insanlık islamdan öncede vardı veticaret yapıyor ekiyor biçiyor üretiyordu savaşıyor ve barışıyordu,tapınıyor ilahları vardı,ne zaman islam geldi kan ve zulüm başladı kerbela katliamı,harra vakaası, curcun ve talkan katliamları,yer yüzü böyle zulümleri ne gördü ne tanık oldu,cengizin çin katliamı hariç
'Gördünüz mü Lat'ı, Uzza'yı, Menat'ı; İşte bunlar yüce turnalardır, şefaatleri de elbette ki umulur.'
Muhammed
'Şeytan Ayetleri' diye ünlenen sözlerin önce Kuran'a ayet olarak sokulduğu, bu sözlerde 'Lat, Uzza, Menat' adlı tanrıçalar övüldüğü için putataparların, peygamber ve inanırlarıyla birlikte secde ettikleri, bir olay olarak kaynaklarda yer alır. Konu, bilim namusu içinde ve soğuk kanlı olarak tartışılmalıdır. Telaşa, heyecana gerek yok. Ortada bir olgu, bir gerçek varsa -ki vardır-, 'hayır yok böyle bir şey' demekle yok olmaz.
Kimi polemikçiler, Humeyni'nin cinayete azmettirici fetvası doğrultusunda tutumlar sergilediler. Ve saldırı üstüne saldırıda bulundular.
Şimdi, olayın gerçekliğini dile getiren kanıtları görelim:
1-'Şeytan Ayetleri' olayına değindiği, bu olayı dile getirdiği savunulan ayetler:
a) Hacc suresinin 52. ayeti ve izleyen ayetler.
52. ayette, her peygamberin okuduğu şeye, şeytanın bir şeyler kattığı ama tanrının, şeytanın kattığını hükümsüz bıraktığı ve kendi ayetlerini geçerli -sağlam kıldığı, anlatılır. Görüldüğü gibi anlatım, Şeytan Ayetleri diye bilinen ayetlerin, Kuran'a sokulup sonra çıkarıldığı, sokanın şeytan, çıkaranın da Cebrail aracılığı ile tanrı olduğu yolundaki ifadelere uygundur. Zaten tefsirler de bunu için bu ayetleri, olayın yansıtıcısı olarak görürler. 52.ayetten sonraki ayetlerde de aynı olaya uygun anlatımlar bulurlar.
b) İsra suresinin 73. ve 75. ayetleri:
Bu ayetlerin anlamları şöyledir:
'Ey Muhammed! Seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırıp daha başkasını ileri sürerek bize iftira etmeye sürüklüyorlardı nerdeyse. O zaman seni dost bulacaklardı. Eğer seni pekiştirmiş olmasaydık, andolsun ki, onlara eğilim gösteriyordun, az kalsın. O zaman sana, yaşamı da, ölümü de kat kat azab biçiminde tattırırdık. Sonra da bize karşı bir yardımcı bulamazdın.'
2-Hadisler:
Hadis 1: 'Peygamber Mekke'de Necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte,-aldığı toprağı alnına götüren yaşlı birinin dışında Müslüman ve putatapan herkes secde etti.' Kaynak: Buhari (hadis no:555) , Tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.
SORU:
1-Peygamberin can düşmanı diye nitelenen putataparlar nasıl oldu da, Muhammed ile bir araya gelebildiler?
2-Putataparlar nasıl oldu da, Muhammed ile birlikte secde ettiler?
Bu soruların karşılığını bulabilmek için, bundan sonraki iki hadis iyi incelenmelidir.
Hadis 2: 'Peygamber Mekke'de iken Necm suresini okuyordu, Lat'ı, Uzza'yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü? ' diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi
'İşte bunlar, yüce turnalardır. Şefaatleri de elbette ki umulur.' Bunun üzerine putataparlar:
'Muhammed daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı! ' dediler.
Yine bunun üzerine Peygamber secde etti ve onlar da secde ettiler. İşte bu nedenle de Tanrı şu ayeti indirdi:
'(Ey Muhammed!) Senden önce hiçbir peygamber yoktur ki, şeytan onun okudukları arasına, bir şeyler katıp bırakmasın. Tanrı, şeytanın bıraktığını bozar, kendi ayetlerini güçlendirir. Tanrı bilendir, hikmetlidir.' (Hacc suresi, ayet:52) (Anlatan Peygamberin arkadaşları: Abdullah İbn Abbas'ın da içinde olduğu bir topluluk. Kaynak: Süyuti, İbn Hacer)
Ve çok açık görülüyor ki:
Putataparların Peygamberle birlikte secde etmelerinin nedeni:'Peygamberin üç putu (Lat, Uzza, Menat) öven sözlerle anması ve bunu, ayet olarak okumasıdır.' Bu sözlerin oluşturduğu ayetler, tanrının ayetleri değil 'şeytanın ayetleri'dir. Bu ayetler sonradan sureden çıkarılmıştır. Hacc suresinin 52. ayetinde anlatılanda budur.
Bu konuda uzun söze gerek yok. İslam dünyasının en büyük uzmanlarından Suyuti ve İbn Hacer 'hadis'i sağlam ve olayı gerçek kabul ediyorlar. Süyuti'de, İbn Hacer'de hangi hadisin sağlam, hangisinin çürük olduğunu en iyi bildikleri İslam dünyasında kabul edilegelmiş uzmanlardır. Ve bunlar için de 'dinsiz, İslam düşmanı' suçlaması yapılamaz.
Kısacası:
1.'Şeytan Ayetleri' olayı gerçektir. Bunu yok sayma çabaları da boşunadır.
2.Diyanet İşleri Başkanlığı en büyük İslam otoritelerince de sağlam kabul edilen hadise dayalı ayetlerle destekli bu olayı yok sayma yerine ülkede kimseye yararı olmayan din terörünü kınayıcı çabalara girse çok daha yararlı bir tutum göstermiş olurdu. Çünkü gerçek olduğu halde bu olaya 'iftira'dır, 'dinsizlerin uydurmasıdır' biçimindeki sözler, cinayete azmettiren fetvalara çanak tutmaktan başka bir şeye yaramaz.
O uydurma diyenlerin şeytan ayetleri kitabını okumadığı açıkça belli oluyor. Kitabın Türkçesi yok, okumamışsın etmemişsin nereden biliyorsun iftira olduğunu? Bunu İslam alimleri de kabul edip cevap vermeye çalışıyorlar, ayetle de ortada olduğu gibi şeytan ayetleri diye bir şey olmuş.
şeytan ayetleri salman rüşdi tarafından ortaya atılan,Yüce Kitabımıza ki O kitap hayatın ta kendisi ve Sevgili Peygamberimize her dönemde olduğu gibi saldırmak isteyen zavallı birinin safsatası çok fazla yoruma gerek yok aslında. Kendi gibilerini kandırabilir. Zavallıcık
Senden önce hiç bir resul veya nebî göndermedik ki, halkının hidâyetini umarak gayret gösterdiğinde, Şeytan onun temennisi hakkında bir vesvese vermek ve ümidini kırmak istemesin. Ama Allah, şeytanın attığı o vesveseyi giderir, sonra da âyetlerini sapasağlam, muhkem kılar. Zira Allah alîmdir, hakîmdir (herşeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir) .
Âyette geçen “temennâ” fiilinin ilk ve meşhur anlamı “arzu ve temenni etmek, ummak” dır. Bu kökten “ümniyye” ise isim olarak “temenni edilen şey” mânasına gelir. Âyette her iki kelime de bu mânalarda kullanılmışlardır. Her peygamber gibi Hz. Peygamber (a.s.) da halkının hidâyete tâbi olup dünya ve âhiret mutluluğuna erişmelerini arzu ediyordu. Şeytan ise, Hz. Peygamberi ümitsizliğe düşürmek için, ins şeytanlarından dostlarına da onun önüne engeller koymak için vesvese veriyordu. Risaletin başlangıcında müminler çok az ve işkenceye mâruz olunca, şeytan diğer insanlara da vesvese verip: “Bu din gerçek olsaydı, genel kabule mazhar olurdu. Demek ki Allah da bundan razı değil ki öbür taraf daha fazla” diye vesvese veriyordu. Böylece herkes bir imtihanla karşı karşıya kalıyordu. Din, zaten aslında bir imtihandır. Mücahede ve aklî muhakeme ile batılı terkedip hakka sarılmakla insan bir değer kazanır. Şeytanın bu vesvesesine karşı, Allah, Resulünün ve müminlerin sebatlarına mükâfat olarak onları teyid edip Peygamberinin tebligatının gerçek olduğunu izhar eder. Hz. Peygamber bile ilk anda vesveseye mâruz kalsa da, “İsmet (Allah’ın risaletini koruması) ” vasfı karşı çıkıp o vesveseyi boşa çıkarır
Kimden: faruk el furkan (Bay, 33) Kime: Grup: Faruk el Furkan Tarih: 3.9.2006 21:05 (GMT +2:00)
Konu: İmam-ı Rabbani şeytan ayetleri tartışmasına son noktayı koyuyor...
Çoğumuzun bildiği gibi, birgün Seyyid-ül-beşer (s.a.v) Eshâbı ile oturuyordu. Kureyşin ileri gelenleri ve kâfirlerin şefleri orada idiler.Seyyid-ül-beşer (s.a.v) onlara (Vennecmi) sûresini okudu. Onların putlarını anlatan âyet-i kerîmeye gelince, melûn şeytân putları öven birkaç sözü, o Serverin (s.a.v) sözüne ekledi. Dinleyenler, bunları da o Serverin sözü sandılar. Şeytânın sözlerini âyet-i kerîmeden ayıramadılar. Orada bulunan kâfirler bağırmaya başlıyarak, Muhammed (s.a.v) bizimle sulh yapdı, putlarımızı övdü dediler. Orada bulunan müslimânlar da, okunan sözlere şaşakaldılar. O Server (s.a.v) şeytânın sözlerini anlamadı. (Ne oluyorsunuz?) diye sordu. Eshâb-ı kirâm, siz okurken bu sözler de araya karışdı dediler. O Server (s.a.v) düşünceye daldı ve çok üzüldü. Hemen Cebrâîl-i emîn vahy getirdi. O sözleri şeytânın karışdırdığı, bütün Peygamberlerin sözlerine de karışdırmış olduğunu bildirdi. Allahü teâlâ, o sözleri âyet-i kerîme arasından çıkardı. Kendi kelâmını sapsağlam yapdı.
Görülüyor ki, o Server (s.a.v) hayâtda iken ve uyanık iken ve Eshâb-ı kirâm arasında, şeytân-ı laîn o Serverin (s.a.v) sözüne kendi bozuk şeylerini karışdırıyor ve hiç kimse bunu ayıramıyor. O Server (s.a.v) vefât etdikden sonra bir kimse uykuda hisleri çalışmaz iken ve yalnız iken, nasıl olur da, rüyânın şeytânın karışmasından korunduğunu ve onun değişdirmediğini anlıyabilir? Şunu da söyliyelim ki, mevlid okuyanların ve dinleyenlerin zihnlerinde Resûlullahın bu işden râzı olduğu yerleşmiş bulunmakdadır. Çünki övülen kimseler, övenleri beğenir. Bu düşünce, hayâllerinde yerleşerek, hayâllerindeki şekli, sûreti rüyâda görebilirler. Bu rüyâ doğru olmadığı gibi, şeytân da karışmış değildir.
Şeytan ayetleri,hint asıllı bir yazarın ortaya attığı,saçma bir fikirden yola çıkarak yazdığı iftira ve yalan dolu,gerçekle hiçbir alakası olmayan,bir kitabın adıdır. Şüpesiz ki tam akıl sahibi bir insan öğrenmek istediği şeyi asıl kaynağından araştırır. Şeytan ayetleri diye bir şey yoktur.Kuran sadece Yüce Allah'ın kelamıdır.Cebrail isimli vahiy meleğinin vasıtası ile Peygamber efendimize indirilmiştir. Bu ve benzeri idda ve görüşler,akıl nimetinden yoksun,doğru düşünemeyen,art niyetli,insanlar arasında fitne ve fesat çıkarmayı amaç edinmiş,kötü niyetli kişilere aittir.Doğru olması mümkün değildir. Her şeyin en doğrusunu bilen Yüce Allah'dır.Kuran,doğru yolu bildirmek için bizlere bir rehber olarak gönderilmiştir.
Okumak isterdim. Daha doğrusu nurculardan öğrendiğim kadarıyla Cebrail ayetleri Muhammed'e indirirken araya şeytan girmiş ve bazı ayetleri karıştırmış deniyordu. Demek ki durum bu değil, hindu müslüman atışmasıymış.
karaman şencan ismiyle yorum yazan katılımcı!
İslan insanlık ile birlikte gelmiştir.
Hz. Adem ile birlikte.
Sadece, Serebrenitsa'yı okumuş olsan yeter! gerçeği görmen için.
insanlık islamdan öncede vardı veticaret yapıyor ekiyor biçiyor üretiyordu savaşıyor ve barışıyordu,tapınıyor ilahları vardı,ne zaman islam geldi kan ve zulüm başladı kerbela katliamı,harra vakaası, curcun ve talkan katliamları,yer yüzü böyle zulümleri ne gördü ne tanık oldu,cengizin çin katliamı hariç
Bir değerli kalemin bu maddeye uğradığını görünce uğramıştım ki;
hemen aşağıdaki alıntı ilişti gözüme.
İnsanların zekası ile alay eden, cehaletin dip noktası tespitler var.
Ve tarih noktasında da oldukça sığ bir görünüm sergiliyor.
Neyin, neye delil olacağı başlıbaşına bir ilim konusudur.
Kendi yalanını kensisine delil sayan kişinin görüşlerine hiçbir şekilde itibar edilmez.
'Gördünüz mü Lat'ı, Uzza'yı, Menat'ı; İşte bunlar yüce turnalardır, şefaatleri de elbette ki umulur.'
Muhammed
'Şeytan Ayetleri' diye ünlenen sözlerin önce Kuran'a ayet olarak sokulduğu, bu sözlerde 'Lat, Uzza, Menat' adlı tanrıçalar övüldüğü için putataparların, peygamber ve inanırlarıyla birlikte secde ettikleri, bir olay olarak kaynaklarda yer alır. Konu, bilim namusu içinde ve soğuk kanlı olarak tartışılmalıdır. Telaşa, heyecana gerek yok. Ortada bir olgu, bir gerçek varsa -ki vardır-, 'hayır yok böyle bir şey' demekle yok olmaz.
Kimi polemikçiler, Humeyni'nin cinayete azmettirici fetvası doğrultusunda tutumlar sergilediler. Ve saldırı üstüne saldırıda bulundular.
Şimdi, olayın gerçekliğini dile getiren kanıtları görelim:
1-'Şeytan Ayetleri' olayına değindiği, bu olayı dile getirdiği savunulan ayetler:
a) Hacc suresinin 52. ayeti ve izleyen ayetler.
52. ayette, her peygamberin okuduğu şeye, şeytanın bir şeyler kattığı ama tanrının, şeytanın kattığını hükümsüz bıraktığı ve kendi ayetlerini geçerli -sağlam kıldığı, anlatılır. Görüldüğü gibi anlatım, Şeytan Ayetleri diye bilinen ayetlerin, Kuran'a sokulup sonra çıkarıldığı, sokanın şeytan, çıkaranın da Cebrail aracılığı ile tanrı olduğu yolundaki ifadelere uygundur. Zaten tefsirler de bunu için bu ayetleri, olayın yansıtıcısı olarak görürler. 52.ayetten sonraki ayetlerde de aynı olaya uygun anlatımlar bulurlar.
b) İsra suresinin 73. ve 75. ayetleri:
Bu ayetlerin anlamları şöyledir:
'Ey Muhammed! Seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırıp daha başkasını ileri sürerek bize iftira etmeye sürüklüyorlardı nerdeyse. O zaman seni dost bulacaklardı. Eğer seni pekiştirmiş olmasaydık, andolsun ki, onlara eğilim gösteriyordun, az kalsın. O zaman sana, yaşamı da, ölümü de kat kat azab biçiminde tattırırdık. Sonra da bize karşı bir yardımcı bulamazdın.'
2-Hadisler:
Hadis 1: 'Peygamber Mekke'de Necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte,-aldığı toprağı alnına götüren yaşlı birinin dışında Müslüman ve putatapan herkes secde etti.' Kaynak: Buhari (hadis no:555) , Tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.
SORU:
1-Peygamberin can düşmanı diye nitelenen putataparlar nasıl oldu da, Muhammed ile bir araya gelebildiler?
2-Putataparlar nasıl oldu da, Muhammed ile birlikte secde ettiler?
Bu soruların karşılığını bulabilmek için, bundan sonraki iki hadis iyi incelenmelidir.
Hadis 2: 'Peygamber Mekke'de iken Necm suresini okuyordu, Lat'ı, Uzza'yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü? ' diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi
'İşte bunlar, yüce turnalardır. Şefaatleri de elbette ki umulur.' Bunun üzerine putataparlar:
'Muhammed daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı! ' dediler.
Yine bunun üzerine Peygamber secde etti ve onlar da secde ettiler. İşte bu nedenle de Tanrı şu ayeti indirdi:
'(Ey Muhammed!) Senden önce hiçbir peygamber yoktur ki, şeytan onun okudukları arasına, bir şeyler katıp bırakmasın. Tanrı, şeytanın bıraktığını bozar, kendi ayetlerini güçlendirir. Tanrı bilendir, hikmetlidir.' (Hacc suresi, ayet:52) (Anlatan Peygamberin arkadaşları: Abdullah İbn Abbas'ın da içinde olduğu bir topluluk. Kaynak: Süyuti, İbn Hacer)
Ve çok açık görülüyor ki:
Putataparların Peygamberle birlikte secde etmelerinin nedeni:'Peygamberin üç putu (Lat, Uzza, Menat) öven sözlerle anması ve bunu, ayet olarak okumasıdır.' Bu sözlerin oluşturduğu ayetler, tanrının ayetleri değil 'şeytanın ayetleri'dir. Bu ayetler sonradan sureden çıkarılmıştır. Hacc suresinin 52. ayetinde anlatılanda budur.
Bu konuda uzun söze gerek yok. İslam dünyasının en büyük uzmanlarından Suyuti ve İbn Hacer 'hadis'i sağlam ve olayı gerçek kabul ediyorlar. Süyuti'de, İbn Hacer'de hangi hadisin sağlam, hangisinin çürük olduğunu en iyi bildikleri İslam dünyasında kabul edilegelmiş uzmanlardır. Ve bunlar için de 'dinsiz, İslam düşmanı' suçlaması yapılamaz.
Kısacası:
1.'Şeytan Ayetleri' olayı gerçektir. Bunu yok sayma çabaları da boşunadır.
2.Diyanet İşleri Başkanlığı en büyük İslam otoritelerince de sağlam kabul edilen hadise dayalı ayetlerle destekli bu olayı yok sayma yerine ülkede kimseye yararı olmayan din terörünü kınayıcı çabalara girse çok daha yararlı bir tutum göstermiş olurdu. Çünkü gerçek olduğu halde bu olaya 'iftira'dır, 'dinsizlerin uydurmasıdır' biçimindeki sözler, cinayete azmettiren fetvalara çanak tutmaktan başka bir şeye yaramaz.
Turan Dursun, Din Bu 1, Sayfa 103-107
O uydurma diyenlerin şeytan ayetleri kitabını okumadığı açıkça belli oluyor. Kitabın Türkçesi yok, okumamışsın etmemişsin nereden biliyorsun iftira olduğunu? Bunu İslam alimleri de kabul edip cevap vermeye çalışıyorlar, ayetle de ortada olduğu gibi şeytan ayetleri diye bir şey olmuş.
şeytan ayetleri salman rüşdi tarafından ortaya atılan,Yüce Kitabımıza ki O kitap hayatın ta kendisi ve Sevgili Peygamberimize her dönemde olduğu gibi saldırmak isteyen zavallı birinin safsatası çok fazla yoruma gerek yok aslında. Kendi gibilerini kandırabilir. Zavallıcık
dikkatli okursanız ayetler saptırılmıştır.hacc süresinin 52. ayetini acıkca verdim.bu tür şeylere itimat etmememiz lazım.şeytan ayetleri denilen birşey yoktur.....
Senden önce hiç bir resul veya nebî göndermedik ki, halkının hidâyetini umarak gayret gösterdiğinde, Şeytan onun temennisi hakkında bir vesvese vermek ve ümidini kırmak istemesin. Ama Allah, şeytanın attığı o vesveseyi giderir, sonra da âyetlerini sapasağlam, muhkem kılar. Zira Allah alîmdir, hakîmdir (herşeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir) .
Âyette geçen “temennâ” fiilinin ilk ve meşhur anlamı “arzu ve temenni etmek, ummak” dır. Bu kökten “ümniyye” ise isim olarak “temenni edilen şey” mânasına gelir. Âyette her iki kelime de bu mânalarda kullanılmışlardır. Her peygamber gibi Hz. Peygamber (a.s.) da halkının hidâyete tâbi olup dünya ve âhiret mutluluğuna erişmelerini arzu ediyordu. Şeytan ise, Hz. Peygamberi ümitsizliğe düşürmek için, ins şeytanlarından dostlarına da onun önüne engeller koymak için vesvese veriyordu. Risaletin başlangıcında müminler çok az ve işkenceye mâruz olunca, şeytan diğer insanlara da vesvese verip: “Bu din gerçek olsaydı, genel kabule mazhar olurdu. Demek ki Allah da bundan razı değil ki öbür taraf daha fazla” diye vesvese veriyordu. Böylece herkes bir imtihanla karşı karşıya kalıyordu. Din, zaten aslında bir imtihandır. Mücahede ve aklî muhakeme ile batılı terkedip hakka sarılmakla insan bir değer kazanır. Şeytanın bu vesvesesine karşı, Allah, Resulünün ve müminlerin sebatlarına mükâfat olarak onları teyid edip Peygamberinin tebligatının gerçek olduğunu izhar eder. Hz. Peygamber bile ilk anda vesveseye mâruz kalsa da, “İsmet (Allah’ın risaletini koruması) ” vasfı karşı çıkıp o vesveseyi boşa çıkarır
BİR ŞEYTANIN (SALMAN RUŞDİ) UYDURDUĞU ASLI ASTARI OLMAYAN ŞEYLER ŞEYTAN AYETİ DİYE BİR ŞEY YOKTUR OLMAYACAKTIR DA...
bana biraz mantıksız geldi açıkçası, ayet Kuran'ın cümleleridir, şeytan ayetleri de olsa olsa şeytan hakkında hüküm ya da bilgi verilen ayetlerdir.
Kimden: faruk el furkan (Bay, 33)
Kime: Grup: Faruk el Furkan
Tarih: 3.9.2006 21:05 (GMT +2:00)
Konu: İmam-ı Rabbani şeytan ayetleri tartışmasına son noktayı koyuyor...
Çoğumuzun bildiği gibi, birgün Seyyid-ül-beşer (s.a.v) Eshâbı ile oturuyordu. Kureyşin ileri gelenleri ve kâfirlerin şefleri orada idiler.Seyyid-ül-beşer (s.a.v) onlara (Vennecmi) sûresini okudu. Onların putlarını anlatan âyet-i kerîmeye gelince, melûn şeytân putları öven birkaç sözü, o Serverin (s.a.v) sözüne ekledi. Dinleyenler, bunları da o Serverin sözü sandılar. Şeytânın sözlerini âyet-i kerîmeden ayıramadılar. Orada bulunan kâfirler bağırmaya başlıyarak, Muhammed (s.a.v) bizimle sulh yapdı, putlarımızı övdü dediler. Orada bulunan müslimânlar da, okunan sözlere şaşakaldılar. O Server (s.a.v) şeytânın sözlerini anlamadı. (Ne oluyorsunuz?) diye sordu. Eshâb-ı kirâm, siz okurken bu sözler de araya karışdı dediler. O Server (s.a.v) düşünceye daldı ve çok üzüldü. Hemen Cebrâîl-i emîn vahy getirdi. O sözleri şeytânın karışdırdığı, bütün Peygamberlerin sözlerine de karışdırmış olduğunu bildirdi. Allahü teâlâ, o sözleri âyet-i kerîme arasından çıkardı. Kendi kelâmını sapsağlam yapdı.
Görülüyor ki, o Server (s.a.v) hayâtda iken ve uyanık iken ve Eshâb-ı kirâm arasında, şeytân-ı laîn o Serverin (s.a.v) sözüne kendi bozuk şeylerini karışdırıyor ve hiç kimse bunu ayıramıyor. O Server (s.a.v) vefât etdikden sonra bir kimse uykuda hisleri çalışmaz iken ve yalnız iken, nasıl olur da, rüyânın şeytânın karışmasından korunduğunu ve onun değişdirmediğini anlıyabilir? Şunu da söyliyelim ki, mevlid okuyanların ve dinleyenlerin zihnlerinde Resûlullahın bu işden râzı olduğu yerleşmiş bulunmakdadır. Çünki övülen kimseler, övenleri beğenir. Bu düşünce, hayâllerinde yerleşerek, hayâllerindeki şekli, sûreti rüyâda görebilirler. Bu rüyâ doğru olmadığı gibi, şeytân da karışmış değildir.
273.mektup...
İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî...
Salman rüştü...
Şeytan ayetleri,hint asıllı bir yazarın ortaya attığı,saçma bir fikirden yola çıkarak yazdığı iftira ve yalan dolu,gerçekle hiçbir alakası olmayan,bir kitabın adıdır.
Şüpesiz ki tam akıl sahibi bir insan öğrenmek istediği şeyi asıl kaynağından araştırır.
Şeytan ayetleri diye bir şey yoktur.Kuran sadece Yüce Allah'ın kelamıdır.Cebrail isimli vahiy meleğinin vasıtası ile Peygamber efendimize indirilmiştir.
Bu ve benzeri idda ve görüşler,akıl nimetinden yoksun,doğru düşünemeyen,art niyetli,insanlar arasında fitne ve fesat çıkarmayı amaç edinmiş,kötü niyetli kişilere aittir.Doğru olması mümkün değildir.
Her şeyin en doğrusunu bilen Yüce Allah'dır.Kuran,doğru yolu bildirmek için bizlere bir rehber olarak gönderilmiştir.
ben okudum çok ürkütücü
Okumak isterdim. Daha doğrusu nurculardan öğrendiğim kadarıyla Cebrail ayetleri Muhammed'e indirirken araya şeytan girmiş ve bazı ayetleri karıştırmış deniyordu. Demek ki durum bu değil, hindu müslüman atışmasıymış.