batı kültür ve edebiyatına özgü bir aşk ifade aracı olan serenat, “gece vakti sokakta sevgilinin penceresi altından verilen küçük konser” anlamına gelmektedir. en ünlü serenat olarak, shakespeare'in ünlü oyunu romeo ve juliet'ten romeo'nun juliet'e aşkını ilan ettiği balkon sahnesini verebiliriz.
Romeo: Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi, yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan: biz dönünceye dek siz parıldayın diye. gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde; utandırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı. gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı. öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.’
Juliet: Bana romeo’mu ver; sonra öldüğünde al da küçük yıldızlara böl onu; onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki, bütün dünya gönül verip geceye, tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe…
Romeo: Asaletim sadece aşkının tapınağına girdiğimde olacak içimde. Bir gün yıkılırsa bedenin başka ülkelerin çamurlu evlerinde: Bil ki bütün denizleri ayaklarına dökeceğim.
Juliet: Eğer sevgin azalacaksa gittikçe çoğalan aşkımdan, Bırak avcılar çıkarsın kalbimi yerinden! Sök at ne varsa: çamura bulanmış sevdaları, bu dağların ceylanlarını, kana susamış kontları ve senden arta kalan şu cılız bedenimi! Yok et benim olmadığım bütün şatoları. Görebileceğin bir şey kalmasın benden kalan… Romeo: Senin dudaklarınla, dudaklarım günahtan arındı.
Juliet: Öyleyse şimdi günah dudaklarımda kaldı.
Romeo: Öyleyse ver bana günahımı geri.? Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye Senin güzelliğinin ganimeti yüzünden: Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye, Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden. Gönlüm bildirir senin orada yattığını Öyle bir hücredeki giremez billur gözler; Gözüm inkara kalkar gönlün anlattığını, Güzel yüzünün ona sığındığını söyler. Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır Düşünceler kurulu:soruşturur hakçası Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası..
Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar.. Ölümleri olur zaferleri.. Öpüşürken yanıp tututşan ateşle barut gibi..
şimdi bi adam varmış saraylı bi kıza aşık kız ondan hoşlanıyo mu yada herhangi bi umut verdi mi bilinmiyor ama bizim bu saf böyle geceleri saraya kadar gelip elinde siyah gitarı muhafızları fln atlatıp bu kızın balkonunun altında başlarmış şarkılar söylemeye bir değil iki değil her gece sonunda kız 'nerden geliyo yahu bu ses? ' düşüncesiyle çıkmış balkona adam çk mutlu tabi gitarın tellerine nasıl vuruyo o sevinçle ama kız uyku sersemliğiyle gayet antiduygusallıkla eline ne geçerse adama fırlatmış....işte adamın bu gayretidir se re nat....... (serenatın serenat olması için saraylı kız şarttır siyasi fiziksel koşullar aramayınız)
batı kültür ve edebiyatına özgü bir aşk ifade aracı olan serenat, “gece vakti sokakta sevgilinin penceresi altından verilen küçük konser” anlamına gelmektedir. en ünlü serenat olarak, shakespeare'in ünlü oyunu romeo ve juliet'ten romeo'nun juliet'e aşkını ilan ettiği balkon sahnesini verebiliriz.
Romeo: Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
biz dönünceye dek siz parıldayın diye.
gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde;
utandırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı.
gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı.
öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte
gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.’
Juliet: Bana romeo’mu ver; sonra öldüğünde
al da küçük yıldızlara böl onu;
onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki,
bütün dünya gönül verip geceye,
tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe…
Romeo: Asaletim sadece aşkının tapınağına girdiğimde olacak içimde. Bir gün yıkılırsa bedenin başka ülkelerin çamurlu evlerinde: Bil ki bütün denizleri ayaklarına dökeceğim.
Juliet: Eğer sevgin azalacaksa gittikçe çoğalan aşkımdan, Bırak avcılar çıkarsın kalbimi yerinden! Sök at ne varsa: çamura bulanmış sevdaları, bu dağların ceylanlarını, kana susamış kontları ve senden arta kalan şu cılız bedenimi! Yok et benim olmadığım bütün şatoları. Görebileceğin bir şey kalmasın benden kalan…
Romeo: Senin dudaklarınla, dudaklarım günahtan arındı.
Juliet: Öyleyse şimdi günah dudaklarımda kaldı.
Romeo: Öyleyse ver bana günahımı geri.?
Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye
Senin güzelliğinin ganimeti yüzünden:
Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye,
Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden.
Gönlüm bildirir senin orada yattığını
Öyle bir hücredeki giremez billur gözler;
Gözüm inkara kalkar gönlün anlattığını,
Güzel yüzünün ona sığındığını söyler.
Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır
Düşünceler kurulu:soruşturur hakçası
Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır
Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası..
Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar.. Ölümleri olur zaferleri.. Öpüşürken yanıp tututşan ateşle barut gibi..
şimdi bi adam varmış saraylı bi kıza aşık kız ondan hoşlanıyo mu yada herhangi bi umut verdi mi bilinmiyor ama bizim bu saf böyle geceleri saraya kadar gelip elinde siyah gitarı muhafızları fln atlatıp bu kızın balkonunun altında başlarmış şarkılar söylemeye bir değil iki değil her gece sonunda kız 'nerden geliyo yahu bu ses? ' düşüncesiyle çıkmış balkona adam çk mutlu tabi gitarın tellerine nasıl vuruyo o sevinçle ama kız uyku sersemliğiyle gayet antiduygusallıkla eline ne geçerse adama fırlatmış....işte adamın bu gayretidir se re nat.......
(serenatın serenat olması için saraylı kız şarttır siyasi fiziksel koşullar aramayınız)
Sesli olarak söylenen veya müzik aracılığıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası..
güzel konuşma sanatı yada güzel diksiyonu iyi olan yazı türü bence tabi
Schubert...
Erkek canlının dişinin dikkatini çekmek için bir çalgı eşliğinde ya da yalın halde ulumaya benzer sesler çıkarması..