'o' bazen mesafeli olduğumuz kişilere kullandığımız işaret sıfatı...bazense...sadece anlamsızca kullandığımız işaret sıfatıdır.....bazen o varya o derken....kişiletirip zamirleştirirz
'Yatağına, yemeğine ondan bir şeyler sinmiştir, o şimdi nerede diye düşünürken acırsın kendine.''Bir sokaktan çıkıp diğerine yanında sen olmadan geçmiştir, gece az uyumuştur, uykusuzdur. Sensizdir üstelik, ince giyinmiştir.. Belki o da sevmiştir seni üşümüştür, ondan söyleyememiştir.. Şehir güne bir sevgili az girmiştir. Belki de şehir bir göz yaşına daha girmiştir. Doğum günü gelip geçmiştir. Sen çok özlemişsindir, o hiç sevmemiştir. '
O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
akıl bendede değil sendede değil akıl onda sen de o ol bunu anla burda akıl bende de değil sendede değil derken birinci tekil şahıs ve ikinci tekil şahısı ima ediyorum.misal veriyorum birinci tekil şahısla ikinci tekil şahıs birbirlerine karşı yüksek sesle konuşuyorlar bağırışıyorlar küfür ve hakaret ediyorlar. ikiside öfke içindeler yani öfke hissi ni hissediyor ve öfkenin gereklerini yapıyorlar yani hissettikleri halin gereği neyse onu yapıyorlar. sen de O ol anla derken de üçüncü tekil şahısı ima ediyorum.birinci tekil şahısla ikinci tekil şahısı .olayları anlamlandıran gözlemleyen izleyen bakan gören kişiyi O olarak ima ediyorum. mesela bu yazdığım şeyleri anlama çalışan birisinin içinde bulunduğu hal yada hissi durumu anlatıyorum.her halin ilhamı farklıdır.
bağlı olmak bir şeye, onsuz şarkı dinleyememek onu düşünmeden; nasıl bir duygu biliyormusun? zor, rüzgar özgürce esemiyor içinde. kitaplar onsuz okunmuyor. herşeyde onu oruyorsun. kitapların içinde onun ismini arıyorsun. haritalarda elin istemeden onun yaşadığı şehrin üzerine konuyor. ve ya istanbulun. uzak sana o. ve bağlısın ona, kopamıyorsun.
O diyor ki; 'halkların büyüklüğü ancak kendilerinden başka olan halklara olan ilişkisiyle,yardımıyla ölçülür.Dokunulmazlık,kibir demektir; kibir de nefret; nefret ise bütün baskıcı ve aşağılayıcı büyüklüğün aşağı alınma mücadelesini doğurur.
O birden şafağı sökmemiş bu bahar sabahının,serin sessizliğine doğru yankı veren bir sesle bağırmaya başladı:Yaşasın Türkiye halkının bağımsızlığı,kahrolsun emperyalizm.
— 'Dualarımı kabul etmemesinden bildim ben O'nu! '
Yani beni bana bırakmamasından... isteklerimi yerine getirmemek suretiyle rahmet ve şefkatini belli etmesinden... şımarıklığıma izin vermemekle sırrını belli edişinden tanıdım O'nu...
kalbin kimselerin gormediği, asla da göremiyeceği, görsede giremiyeceği, girse de dokunamayacağı kısmına salıncağı kurulmuş olandır, huzurla sallanandır, esintisiyle huzur bulunandır, sallanır salıncak, arada durur, esinti kesilir, hatırlanır, koşulur hemen, arkasından itilir, sallanmaya devam eder salıncak..
hiç olmayan ama birgün mutlaka bulanacak olan,kusursuz aşka takılan isim 'o'... o orda biryerde biliyorum ve eminim o da bakıyor şu aya yıldızlara ve gözlerimiz kesişiyor bilmedigimiz iki ayrı noktada o orda biyerde işte biliyorum o da düşlüyor kendine belkide kimbilir farkında olmadan baska bir o...
O her şeyi içerir, O´nu hiç bir şey içermez. O ihtiyaçtan beri olan Sübhandır. O olmaktan, olmamaktan, yapmaktan, yapmamaktan münezzehtir. O zıtları cem eder, fakat zıtlıklar içinde değildir. O´nu kelimeler anlatamaz, O ne ise O´dur! Tarif edilemez, kayıtlanamaz, yadsınamaz, inkar edilemez, karşı konulamaz!
o beni ezdi.........taviz verdim çünkü......şimdi kafama vuruyorum.....her zaman acıyacak bi yere yara açsam o zaman acıdıkca hatırlarım ve bi daha taviz vermem....
Mutsuzluğun da bir canı varmış.
Yalnız
Bir ordudur
Kendi çölünde..
Sonsuz savaşlarında
Hep yener
Kendi ordusunu.
Mutluluğun da bir canı varmış.
O geldi...
Herşey birden güzeldi...
Yaşama sevinci verdi..!
Birden gitti.../
Ve sonra.....................
Herşey sönük donuk hiç gibi kaldı...
'o' bazen mesafeli olduğumuz kişilere kullandığımız işaret sıfatı...bazense...sadece anlamsızca kullandığımız işaret sıfatıdır.....bazen o varya o derken....kişiletirip zamirleştirirz
'Yatağına, yemeğine ondan bir şeyler sinmiştir, o şimdi nerede diye düşünürken acırsın kendine.''Bir sokaktan çıkıp diğerine yanında sen olmadan geçmiştir, gece az uyumuştur, uykusuzdur. Sensizdir üstelik, ince giyinmiştir.. Belki o da sevmiştir seni üşümüştür, ondan söyleyememiştir.. Şehir güne bir sevgili az girmiştir. Belki de şehir bir göz yaşına daha girmiştir. Doğum günü gelip geçmiştir. Sen çok özlemişsindir, o hiç sevmemiştir. '
o işte o varya o
boşalan rakı şişelerinin ve uykusuz gecelerimin sebebi
O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır.
Güzel isimler O’nundur.
Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder.
O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
-Haşr 24-
akıl bendede değil
sendede değil
akıl onda
sen de o ol
bunu anla
burda akıl bende de değil sendede değil derken birinci tekil şahıs ve ikinci tekil şahısı ima ediyorum.misal veriyorum birinci tekil şahısla ikinci tekil şahıs birbirlerine karşı yüksek sesle konuşuyorlar bağırışıyorlar küfür ve hakaret ediyorlar. ikiside öfke içindeler yani öfke hissi ni hissediyor ve öfkenin gereklerini yapıyorlar yani hissettikleri halin gereği neyse onu yapıyorlar. sen de O ol anla derken de üçüncü tekil şahısı ima ediyorum.birinci tekil şahısla ikinci tekil şahısı .olayları anlamlandıran gözlemleyen izleyen bakan gören kişiyi O olarak ima ediyorum. mesela bu yazdığım şeyleri anlama çalışan birisinin içinde bulunduğu hal yada hissi durumu anlatıyorum.her halin ilhamı farklıdır.
bağlı olmak bir şeye, onsuz şarkı dinleyememek onu düşünmeden; nasıl bir duygu biliyormusun?
zor, rüzgar özgürce esemiyor içinde. kitaplar onsuz okunmuyor. herşeyde onu oruyorsun. kitapların içinde onun ismini arıyorsun.
haritalarda elin istemeden onun yaşadığı şehrin üzerine konuyor.
ve ya istanbulun. uzak sana o. ve bağlısın ona, kopamıyorsun.
..
..'na söyleyiniz ki, hayâlde hayâli müntehirdir şimdi..
..
'O'nu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. O'nu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır.' (Bediüzzaman)
O diyor ki; 'halkların büyüklüğü ancak kendilerinden başka olan halklara olan ilişkisiyle,yardımıyla ölçülür.Dokunulmazlık,kibir demektir; kibir de nefret; nefret ise bütün baskıcı ve aşağılayıcı büyüklüğün aşağı alınma mücadelesini doğurur.
Thomas Hobbes/ Leviathan,1651
3.şahıs
Atatürk
O birden şafağı sökmemiş bu bahar sabahının,serin sessizliğine doğru yankı veren bir sesle bağırmaya başladı:Yaşasın Türkiye halkının bağımsızlığı,kahrolsun emperyalizm.
Stephen King'in hikayesinden sinemaya uyarlanan gerilim-korku türünde bir film.. Filmdeki iğrenç palyaçonun tipini asla unutamam
adımın baş harfi :)) O'nsuz olmuyor :))
— 'Dualarımı kabul etmemesinden bildim ben O'nu! '
Yani beni bana bırakmamasından... isteklerimi yerine getirmemek suretiyle rahmet ve şefkatini belli etmesinden... şımarıklığıma izin vermemekle sırrını belli edişinden tanıdım O'nu...
sevilen
gece ve gündüz
mukadder ile muhayyelin arafındadır...
bütün kentlerde yalnızdır
O
dendiğinde akla sadece
O
gelir akla. aslında
O
hiç aklıdan çıkmazki
Onu iste Onu bul
kalbin kimselerin gormediği, asla da göremiyeceği, görsede giremiyeceği, girse de dokunamayacağı kısmına salıncağı kurulmuş olandır, huzurla sallanandır, esintisiyle huzur bulunandır, sallanır salıncak, arada durur, esinti kesilir, hatırlanır, koşulur hemen, arkasından itilir, sallanmaya devam eder salıncak..
ıslanacak yağmurlar yağıyor
birlikte atlanacak sular, kaçılacak güneşler
pay edilecek koca bir yalnızlık..
biri olsa tutsa hiç bırakmasa...
hiç olmayan ama birgün mutlaka bulanacak olan,kusursuz aşka takılan isim 'o'...
o orda biryerde biliyorum
ve eminim o da bakıyor şu aya yıldızlara
ve gözlerimiz kesişiyor bilmedigimiz iki ayrı noktada
o orda biyerde işte
biliyorum
o da düşlüyor kendine belkide kimbilir
farkında olmadan baska bir o...
O her şeyi içerir, O´nu hiç bir şey içermez. O ihtiyaçtan beri olan Sübhandır. O olmaktan, olmamaktan, yapmaktan, yapmamaktan münezzehtir. O zıtları cem eder, fakat zıtlıklar içinde değildir. O´nu kelimeler anlatamaz, O ne ise O´dur! Tarif edilemez, kayıtlanamaz, yadsınamaz, inkar edilemez, karşı konulamaz!
''..Cehennemden geçse..
Tutuşan biz olurduk..'' N.B
Sahi Efendim..Tutuşur muydunuz..?
..
o beni ezdi.........taviz verdim çünkü......şimdi kafama vuruyorum.....her zaman acıyacak bi yere yara açsam o zaman acıdıkca hatırlarım ve bi daha taviz vermem....