ne diyeyim ki,şu anda ağlıyorum.bazen -her insan gibi-nefsine esir olmuş,ama bir an bile davasına ihanet etmemiş.öyle büyük bir edebi kabiliyeti haiz ki,aleyhinde yazdığı şahıslar,öyle yazmasın diye servetler teklif etmiş,o reddetmiş.nice yokluklar çekmiş.evini,karısını,anasını,çocuğunu,rahatını bırakmış,çilesini,derdini bırakmamış.mekanın cennet olsun,arkadaşın Peygamber(a) olsun fedakar,vefalı mü'min,şairler sultanı.
Adnan menderes'in basbakanlik suresince -ortulu odenekten- yani el altindan maas alarak, sicak odasinda fikirler yazan bir insan. ekmek elden su golden. menderes'in mahkeme tutanaklarindan daha detayli bilgi edinebilirsiniz.
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... 'Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! ' şuurunda bir gençlik... Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre... Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet... İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet... Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında 'belhümadal - hayvandan aşağı' dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret... Ya dördüncüsü? ... Son yarım asır! .. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedi helake mahkumiyet... İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik... Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün 'dikey'leri 'yatay' hale getirecek bir çığlık kopararak 'mukaddes emaneti ne yaptınız? ' diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik... Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının,evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik... Halka değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında 'Hakimiyet Hakkındır' düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik... Emekçiye 'Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın.! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın! ' diyecek... Kapitaliste ise 'Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın! ' ihtarını edecek...Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına,vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik... Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezhebe ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin,İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütüıı insanlığa model teşkil edecek bir gençlik... 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim olmadığım yerde kimse yoktur! ' fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik... Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnetsayacak kadar gözü kara ve o nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik... Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik... Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı,çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi,mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hasılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldağı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik... Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara 'siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! ' diyecek ve gerçek müslümanlığın 'nasıl' ını ve 'ne idüğü' nü her haliyle gösterecek bir gençlik... Tek cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu,hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezâyı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O'ndan başka hiçbir tutamak,dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşman larını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik... İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum.Şekillenmesi,billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbazlık kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerîmden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil!
Allahın selâmı üzerine oIsun...
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes! Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ..
Necip Fazıl
Necip Fazıl; abide bir şahsiyet, sultan-üş Şuara,
Üstad en sevdiğim şairlerdendir. Kabride şahsına yakışır bir yerde (Eyüp Piyer Loti)
herşeyi bilen adamlar geliyor aklıma.. insanların kim hakkında kaç kelime bildiğini bilenler.. üsdat necip fazıl.. seni hiç kimseyle kıyaslayamam.. ve senden daha cok sevdikleri şairleri seninle kıyaslayanlara da acıyorum.. itirafın bu şekilini görmek sadece acı..
Fikrimin çıkmazı ona çıktı, fikrimde o çıktı... Şairlerin üstadı, insanların alası...zeybeklerin önünde, kısraklakların üstünde ölümünden sonra şahlandı yüreğimde... Ah bu çile!
Bu dunyada belki herkes ve hersey dunyanın guzelliklerini acıga vurmaya calısıyor ama USTAD olumu hatırlıtayor bana ve dahası olumun kacınılmazlıgını..
İnsan 3-5 damla kan Irmak 3-5 damla su Bir hayata cattık ki hayata kurmus pusu Geldi olumlu yalan gitti olumsuz gercek Siz hayat suren LESLERRR sizi KİM diriltecek..
nazım hikmetten daha fazla entry girildiğini görünce beni: ulan memlekete ne faydası oldu şeriatı dört nala koşturmaktan başka..' diye düşündüren yazar
AŞK
Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş Türkçesi;
Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi...
Necip Fazıl KISAKÜREK
ne diyeyim ki,şu anda ağlıyorum.bazen -her insan gibi-nefsine esir olmuş,ama bir an bile davasına ihanet etmemiş.öyle büyük bir edebi kabiliyeti haiz ki,aleyhinde yazdığı şahıslar,öyle yazmasın diye servetler teklif etmiş,o reddetmiş.nice yokluklar çekmiş.evini,karısını,anasını,çocuğunu,rahatını bırakmış,çilesini,derdini bırakmamış.mekanın cennet olsun,arkadaşın Peygamber(a) olsun fedakar,vefalı mü'min,şairler sultanı.
lise yıllarımın, ölümün ve sakaryanın şairi....
Biricik meselem; sonsuza varmak...
Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam
N.F.K.
dava çile
Necip Fazıl Demek Bence Şiirin Yegane Üstad'ı Demek.....
Gençliğe Hitabendeki Vasiyetine Uyan Gençlik Ayakta Üstadım!
Rahat Uyu........
şiir hayat ve yaşam ve ve insanlar ve insanlıgım
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su..
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu..
Çilesiyle çilelendiğim Hak dostu, Mütefekkir,
Zihnimi uyandıran adam gibi adam...
Onu anlatabilmek için, bir kısakürek daha gelmesi gerek...
Hayatını davasına adamış bir fikir MİMARI.
daima geleceği ve gelecekteki doğruları yazan insan ruhunu okşayan şaair ozan bilge bir insan o bir örnek
Adnan menderes'in basbakanlik suresince -ortulu odenekten- yani el altindan maas alarak, sicak odasinda fikirler yazan bir insan. ekmek elden su golden.
menderes'in mahkeme tutanaklarindan daha detayli bilgi edinebilirsiniz.
ona söylenecek söz yok ki
o kendisi kimseye söz bırakmamış ki
o kendisini eserlerinde tarif etmiş biri
ülkesini, ülküsünü, yaratılış gayesini bilenlerden biri...
Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağazım.
Bu gün yeni şeyler söylemek lazım.
sensiz türkiye, aydınsız gibi...
senin gibisini görmedi türkiye
ilk gençlik çağlarımın dostu...samimiyette ikiz kardeşim,gözü karalıkta öğretmenim, kendini beğenmişlikte müzmin hemrahım...
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
'Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! ' şuurunda bir gençlik...
Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre...
Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet...
İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet...
Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında 'belhümadal - hayvandan aşağı' dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret... Ya dördüncüsü? ...
Son yarım asır! .. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedi helake mahkumiyet...
İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi...
Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik...
Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün 'dikey'leri 'yatay' hale getirecek bir çığlık kopararak 'mukaddes emaneti ne yaptınız? ' diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...
Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının,evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik...
Halka değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında 'Hakimiyet Hakkındır' düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik...
Emekçiye 'Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın.! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın! ' diyecek...
Kapitaliste ise 'Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın! ' ihtarını edecek...Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına,vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik...
Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezhebe ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin,İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütüıı insanlığa model teşkil edecek bir gençlik...
'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim olmadığım yerde kimse yoktur! ' fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik...
Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnetsayacak kadar gözü kara ve o nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik...
Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik...
Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı,çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi,mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hasılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldağı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik...
Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara 'siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! ' diyecek ve gerçek müslümanlığın 'nasıl' ını ve 'ne idüğü' nü her haliyle gösterecek bir gençlik...
Tek cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu,hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezâyı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O'ndan başka hiçbir tutamak,dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşman larını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik...
İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum.Şekillenmesi,billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbazlık kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerîmden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil!
Allahın selâmı üzerine oIsun...
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ..
Necip Fazıl
Necip Fazıl; abide bir şahsiyet, sultan-üş Şuara,
Üstad en sevdiğim şairlerdendir. Kabride şahsına yakışır bir yerde (Eyüp Piyer Loti)
O ve Ben
herşeyi bilen adamlar geliyor aklıma.. insanların kim hakkında kaç kelime bildiğini bilenler.. üsdat necip fazıl.. seni hiç kimseyle kıyaslayamam.. ve senden daha cok sevdikleri şairleri seninle kıyaslayanlara da acıyorum.. itirafın bu şekilini görmek sadece acı..
Necip Fazıl türkiye cumhuriyetının yetıstırmıs oldugu esıne ender rastlanan şairlerındendır
Fikrimin çıkmazı ona çıktı, fikrimde o çıktı... Şairlerin üstadı, insanların alası...zeybeklerin önünde, kısraklakların üstünde ölümünden sonra şahlandı yüreğimde... Ah bu çile!
Bu dunyada belki herkes ve hersey dunyanın guzelliklerini acıga vurmaya calısıyor ama USTAD olumu hatırlıtayor bana ve dahası olumun kacınılmazlıgını..
İnsan 3-5 damla kan Irmak 3-5 damla su
Bir hayata cattık ki hayata kurmus pusu
Geldi olumlu yalan gitti olumsuz gercek
Siz hayat suren LESLERRR sizi KİM diriltecek..
beni uykusuz bırakan ve fikir çilesi nedir? in cevabını bulduğum insan
Bir Mübarek islam adamıyla tanıştıktan sonra dünyası ve ahreti değişen ender şahsiyetlerden biridir..
O gerçekten diline hakim biri ve ne demek istediğini öyle bi anlatıyor ki, bir çok konuyu sadece bir cümlesinden anlıyorsunuz.
nazım hikmetten daha fazla entry girildiğini görünce beni: ulan memlekete ne faydası oldu şeriatı dört nala koşturmaktan başka..' diye düşündüren yazar
Tek kelimeyle:'Ü S T A D'
'Ağlamak ve duaya sarılmak için illa yılanlarla dolu bir kuyuya düşmek mi gerek. Asıl bu dünyanın yılanlı bir kuyu olduğunu anlamadınız mı? '
Necip Fazıl