Kültür Sanat Edebiyat Şiir

nazım hikmet sizce ne demek, nazım hikmet size neyi çağrıştırıyor?

nazım hikmet terimi Gülsüm Kurtul tarafından tarihinde eklendi

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    Feryad-ı vatan

    Sisli bir sabahtı henüz
    Etrafı bürümüştü bir duman
    Uzaktan geldi bir ses ah aman aman!
    Sen bu feryad-ı vatanı dinle işit
    Dinle de vicdanına öyle hükmet
    Vatanın parçalanmış bağrı
    Bekliyor senden ümit.

    20 Haziran 1329 (3 Temmuz 1913)

    Nâzım Hikmet, bir yıl kadar, Fransızca eğitim veren bir okula, ardından Göztepe’deki Numune Mektebine gider. İlkokul bitince Galatasaray Sultanisi’ne yazılır, bu okul masraflı olduğundan bir yıl sonra Nişantaşı Sultanisi’ne geçer. Nâzım Hikmet, Sultani’de örnek bir öğrencidir. İlk şiirini bu yıllarda yazar. “Feryâd-ı Vatan “ başlıklı ve 1913 tarihli bu şiir, Balkan savaşında Osmanlının yenik düşmesi ve düşmanların Çatalca’ya kadar gelmesi üzerine kaleme alınmış ve şairin bundan duyduğu derin üzüntü ile yurdunu kurtarma istek ve umudu yansımaktadır.

    Nâzım Hikmet'in 1913-1920 yılları arasında yazdığı şiirlerde çoğunlukla bireysel konuların işlendiğini belirten Asım Bezirci, özellikle aşk teminin ağır bastığını ve 'melankolik hava' taşıdıklarını yazmaktadır.

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Ne güzeldir bir insanın 61 yıllık yaşamının hiç de azımsanmayacak bölümünün hapiste özgür olduğu zaman d ('!) polis takibinde geçmesine rağmen şunu diyebilmesi:

    'Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime'

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
    Akdenize bir kısrak başı gibi
    uzanan bu memleket bizim.
    Bilekler kan içinde,
    dişler kenetli, ayaklar çıplak
    ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu,
    bu davet bizim...Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi KARDEŞÇESİNE,
    bu hasret bizim...

    'Anadolu'ya geçtim. Millet sıska, nuhtan kalma silâhı, açlığı ve bitiyle savaşıyordu Yunan ordularına karşı. Milleti ve savaşını keşfettim. Şaştım, korktum, sevdim ve bütün bunları yazmak gerektiğini sezdim. Şiirle yeni şeylerin, şimdiye kadar söylenmemiş şeylerin ifade edilmesi gerektiğini sezdim. Bu işte önce beni yeni öze göre yeni bir şekil bulmak meselesi ilgilendirdi. İşe kafiyeden başladım. Kafiyeleri mısraların sonunda değil de bir sonda bir başta denedim.'

    Nazım Hikmet Ran

  • Kubilay Devrim
    Kubilay Devrim

    Kuvayı Milliye'nin ne olduğunu en iyi anlayan ve topluma aktaran, toplumcu şair.

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Birkaç yanlışı düzeltmek isterim:

    1-Nazım Hikmet her zaman bir komünistti ve onun en büyük özeliği 'hiç bir zaman davasından vazgeçmemiş olması'dır! .. Fakat Nazım Hikmet'in komünizmi gerçekten de ayrı bir başlık altında toplanması gerekir diye düşünüyorum.. Sonuçta komünizm diyip bitmiyor.. (troçkist, leninist, otoriter komünizm, milli komünizm v.s v.s) biz bunu Nazım komünizmi desek daha doğru bence... Çünkü Nazım Hikmet'te ayrıca bir memleket olgusu var ki bu YÜREKLİS arkadaşın bize ilettiği yazıda da görülüyor... Nazım zaten 20 yaşına kadar 'aşırı milliyetçi' idi ve hiç bir zaman onun içinde tamamen silinemedi bu... Ama mesela Nazım'ın Türk sevgisi veya Nazım'ın Türk değeri şöyledir: Anadolu çok önemlidir Nazım için... Yani öyle yok Özbek Türktür; Kazak Türktür.. çok ilgilendirmez Nazımı.. Onun için Türkiye; Azerbaycan, Varna... (azerbaycan ve varna Nazım'ın hasretliklerini bir nebze olsun azaltmak için gittiği yerlerdi; oralara sık sık gider Türkçe konuşurdu)

    TKP diyince aklıma geldi... Nazım Hikmet TKP'yle sayısız kere fikir ayrılığına düşmüş; milliyetçilikle suçlanmış, muhalefet kanadına geçmiş ve hatta ihraç noktasına gelmiştir..
    Yani Nazım Hikmet biraz daha aydındı; entelektüeldi Türkiye'deki diğer komünistlerden...

    Ömer Deniz Nazım Hikmet hayranı bir Türk genciydi.. Ömer Deniz'in fakirliği, ezilmişliği onu ister istemez Nazım okuru yapmıştı.. Çünkü Nazım onların sesiydi.. Ömer Deniz'in askeri okulda olması da askerlik aşkından değil bir nevi zorunluluktandır.. Nese Ömer Deniz bir gün izninde Istanbul'a gitmiş (askeri okul Ankaradaydı) ve Nazım'ı görmüş sokakta hemen yanına gitmiş; konuşmuş falan Nazım bakmış üstünde askeri üniforma (Nazım sonradan sorulduğunda ben öğrenci, kara, deniz üniforması ayıramam demiş; çocuğu öğrenci değil asker hatta kendisine karşı kullanılan biri sanmıştı) .. Ömer Deniz Nazım'a siyasi bir soru sorunca Nazım direk şüphelenir ve 'ihtiyacın olan herşey cumhuriyetin 6 prensibinde vardır' deyip çocuğu sepetler... Ardından hemen polisi ve arar ve aynen şöyle der: 'Ayıp bu sizin yaptığınız! .. Ben burda ailemi geçindirmeye çalışıorum; şimdi de askerleri mi salıyorsunuz üzerime? ' Tabii komiser şaşırır çünkü ortada hiç bir şey yoktur...
    Ömer Deniz bir zaman daha İstanbul'a gelir; yalnız bu kez bir günlüğüne firar etmiştir (sevgilisiyle problemi olduğundan) ve Istanbul'a gitmişken Nazım'ı görmek gelir aklına ve evine gider bu sefer... Evine gittiğinde Nazım yoktur evde.. Annesi içeri alır; sonra Nazım gelir ve Ömer Denizi görünce sinir küpüne döner; çocuğa çok kötü davranır ve biraz konuştuktan sepetler (halbuki Nazım'ın en iyi becerdiği şeylerden biri de çocuklar ve gençlerle iyi anlaşabilmekti) Hatta bu hareketinden dolayı şaşıran karısına: 'Sen onu kim zannediyorsun, yine bir iş açtılar başımıza' der..
    ZATEN HARP OKULU DAVASI BU OLAYLARDAN 6 AY SONRA OLMUŞTUR NEDENİ DE 'TURANCI VE KIZILELMACI ÇOCUKLARIN' 'NAZIM, GOETHE, DOSTOYEVSKİ, FELSEFE OKUAN ÇOCUKLARI' ŞİKAYET ETMESİDİR....
    **ÖMER DENİZİN NAZIMLA GÖRÜŞTÜĞÜNÜN ANLAŞILMASI BAZILARININ EKMEĞİNE YAĞ SÜRMÜŞTÜR YANİ NAZIMLA ÖMER DENİZ GÖRÜŞMESİ ANA SEBEP DEĞİLDİR..**

    Uzun lafın kısası Nazım'ın Ömer Deniz'i şikayet etmesi ne onun komünizmine ne de devrimciliğine aykırıdır.. Tamamen bir yanlış anlama sonucudur.....

    HARP OKULU İLE İLGİLİ YAZDIKLARIM: 1938 HARP OKULU OLAI VE NAZIM HİKMET yazan: A. KADİR*

    *A.KADİR: abdülkadir meriçboyu.. bu olayda tutuklanan askeri okul öğrencilerinden biridir.. Hatta Ömer Deniz'in sağ kolu olmakla suçlanmıştı! ...

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Ben, bir insan,
    ben, Türk şairi komünist Nâzım Hikmet ben,
    tepeden tırnağa iman,
    tepeden tırnağa kavga,
    hasret ve ümitten ibaret Nazım Hikmet

  • Faruk Halil
    Faruk Halil

    Direniş

  • Öykü Kaya
    Öykü Kaya

    Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine,
    bu hasret bizim...

    NE DENİR Kİ?
    O BİR EFSANE!

  • Tuba
    Tuba

    2002 yılının şairi

  • Murat Yamtar
    Murat Yamtar

    Moskova Radyosu dün akşamki yayınlarında Kızıl Şair Nazım Hikmet'in Moskova'ya vardığını ve hava alanında beyanatta bulunurken 'beni yaratan Stalindir' diye bağırdığını bildirmiştir. Gene Moskova Radyosu'na göre, kızıl şair, Stalin'i göklere çıkaran şu sözleri de sarf etmiştir: '- Gözlerimin ışığını Staline borçluyum, her şeyimi ona borçluyum, o beni yarattı, o beni yaşatıyor.' (Cumhuriyet,30 Haziran 1951)

  • Metin Samanci
    Metin Samanci

    ben her zaman hakaret ve eleştirin birbirine karıştırılmamasından yanayım.ben de Nazım seven biri değilim.ona hakaret etmiyorum ama.bana ne çağırşırdığına gelince sadece komünizmi hatırlatıyor...

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Yazarlarla ilgili elime geçen bir kitapçıktaki Nazım Hikmet bölümünü aynen aktarıyorum:

    'Türk edebiyatı tarihinde, hiçbir yazar, hiç bir şair Nazım Hikmet kadar edebiyata damga vurmamış, dünya çapında bir isme dönüşmemiştir. Türkiye, bir çok yabancı için Nazım Hikmet'in ülkesidir. Nazım Hikmet Türkiye'nin, Türk dilinin aşığıdır.
    'Memleketimi seviyorum/ çınarlarında kolan vurdum/ hapishanelerinde yattım/ hiç bir şey gideremez iç sıkıntımı/ Memleketimin şarkıları ve tütünü gibi...'
    Nazım Hikmet'in yaşamı sanatı; sanatı da yaşamıdır. Şiirde her türlü biçimsel sınırlandırmaların dışına çıkmıştır. Onun şiirlerini, şu ölçünün, bu ölçünün değil, anlamın, sesin ve sözün gücüdür.
    Nazım Hikmet düşüncelerine katılmayanların da saygı duyduğu bir şairdir. (burda bir not düşüyorum: galiba çok iyimser davranmış kitapçık...)

    'yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine
    bu hasret bizim'

    Böyle diyor Nazım Hikmet
    Bu hasret hepimizin Nazım Hikmet!
    UNESCO tarafından 2002 'Nazım Hikmet Yılı' ilan edildi ve dünyanın dört bir yanında Nazım Hikmet anıldı. Şiirlerinden başka, oyunları, masalları, mektupları, yazılarıyla kültürümüze ve adınlığımıza onlarca cilt yapıt armağan etti'

    Aynen aktardım...

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Açlık ordusu yürüyor
    yürüyor ekmeğe doymak için
    ete doymak için
    kitaba doymak için
    hürriyete doymak için.

    Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin
    yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak
    yürüyor ayakları kan içinde.

    Açlık ordusu yürüyor
    adımları gök gürültüsü
    türküleri ateşten
    bayrağında umut
    umutların umudu bayrağında.

    Açlık ordusu yürüyor
    şehirleri omuzlarında taşıyıp
    daracık sokakları karanlık evleriyle şehirleri
    fabrika bacalarını
    paydostan sonralarının tükenmez yorgunluğunu taşıyarak.

    Açlık ordusu yürüyor
    ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp
    ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca toprakta.

    Açlık ordusu yürüyor
    yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için
    hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlık ordusu yürüyor
    yürüyor ayakları kan içinde.

    9 Ağustos 1962

    Nazım Hikmet Ran


    Amarigan ordusu yürüyor
    yürüyor petrole doymak için
    ambargoya doymak için
    katletmeye doymak için
    sömürmeye doymak için.

    Yürüyor yeşili kırmızıya çevirerek
    yürüyor insanları yakıp canlı kalkanları yıkarak
    yürüyor kendisi metal soğukluğunda.

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Otobiyografi


    1902'de doğdum
    Doğduğum şehre dönmedim bir daha
    Geriye dönmeyi sevmem
    Üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
    On dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
    Kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
    Ve on dördümden beri şairlik ederim.

    Kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
    Ben ayrılıkların
    Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
    Ben hasretlerin

    Hapislerde de yattım büyük otellerde de
    Açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
    Otuzumda asılmamı istediler
    Kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
    Verdiler de
    Otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
    Elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prag'dan Havana'ya

    Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'te
    961'de ziyaret ettiğim Anıtkabri kitaplarıdır

    Partimden koparmaya yeltendiler beni
    Sökmedi
    Yıkılan putların altında da ezilmedim
    951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
    52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

    Sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
    Şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
    Aldattım kadınlarımı
    Konuşmadım arkasından dostlarımın

    İçtim ama akşamcı olmadım
    Hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

    Başkasının hesabına utandım yalan söyledim
    Yalan söyledim başkasını üzmemek için
    Ama durup dururken de yalan söyledim

    Bindim trene uçağa otomobile
    Çoğunluk binemiyor
    Operaya gittim
    Çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
    Çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
    Camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
    Ama kahve falıma baktırdığım oldu

    Yazılarım otuz kırk dilde basılır
    Türkiye'mde Türkçemle yasak

    Kansere yakalanmadım daha
    Yakalanmam da şart değil
    Başbakan filan olacağım yok
    Meraklısı da değilim bu işin
    Bir de harbe girmedim
    Sığınaklara da inmedim gece yarıları
    Yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
    Ama sevdalandım altmışıma yakın
    Sözün kısası yoldaşlar
    Bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
    İnsanca yaşadım diyebilirim
    ve daha ne kadar yaşarım
    Başımdan neler geçer daha
    kim bilir.

    (11 Eylül 1961-Berlin)

    Nazım Hikmet Ran

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Kapıları çalan benim
    kapıları birer birer.
    Gözünüze görünemem
    göze görünmez ölüler.

    Hiroşima'da öleli
    oluyor bir on yıl kadar.
    Yedi yaşında bir kızım,
    büyümez ölü çocuklar.

    Saçlarım tutuştu önce,
    gözlerim yandı kavruldu.
    Bir avuç kül oluverdim,
    külüm havaya savruldu.

    Benim sizden kendim için
    hiçbir şey istediğim yok.
    Şeker bile yiyemez ki
    kâat gibi yanan çocuk.

    Çalıyorum kapınızı,
    teyze, amca, bir imza ver.
    Çocuklar öldürülmesin,
    şeker de yiyebilsinler.

    (1956)

    Nazım Hikmet Ran

    Nazım Hikmet dünya barış ödülünü almış tek Türk insanıdır! ...

    '....30'umda asılmamı istediler
    48'imde barış madalyasının bana verilmesini;
    verdiler de...'

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    dünyayı güzellik kurtacak; bir insanı sevmekle başlayacak her şey! ...

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Gün gelecek Nazım Hikmet'in, Orhan Veli'nin, Melih Cevdet'in, Ahmed Arif'in, Necip Fazıl'ın, tüm şairlerimizin adınlarımızın heykelleri, anıtları dikilecek dört bir yanına memleketimin.. İşte o zaman vatanperver olacağız gerçekten... Bu arada adamlarına sesleniyorum: Biz tüm Türk şairlerine adam gibi davranırız; çünkü gerçek vatanperver biziz.. Necip Fazıl'ın heykeli de dikilecek günü geldiğinde Nazı Hikmet'in de... (zaten Nazım'ın izmir'de bir heykeli var! ...)

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    otobiyografi'den...
    ........
    Yazılarım otuz kırk dilde basılır
    Türkiye'mde Türkçemle yasak
    .........

    neymiş.....Türkiye'm; Türkçe'm...Rusya'm değil! ........

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Atatürk'ün 'BÜYÜK OLMAK ÖZDEYİŞİNİ OKUYUN' anlayana...

    Ben Nazım Hikmeti çok seviyorum; bu memleketi Nazım'I sevdiğimden çok seviyorum... Ve bu iki duygu da ben de olduğu için Allah'a şükrediyorum... Nazım Hikmet kim ne derse desin bu ülkenin en ünlü ve muhteşem şairi ve kendi adıma kim ne derse desin; vatanperverim ki Nazım buna köstek değil destek! ....

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    İşte VATANPERVER nazım hikmet:

    Bu Vatana Nasıl Kıydılar...

    İnsan olan vatanını satar mı?
    Suyun içip ekmeğini yediniz.
    Dünyada vatandan aziz şey var mı?
    Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

    Onu didik didik didiklediler,
    saçlarından tutup sürüklediler.
    götürüp kâfire: «Buyur...» dediler.
    Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

    Eli kolu zincirlere vurulmuş,
    vatan çırılçıplak yere serilmiş.
    Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
    Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

    Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
    günü gelir hesabınız görülür.
    Günü gelir sualiniz sorulur:
    Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

    1959

    Ben düşünüyorum ki vatanını gerçekten seven (sağcı olsun solcu olsun) insanlar için bu şiir çok şe ifade etmeli... Bugün için bile geçerli olan bu şiir...

  • Öykü Kaya
    Öykü Kaya

    Tahir'le Zühre Meselesi...


    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
    bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
    yani yürekte.

    Meselâ bir barikatta dövüşerek
    meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
    meselâ denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?
    Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    1949

    Nazım Hikmet Ran

  • Öykü Kaya
    Öykü Kaya

    BİR DAKİKA

    Deniz, durgun göl gibi gitgide genişliyor
    Sular kayalıklarda nur'dan izler işliyor,
    Engine sarkan gökler, baştan başa yıldızlı..
    Şimdi göğsümde kalbim, çarpıyor hızlı hızlı.

    Göklerden bir yıldızın gölgesi düşmüş suya
    Dalmış suyun koynunda bir gecelik uykuya.
    Bazan uzunlaşıyor, bazan da kıvranıyor,
    Durgun suyun altında bir mum gibi yanıyor.

    Yakın olayım diye bu gökten gelen ize
    Öyle eğilmişim ki, kayalardan denize
    Alnımdan düşen saçlar yorulmuş suya değdi
    Baktım geniş ufuklar başımın üstündeydi.

    Bilemem nasıl oldu, geldi ki öyle bir an
    Yenilmez bir haz duyup denize atılmaktan
    Kurtulmak ne kolaymış faniliğimden dedim
    Doğruldum atılırken bir dakika titredim.

    Bir dakika sonsuzluk doldu, taştı gönlümden
    Bir dakika, bir ömrü kurtarmıştı ölümden.

    Nazım Hikmet Ran

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Nazım Hikmet
    mem-
    le-
    ket! ! .........

  • İlayza
    İlayza

    Vatan Haini


    ``Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala,
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
    Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.´´
    Bir Ankara gazesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
    kapkara haykıran puntularla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında,
    Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti,120 milyon lira.
    'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
    Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.´´
    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperversiniz, siz yurtseversiniz,
    ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tınaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.

    Nazım Hikmet Ran

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    safKAN olmasa da safCAN Türk! .......

  • Gamze Çıtlak
    Gamze Çıtlak

    türk dilini en iyi kullanan şairdir bence. ve benim dilimde yazdığı için hep kendimi şanslı hissetmişimdir. bu denli büyük bir ŞAİRi kendi dilinden okumanın mutluluğunu yaşamışımdır. ki shakespeare' i puşkin'i vs kendi dillerinde okuyamamak beni hep üzmüştür. bence nazım hikmet bizim dilimizde çok büyük bir eksikliği dolduruyor. nazım'ı türk şiirinin dışında tutmak ancak türk şiirini öksüzleştirir. umarım bir gün, dediği gibi, gönlü gibi zengin hürriyet gibi aydınlık olur yurdumuz.

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Ha aklıma ne geldi: (a.kadir konusunu görünce) : Nazım hikmet orduyu isyana teşvik'ten yargılanır iken savunmasının en önemli bölümü aynen şöyledir: Türk Silahlı kuvveti eğer bir insanın kışkırtmasıyla ayaklanabiliyorsa; kabul ediyorum ben orduyu isyana teşvik ettim....
    Şu anda bile en güvenilir kurum olarak ortaya çıkan silahlı kuvvetler; bu kadar güçsüz değildi herhalde..Bir kaç öğrenci nazım'ı seviyor; kitaplarını bulunduruyorsa ne var?

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Esir düşmekte değil teslim olmamak da bütün mesele! ....
    Nazım Hikmet

  • Uğur Sönmez Özlü
    Uğur Sönmez Özlü

    Namık Kemal'in ve daha birçok değerli TÜRK'ün mezarlarına saldıran bir sırtlanı çağrıştırıyor.

  • Oğuzhan Keskin
    Oğuzhan Keskin

    Nazım Hikmet'in Atatürk hakkında GERÇEK GÖRÜŞLERİ:

    Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
    Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
    şayak kalpaklı adam
    nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
    güzel, rahat günlere inanıyordu
    ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
    birdenbire beş adım sağında onu gördü
    Paşalar onun arkasındaydılar.
    O, saati sordu.
    Paşalar: 'Üç' dediler
    Sarışın bir kurda benziyordu
    Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
    Yürüdü uçurumun başına kadar,
    eğildi, durdu.
    Bıraksalar
    ince, uzun bacakları üzerinde yaylanarak
    ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
    Kocatepe'den Afyon Ovasına atlayacaktı....

    'Daha söze gerek var mı? Evet bir şey daha Atatürk Nazım'a göre BAŞVURULABİLECEK EN BÜYÜK İNKILAPÇI (DEVRİMCİ) BAŞTIR! .....