seyduna kavuşamayan iki nehrin öyküsü değildir.seyduna fedailerin babası alamut kalesinin lideri hasan sabah'tır.şahrud ise alamut kalesi dibinde akan bir nehirdir. (biraz realist bir görüş oldu ama enazından bilmeden yüceleştirmeyelim) .
Bu yol korkaklar için değildir iyi oldu gelmediğin. Bu sulardan her babayiğit içemez, Bu köprüden her benim diyen geçemez, iyi oldu gelmediğin. Yumuşacık yürek gerek, sevgi kadar derin gözler, inançlı bir bilek gerek iyi oldu gelmediğin.
Sen, bilindik kıyıların sığ sularından açılmadan yaşarsın Sen, okyanus mavisine uzaklardan bakarsın,
Biz, yürüyemeyeceğin kadar uzak, düşleyemeyeceğin kadar renkli, ve berrak bir ülkeye birlikte gidemezdik.
Sen, açık denizlerden habersiz bir balık, yalçın tepelerden uzak bir martısın. Sen, benim için korkak, herkes için her yerdeki insansın. İyi oldu gelmediğin.
Alınmanı istemem, darılman üzer beni, sana yalan söyleyemem. Tabi, hep sevdim seni, sende sığ suları, sende martıları, açık denizden habersiz balıkları, sıradan insanları. Geçemeyeceğin köprüleri, düşleyemeyeceğin mavileri sende korkaklığı sevdim.
Sende sevgisizliği sevdim. İyi oldu gelmediğin.
Çok beğenerek dinlediğim eserler. Özellikle Yasemin Göksu-Aldı Gitti. Herkese tavsiye ederim...
Biliyorum sen yine parmak uçlarında üşüyorsun. aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat,ayaklarınla kasıklarımın kasırgaını, ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırılçıplak bi ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda apansız pencrende gülümsüyor güneş, ne güzel bütün parmakların tıkır tıkır işliyor iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk geceyle gündüzün sessizce geçişi midir bi uyku boyunda delice bi yangin parmaklarinin buzulunda ah şahrud, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli
seyduna ve şahrut birbirlerine kavuşmak izteyen iki ırmaktır seyduna türküleride buradan doğmaktadır...en önemli temsilcileri Hakan Yeşilyurt, Kazım Koyuncu, Hakan Yeşilyurt, Arzu Görücü, Özlem Özden, İbrahim Koç, Hilmi Yarıyıcı, Zülfü Beyhan vb...
(Yitik öyküdür) Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan İki ayrı yürekte durmadan kanayan Seyduna’yla Şahrud Yüreklerin akarken bıraktığı izi Birbirlerinin gözlerinde aradılar. Yoktu. İki iklim farkıydılar Ne zaman göz göze değseler Yangın çıkmayacak denli uzaktılar. Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı Üçüncü bir kente düşmüş suretleri
Şahrud gökyüzü geliniydi. Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri. Bir solukluk rüzgarda bile Usul usul kanardı gelincik bedeni.
Seyduna yeryüzü cehennemi. Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı, Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.
İki iklim ayrıldılar. “Ya Şahrud! ” dedi Seyduna “Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm. Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun. Su gibi git.”
Şahrud’un yüzüne keder mayın gibi durdu. Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu. Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak, Yüzlerine oturdu.
Rivayet odur ki, Şahrud vardığı denizlerde hala Seyduna türküleriyle uyanmakta, Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan Masalla yaşlanmakta....
bir acı serüvendir şahrud ile seyduna'nın öyküsü.. tunay abimin piyasadaki 4 albümünü de büyük bir zevkle dinlerim.. bu türküler içinde bende çok ayrı bir yeri olan 'lal-ı reyhan' da muhteşemdir..
Sana geldim, sona Sende yeryüzüdür gövde bulan Ey suların sonsuzluğu Bakışlarım demir alsın gözlerinden limanına Fırtınalar yorgun yüreğim, sana Bütün sabahlarım sesinde ağarsın Keder tırmanmasın yüzüme bir daha sarmaşık gibi Öpüşlerin damlasın çöl dudaklarıma Biliyorum yüreğin durgun sudur, dindiğim Korku kıyılarımı sildiğim Sana geldim sustum ve yondum İki damla ateş düşürdün gözlerime Al uslandır korsan bedenimi Gece kanat çırpsın parmaklarımda Birbirimizden kaçıracak neremiz kalmasın Birleşsin yağmur soylu ellerimiz Bırak öpüşlerim ağzını kapatsın Uzun uzadıya susarak kalalım birbirimizde Sabaha söyleyecek söz bırakmayalım Köpekler gibi havlayan acılarımız sussun Sevda çözmesin kendini bizden Sularca gülüşelim Yüreğin alı koysun gitmelerimi Sona geldim, Sana
'Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi. Cehennem yangınlarından Ölmeden çıktıysa bedenim; artık Benim olmalıyım, benim. Yeter yüreğimi bir çift gözün Ateşine rehin verdiğim.' dizelerini kullanarak ayrılmıştım bir aşkımdan...
seyduna türküleri bazen bulutsuzluk özlemine benzer bazende umudunu yitirenlerin umut ilhamı. seyuduna ve şehrut bir çeşmeden akan göz yaşı vediğer bi çeşmeden akan kanın arasındadan geçen berrak ırmaktır. bir başkadaır seyduna ve şehrut adamı çok uzaklara götürür
seyduna kavuşamayan iki nehrin öyküsü değildir.seyduna fedailerin babası alamut kalesinin lideri hasan sabah'tır.şahrud ise alamut kalesi dibinde akan bir nehirdir.
(biraz realist bir görüş oldu ama enazından bilmeden yüceleştirmeyelim) .
Geldim mutsuzluğumla
Yürek susuzluğumla
Koynuna al demiyom
Eşikte koyma beni
Koynunda yatır demem
Yeter bağışla beni
Aç ellerin gireyim
Sana ömrüm vereyim
Kuruyan dudaklarına
Nefesimi süreyim
seyduna türkülerinin en güzeli.......
İyi Oldu Gelmediğin
Bu yol korkaklar için değildir
iyi oldu gelmediğin.
Bu sulardan her babayiğit içemez,
Bu köprüden her benim diyen geçemez,
iyi oldu gelmediğin.
Yumuşacık yürek gerek,
sevgi kadar derin gözler,
inançlı bir bilek gerek
iyi oldu gelmediğin.
Sen, bilindik kıyıların sığ sularından açılmadan yaşarsın
Sen, okyanus mavisine uzaklardan bakarsın,
Biz,
yürüyemeyeceğin kadar uzak,
düşleyemeyeceğin kadar renkli,
ve berrak bir ülkeye birlikte gidemezdik.
Sen,
açık denizlerden habersiz bir balık,
yalçın tepelerden uzak bir martısın.
Sen, benim için korkak,
herkes için her yerdeki insansın.
İyi oldu gelmediğin.
Alınmanı istemem,
darılman üzer beni,
sana yalan söyleyemem.
Tabi, hep sevdim seni,
sende sığ suları, sende martıları,
açık denizden habersiz balıkları,
sıradan insanları.
Geçemeyeceğin köprüleri,
düşleyemeyeceğin mavileri
sende korkaklığı sevdim.
Sende sevgisizliği sevdim.
İyi oldu gelmediğin.
Çok beğenerek dinlediğim eserler. Özellikle Yasemin Göksu-Aldı Gitti. Herkese tavsiye ederim...
Sen hiç mi bahar görmedin,yüreğin aşka sermedin..
çok güzel yorum ve şarkıları bulunmaktadır..
Seyduna aşktır,sevdadır,hasrettir,efsanedir,mutluluktur acıdır...
Ne hissediyorsan odur..
oysa herkes oldurmustur birilerini oysa herkes oldurur sevdigini seyduna seyyidna ibni sabbah anlam ve mana ibni sannahta saklidir alamut kalesinde
ŞAHRUD VE SEYDUNA kavuşamayan iki nehrin öyküsüdür....
Gözlerinden kapı açtın
Buyur ettin bakışımı
Yüreğim ağzımda geldim
İnkar etmek yakıştı mı?
Gözlerinden kapı açtın
Buyur ettin bakışımı
Davete icabet ettik
Kırıp gitmek yakıştı mı?
Türkü Tadında Türkülerin Sesi..
Biliyorum sen yine parmak uçlarında üşüyorsun. aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat,ayaklarınla kasıklarımın kasırgaını, ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırılçıplak bi ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda apansız pencrende gülümsüyor güneş, ne güzel bütün parmakların tıkır tıkır işliyor iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk geceyle gündüzün sessizce geçişi midir bi uyku boyunda delice bi yangin parmaklarinin buzulunda ah şahrud, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli
İki Ayrı Baharın Dalıydılar
Biri İlk Diğeri Sondu
Ve Kan Ter İçinde Bir Yaz Aralarında Duruyordu
Bahara Yenildilerr
Şahrud Taptazeydi. Filizdi
Yüreği Güneşi İçecek Denli Kar Yangınıydı
Her Ucu Ayrı Bir Yeşile Sevdalı
Cemreler Yaşamla Arasında Ana Sütüyü
Toprak Var Gücüyle Ayakta Tutuyor
Kendini Ve Doğurganlığını Ona Sunuyordu
Şahrud İse Her Dalı Yeşile Bir Tomurcukla Karşılık Veriyordu
İçtiği Her Damla Güneşle Çiçekleri Çıtlıyordu
Sanırsın Rengarenk Gülümseyen Yeryüzüydü
Seyduna Ölüme Ölümüne Yakındı. Çınardı
Şahrud'un Giyindiğini Soyunuyordu Ve
Gelinsi Dalları Soyundukça Çıplaklığından Utanıyordu
Solan Yüreğiyle Her Seher Güne Biraz Daha Sarı Duruyor
Ve Biliyordu; Ten Soğuması Çoğu Kez Elinde Ak Keteniyle
Vaktinden Önce Geliyordu
Ölümle Yakın Dostluğuna Birazda Bu Yüzden Minnet Duyuyordu
Seyduna'yla Şahrud'un Tek Ve Bütün Bağları
Ayrılıklarıda Olan Mevsimin En Uzak Uçlarına Tutunmalarıydı.
Mevsim Haziran Sonunda Kendini Yakınca, Koptular
Artık Birbirlerinin Kışında Bile Yoktular
TUNAY BOZYİĞİT
seyduna ve şahrut birbirlerine kavuşmak izteyen iki ırmaktır seyduna türküleride buradan doğmaktadır...en önemli temsilcileri Hakan Yeşilyurt, Kazım Koyuncu, Hakan Yeşilyurt, Arzu Görücü, Özlem Özden, İbrahim Koç, Hilmi Yarıyıcı, Zülfü Beyhan vb...
Çok seviyorum seyduna türkülerini.Dinlerken kendimden geçiyorum....
gün gelirde beni unutursun demiştin
Sen hiç mi bahar görmedin,ne güzel şarkı :)
(Yitik öyküdür)
Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan
İki ayrı yürekte durmadan kanayan
Seyduna’yla Şahrud
Yüreklerin akarken bıraktığı izi
Birbirlerinin gözlerinde aradılar.
Yoktu.
İki iklim farkıydılar
Ne zaman göz göze değseler
Yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
Üçüncü bir kente düşmüş suretleri
Şahrud gökyüzü geliniydi.
Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
Bir solukluk rüzgarda bile
Usul usul kanardı gelincik bedeni.
Seyduna yeryüzü cehennemi.
Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını
Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,
Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.
İki iklim ayrıldılar.
“Ya Şahrud! ” dedi Seyduna
“Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm.
Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun.
Su gibi git.”
Şahrud’un yüzüne keder mayın gibi durdu.
Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu.
Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak,
Yüzlerine oturdu.
Rivayet odur ki,
Şahrud vardığı denizlerde hala
Seyduna türküleriyle uyanmakta,
Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan
Masalla yaşlanmakta....
seyduna türküleri bir harika hepsi ayrı bir güzel.
bir acı serüvendir şahrud ile seyduna'nın öyküsü..
tunay abimin piyasadaki 4 albümünü de büyük bir zevkle dinlerim..
bu türküler içinde bende çok ayrı bir yeri olan 'lal-ı reyhan' da muhteşemdir..
herkese dinlenilmesini tavsiye ederim bütün şarkıları güzel, e birde şarkı aralarında şiirler var ki, alıp götürüyor uzaklara ruhunu...
Sana geldim, sona
Sende yeryüzüdür gövde bulan
Ey suların sonsuzluğu
Bakışlarım demir alsın gözlerinden limanına
Fırtınalar yorgun yüreğim, sana
Bütün sabahlarım sesinde ağarsın
Keder tırmanmasın yüzüme bir daha sarmaşık gibi
Öpüşlerin damlasın çöl dudaklarıma
Biliyorum yüreğin durgun sudur, dindiğim
Korku kıyılarımı sildiğim
Sana geldim sustum ve yondum
İki damla ateş düşürdün gözlerime
Al uslandır korsan bedenimi
Gece kanat çırpsın parmaklarımda
Birbirimizden kaçıracak neremiz kalmasın
Birleşsin yağmur soylu ellerimiz
Bırak öpüşlerim ağzını kapatsın
Uzun uzadıya susarak kalalım birbirimizde
Sabaha söyleyecek söz bırakmayalım
Köpekler gibi havlayan acılarımız sussun
Sevda çözmesin kendini bizden
Sularca gülüşelim
Yüreğin alı koysun gitmelerimi
Sona geldim, Sana
sen hiç mi bahar görmedin? ?
biliyorum!
sen yine parmak uçlarında üşüyosunaramızda kıvrılıp yatan uzaklıga
inatayaklarınla kasıklarımın kasıgasınıellerinle yüregimde yaktıgın
ateşi düşlüyorsun.sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırıl
çıplak bir ırmaga dönüşüyor yatagımızda apansızparmakların tıkır tıkır
işliyor iştahlabiliyorsun yaşamaktır aşk geceyle gündüzün sessiz
geçişimidir bir uyku bogazında delice bir yangın parmaklarının buzulunda.
seyduna ve sahrut... yasamaktır aşk..
alamut kalesi fedailerini okuduktan sonra okudum bu şiirleri belkide o yüzden çok etkilendim tunay bozyiğitin yüreğine sağlık mükemmel şiirler
'Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi.
Cehennem yangınlarından
Ölmeden çıktıysa bedenim; artık
Benim olmalıyım, benim.
Yeter yüreğimi bir çift gözün
Ateşine rehin verdiğim.' dizelerini kullanarak ayrılmıştım bir aşkımdan...
ahh şahruddd, iştahlaa biliyorsunn, yaşamakkktıırr aşkkk
seyduna türküleri bazen bulutsuzluk özlemine benzer bazende umudunu yitirenlerin umut ilhamı. seyuduna ve şehrut bir çeşmeden akan göz yaşı vediğer bi çeşmeden akan kanın arasındadan geçen berrak ırmaktır. bir başkadaır seyduna ve şehrut adamı çok uzaklara götürür
alamut kalesi efsanesinin yaratıcısı hasan sabbahın diğer adıymış dinlemedim bilmiyorum güzel olup olmadığını
aynı isimli albüm
azericeye
türk usulü arabesk
ihracatı gibi
dinlediğinde farklı alemlere götüren türküler