Kültür Sanat Edebiyat Şiir

ramazan sizce ne demek, ramazan size neyi çağrıştırıyor?

ramazan terimi Ahmet Ok tarafından tarihinde eklendi

  • Uğur Benek
    Uğur Benek

    Reyyân Cenneti, oruç tutanların kapısı.
    Ramazân-ı Şerif ise, kilidin anahtarı.

  • Melek Çelik
    Melek Çelik

    BENCE HOŞGÖRÜNÜN EN GÜZEL YAŞANDIĞI BAYRAMLARDAN BİRİSİ

  • Yaşar Özcan
    Yaşar Özcan

    erkek ismi

  • Sümeyye Elif Aydoğan
    Sümeyye Elif Aydoğan

    ruhların ve kalplerin sonsuz huzuru yaşadığı tek ay. imanı kalpte hissettirecek kadar mübarek olduğu için yüce allah'a hamd olsun aldeste...

  • Corlioni
    Corlioni

    nerde kaldı ramazanlar, senede 1 ay ibadet ederdik onu da etmez olduk, noldu bize, noldu bu gençliğe dünya nereye gidiyor...

  • Can Ay
    Can Ay

    ramazan 11 ayın sultanı
    yardımlasmayı cagrıştırıyor
    yardımlasmada rantı ranta yardım derneklerini
    yardım dernekleride dini sömürmesi
    din sömürüldügü zaman yardımlasma ortadan kalkar

  • Derya Hizmetli
    Derya Hizmetli

    Ramazan, hoşgörü ayı. Mağfiret ve bağışlanma ayı.
    Tövbe ettiğimiz ve bağışlanma dilediğimiz günah ve hatalarımızı, yeniden işlememek dileklerimle, müslümanların ramazan ayını kutluyorum. Bayramımız yaklaştı. İnananların Ramazan Bayramı mübarek olsun.

  • Mehmet Fatih Doğrucan
    Mehmet Fatih Doğrucan

    onun dışında ki 11 ayın da esasen mübarek olduğunu hatırlatır
    eeeeeeee mübarek 11 aylara da az kaldı,

  • Rukiye Ünal
    Rukiye Ünal

    Dört senedir muafım (:

  • Şayler Gafici
    Şayler Gafici

    önceden daha bi maneviyatlıydı şimdilerde kalmadı o maneviyatından eser ne yazık ki

  • Ülkü Yorulmaz
    Ülkü Yorulmaz

    Midemiz boşaldıkça ruhumuzun doyduğu mübarek bir ay.Ya Şehr-i Ramazannn..

  • İnşirah Melâl
    İnşirah Melâl

    Ramazanınız mübarek olsun diyeceğiz ama ibadetlerin âdet, adetlerin ibadet olduğu şu zamanlarda, kelimelerin ve cümlelerin de içi boşaltıldı. Sizler boş şeylerden yüz çevirme gayretinde olan, dolayısıyla kelimelerin de boşuna değil, dolusuna bakan müminler olarak, bizlerin bu klasik sözün içini nasıl doldurduğunu merak edersiniz değil mi?

    Yüzlerce yıl önce bu vakitlerde bir hatırlatma safhası daha başladı tarihte…
    Aylardan Ramazan’dı. Ve RAMAZAN, bir EMİN ile kulak verdi EMİR’ e. Açtı kendisini İLAH’İ VAHY’E… Bir-bir indi ayetler ZAMAN İÇİNDE ve ZAMANIN İÇİNE… Neden var olduğumuz, neler yapacağımız ve nelerden sakınacağımız hatırlatıldı. Mübarek Kur’an’ la bereketlendi zamanlar ve mekânlar… Ramazan ayını bereketli kılan, Kur’an’ ın bereketiydi. Ramazan’ı RAMAZAN yapan KURAN’I KERİM’ di…
    Öyle değil midir? Bu FURKAN, seslendiği ve dokunduğu hangi ABDESTLİ AKLI, hangi ABDESTLİ KALBİ bereketli kılmamış, mübarek kılmamıştır ki?
    İşte içinde bulunduğumuz bu günler, aslında bir HATIRLATMA sürecidir. Hala Kur’an inmemiş beyinlere, Kur’an inmemiş kalplere bir hatırlatmadır. Ya da, bedeninin abdestinin inceliklerine dalıp, zihnine ve kalbine abdest aldırmayan, KUR’AN’ ın PİST’ ini PİS bırakanlara HATIRLATMADIR. Bu hatırlatmanın kendisi zaten mübarektir ve hatırlayıp hayatına onunla yön verenlerin mübarek kılınması için gönderilmiştir. Bu yüzden sadece Ramazan değil, Kur’an ile geçirilmiş ömrün her safhası mübarektir, bereketlidir.
    Belki de Ramazan ayı, yaşanması gereken bir ömrün küçültülmüşü, bir sembolüdür. Ömrümüzü ramazan bilmek, Oruç tutmak gerekir aslında ömür boyu…! ! !
    ORUÇ TUTMAK; âlemlerin Rabbine teslim olmaktır. ORUÇ TUTMAK; emre boyun eğmek ve va’d edilen vakte kadar sınırları korumaktır. “BEN DEĞİL MİYİM SİZİN RABBİNİZ? ” sorusuna “BELÂ_ŞAHİD-N” (kesinlikle sensin ve bizde buna şahidiz) dediğimizi hatırda tutmaktır. Bilmeden, FARKINDA OLMADAN yiyip-içtiklerimiz olsa da, RAHMAN olana sığınmaktır.
    Tutmaya çalıştığımız bu ÖMÜR ORUCUNU BOZAN şeyleri,ALEMLER’İN RABBİ’ ne bağlı kalarak değil de kişi-kurum-toplum ve otoritelerin, yani NEFS’ in “DEĞER” kabul ettiği MERCİLERİN yorumlarına takılarak öğrenip amel ettiğimiz, ve böylece, verdiğimiz sözü zedelediğimiz anların sonrasında, “TERTEMİZ BİR TEVBE” ile RAHİM olan Allah’a sığınmaktır.
    Ve vakit gelip TOP değil SUR patladığında ziyafete oturmaktır.
    Ama maalesef, “ÖMÜR ORUCU” tutmayanların, ramazanda “ORUCA TUTUNMAYA” çalıştıklarını görüyoruz. Elhamdülillah ki; Ramazandaki “ORUÇ’ a TUTULUP”, gündelik hayatlarında ORUÇ tutmaya başlayanları da görüyoruz.Bazılarının da alaycı bir üslûpla “ben mi orucu tutuyorum, oruç mu beni belli değil! ! ” dediğini duyuyoruz, aslında ne çok şey anlatıyor bu söz bizlere.
    Evet doğrudur, biz ORUÇ TUTARSAK, ORUÇ’TA BİZİ TUTAR. Oruç bizi diri ve verimli tutar, nefse rağmen sınırda tutar. Oruç bizi kibirden, riyadan, bencillikten, küfürden, şirkten ve tağuttan, kısacası tüm şeytani oyunlardan uzak tutar. AMA HANGİ ORUÇ? Ramazan’da “TUTUNULAN” mı? YOKSA TÜM HAYATA YAYILMIŞ OLAN MI?

    Bizler bu gözlerle bakıyoruz RAMAZAN ayına ve ORUCA. Ve bu yüzden Ramazan’ınız mübarek olsun diyemiyor, dediğimizde ise içini böyle dolduruyoruz…
    Amacımız, farklı şeyler söylemek ve oruç hakkındaki klasik fikirleri yok saymak değil, Asıl amacımız alışılageldik şeylerin “ANLAŞILAGELDİK” şeyler olması gerektiğini vurgulamaktır. Zihinlerdeki ORUÇ VE RAMAZAN tasavvurunu, bir de bu açıdan bakıp-değerlendiriyor ve mübarek RAMAZAN ayında tuttuğumuz oruçların, ne kadar anlamlı ve önemli mesajlar içerdiğini bir daha anlıyoruz.
    Rabbim bu mübarek ayda tuttuğumuz oruçlarımızı kabul etsin…
    Ve bizi şuursuzca oruca tutunanlardan değil, teslimiyetle oruç tutanlardan etsin inşallah…
    Ramazan’ı mübarek kılan, bizleri de mübarek kılsın…
    Ramazan ayı, bir yılımızın ÖZEL’ i değil, bir yılımızın ÖZET’ i olsun…
    Ömrümüz Ramazan, akibetimiz BAYRAM olsun… “İNŞÂLLAH”…

  • Mehmet Asa
    Mehmet Asa

    Ramazan ecirlerin sevapların maneviyat değerlerinin
    dengeye geldiği insanın kendisinden ne umup ne bulduğunu
    değerlendirmesidir

  • Esat Erbil
    Esat Erbil

    İslam Alemimize Tanrı tarafından Müslümanlara armağan.

  • Necmi Uçar
    Necmi Uçar

    Ramazan ayı

    İnsanın açlığın çok zor olduğunu kavraması ve fakir fukaraya yardım etmenin gerekliliğini anlaması içindir. Ramazandan maksat Allah’ın verdiği tüm nimetler için şükretmektir.

    Şayet bunlar anlaşılmıyor sadece aç duruluyorsa sürekli aç kalanlar düşünülmüyor onlara yardım eli uzatılmıyor ise ramazan amacına ulaşmamış demektir.

  • Rabia Sultan
    Rabia Sultan

    ÖZLEMDİR RAMAZAN

    özel ve güzel bir aydır ramazan. gerçekten inanmış her müslümanın, hasretle beklediği aydır. her yıl yenilenen bir fırsattır ramazan. başı rahmet, oratası mağfiret, sonu necattır, yani günaflardan kurtuluştur. sevinç ayıdır. iyiliklerin ve ibadetlerin, bire yüz kazandırdığı aydır. bereket ayıdır. fakir fukara herkesin sofrası az çok bol bol nimetlerle süslenir. yardım ayıdır bu ayın hürmetine olan olmayana yardım eli uzatır. huzur ayıdır, insanlar öfke ve kötü hallerden sıyrılarak, vakitlerini daha çok ibadet ederek, akşam iftar gece sahur hayalleriyle süsleyerek kur anı kerimi bol bol okuma ve dinleme zevkine varırlar. hasılı on bir ayın sultanı sevgi ayıdır. sevgi tavan yapar. insanlar bu ayda Allah'ı! ve cenabı Peygamberi daha çok hatırlayıp daha çok severler. temizliktir ramazan. ruhlar manevi kirden, mideler devamlı doldurulmaktan kurtulur. sevdadır ramazan. sevenlerine, on bir aylık yolcudur. hasrettir, özlemdir, kavuştuğunda, vuslattır müdavimlerine. bayramdır ramazan. hakkını verenlere. bayramnız mübarek olsun. Rabia Barış

  • Nurcan Samuk
    Nurcan Samuk

    bence ramazan insanlara insan olmayı hatırlatıyor....bu ayda insanlar her yıl
    *yaratılış gayesinin yeniden farkına varıyorlar.
    *daha çok yardımlaşıyorlar.
    *kötülüklerden daha çok uzak duruyorlar.
    *tek ruh oluyorlar yani aynı şeyleri hissediyorlar.
    *paylaşıyorlar.
    *tıpkı şehitlerimize hep beraber ağladığımız gibi..milli dini bayramlarda aynı şeyi kutladığımız gibi..ramazandada hep beraber oruç tutuyoruz yani aynı şeyleri yaşıyor ve hissediyoruz...ve daha bir sürü şey....

  • Ayşe Nazlı
    Ayşe Nazlı

    günahlardan kurtulmak için fırsat ayı..

  • İdris Tan
    İdris Tan

    Her yıl, nefsimize hükmetmek ve onu kontrol altında tutabilmek için bize verilen bir aylık zaman dilimi... Zamanı iyi kullanmanız dileğiyle...

  • Recep Akıl
    Recep Akıl

    İnsanın şapkayı önüne koyup artık düşünmeye başlaması gerektiğini.Kara Afrika'yı,Afganistan'ı,Filistin'i,Irak'ı,Darfur'u ve daha nice kalem yazmaz dil söylemez acıyı..

  • Ayşe Safran
    Ayşe Safran

    iyi değerlendirilse ne güzel olur.
    sevgi, saygı, dostluk, barışmak
    düşmalığın bitmesi. herkes bitirip dost olmalı.

  • Zeyyen Pnr
    Zeyyen Pnr

    DİRİLİŞ!

  • Fatih Çınar
    Fatih Çınar

    evet onbir ayın sultanı özel bir aydır ramazan,ama gördüğüm o ki insanlar ramazan harici hertürlü naneyi yiyor,fakat ramazan gelince,birbaşka gösteriyorlar kendilerini,önemli olan,bütün aylarda,bütün günlerde,ramazandaymışcasına yaşamaktır,zaten ramazana yüklenen mana birazda mecazdır,diğer aylarda,günlerde allahın ayları allahın günleri değilmidir...

  • Zekeriya Maral
    Zekeriya Maral

    BİR NAZLI MİSAFİRDİR RAMAZAN

    Şimdi bir uhrevilik heyecanı çağlamalı yüreklerde. Her yıl hasret ve iştiyakla yolunu gözlediğimiz, gecelerin esâtiri güzelliklerinden, seherlerin sihirli dakikalarından, haftaların ve ayların Ramazansız çehrelerinin ardından, biricik sultanı bu ayların nazlı misafirini, edeple hürmetle karşılama zamanı.
    Millet olarak bizim dünyamızda bir başkadır Ramazan-ı Şerif ve oruç. Bu nazlı misafirin gelişiyle, rahmet haleleri düşer üstümüze ve maneviyata dair derinliği yeniden keşfediyor olmanın sevinç ve inşirahıyla adeta her yıl bir milat yaşarız. Giderken de bir yandan bayram sevincini yaşatır ve öte yandan sinelerimize garip bir burukluk salar da öyle gider.
    Bu nazlı misafirin gelişiyle, onu sahiplenen talihli ve nasipli insanların simalarından, mabetlerin feyzefşan gecelerine; tevhidin zarif sembolleri minarelerde ki ışıl ışıl mahyalardan, gönüllerde ki nur mahyalarına kadar her şey ondaki başkalığı sunar dünyamıza. Tespih ve tehlillerle inleyen ibadet hanelerimizde, his ve heyecan tufanından, müminlerin sarmaş dolaş hallerine kadar hemen her şeyde ötelere ait eşsiz bir firdevsilik görülür.

    Bu mübarek zaman diliminde seherler bir farklı hale bürünür ki yalnız bu aya mahsus büyülü ve mahrem edalarıyla bizlere kokular gönderirler maveradan.
    Segah makamında okunan akşam ezanı ile birlikte, bir şölen ihtişamı ile belirir emr-i ilahi. İftar ve teravih heyecanı kuşatır ruh ve bedeni. Sonra mümince yaşamanın hazzını duyar insan şükreder yaradana. Geceler sükunet ve bir huşudemle geçerken, içinde bin geceden daha hayırlı bir geceyi barındırır bu kutsi ay.
    Ramazan-ı Şerif, nazlı misafir, millet olarak bin yıldan beri devam eden inanç, anlayış, gelenek,duygu ve düşüncemizin bugün ki kıvamında; dünyamıza ve gönüllerimize sahur ve iftar davetlisi olarak teşrif edişi ayrı bir güzellik. Camilere iştiyakla koşan dırahşan çehreler, şadırvanların başında uhreviliğe hazırlanan, arınmayı temenni eden müminlerin huşusu gök kubbeye ahenkli bir yankıyla çarpıyor adeta.
    Bu misafir çok güzel, bir başka edalı, bir başka nazlı ve özeldir. Gitmesi istenmeyen bir misafir ve de Yüce Rabbimizin bir lûtfu bu bize. Bu misafire gereği gibi hürmet ve hizmet etmeyi Rabbimiz cümlemize nasip eyleye. Bu kutlu misafirin memnuniyeti de bizi asıl gayemiz olan Hakka vasıl eder inşallah.

  • Çetin Çorapçı
    Çetin Çorapçı

    Ramazan bir ay içki içmemek,nefsine hakim olup sapıklık yapmamak,küfür etmemek,mazlum görünmek,camiyi hatırlamak,din'e düşmek demektir.sonraki ayların günahı nedir bilmiyorum ama müslüm kardeşlerim bu sıfatları fazlasıyla yerine getiriyor diğer aylarda.niyeyse ramazanda bir yusuf hali oluyor günahı bana ramazandada olduğunuz gibi olun kardeşlerim.açın halinden çok anlamak istiyorsanız yiyiyorsa ölüm orucu tutunda boşa gitmesin en azından onurlu olur.bence insanlık için yapılan en büyük hizmetlerden birisidir insanlık hakları için ölmek.bilmediğiniz görmediğiniz bir nesne yada her neyse ona takla atıpta öbür tarafta huri kapmaya çalışmanın anlamı yok.bu arada huriler erkeklere, hatunlarada zebani düşüyor unutmayalım evli arkadaşlar :)

  • Mehmet Ali Bal
    Mehmet Ali Bal

    onbir ayın sultanı bence biraz klasik oldu ama ayların efendisi her yönüyle bolluk ve bereket ayıdır ramazan nefsi dizginleme hiza ve istikamet verme ayıdır.

  • Vahdet Nafiz Aksu
    Vahdet Nafiz Aksu

    EYLÜL VE RAMAZAN

    Geçen yıl Eylül’e şiirler yazdım. Niyetim bu yıl da bir şeyler karalamaktı. Kafamda öyle kurmuştum… Ama bu yıl Eylül, aziz mi aziz bir misafiri ağırlıyor… Ramazan-ı şerifi konuk ediyor. Oruçla tezyin ediliyor, kuranla süsleniyor. Bundan gayrı bizim kalemimiz nasıl erişsin Eylül’e; kelamımız nasıl zikretsin hazanı, hüsranı, hicranı…

    Bu yıl Eylüle şiir söylemekten vazgeçişim bu yüzden işte… Yazmak yerine yaşamak Eylülü… Bu kutlu sonbaharı derin bir sükûn içinde yaşayabilir miyim, acaba becerebilir miyim bunu?

    İkindiyle akşamın arasında, zamanın gölgelerle cilveleşmeyi sevdiği o güzel vakitte… Lalapaşanın birkaç ağaçla süslü bahçesinde oturup içimi dinledim… Eylülü kokladım. Can kokuyor Eylül... Bu kokuyu burnunuzla hissedemezsiniz… Gönlünüzü, ruhunuzu… Yetmez, tüm benliğinizi burun yapmanız gerek… Hayır, ölüm kokmaz Eylül… Biraz ayrılık kokar, biraz da hüzün…

    İşte Eylül’ü ruhumla kokladığım o ikindi vaktinde, elimin üstüne bir kelebek ürkekliğiyle konan sararamaya yüz tutmuş yaprağın kulağına söyledim şu kıtayı:

    Meyveyi devşirir dalı kırarız
    Yaprak hazanını bekler, dökülür
    Derler ki ağaçlar ayakta ölür
    Kendi ölümüzmüş gibi ağlarız

    Ve gerçekten gözlerim yaşardı, elimdeki yaprağı dizimin üzerine koyup, okşadım, kendi ölüme ağlar gibi ağladım… Nemli gözlerime rızık yorgunu birkaç serçecikle, sesi uhrevi ötüşleri andıran şadırvan yoldaşlık etti.

    Eylül’ün iyice şen şakrak hale getirdiği fanilik orkestrası kulak zarlarımı esir almak üzere… Faniliğe meydan okurcasına başını arşa dikmiş minarelerden cesaret alıyor gözlerim. İçime güven ve huzur doluyor. Kulaklarımda, daha yarım saat önce kıraat edilen yüce kelam… Gözüme, üzerinden nice ahbabı yaranı yolcu ettiğimiz musalla takılıyor bu sefer… Ruhuma ebediyet kanatları vadeden minarelerle, yüzüme faniliğimi haykıran musalla arasında gidip geliyorum. Sıkışan ruhumun imdadına orucun Cebrail kanatları yetişiyor. Havalanıyorum. Işığı gölgeleyen yapraklarsa eğer, bırak sararıp solsunlar diyorum. Biraz önce sararıp soluşuna ağladığım yaprak sessiz bir inleyişle cevap veriyor: “ Ama ışık ışıksa eğer, nasıl gölgeleyebilir onu hazan mağduru birkaç yaprak…” Yaprakçık haklı galiba, ışığın manileri çok, engelleri çetin; aşığın gözleri fersiz mi fersiz…

    Eylül ikindisi ruhumla oyunlar oynamayı sürdürüyor. Ramazanın uhrevi kanatlarıyla uçup dururken tam, kesif bir hazan üfleyişiyle burnumun üstüne çakılıveriyorum. Ve eski bir şiirimden mısralar dökülüyor dudaklarıma…

    Can havliyle sıkmışım yumruklarımı
    Parmaklarımın her biri bir genç kaplan dişi gibi
    Avuçlarımda kendi yüreğim…

    Eylül itirazda… Bırakın vebali bana yüklemeyi de, yaldızlı hüzünler üreten gönüllere çevirin gözlerinizi der gibi… Minicik serçeleri avuçlayan yaramaz çocuklar misali sıkıp durmayın yüreklerinizi… Kendi canınız çırpınmasın kendi ağınızda… Çağırın şifalı elleri imdada, ulaşın ab-ı hayat üfleyen soluklara… Tam zamanı bunun şimdi…

    Şimdi şifalı ellerini
    Şöyle alnıma koyup
    Yüreğimi yüreğine indirmenin
    Tam da zamanı

    Çünkü mevsim yüzde yüz güz
    Çünkü ay yüzde yüz Eylül…

    Çetin bir gün yani, yol yokuş yokuş
    Yorgun bir kuş, kanatlarına küsmüş
    Rüzgâr söylemedi istediği Türküyü diye
    Bir yaprak bir dala küsmüş

    Tanrıya yalvarmanın tam da zamanı
    Zamanı gözlerini çevirip göğe
    Ayetet-el kürsi okumanın

    Çünkü mevsim yüzde yüz güz
    Çünkü ay yüzde yüz Eylül…

    Evet, tam zamanı… Her sıkıştığımda sarıldığım en sağlam halat… Burnumu her yere sürtüşümde takındığım kanat… Ayet el kürsi…

    Ve sonra beni “bizden evvel gidenlerle” buluşturan birkaç Fatiha…

    Lalapaşa’nın önünde kimsecikler yok, cadde kalabalık mı kalabalık. Yanımdan dudakları kurumuş bir delikanlı geçiyor. Elinde özenle tuttuğu paketten burnuma yumurtalı pide rayihası ulaşıyor. Cennet kokusu böyle bir şey olsa gerek… İftara az kaldı galiba, ihtiyar anneciğimin melek elleri kadayıf dolmasının üzerinde şefkatle geziniyordur şimdi… İftar sofrasına geç kalmak olmaz, sakin adımlarla Çaykara Caddesine doğru yürüyorum…

  • Vahdet Nafiz Aksu
    Vahdet Nafiz Aksu

    EYLÜL VE RAMAZAN

    Geçen yıl Eylül’e şiirler yazdım. Niyetim bu yıl da bir şeyler karalamaktı. Kafamda öyle kurmuştum… Ama bu yıl Eylül, aziz mi aziz bir misafiri ağırlıyor… Ramazan-ı şerifi konuk ediyor. Oruçla tezyin ediliyor, kuranla süsleniyor. Bundan gayrı bizim kalemimiz nasıl erişsin Eylül’e; kelamımız nasıl zikretsin hazanı, hüsranı, hicranı…

    Bu yıl Eylüle şiir söylemekten vazgeçişim bu yüzden işte… Yazmak yerine yaşamak Eylülü… Bu kutlu sonbaharı derin bir sükûn içinde yaşayabilir miyim, acaba becerebilir miyim bunu?

    İkindiyle akşamın arasında, zamanın gölgelerle cilveleşmeyi sevdiği o güzel vakitte… Lalapaşanın birkaç ağaçla süslü bahçesinde oturup içimi dinledim… Eylülü kokladım. Can kokuyor Eylül... Bu kokuyu burnunuzla hissedemezsiniz… Gönlünüzü, ruhunuzu… Yetmez, tüm benliğinizi burun yapmanız gerek… Hayır, ölüm kokmaz Eylül… Biraz ayrılık kokar, biraz da hüzün…

    İşte Eylül’ü ruhumla kokladığım o ikindi vaktinde, elimin üstüne bir kelebek ürkekliğiyle konan sararamaya yüz tutmuş yaprağın kulağına söyledim şu kıtayı:

    Meyveyi devşirir dalı kırarız
    Yaprak hazanını bekler, dökülür
    Derler ki ağaçlar ayakta ölür
    Kendi ölümüzmüş gibi ağlarız

    Ve gerçekten gözlerim yaşardı, elimdeki yaprağı dizimin üzerine koyup, okşadım, kendi ölüme ağlar gibi ağladım… Nemli gözlerime rızık yorgunu birkaç serçecikle, sesi uhrevi ötüşleri andıran şadırvan yoldaşlık etti.

    Eylül’ün iyice şen şakrak hale getirdiği fanilik orkestrası kulak zarlarımı esir almak üzere… Faniliğe meydan okurcasına başını arşa dikmiş minarelerden cesaret alıyor gözlerim. İçime güven ve huzur doluyor. Kulaklarımda, daha yarım saat önce kıraat edilen yüce kelam… Gözüme, üzerinden nice ahbabı yaranı yolcu ettiğimiz musalla takılıyor bu sefer… Ruhuma ebediyet kanatları vadeden minarelerle, yüzüme faniliğimi haykıran musalla arasında gidip geliyorum. Sıkışan ruhumun imdadına orucun Cebrail kanatları yetişiyor. Havalanıyorum. Işığı gölgeleyen yapraklarsa eğer, bırak sararıp solsunlar diyorum. Biraz önce sararıp soluşuna ağladığım yaprak sessiz bir inleyişle cevap veriyor: “ Ama ışık ışıksa eğer, nasıl gölgeleyebilir onu hazan mağduru birkaç yaprak…” Yaprakçık haklı galiba, ışığın manileri çok, engelleri çetin; aşığın gözleri fersiz mi fersiz…

    Eylül ikindisi ruhumla oyunlar oynamayı sürdürüyor. Ramazanın uhrevi kanatlarıyla uçup dururken tam, kesif bir hazan üfleyişiyle burnumun üstüne çakılıveriyorum. Ve eski bir şiirimden mısralar dökülüyor dudaklarıma…

    Can havliyle sıkmışım yumruklarımı
    Parmaklarımın her biri bir genç kaplan dişi gibi
    Avuçlarımda kendi yüreğim…

    Eylül itirazda… Bırakın vebali bana yüklemeyi de, yaldızlı hüzünler üreten gönüllere çevirin gözlerinizi der gibi… Minicik serçeleri avuçlayan yaramaz çocuklar misali sıkıp durmayın yüreklerinizi… Kendi canınız çırpınmasın kendi ağınızda… Çağırın şifalı elleri imdada, ulaşın ab-ı hayat üfleyen soluklara… Tam zamanı bunun şimdi…

    Şimdi şifalı ellerini
    Şöyle alnıma koyup
    Yüreğimi yüreğine indirmenin
    Tam da zamanı

    Çünkü mevsim yüzde yüz güz
    Çünkü ay yüzde yüz Eylül…

    Çetin bir gün yani, yol yokuş yokuş
    Yorgun bir kuş, kanatlarına küsmüş
    Rüzgâr söylemedi istediği Türküyü diye
    Bir yaprak bir dala küsmüş

    Tanrıya yalvarmanın tam da zamanı
    Zamanı gözlerini çevirip göğe
    Ayetet-el kürsi okumanın

    Çünkü mevsim yüzde yüz güz
    Çünkü ay yüzde yüz Eylül…

    Evet, tam zamanı… Her sıkıştığımda sarıldığım en sağlam halat… Burnumu her yere sürtüşümde takındığım kanat… Ayet el kürsi…

    Ve sonra beni “bizden evvel gidenlerle” buluşturan birkaç Fatiha…

    Lalapaşa’nın önünde kimsecikler yok, cadde kalabalık mı kalabalık. Yanımdan dudakları kurumuş bir delikanlı geçiyor. Elinde özenle tuttuğu paketten burnuma yumurtalı pide rayihası ulaşıyor. Cennet kokusu böyle bir şey olsa gerek… İftara az kaldı galiba, ihtiyar anneciğimin melek elleri kadayıf dolmasının üzerinde şefkatle geziniyordur şimdi… İftar sofrasına geç kalmak olmaz, sakin adımlarla Çaykara Caddesine doğru yürüyorum…

  • Mükerrem Yılmaz
    Mükerrem Yılmaz

    müslümanların en çok hayır yaptıkları ay sanki diğer aylar hayırsızmış gibi
    yapılan yardımlar da göstere göstere incinen onurları düşünmeden

  • Havva Gulec
    Havva Gulec

    Ramazan sabırdır yokluğu anlamak icin sanal değıl düşüncede değıl yaşayarak gercek hayatta yoksullarla empatı yapmaktır.onları anlamaktır.ramazan berekettır.hıc beklemedığın anlarda gelen manen ve madden bır zengınlıktır huzurdur.verılen tüm nımetlere ve sağlığa şükürdür şüktermeyı asla unutmayalım...