Neden öldün Nâzım? Senin türkülerinden yoksun ne yapacağız şimdi? Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar bulabilecek miyiz bir daha? Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun ne yapacağız? Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı, ateşle suyun birleştiği Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözüpek bir sevinçle dolu? Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler kazandırdın bana Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları Bulutlar gibi, yaprak gibi uçarlar Düşerlerdi orada, uzakta. Yaşarken kendine seçtiğin Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa.
Sana Şili'nin kış krizantemlerinden bir demet sunuyorum Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan Halkların kavgasını ve kavgamı benim Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan... Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da yalnızım sensiz. Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen yüzünden yoksun dostluğumuzdan, bana ekmek olan, rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle Kuyu gibi kapkara zindanlardan Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları Ellerinde izi vardı eziyetlerin Hınç oklarını aradım gözlerinde Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin Yaralar ve ışıklar içinde.
Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın, Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun? Teşekkürler, böyle olduğun için! Teşekkürler o ateş için Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca...
Benimsemdiğim bir düşünceye, Komünizm'e inanıp onu savunmuş da olsa, bu onun vatansever ve milleti için kendini adamış bir büyük Türk şairi olduğu gerçeğini değiştirmez. Bütün Türk aydınlarına olduğu gibi Nazım Hikmet'e de saygı duyuyorum.
Saat dört yoksun Saat beş yok Altı, yedi, ertesi gün, daha ertesi ve belki kim bilir... Hapisane avlusunda bir bahçemiz vardı. Sıcak bir duvar dibinde on beş adım kadardı. Gelirdin, yan yana otururduk, kırmızı ve kocaman muşamba torban dizlerinde... Kelleci Memedi hatırlıyor musun? Sübyan koğuşundan. Başı dört köşe, bacakları kısa ve kalın ve elleri ayaklarından büyük. kovanından bal çaldığı adamın taşla ezmiş kafasını.
NAZIM HİKMET Resimlerdeki kuşlar gibi el sallamıyor sana dostlar Hala tepeden tırnağa kavga,hasret ve ümitten ibaret Ve hala başı bulutlarda bir çınar gibi esenliyorlar Yanımızda değil,yanan kanımızdasın ey Nazım Hikmet
Selanik'de doğmuştur(1902) .İlköğrenimini İstanbul'da Göztepe Taşmektep,Galatasaray Lisesi ilk bölümü(1914) ,Nişantaşı Numune Mektebi'nde tamamlamış,orta öğrenimi ise,daha 12 yaşında iken yazdığı'Bir Bahriyelinin Ağzından'adlı bir şiirini dinleyip çok beğenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın öğüdü üzerine geçtiği Heybeliada Bahriye Mektebi'nde yapmıştır(1918) .Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş,bir gece nöbetinde üşütüp zatülcemp olmuş (1919) ,sağlığını kazanamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır (1920) .
Askerlikten ayrıldıktan sonra,İstanbul'un işgaline çok üzülen Nâzım Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçmiş,Bolu Lisesi'nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştır (1921) .Rus devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi ve toplumbilim okumuştur (1922-1924) .Yurda dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış,burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında 'gıyaben' mahkumiyet kararı verildiğini öğrenince yeniden Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928) .
Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş,çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış,ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır (1928-1932) .Bir ara yine tutuklanmış,Cumhuriyet'in 10.yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile özgürlüğüne kavuşmuştur.Akşam Son Posta,Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933) .
Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl,ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Türk Ceza Kanunu'nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938) .Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet'de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgürlüğüne kavuşmuştur.
Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır.Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi) 'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye'den ayrılmıştır.
Nâzım Hikmet, Moskova'da ölmüştür.(3 Haziran 1963) .
Vatan Haini
'Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.' Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. 'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet gerçek bir şair,onur ve gurur kaynağımız bir üstaddır.Hakettiği değere gerçek şiir ve sanattan anlayanların gözünde ulaşmıştır zaten.
yoruldun ağırlığımı taşımaktan ellerimden yoruldun gözlerimden,gölgemden. sözlerim yangınlardı kuyulardı sözlerim bir gün gelecek,ansızın gelecek bir gün ayak izlerimin ağırlığını duyacaksın içinde,uzaklaşan ayak izlerimin ve hepsinden dayanılmazı bu ağırlık olacak....
Nazım Hikmet bu ülkenin onurudur. Halkımızın sevdalısı bir komünisttir! gerçek bir yurtseverdir. Onun anısı devrimci mücadeleye, komünistlere, direnen halklara güç veriyor. 68 kuşağı, sonrasında 78'ler onun şiirlerinden ilham alarak savundular vatanı, özgürlüğü, kardeşliği...
Nazım Hikmet egemenlerin ölüsünden bile korktuğu, ölümsüz bir şairdir
bir insanı severken önce aşık olunur ya hani bakılmaz dinine diline tapar gibi severcesine SEKVETEK35 kadını şiir gibi şiiri de kadın gibi sevmiştir...
İnsan olanın ve olmaya çalışanın anlayabilceği bir şair, insandır. Yazıları okunduğunda vatanseverliğin ne demek olduğu anlaşılır. Eğer ki NAZIM hakkında boş laf söyler, vatan hainidir vb. tanımları yapanlar olursa şiirlerini okumaları tavsiyemdir. Ve NAZIM'la ilgili aşşağılayıcı söz yazanlara tavsiyem, yazdıkları yazının altına, yazılarını destekleyen, NAZIM'dan bir şiir eklemeleridir.. Yurtsever Halk Şairi
nazıma vatan haini diyenlere bir tokat olsun bu da; Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.' Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. 'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ NAZIM HİKMET
dünyaya gelen en iyi şairlerden biridir..ressam yönü de vardır fazlaca bilinmeyen...çok yönlü bir sanatçıdır.her sanatçı gibi iyi bir üstad ve de iyi bir düşünürdür..kendisine hayranlığım buralara sığdıramayacağım kadar çokturr...
Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda... Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye! .. Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik ANLAYAMADILAR
bize söz düşmez en aleni biçimde yorumu öğrencisi olma şerefine nail olamadığım onun yüzünü göremediğim için içimde derinden hissettiğim sızısı bulunan merhum şairlerin sultanı (NECİP FAZIL KISAKÜREK) yapmıştır.saygılar
Nazım Hikmet bize öcü gösterildi bir vakitler. Akıl ideologlarımız belki öyle istediklerinden belki de toplu durum-konjonktür gereği idi bilemiyorum. Bizim ev de, kitap sayısı ve çeşidinin artmaya başlamasıyla Nazım’ı da okumaya başladım geç de olsa. O’nun din düşmanı vatan haini biri de olmadığını aksine memleketini seven, Hz. Pir’in müritlerinden olduğunu müşahede ettim. Hele o’nun bir şiiri var ki hayran olmamak mümkün değil. Ağa Camii; şiirindeki ruh haline dikkatinizi çekmek için aynen alıyorum şiirini. ‘Havsalam almıyordu bu hazin hali önce /Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce /Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; /Allahımın ismini daha çok candan andım. /Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen! / Böyle sokaklarda ki, anası can verirken,/ Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var.../ Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar, /En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini, /Üstünde o…pular yükseltiyor sesini./ Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor, /Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor. /Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu, /Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu /Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen /Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen! /Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster /Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer/ Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla, /Baştanbaşa tutuşsun göklerin yangınıyla! …… Silindi gönülden acı/ Kalbe muhabbette buldum ilacı /Ben de müridinim işte Mevlana /Ebede set çeken zulmeti deldim /Aşkı içten duydum, arşa yükseldim/ Kalpten temizlendim, huzura geldim /Ben de müridinim işte Mevlana ‘ Ağa camii şiiri ile Mevlana şiirini ben çok beğendim. Kanaat ve karar verme, inisiyatif kullanma gibi konular üzerinde başkalarının ne dediği değil sizin ne anladığınız ve ne yaptığınız önemlidir. Nazım’ı şimdi yeniden anlayıp okumaya başlıyorum
Özgürlüğünü kaybetmiş bir şair.
'Bazen doğduğun topraklarda ölebilmektir hürriyet'
Allahı tanımayan beyinden dünyanın en güzel sözlerıde çıksa deymez...
..NAZIM HİKMET MEMLEKET,MEMLEKET NAZIM HİKMET...
Nazım'a Bir Göz Çelengi
Neden öldün Nâzım? Senin türkülerinden yoksun
ne yapacağız şimdi?
Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar
bulabilecek miyiz bir daha?
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun
ne yapacağız?
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı,
ateşle suyun birleştiği
Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözüpek bir sevinçle dolu?
Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler
kazandırdın bana
Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları
Bulutlar gibi, yaprak gibi uçarlar
Düşerlerdi orada, uzakta.
Yaşarken kendine seçtiğin
Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa.
Sana Şili'nin kış krizantemlerinden bir demet
sunuyorum
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan
Halkların kavgasını ve kavgamı benim
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan...
Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da
yalnızım sensiz.
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen
yüzünden yoksun
dostluğumuzdan, bana ekmek olan,
rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan
Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle
Kuyu gibi kapkara zindanlardan
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları
Ellerinde izi vardı eziyetlerin
Hınç oklarını aradım gözlerinde
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin
Yaralar ve ışıklar içinde.
Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır
Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya
Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın,
Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun?
Teşekkürler, böyle olduğun için!
Teşekkürler o ateş için
Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca...
bir insanın dinsiz olması onu vatan haini yapmaz....
nazım hikmet vatan hainiyse her türk vatan hainidir...olmalıdırda
Benimsemdiğim bir düşünceye, Komünizm'e inanıp onu savunmuş da olsa, bu onun vatansever ve milleti için kendini adamış bir büyük Türk şairi olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bütün Türk aydınlarına olduğu gibi Nazım Hikmet'e de saygı duyuyorum.
bence nazım çok büyük bir şair ben onun şiirleriyle hayat buluyorum tek kelimeyle harika onunla tanışabilmeyi çok isterdim onu çoookkkk seviyorum :))
Saat dört
yoksun
Saat beş
yok
Altı, yedi,
ertesi gün, daha ertesi
ve belki
kim bilir...
Hapisane avlusunda
bir bahçemiz vardı.
Sıcak bir duvar dibinde on beş adım kadardı.
Gelirdin,
yan yana otururduk,
kırmızı ve kocaman
muşamba torban dizlerinde...
Kelleci Memedi hatırlıyor musun?
Sübyan koğuşundan.
Başı dört köşe,
bacakları kısa
ve kalın
ve elleri ayaklarından büyük.
kovanından bal çaldığı adamın
taşla ezmiş kafasını.
NAZIM HİKMET
Resimlerdeki kuşlar gibi el sallamıyor sana dostlar
Hala tepeden tırnağa kavga,hasret ve ümitten ibaret
Ve hala başı bulutlarda bir çınar gibi esenliyorlar
Yanımızda değil,yanan kanımızdasın ey Nazım Hikmet
Ahmet TELLİ
Nazım Hikmet Ran (1902-1963)
Selanik'de doğmuştur(1902) .İlköğrenimini İstanbul'da Göztepe Taşmektep,Galatasaray Lisesi ilk bölümü(1914) ,Nişantaşı Numune Mektebi'nde tamamlamış,orta öğrenimi ise,daha 12 yaşında iken yazdığı'Bir Bahriyelinin Ağzından'adlı bir şiirini dinleyip çok beğenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın öğüdü üzerine geçtiği Heybeliada Bahriye Mektebi'nde yapmıştır(1918) .Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş,bir gece nöbetinde üşütüp zatülcemp olmuş (1919) ,sağlığını kazanamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır (1920) .
Askerlikten ayrıldıktan sonra,İstanbul'un işgaline çok üzülen Nâzım Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçmiş,Bolu Lisesi'nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştır (1921) .Rus devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi ve toplumbilim okumuştur (1922-1924) .Yurda dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış,burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında 'gıyaben' mahkumiyet kararı verildiğini öğrenince yeniden Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928) .
Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş,çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış,ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır (1928-1932) .Bir ara yine tutuklanmış,Cumhuriyet'in 10.yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile özgürlüğüne kavuşmuştur.Akşam Son Posta,Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933) .
Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl,ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Türk Ceza Kanunu'nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938) .Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet'de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgürlüğüne kavuşmuştur.
Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır.Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi) 'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye'den ayrılmıştır.
Nâzım Hikmet, Moskova'da ölmüştür.(3 Haziran 1963) .
Vatan Haini
'Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet gerçek bir şair,onur ve gurur kaynağımız bir üstaddır.Hakettiği değere gerçek şiir ve sanattan anlayanların gözünde ulaşmıştır zaten.
yoruldun ağırlığımı taşımaktan
ellerimden yoruldun
gözlerimden,gölgemden.
sözlerim yangınlardı
kuyulardı sözlerim
bir gün gelecek,ansızın gelecek bir gün
ayak izlerimin ağırlığını duyacaksın içinde,uzaklaşan ayak izlerimin
ve hepsinden dayanılmazı bu ağırlık olacak....
ben yanmasam sen yanmasan o yanmasa nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa
nazım hikmet; hikmetsiz kominist! ! !
ATATÜRKÇÜYÜZ DİYEN KOMİNİSTLERE;
'KOMİNİSTLİK ZEHİRLİ BİR YILANDIR,NERDE GÖRÜLSE BAŞI EZİLMELİDİR' ATATÜRK DİYOR NUTKUNDA AÇIN BAKIN! ! !
sadece o çağının ilerisinde bi adamdı ve hala onun çağı gelmedi...
Nazım Hikmet bu ülkenin onurudur. Halkımızın sevdalısı bir komünisttir! gerçek bir yurtseverdir. Onun anısı devrimci mücadeleye, komünistlere, direnen halklara güç veriyor. 68 kuşağı, sonrasında 78'ler onun şiirlerinden ilham alarak savundular vatanı, özgürlüğü, kardeşliği...
Nazım Hikmet egemenlerin ölüsünden bile korktuğu, ölümsüz bir şairdir
Kim ne derse desin...
Nazım Hikmet aşktır,çıplaklıktır...Doğru da olsa yanlış da olsa kendin olmaktır.
şair gibi şair
bir insanı severken önce aşık olunur ya hani
bakılmaz dinine diline tapar gibi severcesine
SEKVETEK35
kadını şiir gibi şiiri de kadın gibi sevmiştir...
İnsan olanın ve olmaya çalışanın anlayabilceği bir şair, insandır.
Yazıları okunduğunda vatanseverliğin ne demek olduğu anlaşılır.
Eğer ki NAZIM hakkında boş laf söyler, vatan hainidir vb. tanımları yapanlar olursa şiirlerini okumaları tavsiyemdir.
Ve NAZIM'la ilgili aşşağılayıcı söz yazanlara tavsiyem, yazdıkları yazının altına, yazılarını destekleyen, NAZIM'dan bir şiir eklemeleridir..
Yurtsever Halk Şairi
'BU VATANA NASIL KIYDILAR'
Boş söz edebiyetının piri....Eline kimse su dökemez bu konuda....
nazıma vatan haini diyenlere bir tokat olsun bu da; Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ NAZIM HİKMET
dünyaya gelen en iyi şairlerden biridir..ressam yönü de vardır fazlaca bilinmeyen...çok yönlü bir sanatçıdır.her sanatçı gibi iyi bir üstad ve de iyi bir düşünürdür..kendisine hayranlığım buralara sığdıramayacağım kadar çokturr...
O; günlük hayatımızdaki basit kelimeleri kafiyeli olarak kullanmayı, şiir yazmak zanneden bir vatan hainidir! ! !
Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim
Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda...
Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye! ..
Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
ANLAYAMADILAR
not: ben bu cüceyi sevmiyorum
bize söz düşmez en aleni biçimde yorumu öğrencisi olma şerefine nail olamadığım onun yüzünü göremediğim için içimde derinden hissettiğim sızısı bulunan merhum şairlerin sultanı (NECİP FAZIL KISAKÜREK) yapmıştır.saygılar
Gülhane Parkında bir ceviz ağacı...
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
orta asyadan akdenize bir kısrak başı gibi uzanan bir vatan haini....
Nazım Hikmet bize öcü gösterildi bir vakitler. Akıl ideologlarımız belki öyle istediklerinden belki de toplu durum-konjonktür gereği idi bilemiyorum. Bizim ev de, kitap sayısı ve çeşidinin artmaya başlamasıyla Nazım’ı da okumaya başladım geç de olsa. O’nun din düşmanı vatan haini biri de olmadığını aksine memleketini seven, Hz. Pir’in müritlerinden olduğunu müşahede ettim. Hele o’nun bir şiiri var ki hayran olmamak mümkün değil. Ağa Camii; şiirindeki ruh haline dikkatinizi çekmek için aynen alıyorum şiirini.
‘Havsalam almıyordu bu hazin hali önce /Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce /Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; /Allahımın ismini daha çok candan andım. /Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen! / Böyle sokaklarda ki, anası can verirken,/ Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var.../ Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar, /En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini, /Üstünde o…pular yükseltiyor sesini./ Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor, /Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor. /Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu, /Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu /Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen /Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen! /Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster /Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer/ Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla, /Baştanbaşa tutuşsun göklerin yangınıyla! …… Silindi gönülden acı/ Kalbe muhabbette buldum ilacı /Ben de müridinim işte Mevlana /Ebede set çeken zulmeti deldim /Aşkı içten duydum, arşa yükseldim/ Kalpten temizlendim, huzura geldim /Ben de müridinim işte Mevlana ‘ Ağa camii şiiri ile Mevlana şiirini ben çok beğendim. Kanaat ve karar verme, inisiyatif kullanma gibi konular üzerinde başkalarının ne dediği değil sizin ne anladığınız ve ne yaptığınız önemlidir. Nazım’ı şimdi yeniden anlayıp okumaya başlıyorum
DAVET
Dörtnala gelip uzak asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim
Bilekler kan içinde,dişler kenetli,ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim
Kapansın el kapıları,bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...