okuduğum şehirde en çok dinlenen adam kendisinden bir ara çok gıcık kapıyordum.hata benim' i filan dinlerdim ama onun olduğunu bilmiyordum.sonra gel zaman git zaman alıştım hatta şimdi garip bülbülü dinliyom geçen de belgeselini izledim can dündara da belgesel yap diycen başka bişi demiyecen bir ara bi çocuk türkü söyledi kafa zaten lale lan bi baktım ağlıyom :)) neden garip garip ötersin bülbüüül yoksa sende yüreğindan yaralı mıısıııın...
selam ben yerköyden yazıyorum neşet ertaşın bi zamanlar yaşadıgı yer neşet ertaş bozkırın tezenesi değil türkiyenin tezenesi bence gelmiş gitmiş en önemli ozanlardan biri ben yozgatta neşet ertaş konserinde bi ara onun yanına gittim ve ona dedimki neşet usta sen yerköyde kaldın bi zamanlar neden yerköye hiç konsere gelmiyorsun bana dediki söyleyin belediye reisinize çığırsın geliyim neşet ertaiın en önemli özelliğinden biri aslını inkar etmeyen kendini bozmayan bi yapıya sahip belkide sevilmesinin sebeplerinden biri daha devam ederim onla ilgili yazacak şeyler hiç bizaman bitmez o bir ekol allah neşet ertaşa uzun ömür versin neşet ertaşsız bi dünya bence hiç çekilmez saygılar büyük üstat
Türk müziği tarihten bugüne kadar pek çok büyük isim yetiştirmiştir. Bu dev isimlerin başında gelenlerden birisi de halk müziğimizin yaşayan efsanelerinden olan Neşet Ertaş’tır. Özellikle günümüz halk müziğini Neşet Ertaş’tan ayrı düşünemezsiniz. Çünkü O, halk türkülerinin babasıdır.Türkü Baba’dır O… Türküler onunla çağlamış ve yüreklere ulaşmıştır. Bilindiği gibi babası da çok meşhur bir halk sanatçısı olan Muharrem Ertaş’tı. O, Orta Anadolu Abdal müziği geleneğinin gelmiş geçmiş en büyük ustalarından birisidir. 1943 yılında Çiçekdağı'na bağlı eski adıyla Abdallar yeni adıyla Gırtıllar köyünde dünyaya gelen Neşet Ertaş, ilerlemiş yaşına rağmen hâlâ sesinden ve yorum gücünden hiçbir şey kaybetmiş değildir. Beste ve güfteleri dilden dile dolaşmaktadır. Aşağıdaki türkü sözleri hangimizin gönül telini titretmez ki? ... “Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor, Hiçbir tabip şu yarama merhem olmuyor. Boynu bükük bir Garibim yüzüm gülmüyor, Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen? ” Yedi kardeşi olan Neşet Ertaş, ailenin ikinci çocuğudur ve kardeşlerinden müzikle ilgilenen yoktur. Beş-altı yaşlarında bağlama ve keman çalmaya bağlayan Neşet Ertaş, babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri düğünlerde babasına kemanla eşlik ediyordu. Geçimlerini düğünlerde aldıkları paralardan sağlayan Ertaş'lar birlikte sekiz yıl Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Keskin, Yerköy, Kayseri, Yozgat ve köylerini gezerek bu işi sürdürdüler. Neşet Ertaş bu işlerle uğraşmaktan okula da hiç gidememiştir. Neşet Usta, kendisi gibi bir bağlama ve bozlak ustası olan babası için şöyle diyor: “Babam sazıynan sesiynen tanınmış engin gönül, hoşgörüsüynen sevilen bir sanatçıydı. Geçinmemizi sazıyla temin ederdi. Anamı Keskin'den almış, kendisi Kırşehirli olmasına rağmen uzun yıllar Keskin'de kalmış, Hacı Taşan’ı yetiştirmiş. Kırıkkale ve Yozgat'ın köylerini, İç Anadolu'nun birçok köylerini sazı omzunda gezmiş, her yerde türküler avazlar bırakmış. 5-6 yaşımda babam beni yanına aldı. Gittiği yerlere beni de götürürdü. Birlikte sekiz yıl Yozgat, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Kırıkkale, Keskin ve Yerköy'ü köyleriyle beraber gezip düğünlerde çalardık. Geçimimiz de verilen bahşişlerden olurdu.” Kırşehir bozkırlarında açan bir çiçektir Neşet Ertaş….O bir gönül adamıdır. Orta Anadolu türkülerine ve bozlaklarına gerek sazı, gerekse sesi ile getirdiği yorum ve icra biçimleri sonucunda ün yapmış, mahallî sanatçılarımızdandır. Orta Anadolu bozkır türkülerinin, bozlaklarının ve yöresel Türkmen müziğinin günümüzdeki son büyük temsilcisidir Neşet Ertaş…..Yorumda kendisine özgü tavrı ve üslûbu vardır. Bir saz ve söz sultanıdır O…. Yaklaşık yarım asra varan bir süreden beri hakiki mânâda gönül telimizi titreten, ruhumuzu ürperten bu harikulâde ses, Anadolu’nun bağrından yankılanan ezilmişliğin ve horlanmışlığın haykırışıydı. O, bağlamayı adeta konuşturmuştur. Bu mânâda O, tabir caizse bir ses mühendisidir. Olağanüstü bir gırtlak zenginliği vardır. Sesini kullanmada büyük bir beceri sahibidir. Aşıklık geleneğine katkıları büyüktür. Yerel kültürü şehre taşıması, onun bir antropolog gibi kültürü yaşayıp yaşatması bariz hususiyetleri arasında gösterilebilir. Bu özellikleriyle o çağımızın Karacaoğlan’ıdır. Kendine ait güftelerinde de “Garip” mahlâsını kullanıyordu. Aşağıdaki türkü sözleri onun aynı zamanda iyi bir şâir,söz üstadı olduğunu gösteriyor: “Gönül dağı yağmur yağmur, boran olunca Akar can özümden sel gizli gizli Bir tenhada can cananı bulunca Sinemi yaralar yâr oy yâr oy dil gizli gizli” Neşet Ertaş, yaşadığı hayat itibariyle mâziye bağlı ve geleneğe hâkimdir. Fakat beste yaparken günümüzün gidişatını ve ihtiyaçlarını da dikkate almıştır.Müthiş bir müzik kabiliyeti vardır. Sanki “türkü işte böyle söylenir “ demek için bu dünyaya teşrif etmiştir. Müziğimizin bugünüyle alâkalı görüşü sorulduğunda şu cevabı vermiştir: 'Halk müziği ölümsüzdür. Yeter ki yürekten okuyan, yürekten çalan olsun. Şu anda çalan olsun okuyan olsun verimlilik göremiyorum.' Bugün her alanda olduğu gibi müzikte de büyük bir yozlaşma ve dejenerasyon sancısı yaşıyoruz. Modern müzik kisvesiyle ne idüğü belirsiz hilkat garibesi babından eserler çalınıp söyleniyor. Bunlar geleneksel müziğimizi baltalıyor. Yeni nesiller o muhteşem türkülerden yoksun büyüyor. Neşet Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali, Bayram Aracı, Muharrem Ertaş, Neriman Tüfekçi ve Muzaffer Sarısözen gibi halk müziğinin gerçek devleri mâzinin karanlığına gömülüyor. Bu değerleri yaşatmazsak yozlaşma ve kültürel depremler şiddetlenerek devam edecektir. Bu da millî hususiyetlerimizi alıp götürecektir. Bizi bize bağlayan çimento kabilinden ortak değerlerimiz yok oldukça millet olarak yaşayabilme imkânlarımız azalacak ve parçalanma riski ve endişesi içimizi kemirecektir. Türkü Baba(N.E.) hâlâ misyonunu sürdürüyor. İlerleyen yaşına rağmen mahallî kültür ile şehir kültürü arasında köprü olmaya devam ediyor. Böyle büyük ustaların varlığı birliğimizin garantisidir. Ömürleri uzun olsun.
Her sanatçının siyasi yönü olmalı mıdır? Bence hayır..Neşet siyaset yapmadığı için,önümüze getirilen tencit pilavı,türkücü salatası kazanında maalesef unutulan bir değer olmuştur...İşte kimsenin empoze etmesine gerek duymadan ozan diyebileceğimiz nadir sanatçılardandır...Yüreğine sağlık Bozkırın Tezenesi,seni sahte rayting tahatalarında değil halkın gönül sarayında görmek çok daha iyidir bence...Seni seviyor,türkülerinde kendimizi buluyoruz.....
Ilk hosuma giden Türküsü Bir anadan dünyaya gelen yolcu türküsü..Bileniniz varmi..? O zamanlar Türkiyede sag sol catismasindaydi ve Büyük ozan bu Türküyü söylüyor..O zaman Dinlemeye basladim vede iyi ki baslamisim..Nice Türkülerini Dinledim vede halen dinliyorum...
Sazı gümbür gümbür ses veren, adeta davula eşlik edercesine sazının göğsünde pençesiyle sesler çıkaran, hep samimi ve kendi halinde yüreğinin acılarını ve kendi iç gurbetlerini seslendiren; hiç bir medyatik tutumu olmayan, kalabalıklardan ve şöhretten adeta köşe bucak kaçarak pek ortalıklarda görünmeyen; mezhep, parti ve etnik kimlik çağnsımlanna pirim vermeyen, sazından, sözünden ve sesinden gayri hiç bir şeyden medet ummayan bu 'Garip' insanı tanımak kadar tanımlamak da gerçekten zor.
Neşet Ertaş'ın sanatı; müziğin özünü, ruhunu kavrayan birinin, hiç bir yapmacıklığa tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dökmesidir.
Bence babasından sonra gelmiş gecmiş enbüyük halk ozanı en büyük saz üstadı obir TARİHHHHH Neşet Ertaş (Garip) Bilemedim Kıymatını Kadrini Hata Benim Günah Benim Suç Benim Eliminen İçtim Derdin Zehrini Hata Benim Günah Benim Suç Benim
Sana Karşı Benim Bir Sözüm Yoktur Haklısın Sevdiğim Kararın Haktır Garibim Derdimin Dermanı Yoktur Hata Benim Günah Benim Suç Benim
bu günün 50 yas üstü, bazen 'köprüden gecti gelin, sacinin teli düstü gelin' diye baslayiverirler terennüme.. hayallerinin türkücüsü neset ertasi nostalji ve hasret karisimi duygularla yad ederek...
DÜNYA NIN gelmiş geçmiş en büyük doğayeni. SENİ SEVMEYEN ÖLSÜN BE BABA
TÜRKYE NİN GURURU yaşama biçimim benim kendi özümü bulduğum kişi ALLAH tan bir lütuf dünyaya kazık çakması gereken birisi BABALAR BABASI
okuduğum şehirde en çok dinlenen adam kendisinden bir ara çok gıcık kapıyordum.hata benim' i filan dinlerdim ama onun olduğunu bilmiyordum.sonra gel zaman git zaman alıştım hatta şimdi garip bülbülü dinliyom geçen de belgeselini izledim can dündara da belgesel yap diycen başka bişi demiyecen bir ara bi çocuk türkü söyledi kafa zaten lale lan bi baktım ağlıyom :))
neden garip garip ötersin bülbüüül
yoksa sende yüreğindan yaralı mıısıııın...
selam ben yerköyden yazıyorum neşet ertaşın bi zamanlar yaşadıgı yer neşet ertaş bozkırın tezenesi değil türkiyenin tezenesi bence gelmiş gitmiş en önemli ozanlardan biri ben yozgatta neşet ertaş konserinde bi ara onun yanına gittim ve ona dedimki neşet usta sen yerköyde kaldın bi zamanlar neden yerköye hiç konsere gelmiyorsun bana dediki söyleyin belediye reisinize çığırsın geliyim neşet ertaiın en önemli özelliğinden biri aslını inkar etmeyen kendini bozmayan bi yapıya sahip belkide sevilmesinin sebeplerinden biri daha devam ederim onla ilgili yazacak şeyler hiç bizaman bitmez o bir ekol allah neşet ertaşa uzun ömür versin neşet ertaşsız bi dünya bence hiç çekilmez saygılar büyük üstat
TÜRKÜ BABA…NEŞET ERTAŞ…
M.NİHAT MALKOÇ
Türk müziği tarihten bugüne kadar pek çok büyük isim yetiştirmiştir. Bu dev isimlerin başında gelenlerden birisi de halk müziğimizin yaşayan efsanelerinden olan Neşet Ertaş’tır.
Özellikle günümüz halk müziğini Neşet Ertaş’tan ayrı düşünemezsiniz. Çünkü O, halk türkülerinin babasıdır.Türkü Baba’dır O… Türküler onunla çağlamış ve yüreklere ulaşmıştır. Bilindiği gibi babası da çok meşhur bir halk sanatçısı olan Muharrem Ertaş’tı. O, Orta Anadolu Abdal müziği geleneğinin gelmiş geçmiş en büyük ustalarından birisidir. 1943 yılında Çiçekdağı'na bağlı eski adıyla Abdallar yeni adıyla Gırtıllar köyünde dünyaya gelen Neşet Ertaş, ilerlemiş yaşına rağmen hâlâ sesinden ve yorum gücünden hiçbir şey kaybetmiş değildir. Beste ve güfteleri dilden dile dolaşmaktadır. Aşağıdaki türkü sözleri hangimizin gönül telini titretmez ki? ...
“Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor,
Hiçbir tabip şu yarama merhem olmuyor.
Boynu bükük bir Garibim yüzüm gülmüyor,
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen? ”
Yedi kardeşi olan Neşet Ertaş, ailenin ikinci çocuğudur ve kardeşlerinden müzikle ilgilenen yoktur. Beş-altı yaşlarında bağlama ve keman çalmaya bağlayan Neşet Ertaş, babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri düğünlerde babasına kemanla eşlik ediyordu. Geçimlerini düğünlerde aldıkları paralardan sağlayan Ertaş'lar birlikte sekiz yıl Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Keskin, Yerköy, Kayseri, Yozgat ve köylerini gezerek bu işi sürdürdüler. Neşet Ertaş bu işlerle uğraşmaktan okula da hiç gidememiştir. Neşet Usta, kendisi gibi bir bağlama ve bozlak ustası olan babası için şöyle diyor:
“Babam sazıynan sesiynen tanınmış engin gönül, hoşgörüsüynen sevilen bir sanatçıydı. Geçinmemizi sazıyla temin ederdi. Anamı Keskin'den almış, kendisi Kırşehirli olmasına rağmen uzun yıllar Keskin'de kalmış, Hacı Taşan’ı yetiştirmiş. Kırıkkale ve Yozgat'ın köylerini, İç Anadolu'nun birçok köylerini sazı omzunda gezmiş, her yerde türküler avazlar bırakmış. 5-6 yaşımda babam beni yanına aldı. Gittiği yerlere beni de götürürdü. Birlikte sekiz yıl Yozgat, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Kırıkkale, Keskin ve Yerköy'ü köyleriyle beraber gezip düğünlerde çalardık. Geçimimiz de verilen bahşişlerden olurdu.”
Kırşehir bozkırlarında açan bir çiçektir Neşet Ertaş….O bir gönül adamıdır. Orta Anadolu türkülerine ve bozlaklarına gerek sazı, gerekse sesi ile getirdiği yorum ve icra biçimleri sonucunda ün yapmış, mahallî sanatçılarımızdandır.
Orta Anadolu bozkır türkülerinin, bozlaklarının ve yöresel Türkmen müziğinin günümüzdeki son büyük temsilcisidir Neşet Ertaş…..Yorumda kendisine özgü tavrı ve üslûbu vardır. Bir saz ve söz sultanıdır O…. Yaklaşık yarım asra varan bir süreden beri hakiki mânâda gönül telimizi titreten, ruhumuzu ürperten bu harikulâde ses, Anadolu’nun bağrından yankılanan ezilmişliğin ve horlanmışlığın haykırışıydı.
O, bağlamayı adeta konuşturmuştur. Bu mânâda O, tabir caizse bir ses mühendisidir. Olağanüstü bir gırtlak zenginliği vardır. Sesini kullanmada büyük bir beceri sahibidir. Aşıklık geleneğine katkıları büyüktür. Yerel kültürü şehre taşıması, onun bir antropolog gibi kültürü yaşayıp yaşatması bariz hususiyetleri arasında gösterilebilir. Bu özellikleriyle o çağımızın Karacaoğlan’ıdır. Kendine ait güftelerinde de “Garip” mahlâsını kullanıyordu. Aşağıdaki türkü sözleri onun aynı zamanda iyi bir şâir,söz üstadı olduğunu gösteriyor:
“Gönül dağı yağmur yağmur, boran olunca
Akar can özümden sel gizli gizli
Bir tenhada can cananı bulunca
Sinemi yaralar yâr oy yâr oy dil gizli gizli”
Neşet Ertaş, yaşadığı hayat itibariyle mâziye bağlı ve geleneğe hâkimdir. Fakat beste yaparken günümüzün gidişatını ve ihtiyaçlarını da dikkate almıştır.Müthiş bir müzik kabiliyeti vardır. Sanki “türkü işte böyle söylenir “ demek için bu dünyaya teşrif etmiştir. Müziğimizin bugünüyle alâkalı görüşü sorulduğunda şu cevabı vermiştir: 'Halk müziği ölümsüzdür. Yeter ki yürekten okuyan, yürekten çalan olsun. Şu anda çalan olsun okuyan olsun verimlilik göremiyorum.'
Bugün her alanda olduğu gibi müzikte de büyük bir yozlaşma ve dejenerasyon sancısı yaşıyoruz. Modern müzik kisvesiyle ne idüğü belirsiz hilkat garibesi babından eserler çalınıp söyleniyor. Bunlar geleneksel müziğimizi baltalıyor. Yeni nesiller o muhteşem türkülerden yoksun büyüyor. Neşet Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali, Bayram Aracı, Muharrem Ertaş, Neriman Tüfekçi ve Muzaffer Sarısözen gibi halk müziğinin gerçek devleri mâzinin karanlığına gömülüyor. Bu değerleri yaşatmazsak yozlaşma ve kültürel depremler şiddetlenerek devam edecektir. Bu da millî hususiyetlerimizi alıp götürecektir. Bizi bize bağlayan çimento kabilinden ortak değerlerimiz yok oldukça millet olarak yaşayabilme imkânlarımız azalacak ve parçalanma riski ve endişesi içimizi kemirecektir.
Türkü Baba(N.E.) hâlâ misyonunu sürdürüyor. İlerleyen yaşına rağmen mahallî kültür ile şehir kültürü arasında köprü olmaya devam ediyor. Böyle büyük ustaların varlığı birliğimizin garantisidir. Ömürleri uzun olsun.
Gönül derdi yar derdi
hasret yaman zor derdi
Onu çekmiyen bilmez
çekenlere sor derdi
garibim gönül arar
gönül bilene sorar
bu gönül yarasını
gönülü bilen sarar
gerçek bir sanatçı ancak bu kadar güzel anlatabilir gönülün çektiklerini
ah yeşil Mucur özledim bee :)
Sözün kısası:Bozkırın tezenesi diyebiliriz bir Kırşehir'li olarak
Her sanatçının siyasi yönü olmalı mıdır? Bence hayır..Neşet siyaset yapmadığı için,önümüze getirilen tencit pilavı,türkücü salatası kazanında maalesef unutulan bir değer olmuştur...İşte kimsenin empoze etmesine gerek duymadan ozan diyebileceğimiz nadir sanatçılardandır...Yüreğine sağlık Bozkırın Tezenesi,seni sahte rayting tahatalarında değil halkın gönül sarayında görmek çok daha iyidir bence...Seni seviyor,türkülerinde kendimizi buluyoruz.....
Kendi ağzından hayat hikayesi:
bin dokuzyüz otuzsekiz cihana
kırtıllar köyünde geldin dediler
babama muharrem, anama döne
dediysen atayı bildin dediler
dizinde sızıydı anamın derdi
tokacı saz yaptı elime verdi
yeni bitirmiştim üç ile dördü
baban gibi sazcı oldun dediler
o zaman babamdan öğrendim sazı
engin gönül ile hakk’a niyazı
o yaşımda yaktı bir ahu gözü
mecnun gibi çölde kaldın dediler
zalım kader devranını dönderdi
tuttu bizi ibikli’ye gönderdi
babam saz çalarken bana zil verdi
oynadım meydanda köçek dediler
anam döne ibikli’de ölünce
tam beş tane öksüz yetim kalınca
beşimiz de perişan olunca
babamgile burdan göçek dediler
yürüdü göçümüz tefleğe doğru
bu hali görenin yanıyor bağrı
üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
bunlara bir ana bulun dediler
yozgat’ın kırıksoku köyü’ne vardık
bize ana yok mu diyerek sorduk
adı arzu dediler bir ana bulduk
işte bu anadır buldun dediler
en küçük kardaşı kayıp eyledik
onun için gizli gizli ağladık
üstelik babamı asker eyledik
yine öksüz yetim kaldın dediler
zalım kader tebdilimi şaşırttı
heybe verdi dalımıza devşirtti
yardım etti yerköy’üne göçürttü
biraz da burada kalın dediler
yerköy’den kırıkkale’ye geldik
babam saz çalarken biz çümbüş aldık
kırşehir’e varınca kemanı çaldık
aferin arkadaş çaldın dediler
yarin aşkı ile arttı hep derdim
babamı bir yere dünür gönderdim
başlık çok istemişler haberin aldım
istemiyor yarin seni dediler
kırşehir’de yedi sene kalınca
düğün düzgün hepsi bize gelince
burada herkese yer daralınca
ankara’ya gider yolun dediler
ankara’da (sünnetçi) veysel usta’yı buldum
epeyce eğleştim, evinde kaldım
yüz lirayı verip bir yatak aldım
etti isen böyle buldun dediler
bir ev kiraladım münasip yerde
kaldı kavim kardaş hep kırşehir’de
bu aşk hançerini vurdu derinde
çaresini bulmazsan öldün dediler
yarin aşkı ile döndüm şaşkına
arada içerdim yarin aşkına
canan acımaz mı garip dostuna
bunu da içeriye alın dediler
'iç anadolu çölünde bir vaha'dır Neşet Ertaş.
Bozlak´i insanlara sevdiren ozan...
Ilk hosuma giden Türküsü Bir anadan dünyaya gelen yolcu türküsü..Bileniniz varmi..? O zamanlar Türkiyede sag sol catismasindaydi ve Büyük ozan bu Türküyü söylüyor..O zaman Dinlemeye basladim vede iyi ki baslamisim..Nice Türkülerini Dinledim vede halen dinliyorum...
Sazı gümbür gümbür ses veren, adeta davula eşlik edercesine sazının göğsünde pençesiyle sesler çıkaran, hep samimi ve kendi halinde yüreğinin acılarını ve kendi iç gurbetlerini seslendiren; hiç bir medyatik tutumu olmayan, kalabalıklardan ve şöhretten adeta köşe bucak kaçarak pek ortalıklarda görünmeyen; mezhep, parti ve etnik kimlik çağnsımlanna pirim vermeyen, sazından, sözünden ve sesinden gayri hiç bir şeyden medet ummayan bu 'Garip' insanı tanımak kadar tanımlamak da gerçekten zor.
Demiş.. Bayram Bilge Tokel..
Neşet Ertaş'ın sanatı; müziğin özünü, ruhunu kavrayan birinin, hiç bir yapmacıklığa tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dökmesidir.
Neşet Ertaş, babası Muharrem Usta ile adeta Anadolu'daki en olgun seviyesine erişen bu Türkmen/Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusudur.
mühür gözlüm seni elden
sakınırım kıskanırım
yağan kardan esen yelden
sakınırm kıskanırım
havadaki turnalardan
su içtiğim kurnalardan
giyindiğin urbalardan
sakınırım kıskanırım
beşikte yatan kuzumdan
hem oğlumdan hem kızımdan
ben seni senin gözünden
sakınırım kıskanırım
aslanım eller eller
kokuyor güller güller
ne bilsin eller eller
perişan hallerim..
Bence babasından sonra gelmiş gecmiş enbüyük halk ozanı en büyük saz üstadı obir TARİHHHHH
Neşet Ertaş (Garip)
Bilemedim Kıymatını Kadrini
Hata Benim Günah Benim Suç Benim
Eliminen İçtim Derdin Zehrini
Hata Benim Günah Benim Suç Benim
Sana Karşı Benim Bir Sözüm Yoktur
Haklısın Sevdiğim Kararın Haktır
Garibim Derdimin Dermanı Yoktur
Hata Benim Günah Benim Suç Benim
'batılım sen oldun, zahirim sensin
evvelim sen oldun, ahirim sensin...' bunun sonrasında konuşmaya ne hacet.. üstad.. gönül adamı..
'sen orada, ben burda
ömrümüz geçti böyle'
bozkırın tezenesi
efsane türkücü
bu günün 50 yas üstü, bazen 'köprüden gecti gelin,
sacinin teli düstü gelin' diye baslayiverirler terennüme..
hayallerinin türkücüsü neset ertasi nostalji ve hasret karisimi duygularla yad ederek...