir. Uzun da değil, kısa da değil; tam bir değirmidir şiir.
Şiir şairin katili okurun sığındığı liman
''şiir bir uçağı düşüremez ama pilotun kafasını karıştırabilir'' filistinli şair Mahmud Derviş söylemiş bunu...sanırım şiir hakkında duyduğum en güzel tanımlama:)
Ben sana rastladığım günlerde, hangi günlerdi onlar
Tuhaf şey bir günde değişiyor kişi
Senden öncesi öyle uzak ki anılar bile yok sanki
Geldin masa'ya oturdun ve hayatımı böldün bir milat gibi...
Cemal
Cemal Süreya
Ne kadar da darmış bu şehir
Yüreğin gibi
Bi ben sığamadım içineGözümde harabe bu şehir
Gördüm dibi
Bi ben çıkamadım yüzeyeDarmadağın bu şehir
Bu gece ben gibi
Yine de güzel bu şehir
İçindeki sen gibi
Sen gibi güzel ve de müptezel
Bir ellerin bir ellerim,
yeter belleyelim,
Yetsin...
Seni aldim kendime ayirdim
durma kendini hatirlat.
Durma kendini hatirlat
Durma goge bakalim...
Turgut Uyar
annem ki, hüzünden bir dağ,
o sabah bir dağ devriliverdi onca gürültüde. öyle bir masa değil devrilen koca bir dağ.
solu gürültü sağı gürültü
öyle ki etrafın gürültüsünden kendi devrilişini duyamadı.
ben ki o sabah bir dağın boğuluşunu gördüm kendi gözyaşlarında
halbuki onca saat bekledi de tufanda, bir Nuh'un gemisi gelmedi yanıbaşına
damlaya damlaya göl oldu da, kendi gözyaşını silecek bir mendil bulamadı koca gürültüde
gürültü kocaydı, fırtına koca. Bir annem küçük heybetine rağmen onca
küçük bir dağdı lakin kesinlikle bir tepe değil.
o gün belki devrildi ama eteklerini tutup da yine de öpmedi.
o gün belki devrildi ama yine de alnını yere dayamadı.
şimdi söyleyin bir dağ mıdır anne yoksa tepe mi?
Heybetine sığındığım bir dağ mı tepe mi?
yamacında göz yaşlarından oluşturduğu göl şahit ol,
şahit ol annem seni de yutabilirdi yapmadı.
şahit ol, burnunu havaya dikip kibirlenebilirdi yapmadı.
ağladı için için ağladı.
sıktı yumruğunu, onu devirenlere sallayabilirdi. yapmadı. havada kaldı eli
sonra yumruğunu açıp gözyaşlarını sildi
devam etti süpürdü eteklerini, yaptı yapması gerekenleri
ama yapmadı yapmak istediklerini.
annem ki etraflıca tepelerin kıskandığı güzellikteydi. yara bereydi her yanı
taşlıktı yamaçları. ama annem güzeldi.
Annem doruklarına düşen yıldırımlara da hiç küsmedi, darılmadı onlara
yıldırımlar negatifti, annem pozitif ondan olsa gerek çekiyorlardı birbirlerini.
annem bunu biliyordu, annem o yıldırımlara rağmen güzeldi
annem gürültüye rağmen güzeldi, annem gürültüde gülerdi
gülerdi , yıldırımlara bakıp gecemi aydınlatıyorsunuz derdi,
günümüz pollyanna'sı ete kemiğe bürünmüş olmuş benim annem.
içini açsak çürüktü, yara bere böcek. çünkü dışına kusmazdı biz bilmezdik
annem çokça çürüyen bir dağdı. Ağaç değil dağdı. Dağlar da çürürmüş o sabah anladım.
dağlar da çürür bilmezsiniz siz. ben de bilmem, bilemedim
dağlar güzel oyun oynarmış, dıştan gülüp içten güzel ağlarmış. biz görmeyelim diye ne çok çürümüş
kim bilir daha ne çok çürür? çürüye çürüye küçülür. Ama ben yine gelir onun eteğinde dinlenirim.
onun çiçekli eteklerinde dinlenirim.
anne olmak dağ olmakmış. lakin bir tepe kesinlikle değil.
doruğuna hayran kalıp yavaş yavaş koştuğum bir dağ annem
ama onun doruğuna ben ulaşamam .
ağrırdı eli kolu, ağrırdı başı ama en çok ağrırdı kalbi.
o bir ağrı dağı, ağrırdı ağrı dağı. inlerdi geceleri. lakin şehrin hiçbir vatandaşı duymazdı çığlıklarını
annem ağrı dağı, ağrıdan bir ağrı dağı. Hem çok uzakta hem yakınca bir dağ ağrı dağı.
gövdesi büyük sesi küçücük, bu da ona verilmiş bir ceza olmalıydı.
hayır yanılıyorum ceza değil annem bunla sınanıyordu.
sınandığı yerden kazandı annem, isyan değil sabretti.
dağlar da sabredermiş o sabah anladım.
ağrır ağrır da yine de sabredermiş.
Demedim mi bu hasret bitirir seni
Ay dolanır gider, yalnız kalırsın.
Demedim mi yüreğim sevme!
İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz
Geri dönen hangi güvercinin var?
Senin hangi çiçeğini sakladı bahar?
Demedim mi aklım sakın inanma !
Can Yücel'in dediği gibi
Şiir, gürültüden müziğe geçmektir.
Maviye,
Maviye çalar gözlerin.
Yangın mavisine,
Körsem,
Senden gayrısına yoksan
Bozuksam
Can benim, düş benim
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık
...
Seçkin
Bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa yanmaya razıyım
Kolaysa affı esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
...
ve sevda darağacında,
elimi çeksem senden olacağım, çekmesem kendimden…
Yazmak için ilham,
yaşamak için aşk lazım...
ben şiire şiir demem, benim için yazılmamış ise......
Dolsun çiçekleri, gülleri sensiz,
Sussun bülbülleri istemem ihsan,
Kapımı çalıyor elleri sensiz,
Ne yüzle çıkacak karşıma NİSAN !
...