bir gün Evgeny konserindeyim, açık havada, sağ tarafımızda deniz, gökyüzü olabildiğince açık.
Ve...ben ömrümde ilk defa gökyüzünün, bu kadar benden uzak, bu kadar mavi, bu kadar geniş olduğuna şaşarak, kımıldamadan durdum, dediği gibi Nazım'ın.
kapattım gözlerimi ve zihnimin parmaklarımı yönlendirmesine izin vererek birlikte çaldık, zaten bütün parçalarını biliyorum, piano çalmamış olsam da, gözlerimi açtığımda etrafıma yakın olan insanların bana baktığını gördüm, tebessümleriyle,
Evgeny' inin bende ki etkisi her zaman bu yönde ve iyi ki.!
diyeceğim o ki;
enstrümanlar parmakların dokunduğu, bir de ruhun hissettiği var.
Gök gürlüyordu. Sessiz bir ışık yükseliyordu karşıki dağların ardından. Güneş demeye bin şahit isterdi.
Yazmak istiyordu. Ağlamak istediği kadar çok. Tutuklu kelimelerinin zincirlerini çözdü. Paslıydı anahtarlar…anahtarlar....kilitlere mahpus…dönmüyordu…
Şu an bir bebek doğuyor dünyaya diye düşündü…ve bir anne yüzündeki gülümseyiş eşlik ediyordu scenario’ya…. Bardağın dolu tarafına bakmak istiyordu artık.. Her zamankinden daha çok….
Nazımın dizeleri yankılanıyordu arka planda…
^^……Bugün Pazar..bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar… Şu anda ne düşmek dalgalara…ne memleket..ne de karım… Toprak güneş ve ben…bahtiyarım…^^…diyordu…
Uzaklardan… huzur ve huşu ile… dinlendirici bir müzik sesi geliyordu.. ^^All that remains.. is a piano which plays^^…tınıları rüzgarın haşin uğultusuna karışıyordu…
Bütün karmaşıklığı dünyanın.. Ve düzeni karmaşıklığın… Hüküm sürmekteydi dünya mekanlarında umarsız…
Ruhundaysa.. yüreğine yağan kara rağmen durduramadığı bir sevgi dominosu sürüp gidiyordu bir yandan…taşlar… bir fiskeyle devrilmeye hazır… önünde bekliyordu….
Piano= Flat surface ((Düz yüzey) / İt.
Piano= Plan.
Piano= Piano (instrument)
Piano= Floor
Piano= Slow
Piano= Softly.
bir gün Evgeny konserindeyim, açık havada, sağ tarafımızda deniz, gökyüzü olabildiğince açık.
Ve...ben ömrümde ilk defa gökyüzünün, bu kadar benden uzak, bu kadar mavi, bu kadar geniş olduğuna şaşarak, kımıldamadan durdum, dediği gibi Nazım'ın.
kapattım gözlerimi ve zihnimin parmaklarımı yönlendirmesine izin vererek birlikte çaldık, zaten bütün parçalarını biliyorum, piano çalmamış olsam da, gözlerimi açtığımda etrafıma yakın olan insanların bana baktığını gördüm, tebessümleriyle,
Evgeny' inin bende ki etkisi her zaman bu yönde ve iyi ki.!
diyeceğim o ki;
enstrümanlar parmakların dokunduğu, bir de ruhun hissettiği var.
piyanonun ingilizce yazılışı :)
Gök gürlüyordu.
Sessiz bir ışık yükseliyordu karşıki dağların ardından.
Güneş demeye bin şahit isterdi.
Yazmak istiyordu.
Ağlamak istediği kadar çok.
Tutuklu kelimelerinin zincirlerini çözdü.
Paslıydı anahtarlar…anahtarlar....kilitlere mahpus…dönmüyordu…
Şu an bir bebek doğuyor dünyaya diye düşündü…ve bir anne yüzündeki gülümseyiş eşlik ediyordu scenario’ya….
Bardağın dolu tarafına bakmak istiyordu artık..
Her zamankinden daha çok….
Nazımın dizeleri yankılanıyordu arka planda…
^^……Bugün Pazar..bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar…
Şu anda ne düşmek dalgalara…ne memleket..ne de karım…
Toprak güneş ve ben…bahtiyarım…^^…diyordu…
Uzaklardan… huzur ve huşu ile… dinlendirici bir müzik sesi geliyordu..
^^All that remains.. is a piano which plays^^…tınıları rüzgarın haşin uğultusuna karışıyordu…
Bütün karmaşıklığı dünyanın..
Ve düzeni karmaşıklığın…
Hüküm sürmekteydi dünya mekanlarında umarsız…
Ruhundaysa.. yüreğine yağan kara rağmen durduramadığı bir sevgi dominosu sürüp gidiyordu bir yandan…taşlar… bir fiskeyle devrilmeye hazır… önünde bekliyordu….
Eternalflame