Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ölüler Böyle Sever sizce ne demek, Ölüler Böyle Sever size neyi çağrıştırıyor?

Ölüler Böyle Sever terimi Gökçen Şahin tarafından tarihinde eklendi

  • Cevdet Ateşşahin
    Cevdet Ateşşahin

    ölüler nasıl sever
    ölüler kimi sever
    ölüler niye sever

  • Onur Umut
    Onur Umut

    sonra içimde bir ses. Hepsi senin gibi düşünüyor, dedi. Hepsi buraya ait olmadığını düşünüyor ve haklılar. O zaman?

    *
    ben bir dahiyim ve bunu benden başka kimse bilmiyor.

  • Onur Umut
    Onur Umut

    SİZ AŞK NEDİR BİLMEZSİNİZ
    (Charles BUKOWSKI ile bir gece)

    Siz aşk nedir bilmezsiniz dedi Bukowski
    Ben elli bir yaşındayım bir bakın bana
    Genç bir güzele aşığım
    Kötü saplandım bu işe ama O’nun da hali kötü
    Fakat olacaksa böyle olsun
    Kanlarına giriyorum onların ve kurtulamıyorlar benden
    Herşeyi deniyorlar kaçmak için
    Ama sonunda hep geri dönüyorlar
    Hepsi geri dönmüştür bana
    Ama gördüğüm bir tanesi dışında
    Ağlamıştım ardından
    Ama kolay ağlardım o zamanlar
    Çocuklar sert içkileri yaklaştırmayın yanıma
    Acımasız oluyorum o zaman
    Burada oturuyor bütün gece
    Bira içebilirim siz hippilerle birlikte
    Bu biradan on beş litre içerim ve
    Bana mısın demem,su gibi gelir bana
    Ama bir defa koklatın sert içkileri
    Pencereden dışarı atmaya başlarım insanları
    Kim olursa olsun fırlatırım dışarı
    Bunu yaptım daha önce
    Ama siz aşk nedir bilmezsiniz
    Bilmezsiniz çünkü hiç aşık olmamışsınızdır
    İşte iş bu kadar basit
    Genç bir fıstık buldum şimdi,öyle güzel ki..
    Bukowski diyor bana,Bukowski diyor o minicik sesiyle
    Bense ne var diyorum
    Ama aşk nedir bilmezsiniz siz
    Size ne olduğunu anlatıyorum ama dinlemiyorsunuz
    Aşk buraya kadar gelip kıçınızı dürtse
    Bu odada içinizden birinin ruhu duymaz
    Şiir okuma toplantılarının boktan bişey olduğunu düşünürdüm
    Bana bak ben elli bir yaşındayım ve çok dolaştım
    Boktan diyorsam öyledir
    Ama sonra dedim ki kendime Bukowski
    Aç kalmak daha boktan
    Sonuçta işte buradasın ve hiçbirşey olması gerektiği gibi değil
    O adam neydi adı Galway Kimel
    Bir dergide resmini gördüm
    Yakışıklı bir suratı var ama öğretmen
    Tanrım düşünebiliyor musunuz
    Eyvah sizler de öğretmensiniz
    Size de küfrediyor oluyorum o zaman
    Hayır o adamın adını hiç duymadım
    Ne de ötekinin,hepsi birer asalak
    Belki egom yüzünden artık çok fazla okumuyorum
    Ama,şu ünlerini beş altı kitap üstüne
    Kuran insanlar var ya,
    Hepsi birer asalak
    Bukowski diyor bana bu kız
    Niçin klasik müzik dinliyorsun bütün gün
    Sizi şaşırttım değil mi
    Benim gibi kaba ayyaş birisinin
    Klasik müzik dinleyeceğini düşünmezdiniz
    Brahms,Rachmaninoff,Bartok,Tdeman
    Kahretsin burada yazamıyorum
    Çok fazla sessiz,çok sayda ağaç var burada
    Şehirleri severim,en uygun yerler benim için
    Her sabah koyarım klasik müziğimi
    Ve oturup yazı makinemin başına
    Bir puro içerim bakın işte böyle
    Ve Bukowski derim sen şanslı bir adamsın
    Bukowski bu belaların hepsini atlattın
    Ve sen şanslı bir adamsın
    Ve mavi duman yayılır masamın üstüne
    Ve pencereden dışarı Delengpre Caddesi’ne bakarım
    Ve derin nefes alır ve yazmaya başlarım
    Bukowski işte yaşam budur derim kendi kendime
    Yoksul olmak iyidir,basur olmak iyidir,aşık olmak iyidir
    Ama siz nasıl birşey olduğunu bilmezsiniz
    Sevgilimi görseydiniz ne dediğimi anlardınız
    Buraya gelince baştan çıkacağımı düşündüm
    Tam böyle olacağını bildi,böyle olacağını bana söylemişti
    Allah kahretsin ben elli bir yaşındayım o ise yirmi beşinde
    Birbirimize aşığız ve o beni kıskanıyor,Tanrım bu güzel birşey
    Buraya gelip baştan çıkarsam,gözlerimi oyacağını söylemişti
    Alın işte aşk sizlere
    İçinizden hangisi bilir böyle birşeyi
    Sizlere birşey söylemeliyim
    Öyle adamlarla tanıştım ki hapishanede
    Üniversitelere ve şair toplantılarına giden
    İnsanlardan çok daha fazla yol-yordam bilen insanlardı
    Kan emicidirler onlar,bütün görmek istedikleri
    Şairin çorapları kirli midir acaba ya da koltukaltları kokuyo mudur
    Ama sizden şunu hatırlamanızı istiyorum
    Bu odada yalnız bir tane şair var bu gece
    BELKİ DE BU ÜLKEDE YALNIZ BİR TANE ŞAİR VAR BU GECE
    O DA BENİM
    İçinizden kim biliyor yaşamı,içinizden kim biliyor herhangi birşeyi
    Hangi biriniz hayatında işinden kovuldu?
    Ya da sevgilisine dayak attı ya da sevgilisinden dayak yedi
    Beş defa kovuldum ben Senis and Rocbuck’tan
    Kovmuşlar,tekrar kovmuşlardı beni
    Otuzbeş yaşındayken tezgahtarlık yapıyordum onlara
    Sonra kurabiye çalarken yakalandım
    Ben nasıl olduğunu bilirim çünkü ONLARDAN GELİYORUM…
    Elli bir yaşındayım ve aşığım
    Şu gencecik güzel şey diyor ki bana: Bukowski
    Ve ne var diyorum,O ise
    Sen pisliğin tekisin diyor bana
    Ve bebeğim beni anlıyorsun diyorum
    Bu dünyadaki tek güzel şey O
    Kadın ya da erkek bu tür hareketine katlanacağım tek kimse
    Ama siz aşk nedir bilmezsiniz
    Hepsi geri döner bana sonunda,her biri geri döner
    Yalnız o sözünü ettiğim bir tanesi,
    Hani o sözünü ettiğim bir tanesi
    Yedi yıl birlikte yaşamıştık,çok içerdik
    Bir avuç memur görüyorum ben bu odada
    Şair filan yok aranızda,hiç şaşırmadım bu işe
    Şiir yazmak için aşık olmak gerekirdi
    Ve siz aşık olmak nedir bilmiyorsunuz ki
    Sizin dediniz bu! …
    Şu ağır içkiden verin biraz bana
    Tamam buz istemem güzel
    Güzel işte çok güzel böyle
    Haydi bakalım gösteriye başlayalım
    Ne dediğimi hatırlıyorum
    Ama bir tek atacağım yalnızca
    Ne de güzel tadı var şu meretin
    Haydi uzatmadan bitirelim bu işi
    Yalnız bundan sonra kimse durmasın
    Açık pencerenin yanında…

    Raymond CARVER -Ateşler-
    Adam Yayınları

  • Onur Umut
    Onur Umut

    Dört duvardı önemli olan. Dört duvarın varsa bir şansın vardır. Sokağa düştün mü o şansını da yitiriyordun, teslim oluyordun. '' buk..

  • Farecik
    Farecik

    terkedilişin ızdırabını hisseden bir insan severken ölü hissediyorsa kendini...al işte ölüler ızdırapla sever.

  • Onur Umut
    Onur Umut

    'ateşin içinden ne denli yürüdüğündür mesele'