Bir yanda Anadolu bir yanda Rumeli’dir Hepsi bizden yolcusu hancısı olsun Efkar ettiğimiz şey memleketin halidir Sanmam hemşerim bundan acısı olsun
Köylümüz efendimiz tarlasında perişan İşçimiz kardeşimiz kavgasında perişan Anam bacımdır bahtı karasında perişan Hemen Allah cümlemizin yardımcısı olsun
Siir baslangicta, matematik ve muzikti, sozcuklerle uretilen. Sonra muziginden vazgecilmese de -bu bir elzem siir icin- matematiginin yerine imge kondu. Konusma dilinin tekduzeliginden bireysel dil araysina yol verildi. Bildik sozcuklerle bilinmediklerden soz edildi. Siir toplumsal aletlerle ozgun bireysel hissedisin bicimlendirilmesidir -ki bu sanatin da tanimidir.
Aydınlar! ahh en yakınındakine bile uzak duran aydınlar Her devrime anlaşılmaz bir homurtuyla karşı çıkan aydınlar Elektronik çağın oyduğu çağdaş mağalarında Ağzından köpükler akıtarak sahte bir ersime gösterisiyle Çıkar dilenen şeyhler gibi,aydınlığı zirkeleyip karanlıkta yaşayanlar.
bu kadar kolay ve basit anlatılmazki,yüreğimizden gelen sesdir,coşkularımız, hüzünlerimiz,kızgınlıklar,özlemler,ayrılıklar duygularımızı dizelere yansıttığımız yerdir,tüm dostlar şiir tadında kalınız
Uyuyamayacaksın Memleketinin hali Seni seslerle uyandıracak Oturup yazacaksın Çünkü sen artık no sen değilsin Durmadan sesler alacak Sesler vereceksin Uyuyamayacaksın Düzelmeden memleketin hali Düzelmeden dünyanın hali Gözüne uyku giremez ki Uyuyamayacaksın Bir ses çanı gibi gecenin içinde Vakur metin sade Çalacaksın
Yağmur yiyorum,ne zamandır, Bir sokak kedisi gibi,umarsız, Bir başıma Ve sana sırılsıklam aşık Bekliyorum. Üşüyorum da üstelik, Otobüs,ha kalktı,ha kalkacak Neredesin?
Haktan hukuktan bahset bana, Özgürlükten sevgiden dem vur. İnsanı anlat ban bitkiyi hayvanı, Bunlardan bahsetmiyorsa şiir, Kaldır at o şiiri, duvara vur. .......................(Nusret ORHAN)
Sere serpe Uzanıp yatıvermiş,sere serpe, Entarisi sıyrılmış hafiften Kolunu kaldırmış,koltuğu görünüyor, Bir eliyle de göğsünü tutmuş. İçinde kötülüğü yok,biliyorum Yok,benim de yok ama… Böyle de yatılmaz ki!
Ölü mü denir şimdi onlara Kımıldamıyor gözbebekleri Ölü mü denir peki En büyük limanlara demirlemiş En büyük gemiler gibi Kımıldamıyor gözbebekleri Ölü mü denir şimdi onlara
Unutulsun bir gövdeye duyulan hasret Unutulsun bu alışılmış duyarlık O kadar sade,o kadar kalabalık ki Unutulmaya değer olanların insan gövdeleri Ve unutmalı mutlaka Dolsunlar diye yüreklere Dolsunlar damarlara Ölü mü denir Ölü mü denir Ölü mü denir şimdi onlara
Şiir kalplerde olan acıyı,aşkı,mutluluğu düşünceleri yazıya dökmektir şiir olmassa yani o anı yazıya dökmezsen bir daha geri gelmez hissedilmez aynı kelimeleri bir daha bir araya getiremezssin
Kimi bekliyorsun hala, Evinden kitaplarından uzakta mısın Arada bir telefon et kendine Kendine mektuplar yaz yanıt beklemeden Kartlar gönder kendine her gittiğin uzaklardan Sevgilim diye başlayıp öperim diye biten Senin senden başka kimin var ki arasın
İnince trenden ya da uçaktan yalnızlığın Sevinçle karşıla yanlızlığını garlarda hava alanlarında Ayrılışlarda da sarılıp öpüş yanlızlığınla Ugurla kendi kendini dönüşsüz yolculuklara Bekle kendini uzak yolculuklardan dönersin diye Senin senden başka kimin var ki beklesin
İçki masalarında bir başına mısın Kendinleysen yetmelisin kendine Çoğaltıp yanlızlığını konuş bir çok kendinle Kaldır içki bardağını kendi şerefine Ağlaşarak gülüşerek tartışarak kendile Senin senden başka kimin var ki bulasın
Düşmanlarının saldırılarından yuvarlandıkça yerlere Tutup kendi saçlarından kaldır kendini Seni sana bildirecek kimsen yok başka kendinden Ölünce senin bile haberin olmayacak öldüğünden Haber ver kendine ki öldüğünü bilesin Kimin var ki senin sana öldüğünü söylesin
Kendi kendinin hem konuğu hem ev sahibisin Zamanın varken ağırla kendini sarılıp öperek Biliyorsun nasıl olsa yakın o gelecek Kimileri diyecek Daha şimdiden sev kendini sev kendini sevvv Kimin var ki senin seni senden başka sevecek..
Vurdular seni Lumumba Vururlar bizi. Güçlüdürler,güçlü onlar:Kongo zengin Ezilmişlikle yoksulluk her yerde dilsizdir. Dilsizdir fakir beyazlar ve zenci milyonlar Aldanıyoruz durmadan,elimizde ne var? Asyada,Afrikada,Güney Amerikada, Perulu kızlar,Viyetnamlı oğullar Ve sem Lumumba Bedeni delikdeşik zenci baba! Ceyhun Atıf Kansu:Lumumba
Terketmedi sevdan beni Aç kaldım,susuz kaldım Hayın,karanlıktı gece Can garip,can suskun Can paramparça Ve ellerim kelepçede Tütünsüz,uykusuz kaldım Terketmedi sevdan beni Ahmet Arif
en masum ve insani duyguyu lanse etme biçimidir....şiir saftır,temizdir..liritizmin yaşamıdır...
Eğer Mecnun dönemindede olsaydı GALATASARAY,
Mecnun delimiydiki sevsin leylayı, Galatasaray kadar.
DÜNYACA
-----
Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız
Bölmüş saadetimizi çizgisi yurtların;
Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız
Gökte kuşların kardeşliği
Yerde kurtların
F.Hüsnü Dağlarca
Bir yanda Anadolu bir yanda Rumeli’dir
Hepsi bizden yolcusu hancısı olsun
Efkar ettiğimiz şey memleketin halidir
Sanmam hemşerim bundan acısı olsun
Köylümüz efendimiz tarlasında perişan
İşçimiz kardeşimiz kavgasında perişan
Anam bacımdır bahtı karasında perişan
Hemen Allah cümlemizin yardımcısı olsun
MEMLEKET: Cahit Sıtkı Tarancı(1947)
Siir baslangicta, matematik ve muzikti, sozcuklerle uretilen. Sonra muziginden vazgecilmese de -bu bir elzem siir icin- matematiginin yerine imge kondu. Konusma dilinin tekduzeliginden bireysel dil araysina yol verildi. Bildik sozcuklerle bilinmediklerden soz edildi.
Siir toplumsal aletlerle ozgun bireysel hissedisin bicimlendirilmesidir -ki bu sanatin da tanimidir.
Aydınlar! ahh en yakınındakine bile uzak duran aydınlar
Her devrime anlaşılmaz bir homurtuyla karşı çıkan aydınlar
Elektronik çağın oyduğu çağdaş mağalarında
Ağzından köpükler akıtarak sahte bir ersime gösterisiyle
Çıkar dilenen şeyhler gibi,aydınlığı zirkeleyip karanlıkta yaşayanlar.
Soysal Ekinci
KIZ
Bilir
İskelenin üstünde uçan kırlangıçlar
Bilsinler
Ben ölürüm de söylemem ölürüm de
Sana niçin bakamadığımı
Bir yaz akşamı
Halim Şefik
Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Oynamamız bundandır
Kara toprakla binlerce yıl.
Çıkamaz çocukluğundan
Kimse.
Bundandır sevmemiz
Kiraz ağacını
Kardeşliğimiz bundandır
Mavi sularda binlerce yıl
Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Bundandır inanmamamız
Kocaman bombalara.
Dört Yapraklı Çiçek
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Ama yine de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim.
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim.
Ama gitme, LAVİNİA
Adını gizleyeceğim.
Sen de bilme,LAVİNİA.
Özdemir Asaf,Lavinia
PİR GERÇEK VELİ:
Ölmeden evvel ölünüz
Nefsinizi ve Rabbinizi biliniz?
Nefsim Nefsim demeden
Allah Allah diyiniz?
Nefsin yükünü attım üzerimden
Ruhumun hafifliğini hissediyorum bedenimde?
Dervişin mülküde yüküde nefsidir cihanda
O öldümü kalmaz gamıda gümanıda canda?
bu kadar kolay ve basit anlatılmazki,yüreğimizden gelen sesdir,coşkularımız, hüzünlerimiz,kızgınlıklar,özlemler,ayrılıklar duygularımızı dizelere yansıttığımız yerdir,tüm dostlar şiir tadında kalınız
Ey kemendi düğümleyen karanlık gece
Karadır ellerin korkuların kadar
Unutma şunu,yaz aklının defterine
Bizim boynumuz bedrettin boynudur
Gece: Ahmet telli
Telgrafhane
Uyuyamayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık no sen değilsin
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku giremez ki
Uyuyamayacaksın
Bir ses çanı gibi gecenin içinde
Vakur metin sade
Çalacaksın
Melih Cevdet Anday
SİTEM
Yağmur yiyorum,ne zamandır,
Bir sokak kedisi gibi,umarsız,
Bir başıma
Ve sana sırılsıklam aşık
Bekliyorum.
Üşüyorum da üstelik,
Otobüs,ha kalktı,ha kalkacak
Neredesin?
Dönülmez akşamın ufkundayız.
Vakit çok geç; bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Yahya Kemal Beyatlı
Bir ormanda tutup onu
Bağladılar ağaca
Yumdu sanki uyur gibi
Gözlerini usulca
Bir soğuk yel eser
Üşür ölüm bile
Anlatır akan kanı
Beyaz sesiyle
Diz çöktüler karşısında
Sonra ateş ettiler
Parçalanan yüreğine
Yuva kurdu mermiler
Bir soğuk yel eser
Üşür ölüm bile
Anlatır akan kanı
Beyaz sesiyle
Gelip kondu bir güvercin
Ellerine o gece
Kırmızı bir çelenk oldu
Bileğinde kelepçe
Bir soğuk yel eser
Üşür ölüm bile
Anlatır akan kanı
Beyaz sesiyle
Ülkü Tamer:Üşür ölüm bile (1974)
Sen gelmezsen
Kalkmaz vapur rıhtımdan
Hiçbir perondan tren
Sen gelmezsen,
Açmaz saksıda çiçek
Ötmez kafeste kuş
Sen gelmezsen
ben...
(İnternetten)
Haktan hukuktan bahset bana,
Özgürlükten sevgiden dem vur.
İnsanı anlat ban bitkiyi hayvanı,
Bunlardan bahsetmiyorsa şiir,
Kaldır at o şiiri, duvara vur.
.......................(Nusret ORHAN)
Sere serpe
Uzanıp yatıvermiş,sere serpe,
Entarisi sıyrılmış hafiften
Kolunu kaldırmış,koltuğu görünüyor,
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
İçinde kötülüğü yok,biliyorum
Yok,benim de yok ama…
Böyle de yatılmaz ki!
baktım ki kezban gidiyor elden
baktım ki işin sonu kötü
deh dedim aklımın eşeğine
usulünce yürü
Kezban/ Nevzat üstün.
Sen gittin, hayal bitti,
hayalin bitti yere,
şimdi ne ilham perisi gelir
ne de başka birisi,
Düşlerimde ne bıçaklar fırlattım...
Hepsi saplandı.
Kolsuzun: özdemir Asaf
Harbe giden sarı saçlı çocuk!
Gene böyle güzel dön;
Dudaklarında deniz kokusu,
Kirpiklerinde tuz;
Harbe giden sarı saçlı çocuk!
orhan veli kanık
Ya şamar petlatmalı
Uşaklığa yatmış suratımıza
Ya da şamar patlatmalıyız
Bizi uşaklığa yatıranların
namussuz suratlarına
H.H.Korkmazgil
Ölü mü denir şimdi onlara
Kımıldamıyor gözbebekleri
Ölü mü denir peki
En büyük limanlara demirlemiş
En büyük gemiler gibi
Kımıldamıyor gözbebekleri
Ölü mü denir şimdi onlara
Unutulsun bir gövdeye duyulan hasret
Unutulsun bu alışılmış duyarlık
O kadar sade,o kadar kalabalık ki
Unutulmaya değer olanların insan gövdeleri
Ve unutmalı mutlaka
Dolsunlar diye yüreklere
Dolsunlar damarlara
Ölü mü denir
Ölü mü denir
Ölü mü denir şimdi onlara
Edip Cansever’den,/ Devrimcilere
Hava kurşun gibi ağır
Bağır.bağır,bağır bağırıyorum
Koşun,kardeş(abç) olmaya
Çağırıyorum
Kerem gibi,Nazım Hikmet Ran
Şiir kalplerde olan acıyı,aşkı,mutluluğu düşünceleri yazıya dökmektir şiir olmassa yani o anı yazıya dökmezsen bir daha geri gelmez hissedilmez aynı kelimeleri bir daha bir araya getiremezssin
Kimi bekliyorsun hala,
Evinden kitaplarından uzakta mısın
Arada bir telefon et kendine
Kendine mektuplar yaz yanıt beklemeden
Kartlar gönder kendine her gittiğin uzaklardan
Sevgilim diye başlayıp öperim diye biten
Senin senden başka kimin var ki arasın
İnince trenden ya da uçaktan yalnızlığın
Sevinçle karşıla yanlızlığını garlarda hava alanlarında
Ayrılışlarda da sarılıp öpüş yanlızlığınla
Ugurla kendi kendini dönüşsüz yolculuklara
Bekle kendini uzak yolculuklardan dönersin diye
Senin senden başka kimin var ki beklesin
İçki masalarında bir başına mısın
Kendinleysen yetmelisin kendine
Çoğaltıp yanlızlığını konuş bir çok kendinle
Kaldır içki bardağını kendi şerefine
Ağlaşarak gülüşerek tartışarak kendile
Senin senden başka kimin var ki bulasın
Düşmanlarının saldırılarından yuvarlandıkça yerlere
Tutup kendi saçlarından kaldır kendini
Seni sana bildirecek kimsen yok başka kendinden
Ölünce senin bile haberin olmayacak öldüğünden
Haber ver kendine ki öldüğünü bilesin
Kimin var ki senin sana öldüğünü söylesin
Kendi kendinin hem konuğu hem ev sahibisin
Zamanın varken ağırla kendini sarılıp öperek
Biliyorsun nasıl olsa yakın o gelecek
Kimileri diyecek
Daha şimdiden sev kendini sev kendini sevvv
Kimin var ki senin seni senden başka sevecek..
Aziz Nesin
Vurdular seni Lumumba
Vururlar bizi.
Güçlüdürler,güçlü onlar:Kongo zengin
Ezilmişlikle yoksulluk her yerde dilsizdir.
Dilsizdir fakir beyazlar ve zenci milyonlar
Aldanıyoruz durmadan,elimizde ne var?
Asyada,Afrikada,Güney Amerikada,
Perulu kızlar,Viyetnamlı oğullar
Ve sem Lumumba
Bedeni delikdeşik zenci baba!
Ceyhun Atıf Kansu:Lumumba
Terketmedi sevdan beni
Aç kaldım,susuz kaldım
Hayın,karanlıktı gece
Can garip,can suskun
Can paramparça
Ve ellerim kelepçede
Tütünsüz,uykusuz kaldım
Terketmedi sevdan beni
Ahmet Arif