. ... . uyudum ve düşümde, hep o nar ağacı…, öylece bana bakar, dallarını gözlerimden ayırmadan, hep o kederli nar ağacı…,
küçüldüm rüyaya ve; içine girdim, gördüğüm en güzel bahçeydi…, eğildim, yerde bir eflatun ayrılığın çiçek tozları, eflatun çiçek tozları her yer, nar çiçeğim; senden mi süzüldü eflatun çiçek tozları söyle…,
ve uyandım; kara boşlukta dönen, rengi bozulmaya yüz tutmuş, meymenetsiz bir dünya…, . ... .
Ezginin günlüğü şarkısıdır. Ve hayat artık beni bu şarkı ekseninden çıkarmalısın. Rüya Bir kuş uçar, gökyüzünde süzülür Bir çocuk bütün oyunlara yazılır Bir gül kokar, tüm çiçekler ezilir “Bir tel kopar, âhenk ebediyyen kesilir” (*)
Yüzünü görmem, yerini sormam Elini tutmam, seni hiç unutmam. Tenine değmem, sesini duymam Adını koymam, sana hiç doymam.
Görsel olarak hiç bir şekilde aktarımı yapılamayan, herkesin bilip anlattığı Yalnız somut olarak ispatının mümkün olmadığı Tanrının varlığına delil yegane örnektir
rüyalar,uyurken sıkılmayalım diye zihnin izlettiği filmlerdir..bilinçaltı,bilinç yüzeyine çıkar ve orada benzersiz bir macera karalar... rüyaların bir çeşit günsonu raporu olduğunu da düşünüyorum... gündelik telaş içersinde,kimi zaman,yeryüzünün sokakları boşaldığında,ışıkları söndüğünde farkında olmadığımız ayrıntıların meydana çıkıp cirit atması,kaçırdıklarımızın gözümüze sokulması bu yüzdendir... nice rüya vardır,gündemde olmayan gündeme bomba gibi düşer,nicesi de en kralını listedışı bırakır...üstelik çoğu sansürsüzdür,kişiyi çıldırtmakla tehdit eder...rüyanın kendine özgü bu kurgusudur onu bu denli şaşırtıcı kılan...
şu sıralar,gözümü kapamama bile fırsat tanımıyorlar sahneye çıkmak için... nitekim bu denli yorgun uyanmanın başka nasıl bir açıklaması olabilir ki? rüyalarımda nesnelerin ve insanların gerçek boyutlarından eser yok... herşey çok küçük... ve sadece türkçe konuşuluyor... zaman zaman yabancı bir dilde rüya görmenin mümkün olup olmadığını düşünüyorum... türkçe dublaj ya da alt yazıyla,olanı biteni kavramaya çalışırken aynı anda yabancısı olduğum rüyaya dahil olabilir miyim acaba?
rüyaların bbirçok çeşidi var diye düşünüyorum... şekil ve içerik bakımından ayrılabilirler yani... kiminde kaçtıklarınız,kiminde koştuklarınız,kiminde farkında olmadıklarınız rüyanın can damarıdır... bir diğeri ise,'dejavu'lu olanıdır... bu tür rüyaların temelini tekrarlar oluşturur...'rüyacı' öylesine bezmiştir ki,yanlışlıkla eskilerden bir film takmıştır...ve bütün sızlanmalarınıza rağmen değiştirmemiştir... size heyecandan uzak,saman tadında seyirler dileyip geri çekilmiştir...
güzel rüyalar da vardır...çikolata parçacıklı muffin gibileri... bu güzel rüyalar,dondurulmuş gıdalar gibidir...anne yemeği yokken onlara ihtiyaç duyulur... gerçek hayatın cimriliğinin telafisidir bu rüyalar...zaten gerçek hayatta mutluyken siz de sallamazsınız bu rüyaları...
estetiği,bütünlüğü,bilince yaptığı baskı ne olursa olsun rüya bir giz'e kaçış biletidir...
rüyaları hep kadınlar görür...veya rüyalar hep kadınları görür... erkekler sadece seyrederler rüyalarını.. seyreder ve unuturlar..erkelerin rüyalarla teması dokunmalıktır sadece..ellerini sürer,dokunur ve geri çekilirler... rüyaları hep kadınlar arşivler..taa genç kızlığında gördüğü rüyayı bir kenara not etmek,kızkardeşinin hamileyken gördüğü bir rüyayı bugün hala hatırlıyor olmak ve rüyalar aracılığıyla birbirleriyle temasa geçmek kadınlara özgü bir maharettir.. oysa ne tuhaftır ki,rüya iletişim ağları böylesine dişil olduğu halde, rüya tabiri kitaplarının yazarları da yayıncıları da hep erkektir...
.
...
.
uyudum ve düşümde,
hep o nar ağacı…,
öylece bana bakar,
dallarını gözlerimden ayırmadan,
hep o kederli nar ağacı…,
küçüldüm rüyaya ve;
içine girdim,
gördüğüm en güzel bahçeydi…,
eğildim, yerde bir eflatun ayrılığın çiçek tozları,
eflatun çiçek tozları her yer,
nar çiçeğim;
senden mi süzüldü
eflatun çiçek tozları söyle…,
ve uyandım;
kara boşlukta dönen,
rengi bozulmaya yüz tutmuş,
meymenetsiz bir dünya…,
.
...
.
Rüyalar, başka dünyalara açılan kapılar. Rüya kapısından
geçince de bir arada olalım canım sevgilim benim,
iyi geceler, renkli rüyalar. :)
''Rabbim,beni rüyalarımdan sorumlu kılmadığın için sana şükrediyorum.'' Aziz Agustinus
rüya gerçeğin başka bir şeklidir ve güzeldir.
Bilinç altına yerleşen düşüncelerin tezahürüdür,iyi düşüne biliyorsak güzel rüyalar görürüz
rüyalarımızda gelecekte olabilecekleri hissedebiliyorsak geleceği bilmenin bir yolu olmalı diye düşünüyorum .
rüyasında sık sık yılan gören çok kötü şeyler yaşar büyük bunalımlar dan geçer tufalar atlatır.
Ezginin günlüğü şarkısıdır.
Ve hayat artık beni bu şarkı ekseninden çıkarmalısın.
Rüya
Bir kuş uçar, gökyüzünde süzülür
Bir çocuk bütün oyunlara yazılır
Bir gül kokar, tüm çiçekler ezilir
“Bir tel kopar, âhenk ebediyyen kesilir” (*)
Yüzünü görmem, yerini sormam
Elini tutmam, seni hiç unutmam.
Tenine değmem, sesini duymam
Adını koymam, sana hiç doymam.
Görsel olarak hiç bir şekilde aktarımı yapılamayan, herkesin bilip anlattığı
Yalnız somut olarak ispatının mümkün olmadığı
Tanrının varlığına delil yegane örnektir
korkudan uykum kaçtı.
Sabahında tüm gün tesirinde bıraktırır kendini..
Gerçek olamayacak kadar güzeldi derler ya, işte öyle bir rüyaydı...
Rüyatabirleri.gen.tr
Hz.Yakup..Yakub'un Yusuf'u..
Sonra Babil'in asma bahçelerine asıyorum kendimi uyanmak için..
bazen gerçekleşmesi mümkün olmayan bazende gerçekleşmesini istemediğimizdir..
Uyuyanlar, uyumayanlara rüyalarını anlatsın.
Yaşamın sanki'si.
Jung'a göre 'Tanrısal seslerdir'
Gerçek olamayacak kadar güzel, gerçek olamayacak kadar hayal.
Rüyalarımın fotoğrafını çekebilseydim, bir sürü anımız olacaktı...
rüya; içinden çıkılması en zor boyut.. yine deen güzel onu sertap erener anlatıyor klibi ve şarkısında;
hadi yüreğim hadi gayret bu bir rüya farzet diyerek..
'kara kitap' orhan pamuk
Ne zamandır gelmez oldun rüyalarıma.. Neden?
rüyalar,uyurken sıkılmayalım diye zihnin izlettiği filmlerdir..bilinçaltı,bilinç yüzeyine çıkar ve orada benzersiz bir macera karalar...
rüyaların bir çeşit günsonu raporu olduğunu da düşünüyorum...
gündelik telaş içersinde,kimi zaman,yeryüzünün sokakları boşaldığında,ışıkları söndüğünde
farkında olmadığımız ayrıntıların meydana çıkıp cirit atması,kaçırdıklarımızın
gözümüze sokulması bu yüzdendir...
nice rüya vardır,gündemde olmayan gündeme bomba gibi düşer,nicesi
de en kralını listedışı bırakır...üstelik çoğu sansürsüzdür,kişiyi çıldırtmakla tehdit eder...rüyanın kendine özgü bu kurgusudur onu bu denli şaşırtıcı kılan...
şu sıralar,gözümü kapamama bile fırsat tanımıyorlar sahneye çıkmak için...
nitekim bu denli yorgun uyanmanın başka nasıl bir açıklaması olabilir ki?
rüyalarımda nesnelerin ve insanların gerçek boyutlarından eser yok...
herşey çok küçük...
ve sadece türkçe konuşuluyor...
zaman zaman yabancı bir dilde rüya görmenin mümkün olup olmadığını düşünüyorum...
türkçe dublaj ya da alt yazıyla,olanı biteni kavramaya çalışırken aynı anda
yabancısı olduğum rüyaya dahil olabilir miyim acaba?
rüyaların bbirçok çeşidi var diye düşünüyorum...
şekil ve içerik bakımından ayrılabilirler yani...
kiminde kaçtıklarınız,kiminde koştuklarınız,kiminde farkında olmadıklarınız
rüyanın can damarıdır...
bir diğeri ise,'dejavu'lu olanıdır...
bu tür rüyaların temelini tekrarlar oluşturur...'rüyacı' öylesine bezmiştir ki,yanlışlıkla
eskilerden bir film takmıştır...ve bütün sızlanmalarınıza rağmen değiştirmemiştir...
size heyecandan uzak,saman tadında seyirler dileyip geri çekilmiştir...
güzel rüyalar da vardır...çikolata parçacıklı muffin gibileri...
bu güzel rüyalar,dondurulmuş gıdalar gibidir...anne yemeği yokken
onlara ihtiyaç duyulur...
gerçek hayatın cimriliğinin telafisidir bu rüyalar...zaten gerçek hayatta mutluyken
siz de sallamazsınız bu rüyaları...
estetiği,bütünlüğü,bilince yaptığı baskı ne olursa olsun rüya bir giz'e kaçış biletidir...
uyurken sürdürdüğümüz yaşam...
rüyaları hep kadınlar görür...veya rüyalar hep kadınları görür...
erkekler sadece seyrederler rüyalarını..
seyreder ve unuturlar..erkelerin rüyalarla teması dokunmalıktır sadece..ellerini sürer,dokunur ve geri çekilirler...
rüyaları hep kadınlar arşivler..taa genç kızlığında gördüğü rüyayı bir kenara not etmek,kızkardeşinin hamileyken gördüğü bir rüyayı bugün hala hatırlıyor olmak
ve rüyalar aracılığıyla birbirleriyle temasa geçmek kadınlara özgü bir maharettir..
oysa ne tuhaftır ki,rüya iletişim ağları böylesine dişil olduğu halde,
rüya tabiri kitaplarının yazarları da yayıncıları da hep erkektir...
adı üstünde rüya.. mutlaka uyanacaksın ve bitecek illaki...
Uykudan uyanınca insanı uyandığına pişman eden, geri dönmek isteyipte dönemeyince çaresizlikten delirten, hayatta birdefa görülebilen harika bir rüyasın! O kadar güzelsinki yüzüne bakamıyorum. Titriyor ellerim ellerini tutamıyorum. Dolanıp sarmak geliyor içimde saramıyorum. Öylesine bağlanmışımki, sensiz duramıyorum. SENİ ÇOK SEVİYORUM! ...