Kültür Sanat Edebiyat Şiir

pazar sizce ne demek, pazar size neyi çağrıştırıyor?

pazar terimi Neo Cerenimo tarafından tarihinde eklendi

  • Gökhan Oflazoğlu
    Gökhan Oflazoğlu

    Özelliksizliğin can bulduğu yer, anonimlilk güveni, ifadesizliğin ifade kazanması ve ifade diye pazarlanması, kaçınılmaz olarak ortalamanın coştuğu ortam, ihtiyacı olanlar için ideal, bolca halusinasyon, gerçekliğine inanılmış, ya da öylesi işine gelen, kötünün bayram yeri, çok iyiymiş gibi tanıtılarak, uydur uydur söylemenin anavatanı, çaya çorbaya lazım olan herşey, kelepir üründe merkez. Her şeyin yapay güzellikten görünmez hale geldiği bir iklim, hiçbir şey söylemeden söylemenin can damarı. Günümüzün özeti. İlerleme fikrinin en güzel kavramlaştığı ortam. Kolay gelsin. Daha iyilerini görmek isteriz..
    Pazar yerinden uzak durun. - Nietzsche.

  • Gökyüzü Heceleri
    Gökyüzü Heceleri

    '...bugün yarına kadar pazar
    her duvara bir pencere,
    her pencereye iki göz bıraktım

    şiir taşıyan dudakların
    burgu burgu delse duvar sessizliğini
    sağnak mavilerinle gelsen
    karışsa nemli sevincime
    açsa beni yaprak yaprak
    ustaca,
    sessizce
    doğanın ilk yediverenini açar gibi...'

    Sonay UÇAK

  • Öyle İşte
    Öyle İşte

    Bölmeden şehrin uykusunu
    Bir şiir yazmak pazar bulmacasının boş karelerine
    Tam böyle bir şey hesapsız gölgesiz bedelsiz kimsesiz
    Bir şiir yazmak bir bardak çay içmek...

    (İbrahim Sadri)

  • Selahattin Aykurt
    Selahattin Aykurt

    KANLI PAZAR....


    Gazeteci Ergin Konuksever’in üstteki fotoğrafı, aslında bir dönemin panaroması gibidir. Gericiler tarafından bıçaklanan, dövülen bir devrimci genç ve olayı büyük bir keyifli izleyen toplum polisi...
    16 Şubat 1969... Yer Beyazıt... 30 binin üzerinde işçi ve öğrenci, 6. Filo’yu protesto mitingi yapıyor...
    6. Filonun protesto edilmesi, Amerikalılar dışında kimi, neden rahatsız etsin? Ama onlar, ABD ve işbirlikçi oligarşinin kanlı maşaları bu işler için vardır. Daha iki gün önceden, Milli Türk Talebe Birliği’nin Cağaloğlu’ndaki salonunda yapılan hazırlık toplantılarında ABD uğruna “şehadet” yeminleri edilmeye başlanmıştır bile.
    14 Şubat’ta yapılan “Bayrağa Saygı”(!) mitingi, olacakları haber vermektedir. Bir yıl önce yine 6. Filo protestolarına set çekmek isteyen polisçe öldürülen Vedat Demircioğlu anısına devrimcilerin yaptığı anma gösterileri ilk bahanedir. ABD elçiliğinin organize ettiği Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin Başkanı İlhan Darendelioğlu, mitingte “Memlekete ihanet eden bu hainleri toprağa gömme zamanı gelmiştir” diye bas bas bağırmaktadır.
    “Din elden gidiyor”du yine! Komünistlerin kökü kazınmalıydı. Endonezya’da yarım milyon komünistin bir haftada nasıl “temizlendiği” gerici yayın organlarında ballandıra ballandıra anlatılıyordu. 15 Şubat 1969 günü hazırlıklar tamamlanıyor, Adapazarı’ndan, Bolu’dan otobüslerle adam taşınıyor, sopalar yaptırılıyor, bıçaklar bileniyordu.
    Şimdilerde “gönül adamı” pozlarında ortalıklarda gezen Nur cemaati
    liderlerinden Mehmet Şevki Eygi, 15 Şubat’ta Bugün gazetesinde, “cihada hazır olunuz” diye emrediyor ve devam ediyordu: “Büyük fırtına patlamak üzeredir, Müslümanlar ile kızıl kafirler arasında topyekün savaş kaçınılmaz hale gelmiştir... Müslüman kardeşim, sen bu savaşta bitaraf kalamazsın. Ben namazımı kılar, tespihimi çekerim... Etliye, sütlüye karışmam deyip de kendine zulüm edenlerden olma, gözünü aç, bak! .. Onlarda taş, sopa, demir, molotof kokteyli mi var? Biz de aynı silahları kullanmaktan aciz değiliz... Cihat eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur, canını verirse şehitlik şerefini kazanır.”
    Pazar günü ise artık her şey hazırdır... Beyazıt’tan başlayıp Taksim’de sona erecek olan anti-emperyalist miting için işçiler, öğrenciler toplanmaya başlarken, aynı saatlerde Beyazıt Camii ve Dolmabahçe Camii doluyordu.
    Saat 14.00... Beyazıt’ta toplanan yaklaşık 30 bin kişi yürüyüşe geçiyordu sonunda. Sultanahmet, Sirkeci, Karaköy, Tophane... Bu arada Taksim’de gerici gruplar toplanmaktadır. Polis de asıl gücünü Taksim’e yığmış beklemektedir. Askerden de yardım istenmiştir.
    Yürüyüş kolu, Gümüşsuyu’ndan çıkıp Teknik Üniversite önüne geldiğinde gençlik önderleri bir değerlendirme yapıp Taksim’e bir öncü grup göndermeye karar verirler. Asıl kitle ise üniversitenin arkasından dolaşarak alana girecektir. Ancak yaklaşık 400 kişilik öncü grup Taksim Alanı’na girdiği anda katliam başlamıştır bile
    Yarbay Celal Küçük’ün yıllar sonra Nokta dergisine anlattıkları, her şeyi yeterince aydınlatıyor: “Olay günü sabah dokuzda Taksim’e gittim. Osman Gülkılık ve İhsan Kuranar filan inzibat kulübesinde toplanmışlardı. Ben gittim, durumu söyledim. Kuraner’e ‘önlem alın’ dedim. Korkunç bir sessizlik vardı. Olay çıktı çıkacak. Adamların ellerinde tesbih, demirler, sopalar, Dolmabahçede sabah namazını kılmışlar, tıklım tıklım meydana doluyorlar. Taksim Alanı’nın etrafına açılıyorlar. Orta boş kalıyor. Giren öldürülecek. Toplum polisi de Opera’nın önünden Vakıf İşhanı’na doğru bir kama atıp gelen irtibatı kesiyor ve girenlerin üzerine aletli hücum başlıyor. Kitle silahsız, canını kurtaran Sıraselviler’e, Kazancı’ya kaçıyor. Sonuç 2 ölü, 200 yaralı. Polisin hiçbir müdahalesi olmadığı gibi yere düşen silahı alıp sahibine veriyor. Bir kıta onbeş dakika sonra geliyor alana, ama olan olmuş. Gruptan biri bir megafon alıyor eline ve ‘şimdi de, Cumhuriyet’e, Milliyet’e gideceğiz’ diyor.”
    Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan... Gün akşam olduğunda, anti-emperyalist güçler, Taksim’de iki canlarını vermişlerdir.
    Gericiler günlerdir boşuna yazılar yazıp “Endonezya’daki komünist kıyımını” övüp boşuna cihad çağrıları yapmamışlardı. Bütün soruların yanıtı 16 Şubat akşamı verilmişti. Her şey ortadaydı.
    Üstelik, Genç Sinemacılar Grubu, Taksim alanındaki bütün olayları filme çekmişler ve TV’ye vermişlerdi. Ama filmin gösterimi dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından engelleniyor, Meclis’te konuya ilişkin görüşmeler ise 20 dakikalık bir süreye sıkıştırılmaya çalışılıyordu.
    Dönemin Valisi Vefa Poyraz ise aradan yirmi yıl sonra bile utanma duygusundan yoksundur: “Kanlı Pazar olayı İrticai bir hareket değil, sol bir hareketti. 171 sayılı kanuna göre sol yürüyor, bu yürüyüşe mani olmak isteniyor, İdare de bunları önlemek istiyor. Ama Taksim’de ani bir halk hareketi, ani bir karşılaşma oluyor, iki kişi maalesef hayatını kaybediyor. Olay öncesi de Bugün gazetesi’nde çıkan Mehmet Şevket Eygi Bey’in yazıları, toplu namazlar, filan... Namaz kılıyorlar, ama bunlar kendi içlerinde maksatlı olabilir, camiye gidip insanları yargılayamazsınız.”
    “Komünistlerin kokusunu alma” iddiasıyla nam yapmış olan İçişleri Bakanı Faruk Sükan’a göre ise olay “tamamen komünistlerin tertibi”dir. “Tam bir ihtilal provasıydı o. Eğer tedbir almamış olsaydık, büyük hadiseler olacaktı.”
    16Şubat 1969... Gericiliğin ve Amerikan uşaklığının kanlı tarihinde bir sayfa...
    Ve iki şehit: Duran Erdoğan, Ali Turgut Aytaç...
    Emperyalizme karşı savaş sürüyor; onların açtığı yoldan...

    TÜRKİYE DEVRİM TARİHİ



    WWW.BRİKAT-LAR.DE

  • Emrah Kağan
    Emrah Kağan

    rizede bir atina idi
    fethettik bir pazar günü :)

  • Şaban Sevimli
    Şaban Sevimli

    Pazar,Rize ilinin 37 km doğusunda bulunan şirin bir kıyı ilçesidir. Lazların doğu karadeniz bölgesinde yaşadığı en batı yöredir. Ses sanatçımız Hülya Polatında memleketidir.İlçe girişinde deniz kıyısında kaya üzerinde bulunan kız kalesi bölgenin en önemli tarihi eseridir.

  • Zeytin Zeytin
    Zeytin Zeytin

    pazartesiden bir gün öncesi...iyi uyu yarın erken uyanacaksın demek :)

  • Edaa
    Edaa

    Pazar günlerini hiç sevemedim. “Haftanın en kötü, en anlamsız günü.

    Pazar, devamlı kulağınıza, “çalışma, çalışma …” diye fısıldayan hain bir arkadaş gibidir. Pazar günü sürekli yatmak istersiniz; sokaklar bombos butun insanlar ölu gibidirler.

    Pazar, nedense hazırlanma günüdür. İşe ya da okula hazırlanmanız beklenir. Ne kadar hazırlanırsanız hazırlanın, asla Pazartesi’ye hazır olmazsınız; olamazsınız. Psikolojik bir durum söz konusu çünkü.
    Pazar son tatil günü olması esasıyla da iğrenç bir gündür. Cumartesi, “ooo yarın da tatil, süper” diye sevinirsiniz; ama Pazar günü… Ah o Pazar günü saatler bir başka hızlı akar. Akmasın, bitmesin bu tatil istersiniz ancak saatler geçip gider. Saate baktığınızda daha 12 iken bir de bakarsınız 14:30 sonra da 6 olur. Zaman sanki atlaya atlaya gider. Bir de bakarsınız, uyku saatiniz gelmiş.
    Hain arkadaş bir kere daha fısıldar kulağınıza; “haydi arkadaşım, gözlerin kapanıyor, tatil bitiyor”.
    Sevmem ben Pazar’ı.

  • Harun Çat
    Harun Çat

    ertesi gün yüzünden olmasın :)

  • Tuce
    Tuce

    Sabahları kordonda çay ve simit bide yanın da peynir olursa offffffff

  • Salih Aslan
    Salih Aslan

    günlerden bir pazardı ayrılıp gittin.ne bir haber bıraktın ne veda ettin.son defa sarılmadan nasıl terkettin,yüreğim kan ağlar her pazar günü.andıkça ben o günü ölesim gelir,kaçıpta bu yerlerden gidesim gelir,sen yoksan hayatıma küsesim gelir,gözlerim yaş dolar her pazar günü.

  • H2o
    H2o

    insana pazartesiyi hatırlatan hüzünlü ve kısa bir gün...

  • Fatma Sena Gündüz
    Fatma Sena Gündüz

    her pazar bu saatlerde sanırsam herkes tırnaklarını falan kesiyo...
    50 kişiye mesaj attım 50 si de okunmadı daha

  • Blue Send Me
    Blue Send Me

    saat 2 ye kadar yatmak için ideal gün.. aynı şeyi diğer günlerde denemek çok tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor

  • Sezgin Yeşiltaş
    Sezgin Yeşiltaş

    * Bazı taze besinlerin bir haftalık ömrü yüzünden haftalık olarak kurulan belediye tarafından belirlenmiş açık hava alışveriş yerleri..

    * Bize göre haftanın son günü. Avrupalılara göre ilk günü. Bununla birlikte çalışanlar tarafından gerek avrupada olsun gerekse bizde en çok sevilen gün cuma, en sevilmeyen gün pazar olarak istatistiklere geçmiştir. Herhalde ertesi gün iş başlayacağı içindir.

  • Bilhan Erden
    Bilhan Erden

    ekleyen arkadaş haftanın 7 gününüde eklemiş ama arada çıkmayanları iyi oturtmuş...ee emek vermiş solcu heral...