şiddete karşıydı..yakalanırken elini bile kaldırmadı.. dürüst adamdı... gariban babasıydı..(yüz numaralı adam gibi) sanatçı ruhu vardı.. barışçıldı...son mesajı..'BİRLİK İÇİNDE KALIN' oldu...
illahi adaletmidir nedir bilinmez batılı dostlarının teşfiki ile(abd.avrupa) binlerce müslümanın kanına giren saddamin ölümü de ayni merkezden oldu yani abd işte ilahi adalet tecelli etti... pekiya 3 yılda irakta 1 milyona yakın insanın ölümüne sebep olan bush u kim asacak? ?
......Allah, suçlunun hakkından gelen mutlak güç sahibidir.
ırakta her evde en az bir şehit bir kayıp olduğu için halk tarafından sevilmeyen, sadece iktidara yakın, devletten ekmek yiyen baas partisi mensubu memur takımı ve bunun sülalesi olan tıkrıti sülalesinin sempati duyduğu cani ruhlu sorumsuz adam.
düşmanımın düşmanı dostumdur dangalaklığı sonucunda, halkını iranla 8 yıl savaştırmış,iki taraftan 1. milyon kişiyi öldürtmüş, ülkesini 2 kere nato işgaline sokmuş en az 1,5 milyon kişiyi öldürtmüş cani ruhlu adam.
bu adam ve iğrenç oğulları zevk için adam öldrüyorlardı.bunu sırf amerika öldürdü diye yalakaca bir sempati duymayı halk düşmanlığı olarak görüyodum.saddam ölümü çoktan hak etmişti.. bence al buşu çarp saddama.darısı talebaninin, barzaninin başına.
Kişi yaptıklarıyla anılırmış derler ya? Saddam'da üzerinde kalanlarla ve bıraktıklarıyla tarihin kara sayfalarındaki yerini almıştır.Hak ettiği bir ceza ile mi yaşamı noktalandı? ...? ? ? bence,yaptığı şeylerden sonra kimilerine göre doğru bir cezaydı.! ama ben, insanların böyle cezalandırılmalarını kendi adıma tasvip etmiyorum...yaptıkları elbette ki cezasız kalmamalıydı...kalmadı da.! ama ceza,tüm dünyada böyle olmamalı...Barış...barış...barış...sadece barış...! ! !
hak etmediği halde asılmasıyla kahraman olacak bi sahsiyetsiz şahsiyet kullanılmış piyon vatan haini...
ırakta ırak halkına yapilan zülumlerin temelini amerikanın piyonu olarak atmıştır. ve şimdi iraktaki amerikan yardakçıları bu zulüm inşaatına devam etmekte... şuan ki piyon celal talabani gün gelecek saddamın çıktığı idam sehpasina çıkacaktır tüm piyonların sonu budur.. işi biten miadi dolan her piyonun başına gelir böyle vakalar amerikan abileri yakalar..
3-4 saat sonra idam edilcek. şu anda hücrede korku içinde bekliyor olmalı.yerinde olmayı hiç istemezdim.
kendi elleriyle öldürdüğü yığınla insan ve öldürttüğü yığınla insanın ruhu gırtlağına yapışacak belki de.
saddamın idama çarptırdğı birinin idamını izlemiştim. adamın ellerini arkadan bağlamışlar.gözlerini bağlamışlar, gömleğinin kalp üzerindeki cebine patlayıcı koymuşlar,
bereli bıyıklı bir subay idam sebebini kağıttan okudu ve herifin kalbinin üzerindeki patlayıcıyı fünye ile patlattılar anında yere yığıldı adam. hiç gözümün önünden gitmez o adamın ölümü bekleyişi.
İplerin Bush’ların elinde olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Böyle bir dünyadan ve hayattan huzur ve saadet ummak beyhudedir. Çünkü Bush’ların ne zaman ne yapacağı belli değildir. Bush’lara güvenmek basiretsizlikten öte ahmaklıktır. Bunu yakın tarih içerisinde Irak’ta yaşanan hadiseler açıkça gösteriyor.
Bilindiği gibi Saddam Hüseyin 1982’de Duceyl’de 148 Şii’nin öldürülmesiyle ilgili olarak yargılandığı davada, idam cezasına çarptırıldı. Saddam’ın iyi bir insan olduğunu iddia edecek değilim. Çünkü o bir diktatördür. Saddam’ın sütten çıkmış ak kaşık olmadığını herkes biliyor. Güçlü olduğu zamanlarda halkına zulmetmiştir. Gücünü şahsi menfaatlerini artırmak ve siyasi otoritesini sağlamlaştırmak için kullanmıştır. Korkuya dayalı bir otorite oluşturmuştur. Kendisine muhalif olanları kılıçtan geçirmiştir. Fakat öte yandan Bush Amerika’sının yaptığı da hiç mi hiç adil ve haklı bir davranış değildir.
Kimyasal silah bahanesiyle bir ülkeyi işgal et, söz konusu iddian havada kalsın, işgal ettiğin topraklardaki insanları çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç demeden öldür, sonra da sözde bir mahkeme kurarak işgal ettiğin ülkenin devrik başkanını idama mahkûm et… Bu olacak iş midir? Buna kargalar da güler. Zaten Saddam da idam kararı açıklanırken gülmüş, onun bu gülüşü aslında çok büyük anlamlar taşımaktadır. Bu güzel bir tepkidir anlayan için… Bizce asıl idam edilmesi gereken Bush’tur. Çünkü o işgalcidir, savaş suçlusudur. Onun yüzünden insanlar ölmüş, yaralanmış, yerinden yurdundan göç etmek zorunda kalmıştır.
Aslında ABD’nin zoru Duceyl’de öldürülen Şiilerin haklarını savunmak filan değil. Onların hesabı Saddam’ın sönmüş otoritesini ve bölük pörçük yandaşlarını iyice bitirmek veya hizaya getirmektir. Yoksa ABD isteseydi zamanında Saddam’a o cürümleri işleme fırsatı vermezdi. Zira bir zamanlar Saddam da ABD’nin sadık adamlarından biriydi. Onu İran’a koz olarak kullanıyorlardı. Görevini tamamlayınca o da hedef haline geldi.
ABD yönetimi Saddam’ı bugün de piyon olarak kullanıyor. Onun üzerinden ince siyasetini yürütüyor. Irak’taki mahkeme kararının ABD’deki kritik ara seçimlerden yalnızca iki gün evvel açıklanması düşündürücüdür. ABD’de Cumhuriyetçiler Saddam üzerinden siyaset yapıyorlar. Tüm bunlara rağmen ABD Temsilciler Meclisi ve Kongre seçimlerinde Bush gene büyük bir hezimet yaşadı. Saddam Hüseyin’in idam kararı bile George Bush yönetimini ve Cumhuriyetçileri kurtaramadı. Demokratlar karşısında 11 puan geride kalan Cumhuriyetçiler, idam kararıyla aradaki farkı ancak dört puana düşürebilmişlerdi. Temsilciler Meclisi’nin 435 sandalyesinden 226’sını Demokratlar kazandı. Cumhuriyetçiler 185’te kaldı. Bush oğlu Bush yine hedef tutturamadı. Asrın zalimi olan Bush bundan sonra da hep kaybedecek. Çünkü o insan canı ve kanı üzerinden siyaset yapıyor. Petrolü kandan ve candan kıymetli tutuyor. Her gün savaş suçu işliyor, fakat yargılanamıyor.
ABD’de Cumhuriyetçiler gelecekte önlerini açmak için Irak’ı koz olarak kullanıyorlar. Fakat art niyetli oldukları için planları hep ters tepiyor. Fayda umdukları olaylardan zarar görüyorlar. Çünkü malumdur ki zulm ile abad olanın ahiri berbat olur. Onların yaşadıkları da bu güzel sözün tecellisidir. Geçenlerde bağımsız bir kuruluş, savaşın başından bugüne kadar hayatını kaybeden Iraklı sayısını 655 bin olarak açıkladı. Bunun yanında aynı savaşta üç binin üzerinde ABD askeri hayatını kaybetti. Irak’ta her iki taraftan da yaralanan ve sakat kalanların sayısı milyonları buluyor. Böyle bir vebalin altında kalan Bush, ülkesinde her geçen gün eriyor. Yakında sokak sokak gezip eşşek gibi anırırsa şaşmayın! ... Kim ne derse desin ABD’nin Irak hesapları tutmadı, tutmayacak. Irak’ta işler her iki taraf açısından da yolunda gitmiyor. Her geçen gün ABD ve Irak kaybediyor. Ortada kazananın olmadığı amansız ve anlamsız bir savaş var. İnsafın devre dışı kaldığı bu savaşta mantık savuşturulmuş, kalpler köreltilmiş…
ABD, Vietnam’da olduğu gibi Irak’ta da kaybetti, kaybedecek… Çünkü masum insanların kanları ve canları üzerine zalimce bir politika yürüttüler. Bundan sonra Bush’un Irak’ta yapacağı hiçbir şey yoktur. Azıcık aklı varsa tasını tarağını alıp evine döner. Bir daha da böyle densizliklere tevessül etmez. Görülen o ki Saddam’ın idamı bile Bush’u dibe vurmaktan kurtaramayacak... Allah’ım sen zalimlerin hakkından gel, mazlumlara kol kanat ger, yâr ve yardımcıları ol! ...(Amin)
Bugünkü haline aldanmayıp, geçmişini unutmamak lazım... İktidar elindeyken azgın bir hayvan gibi masumların kanıyla beslenen bu zalime acımak geçmişi unutmak demektir... Ama keşke adam gibi bir ülkede adam gibi bir mahkemede yargılansaydıda verilen karara hiç kimse itiraz edemeseydi... Bugün mahkeme salonlarında kuran ile şov yapıp tekbirler getiren, vatan sağolsun diyen bu azgın hayvan daha önce ülkesindeki diktatörlüğü kabul etmeyen binlerce müslümanı, vatanseveri zindanlarda işkenceler altında öldürmüştü...
Biz terörist örgüt başı, çocuk katili bir adamı özel bakımda tutarken, Amerika'nın hücre hapsinde tuttuğu kimsenin gıkı çıkmadığı legal bir ülkesi varken petrol ve dini güç dengesi yüzünden işgal edilmiş bir diktatör.
Ogullari kadar serefi olmayan amerikan usagi bir kole..Diktatorler korkak olurmus...O İslama zarar veren adi bir mahluktur...Ama genede insan haline uzuluyor...Nerden nereye Saddam efendi altin kaplama odalardan 2 metre kare hucreye...Ne oldum demiyecek insan...
28 Nisan 1937'de Irak'ın Tikrit kasabasında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Saddam Hüseyin, babasının ölümü nedeniyle annesi ve akrabaları tarafından büyütüldü. Saddam'ın siyasetle tanışıklığı ilk gençlik günlerine kadar uzanıyor. O günlerde kendini, Arap dünyasına egemen ulusçu-özgürlükçü ve anti emperyalist rüzgara kaptıran Saddam, genç yaşlarda Baas Partisi'ne katıldı. 1956 yılında başarısız bir darbe girişiminde bulundu.
Monorşinin sona ermesinden ardından Başbakan Abdül Kerim Hassam'ı öldürmek için oluşturulan bir suikast örgütünün içinde önemli bir rol oynadı. Ancak bu olay açığa çıktı ve Saddam ülke dışına kaçmak zorunda kaldı. 1963 yılında Baas Partisi* iktidara gelince ülkesine geri döndü. Bu sırada kuzeni Sacide ile evlendi ve ikisi erkek üçü kız beş çocuğu oldu. Ancak geçen yıllar Baas Partisi ile arasındaki farklılıklar derinleşmeye başladı. Çatışmalar iyice sertleşince Saddam hapse atıldı.
DARBE HAPİSTEN KURTARDI
1968 yılında yapılan darbe Saddam'ı da hapisen kurtardı. Parti içinde hızla yükselen Saddam, taviz vermez kararlılığı ve sertliği sayesinde Baas'ın en önemli yapılarından olan Devrim Konseyi Kurulu'na girdi. Zamanla konumunu iyice pekiştirdi ve Başkan Ahmed Hasan Bekri iktidarının perde arkasındaki asıl güç kaynağı oldu. 1979 yılında ise bir darbeyle iktidara el koyarak 'perdeyi indirdi'. İlk iş olarak da muhaliflerine karşı acımasız bir 'imha' kampanyası başlattı.
Saddam iktidarını, güçlü bir istihbarat ağına dayanan baskıcı yöntemlere dayandırdı. Sesini yükselteni öldürmekten hiç çekinmedi. Bazen bu imha kampanyaları, Halepçe örneğinde olduğu gibi, tüm bir kente yönelik 'soykırım' haline de dönüştü.
İKTİDAR HIRSININ FATURASINI HALKI ÖDEDİ
1980 yılında Saddam kendisini Arap dünyasının liderliğine taşıyacak, Batı'nın gözünde de vazgeçilmez kılacak bir fırsat gördüğünü sandı. İran'da İslam Devrimi bütün hızıyla sürmükteydi. Humeyni rejiminin başta ABD olmak üzere Batı ile ilişkileri giderek kötüleşiyor, İran, ''devrim ihracı' politikasıyla' tüm bölge için bir tehdit olarak algılanılyordu. Saddam işte bu tesbite dayanarak İran'a savaş açtı. Hesapları, bu savaşta Batı'nın desteğini kolayca alacağına ve çalkantılı günler geçiren İran'ın fazla direnemeyeceğine dayanıyordu.
Savaşın ilk günlerinde Irak askerleri önemli bir su bölgesi olan Şatt el Arab'ı ele geçirdi. Ama İran, Saddam'ın tahmin ettiğinden daha dişli çıktı. Ve 8 yıl süren savaş yüzbinlerce insanın ölümüne yol açtı. İki ülkenin ekonomisi de tahrip oldu. Savaş bittiğinde her iki taraf da başlanılan noktadaydı. Petrolün, gücünü elindeki tek güç olduğu için çok iyi bilen Saddam, İran Savaşı'ndan umduğu kazancı elde edemeyince gözünü Kuveyt'e çevirdi.
2 Ağustos 1990 yılında Saddam'ın birlikleri Kuveyti işgal etti. Bunun üzerine ABD öncülüğündeki müttefik kuvvetler Irak'a savaş ilan ettiler. 16 Aralık 1990'da büyük bir bombardıman başladı ve bu bombardıman 27 Şubat 1991 yılında sona erdi. Fakat o günden sonra ara ara da olsa bonbardıman sürdü. 11 Eylül saldırılarından sonra da gözler yine Saddam'a döndü.
Saddam Hüseyin yönetimi, 12 yıl süren BM ambargosunun ardından, 2003 yılının Mart ayında bu kez yalnızca ABD ve İngiltere tarafından oluşturulan koalisyonun başlattığı operasyonun ardından 9 Nisan 2003'te devrildi.
Operasyonun başlamasıyla ortadan kaybolan Saddam Hüseyin'in nerede saklandığı bilinmiyordu...
ABD'nin Irak'taki sivil yöneticisi Paul Bremer, 14 Aralık 2003 tarihinde düzenlediği basın toplantısıyla Irak'ın devrik devlet başkanı Saddam Hüseyin'in 13 Aralık gecesi Tikrit yakınlarında yakalandığını açıkladı. Saddam Hüseyin, doğum yeri Tikrit'e 20 kilometre, El Oca'ya 6 kilometre uzaklıktaki El Dor kasabasında, sık hurma ağaçlarının bulunduğu düz bir alandaki El Hadra bahçesinde bir sığınakta ele geçirildi.
Irak'taki Amerikan güçlerinin komutanı İspanyol General Ricardo Sanchez, Bağdat'ta düzenlediği basın toplantısında, Saddam'ın bir çiftlikteki 2 metre derinliğinde bir çukurda yakalandığını söyledi. Ricardo Sanchez, havalandırma sistemi bulunan çukurun girişinin tuğla ve çöplerle kamufle edildiğini ve çukurda sadece bir kişilik yer olduğunu belirtti. Saddam Hüseyin yakalandığı sırada yanında 750 bin dolar, iki kalaşnikof ve bir tabanca bulunuyordu.
Saddam Hüseyin'in kimliğinin belirlenmesine, 7 aydır tutuklu bulunan eski başbakan yardımcısı Tarık Aziz'in yardım ettiği bildirildi. Irak'taki ABD öncülüğündeki yönetimin adının açıklanmasını istemeyen bir yetkilisi, Reuters'a yaptığı açıklamada, 'Saddam'ın kimliği Tarık Aziz'in yardımıyla belirlendi' dedi, ancak ayrıntılı bilgi vermedi. Bir zamanlar Saddam'ın en yakın yardımcılarından olan Aziz, Temmuz'da ABD güçlerinin operasyonunuda öldürülen Saddam'ın oğulları Uday ve Kusay'ın cesetlerinin teşhisinde de yardımcı olmuştu.
SADDAM HÜSEYİN HANGİ SUÇLARDAN YARGILANACAK?
Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin, 24 yıllık iktidarında meydana gelen bir dizi saldırı ve katliam suçlarından sorumlu tutularak yargılanacak. Saddam Hüseyin’in mahkemeye çıkarılması durumunda hakkında açılacak davada, suçlar şunlar:
İRAN-IRAK SAVAŞI: Irak 1980’de, İran İslam Devrimi’nden sonra küçük çaplı sınır çatışmalarından sonra İran’ı işgal ederek savaşı başlattı. 1988’de BM arabuluculuğunda sona erdirilen savaş sonucunda en az 1 milyon kişi hayatını kaybetti. Basra Körfezi’nin çıkışında İran’ın petrol dolum tesislerinin bulunduğu Harg Adası’nı bombalayan ve işgal eden Irak, 8 yıllık savaş sırasında İran’a karşı “sinir gazı” da kullandı.
HALEPÇE KATLİAMI: Irak Kürtleri, 1988’de özerklik taleplerini artırınca, Irak güçleri Halepçe’de siyanür gazı kullanarak kadın-çocuk 5 bin sivilin ölmesine neden oldu. “Kimyager Ali” olarak bilinen General Ali Hasan El Mecid, Kürtleri kendi köylerinden çıkarmak için kimyasal silah kullandı. Binlerce Kürt, köylerinden uzaklaştırılarak “yeniden yerleşim kampı” denilen bölgelerde yaşamak zorunda bırakıldı. 1991’deki “Körfez Savaşı” sırasında ise, onbinlerce Kürt öldürüldü ya da hapsedildi, 1 milyona yakını ülkeden kaçtı.
KUVEYT’İN İŞGALİ: Saddam Hüseyin’in komutasındaki Irak ordusu, Kuveyt’i işgal ederek “Körfez Savaşı”nın başlamasına neden oldu. Iraklı askerler, Kuveyt’ten çekilirken yüzlerce Kuveytli’yi esir alarak Bağdat’a götürdü, kenti yağmaladı. Savaş sırasında 700’den fazla petrol kuyusu ateşe verildi, petrol boru hatları açılarak Körfez ve su kaynakları kirletildi.
CİNAYETLER VE İŞKENCE: Irak’ta, onbinlerce insanın gömüldüğü düşünülen 270 toplu mezar olduğuna dair kanıtlar bulunuyor. BM İnsan Hakları Komisyonu, 2001’de Irak yönetimini, “suçlulara karşı geniş çaplı, sistematik işkence ve acımasız, insanlık dışı cezalar uyguladığı” için kınadı. Rejimin uyguladığı işkence yöntemleri arasında “askıya almak, dayak, tecavüz ve canlı insanları yakmak” olduğu bildiriliyor. 1979 İran İslam Devrimi’ne destek verdikleri gerekçesiyle tutuklanan binlerce Şii’nin akıbetleri bilinmiyor. Saddam Hüseyin 1979’da iktidarı ele geçirdiğinde, partinin yüzlerce üst düzey üyesi hapse atıldı ya da idam edildi.
KİTLE İMHA SİLAHLARI: Saddam Hüseyin 1990’larda kitle imha silahları üretmesi konusunda yasaklara uymayarak, uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletler’e meydan okudu. Irak devlet başkanının, Irak’ta bulunan koalisyon güçlerine karşı saldırılardaki muhtemel işlevi de, yargılanması için bir gerekçe olabilecek.
----------
*Baas: Arapça, diriliş anlamına geliyor. 1940’lı yıllarda Şam’da, savaş altında kurulan bir parti. Amacı, tüm Arapları birleştirmek. Zaten Ortodoks Hıristiyan Mişel Eflak ile Sünni Müslüman Selahattin el-Bitar tarafından kurulmuş. İlk kongresini 1947 yılında yapmış. 1953 yılında Ekrem El Havrani’nin ‘Arap Sosyalist Partisi’ ile birleşerek ‘Arap Sosyalist Baas Partisi’ adını almış. Parti, tüm Arap dünyasını önce özgürlüğe sonra da sosyalizme ulaştırmak hedefini güdüyor.
Amerikan Uşağı. ABD şerfsizlerinin Ortadoğuya topuyla tüfeğiyle yerleşebilmesi için gereken 20-30 yıllık bir hikayenin başrol oyuncusu eminimki Sam Amca ona çok iyi bakıyordur.
Çağın en vahşi ve acımasız diktatörlerinden. Ayrıca o canımız ruhumuz sana feda olsun diyenlerde o gösterileri asker zoruyla yaparlardı. Bilmeyenlere duyrulur. Beter olsun...
şiddete karşıydı..yakalanırken elini bile kaldırmadı..
dürüst adamdı...
gariban babasıydı..(yüz numaralı adam gibi)
sanatçı ruhu vardı..
barışçıldı...son mesajı..'BİRLİK İÇİNDE KALIN' oldu...
İdamı barzani ve talabani nin iyi izlemesi gereken bir sahne. Keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner...
illahi adaletmidir nedir bilinmez batılı dostlarının teşfiki ile(abd.avrupa) binlerce müslümanın kanına giren saddamin ölümü de ayni merkezden oldu yani abd işte ilahi adalet tecelli etti... pekiya 3 yılda irakta 1 milyona yakın insanın ölümüne sebep olan bush u kim asacak? ?
......Allah, suçlunun hakkından gelen mutlak güç sahibidir.
ÂL-İ İMRÂN/4
ırakta her evde en az bir şehit bir kayıp olduğu için halk tarafından sevilmeyen, sadece iktidara yakın, devletten ekmek yiyen baas partisi mensubu memur takımı ve bunun sülalesi olan tıkrıti sülalesinin sempati duyduğu cani ruhlu sorumsuz adam.
düşmanımın düşmanı dostumdur dangalaklığı sonucunda, halkını iranla 8 yıl savaştırmış,iki taraftan 1. milyon kişiyi öldürtmüş, ülkesini 2 kere nato işgaline sokmuş en az 1,5 milyon kişiyi öldürtmüş cani ruhlu adam.
bu adam ve iğrenç oğulları zevk için adam öldrüyorlardı.bunu sırf amerika öldürdü diye yalakaca bir sempati duymayı halk düşmanlığı olarak görüyodum.saddam ölümü çoktan hak etmişti.. bence al buşu çarp saddama.darısı talebaninin, barzaninin başına.
Saddam Hüseyin bir kere değil bin kere idam edilmeyi hak etti, ama bu işi ABD'nin yapması / yaptırması yenir-yutulur şey değil.
Düşünsenize: Bir mafya babası elemanlarından birine katliam yaptırıyor, sonra da diyor ki: 'Bu şerefsiz, insanlığa karşı suç işledi. Öldürün! '
http://www.yenisafak.com/yazarlar/? t=30.12.2006&y=HakanAlbayrak
Ostar sana katılıyorum güzel ve akil dolu bir yorum.,...
sırf amerika öldürdü diye ölümüne üzülünen diktatör...
Kişi yaptıklarıyla anılırmış derler ya? Saddam'da üzerinde kalanlarla ve bıraktıklarıyla tarihin kara sayfalarındaki yerini almıştır.Hak ettiği bir ceza ile mi yaşamı noktalandı? ...? ? ? bence,yaptığı şeylerden sonra kimilerine göre doğru bir cezaydı.! ama ben, insanların böyle cezalandırılmalarını kendi adıma tasvip etmiyorum...yaptıkları elbette ki cezasız kalmamalıydı...kalmadı da.! ama ceza,tüm dünyada böyle olmamalı...Barış...barış...barış...sadece barış...! ! !
isa carmiha gerildiginde gunahlari sifirlandi
sehit - masum - oldu
tipki saddam gibi
saddam masum olarak hatirlancaktir cunku carmihlar ilmekler elektrikli sandalyeler kotu insanlardan daha kotudur
hak etmediği halde asılmasıyla kahraman olacak bi sahsiyetsiz şahsiyet kullanılmış piyon vatan haini...
ırakta ırak halkına yapilan zülumlerin temelini amerikanın piyonu olarak atmıştır. ve şimdi iraktaki amerikan yardakçıları bu zulüm inşaatına devam etmekte...
şuan ki piyon celal talabani gün gelecek saddamın çıktığı idam sehpasina çıkacaktır tüm piyonların sonu budur..
işi biten miadi dolan her piyonun başına gelir böyle vakalar amerikan abileri yakalar..
3-4 saat sonra idam edilcek. şu anda hücrede korku içinde bekliyor olmalı.yerinde olmayı hiç istemezdim.
kendi elleriyle öldürdüğü yığınla insan ve öldürttüğü yığınla insanın ruhu gırtlağına yapışacak belki de.
saddamın idama çarptırdğı birinin idamını izlemiştim.
adamın ellerini arkadan bağlamışlar.gözlerini bağlamışlar, gömleğinin kalp üzerindeki cebine patlayıcı koymuşlar,
bereli bıyıklı bir subay idam sebebini kağıttan okudu ve herifin kalbinin üzerindeki patlayıcıyı fünye ile patlattılar anında yere yığıldı adam. hiç gözümün önünden gitmez o adamın ölümü bekleyişi.
yakinda canini cehenneme gonderirler.......
SADDAM İPE BUSH DİBE! ...
M.NİHAT MALKOÇ
İplerin Bush’ların elinde olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Böyle bir dünyadan ve hayattan huzur ve saadet ummak beyhudedir. Çünkü Bush’ların ne zaman ne yapacağı belli değildir. Bush’lara güvenmek basiretsizlikten öte ahmaklıktır. Bunu yakın tarih içerisinde Irak’ta yaşanan hadiseler açıkça gösteriyor.
Bilindiği gibi Saddam Hüseyin 1982’de Duceyl’de 148 Şii’nin öldürülmesiyle ilgili olarak yargılandığı davada, idam cezasına çarptırıldı. Saddam’ın iyi bir insan olduğunu iddia edecek değilim. Çünkü o bir diktatördür. Saddam’ın sütten çıkmış ak kaşık olmadığını herkes biliyor. Güçlü olduğu zamanlarda halkına zulmetmiştir. Gücünü şahsi menfaatlerini artırmak ve siyasi otoritesini sağlamlaştırmak için kullanmıştır. Korkuya dayalı bir otorite oluşturmuştur. Kendisine muhalif olanları kılıçtan geçirmiştir. Fakat öte yandan Bush Amerika’sının yaptığı da hiç mi hiç adil ve haklı bir davranış değildir.
Kimyasal silah bahanesiyle bir ülkeyi işgal et, söz konusu iddian havada kalsın, işgal ettiğin topraklardaki insanları çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç demeden öldür, sonra da sözde bir mahkeme kurarak işgal ettiğin ülkenin devrik başkanını idama mahkûm et… Bu olacak iş midir? Buna kargalar da güler. Zaten Saddam da idam kararı açıklanırken gülmüş, onun bu gülüşü aslında çok büyük anlamlar taşımaktadır. Bu güzel bir tepkidir anlayan için… Bizce asıl idam edilmesi gereken Bush’tur. Çünkü o işgalcidir, savaş suçlusudur. Onun yüzünden insanlar ölmüş, yaralanmış, yerinden yurdundan göç etmek zorunda kalmıştır.
Aslında ABD’nin zoru Duceyl’de öldürülen Şiilerin haklarını savunmak filan değil. Onların hesabı Saddam’ın sönmüş otoritesini ve bölük pörçük yandaşlarını iyice bitirmek veya hizaya getirmektir. Yoksa ABD isteseydi zamanında Saddam’a o cürümleri işleme fırsatı vermezdi. Zira bir zamanlar Saddam da ABD’nin sadık adamlarından biriydi. Onu İran’a koz olarak kullanıyorlardı. Görevini tamamlayınca o da hedef haline geldi.
ABD yönetimi Saddam’ı bugün de piyon olarak kullanıyor. Onun üzerinden ince siyasetini yürütüyor. Irak’taki mahkeme kararının ABD’deki kritik ara seçimlerden yalnızca iki gün evvel açıklanması düşündürücüdür. ABD’de Cumhuriyetçiler Saddam üzerinden siyaset yapıyorlar. Tüm bunlara rağmen ABD Temsilciler Meclisi ve Kongre seçimlerinde Bush gene büyük bir hezimet yaşadı. Saddam Hüseyin’in idam kararı bile George Bush yönetimini ve Cumhuriyetçileri kurtaramadı. Demokratlar karşısında 11 puan geride kalan Cumhuriyetçiler, idam kararıyla aradaki farkı ancak dört puana düşürebilmişlerdi. Temsilciler Meclisi’nin 435 sandalyesinden 226’sını Demokratlar kazandı. Cumhuriyetçiler 185’te kaldı. Bush oğlu Bush yine hedef tutturamadı. Asrın zalimi olan Bush bundan sonra da hep kaybedecek. Çünkü o insan canı ve kanı üzerinden siyaset yapıyor. Petrolü kandan ve candan kıymetli tutuyor. Her gün savaş suçu işliyor, fakat yargılanamıyor.
ABD’de Cumhuriyetçiler gelecekte önlerini açmak için Irak’ı koz olarak kullanıyorlar. Fakat art niyetli oldukları için planları hep ters tepiyor. Fayda umdukları olaylardan zarar görüyorlar. Çünkü malumdur ki zulm ile abad olanın ahiri berbat olur. Onların yaşadıkları da bu güzel sözün tecellisidir. Geçenlerde bağımsız bir kuruluş, savaşın başından bugüne kadar hayatını kaybeden Iraklı sayısını 655 bin olarak açıkladı. Bunun yanında aynı savaşta üç binin üzerinde ABD askeri hayatını kaybetti. Irak’ta her iki taraftan da yaralanan ve sakat kalanların sayısı milyonları buluyor. Böyle bir vebalin altında kalan Bush, ülkesinde her geçen gün eriyor. Yakında sokak sokak gezip eşşek gibi anırırsa şaşmayın! ...
Kim ne derse desin ABD’nin Irak hesapları tutmadı, tutmayacak. Irak’ta işler her iki taraf açısından da yolunda gitmiyor. Her geçen gün ABD ve Irak kaybediyor. Ortada kazananın olmadığı amansız ve anlamsız bir savaş var. İnsafın devre dışı kaldığı bu savaşta mantık savuşturulmuş, kalpler köreltilmiş…
ABD, Vietnam’da olduğu gibi Irak’ta da kaybetti, kaybedecek… Çünkü masum insanların kanları ve canları üzerine zalimce bir politika yürüttüler. Bundan sonra Bush’un Irak’ta yapacağı hiçbir şey yoktur. Azıcık aklı varsa tasını tarağını alıp evine döner. Bir daha da böyle densizliklere tevessül etmez. Görülen o ki Saddam’ın idamı bile Bush’u dibe vurmaktan kurtaramayacak... Allah’ım sen zalimlerin hakkından gel, mazlumlara kol kanat ger, yâr ve yardımcıları ol! ...(Amin)
Hele bir ölsün siz o zaman görün cümbüşü
Bugünkü haline aldanmayıp, geçmişini unutmamak lazım...
İktidar elindeyken azgın bir hayvan gibi masumların kanıyla beslenen bu zalime acımak geçmişi unutmak demektir...
Ama keşke adam gibi bir ülkede adam gibi bir mahkemede yargılansaydıda verilen karara hiç kimse itiraz edemeseydi...
Bugün mahkeme salonlarında kuran ile şov yapıp tekbirler getiren, vatan sağolsun diyen bu azgın hayvan daha önce ülkesindeki diktatörlüğü kabul etmeyen binlerce müslümanı, vatanseveri zindanlarda işkenceler altında öldürmüştü...
BÜYÜK DİKTATÖR :))))))))))
amerikan emperyalizminin kontrol edemediği maşası...eee ne demişler? kontrolsüz güç güç değildir...
Sözde tedaviyi meşrulaştırmak için yetiştirilmiş virüs.
'seni 35 yıl yönettim! '
biryerden çıkmıstır heralde dimi :))
Lâle-ruhlar göğsümün çâkine kılmazlar nazar
Hiç bir rahm eylemezler dâğ-i hicrânım görüp
ne alaka şimdi
falla ben de bilmiyom
:S
Devrik kahraman lideri oynayan beyinsiz...
saçma amerika onu yakalamaya çalışıyo.ama hiç insan kendi yardımcısını öldürtmek istermi işte iş
Biz terörist örgüt başı, çocuk katili bir adamı özel bakımda tutarken, Amerika'nın hücre hapsinde tuttuğu kimsenin gıkı çıkmadığı legal bir ülkesi varken petrol ve dini güç dengesi yüzünden işgal edilmiş bir diktatör.
Ogullari kadar serefi olmayan amerikan usagi bir kole..Diktatorler korkak olurmus...O İslama zarar veren adi bir mahluktur...Ama genede insan haline uzuluyor...Nerden nereye Saddam efendi altin kaplama odalardan 2 metre kare hucreye...Ne oldum demiyecek insan...
28 Nisan 1937'de Irak'ın Tikrit kasabasında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Saddam Hüseyin, babasının ölümü nedeniyle annesi ve akrabaları tarafından büyütüldü. Saddam'ın siyasetle tanışıklığı ilk gençlik günlerine kadar uzanıyor. O günlerde kendini, Arap dünyasına egemen ulusçu-özgürlükçü ve anti emperyalist rüzgara kaptıran Saddam, genç yaşlarda Baas Partisi'ne katıldı. 1956 yılında başarısız bir darbe girişiminde bulundu.
Monorşinin sona ermesinden ardından Başbakan Abdül Kerim Hassam'ı öldürmek için oluşturulan bir suikast örgütünün içinde önemli bir rol oynadı. Ancak bu olay açığa çıktı ve Saddam ülke dışına kaçmak zorunda kaldı. 1963 yılında Baas Partisi* iktidara gelince ülkesine geri döndü. Bu sırada kuzeni Sacide ile evlendi ve ikisi erkek üçü kız beş çocuğu oldu. Ancak geçen yıllar Baas Partisi ile arasındaki farklılıklar derinleşmeye başladı. Çatışmalar iyice sertleşince Saddam hapse atıldı.
DARBE HAPİSTEN KURTARDI
1968 yılında yapılan darbe Saddam'ı da hapisen kurtardı. Parti içinde hızla yükselen Saddam, taviz vermez kararlılığı ve sertliği sayesinde Baas'ın en önemli yapılarından olan Devrim Konseyi Kurulu'na girdi. Zamanla konumunu iyice pekiştirdi ve Başkan Ahmed Hasan Bekri iktidarının perde arkasındaki asıl güç kaynağı oldu. 1979 yılında ise bir darbeyle iktidara el koyarak 'perdeyi indirdi'. İlk iş olarak da muhaliflerine karşı acımasız bir 'imha' kampanyası başlattı.
Saddam iktidarını, güçlü bir istihbarat ağına dayanan baskıcı yöntemlere dayandırdı. Sesini yükselteni öldürmekten hiç çekinmedi. Bazen bu imha kampanyaları, Halepçe örneğinde olduğu gibi, tüm bir kente yönelik 'soykırım' haline de dönüştü.
İKTİDAR HIRSININ FATURASINI HALKI ÖDEDİ
1980 yılında Saddam kendisini Arap dünyasının liderliğine taşıyacak, Batı'nın gözünde de vazgeçilmez kılacak bir fırsat gördüğünü sandı. İran'da İslam Devrimi bütün hızıyla sürmükteydi. Humeyni rejiminin başta ABD olmak üzere Batı ile ilişkileri giderek kötüleşiyor, İran, ''devrim ihracı' politikasıyla' tüm bölge için bir tehdit olarak algılanılyordu. Saddam işte bu tesbite dayanarak İran'a savaş açtı. Hesapları, bu savaşta Batı'nın desteğini kolayca alacağına ve çalkantılı günler geçiren İran'ın fazla direnemeyeceğine dayanıyordu.
Savaşın ilk günlerinde Irak askerleri önemli bir su bölgesi olan Şatt el Arab'ı ele geçirdi. Ama İran, Saddam'ın tahmin ettiğinden daha dişli çıktı. Ve 8 yıl süren savaş yüzbinlerce insanın ölümüne yol açtı. İki ülkenin ekonomisi de tahrip oldu. Savaş bittiğinde her iki taraf da başlanılan noktadaydı. Petrolün, gücünü elindeki tek güç olduğu için çok iyi bilen Saddam, İran Savaşı'ndan umduğu kazancı elde edemeyince gözünü Kuveyt'e çevirdi.
2 Ağustos 1990 yılında Saddam'ın birlikleri Kuveyti işgal etti. Bunun üzerine ABD öncülüğündeki müttefik kuvvetler Irak'a savaş ilan ettiler. 16 Aralık 1990'da büyük bir bombardıman başladı ve bu bombardıman 27 Şubat 1991 yılında sona erdi. Fakat o günden sonra ara ara da olsa bonbardıman sürdü. 11 Eylül saldırılarından sonra da gözler yine Saddam'a döndü.
Saddam Hüseyin yönetimi, 12 yıl süren BM ambargosunun ardından, 2003 yılının Mart ayında bu kez yalnızca ABD ve İngiltere tarafından oluşturulan koalisyonun başlattığı operasyonun ardından 9 Nisan 2003'te devrildi.
Operasyonun başlamasıyla ortadan kaybolan Saddam Hüseyin'in nerede saklandığı bilinmiyordu...
ABD'nin Irak'taki sivil yöneticisi Paul Bremer, 14 Aralık 2003 tarihinde düzenlediği basın toplantısıyla Irak'ın devrik devlet başkanı Saddam Hüseyin'in 13 Aralık gecesi Tikrit yakınlarında yakalandığını açıkladı. Saddam Hüseyin, doğum yeri Tikrit'e 20 kilometre, El Oca'ya 6 kilometre uzaklıktaki El Dor kasabasında, sık hurma ağaçlarının bulunduğu düz bir alandaki El Hadra bahçesinde bir sığınakta ele geçirildi.
Irak'taki Amerikan güçlerinin komutanı İspanyol General Ricardo Sanchez, Bağdat'ta düzenlediği basın toplantısında, Saddam'ın bir çiftlikteki 2 metre derinliğinde bir çukurda yakalandığını söyledi. Ricardo Sanchez, havalandırma sistemi bulunan çukurun girişinin tuğla ve çöplerle kamufle edildiğini ve çukurda sadece bir kişilik yer olduğunu belirtti. Saddam Hüseyin yakalandığı sırada yanında 750 bin dolar, iki kalaşnikof ve bir tabanca bulunuyordu.
Saddam Hüseyin'in kimliğinin belirlenmesine, 7 aydır tutuklu bulunan eski başbakan yardımcısı Tarık Aziz'in yardım ettiği bildirildi. Irak'taki ABD öncülüğündeki yönetimin adının açıklanmasını istemeyen bir yetkilisi, Reuters'a yaptığı açıklamada, 'Saddam'ın kimliği Tarık Aziz'in yardımıyla belirlendi' dedi, ancak ayrıntılı bilgi vermedi. Bir zamanlar Saddam'ın en yakın yardımcılarından olan Aziz, Temmuz'da ABD güçlerinin operasyonunuda öldürülen Saddam'ın oğulları Uday ve Kusay'ın cesetlerinin teşhisinde de yardımcı olmuştu.
SADDAM HÜSEYİN HANGİ SUÇLARDAN YARGILANACAK?
Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin, 24 yıllık iktidarında meydana gelen bir dizi saldırı ve katliam suçlarından sorumlu tutularak yargılanacak. Saddam Hüseyin’in mahkemeye çıkarılması durumunda hakkında açılacak davada, suçlar şunlar:
İRAN-IRAK SAVAŞI: Irak 1980’de, İran İslam Devrimi’nden sonra küçük çaplı sınır çatışmalarından sonra İran’ı işgal ederek savaşı başlattı. 1988’de BM arabuluculuğunda sona erdirilen savaş sonucunda en az 1 milyon kişi hayatını kaybetti. Basra Körfezi’nin çıkışında İran’ın petrol dolum tesislerinin bulunduğu Harg Adası’nı bombalayan ve işgal eden Irak, 8 yıllık savaş sırasında İran’a karşı “sinir gazı” da kullandı.
HALEPÇE KATLİAMI: Irak Kürtleri, 1988’de özerklik taleplerini artırınca, Irak güçleri Halepçe’de siyanür gazı kullanarak kadın-çocuk 5 bin sivilin ölmesine neden oldu. “Kimyager Ali” olarak bilinen General Ali Hasan El Mecid, Kürtleri kendi köylerinden çıkarmak için kimyasal silah kullandı. Binlerce Kürt, köylerinden uzaklaştırılarak “yeniden yerleşim kampı” denilen bölgelerde yaşamak zorunda bırakıldı. 1991’deki “Körfez Savaşı” sırasında ise, onbinlerce Kürt öldürüldü ya da hapsedildi, 1 milyona yakını ülkeden kaçtı.
KUVEYT’İN İŞGALİ: Saddam Hüseyin’in komutasındaki Irak ordusu, Kuveyt’i işgal ederek “Körfez Savaşı”nın başlamasına neden oldu. Iraklı askerler, Kuveyt’ten çekilirken yüzlerce Kuveytli’yi esir alarak Bağdat’a götürdü, kenti yağmaladı. Savaş sırasında 700’den fazla petrol kuyusu ateşe verildi, petrol boru hatları açılarak Körfez ve su kaynakları kirletildi.
CİNAYETLER VE İŞKENCE: Irak’ta, onbinlerce insanın gömüldüğü düşünülen 270 toplu mezar olduğuna dair kanıtlar bulunuyor. BM İnsan Hakları Komisyonu, 2001’de Irak yönetimini, “suçlulara karşı geniş çaplı, sistematik işkence ve acımasız, insanlık dışı cezalar uyguladığı” için kınadı. Rejimin uyguladığı işkence yöntemleri arasında “askıya almak, dayak, tecavüz ve canlı insanları yakmak” olduğu bildiriliyor. 1979 İran İslam Devrimi’ne destek verdikleri gerekçesiyle tutuklanan binlerce Şii’nin akıbetleri bilinmiyor. Saddam Hüseyin 1979’da iktidarı ele geçirdiğinde, partinin yüzlerce üst düzey üyesi hapse atıldı ya da idam edildi.
KİTLE İMHA SİLAHLARI: Saddam Hüseyin 1990’larda kitle imha silahları üretmesi konusunda yasaklara uymayarak, uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletler’e meydan okudu. Irak devlet başkanının, Irak’ta bulunan koalisyon güçlerine karşı saldırılardaki muhtemel işlevi de, yargılanması için bir gerekçe olabilecek.
----------
*Baas: Arapça, diriliş anlamına geliyor. 1940’lı yıllarda Şam’da, savaş altında kurulan bir parti. Amacı, tüm Arapları birleştirmek. Zaten Ortodoks Hıristiyan Mişel Eflak ile Sünni Müslüman Selahattin el-Bitar tarafından kurulmuş. İlk kongresini 1947 yılında yapmış. 1953 yılında Ekrem El Havrani’nin ‘Arap Sosyalist Partisi’ ile birleşerek ‘Arap Sosyalist Baas Partisi’ adını almış. Parti, tüm Arap dünyasını önce özgürlüğe sonra da sosyalizme ulaştırmak hedefini güdüyor.
Amerikan Uşağı.
ABD şerfsizlerinin Ortadoğuya topuyla tüfeğiyle yerleşebilmesi için gereken 20-30 yıllık bir hikayenin başrol oyuncusu eminimki Sam Amca ona çok iyi bakıyordur.
Binlerce insanı (çoğunluğu Kürt) kimyasal silahlarla katletmiş cani.
Çağın en vahşi ve acımasız diktatörlerinden.
Ayrıca o canımız ruhumuz sana feda olsun diyenlerde o gösterileri asker zoruyla yaparlardı. Bilmeyenlere duyrulur.
Beter olsun...