Tanırım O'nu... Sessizliğin erdem sayıldığı bu özel dünyanın suskunları bilirler birbirlerini... Çareyi de bilirler. Gözbebeklerine bakıp ruhunda kaynayan volkanı sezecek ve şefkatle 'içeri' sızıp O\'nu yukarı çekecek bir dost elini umutla beklerler. Beynine ancak o dost eli uzanabilir. O yoksa yedeği bir kurşundur.
Sessizliğin sesini dinledim daha gürültülü iniltilerden. Duydum güneşteki patlamaları içimde dalga dalga, Damarlarımda kanım çekiliyor, yanıyorum, kayboluyorum. Uzun, et sarılı kemiklere sahip topuk tıkırtıları kaldırımların, Beyin sinirlerime basmışçasına çıldırıyorum, Ve hissediyorum sessizliği, ama duymuyorum…
Kalp ritmim, atmosfere dokunmasında hızla dönen dünyanın Gün; batımlara gebe, gri bulutlar ve dağlar ardından Gece; gün doğumuna, hızla koşmakta bir diğer yandan. Bir yaprak düşüyor, koparılmamış bir meyve çürümüş dalından, İçindeki tohum toprağa karışıyor, kök salıyor. Ayrılıklar yıldız kayması gibi sararıp, ışıyıp Tek başına, aniden, son kez en çok parlayıp yok olan. İniltiler geliyor dört bir yandan, Düşerken çürümüş dalından tohumu meyvenin Gâlu Belâda alıkonulduğu özgürlükler aleminde gizli bir hazine iken, Rahmı Mader mahpushanesine bir cenin düşüyor. Çalınırken birilerinin özgürlüğü, seviniyor birileri, Ve tam alıştım derken daracık hücremden, Dünya hapishanesine açılıyor kapılar çığlık çığlığa Duymuyorum çığlıkları, dokunuyorum sessizliğe...
Sessizliğin sesini dinledim, eyvahlar geldi mezarlıklardan, Hu’lar karıştı rüzgar girdaplarına, yağmur damlalarına. Göz kapaklarım hızlandı, gürledi bir açıldı bir daha… Gök yerden aldıklarını verme telaşında, Denizler alıkonulmuş kıyılarına sahip çıkmada, Zemin bağırdı, gök inledi, kustu yer içindekileri, Bir tufan, yıldırımlar daha çok ses çıkartırcasına Nefesim, Cebrailin üflemesinde Kalp atışlarım, kulak çınlamalarına karışıyor Hu diyor sessizlik, hu diyor kainat yeniden. Merhaba diyor sonsuz alem, Ve ses veriyor dokunuyor ruhuma razıyım senden. Beraatım okunuyor, alem sessizlikle dokunuyor.
'Sessiz' bana sıfırı çağrıştırıyor. Sıfır bir şeyin bulunmaması, bir şeyin var olmamasını, yani yokluğu ifade eder; ancak yine de bu ifade içerisinde anlam katar var olan bir şeye.. sıfır sayesinde var olana var diyoruz; tıpkı sessiz sayesinde sesli olana anlam katabildiğimiz gibi; kısacası 'sessiz' de yokluğuyla anlam yükler, var eder sesli olan herşeyi...
Sesli Harfler Kaçsam da bir türlü karanlık şimdi Ne kadar aynı bir dünyadayız seninle Aşka, dövüşe, maviye yetmek için Biriyim, cesurum, var mısın ellerime
sesizliğim başlıyor,ılık ılık deyiyor tenime,itmek istiyorum var gücümle,takatim yok ne çare.Kaçıyorum köşe bucak,koylarıma sığınıyorum geliyor buluyor yine beni,en soğuk yanımdan.boğazıma kadar çekmişken yorganımı sızıyor boşluklarımdan,ele geçiriyor tum haykırışlarımı,gazlı bezleri basıyor üstüne uyuşturuyor tüm gürültümü.sevdiriyor küçük bir çocuk gibi sessizliği,bak:artık bozamıyorum sukunetin legolarını....
ya şöyle huzur veren bir ay çiçeği tarlasina dalcağim sesizlik içinde ama gördüğüm kadariyla burdaki pek kiymetli tarlamiz ses ölçüm cihazini parçaliyor... :))))
Kolay değil:((
Tanırım O'nu...
Sessizliğin erdem sayıldığı bu özel dünyanın suskunları bilirler birbirlerini...
Çareyi de bilirler.
Gözbebeklerine bakıp ruhunda kaynayan volkanı sezecek ve şefkatle 'içeri' sızıp O\'nu yukarı çekecek bir dost elini umutla beklerler.
Beynine ancak o dost eli uzanabilir.
O yoksa yedeği bir kurşundur.
Can DÜNDAR
Lâl Su
ve dahi
çocukluğu..
Sessizliğin sesini dinledim daha gürültülü iniltilerden.
Duydum güneşteki patlamaları içimde dalga dalga,
Damarlarımda kanım çekiliyor, yanıyorum, kayboluyorum.
Uzun, et sarılı kemiklere sahip topuk tıkırtıları kaldırımların,
Beyin sinirlerime basmışçasına çıldırıyorum,
Ve hissediyorum sessizliği, ama duymuyorum…
Kalp ritmim, atmosfere dokunmasında hızla dönen dünyanın
Gün; batımlara gebe, gri bulutlar ve dağlar ardından
Gece; gün doğumuna, hızla koşmakta bir diğer yandan.
Bir yaprak düşüyor, koparılmamış bir meyve çürümüş dalından,
İçindeki tohum toprağa karışıyor, kök salıyor.
Ayrılıklar yıldız kayması gibi sararıp, ışıyıp
Tek başına, aniden, son kez en çok parlayıp yok olan.
İniltiler geliyor dört bir yandan,
Düşerken çürümüş dalından tohumu meyvenin
Gâlu Belâda alıkonulduğu özgürlükler aleminde gizli bir hazine iken,
Rahmı Mader mahpushanesine bir cenin düşüyor.
Çalınırken birilerinin özgürlüğü, seviniyor birileri,
Ve tam alıştım derken daracık hücremden,
Dünya hapishanesine açılıyor kapılar çığlık çığlığa
Duymuyorum çığlıkları, dokunuyorum sessizliğe...
Sessizliğin sesini dinledim, eyvahlar geldi mezarlıklardan,
Hu’lar karıştı rüzgar girdaplarına, yağmur damlalarına.
Göz kapaklarım hızlandı, gürledi bir açıldı bir daha…
Gök yerden aldıklarını verme telaşında,
Denizler alıkonulmuş kıyılarına sahip çıkmada,
Zemin bağırdı, gök inledi, kustu yer içindekileri,
Bir tufan, yıldırımlar daha çok ses çıkartırcasına
Nefesim, Cebrailin üflemesinde
Kalp atışlarım, kulak çınlamalarına karışıyor
Hu diyor sessizlik, hu diyor kainat yeniden.
Merhaba diyor sonsuz alem,
Ve ses veriyor dokunuyor ruhuma razıyım senden.
Beraatım okunuyor, alem sessizlikle dokunuyor.
21.12.2009 Şener İŞLEYEN
'Sessiz' bana sıfırı çağrıştırıyor. Sıfır bir şeyin bulunmaması, bir şeyin var olmamasını, yani yokluğu ifade eder; ancak yine de bu ifade içerisinde anlam katar var olan bir şeye.. sıfır sayesinde var olana var diyoruz; tıpkı sessiz sayesinde
sesli olana anlam katabildiğimiz gibi; kısacası 'sessiz' de yokluğuyla anlam yükler, var eder sesli olan herşeyi...
toprak kadar sessiz olabildiğimiz zaman, işte o zaman 'olmuş' oluruz.
...olup sabretmek iyidir.
Pışttt çocuk uyuyooo :))
Sessiz olup köşede beklemek iyidir.
sessiz harflere armağan
Sesli Harfler
Kaçsam da bir türlü karanlık şimdi
Ne kadar aynı bir dünyadayız seninle
Aşka, dövüşe, maviye yetmek için
Biriyim, cesurum, var mısın ellerime
anlatmadan anlaşılmak isteyendir kimi zaman.
Sessizlik sonkez... Hayko Cepkin... Süper şarkı....
sana ses vermem için önce bana kulak vermelisin
.
biraz üzgün biraz dargın işte öyle sessiz kaldım ardından:(
sesizliğim başlıyor,ılık ılık deyiyor tenime,itmek istiyorum var gücümle,takatim yok ne çare.Kaçıyorum köşe bucak,koylarıma sığınıyorum geliyor buluyor yine beni,en soğuk yanımdan.boğazıma kadar çekmişken yorganımı sızıyor boşluklarımdan,ele geçiriyor tum haykırışlarımı,gazlı bezleri basıyor üstüne uyuşturuyor tüm gürültümü.sevdiriyor küçük bir çocuk gibi sessizliği,bak:artık bozamıyorum sukunetin legolarını....
SESSİZ
uzandım tanımadığım bir insanın yanına.
göğsüne başımı dayadığımda küçücük kalmıştım,
o da daha önce hiç görmediğim kadar büyümüştü.
üzerime küçükken de çok sevdiğim pamuk karlar yağıyordu.
ince bir melodi peşinde dönüyorduk.
Karlar yağıyor
biz yükseliyorduk.
göğsünde en sevdiğim yeşilden körpe yaprakların kokusu vardı.
kokladıkça koştum
koştukça dolandı saçlarıma,
yağmur yağdı ben ıslandım,
çiçek açtı saç uçlarım...
uykum dökülsede gözlerimden göz kapaklarım sadece huzur için kapanmıştı.
o sessizdi,
ortalık sessiz
ben sessiz.
Kimi zaman sessiz kalmak gerekir...
..liğin koynundadır gecenin karanlık zülüfleri...
firkat fermansa,varsın sarmalasın o zülüfler bîçareyi..
En berbatı 'SESSİZ GEMİ' olanıdır ya...
Ruhum da bendenim de tutsak olmuş bir kere hayata ve sana.Sessiz çığlığımı duyabiliyormusun? :(
hımmm duymadım?
authistic...
o kadar özlenmiş ki adına terim bile eklenmiş bi eğlencesi eksik! ! !
ya şöyle huzur veren bir ay çiçeği tarlasina dalcağim sesizlik içinde
ama gördüğüm kadariyla burdaki pek kiymetli tarlamiz ses ölçüm cihazini parçaliyor... :))))
durulmasi zor olan bişi...
bknz:kabak çekirdeği :)