Donmuştu sanki kadın, çaresiz, sessizdi Yaralarını sağaltmak için günlerce Yüreğine dokunacak bir nefes Sessizliğine ses bekledi Sadece tek kelime, “Nerdesin? ”
su ve ses kadar beklediğim ne kaldı geride bilmiyorum uzanıp uyumak istiyorum gölgeme ve sarınmak o kocaman gözlerin uğuldayan rüzgarlarına
yapraklarım yok artık kuşlarım yok büsbütün viran oldu dağlarım ezberimdeki türküler de savrulup gitti ömrümün karşılığı kalmadı sesimde sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü
Ses hususunda en çok merak ettiğim, atomlar ve moleküllerin ses yalıtımı ve yayılım parametleri. Atomlarda ve moleküllerde sesi(titreşimi) yayan etken nedir?
Doğayı seven, sesi güzel, deli bir kız var burada. Yeni keşfettim. Alexia Evellyn. Oldukça enerjik, neşeli ve çok güzel kızıl saçları var. İlk olarak dağlara seslendiği bu kısa video ile keşfettim onu.
İşte böyle seslenilir dağlara dedim. Dağlara taşlara şarkı söylüyor kendisi, bir de mağaralarda. İlginç biri, orman perisi gibi. :)) Daha sonra birkaç videosunu daha izledim, beğendiklerimi aşağı ekliyorum. Kendiyle barışık, doğaya aşık, kızıl saçlı bir ilginç kişi, etkileyici bir ses. :)
Ve bir gün insan da ölür Çimen gibi, yaprak gibi Sarsılır yeryüzü yerinden (.....) Susar ta içimizde Yıllardır çalan çalgı Bütün teller ses vermez olur Acılar diner Ve bir gün biter bu çirkin oyun Perde iner
Akşam olmuyor. Sabah olmuyor. Akasya, delice kuşunun ağzında gitmiş Acının ötesinde bir acı Ne bir ses insandan insana Ne eşyada zamanın soluğu Pencereler birer ölüm fotoğrafı.
Ne zaman başını yastığa koysa, unuttuğunu sandığı her şey dört bir yandan sarıyor insanı...bir şarkı...bir kelime...bir koku...bir SES, onun sesine benzeyen...ve sonra "unuttum" dediğin her şey eskisinden çok daha şiddetle gelip yerleşiyor zihnine.
şehrin insanı lav gibi aktığı zaman iş çıkışı ve hava kararmışsa üstelik itibar edilecek bir söz değildir uğultular içinden seçtiğim o ses: "abla bi lira..."
Ses Mecmuası'nın ilk sayısı 25 Kasım 1961 tarihinde çıktı. "Haftalık Sinema Tiyatro Mecmuası" alt başlığını taşıyordu. Hayat Yayınları'nın çıkardığı derginin imtiyaz sahibi ve neşriyat müdürü Şevket Rado'ydu. Diğer Hayat yayınları gibi o da tifdruk sistemle yüksek kalitede kâğıda basılıyordu ve kaliteli bir baskı ile çıkıyordu. 1961 yılının son aylarında yayına başladığı için o yıl sadece 6 sayı çıktı ve 1962 yılına 7'inci sayı ile başladı. O yıl sonunda 57. sayı çıktı. 1963'ten başlayarak her yıl fasikül sayısı 1'den başlayıp 52'ye kadar devam etti (bazı yıllar 53 sayı). 1961 yılında haftalık sinema ve tiyatro mecmuası olarak yayınlanmaya başlayan Ses, 60'lı yılların ikinci yarısından sonra müziğe de ağırlık vermeye başlamıştır. 80'li yıllarda bir magazin dergisine dönüşerek yayın dünyasından çekildi. Ses Mecmuası'nın önemli bir işlevi de artist yarışmaları düzenleyerek Türk sinemasına sayısız oyuncu kazandırmış olmasıdır.*
* İnternet bilgilerinin çok iyi kontrol edilerek kabullenilmesi gerektiğine son bir örnek: Maalesef Türkçe Vikipedi'de Ses Mecmuası'nın 1956'da çıkmaya başladığı şeklinde yazılmış yanlış bilgi kes yapıştır yöntemiyle tüm internete yayılmış. Hatta akademik yayınlara bile! Oysa 1961 öncesi tek bir sayının resmine bile rastlamadım şahsen. Muhtemelen 1956'da yayınlanmaya başlayan Hayat Mecmuası ile karıştırıp bu bilgiyi aktardılar.
Yankısını duyduğunuz sesinize acıyın, sarmalayın .
Kulaklar aşk olunca ses de ateş olurmuş. * Leyla İpekçi
Donmuştu sanki kadın, çaresiz, sessizdi
Yaralarını sağaltmak için günlerce
Yüreğine dokunacak bir nefes
Sessizliğine ses bekledi
Sadece tek kelime,
“Nerdesin? ”
* Doğan Kaya
Bir uzak ses çağırsa beni, hiç düşünmeden ve bakmadan ardıma, gitsem...
su ve ses kadar beklediğim
ne kaldı geride bilmiyorum
uzanıp uyumak istiyorum gölgeme
ve sarınmak o kocaman gözlerin
uğuldayan rüzgarlarına
yapraklarım yok artık kuşlarım yok
büsbütün viran oldu dağlarım
ezberimdeki türküler de savrulup gitti
ömrümün karşılığı kalmadı sesimde
sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü
* Kalbim Unut Bu Şiiri, Ahmet Telli
Sessizlik bazen herkesin duyabileceği kadar gür bir ses etkisi yaratır.
* Serçe Parmağı, Gökhan Özcan
Hep o gittiğin saatlerde duyulmaz olur sesleri kuşlarımın... sanki.
Susmak, kabullenmek değil, cevaptır.
* Bob Dylan
Kalem, aklın sesidir. *Genel Doğrular
Ses hususunda en çok merak ettiğim, atomlar ve moleküllerin ses yalıtımı ve yayılım parametleri. Atomlarda ve moleküllerde sesi(titreşimi) yayan etken nedir?
Dinlemeye can atacağınız bir ses türü vardır; bağırtısı çağırtısı ile değil, yumuşaklığı ve sıcaklığı ile... * Ortak Değerler
Kimi hayatlar, bir kum saatinin içindeki kumdan daha fazla ses çıkarmadan öylece akıp gider...
* Tefeci Gobseck, Honore de Balzac
Bazı günler içimde hiç şarkı çalmıyor. Dinliyorum, kulak kesiliyorum ama hiçbir ses duyamıyorum.
* Bu Hikaye Senden Uzun Osman,
Aylin Balboa
Doğayı seven, sesi güzel, deli bir kız var burada. Yeni keşfettim.
Alexia Evellyn. Oldukça enerjik, neşeli ve çok güzel kızıl saçları var.
İlk olarak dağlara seslendiği bu kısa video ile keşfettim onu.
İşte böyle seslenilir dağlara dedim. Dağlara taşlara şarkı söylüyor kendisi,
bir de mağaralarda. İlginç biri, orman perisi gibi. :))
Daha sonra birkaç videosunu daha izledim, beğendiklerimi aşağı ekliyorum.
Kendiyle barışık, doğaya aşık, kızıl saçlı bir ilginç kişi, etkileyici bir ses. :)
Bana "Öğretmenim" diyen ses, beni "Annem" diye çağıran ses kadar sevgili ve kıymetlidir.
* Benim Küçük Dostlarım,
Halide Nusret Zorlutuna
Eğer dikkatli dinlersen görürsün ki, sessizlik inanılmaz öğreticidir.
* 1984, George Orwell
Ve bir gün insan da ölür
Çimen gibi, yaprak gibi
Sarsılır yeryüzü yerinden
(.....)
Susar ta içimizde
Yıllardır çalan çalgı
Bütün teller ses vermez olur
Acılar diner
Ve bir gün biter bu çirkin oyun
Perde iner
* İnsan Bir kere Ölür, Ümit Yaşar Oğuzcan
Yağmurun pencerelere vurması gibi huzur veren sesleri özleyeceğimiz felaket günlerine doğru hızla sürükleniyoruz tüm insanlık...
* Doğa Uyarıyor!
Akşam olmuyor. Sabah olmuyor.
Akasya, delice kuşunun ağzında gitmiş
Acının ötesinde bir acı
Ne bir ses insandan insana
Ne eşyada zamanın soluğu
Pencereler birer ölüm fotoğrafı.
Sadece otlar
Yaşıyor hepimizin yerine.
* Otların Uğultusu Altında, Şükrü Erbaş
Bizim bu evrende bir arada olmamız,
yan yana gelmiş alakasız iki notanın birlikte çıkardığı muhteşem bir ses gibiydi.
* No: 26, Beyza Alkoç
Sustu.
Gözleri konuşuyordu artık.
Sesi olmuştu gözleri...
* Adsız
Ne zaman başını yastığa koysa, unuttuğunu sandığı her şey dört bir yandan sarıyor insanı...bir şarkı...bir kelime...bir koku...bir SES, onun sesine benzeyen...ve sonra "unuttum" dediğin her şey eskisinden çok daha şiddetle gelip yerleşiyor zihnine.
* Meczup, Fatih Duman
şehrin insanı lav gibi aktığı zaman
iş çıkışı ve hava kararmışsa üstelik
itibar edilecek bir söz değildir
uğultular içinden seçtiğim o ses:
"abla bi lira..."
* Rüya Misafirleri, Zümrüt Karabudak
Fransız düşünür Voltaire’e sorarlar:
"Eğer yaşayacak son 24 saatiniz kalsaydı,
o süreyi nasıl yaşardınız?"
Voltaire yanıtlar:
"Birer birer!”
Cahilliğimi yüzüme vurmasaydın böyle..
Sesinle öğret unuttuğum ne varsa..
Adımı önce!!!
Ses Mecmuası'nın ilk sayısı 25 Kasım 1961 tarihinde çıktı. "Haftalık Sinema Tiyatro Mecmuası" alt başlığını taşıyordu. Hayat Yayınları'nın çıkardığı derginin imtiyaz sahibi ve neşriyat müdürü Şevket Rado'ydu. Diğer Hayat yayınları gibi o da tifdruk sistemle yüksek kalitede kâğıda basılıyordu ve kaliteli bir baskı ile çıkıyordu. 1961 yılının son aylarında yayına başladığı için o yıl sadece 6 sayı çıktı ve 1962 yılına 7'inci sayı ile başladı. O yıl sonunda 57. sayı çıktı. 1963'ten başlayarak her yıl fasikül sayısı 1'den başlayıp 52'ye kadar devam etti (bazı yıllar 53 sayı). 1961 yılında haftalık sinema ve tiyatro mecmuası olarak yayınlanmaya başlayan Ses, 60'lı yılların ikinci yarısından sonra müziğe de ağırlık vermeye başlamıştır. 80'li yıllarda bir magazin dergisine dönüşerek yayın dünyasından çekildi. Ses Mecmuası'nın önemli bir işlevi de artist yarışmaları düzenleyerek Türk sinemasına sayısız oyuncu kazandırmış olmasıdır.*
* İnternet bilgilerinin çok iyi kontrol edilerek kabullenilmesi gerektiğine son bir örnek: Maalesef Türkçe Vikipedi'de Ses Mecmuası'nın 1956'da çıkmaya başladığı şeklinde yazılmış yanlış bilgi kes yapıştır yöntemiyle tüm internete yayılmış. Hatta akademik yayınlara bile! Oysa 1961 öncesi tek bir sayının resmine bile rastlamadım şahsen. Muhtemelen 1956'da yayınlanmaya başlayan Hayat Mecmuası ile karıştırıp bu bilgiyi aktardılar.
ses ne
ses nedir
Bazen insan yabancı bir sese ihtiyaç duyuyor kendi sesinin daha çok çıkmasına yardımcı olacak bir sese....
'Milyonlarca ses tonu var ama yalnızca birini duyduğunda aptallaşırsın...'