Kültür Sanat Edebiyat Şiir

reenkarnasyon sizce ne demek, reenkarnasyon size neyi çağrıştırıyor?

reenkarnasyon terimi Ebubekir Korucu tarafından tarihinde eklendi

  • Gizem Aksüt
    Gizem Aksüt

    ruhun kendini en iyi şekilde deniyimlemek,tanımak ve ulaşmak istediği noktaya gelmek icın farklı sayılarda belkıde bınlerce kez fiziksel olarak bir bedende dünyaya geri gelmesidir.

  • Feyza Yüksel
    Feyza Yüksel

    Tenasüh,ruh göçü anlamındadır.
    İslam inancına göre kabul edilemez.Yani böyle birşeu yoktur.
    Tam anlamıyla olgunlaşamayan ruhlar tekrar dünyaya gelecekse cehennemin anlamı nedir.
    Hesap günü ile bağdaşmaz.
    Çok enteresandır ki reenkarnasyon geçirdiğine inanan insanların hepsi geçmişinde Orta Çağ'da prenses olduklarını iddia ediyorlar.

  • Alperen Musa
    Alperen Musa

    reankarnasyon dıyınce kafası calısan ve ınanan ınsanların aklına ve benım aklıma ıslam gelıyor ve dını ınancım bunu kabul edılemez olarak gosterıyor.ve bu olayların cıktıgı yer hep aynı bolge oldugu ıcınde bır kez daha ınanasım gelmıyor.

  • Ndk
    Ndk

    efenim. önce reenkarnasyon konusunda bir okumamış ve hayatlı dalgaya alan kesimin, bir de entel ve sanatsal faaliyetlere kendini vermiş insanların ayrı görüşleri vardır.. birinci bahsettiğim cahil cühela ya reenkarnasyon dediğin zaman hemen ama hemen işi islama vurup.' ya bi sittir kardeşim ne reenkarnasyonu biz müslüman adamız topraktan geldik topraga gideceğiz bik bik... ve bunun gibi nice aynalı tahir efektleri ikinci kesimden bir insana yani sanatçıya sorduğun zaman iyi hoş söyler anlamlı da söyler ama başlar zırvalamaya: 'reenkarnasyon mu dediniz.. ah... bu sanatsal güzelliklerin birleştiği naciz noktada... sanki cennetler ötesi güzellikler, bikbikbik... asıl konuya gelememektedir..uçar ve bi sittir git dedirtir... işin gerçeği reenkarnasyonun ispatlanamadığıdır..ispatlanamayan bir şeyse bilimsel olarak kabul edilmez.. örnegin ispat etmeniz için gidip yeni doğan bir bebegin kulağına yaklaşıp:' hişşt ismail abi sen misin? ismail abi..' demeniz gerekir..bebekten bir tepki gelirse bilinki o önceki hayatındaki ismail abinizdir :)) ispatı olmayan şeyler mümkün değildir diyor, izin verirseniz konuyu kapatıyorum.. reenkarnasyon sadece doğaüstü ve sanatsal aktivitelerle birleşirse anlam kazanır. böyle daha sevimli olur. ama yavan olarak hep yanlış anlaşılmalara yol açar, açacaktır da..

  • Elif Topraksüren
    Elif Topraksüren

    Neymiş efendim önceki hayatımızda çiçekmişiz böcekmişiz efendime söyliyim topmuşuz zıp zıp bizimle oynamışlar nedir bu şaklabanlık düşünücek başka bişey kalmadı tabi koca dünyada hiçliklerle uğraşılıyor el insaf uyanın artık.

  • Var Mısın?
    Var Mısın?

    Karma felsefesinin bir sonucu olarak reenkarnasyon, -yani bir insanın öldükten sonra başka bir bedenle dünyaya tekrar geldiği- inancı Hint dinlerinde çok köklü olarak yerleşmiştir. Karma ve reenkarnasyon arasındaki ilişki Dinler Tarihi isimli kitapta şöyle açıklanmaktadır:

    ... Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun 'hayatına son verirler.' Onlar kusur etmezler. Sonra gerçek mevlaları olan Allah'a döndürülürler. Haberiniz olsun; hüküm yalnızca O'nundur. Ve O,hesap görenlerin en süratli olanıdır.
    (Enam Suresi, 61-62)

    Karma doktrinine bağlı olarak tenasuh, yani ruhun bir bedenden ötekine geçtiği inancı doğdu. Böylece ölümden sonra devamlı var olma, ruhun bedenden ayrı olduğu fikri gelişmiş oldu. Bu inanışa göre, ruh kendi derecesi içinde yüksek veya alçak olarak doğar. İnsan yaptıklarına göre hayvan, bitki, insan veya tanrı şeklinde doğar. (Buna göre insan kendi kaderinin mimarıdır.) Bu doğuş, bir sebep sonuç ilişkisi içinde gerçekleşir. Manevi ve ahlaki karşılık, yani yapılanların sonucu ruhun tenasuhu ile mümkün olur. Sonraki hayatta mutlu olmak, doğru harekete bağlıdır. Her şahıs, işlerinden sorumludur. Ölümden korkmaya gerek yoktur. Devamlı yeniden doğuşlarla insan, arzularına ulaşır, devamlı bir tatmin elde eder. O, tanrı Brahma'da yaşar. Bu inanışın Hintliyi kuvvetli bir iyimserliğe ulaştırdığı ileri sürülmektedir.1

    Görüldüğü gibi, Karma'da ahiret inancı yoktur; bunun yerine sürekli ölüp, tekrar dünya hayatında aynı ruhla, fakat yeni bir bedenle dirilme inancı vardır. Ancak bu, Allah'ın Kuran'da bildirdikleri ile çelişen, batıl ve sapkın bir inançtır.

    Bu felsefede dikkat çeken bir başka sapkın inanç ise, insanın bir ilah olarak da doğabileceğine inanılmasıdır. Bu, tarih boyunca inanılan en batıl ve gerçek dışı iddiadır. Böyle bir iddia açıkça Allah'a şirk koşmak anlamına gelmektedir. Oysa açıktır ki, hiçbir insan ilah olamaz; tek bir İlah vardır ve O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Tüm kainatın ve canlıların sahibi, yaratıcısı, koruyucusu ve ilahı Allah'tır. O'nun eşi ve benzeri yoktur. Rabbimiz olan Allah, bu gerçeği Kuran'ın İhlas Suresi'nde şöyle bildirir:

    De ki: O Allah, birdir. Allah, Samed'dir (herşey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır) . O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir. (İhlas Suresi, 1- 4)

    Bunun dışında bir inanca sahip olanlar doğru yoldan sapmışlardır ve dünyada da ölümden sonraki hayatta da zarardadırlar.

    KURAN'DA REENKARNASYON YOKTUR, ÖLÜM VE DİRİLME BİR KEREDİR

    Reenkarnasyon hiçbir ilahi kaynağa dayanmayan batıl bir inançtır. Ancak sadece Hint dinlerinde değil, dünyanın her yerinde reenkarnasyona inanan, daha doğrusu reenkarnasyonun doğru olmasını isteyen insanlar bulunmaktadır. Bunun nedeni, dine inanmayan, ahiretin varlığını inkar eden, ölümden sonra yok olmaktan veya sonsuza kadar cehennemde kalmaktan korkan insanların, reenkarnasyonu, bu korkularını yenmek için bir çıkar yol olarak görmeleridir. Çünkü reenkarnasyon inancının temelinde de ölümden korkmamak gerektiği ve insanın yeniden doğuşlarla arzularına ulaşabileceği yönünde gerçek dışı bir telkin yatmaktadır.

    Oysa Kuran'da ölümün ve dirilişin bir kez olduğu bildirilmektedir. Her insan dünyada sadece tek bir hayat yaşar, bu hayatından sonra ölür ve ölümünden sonra tekrar diriltilerek, dünyada tüm yapıp ettiklerine göre sonsuza kadar cennette veya cehennemde kalmayı hak eder. Yani insanın bir dünya hayatı, bir de sonsuza kadar yaşayacağı ahiret hayatı vardır. İnsanların öldükten sonra dünya hayatına geri dönemeyecekleri Kuran'da çok açık olarak bildirilmektedir:

    Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram) dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler. (Enbiya Suresi, 95)

    Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: 'Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım (dünya) da salih amellerde bulunayım.' Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır. (Mü'minun Suresi, 99-100)


    Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır
    ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir...
    (Al-i İmran Suresi, 185)


    Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi, insanların bir bölümü ölüm ile karşılaşınca, tekrar dirilme ümidi içinde olacaklardır. Ancak, kendilerine bunun kesinlikle mümkün olmadığı o an açıklanacaktır. Allah bir başka ayetinde insanların ölümü ve diriltilmesi ile ilgili şunları bildirir:

    Nasıl oluyor da Allah'ı inkar ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi o diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O'na döndürüleceksiniz. (Bakara Suresi, 28)

    Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi, insan başlangıçta ölüdür, yani yaratılışının temeli başlangıçta, toprak, su, çamur gibi cansız maddelerden oluşmaktadır. Daha sonra Allah bu cansız yığına 'bir düzen içinde şekil verip' diriltir. Bu dirilişten belli bir süre sonra insan, yaşamı sona erince tekrar öldürülür ve toprağa geri döner, çürüyüp-ufalanıp toz haline gelir. Bu da insanın ikinci defa ölü haline geçişidir. Geriye ise son kez diriltilmesi kalmıştır. Bu da ahiretteki dirilmesidir. Her insan ahirette diriltilecek ve bir daha geri dönüşün mümkün olmadığını anlayarak, dünyada yaptığı herşeyin hesabını verecektir.

    Diğer ayetlerde de insanın dünyaya geldikten sonra tek bir ölümden başka ölüm tadmayacağı şöyle bildirilir:

    Orda, ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur. Senin Rabbinden, bir fazl ve (lütuf) olarak. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş' budur. (Duhan Suresi, 56- 57)

    Yukarıdaki ayetler, ölümün sadece bir kez olduğunun görülmesi açısından son derece açık ve kesindir. İnsanlar her ne kadar ölüm ve ahiret korkularını yenmek ve kendilerini teselli etmek için reenkarnasyon gibi batıl inançları kabul etmek isteseler de, gerçek olan, öldükten sonra bir daha dünyaya gelmeyecekleridir. Her insan sadece bir kez ölecektir ve bu ölümünden sonra, Allah'ın takdiri olarak sonsuza kadar yaşayacağı ahiret hayatı başlayacaktır. Allah her insanı dünyada yaptığı iyilik veya kötülüklere göre, cennetle ödüllendirecek veya cehennemle cezalandıracaktır. Allah, sonsuz adalet sahibi, sonsuz merhametli ve şefkatli olandır ve herkese yaptığının karşılığını eksiksiz olarak verendir.

    Ölümden veya cehenneme gitme ihtimalinden korkarak, batıl inançlarda teselli aramak ise, hiç şüphesiz insana çok büyük bir yıkım getirir. Akıl ve vicdan sahibi bir insan, bu yönde bir korkusu varsa, cehennem azabından kurtulup cenneti umabilmek için samimi bir kalple Allah'a yönelmeli ve insanlar için tek hidayet rehberi olan Kuran'a uymalıdır.

  • O-lay Ufku
    O-lay Ufku

    varmı yok munun ötesinde
    anlatıldığı ve anlaşıldığı gibi mi gerçekten; şüpeli

  • Arthas
    Arthas

    İnsan rûhu çok geniş ve basîttir. mânevî âlemleri her ne kadar fizikî olarak görmüyorsak, seslerini işitmiyorsak ve onlarla temas kurmuyorsak da, rûhumuz çok ender de olsa, gizli veya açık bu âlemlerle yakınlık kurabilmektedir. Bazen rüya yoluyla, bazen fazlaca gelişen bir duygumuzun açtığı bir pencere yoluyla, zaman zaman bu âlemlere yakınlaştığımız olur. Meselâ bazen rüyamızda berzah âlemine yaklaşır, ölmüş dedemizi görür ve onunla konuşuruz. Rüyamızda bazen mîsal âlemiyle temas kurarız, bazen cinler âlemine yaklaşırız, bazen de vukûu yaklaşan bir olayı kader âleminden farklı sembollerle görürüz. Hayâlimiz tüm gördüklerine bir şekil ve bir sûret biçer ve bizim için tanıdık şekillerle bize gösterir. Yorumu da bize kalır.

    Öte yandan, çok ender de olsa bazı insanların muhtemelen bir psikolojik rahatsızlık sebebiyle bazı duyguları, abartılı şekilde, yukarıda belirttiğimiz âlemlerden biriyle yakınlığını sürdürür. Bu yakınlığı, yaşadığı dünya âleminde yorumlamaya kalktığı zaman ise ortaya saçma sapan bir takım yorumlar çıkar. Geçmişte falanca yerde yaşamış olarak kendisini tanımlayan kimse, yukarıda bahsi geçen âlemlerden birisiyle fazlaca yakınlık kurmuş ve muhtemelen psikolojik dengesini bozmuş olduğundan isâbetsiz yorumlar yapmaktadır. Böyle kişiler ortaya çıkıp kendilerini ya başka bir insan bedeninde olduğunu, ya geçmişte de yaşadığını, ya da kendisini bir hayvan karakterinde hissettiğini söyleyebilmektedirler. Tedâvî olmaları gerekirken, yön değiştirip, reenkarnasyon meraklılarına malzeme olmaktadırlar. Medya da bunu kullanmaktadır.

    Diğer yandan, hak dinlerde var olan, Peygamber Efendimiz’in (asm) haber verdiği ve Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin yorumladığı gerçek şudur: Salih (iyi) ruhlar ölünce kabirlerinde kalmazlar, gökleri ve yerleri gezerler. Bir kısmı Cennete mahsus yeşil kuşların içinde, bir kısmı şehâdet âlemi de denen bu yaşadığımız âlemdeki kuşçukların ve sineklerin içlerinde gezerler ve o kuşçukların duygularıyla dünyayı temâşâ ederler, izlerler, tefekkür ederler. Bir kısım Cennet ehli kimseler, berzâh âleminde iken “Tuyurun hudrun” denilen yeşil kuşların içinde Cennette gezerler.1 Demek sâlih ruhlar serbesttirler; kabirlerinde mahpus olmuyorlar, yıldızlarda, dünyada ve değişik yerlerde Allah’ın izniyle diledikleri gibi geziyorlar.2

    Kanaatimize göre, ilkel dinlerdeki reenkarnasyon inancı, hemen her Peygamberle geçmişte insanlığa bildirilen “sâlih ruhların gezmesi” hakikatinin, yine insanlar eliyle deforme edilmiş, yani bozulmuş bir şeklidir. Mâlûm; babasız doğan Hazret-i İsa’ya “Allah’ın oğlu” diyecek kadar zaman zaman hoyratlaşan, akıldan, idrâktan, iz’andan ve insaftan uzaklaşan insan denen bu varlık sınıfı, hak dinlerin getirdiği gerçekleri bozmakta ve değiştirmekte çok maharet sergiledi. Hayatı seven, fakat sorumluluktan kaçan insanoğlu, sorumluluk getiren âhiret inancı yerine, sadece bir hayat ümidi veren reenkarnasyonu abartılı olarak benimsedi. Oysa âhiret inancı varken, reenkarnasyona sapmaya ne ihtiyaç var? Zaten âhirette hayat vardır!

    Unutulmamalıdır ki, çürük ve batıl inançların tek çâresi sağlam inançlardır. İslâmiyet’in ter ü tâze âhirete îmân akîdesi tüm batıl inançları ve tüm reenkarnasyon anlayışlarını kökünden yıkacak güçtedir.

    Nitekim Cenâb-ı Allah Kur’ân’da, “Biz ölüleri diriltiyoruz”3 demektedir. Bu diriliş rûhun kendi kişiliğinde ve müstakil hüviyetiyle dirilişinden başka bir şey değildir. Ne Kur’ân’da, ne de hadislerde reenkarnasyona haklılık verecek tek bir işâret yoktur.

    Evet, öldükten sonra hayat vardır; fakat ilkel iddiâcıların dediği gibi “başka bedenlere göçüş” şeklinde değil; Kur’ân’ın îlân ettiği gibi “müstakil diriliş” biçimindedir.

  • Dadasdasdasd
    Dadasdasdasd

    yalan dolan

  • Ebubekir Korucu
    Ebubekir Korucu

    reenkarnasyon şeyatının yalanlarından bir tanesidir.bu OKKÜLTİZM ilmi içine girer.okkültizm ise ZÜLMANİ İLİMLER diye tarif edilir.zülmani ilimlerin sahibi,merkezi ise şaytandır,iblistir.
    kur'an-ı kerim'de reenkarnasyonun olmadığını bilmek ve reenkarnasyonun bir safsata olduğunu kur'an ayetleri ışığı altında öğrenmek ve reenkarnasyonla ilgili aşağıdaki yazının tamamını okumak için güzel bir site...
    *******************************************************

    Sizce reenkarnasyon var mıdır?

    Reenkarnasyon var mıdır diye düşünürken, bizim aklımıza takılanlar oluyor:

    İnsanların nüfusu, zaman içinde artıyor. İşte bir milyondan bir milyara çıktı, bin kat arttı. Nüfusa yeni insanlar eklendi. Yeni bir insanın enkarne olabilmesi için, bir bedende yaşamış olması lâzım; halbuki bu yeni insan, mevcut nüfusa ilave olarak doğuyor. Bütün eski ruhlar, başka bedenlerin içerisinde ve bedenlerin sayısı belli. Hiçbirinin bu kişinin vücudunda olması mümkün değil; çünkü onların zaten bedenleri var. Mevcut sayıya ilave edilen her yeni kişi, yeni bir ruhun, içine girmesiyle hayatını devam ettireceğine göre, acaba reenkarnasyon gerçek olabilir mi?

    Şimdi bize diyeceksiniz ki; reenkarnasyonu yaşadıklarını söyleyen insanlar var...

    Bütün bu hikayelerin iç yüzünü ve reenkarnasyonun asıl hedefini öğrenmek isterseniz, TIKLAYINIZ...
    ************************************************
    a'dan z'ye reenkarnasyon

    65.122.110.233/webs/mutlulugunsirri/reenkarnasyon.htm

  • Selin Sonsuz
    Selin Sonsuz

    ruhun farklı bir bedende yeniden dünyaya gelmesi...
    bence her ruh, her koyun gibi kendi bacağından asılır...kıyamet gününde herkes kendi hesabını verir...bu nedenle de inançlarıma ters düşen bir durum...(herkesin fikrine saygımız var-parantez içinde) ..

    ancak ilginçtir ki antakya civarlarında bu konuda birçok hikaye anlatılır.efsaneleşmiş hikayeler...ve ispatlı gibidir de üstelik...
    örneğin bir erkek çocuğu bir gün çıkagelir...ve sana ben senin ölen eşinim der...üstelik de bütün yaptığınız özel şeyleri sayarak...ve ölüm anını bile tam olarak anlatır...araba çarpmıştı...felan gibi...
    gerçekten açıklaması zor bir durum...insan arada kalan ruhlar var mı acaba diye düşünüyor bazen...bu konuda hristiyanlık da çok yazmış çok çizmiştir...biraz propaganda kokusu vardır ama...büyüler de gerçektir...

  • Yakup Cagdas
    Yakup Cagdas

    Cesedden cesede atlarken bir bacağı kırılmış kişilerin yattıgı hastanenin arka bahçesine verilen isimdir..

    Tanımını bilmiyen öküzlerin de kendilerini insan sanıp dedemiz sizdendi diyebilmelerine cesaret veren kelimecikler..

    Ha bir de bu meret bedendenden bedene geçmeden gerçekleşemez. Gerçekleştiğini söyliyenle şimdi ruh olduklarından mı böyle diyorlar acaba :))