tüh ulan dün valentinetag imis... kimse de hatirlatmadi..
en azindan bir valentinetaginiz mübarek olsun der idik..
metroda soguktan donmamak icin sicak bakis arayanlar, 'ikimizi birden öldürürüm ulan' laflariyla romantizm arz ederken karizmasini fa's edenler, valentinetagda baska konusacak duygulu hatira kalmamis gibi, 'hani sen 20 sene evvel kuduz olmustun da beni az kaldi isiriyodun ya..' kivaminda sürrealist anici ve acicilar..
alem bir valentintag daha geride kaldi...
sinan samil sam da valentintag hediyesi olarak avrupa sampiyonlugunu türk-arnavut kardesligi s'oylsun diye dün gece ringde hediye etti geciverdi.. artik o bir sampiyon degil.. luan krasniq sampiyonun adi...
papaz valentinin hatirasini kiliseler sevsin, dünkü yazilanlar icinde, benim sevdigim en güzel laf: Napoleon Bonaparte'in Josephine'e mektubunda, 'Bir tek günüm bile geçmedi yüreğimde senin sevgin olmadan, bir tek gecem bile geçmedi seni kollarımla sarıp sarmaladığım...' deyisiydi... gecelerimin tercümesi...
harp ve sulhun konusu, rus halki baglaminda napeleon savaslari..
26 yasinda fransaya baskomutan, ardindan da el emegi, alin teri ile kaiser olan bu adama, o zamanin tüm dünya gencleri gibi, aradan gecen kac yil sonra ben de biraz hayranim...
kisa boyluymus o da... kici yere yakin olandan korkacaksin derler..
bir de napoleon, terazi mi idi bilmem ama, kelebelek gönüllü bir adam imis.. ama asil manitasini da 'kendince' hic ihmal etmezmis..
yukaridaki josefine mi yoksa haremden baska bir ahu mu hangiisi idiyse... kendi nikahli helal hatunu rütbesiyle listenin icinde önemli bir yere yerlestirip orada konserve ettigi güzel birini, devamli aldatip dururmus.. her gün baska bir gönülde, hergün baska bir alemde gününü gün eder iken, karisinin da masum, hic bir seyden habersiz yüzüne bakar, aldattigimi hic olmazsa anlamiyor... o mesut ben mesut... havalarinda...
aradan yillar gecmis...
karisinin kendisinden memnun, huzur icinde bir kadincagiz oldugunu düsünüp mutlu olan napoleon, onu mutlu etmeye calistigi gecelerin sabaha vasil oldugu vuslat anlarindan birinnin nihayetine dogru, perugu, olayin heyecanindan düsmüs, sefasindan bunun bile farkina varamamis karisinin saclarininn orjinal rengini görüvermis:
genc hatunun saclarini, kiskancligin verdigi kederden 'saclarina yildiz yagmis'... acilarin atesinden, tüm siyahi aydinliga kesmis bir halde görmüs...
genc ve bembeyaz sacli bir kadin...
akilsiz hayvanlarin hisleri vardir derler, bu saclari uzun akillari kisa yaratiklarin da hisleri güclü oldugundan, oldukca dikkat gerek derler hep eskiden beri..
'kiz saclarin ne kara ondan olur makara' diye diye sevdiginiz, makaralarindan kalbinize dikisler attiginiz o simsiyah saclar, musluk tamirinde kullanilan lifler gibi bembeyaz oluverir de,
sonra boyatmak icin yine parasi sizin cebinizden cikar...
bunu da bilin yani...
(kirk yillik partnerschaft uzmani ahmet altan gibi yazdik yani.. daha kafese kusun kafasini soktuk sair aksami henüz disarida... 'hoby kus bakicisindan tüyolar' vermeye kalktik hemen, siz bu isleri daha iyi bilirsiniz aslinda)
Bayanların klasik ormantik bakış açısıyla....bahçeden geçerken koparılan bir adet uyduruk papatyanın bile çok büyük öneme haiz olduğu....
Ama erkeklerin bunu unutup...unuttuktan sonra da...
Ya boşver sevgililer gününü...
Sevene her gün sevgililer günü....hem ben seni her gün aynı şiddette seviyorum zaten....vb..beyaz yalan(!) ları bolca tükettikleri....
Ve üstüne üstlük de bugünün reklam amaçlı ve para tuzağı bir gün olduğunu, bu nedenle de alışverişin özendirilmeye çalışıldığını iddia ettikleri bir gündür....
tüh ulan dün valentinetag imis...
kimse de hatirlatmadi..
en azindan bir valentinetaginiz mübarek olsun der idik..
metroda soguktan donmamak icin sicak bakis arayanlar, 'ikimizi birden öldürürüm ulan' laflariyla romantizm arz ederken karizmasini fa's edenler, valentinetagda baska konusacak duygulu hatira kalmamis gibi, 'hani sen 20 sene evvel kuduz olmustun da beni az kaldi isiriyodun ya..' kivaminda sürrealist anici ve acicilar..
alem bir valentintag daha geride kaldi...
sinan samil sam da valentintag hediyesi olarak avrupa sampiyonlugunu türk-arnavut kardesligi s'oylsun diye dün gece ringde hediye etti geciverdi.. artik o bir sampiyon degil.. luan krasniq sampiyonun adi...
papaz valentinin hatirasini kiliseler sevsin, dünkü yazilanlar icinde, benim sevdigim en güzel laf:
Napoleon Bonaparte'in Josephine'e mektubunda, 'Bir tek günüm bile geçmedi yüreğimde senin sevgin olmadan, bir tek gecem bile geçmedi seni kollarımla sarıp sarmaladığım...' deyisiydi... gecelerimin tercümesi...
harp ve sulhun konusu, rus halki baglaminda napeleon savaslari..
26 yasinda fransaya baskomutan, ardindan da el emegi, alin teri ile kaiser olan bu adama, o zamanin tüm dünya gencleri gibi, aradan gecen kac yil sonra ben de biraz hayranim...
kisa boyluymus o da...
kici yere yakin olandan korkacaksin derler..
bir de napoleon, terazi mi idi bilmem ama, kelebelek gönüllü bir adam imis.. ama asil manitasini da 'kendince' hic ihmal etmezmis..
yukaridaki josefine mi yoksa haremden baska bir ahu mu hangiisi idiyse... kendi nikahli helal hatunu rütbesiyle listenin icinde önemli bir yere yerlestirip orada konserve ettigi güzel birini, devamli aldatip dururmus.. her gün baska bir gönülde, hergün baska bir alemde gününü gün eder iken, karisinin da masum, hic bir seyden habersiz yüzüne bakar, aldattigimi hic olmazsa anlamiyor... o mesut ben mesut... havalarinda...
aradan yillar gecmis...
karisinin kendisinden memnun, huzur icinde bir kadincagiz oldugunu düsünüp mutlu olan napoleon,
onu mutlu etmeye calistigi gecelerin sabaha vasil oldugu vuslat anlarindan birinnin nihayetine dogru, perugu, olayin heyecanindan düsmüs, sefasindan bunun bile farkina varamamis karisinin saclarininn orjinal rengini görüvermis:
genc hatunun saclarini, kiskancligin verdigi kederden 'saclarina yildiz yagmis'... acilarin atesinden, tüm siyahi aydinliga kesmis bir halde görmüs...
genc ve bembeyaz sacli bir kadin...
akilsiz hayvanlarin hisleri vardir derler, bu saclari uzun akillari kisa yaratiklarin da hisleri güclü oldugundan, oldukca dikkat gerek derler hep eskiden beri..
'kiz saclarin ne kara
ondan olur makara' diye diye sevdiginiz, makaralarindan kalbinize dikisler attiginiz o simsiyah saclar,
musluk tamirinde kullanilan lifler gibi bembeyaz oluverir de,
sonra boyatmak icin yine parasi sizin cebinizden cikar...
bunu da bilin yani...
(kirk yillik partnerschaft uzmani ahmet altan gibi yazdik yani.. daha kafese kusun kafasini soktuk sair aksami henüz disarida... 'hoby kus bakicisindan tüyolar' vermeye kalktik hemen, siz bu isleri daha iyi bilirsiniz aslinda)
Kapitalizmin gunleri bitmez... bu da onlardan biri...
daha erken...
sevgilisi olmayan başını kıçına soksun, ölsün gebersin....
büyük bir sacmalik, seven bir kisi icin hergün sevgililer günüdür, milleti soymak amaciyla uydurulmus bir gün.
Bayanların klasik ormantik bakış açısıyla....bahçeden geçerken koparılan bir adet uyduruk papatyanın bile çok büyük öneme haiz olduğu....
Ama erkeklerin bunu unutup...unuttuktan sonra da...
Ya boşver sevgililer gününü...
Sevene her gün sevgililer günü....hem ben seni her gün aynı şiddette seviyorum zaten....vb..beyaz yalan(!) ları bolca tükettikleri....
Ve üstüne üstlük de bugünün reklam amaçlı ve para tuzağı bir gün olduğunu, bu nedenle de alışverişin özendirilmeye çalışıldığını iddia ettikleri bir gündür....
yokolusumun baslangici...
14 Şubat
Saint Valentine's Day...