İyi sanatı sen yapamazsın hep bir öteki üzerinden yapılır ama, o öteki başkasır değlidir, sen sindir, ve bir başkadır, iyi de nasıl, işte o sana bağlı değildir, bir başka senin senleşmesiyle ortaya çıkan bir sendir, ve aynı zamanda ben dir de, örneğin Van Gogh un doğada bulunmayan renkleri kullandğı söylenir, doğa da yoksa, o nedin o da bir doğa, ama dışarda gördüğün değil onda doğuran bir doğadan yararlanır, ama doğum da burda olmaz, başka da olur, burda yaşar. bunun gibi, mesela Kafka, Şeyh Galib. vb.
Duygusallıkla hiçbir bağı yoktur, ama, duyusallıkla bütün ilişkiler ağının üstüne çıkar ve uzaktan bakma yeteneğini kurar, annemin hiç ağladığını görmedim demiştim, aslında o katılık değil, güvendi, yani bu dindarlık olgusunun insana kattığı üstünlük önce içinde boy verir, ve makbulu dışardan hiç görünmeyen, içini demir bir kala yapan, o güvende her yer ölümde bile bahçeye döner.
Sanatsal üretimle güzel dünyamızın güzelliklerinden ilham alarak içimizdeki güzellikleri dışarıya yansıtırız. Bu hem sanatçıyı, hem de sanat eseriyle bir temas, bir iletişim, duygusal ya da düşünsel bir bağ, bir yakınlık kuran kişiyi mutlu eder. Sanatçıdan yansıyana bakarsın, sanatçı yaşadıklarının, hissettiklerinin, hayal ettiklerinin, dinlediklerinin, okuduklarının ya da doğada gördüklerinin kendisindeki izdüşümünü yansıtır eserine. Eseri senin dünyanla, onun dünyası arasındaki bir köprüdür. Mustafa Kemal Atatürk de; "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" demiştir. Sanat insanı hayata bağlar, insana kendini ifade etme imkanı verir, anlatmanın ve anlaşılmanın kapısını aralar, dünyanın güzelliğine güzellik katar ve insanı mutlu eder. :))
Sanat bilinmezin peşindedir, yapılmış yorumların yetersizliğini gördükçe yeniden yorumlamaya başlar. Daha mutlu gerçeğe sevgi ve yaratıcılıkla bakarak durmadan yeni bir dünya kurmaya çalışır.
Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
zeka ve hayatın kendilerini bağlayan eşyanın iplerini gevşetme ve kırma gayreti içindeki isyan çığlığıdır; insanın madde mahpesi içinde nefes almasıdır...
Dinsel çıkışlar,sanatın gücünü bildiği için onu sınırladılar.Çünkü öncelikli olan ve sanatın yerine geçen din idi. Ama sanatın toplumsal gücü sanatçılar tarafından dini mekanlarda, bezemelerde ve kutsal metinlerin yazılımında ustaca kullanıldı.
sanat büyük ama insan kendi kabına alıyor herşeyde olduğu gibi... sanata bulaşmak insanın kendi kabıyla tanışması bir anlamda da... memnun olanlar ne 'âlâ'...
‘sanat insanın dünyayı tanıyıp değiştirebilmesi için gereklidir.. ama salt özünde taşıdığı büyü yüzünden de gereklidir sanat’...
başkalarının bakışlarını, ruhlarını, yaşantılarını anlayamazsak kendi ruh halimizi anlatacak, anlamlandıracak derinliğe ulaşamayız.. sanat dediğin başkalarının damıttıklarının tadına varabilmek değil midir? ..
bazan bir şey bizi iter, ama sonra oraya geri dönemeyiz; aslında dönüp doğru zamanda doğru tatlar alabilsek, kendimizi kocaman bir evrenin içinde buluruz.. kaçırdığımız şeylere hayıflanarak...
Sanat, dünyadaki en güzel şey, onsuz bir yaşam düşünemiyorum, o olmasa ne kadar çok şey eksik olurdu hayatta... İçimize giren bir şey sanat, girsin girsin...
İyi sanatı sen yapamazsın hep bir öteki üzerinden yapılır ama, o öteki başkasır değlidir, sen sindir, ve bir başkadır, iyi de nasıl, işte o sana bağlı değildir, bir başka senin senleşmesiyle ortaya çıkan bir sendir, ve aynı
zamanda ben dir de, örneğin Van Gogh un doğada bulunmayan renkleri kullandğı söylenir, doğa da yoksa, o
nedin o da bir doğa, ama dışarda gördüğün değil onda doğuran bir doğadan yararlanır, ama doğum da burda olmaz, başka da olur, burda yaşar. bunun gibi, mesela Kafka, Şeyh Galib. vb.
Duygusallıkla hiçbir bağı yoktur, ama, duyusallıkla bütün ilişkiler ağının üstüne çıkar ve uzaktan bakma yeteneğini kurar, annemin hiç ağladığını görmedim demiştim, aslında o katılık değil, güvendi, yani bu dindarlık olgusunun
insana kattığı üstünlük önce içinde boy verir, ve makbulu dışardan hiç görünmeyen, içini demir bir kala yapan,
o güvende her yer ölümde bile bahçeye döner.
''Kimi der, taklit, dışavurum, biçimsellik,
Kimi der, istenç, resmi kurum, tarihsellik.
Sağduyulu usta da, çırak da bilir ki:
Zanaat işlevseldir, sanatsa güzellik!''
Cafer Sadık Yaran
Sanatsal üretimle güzel dünyamızın güzelliklerinden
ilham alarak içimizdeki güzellikleri dışarıya yansıtırız.
Bu hem sanatçıyı, hem de sanat eseriyle bir temas,
bir iletişim, duygusal ya da düşünsel bir bağ, bir yakınlık kuran
kişiyi mutlu eder. Sanatçıdan yansıyana bakarsın, sanatçı
yaşadıklarının, hissettiklerinin, hayal ettiklerinin, dinlediklerinin,
okuduklarının ya da doğada gördüklerinin kendisindeki izdüşümünü
yansıtır eserine. Eseri senin dünyanla, onun dünyası arasındaki
bir köprüdür. Mustafa Kemal Atatürk de;
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir"
demiştir. Sanat insanı hayata bağlar, insana kendini ifade etme
imkanı verir, anlatmanın ve anlaşılmanın kapısını aralar,
dünyanın güzelliğine güzellik katar ve insanı mutlu eder. :))
Sanat bilinmezin peşindedir, yapılmış yorumların yetersizliğini gördükçe yeniden yorumlamaya başlar.
Daha mutlu gerçeğe sevgi ve yaratıcılıkla bakarak durmadan yeni bir dünya kurmaya çalışır.
"Sanat sevgiden doğar, savaş nefretten. Sanat insan işidir, savaş ise şeytan..."
Mirza Tazegül
Zaman; çiçeklere, börtü-böceklere, soysuzlara methiyeler dizme zamanı değil, zulmün acıtan parametrelerini, hayatın bütünsel boyutunu ve haksızlığın çıplak suretini yazınla/şiirle yüzlere çarpma zamanıdır. Sanat, bunun için vardır...
Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
Mustafa Kemal Atatürk
Atamızı Saygı, Sevgi ve Özlemle Anıyoruz
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Mustafa Kemal Atatürk
Atamızı Saygı, Sevgi ve Özlemle Anıyoruz
insanın ruhunun tercümanıdır sanat.
“Sanat bir felsefedir, doğumla ölüm arasını sorgular. Var olmanın anlamını arar. İnsan olmanın bedelini öder.”
der Bünyamin Balamir
Duyduğunu,gördüğünü,hissettiğini kendi değirmeninde öğüterek farklı bir anlam yüklemektir galiba...
Artık kimsenin duymak istemediği bir mutluluk vaadi.
insanın ruhsal yüzü
beden ruh ve kainat sarmalinin
en uyumlu halinden elde edilen
eser.
gerisi kaos
bir duygunun, tasarının veya güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık.
zeka ve hayatın kendilerini bağlayan eşyanın iplerini gevşetme ve kırma gayreti içindeki isyan çığlığıdır; insanın madde mahpesi içinde nefes almasıdır...
Yaratıcılığın veya hayalgücünün ifadesi..
Dinsel çıkışlar,sanatın gücünü bildiği için onu sınırladılar.Çünkü öncelikli olan ve sanatın yerine geçen din idi. Ama sanatın toplumsal gücü sanatçılar tarafından dini mekanlarda, bezemelerde ve kutsal metinlerin yazılımında ustaca kullanıldı.
Görünenin, bilinenin, gölgelerin taklididir...
Yani taklidin taklididir...
...
işte orda sanat başlıyor..iki adım ilerde
ben bitiyorum :)
sanat büyük ama insan kendi kabına alıyor herşeyde olduğu gibi...
sanata bulaşmak insanın kendi kabıyla tanışması bir anlamda da...
memnun olanlar ne 'âlâ'...
sanat Allah'ın insanlara verdiği bütün özelliklerin(akıl,kalp,ruh.....) ahenkli bir şekilde kullanılmasından ortaya çıkan güzellik ve dahi derinlik..
‘sanat insanın dünyayı tanıyıp değiştirebilmesi için gereklidir.. ama salt özünde taşıdığı büyü yüzünden de gereklidir sanat’...
başkalarının bakışlarını, ruhlarını, yaşantılarını anlayamazsak kendi ruh halimizi anlatacak, anlamlandıracak derinliğe ulaşamayız.. sanat dediğin başkalarının damıttıklarının tadına varabilmek değil midir? ..
bazan bir şey bizi iter, ama sonra oraya geri dönemeyiz; aslında dönüp doğru zamanda doğru tatlar alabilsek, kendimizi kocaman bir evrenin içinde buluruz.. kaçırdığımız şeylere hayıflanarak...
Sanat, dünyadaki en güzel şey, onsuz bir yaşam düşünemiyorum, o olmasa ne kadar çok şey eksik olurdu hayatta...
İçimize giren bir şey sanat, girsin girsin...
sanat terimdir asıl olan sanatçıdır...!
ruhla ilgili...
ruhun katettiği mesafe
ruhun akması,koşması,coşması ve hatta taşması
düzene karşı verilen en güzel yanıt,
insani duruşu mümkün kılan sığınak,
ve ıssızlık..........................