Uyumak, kitap okumak,müzik dinlemek,film izlemek mi, yoksa doğayı mı izlemek? ? yok yok kafanda uçusan planlar, endişeler, meraklar? ve hep bir köşede duran sen(!) sahi, yahu neredesin sen! ! !
Şeki'den Gence'ye...O yemyeşil rüya kentten, birinci dünya savaşında kalma olduğunu tahmin ettiğimiz bir otobüs(!) le yapılan yolcuğun keyfi paha biçilemez. Yaklaşık 3 saat süren yolculuk yalnızca 3 manattı. Otobüsün koltuklarına oturmak yerine tünemeyi tercih ettik. Bavullarımızı koyacağımız bir yer olmadığından onları kucaklarımıza, ayaklarımızın altına yerleştirip, arkada istiflenmiş tabure ve sandalyelerin sırrını çözmeye çalıştık. Tam biz yerleştik, macera başlasın derken, görevli arkadan tabureleri ve sandalyeleri alıp aralara yerleştirmeye başladı. Aslında üstünde oturduğumuz koltuk yerine taburede daha mı rahat olurdu? Yol boyunca bizi takip eden Kura Nehri, kuraklaşan ve gitgide karasallaşan bir iklimle değişen bitki örtüsü, yol kenarlarına serpilmiş muhkem lakin kaba yapılar.. Ve Nizami'nin kenti Gence'ye girişimiz. Bakü'den sonra bizleri bize benzeyen bir kent bekliyordu. Sokaklarında ezgilerin, şiirlerin, dostluğun kol gezdiği ve yaşanmış bunca acıya rağmen gülümseyen insanların kenti. Gence kardeşini güney Azarbaycanda bırakmış kalbi yetimlerin memleketiydi. 'Ayrılık'da zaten birbirinden kopan sevgililerin değil, sınırların ayırdığı kardeşlerin türküsü.. Yolculuk boyunca hep bunu düşündüm. Hüznün uğramadığı kent nerdeydi?
Kalbini bir koltuğa oturturlar, sen değil de çocukluğun yapar yolculuğu... Annen vardır yanında,- annen bütün yalnızlığındır çünkü-. Sonra mazot kokusu, sonra uzayıp giden yollar,otobüsün seni yutan sıcaklığı, kusasın gelir. Midende bir iç savaş vardır kardeşin gülmüştür çünkü. Kardeşin bozgunun tecessüm etmiş hali... İlkin omuzların düşer bu savaşta, sonra gözlerin... Sonra bir el sıkıca kavrar alnından.Serin, güçlü, narin bir el.. Biter savaşın. Kusman geçer. Küsmen geçer. Yolcular geçer. İşte böyle güzel bir anne eli gibidir İşte bu eli özler gibidir. Bütün yollarım.
Cam tarafında oturmuşsan, cama dayanır başın, camdaki görüntünle bir olursun. Nereye gidiyorsun arkadaş? dese sana, sesin çıkmaz o anda. Kaçtığın kim, içindedir kaçtığın....
ayrıca muavinle iç içe şöförün sigara dumanına da yakın olup bir de direksiyonun yanındaki o çubukla (fren için olanı) çıt çıt oynaması kadar sinir bozucu bir olay da yoktur herhal...:D
otobüsleyse eğer. sabaha karşı uyanırsın. otobüsün ninni kıvamında bir sesi vardır. pencere kenarıysa dışarıyı seyredersin. vaybe dersin buralarda da insanlar yaşıyor. derin derin düşünürsün.. yoldaki ışıkların cama yansımaları falan.. mola yerlerinde inersin. birde yalnızsan kendini terk-i diyar bir adam gibi hissedersin. bana ilginç gelmiştir. bir molalık tanışmalar olur. nerdeyiz diye sorarsın yada ne bileyim çakmak ister senden biri. nereden nereye gidilmektedir muhabbeti.. melankoni bir havası vardır bence ama güzeldir.
yola çıktım sabahın beşi tek duyduğum radyonun sesi fabrikalar tarlalar tütün içen köylüler sessizler benim gibi. muavin sordu ne yöne teslim ol kaderine, teslim ol kaderine
şehirlerden bir şehirde indim sabah sigaramdan derin bir nefes çektim işler gitmez yolunda yalnız adam taşrada yalnız, sessiz muavin sordu ne yöne teslim ol kaderine, teslim ol kaderine alışmalı insan yaşamaya uzun yalnız çöllerde koşmaya tek başına bulmalı ateşleri yıldızlara bakmalı kaç kişi kaldık şu dünyada yolculuk bitti şimdi güven devri yolculuk bitti hahay yolculuk bitti şimdi güven devri yolculuk bitti
bu yolculuk ayırdı bizi düşen yapraklar ve bir savaş gibi şimdi evin araban bankada bolca paran güzel şey şu güven düşün yollar boyunca her şehir her molada güzel şey şu güven
ne güzel olanıda tren yolculuğudur yol uzunsa eğer...barında içer içer sora gider yataklı vagonda vurursun kafayı.. eh artık birileri eskişehire davet ederse toplucana giderik...
Usandım, yeter artık ! dediğim
Benzin, mazot kokusunu...hiç sevmiyorum
ama bazen de zihninizi kurcalayan pek çok şeyi ardınızda bırakmak güzel...
Uyumak, kitap okumak,müzik dinlemek,film izlemek mi, yoksa doğayı mı izlemek? ?
yok yok kafanda uçusan planlar, endişeler, meraklar?
ve hep bir köşede duran sen(!)
sahi, yahu neredesin sen! ! !
Ailene kavuşmaktırr,duygulandığın andır ~~
Cam kenarı otobüs yolculuğu))
Şeki'den Gence'ye...O yemyeşil rüya kentten, birinci dünya savaşında kalma olduğunu tahmin ettiğimiz bir otobüs(!) le yapılan yolcuğun keyfi paha biçilemez. Yaklaşık 3 saat süren yolculuk yalnızca 3 manattı. Otobüsün koltuklarına oturmak yerine tünemeyi tercih ettik. Bavullarımızı koyacağımız bir yer olmadığından onları kucaklarımıza, ayaklarımızın altına yerleştirip, arkada istiflenmiş tabure ve sandalyelerin sırrını çözmeye çalıştık. Tam biz yerleştik, macera başlasın derken, görevli arkadan tabureleri ve sandalyeleri alıp aralara yerleştirmeye başladı. Aslında üstünde oturduğumuz koltuk yerine taburede daha mı rahat olurdu? Yol boyunca bizi takip eden Kura Nehri, kuraklaşan ve gitgide karasallaşan bir iklimle değişen bitki örtüsü, yol kenarlarına serpilmiş muhkem lakin kaba yapılar.. Ve Nizami'nin kenti Gence'ye girişimiz. Bakü'den sonra bizleri bize benzeyen bir kent bekliyordu. Sokaklarında ezgilerin, şiirlerin, dostluğun kol gezdiği ve yaşanmış bunca acıya rağmen gülümseyen insanların kenti. Gence kardeşini güney Azarbaycanda bırakmış kalbi yetimlerin memleketiydi.
'Ayrılık'da zaten birbirinden kopan sevgililerin değil, sınırların ayırdığı kardeşlerin türküsü..
Yolculuk boyunca hep bunu düşündüm.
Hüznün uğramadığı kent nerdeydi?
Kalbini bir koltuğa oturturlar, sen değil de çocukluğun yapar yolculuğu... Annen vardır yanında,- annen bütün yalnızlığındır çünkü-. Sonra mazot kokusu, sonra uzayıp giden yollar,otobüsün seni yutan sıcaklığı, kusasın gelir. Midende bir iç savaş vardır kardeşin gülmüştür çünkü. Kardeşin bozgunun tecessüm etmiş hali... İlkin omuzların düşer bu savaşta, sonra gözlerin...
Sonra bir el sıkıca kavrar alnından.Serin, güçlü, narin bir el.. Biter savaşın.
Kusman geçer.
Küsmen geçer.
Yolcular geçer.
İşte böyle güzel bir anne eli gibidir
İşte bu eli özler gibidir.
Bütün yollarım.
otogar yalnızlığı....
' Hangi
ressam
bir
pencereden
daha
güzeL
bir tabLo
yapabiLir? '
seyr eyle dur...
Ver elini Konya..
izmir'den istanbul'a dönüş:
otogar da vedalaşılan sevgili
ve otobüste edinilen bi başka sevgili
ve buna tanıklık eden ben ;)
yarın gidiyorum
şeyyy üniversiteye kayıt için :))
ah bi de yolda uyumayı becerebilsem
insanoğlu kuş misali,bak dün nerdeydik bugün nerdeyim ;)
sanırım çok fazla sevmiyoruumm..sıkıcı oluyo yaaa...
Cam tarafında oturmuşsan, cama dayanır başın, camdaki görüntünle bir olursun. Nereye gidiyorsun arkadaş? dese sana, sesin çıkmaz o anda. Kaçtığın kim, içindedir kaçtığın....
ayrıca muavinle iç içe şöförün sigara dumanına da yakın olup bir de direksiyonun yanındaki o çubukla (fren için olanı) çıt çıt oynaması kadar sinir bozucu bir olay da yoktur herhal...:D
en ön koltuk cam kenarı...
unutulmaz anlar...
Yanıma cekilebilir sorular soran birisi oturduktan sonra gerçekten de güzel bir olay...
Düşünmek, sorgulamak, hüzünlenmek ve yazmak
Sağ taraftaki dağların soltaraftaki camdaki görüntüsü, sol taraftaki dağlarla aynı birebir olunca neden hoş bir görüntü yakaladım sanırım?
otobüsleyse eğer. sabaha karşı uyanırsın. otobüsün ninni kıvamında bir sesi vardır. pencere kenarıysa dışarıyı seyredersin. vaybe dersin buralarda da insanlar yaşıyor. derin derin düşünürsün.. yoldaki ışıkların cama yansımaları falan.. mola yerlerinde inersin. birde yalnızsan kendini terk-i diyar bir adam gibi hissedersin. bana ilginç gelmiştir. bir molalık tanışmalar olur. nerdeyiz diye sorarsın yada ne bileyim çakmak ister senden biri. nereden nereye gidilmektedir muhabbeti..
melankoni bir havası vardır bence ama güzeldir.
şişman teyzelerle yapılamayacak kadar zor bir aktivite.....
otobüsle çekilmiyo..onur air ve atlas jet e thanks....................:P
yola çıktım sabahın beşi
tek duyduğum radyonun sesi
fabrikalar tarlalar
tütün içen köylüler
sessizler benim gibi.
muavin sordu ne yöne
teslim ol kaderine, teslim ol kaderine
şehirlerden bir şehirde indim sabah
sigaramdan derin bir nefes çektim
işler gitmez yolunda
yalnız adam taşrada
yalnız, sessiz
muavin sordu ne yöne
teslim ol kaderine, teslim ol kaderine
alışmalı insan yaşamaya
uzun yalnız çöllerde koşmaya tek başına
bulmalı ateşleri yıldızlara bakmalı kaç kişi kaldık şu dünyada
yolculuk bitti şimdi güven devri
yolculuk bitti hahay
yolculuk bitti şimdi güven devri
yolculuk bitti
bu yolculuk ayırdı bizi
düşen yapraklar ve bir savaş gibi
şimdi evin araban bankada bolca paran
güzel şey şu güven
düşün yollar boyunca her şehir her molada
güzel şey şu güven
ve şehir ve yolculuk ve cenk taner
ne güzel olanıda tren yolculuğudur yol uzunsa eğer...barında içer içer sora gider yataklı vagonda vurursun kafayı..
eh artık birileri eskişehire davet ederse toplucana giderik...
iç yolculuklar
bir de yalnızlar
bir de...