Epimetheus a yazık oldu.halbuki abisi prometheus onu uyarmıştı zeus sana hediye gönderirse sakın açma diye ama Epimetheus ne yaptı pandorayı görünce adamın olmayan aklı gitti iyice.sonrası biliniyo zaten pandorada açtı kutuyu olan oldu.yok şu kadınların merakı arakadaş....
Hani biz büyüdük ve kirlendi dünya ya Hani adem elmanın o lezzetine karşılık dünyada açmış gözlerini ya Açın o zaman bütün Pandora'ların kutularını ;) Tamam acıları vardır belki ama, lezzeti ap ayrı olmalı...
yani ilk kez karşılaştım bu sözlükle bende anlamının ne oldugunu ve içerigini araştırıyorum ama mersinde pandora diye bir bar var bir çağrışım yapar mı bilmiyorum
İçinde insanlar için bir tek 'umut' un kaldıgı ve açılmasıyla tüm kötü duyguların dünyaya yayıldıgı gizli kutuymuşş.işte doyumsuzluk ve hırs açtırmış.tıpkı hepimizin yaptıgı gibi..
Eros, ilerleyen yaşına rağmen evlenebileceği kızı bulabilmekte oldukça zorlanmıştı. İyi ve güzel olan herşeyi ruhunda bir bütün olarak bulunduran Eros, kendi karakterinde olan, kendini anlayabilecek bir kız uğruna herşeyini vermeye hazırdı. Eros, kendi karakterinde bir kız yetiştirebilmek için kolları sıvamış ve uğruna ömür vererek yetiştirmeyi düşündüğü kız için gerekli olan herşeyi fedakarca yerine getirebilmeyi düşünmüştü. Eros, kendi tecrübelerini göz önünde bulundurarak, kendi gelişimini göz önünde bulundurarak, yapacak olduklarının ne kadar zor olacağını düşünmüş ve büyük bir sabır örneği sergileyerek hayalindeki kızı yaratabilmek için mücadele etmesi gerektiğine inanmıştı. Tanrı Zeus’un yardımından mahrum kalacağının farkındalığını da yaşayan Eros; hayalindeki kızı yaratabilmenin ne kadar zor olacağının da bilincinde olarak, azimle çalışmalarına başlamıştı bile. Pandora, Eros’un yapmayı düşündüklerini öğrenince gözleri dolmuş ve sevdiği kız uğruna mücadele etmeyi düşünen Eros’a yardım edebilmek için elinden geleni esirgemeksizin yapmaya karar vermişti. Apollon, Pandora’nın yardımsever yüreğinde gözlemlediği dert paylaşımı ile iyice duygulanmış ve o da gözyaşları içinde paylaşımı yaşamaya ve yaşatmaya karar vermişti. Apollon, Pandora ve Eros; koordineli sıçramalarla hayatı göğüslemeye başlamışlar ve üç kişinin mutluluğuna sevinç gözyaşları gecikmeksizin imdatlarına yetişmişti. Mutluluklarını paylaşan insanların olmayışına da üzülen üç kişi; zaman-zaman başkaları adına hüzün ve kedere boğulup acı içinde kıvranıyorlardı. Apollon gözlemci yapısı ile fark edebildiklerini, lir eşliğinde şarkılar söyleyerek dile getiriyordu. Apollon sık-sık gözlemleyebildiği dostluk ortamından memnun kalışının izlerini; aşka gelerek; lirin telleri arasına bırakıyordu. Dostluk ateşinin tesiri altında kalarak, yangın yerine dönen Apollon; koşarak liri eline alıyor ve feryat ederek, titreşimlerle inleyen tellerin hüznüne ve sevincine kendi sesini de ustalıkla nakşediveriyordu. Koordineli sıçramalardan ibaret olan yaşamda; acı, keder, hüzün, sevinç, mutluluk ve umut iç-içe idi. Ve zaman yaşanılası dostluklara gebe kalmıştı. Günlerden bir gün Apollon yine dostluk ateşi ile tutuşmuş ve yangın yerine dönen ruh haliyle liri eline almakta pasif davranmamış ve yine her zaman ki gibi, yanık sesini lir tellerinin arasına nakşetmeye başlayırvermişti:
AĞLADIKÇA
Paylaşımın coşkusunda sevda ile titreyen bedenlere:
Apollon’un lir eşliğinde söylediği şarkıları ile iyice duygulanan ve çaresizliği ile yüzleşen Eros; taşımış olduğu düşüncesini bir yüreğe nakşederken bir çok zorluğu da göğüslemesi gerektiğinin bilincindeydi. Hayat zorlu duraklardan geçiyordu ve hiçe sayıyordu aşk ile çırpınan, serçe telaşlı minik yürekleri. Acı içinde, başkaları adına çırpınan yüreğinin cevapsız kalabileceğini düşünen Eros; yüreğindeki derin haykırışları sayfalara dökerken tedirginliği yaşıyordu:
KUM GİBİ
Aldanma bencilliğin kahkaha ile yırtılan sevincine:
Martılar ağlardı çöplüklerde Biz seninle gülüşürdük Şehirlere bombalar yağardı her gece Biz durmadan sevişirdik. Acımasız olma şimdi bu kadar Dün gibi dün gibi çekip gitme Bırakta sarılayım ayaklarına Kum gibi kum gibi ezip geçme. Sonbahar damlarda damlarımıza Biz seninle sararırdık Aydınlansın diye şu kirli yüzler Biz durmadan savaşırdık Acımasız olma şimdi bu kadar Dün gibi dün gibi çekip gitme Bırakta sarılayım ayaklarına Kum gibi kum gibi ezip geçme. EROS
Apollon’un sevda yüklü şarkıları ile duygu seli içinde gözyaşlarına boğulan Pandora; çaresizliği ile de olsa, sorumluluk bilinci taşıyan nefesi ile derin bir çığlık atarak; sesinin yankısını duyabilme adına, umutla beklemeye koyuldu. Pandora için, umut bir ışıktı, ve umut, anlatamıyordu kendini; yitik kalabalığın içinde tükenen, sahte gülümsemelerle hayatı göğüsleyen, maskeli mutlulukların sahte sevincine. Pandora’nın dağlarında; hüzün maske takmış, sahte bir gülüş atmıştı yitik kalabalığın bitip-tükenen yalnızlıklarına. Ve aldanıyordu yığınlar; hüznün maskeli sahte sevincine. Uyanışı bekleyen Pandora umut dolu nefesini dağların doruklarına gönderdi:
ÇOCUK
Sevgi dolu yüreğinde sıcacık bir umuttu; Bağımsızlığı ile nefes açtı sevda çiçekleri:
Bir yerlerde bir çocuk doğdu Sancısını içimde duyuyorum Kimbilir kimin çocuğusun Gözlerinde güneşi görüyorum Gözlerinde hayat pırıl pırıl Ellerinde ümitlerimiz var Dünyanın tüm pisliklerine Sıkılmış o minik yumruklar
Güzel bebek buram buram İnsan, sevgi kokuyorsun Bir küçük dünya gibi varlığın Sırtında dünyayı taşıyorsun
Kim olursa olsun anan, baban Sorumluyum onlar kadar senden Adını hiç bilmesem bile Benim öz be öz çocuğumsun sen
Güzel bebek buram buram İnsan, sevgi kokuyorsun Bir küçük dünyadır varlığın Gözlerinde umudu görüyorum PANDORA
Apollon ve Pandora; Tanrı Zeus’un mucizesi ile gerçekleşen ve kutu kapağının açılmaksızın, kendiliğinden çıkarak Eros’un gözlerinde parlayan umudu günışığına çıkarabilmek için inançla mücadele etmeleri gerektiği hissine kapılmışlar ve bu uğurda yapılması gereken herşeyi göze alarak, Eros’u sevgi ile büyütmek için karar almışlar. Apollon ve Pandora; bireysel başarının kazanımlarına ulaşabilmiş olmalarının vermiş olduğu tecrübe ile Eros’un karakterine gerekli olan donanımı kazandırabilmek için büyük çaba sarf etmeye başlamışlar ve Eros’un da göstermiş olduğu bilgiye olan açlığı sebebiyle her geçen gün büyük gelişmeler göstererek eğitime devam etmişler. Tanrı Zeus, Eros adına verilen emeğe duyarsız kalmamış ve dünyanın kurtuluşu için Eros’a gerekli olan karakter donanımını cömertçe vermiş ve Tanrı Zeus kendinde bulunan karakter donanımı ile Eros’u da donatmış. Eros’un karakterinde bulunan donanımın farkındalığını yaşayan Apollon ve Pandora’nın mutluluğu her geçen gün artmış ve geleceği artan bir umut içinde karşılamaya devam etmişler. Eros, kişiliğinde gelişen karakter yapısı ile dünya üzerinde yaşayan her insana hakaretler yağdırmaya başlamış ve kendi iç dünyasında yaşadığı mutlulukları dış dünyasında yaşayamadığı için sürekli kahroluyormuş. Eros, insanlar içerisinde uyum içinde yaşayamadığı için sürekli yalnızlığı yaşamak zorunda kalmış. Eros, yalnız kalışlarında sürekli düşünmüş ve dünyanın kurtuluşu için farkında olmaksızın stratejiler geliştirmeye başlamış. Eros; hastalık, keder, ıstırap, yalan, riya gibi insanları rahatsız edecek ve onları felakete sürükleyecek ne kadar kötülük varsa hepsinden rahatsızlık duyuyormuş ve acılar içinde kıvranıyormuş. Büyük bir okuma istenci ile kitaplara sarılıp sayfalarca kitap okuyan Eros, bir gün gelmiş düşünmekten kitap da okuyamaz hale gelmiş. Eros, bir satır yazı okurmuş, sonra da bir kitap dolusu düşünürmüş. Eros; okuduğunu anlamayan, anlasa da inandığı gibi yaşamayan insanları fark edince deliye dönmüş ve 240 yaşlarına merdiveni dayayınca içi-dışı isyan ile dolmuş ve taşmış. Öfkesine yenik düşen Eros; kin güttüğü ne kadar insan varsa hepsini laf ile dövmüş. İnsanlarla yaptığı mücadelede bitkin düşen Eros; kin güttüğü insanların suratlarına; bir kitap dolusu anlam içeren kısa kelimeler savurma yolunu denemiş ve yorgunluğunu bir nebze olsun aza indirgemeyi başarabilmiş. Eros; insanlık adına söylediği sözlere lakayt kalan insanları gördükçe, geçen her gün kin ve nefretini büyütmüş. Eros, 330 yaşlarına varınca, Tanrı Zeus’un işine karıştığını ve Tanrı Zeus’a asi geldiğini fark etmiş ve devamında ağır bir pişmanlık yaşamış. Tanrı Zeus’tan bağışlanmayı uman Eros; pişmanlığı ile Pandora’ya gitmiş ve; “bir tutam UMUT ver...” demiş. Pandora, Eros’un dileğini yerine getirmemiş ve Eros 3 yıl yapayalnızlığı yaşamış. Eros; 3 yıl boyunca kendini yargılamış ve davranışlarında sergilediği tutumda insanlık adına zerrece “İYİ NİYET”i bulamamış ve her geçen gün yalnızlığına gömülmüş. Apollon ve Pandora; Eros’a doğum gününde bir sürpriz yapmak istemişler ve Eros’u dertlerinden kurtarabilmeyi düşünmüşler. Pandora ve Apollon, doğum gününde Eros’a; “KAÇ YAŞINA BASTIN EROS” demişler. Sorulan soru ile pişmanlıklar içinde kalmış ruh halinden birden kurtulan Eros’un gözlerinden umut günışığına çıkmış ve Eros tebessümle; “333” demiş. Sevinç içinde kalan Pandora ve Apollon’un mutluluklarına ortak olan Tanrı Zeus; Eros’un “333” dediği andaki tebessümü çiçeklerle dağlara nakşederek büyüklüğünü göstermiş.
Tanrı Zeus; Pandora ve Apollon’un çalışmalardan hoşnut kalmış ve Eros’un kimseye bağımlı kalmadan, Eros’un kendince bulduğu, kendine özgü olan doğrulara ulaşabilmesi için kıyasıya uzun süre mücadele etmiş ve gereken fedakar davranışları sergileme aşamasında zerrece acizlik sergilememiş olan Pandora ve Apollon’a aşk ile dönen bir kalem hediye etmiş. Apollon ve Pandora; Eros’un eğitimi için harcadıkları emeklerinin karşılığını, Baş Tanrı Zeus’un yardımı ile daha da kolay alabileceklerine dair sonsuz inançları varmış. Apollon ve Pandora, işlemiş oldukları günahın affedilebilmesi için, Eros’un eğitimine büyük önem vermeleri ve büyük emek sarf etmeleri gerektiğine yürekten inanmışlar ve dur-durak demeksizin sürekli Eros’un geleceğini hazırlayabilmek için mücadele etmişler. Ve sonunda Eros sorumluluk bilinci taşıyan karakter yapısı ile yüreğinde akıp giden ırmağın sesini, sevinç içinde kağıda yansıtmış:
Yağmur Düşleri
Yeni ufuklar getirmiş, gülmeyi bilen çocuklara:
Sorulmasın ahvalimiz yardan başka Saklımızda derin sancı, sırrımız var Soğumasın soluğumuz boranda kışta Kamil gönüllere giden sözümüz var
Yağmurun düşlerinden Yazmışlar künyemizi kederin izlerinden Tanırız bizler bizi
Ey edalım, esmer yanım Yüreklere aşk salanım Bize gülmeler yaraşır Çoğalalım çoğalalım
Yolumuza yangın ne ki külden başka Kadirleri kıymet bilen özümüz var Biz günü güneşten ektik toprağa Karanlığa ışık tutan elimiz var EROS
yağmurlar içinde ıslandım geldim bir kuru değneğe yaslandım geldim sıcacık çorbana muhtacım inan ölümlerden geçtim uslandım geldim
üşüdü ellerim üşüdü kalbim yaban ellerinde taşlandım geldim sanki cehennemdi sensizlik bana bir anda yıllarca yaşlandım geldim
ırmaklar boyunca sislendim geldim tren yollarında islendim geldim kalmadı hevesim kalmadı inan yıkandım arındım süslendim geldim
üşüdü ellerim üşüdü kalbim yaban ellerinde taşlandım geldim sanki cehennemdi sensizlik bana bir anda yıllarca yaslandım geldim
sana geldim sana kucaklar mısın bilmem yeniden bağışlar mısın APOLLON
Yolumun İçinde
umudum tükenmez sen yine bildiğinle kal nasıl olsa anlayacak ruhun herşeyi(gerçeği) kendini kaybeder aniden gördüğün masal nice gerçekler yok artık unut geçmişi
yolumun içinde yol ayrı yolda değil dermanım derdimde saklı ayrı değil yolumun içinde yol ayrı yolda değil dermanım derdim de senden ayrı değil PANDORA
çığlık çığlığa tutuşarak çoğalırım umut dolu nefesine;
yalnızlığımda; çaresizdim, acizdim çoğu zaman. özlem dolu seslenişlerinde, çığlıklarınla bölünür; sevda ile, umut ile direnirim hayata çoğu zaman... sesinle tutunur; yalnızlığımla büyütürüm yangını.
sokaklar bile aşınıyordu; çile sarılmış hasretinde. duvarlar bile tutuşuyordu; umut yüklü nefesinde. coşkun akan özlemin çığlıkları yankılanır içimde. yalnız nefesim değil; bedenim de umut ateşinde...
aşk ile tutuşup durdurabilsek akıp giden zamanı! .. bir ihtimal ya da bir tanı; söndürebilir mi yangını? ..
PANDORA’ya SEVGİyle... EROS
Sana Geldim! ..
çığlığını duyar oldum... PANDORA’ya sevgiyle:
aşk ateşi ile yanmayana hangi sözden ne çare? ..
bencilliği ile ömür tüketenler dost olabilir mi dertli insana? .. EROS
Kim Anlar Halimden
Bulutsuz yağmurumla Her şeyden kaçtım sana Ben bir öksüz deli rüya Mutsuzluk uykusuzken Kahrımdan ellerimden Aşktan anla beni atma
Sensin gözümde şarkı şiir düş bilmece Adın dilimde nakış dudak eş bir hece
GGezdiğim dağlarda; EEzilmiş halkların suskun çığlığı... LLakaytlıkları ile tükeneceklerin İİİzini sürmekten vazgeçmedim... YYalnızlığı ile çiçek olup açanlar; OOlmaz acılar içinde bırakıldı. RRadikal düşüncenin kavurucu ateşi; UUsul usul engereklerin çevresini saracak... ZZalimce düşünen beyinlerin kökü kurutulacak...
AAçar çiçekleniverir yalnızlığın yediveren gülbeyazı... DDerman bulur yüreklerimiz; bir mısra ya da bir satır ile... IIIşığın vurur tutuşuruz umut içinde ve sarkarız aydın geleceğe... MMısraların coşkusu ile; çocuksu bir sevinçle çığlık atar yüreklerimiz...
AAşkın ile kırılıp, yansıtmak isterken yedi rengi DDoruklara sevdalı dizelerde tutturamadım ahengi IIIşıtıp, ışıtmak isterken yediveren yalnızlığımla; MMavzer bakışlı gözlerinle çapraz ateş pusudayım...
Mecburiyetimde; çapraz tutuş; TETİK tutarım kalemi... AŞK tek kişilik bir oyun değil ki kuralları değiştirilsin! .. EROS
Aşksız Öleceksin
Kendini unutamayan bencilliğin çirkinliğine:
Gel bir uçurumun kenarına gidelim Bir sen bağır bir ben! Hangimizin parası daha azsa Onun sesi daha az çıksın.. Al aşkı ortamıza Bir sen itele bir ben Hangimizin aşkı daha kıtsa Aklını kapıp kaçsın! Koy ömrünü bir önüne Bir ben diyeyim, bir sen söyle Hangimizin öldürdükleri daha çoksa Ebediyen yalnız kalsın! EROS
AAşk ile kırpıştırırken kirpiklerimi; YYalnızlık ateşine körüklenen dizeler; ŞŞaşkına döndürür haince benliğine hitap edenleri... EEzmiş tüketmiş kendini; içi boş sevdaların kör deminde... NNarsisliğinde tutuşacak, zalimce sergilediği bencilliğine gömülecek... UUmursamadan yaşamış, kundaklamış kendini yalan aşkların gölgesinde... RRadikal düşüncelerin ezici ağırlığında nefes nefes yalnızlığında tükenecekler...
YYitik yalnızlıklarında tükenerek tadacaklar AŞKSIZ ÖLÜMÜ... AAldanmışlıkları ile; geçen saniyelerin girdabında boğulacaklar... ZZalimce düşüncesinin esiri olan, hatalarında ısrarcı olan zavallılar; IIIŞIK OLUP, AYDINLATAN UMUT SAVAŞÇILARINI tüketemeyecekler... CCan çekişen bencilliklerinde, düşünce bazında insan kopyalan çaresizler; IIIstırap içinde kalan pişmanlıkları ile; ölümün ağırlaşmış nefesini hissedecekler... EROS
Ölüm Dörtlüğü
Ölüm her aklına geldiğinde Ah edip vah edip inleme Bu halinle Tanrıyı incitmiş olacaksın Ecel kapını çaldığı zaman Evi telaşa verme O geldiği zaman Sen gitmiş olacaksın EROS
Pandora da tıpkı tüm kadınlar gibi doğuştan meraklı olduğunda dünyaya gelir gelmez kutunun içinde ne olabileceğini düşünmeye başladı ve Zeus'un uyarısını unutarak kutuyu açtı. Kutunun içindeki hastalık, keder, ıstırap, yalan, riya gibi insanları rahatsız edecek ve onları felakete sürükleyecek ne kadar kötülük varsa hepsi açılan kutudan kuşlar gibi uçuştular. Pandora hatasını anlayarak biraz sonra kutuyu kapadı ancak kutuya kapatılan kötülüklerin arasında, insanları yaşatacak, teselli edecek 'ümit' te vardı. Fakat ümit dışarı çıkamamış kutuda kalmıştı.. Böylece Zeus ilk kadını beraberinde kötülüklerle dolu bir kutuyla yeryüzüne yollayarak insanlardan intikam almıştı.
Gururla Bakıyorum Dünyaya
Kutusuna kurban olduğum PANDORA’ya sevgiyle:
DDüşüncemde OOlgunluğu aradım; ĞĞüzelliklerine UUlaşmak için... MMıh gibi yine çakılmışım sevdana...
GGerilla bakışlarına ÜÜrkekçe titremelerdeyim... NNitelikli karakterine ÜÜslup arayışı içinde kıvranırken; NNezih bir ortamda mutluluklar dilerim sana...
KKardeş türkülerin coşkusunda UUzlaşarak bir ikrarda duralım... TTutuşmuş gönüllerin dost çağrılarında; LLakayt kalmadan, kuşanalım sevgi ve dostluğu... UUzayıp giden nice yıllara dostluk ateşini sunalım...
OOlmadık işler peşinde koşan, LLakaytlığı ile kendini tüketen insanlara SSuskunluğumu bozmayacağım... UUslanmama adına alçakca direnen, NNamertçe düşünen beyinlerine esir olmuş, NNarsisist düşünce ile yaşama tutunan acizlerin NNamert pazarında yokoluşlarını gururla seyredalacağım... EROS
Senin için anlamlı olan bir günde ÇAT KAPI gelebilmeyi isterdim. Bugün için sana ulaşabilmem imkansız. Hayalini kurduğun dünyayı keşfedebilseydim; bir demet gül yerine, bir demet UMUT serpebilmek isterdim yüreğine...
Yaşam boyu, YÜREK DOLUSU MUTLULUKLAR seninle olsun...
NİCE MUTLU YILLARA...
SAYGILARIMLA...
Doğum Günü
İnsanların yüzlerini göremiyorum Boğazım düğüm düğüm çözemiyorum İstesen de yanına gelemiyorum Tutsam şu karanlığı Tutsam da yırtsam Ah elim tutuşmasa, elini tutsam Susmasan konuşsan sesini duysam Tutsam güzel yüzünü bağrıma bassam
Doğum günüm bugün Doğum günüm gülüm Doğum günüm diyorsun; Doğum günün kutlu olsun Mutlu ol senelerce Sana boncuktan kuş yaptım Konacak pencerene Karakollar beni alır sorgular gecelerce Hiç bekleme belki gelmem gelemem senelerce. EROS
Kutudan en son çıkan şeyin 'umut' olması nedeniyle, umudun her şeyden -hastalıklardan, haksızlıklardan, ölümlerden vs- üstün olduğunu anlatan mit. Umudun olmadığı yerde hayat yoktur...
gizli olan herhangi bir şey sihirli kutu
Yalnızca akıl yoktu pandorada.. çünkü o tanrılarda da yoktu...
' kadın insanlığı cezalandırmak için yaratılmıştır...'
manyak güzel bir hikaye...!
Epimetheus a yazık oldu.halbuki abisi prometheus onu uyarmıştı zeus sana hediye gönderirse sakın açma diye ama Epimetheus ne yaptı pandorayı görünce adamın olmayan aklı gitti iyice.sonrası biliniyo zaten pandorada açtı kutuyu olan oldu.yok şu kadınların merakı arakadaş....
cok merak iyi degildir
Hani biz büyüdük ve kirlendi dünya ya
Hani adem elmanın o lezzetine karşılık dünyada açmış gözlerini ya
Açın o zaman bütün Pandora'ların kutularını ;)
Tamam acıları vardır belki ama, lezzeti ap ayrı olmalı...
İçindekilerinin ne olduğunu söylemez de bir çocuğun anlayamacağı birşey gibi yasaklarsan olacağı bu..
Bilmek kötü mü?
aslında ben size sormuştum a.q. siz bana soruosunuz bu nasıl iş? ?
küfür ettireceniz adamı ramazan ramazan....! ! ! ! ! ! !
yani ilk kez karşılaştım bu sözlükle bende anlamının ne oldugunu ve içerigini araştırıyorum ama mersinde pandora diye bir bar var bir çağrışım yapar mı bilmiyorum
pandoranın kutusu kara kutuysa ne kirli çamışırlar gizlidir orda.........................:P
Açtırma kutuyu,söyletme kötüyü dedi o kadar insanlar ama dinlemediler.Umudu beklediler...
bilmem ki
çoktan açıldı. artık bir gizemi yok :)
ah pandora keşke bu kadar meraklı olmasaydın
ne çeyizmiş ama!
sakin açmayin..
açılması çok sakıncalı
İçinde insanlar için bir tek 'umut' un kaldıgı ve açılmasıyla tüm kötü duyguların dünyaya yayıldıgı gizli kutuymuşş.işte doyumsuzluk ve hırs açtırmış.tıpkı hepimizin yaptıgı gibi..
Açıldı bir kere pandoranın kutusu...............
Eros, ilerleyen yaşına rağmen evlenebileceği kızı bulabilmekte oldukça zorlanmıştı. İyi ve güzel olan herşeyi ruhunda bir bütün olarak bulunduran Eros, kendi karakterinde olan, kendini anlayabilecek bir kız uğruna herşeyini vermeye hazırdı. Eros, kendi karakterinde bir kız yetiştirebilmek için kolları sıvamış ve uğruna ömür vererek yetiştirmeyi düşündüğü kız için gerekli olan herşeyi fedakarca yerine getirebilmeyi düşünmüştü. Eros, kendi tecrübelerini göz önünde bulundurarak, kendi gelişimini göz önünde bulundurarak, yapacak olduklarının ne kadar zor olacağını düşünmüş ve büyük bir sabır örneği sergileyerek hayalindeki kızı yaratabilmek için mücadele etmesi gerektiğine inanmıştı. Tanrı Zeus’un yardımından mahrum kalacağının farkındalığını da yaşayan Eros; hayalindeki kızı yaratabilmenin ne kadar zor olacağının da bilincinde olarak, azimle çalışmalarına başlamıştı bile. Pandora, Eros’un yapmayı düşündüklerini öğrenince gözleri dolmuş ve sevdiği kız uğruna mücadele etmeyi düşünen Eros’a yardım edebilmek için elinden geleni esirgemeksizin yapmaya karar vermişti. Apollon, Pandora’nın yardımsever yüreğinde gözlemlediği dert paylaşımı ile iyice duygulanmış ve o da gözyaşları içinde paylaşımı yaşamaya ve yaşatmaya karar vermişti. Apollon, Pandora ve Eros; koordineli sıçramalarla hayatı göğüslemeye başlamışlar ve üç kişinin mutluluğuna sevinç gözyaşları gecikmeksizin imdatlarına yetişmişti. Mutluluklarını paylaşan insanların olmayışına da üzülen üç kişi; zaman-zaman başkaları adına hüzün ve kedere boğulup acı içinde kıvranıyorlardı. Apollon gözlemci yapısı ile fark edebildiklerini, lir eşliğinde şarkılar söyleyerek dile getiriyordu. Apollon sık-sık gözlemleyebildiği dostluk ortamından memnun kalışının izlerini; aşka gelerek; lirin telleri arasına bırakıyordu. Dostluk ateşinin tesiri altında kalarak, yangın yerine dönen Apollon; koşarak liri eline alıyor ve feryat ederek, titreşimlerle inleyen tellerin hüznüne ve sevincine kendi sesini de ustalıkla nakşediveriyordu. Koordineli sıçramalardan ibaret olan yaşamda; acı, keder, hüzün, sevinç, mutluluk ve umut iç-içe idi. Ve zaman yaşanılası dostluklara gebe kalmıştı. Günlerden bir gün Apollon yine dostluk ateşi ile tutuşmuş ve yangın yerine dönen ruh haliyle liri eline almakta pasif davranmamış ve yine her zaman ki gibi, yanık sesini lir tellerinin arasına nakşetmeye başlayırvermişti:
AĞLADIKÇA
Paylaşımın coşkusunda sevda ile titreyen bedenlere:
Dağlarda öfkeli başım
Serhat'ta hep akşam oluyor
Nasipsiz kıştan mı, yağmurdan mı yoksa aşktan mı
Ağladıkça, ağladıkça dağlarımız yeşerecek
Görecek, göreceksin
Ağladıkça, ağladıkça
Geceyi tutacağız göreceksin.
İlk yazda bitti telaşım
Alnımda hep kavga duruyor
Vakitsiz hırstan mı
Bahardan mı yoksa aşktan mı
Ağladıkça, ağladıkça bozkırlar yeşerecek
Görecek, göreceksin
Ağladıkça, ağladıkça
Güneşi tutacağız göreceksin.
APOLLON
Apollon’un lir eşliğinde söylediği şarkıları ile iyice duygulanan ve çaresizliği ile yüzleşen Eros; taşımış olduğu düşüncesini bir yüreğe nakşederken bir çok zorluğu da göğüslemesi gerektiğinin bilincindeydi. Hayat zorlu duraklardan geçiyordu ve hiçe sayıyordu aşk ile çırpınan, serçe telaşlı minik yürekleri. Acı içinde, başkaları adına çırpınan yüreğinin cevapsız kalabileceğini düşünen Eros; yüreğindeki derin haykırışları sayfalara dökerken tedirginliği yaşıyordu:
KUM GİBİ
Aldanma bencilliğin kahkaha ile yırtılan sevincine:
Martılar ağlardı çöplüklerde
Biz seninle gülüşürdük
Şehirlere bombalar yağardı her gece
Biz durmadan sevişirdik.
Acımasız olma şimdi bu kadar
Dün gibi dün gibi çekip gitme
Bırakta sarılayım ayaklarına
Kum gibi kum gibi ezip geçme.
Sonbahar damlarda damlarımıza
Biz seninle sararırdık
Aydınlansın diye şu kirli yüzler
Biz durmadan savaşırdık
Acımasız olma şimdi bu kadar
Dün gibi dün gibi çekip gitme
Bırakta sarılayım ayaklarına
Kum gibi kum gibi ezip geçme.
EROS
Apollon’un sevda yüklü şarkıları ile duygu seli içinde gözyaşlarına boğulan Pandora; çaresizliği ile de olsa, sorumluluk bilinci taşıyan nefesi ile derin bir çığlık atarak; sesinin yankısını duyabilme adına, umutla beklemeye koyuldu. Pandora için, umut bir ışıktı, ve umut, anlatamıyordu kendini; yitik kalabalığın içinde tükenen, sahte gülümsemelerle hayatı göğüsleyen, maskeli mutlulukların sahte sevincine. Pandora’nın dağlarında; hüzün maske takmış, sahte bir gülüş atmıştı yitik kalabalığın bitip-tükenen yalnızlıklarına. Ve aldanıyordu yığınlar; hüznün maskeli sahte sevincine. Uyanışı bekleyen Pandora umut dolu nefesini dağların doruklarına gönderdi:
ÇOCUK
Sevgi dolu yüreğinde sıcacık bir umuttu;
Bağımsızlığı ile nefes açtı sevda çiçekleri:
Bir yerlerde bir çocuk doğdu
Sancısını içimde duyuyorum
Kimbilir kimin çocuğusun
Gözlerinde güneşi görüyorum
Gözlerinde hayat pırıl pırıl
Ellerinde ümitlerimiz var
Dünyanın tüm pisliklerine
Sıkılmış o minik yumruklar
Güzel bebek buram buram
İnsan, sevgi kokuyorsun
Bir küçük dünya gibi varlığın
Sırtında dünyayı taşıyorsun
Kim olursa olsun anan, baban
Sorumluyum onlar kadar senden
Adını hiç bilmesem bile
Benim öz be öz çocuğumsun sen
Güzel bebek buram buram
İnsan, sevgi kokuyorsun
Bir küçük dünyadır varlığın
Gözlerinde umudu görüyorum
PANDORA
Apollon ve Pandora; Tanrı Zeus’un mucizesi ile gerçekleşen ve kutu kapağının açılmaksızın, kendiliğinden çıkarak Eros’un gözlerinde parlayan umudu günışığına çıkarabilmek için inançla mücadele etmeleri gerektiği hissine kapılmışlar ve bu uğurda yapılması gereken herşeyi göze alarak, Eros’u sevgi ile büyütmek için karar almışlar. Apollon ve Pandora; bireysel başarının kazanımlarına ulaşabilmiş olmalarının vermiş olduğu tecrübe ile Eros’un karakterine gerekli olan donanımı kazandırabilmek için büyük çaba sarf etmeye başlamışlar ve Eros’un da göstermiş olduğu bilgiye olan açlığı sebebiyle her geçen gün büyük gelişmeler göstererek eğitime devam etmişler. Tanrı Zeus, Eros adına verilen emeğe duyarsız kalmamış ve dünyanın kurtuluşu için Eros’a gerekli olan karakter donanımını cömertçe vermiş ve Tanrı Zeus kendinde bulunan karakter donanımı ile Eros’u da donatmış. Eros’un karakterinde bulunan donanımın farkındalığını yaşayan Apollon ve Pandora’nın mutluluğu her geçen gün artmış ve geleceği artan bir umut içinde karşılamaya devam etmişler. Eros, kişiliğinde gelişen karakter yapısı ile dünya üzerinde yaşayan her insana hakaretler yağdırmaya başlamış ve kendi iç dünyasında yaşadığı mutlulukları dış dünyasında yaşayamadığı için sürekli kahroluyormuş. Eros, insanlar içerisinde uyum içinde yaşayamadığı için sürekli yalnızlığı yaşamak zorunda kalmış. Eros, yalnız kalışlarında sürekli düşünmüş ve dünyanın kurtuluşu için farkında olmaksızın stratejiler geliştirmeye başlamış. Eros; hastalık, keder, ıstırap, yalan, riya gibi insanları rahatsız edecek ve onları felakete sürükleyecek ne kadar kötülük varsa hepsinden rahatsızlık duyuyormuş ve acılar içinde kıvranıyormuş. Büyük bir okuma istenci ile kitaplara sarılıp sayfalarca kitap okuyan Eros, bir gün gelmiş düşünmekten kitap da okuyamaz hale gelmiş. Eros, bir satır yazı okurmuş, sonra da bir kitap dolusu düşünürmüş. Eros; okuduğunu anlamayan, anlasa da inandığı gibi yaşamayan insanları fark edince deliye dönmüş ve 240 yaşlarına merdiveni dayayınca içi-dışı isyan ile dolmuş ve taşmış. Öfkesine yenik düşen Eros; kin güttüğü ne kadar insan varsa hepsini laf ile dövmüş. İnsanlarla yaptığı mücadelede bitkin düşen Eros; kin güttüğü insanların suratlarına; bir kitap dolusu anlam içeren kısa kelimeler savurma yolunu denemiş ve yorgunluğunu bir nebze olsun aza indirgemeyi başarabilmiş. Eros; insanlık adına söylediği sözlere lakayt kalan insanları gördükçe, geçen her gün kin ve nefretini büyütmüş. Eros, 330 yaşlarına varınca, Tanrı Zeus’un işine karıştığını ve Tanrı Zeus’a asi geldiğini fark etmiş ve devamında ağır bir pişmanlık yaşamış. Tanrı Zeus’tan bağışlanmayı uman Eros; pişmanlığı ile Pandora’ya gitmiş ve; “bir tutam UMUT ver...” demiş. Pandora, Eros’un dileğini yerine getirmemiş ve Eros 3 yıl yapayalnızlığı yaşamış. Eros; 3 yıl boyunca kendini yargılamış ve davranışlarında sergilediği tutumda insanlık adına zerrece “İYİ NİYET”i bulamamış ve her geçen gün yalnızlığına gömülmüş. Apollon ve Pandora; Eros’a doğum gününde bir sürpriz yapmak istemişler ve Eros’u dertlerinden kurtarabilmeyi düşünmüşler. Pandora ve Apollon, doğum gününde Eros’a; “KAÇ YAŞINA BASTIN EROS” demişler. Sorulan soru ile pişmanlıklar içinde kalmış ruh halinden birden kurtulan Eros’un gözlerinden umut günışığına çıkmış ve Eros tebessümle; “333” demiş. Sevinç içinde kalan Pandora ve Apollon’un mutluluklarına ortak olan Tanrı Zeus; Eros’un “333” dediği andaki tebessümü çiçeklerle dağlara nakşederek büyüklüğünü göstermiş.
Tanrı Zeus; Pandora ve Apollon’un çalışmalardan hoşnut kalmış ve Eros’un kimseye bağımlı kalmadan, Eros’un kendince bulduğu, kendine özgü olan doğrulara ulaşabilmesi için kıyasıya uzun süre mücadele etmiş ve gereken fedakar davranışları sergileme aşamasında zerrece acizlik sergilememiş olan Pandora ve Apollon’a aşk ile dönen bir kalem hediye etmiş. Apollon ve Pandora; Eros’un eğitimi için harcadıkları emeklerinin karşılığını, Baş Tanrı Zeus’un yardımı ile daha da kolay alabileceklerine dair sonsuz inançları varmış. Apollon ve Pandora, işlemiş oldukları günahın affedilebilmesi için, Eros’un eğitimine büyük önem vermeleri ve büyük emek sarf etmeleri gerektiğine yürekten inanmışlar ve dur-durak demeksizin sürekli Eros’un geleceğini hazırlayabilmek için mücadele etmişler. Ve sonunda Eros sorumluluk bilinci taşıyan karakter yapısı ile yüreğinde akıp giden ırmağın sesini, sevinç içinde kağıda yansıtmış:
Yağmur Düşleri
Yeni ufuklar getirmiş, gülmeyi bilen çocuklara:
Sorulmasın ahvalimiz yardan başka
Saklımızda derin sancı, sırrımız var
Soğumasın soluğumuz boranda kışta
Kamil gönüllere giden sözümüz var
Yağmurun düşlerinden
Yazmışlar künyemizi
kederin izlerinden
Tanırız bizler bizi
Ey edalım, esmer yanım
Yüreklere aşk salanım
Bize gülmeler yaraşır
Çoğalalım çoğalalım
Yolumuza yangın ne ki külden başka
Kadirleri kıymet bilen özümüz var
Biz günü güneşten ektik toprağa
Karanlığa ışık tutan elimiz var
EROS
Ahım Kalacak
Bencilliğin gölgesinde aşkı yitiren yalnızlıklara:
Ömrümü bu rüzgarlara
Savurmamı saymazsak
Bu serseri yağmurlar da
Aklım kalacak
Yurt büyütüp divane
Gezerken mapuslarda
Aldırmadan yürüyende
Ahım kalacak
Yoruldum ve yanıldım
Vuslatların izinde
Beyhude kederlerde
Sözüm kalacak
Bu dünyadan gidilir gidilmesine de
Günlerin yakasında elim kalacak
Aldırmadan yürüyende ahım kalacak
EROS
Sana Geldim
yağmurlar içinde ıslandım geldim
bir kuru değneğe yaslandım geldim
sıcacık çorbana muhtacım inan
ölümlerden geçtim uslandım geldim
üşüdü ellerim üşüdü kalbim
yaban ellerinde taşlandım geldim
sanki cehennemdi sensizlik bana
bir anda yıllarca yaşlandım geldim
ırmaklar boyunca sislendim geldim
tren yollarında islendim geldim
kalmadı hevesim kalmadı inan
yıkandım arındım süslendim geldim
üşüdü ellerim üşüdü kalbim
yaban ellerinde taşlandım geldim
sanki cehennemdi sensizlik bana
bir anda yıllarca yaslandım geldim
sana geldim sana kucaklar mısın
bilmem yeniden bağışlar mısın
APOLLON
Yolumun İçinde
umudum tükenmez sen yine bildiğinle kal
nasıl olsa anlayacak ruhun herşeyi(gerçeği)
kendini kaybeder aniden gördüğün masal
nice gerçekler yok artık unut geçmişi
yolumun içinde yol ayrı yolda değil
dermanım derdimde saklı ayrı değil
yolumun içinde yol ayrı yolda değil
dermanım derdim de senden ayrı değil
PANDORA
Bedenimi Kuşatan Umut Ateşinde Tutuşacaksın
çığlık çığlığa tutuşarak çoğalırım umut dolu nefesine;
yalnızlığımda; çaresizdim, acizdim çoğu zaman.
özlem dolu seslenişlerinde, çığlıklarınla bölünür;
sevda ile, umut ile direnirim hayata çoğu zaman...
sesinle tutunur; yalnızlığımla büyütürüm yangını.
sokaklar bile aşınıyordu; çile sarılmış hasretinde.
duvarlar bile tutuşuyordu; umut yüklü nefesinde.
coşkun akan özlemin çığlıkları yankılanır içimde.
yalnız nefesim değil; bedenim de umut ateşinde...
aşk ile tutuşup durdurabilsek akıp giden zamanı! ..
bir ihtimal ya da bir tanı; söndürebilir mi yangını? ..
PANDORA’ya SEVGİyle...
EROS
Sana Geldim! ..
çığlığını duyar oldum...
PANDORA’ya sevgiyle:
aşk ateşi ile yanmayana
hangi sözden ne çare? ..
bencilliği ile ömür tüketenler
dost olabilir mi dertli insana? ..
EROS
Kim Anlar Halimden
Bulutsuz yağmurumla
Her şeyden kaçtım sana
Ben bir öksüz deli rüya
Mutsuzluk uykusuzken
Kahrımdan ellerimden
Aşktan anla beni atma
Sensin gözümde şarkı şiir düş bilmece
Adın dilimde nakış dudak eş bir hece
Kim anlar halimden
Ben nerde diliyorum
PANDORA
Sen Yangınım Ol Ben Ateşinde Yanayım! ..
Kutusuna kurban olduğum PANDORA’ya sevgiyle...
GGezdiğim dağlarda;
EEzilmiş halkların suskun çığlığı...
LLakaytlıkları ile tükeneceklerin
İİİzini sürmekten vazgeçmedim...
YYalnızlığı ile çiçek olup açanlar;
OOlmaz acılar içinde bırakıldı.
RRadikal düşüncenin kavurucu ateşi;
UUsul usul engereklerin çevresini saracak...
ZZalimce düşünen beyinlerin kökü kurutulacak...
AAçar çiçekleniverir yalnızlığın yediveren gülbeyazı...
DDerman bulur yüreklerimiz; bir mısra ya da bir satır ile...
IIIşığın vurur tutuşuruz umut içinde ve sarkarız aydın geleceğe...
MMısraların coşkusu ile; çocuksu bir sevinçle çığlık atar yüreklerimiz...
AAşkın ile kırılıp, yansıtmak isterken yedi rengi
DDoruklara sevdalı dizelerde tutturamadım ahengi
IIIşıtıp, ışıtmak isterken yediveren yalnızlığımla;
MMavzer bakışlı gözlerinle çapraz ateş pusudayım...
Mecburiyetimde; çapraz tutuş; TETİK tutarım kalemi...
AŞK tek kişilik bir oyun değil ki kuralları değiştirilsin! ..
EROS
Aşksız Öleceksin
Kendini unutamayan bencilliğin çirkinliğine:
Gel bir uçurumun kenarına gidelim
Bir sen bağır bir ben!
Hangimizin parası daha azsa
Onun sesi daha az çıksın..
Al aşkı ortamıza
Bir sen itele bir ben
Hangimizin aşkı daha kıtsa
Aklını kapıp kaçsın!
Koy ömrünü bir önüne
Bir ben diyeyim, bir sen söyle
Hangimizin öldürdükleri daha çoksa
Ebediyen yalnız kalsın!
EROS
Umut Nöbetine Çapraz Tutuş Kalem! ..
Kutusuna kurban olduğum PANDORA’ya saygıyla:
AAşk ile kırpıştırırken kirpiklerimi;
YYalnızlık ateşine körüklenen dizeler;
ŞŞaşkına döndürür haince benliğine hitap edenleri...
EEzmiş tüketmiş kendini; içi boş sevdaların kör deminde...
NNarsisliğinde tutuşacak, zalimce sergilediği bencilliğine gömülecek...
UUmursamadan yaşamış, kundaklamış kendini yalan aşkların gölgesinde...
RRadikal düşüncelerin ezici ağırlığında nefes nefes yalnızlığında tükenecekler...
YYitik yalnızlıklarında tükenerek tadacaklar AŞKSIZ ÖLÜMÜ...
AAldanmışlıkları ile; geçen saniyelerin girdabında boğulacaklar...
ZZalimce düşüncesinin esiri olan, hatalarında ısrarcı olan zavallılar;
IIIŞIK OLUP, AYDINLATAN UMUT SAVAŞÇILARINI tüketemeyecekler...
CCan çekişen bencilliklerinde, düşünce bazında insan kopyalan çaresizler;
IIIstırap içinde kalan pişmanlıkları ile; ölümün ağırlaşmış nefesini hissedecekler...
EROS
Ölüm Dörtlüğü
Ölüm her aklına geldiğinde
Ah edip vah edip inleme
Bu halinle Tanrıyı incitmiş olacaksın
Ecel kapını çaldığı zaman
Evi telaşa verme
O geldiği zaman
Sen gitmiş olacaksın
EROS
Pandora da tıpkı tüm kadınlar gibi doğuştan meraklı olduğunda dünyaya gelir gelmez kutunun içinde ne olabileceğini düşünmeye başladı ve Zeus'un uyarısını unutarak kutuyu açtı. Kutunun içindeki hastalık, keder, ıstırap, yalan, riya gibi insanları rahatsız edecek ve onları felakete sürükleyecek ne kadar kötülük varsa hepsi açılan kutudan kuşlar gibi uçuştular. Pandora hatasını anlayarak biraz sonra kutuyu kapadı ancak kutuya kapatılan kötülüklerin arasında, insanları yaşatacak, teselli edecek 'ümit' te vardı. Fakat ümit dışarı çıkamamış kutuda kalmıştı.. Böylece Zeus ilk kadını beraberinde kötülüklerle dolu bir kutuyla yeryüzüne yollayarak insanlardan intikam almıştı.
Gururla Bakıyorum Dünyaya
Kutusuna kurban olduğum PANDORA’ya sevgiyle:
DDüşüncemde
OOlgunluğu aradım;
ĞĞüzelliklerine
UUlaşmak için...
MMıh gibi yine çakılmışım sevdana...
GGerilla bakışlarına
ÜÜrkekçe titremelerdeyim...
NNitelikli karakterine
ÜÜslup arayışı içinde kıvranırken;
NNezih bir ortamda mutluluklar dilerim sana...
KKardeş türkülerin coşkusunda
UUzlaşarak bir ikrarda duralım...
TTutuşmuş gönüllerin dost çağrılarında;
LLakayt kalmadan, kuşanalım sevgi ve dostluğu...
UUzayıp giden nice yıllara dostluk ateşini sunalım...
OOlmadık işler peşinde koşan,
LLakaytlığı ile kendini tüketen insanlara
SSuskunluğumu bozmayacağım...
UUslanmama adına alçakca direnen,
NNamertçe düşünen beyinlerine esir olmuş,
NNarsisist düşünce ile yaşama tutunan acizlerin
NNamert pazarında yokoluşlarını gururla seyredalacağım...
EROS
Senin için anlamlı olan bir günde ÇAT KAPI gelebilmeyi isterdim. Bugün için sana ulaşabilmem imkansız. Hayalini kurduğun dünyayı keşfedebilseydim; bir demet gül yerine, bir demet UMUT serpebilmek isterdim yüreğine...
Yaşam boyu, YÜREK DOLUSU MUTLULUKLAR seninle olsun...
NİCE MUTLU YILLARA...
SAYGILARIMLA...
Doğum Günü
İnsanların yüzlerini göremiyorum
Boğazım düğüm düğüm çözemiyorum
İstesen de yanına gelemiyorum
Tutsam şu karanlığı
Tutsam da yırtsam
Ah elim tutuşmasa, elini tutsam
Susmasan konuşsan sesini duysam
Tutsam güzel yüzünü bağrıma bassam
Doğum günüm bugün
Doğum günüm gülüm
Doğum günüm diyorsun;
Doğum günün kutlu olsun
Mutlu ol senelerce
Sana boncuktan kuş yaptım
Konacak pencerene
Karakollar beni alır sorgular gecelerce
Hiç bekleme belki gelmem gelemem senelerce.
EROS
umut bu kutuya kaldıysa....
Yaşamın başlangıcı ve sonunu içinde bulunduran bilgelik kutusu. belkide yaşamın anlamı son bulmasında saklı...
Kutudan en son çıkan şeyin 'umut' olması nedeniyle, umudun her şeyden -hastalıklardan, haksızlıklardan, ölümlerden vs- üstün olduğunu anlatan mit.
Umudun olmadığı yerde hayat yoktur...