Nazım hikmet özgür düşüncenin şairidir.Kardeşçe,insanca yaşamayı her zaman hasretle arayan insanların şairidir.Ama biz Türk halkı olarak Nazım gibi dayatmanın her zaman karşısında olan şairleimizin değerini ne derecede biliyoruz? Üzereinde durulması gereken konu bu olması lazım aslında.
Senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım, Malum ya, bulunduğum yerde ne sapı sedefli bir çakı var; (Bizlere alat-ı katıa verilmez) Ne de başı bulutlarda bir çınar... Belki avluda bir ağaç bulunur; ama Gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak...
Burası benden başka kaç insanın evidir, bilmiyorum. Ben bir başıma onlardan uzağım, Hep birlikte onlar benden uzak.
Bana kendimden başkasıyla konuşmak yasak. Ben de kendi kendimle konuşuyorum. Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi, Şarkı söylüyorum karıcığım... Hem ne dersin, O berbat, ayarsız sesim, Öyle bir dokunuyor ki içime, Yüreğim parçalanıyor...
Ve tıplı o eski, acıklı hikayelerdeki Yalınayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi Mavi gözleri ıslak, Kırmızı küçücük burnunu çekerek, Seni yanına sokulmak istiyorum.
Yüzümü kızartmıyor benim, Onun bu an böyle zayıf, Böyle hodbin, Böyle sadece insan oluşu.
Belki bu halin fizyolojik, psikolojik filan izahı vardır. Belki de buna sebep, bana aylardır Kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan Bu demirli pencere, Bu toprak testi, Bu dört duvardır.
Saat baş karıcığım, Dışarıda susuzluğu acayip fısıltısı Toprak damı Ve sonsuzluğun ortasında kımıldamadan duran Bir sakat ve sıska atıyla Yani kederden çıldırtmak için içerdeki adamı Dışarıda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla Ağaçsız bir boşluğa kıpkızıl inmekte bu bozkır akşamı...
Bugün de apansız gece olacaktır. Bir ışık gibi dolaşacak yanında sakat, sıska atın. Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan, Bu ümitsiz tabiatın Ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır. Yine o malum sonuna erdik demektir işin, Yani bugün de mükellef bir daüssıla için Yine her şey yerli yerinde işte, her şey tamama.. Ben, Ben içerdeki adam, Yine mutat hünerimi göstereceğim Ve çocukluk günlerimin ince sazıyla Suzinak makamından bir şarkı ağzıyla Yine billahi kahredecek dil-i naşadımı Seni böyle uzak, Seni dumanlı, Eğri bir aynadan seyreder gibi Kafamın içinde duymak...
Dışarıda bahar geldi karıcığım, bahar. Dışarıda bozkırın üstünde birdenbire Taze toprak kokusu, kuş sesleri vesaire... Dışarıda bahar geldi karıcığım, bahar... Dışarıda bozkırın üstünde pırıltılar... Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet, Suyu donmayan testi Ve sabahları çimentonun üstünde güneş...
Güneş, Artık o her gün öğle vaktine kadar, Bana yakın, benden uzak Sönerek, ışıldayarak yürür... Ve gün ikindiye döner, gölgeler düşer duvarlara, Başlar tutuşmaya demir pencerenin camı. Dışarıda akşam olur, bulutsuz bir bahar akşamı... Ve içerde baharın en kötü saati budur asıl. Velhasıl O pul pul ışıltılı derisi, ateşten gözleriyle Bilhassa baharda ram eder kendine içerdeki adamı Hürriyet denen ifrit... Bittecrübe sabit karıcığım, Bittecrübe sabit...
Bugün Pazar, Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa Gökyüzünün bu kadar benden uzak, Bu kadar mavi, Bu kadar geniş olduğuna şaşarak Kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, Dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, Bu anda ne hürriyet, ne kavga, ne karım. Toprak, güneş ve ben, Bahtiyarım...
nazım hikmet vatansever degil,enternasyonal bir şairdir..(yurtseverlik ve enternasyonalizm diyalektik bir bütündür) pablo nerulardanjen paul sartrelara kadar filozoflar şairlerin düşün ve eylem insanlarının büyük bir coskuyla ve ölümününden sonra hüzünle bahsettiği,arkasından yazılar yazdığı,bütün dünya halklarını yasamı ve ölümüyle derinden etkilemiş olan, hiç milli sınıra sıkıştırılamayacak kadar büyük bir dünya şairidir...
Ölümünün 42.yılında komünist şaiirimiz Nazım Hikmet'i anıyoruz. Senin gibi keşke herkes vatan haini olabilse... Sanada vatan haini demişler ya... 'nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi hikmet. nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.' bir ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. 'amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi hikmet. nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.' evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması, topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Nazım Hikmet Ran
Yaşadıklarınızdan çıkarımlarda bulunun, yaşamı yazılardan ziyade yaşadıklarınızdan öğrenin.. Eğer tanışma fırsatını bulamadığınız tarihte yer alan önemli kimseler varsa yaşamlarını okuyun şair iseler şiirlerini okuyun.. Halkçı, komünist, yurtsever bir şairimiz..
Son yıllarında Romanyanın başkenti Budapeşte de iken yanındaki yardımcısına bu gecenin Kadir gecesi olduğunu ve kendisini bir camiye götürmesini istemiştir. Oda götürmüş ve camiye girip hutbeye çıkarak; Ey müslümanlar ben koyu bir komisnistim bu yüzden üklemi terk ettim, ancak sizi bu kutsal gece de bir arada görmek beni duygulandırdı gibi bir takım açıklamalar yaparak İslama ve üklesine olan özlemini ve susuzluğunu dile getirmiştir. İşallah imanlı gitmiştir. Bütün koministler gibi oda sonunda doğru yolu hissetmişdir(Ör:Cem Karaca) ama bulmuş mudur bilemem. Bazı koministler ise doğru yolu erken bulmuştur. Ör: İsmet Özel
Gözlerimiz şeffaf temiz damlalardır. Her damlada demire can veren dehamızın Bir küçücük zerresi vardır.. Şeffaf temiz damlalarıyla gözlerimiz Bir umman içinde o kadar birleşti ki, Kaynıyan suda buzu nasıl eritirsiniz, .......... .......... Nazım Hikmet
insanların siyasi düşüncelerine bakarak sanatı hakkında yorum yapılmayacağını öğrenemeyenlerin okumaları gereken biridir...ve bence türkçeyi en iyi kullanan şairlerin başında gelir.
seni düşünmek güzel şey ümitli şey dünyanın en güzel sesınden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum...
son elli yılın sol akımlarının bir nazım hikmeti olmasaydı kimi yerine koyarlardı acaba? şeyh galibi tevfik fikreti ibrahim şinasiyi koymayacakları kesin.koysalarda gülünç olur zaten..nazım hikmet..her şair gibi güzel şiirleri var..ama sadece bir lermantov kadar iyi..o kadar.. şiir de biri bana nazım hikmet seviyorum dediğinde gülmek geliyor içimden..fuzuli nabi yada diğerlerinden hiç bir örnek göremeyeceğimiz mevlanadan etkilenmemiş bir şair..yani bizden değil..evet cümleleri bizi basit bir şekilde güclendirerek anlatıyor..ama sadece solun reklamlarından o kadar..başka bir anlamı yok sanırım..sol akımlar olmasa idi 60'lı yıllarda schiller'i de kendilerine şair olarak sececeklerini zannetmiyorum zaten :))))
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruli hanımeli açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruli hanımeli açan evin.
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruli hanımeli açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruli hanımeli açan ev..
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Nazım hikmet özgür düşüncenin şairidir.Kardeşçe,insanca yaşamayı her zaman hasretle arayan insanların şairidir.Ama biz Türk halkı olarak Nazım gibi dayatmanın her zaman karşısında olan şairleimizin değerini ne derecede biliyoruz? Üzereinde durulması gereken konu bu olması lazım aslında.
BİR CEZAEVİNDE TECRİTTEKİ ADAMIN MEKTUPLARI
Senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım,
Malum ya, bulunduğum yerde ne sapı sedefli bir çakı var;
(Bizlere alat-ı katıa verilmez)
Ne de başı bulutlarda bir çınar...
Belki avluda bir ağaç bulunur; ama
Gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak...
Burası benden başka kaç insanın evidir, bilmiyorum.
Ben bir başıma onlardan uzağım,
Hep birlikte onlar benden uzak.
Bana kendimden başkasıyla konuşmak yasak.
Ben de kendi kendimle konuşuyorum.
Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi,
Şarkı söylüyorum karıcığım...
Hem ne dersin,
O berbat, ayarsız sesim,
Öyle bir dokunuyor ki içime,
Yüreğim parçalanıyor...
Ve tıplı o eski, acıklı hikayelerdeki
Yalınayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi
Mavi gözleri ıslak,
Kırmızı küçücük burnunu çekerek,
Seni yanına sokulmak istiyorum.
Yüzümü kızartmıyor benim,
Onun bu an böyle zayıf,
Böyle hodbin,
Böyle sadece insan oluşu.
Belki bu halin fizyolojik, psikolojik filan izahı vardır.
Belki de buna sebep, bana aylardır
Kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan
Bu demirli pencere,
Bu toprak testi,
Bu dört duvardır.
Saat baş karıcığım,
Dışarıda susuzluğu acayip fısıltısı
Toprak damı
Ve sonsuzluğun ortasında kımıldamadan duran
Bir sakat ve sıska atıyla
Yani kederden çıldırtmak için içerdeki adamı
Dışarıda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla
Ağaçsız bir boşluğa kıpkızıl inmekte bu bozkır akşamı...
Bugün de apansız gece olacaktır.
Bir ışık gibi dolaşacak yanında sakat, sıska atın.
Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan,
Bu ümitsiz tabiatın
Ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır.
Yine o malum sonuna erdik demektir işin,
Yani bugün de mükellef bir daüssıla için
Yine her şey yerli yerinde işte, her şey tamama..
Ben,
Ben içerdeki adam,
Yine mutat hünerimi göstereceğim
Ve çocukluk günlerimin ince sazıyla
Suzinak makamından bir şarkı ağzıyla
Yine billahi kahredecek dil-i naşadımı
Seni böyle uzak,
Seni dumanlı,
Eğri bir aynadan seyreder gibi
Kafamın içinde duymak...
Dışarıda bahar geldi karıcığım, bahar.
Dışarıda bozkırın üstünde birdenbire
Taze toprak kokusu, kuş sesleri vesaire...
Dışarıda bahar geldi karıcığım, bahar...
Dışarıda bozkırın üstünde pırıltılar...
Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet,
Suyu donmayan testi
Ve sabahları çimentonun üstünde güneş...
Güneş,
Artık o her gün öğle vaktine kadar,
Bana yakın, benden uzak
Sönerek, ışıldayarak yürür...
Ve gün ikindiye döner, gölgeler düşer duvarlara,
Başlar tutuşmaya demir pencerenin camı.
Dışarıda akşam olur, bulutsuz bir bahar akşamı...
Ve içerde baharın en kötü saati budur asıl.
Velhasıl
O pul pul ışıltılı derisi, ateşten gözleriyle
Bilhassa baharda ram eder kendine içerdeki adamı
Hürriyet denen ifrit...
Bittecrübe sabit karıcığım,
Bittecrübe sabit...
Bugün Pazar,
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa
Gökyüzünün bu kadar benden uzak,
Bu kadar mavi,
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne hürriyet, ne kavga, ne karım.
Toprak, güneş ve ben, Bahtiyarım...
NAZIM HİKMET
nazım hikmet vatansever degil,enternasyonal bir şairdir..(yurtseverlik ve enternasyonalizm diyalektik bir bütündür) pablo nerulardanjen paul sartrelara kadar filozoflar şairlerin düşün ve eylem insanlarının büyük bir coskuyla ve ölümününden sonra hüzünle bahsettiği,arkasından yazılar yazdığı,bütün dünya halklarını yasamı ve ölümüyle derinden etkilemiş olan, hiç milli sınıra sıkıştırılamayacak kadar büyük bir dünya şairidir...
Nazım Hikmet şiire ve hayata dair tüm onurlu değerlerin hakkını vermiş,
görüşleriyle, yaşamıyla tarihe ismini kazımış vatansever şairimiz...
Türkiye Komünist Partisi,
T.K.P.’em benim,
Seni düşünüyorum.
Sen dünümüz, bugünümüz, yarınımızsın,
En büyük ustalığımız,
En ince hünerimizsin.
Sen aklımız, yüreğimiz ve yumruğumuzsun.
Dünyada bir anılır şanlı soyun var:
Sen küçük kardeşisin V.K.P. (B) nin.
Sen bana bugün
Mübarek alnındaki yara yerinle
Ve işçi bileklerinde zincir izleriyle göründün,
Yürüyorsun dimdik, pırıl pırıl.
Ömrümde yalnız seninle
Ve senin safında olmakla övündüm
Ölümünün 42.yılında komünist şaiirimiz Nazım Hikmet'i anıyoruz. Senin gibi keşke herkes vatan haini olabilse... Sanada vatan haini demişler ya...
'nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi hikmet.
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
bir ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
kapkara haykıran puntolarla,
bir ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali
amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
'amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi hikmet.
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası,
amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Nazım Hikmet Ran
Yaşadıklarınızdan çıkarımlarda bulunun, yaşamı yazılardan ziyade yaşadıklarınızdan öğrenin.. Eğer tanışma fırsatını bulamadığınız tarihte yer alan önemli kimseler varsa yaşamlarını okuyun şair iseler şiirlerini okuyun.. Halkçı, komünist, yurtsever bir şairimiz..
Son yıllarında Romanyanın başkenti Budapeşte de iken yanındaki yardımcısına bu gecenin Kadir gecesi olduğunu ve kendisini bir camiye götürmesini istemiştir. Oda götürmüş ve camiye girip hutbeye çıkarak;
Ey müslümanlar ben koyu bir komisnistim bu yüzden üklemi terk ettim, ancak sizi bu kutsal gece de bir arada görmek beni duygulandırdı gibi bir takım açıklamalar yaparak İslama ve üklesine olan özlemini ve susuzluğunu dile getirmiştir. İşallah imanlı gitmiştir. Bütün koministler gibi oda sonunda doğru yolu hissetmişdir(Ör:Cem Karaca) ama bulmuş mudur bilemem.
Bazı koministler ise doğru yolu erken bulmuştur. Ör: İsmet Özel
Gözlerimiz şeffaf temiz damlalardır.
Her damlada demire can veren dehamızın
Bir küçücük zerresi vardır..
Şeffaf temiz damlalarıyla gözlerimiz
Bir umman içinde o kadar birleşti ki,
Kaynıyan suda buzu nasıl eritirsiniz,
..........
..........
Nazım Hikmet
meyve veripde taşlanan ağaçlardan birisi
güzel günler göreceğiz çocuklar
güneşli
güzel günler göreceğiz
insanların siyasi düşüncelerine bakarak sanatı hakkında yorum yapılmayacağını öğrenemeyenlerin okumaları gereken biridir...ve bence türkçeyi en iyi kullanan şairlerin başında gelir.
http://www.alaturkaonline.com/yazar_arsiv.asp? ID=8&Makale_ID=52
bak
şu güneşten
düşen ateşte
mılyonlarla kırmızı yürek
yanıyor
sen de
cıkar
göğsünün kafesınden
yuregını
şu
güneşten duşen
ateşe fırlat
yüregini
yüreklerimizin
yanına k at..
seni düşünmek güzel şey
ümitli şey
dünyanın en güzel sesınden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum...
saçak kökleri kıtaları sarmış koca bir çınar.
Nazım Hikmet -İşçi Sınıfına Sevdalı Bir Komünist Ozan
Halka rağmen halk içindi.
Halk bunu bilemedi.
Gelsene dedi bana,
Kalsana dedi bana,
Gülsene dedi bana,
Ölsene dedi bana.
Geldim,
Kaldım,
Güldüm,
Öldüm.
Nazım Hikmet RAN
sen yanmazsan ben yanmazsam biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...
nazım candır kandır hayattır hayat
Gel ey nazım buluşalım
Ben bir ceviz ağacıyım
Gülhane Parkı'nda
Ne sen bunun farkındasın
Ne de polis farkında.
nazım, aşk tır,,,
nazım, saçlarımın arasındaki parmaklıktır...
nazım, rüyadır...
nazım, büyük güzel gözlü devdir...
nazım bazen mavi...
bazende...
mavi DUVAR dır....
Tüm dünya anlayamamış ama bizim 'delioğlu' nasılda çözmüş bir çırpıda
bravo kardeşime al tabancanı yürü bütün dünya devine...
işte türklerinde bir donkişot'u var...
sevgiler...
son elli yılın sol akımlarının bir nazım hikmeti olmasaydı kimi yerine koyarlardı acaba? şeyh galibi tevfik fikreti ibrahim şinasiyi koymayacakları kesin.koysalarda gülünç olur zaten..nazım hikmet..her şair gibi güzel şiirleri var..ama sadece bir lermantov kadar iyi..o kadar..
şiir de biri bana nazım hikmet seviyorum dediğinde gülmek geliyor içimden..fuzuli nabi yada diğerlerinden hiç bir örnek göremeyeceğimiz mevlanadan etkilenmemiş bir şair..yani bizden değil..evet cümleleri bizi basit bir şekilde güclendirerek anlatıyor..ama sadece solun reklamlarından o kadar..başka bir anlamı yok sanırım..sol akımlar olmasa idi 60'lı yıllarda schiller'i de kendilerine şair olarak sececeklerini zannetmiyorum zaten :))))
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan evin.
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan ev..
Bugün efkarliyim acmasin güller....
Bir ağaç gibi tek ve hür
Bir orman gibi kardeşçesine...
http://nazimhikmet.net/