Nasreddin Hoca'nın evi soyulmuş, komşuları tedbirsizliği nedeniyle Hoca'yı suçlamaya başlamışlar. Hoca da, 'Hırsızın hiç mi suçu yok' diye yanıtlamış komşularını. Halk Ozanı Karamanlı Nevzat, bu öyküyü günümüze şöyle uyarlamaya çalıştı:
Çalınan bir şey varsa, çalanı görmez isek, Bu yiğittir diyerek, eline vurmaz isek, Hırsıza inanmayıp, yanında durmaz isek, Bizi korkak bilirse, hırsız demeyelim mi?
Gizli iş yapanların üstüne ay doğarmış, Nefsine esir olan, kendisini boğarmış. Velev ki deneyimli, saçı bile ağarmış, Yaşı yetmiş olursa, hırsız demeyelim mi?
Nasreddin Hoca gibi, bütün suçlar bizde mi? Hırsızın kerameti büründüğü gizde mi? Utanç nerde saklıdır, gözlerde mi, yüzde mi? Mağduriyet belirse, hırsız demeyelim mi?
İradesi zayıflar, kendini kullandırır, Olmadık yerlerini çarşafa dolandırır. Nevzat’ın midesini sinekler bulandırır, Kanattan yağ gelirse, hırsız demeyelim mi?
Yunanlıların elimizden almaya, sahiplenmeye çalıştığı değerlerimizden. Müzik, nüktedan, hazırcevap biri olması, üstün zekaya sahip olduğunun ispatıdır.
BlackCADY siz mehtiyseniz neden internetten açıklıyorsunuz başka sitelerdede yazıyormusunuz daha sonra ne yapacaksınız... 16 Sep 2007 - 11:56
...Ve Mehdi cevap veriyor...
Bayan Allah size kendisini bildirmeseydi siz onu bilemezdiniz...Bu durum Mehdi içinde geçerlidir...Her kes bir Mehdi'ye inanıyor...Örnek: Ben adamın birine soruyrum...Sen Allah'a inanıyormusun? Evet inanıyorum diyor...Peki bu senin inandığın Allah'ın Melekleri,Kitapları,Peygamberleri var mı? Yoktur diyor...Bu sefer bende diyorum ki; Peki sen öldükten sonra bu Allah'ın ne olacak? Cevap oda benimle birlikte yok olacak...Bu hazin durum gibi Mehdi konusuda şeytanın alanına giriyor...Her kese şeytan bir benlik ve zan yüklüyor...Hakikat şu ki; gerçekten Mehdi olmayıpta Kubilayın kafasını kesen Derviş Mehmet gibi Nakşi yobazları sözde Mehdi olarak şeytanın maskarası olur...Ve bunun gibileri çoktur...En son yine nakşi olan sanırım bir kişi geçenlerde Genel Kurmay Başkanlığının orda arabasıyla şüpheli şüpheli duruyormuş...Sakallı veya meczup kılıklı bu adam tabi...Nöbetçi askerde şüphelenip yanına gelmiş sen ne bekliyorsun burda diye...Kısa tartışma sonrası iş büyüyünce bu adam dayanamayıp 'Ben Mehdi'yim' demiş...Ve bunun meczup olduğunu anlayan yetkililer arabasını incelemiş,arka bagajda bir pompalı tüfek bulmuşlar...Ve sonuç malum...Ya tımarhane,ya hastane,yada hapisaneyi boylamıştır...Ama bunlar bu halleriyle şeytanın maskarası oluyorlar...Gerçekten gelecek olan için aynı şey olmayacak...Bu sefer şeytan onun maskarası durumuna düşecektir...Çünki Allah bütün dünya şartlarını onun ayaklarının altına basamak yapacaktır...İşte şu an dünyanın hali,ortadoğu,türkiye...İnanın ki,tüm bunlar gelecek olan kişinin zuhuruna işarettir...Mehdi gerçekten gelecektir...Tıpkı Fatih Sultan MEHMET gibi müjdelenmiş...O nasıl ki,geldi istanbulu fethetti...Mehdi'de gelecek ve tüm dünyayı fethedecektir...Nasıl ki,istanbulun fethi istanbulun bir kaderiydi...Dünya'nın fethide dünyanın kaderi olacak...Ne yani sen şimdi kazanın doğurduğuna inanıyorsunda öldüğüne inanmıyormusun derler adama...Bu şu demek bayan...Fatih Sultan MEHMET üç beş sağlam hadisle yaklaşık olarak oniki hadisçi tarafından müjdelendi ve geldi...İşte tarihi ortada...Ak Şemseddin ne dedi:'İstanbul iki kere fethedilecek...Birincisini Mehmed gerçekleştirecek...İkincisini Mehdi gerçekleştirecektir...' Bunun için Fatih Sultan MEHMET gelmiştir haktır...Üç beş hadisle müjdelenmiştir ve gerçekleşip tarihe bile yazılmıştır...E şimdi Mehdi için 299 hadis var o mu gerçekleşmiyicek şimdi...Onun için Nasreddin HOCA ne güzel söylemiş? 'Sen kazanın doğurduğuna inanıyorsunda öldüğüne mi? inanmıyorsun...' Son söz...Aslında bu konuda ben kimse ile ciddi tartışmaya girmek istemiyorum...Nede olsa hepimiz NASREDİN HOCA'NIN TORUNLARIYIZ....Mehdi sözünü böyle bitirdi...
Zikr-i Hakikatimizdir... ______________________ Baki Gerçekler Demine Hu Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hu Mü'mine Ya Ali Ya Mehdi Sahib-i zaman...
nasreddin hoca deyince akla ilk gelen şey komedi dir. ama madalyonun öbür yüzü, benim nasreddin hoca deyince ilk hatırladığım şey ömrü sırlarla dolu bi veli olmasıdır
Bize fıkra diye anlatılan olayların yaşandığı dönemi düşününce insanların ne kadar geri kalmış, zavallı, bilgisiz, cahil, saf ve kolayca sömürebilinir bir dönem geçirdiğini anlamamız daha anlaşılırlık kazanıyor.. Burda hoca'nın rolü okumuş herşeyi bilen, ilim irfan sahibi insandır. Çevresindekilerde salak yada osmanlının sıradan türkleri..
nasreddin hoca insan tipolojilerini yansıtan en önemli örnektir. o herkesin bu tip insanlarla karşılaşabileceğini yaşadıklarıyla, yaptıklarıyla ve söyledikleriyle mükemmel bir şekilde ifad etmiştir .
TÜRK MİZAHININ KÖŞE TAŞI: NASREDDİN HOCA M.NİHAT MALKOÇ
Gülmek ve ağlamak insanların yaşadığı iki zıt hakikattir.Halk arasında gülmekle ağlamanın kardeş olduğu söylenir.Gerçekten de zaman gelir,iç içe yaşarız bu iki duyguyu.Gözyaşları bazen elemden,bazen de sevinçten boşalır gelir.Onun için her zaman kötü değildir ağlamak! ...Gülmek de aşırıya kaçınca kalbi karartır.Resulullah Efendimizin, hayatı boyunca bir kez bile kahkaha atarak gülmediği rivayet olunur.En güzeli tebessüm etmektir. Ölçülü olmak şartıyla gülmek,insanı rahatlatır.İnsanı neşelendirmek ve eğlendirmek için mizah sanatı geliştirilmiştir.Fakat günümüzde mizah adına öyle edepsizlikler yapılıyor ki insanın gülmekten çok,ağlayası geliyor..Oysa lâtifenin lâtif olması gerekir.Karikatürler,fıkralar ve mizahın her türü,insanları somurtkanlıktan kurtarmak içindir.Bunu yaparken terbiyeyi rafa kaldırmamak gerekir.Mizahı müstehçenlikten kurtarmalıyız. Türk mizahının gelmiş geçmiş abide isimlerinin başında Nasreddin Hoca vardır.Onun hayatı hakkındaki bilgilerimizin çoğu rivayetlerden ibarettir.Yani onun hayatına dair elimizde hiçbir yazılı belge yoktur.Biz Türkler’in en büyük hatalarından birisi de yazılı belgelere gereken kıymeti vermemektir. Onun içindir ki yüzlerce büyük şahsiyetin hayatı hep ihtimal ve rivayetlere dayanır. Hoca Nasreddin’den bize kalan miras,onun dünyaya nam salmış fıkralarıdır.Bunlardan yola çıkarak Hoca’nın hayatı hakkında ipuçları elde ediyoruz..Burada da karşımıza şu problem çıkıyor: Acaba ona ait olduğu söylenen fıkraların yüzde kaçı onundur.Bu hususta iddialı konuşmak pek mümkün değildir.Fakat yine de bir kısım kıstasları göz önünde bulundurarak somut gerçeklere varabiliriz.Bir kere Nasreddin Hoca’nın fıkralarında müstehçenlik bulunmaz.Mukaddes değerlere son derece saygılıdır.Fakirlerle alay etmez.Daima düşkünlerin ve zavallıların yanındadır.Küfürden nefret eder.Ahlâksızlığa asla prim vermez.Türk-İslâm ahlâkıyla mücehhezdir.Daima iyilik ve merhamet temalarını işler.Duygu sömürüsü yapmaz.Bu ve bunun gibi ölçüleri dikkate alarak hangi fıkranın Hoca’ya,hangisinin başkalarına ait olduğunu çıkarabiliriz. O,büyük bir halk filozofudur.Belki sistemli ve düzenli bir eğitim görmemiştir ama kendini iyi yetiştirmiştir.Ufku çok geniştir.Hayattan edindiği tecrübelerle hareket eder.Tabir caizse hayat mektebini bitirmiştir.Fıkraları alelâde komikliklerden ibaret değildir.Güldürürken düşündürmeyi amaç edinmiştir.Onun lâtifelerinin her biri ibret ve hikmetlerle doludur.Fıkraları sözlü gelenekle günümüze aktarıldığı için bir kısım değişikliklere uğramıştır.Ona ait olmayan pek çok fıkra,ona mal edilmiştir.Türk Milleti’nin ince zekâsının tüm hususiyetlerini onun fıkralarında görebiliriz. Nasreddin Hoca’nın evliyadan biri olduğu da söylenir.Kâmil bir müslümandır O…İslâmın vakarı,hayatının her dönemine yansımıştır.Onun fıkralarının anafikir cümleleri atasözü hâline gelerek,halk tarafından benimsenmiştir.Bunlar arasında şu güzel örneklere rastlıyoruz: “Parayı veren düdüğü çalar…Damdan düşenin hâlinden damdan düşenler anlar…Yiğidin malı gözü önünde gerek…Dostlar alış verişte görsün…vb.” Bugün Nasreddin Hoca tüm dünya için evrensel bir değerdir.Fıkraları,dünyanın dört bir köşesinde sevilerek okunmakta ve dinlenmektedir.Fakat dünya milletleri onun Türklüğünü daima gözardı etmektedir.Geçen zaman içerisinde,Türkiye olarak,Hoca’nın popülaritesinden yararlandığımız söylenemez.Özetle şunu söyleyebiliriz; her zaman olduğu gibi kaymağı ecnebiler yerken,bizler seyrediyoruz.Hoca’yı bir Türk mizahçısı olarak dünya kültür ve mizah pazarına çıkarmanın zamanı gelmedi mi hâlâ? ...
Nasreddin hoca dünyaca tanınmış bir halk filozofudur.Türk halkının mizah anlayışının sembolü olmuştur.Fıkralarında halk hayatından kesitler sunmuş, güldürürken düşündürmüştür. Hocaya ait olmayan birçok fıkra da sonradan ona mal edilmiştir.
hoca tekkede eğitim görmekte..bunların da veli bi hocaları varmış, ortaya pişmiş bi koyun getirmişler herkes yemiş ve veli hocaları demiş ki: herkes kemiklerini bi araya toplasın ben dua edicem koyun eski haline gelecek. öyle yapmışlar ama nasreddin hocamız koyunun bi bacak kemiğini saklamış.bunların veli hocası duayı tamamlamış ve koyun eski haline gelmiş ama topal bi koyun.ordaki tüm öğrenciler bu olaya gülmüşler.kim sakladı bu bacağı demiş hocaları, nasreddin hoca da mahcup bi şekilde 'ben' deyivermiş.veli hocaları demiş ki:'nasreddin, sen bizi güldürdün, allah da kıyamete kadar herkesi sana güldürsün...'
Nasreddin Hoca'nın evi soyulmuş, komşuları tedbirsizliği nedeniyle Hoca'yı suçlamaya başlamışlar. Hoca da, 'Hırsızın hiç mi suçu yok' diye yanıtlamış komşularını. Halk Ozanı Karamanlı Nevzat, bu öyküyü günümüze şöyle uyarlamaya çalıştı:
Nasreddin Hoca gibi...
Dostlar bizi suçluyor, soyana kızdık diye,
Soyan soylu kalırsa, hırsız demeyelim mi?
Günah mı işliyoruz, yanlışı yazdık diye?
Hırsız kılıf bulursa, hırsız demeyelim mi?
Tamam; kapı açıktı, pencere demirsizdi,
Ortamı göremedik, gözlerimiz fersizdi,
Uyuyan bizler idik, uyanıklar hırsızdı,
Çaktırmadan alırsa, hırsız demeyelim mi?
Çalınan bir şey varsa, çalanı görmez isek,
Bu yiğittir diyerek, eline vurmaz isek,
Hırsıza inanmayıp, yanında durmaz isek,
Bizi korkak bilirse, hırsız demeyelim mi?
Gizli iş yapanların üstüne ay doğarmış,
Nefsine esir olan, kendisini boğarmış.
Velev ki deneyimli, saçı bile ağarmış,
Yaşı yetmiş olursa, hırsız demeyelim mi?
Nasreddin Hoca gibi, bütün suçlar bizde mi?
Hırsızın kerameti büründüğü gizde mi?
Utanç nerde saklıdır, gözlerde mi, yüzde mi?
Mağduriyet belirse, hırsız demeyelim mi?
İradesi zayıflar, kendini kullandırır,
Olmadık yerlerini çarşafa dolandırır.
Nevzat’ın midesini sinekler bulandırır,
Kanattan yağ gelirse, hırsız demeyelim mi?
Halk Ozanı Karamanlı Nevzat
Noel Baba'nın ekürisi..
Yunanlıların elimizden almaya, sahiplenmeye çalıştığı değerlerimizden.
Müzik, nüktedan, hazırcevap biri olması, üstün zekaya sahip
olduğunun ispatıdır.
Herkese öğüt verir,
Konuşur nükte ile.
'Ya tutarsa! ' dyerek,
Maya çalar bir göle.
Yüzyıllardır dünyaya,
Fıkralarla seslenir.
Düşündürür, güldürür,
Eleştirir, ders verir.
Sen bizim dünyamızın,
Gülümseyen dilisin.
Bir hoşgörü deryası,
Bir tebessüm selisin.
Seni rahmetle anar,
Sunarız sevgimizi.
Güler yüzlü hocamız,
Eğlendir, güldür bizi!
Rıfkı Kaymaz
babamın en sevdiğin kitap kahramanın kim sorusuna verdiğim cevaptı yıllar önce ;) hala unutmam...
herşeye bir kalıp uyduran bir hoca
Kimden: Mehdi*nin zuhuru yakındır... (Bay, 34)
Kime: Grup: Alevi Kıyamı Hak-Mehdî Zuhuru Hak...
Tarih: 18.09.2007 11:02 (GMT +2:00)
Konu: NASREDİN HOCA'NIN TORUNLARIYIZ....
BlackCADY
siz mehtiyseniz neden internetten açıklıyorsunuz başka sitelerdede yazıyormusunuz daha sonra ne yapacaksınız...
16 Sep 2007 - 11:56
...Ve Mehdi cevap veriyor...
Bayan Allah size kendisini bildirmeseydi siz onu bilemezdiniz...Bu durum Mehdi içinde geçerlidir...Her kes bir Mehdi'ye inanıyor...Örnek: Ben adamın birine soruyrum...Sen Allah'a inanıyormusun? Evet inanıyorum diyor...Peki bu senin inandığın Allah'ın Melekleri,Kitapları,Peygamberleri var mı? Yoktur diyor...Bu sefer bende diyorum ki; Peki sen öldükten sonra bu Allah'ın ne olacak? Cevap oda benimle birlikte yok olacak...Bu hazin durum gibi Mehdi konusuda şeytanın alanına giriyor...Her kese şeytan bir benlik ve zan yüklüyor...Hakikat şu ki; gerçekten Mehdi olmayıpta Kubilayın kafasını kesen Derviş Mehmet gibi Nakşi yobazları sözde Mehdi olarak şeytanın maskarası olur...Ve bunun gibileri çoktur...En son yine nakşi olan sanırım bir kişi geçenlerde Genel Kurmay Başkanlığının orda arabasıyla şüpheli şüpheli duruyormuş...Sakallı veya meczup kılıklı bu adam tabi...Nöbetçi askerde şüphelenip yanına gelmiş sen ne bekliyorsun burda diye...Kısa tartışma sonrası iş büyüyünce bu adam dayanamayıp 'Ben Mehdi'yim' demiş...Ve bunun meczup olduğunu anlayan yetkililer arabasını incelemiş,arka bagajda bir pompalı tüfek bulmuşlar...Ve sonuç malum...Ya tımarhane,ya hastane,yada hapisaneyi boylamıştır...Ama bunlar bu halleriyle şeytanın maskarası oluyorlar...Gerçekten gelecek olan için aynı şey olmayacak...Bu sefer şeytan onun maskarası durumuna düşecektir...Çünki Allah bütün dünya şartlarını onun ayaklarının altına basamak yapacaktır...İşte şu an dünyanın hali,ortadoğu,türkiye...İnanın ki,tüm bunlar gelecek olan kişinin zuhuruna işarettir...Mehdi gerçekten gelecektir...Tıpkı Fatih Sultan MEHMET gibi müjdelenmiş...O nasıl ki,geldi istanbulu fethetti...Mehdi'de gelecek ve tüm dünyayı fethedecektir...Nasıl ki,istanbulun fethi istanbulun bir kaderiydi...Dünya'nın fethide dünyanın kaderi olacak...Ne yani sen şimdi kazanın doğurduğuna inanıyorsunda öldüğüne inanmıyormusun derler adama...Bu şu demek bayan...Fatih Sultan MEHMET üç beş sağlam hadisle yaklaşık olarak oniki hadisçi tarafından müjdelendi ve geldi...İşte tarihi ortada...Ak Şemseddin ne dedi:'İstanbul iki kere fethedilecek...Birincisini Mehmed gerçekleştirecek...İkincisini Mehdi gerçekleştirecektir...' Bunun için Fatih Sultan MEHMET gelmiştir haktır...Üç beş hadisle müjdelenmiştir ve gerçekleşip tarihe bile yazılmıştır...E şimdi Mehdi için 299 hadis var o mu gerçekleşmiyicek şimdi...Onun için Nasreddin HOCA ne güzel söylemiş? 'Sen kazanın doğurduğuna inanıyorsunda öldüğüne mi? inanmıyorsun...' Son söz...Aslında bu konuda ben kimse ile ciddi tartışmaya girmek istemiyorum...Nede olsa hepimiz NASREDİN HOCA'NIN TORUNLARIYIZ....Mehdi sözünü böyle bitirdi...
Zikr-i Hakikatimizdir...
______________________
Baki Gerçekler Demine Hu Dost Allah Eyvallah...
Gerçeğe Hu Mü'mine Ya Ali Ya Mehdi Sahib-i zaman...
Muzip hadiseler, vecize sözlerle bizi dünyaya tanıtan geçmişin büyüklerinden...
Bu zamana kadar hep onun masalları ile büyütüldük...
Nur içinde yat...! !
bknz.
Nasreddin Hoca'nın Gençliği
:)
http://www.depomuz.net//resimler/e9dd6ebfadc504bf15bd5ac5eb91bbc3.jpg
Bakalım tanıyacak mısınız?
Kerkük-Türkmen arşivlerinde böyle resmediliyormuş.
Eskiden onu sadece fıkralarıyla tanırdım. Demek ki tanımıyormuşum. Onun asıl büyüklüğü filozof tarafıdır. Nükteleriyle bugüne bile cevap verir.
Çok büyük evliyalardandır Allah dostu bir zaattır Rabbim sefaatlerini nasip eylesin
Aşka dair hiçbir fıkrası, nüktesi olmayan kişi.
lafı gediğine koyan kahraman..
Bana Mizahı,İnce ve kıvrak zekayı,hazır cevablığı ve büyük bir alim olduğunu hatırlatır
HOCA'NIN DEDİKLERİ*
(DEMEK İSTEDİKLERİ)
Ol Hoca Nasreddin asırlar önce
Her sözü bir dedi, amma pir dedi..
Kıssalar, nükteler inceden ince
Anlayana sır içinde sır dedi..
İnsan tek değildir, değildir tekin
Dinlemeli kulu, olmalı sakin
'Her konuşan haklı olmaz velâkin
Herkesin bir haklı yanı var' dedi..
Başlangıcı, akibeti görürsün
Olanı gözünle kati görürsün
'Ya kediyi, ya da eti görürüsün
Mevcut varı teraziye vur' dedi..
Kıssalar akıla hisse olurken
Her sözden geriye ibret kalırken
'Komşunun kazanı doğup, ölürken
Bunda almak kolay, vermek zor' dedi..
Ehliyet insanı götürür yola
Klavuz bulunmaz ilimden âlâ
'Kavukta kerâmet arayan kula
Kerâmeti kemâlatta gör' dedi..
Düşünüp bir kere fikir edince
Görülür ki işler ince mi ince
'Kavga son buluyor yorgan gidince
Çok yaman sey şu menfaat, kâr' dedi..
Belli olur terazide, darada
Gerek var mı övünmeye arada
'Halep oradaysa, arşın burada
Ölçü birdir değişse de yer' dedi..
'Papağana göre hindi çok iri
Başkadır hepsinin değeri yeri
İpe un sermeye başlarsa biri
Bil ki onda gönülsüzlük var' dedi..
Erilir doğruya edilmez hata
Eğer dinlenirse ecdad ve ata
'Bakarsın, yol olur ağaçtan öte
Her adıma tedbir ile gir' dedi..
POLATOĞLU, çiğne lokmayı yerken
Hemen vermemeli hükümü erken
'Hiç mi günahı yok hırsızın derken
Sakın sakın övülmesin şer' dedi..
* Konya İl Kültür Müdürlüğünün tertip ettiği 'Halk Şairlerinin Dilinde Nasreddin Hoca' Şiir Yarışmasında Birincilik ödülü (1990)
hazır cevap...
nasreddin hoca deyince akla ilk gelen şey komedi dir. ama madalyonun öbür yüzü, benim nasreddin hoca deyince ilk hatırladığım şey ömrü sırlarla dolu bi veli olmasıdır
Dilenci: 'Hocam Allah rızası için az bir sadaka verir misin? ' Hoca: 'Az vermek şanımdan değildir.'
Dilenci: 'O halde çok verin.'
Hoca: 'O da senin şanından değildir.'
-Hoca, evlilik ne demektir?
-Gunduzleri cifte hirlama, geceleri cifte horlama!
Bize fıkra diye anlatılan olayların yaşandığı dönemi düşününce insanların ne kadar geri kalmış, zavallı, bilgisiz, cahil, saf ve kolayca sömürebilinir bir dönem geçirdiğini anlamamız daha anlaşılırlık kazanıyor..
Burda hoca'nın rolü okumuş herşeyi bilen, ilim irfan sahibi insandır. Çevresindekilerde salak yada osmanlının sıradan türkleri..
nasreddin hoca insan tipolojilerini yansıtan en önemli örnektir.
o herkesin bu tip insanlarla karşılaşabileceğini yaşadıklarıyla, yaptıklarıyla ve söyledikleriyle mükemmel bir şekilde ifad etmiştir
.
Hoca Nasreddinden bize kalan miras onun dünyaya nam salan fıkraları değildir...
yanılmayayalım...
(sadece bir kişiye cevaptır hemen herkes atlamasın)
Hep aklıma kirazlıbahçe dinlenme tesisi geliyor
bay hazır cevap
İyi bir politikacı da olabilirdi..
ah hocam ah..ipe un da serdin, göle yogurtta çaldin
sen olmasan kim yapardi bunlari..
TÜRK MİZAHININ KÖŞE TAŞI: NASREDDİN HOCA
M.NİHAT MALKOÇ
Gülmek ve ağlamak insanların yaşadığı iki zıt hakikattir.Halk arasında gülmekle ağlamanın kardeş olduğu söylenir.Gerçekten de zaman gelir,iç içe yaşarız bu iki duyguyu.Gözyaşları bazen elemden,bazen de sevinçten boşalır gelir.Onun için her zaman kötü değildir ağlamak! ...Gülmek de aşırıya kaçınca kalbi karartır.Resulullah Efendimizin, hayatı boyunca bir kez bile kahkaha atarak gülmediği rivayet olunur.En güzeli tebessüm etmektir.
Ölçülü olmak şartıyla gülmek,insanı rahatlatır.İnsanı neşelendirmek ve eğlendirmek için mizah sanatı geliştirilmiştir.Fakat günümüzde mizah adına öyle edepsizlikler yapılıyor ki insanın gülmekten çok,ağlayası geliyor..Oysa lâtifenin lâtif olması gerekir.Karikatürler,fıkralar ve mizahın her türü,insanları somurtkanlıktan kurtarmak içindir.Bunu yaparken terbiyeyi rafa kaldırmamak gerekir.Mizahı müstehçenlikten kurtarmalıyız.
Türk mizahının gelmiş geçmiş abide isimlerinin başında Nasreddin Hoca vardır.Onun hayatı hakkındaki bilgilerimizin çoğu rivayetlerden ibarettir.Yani onun hayatına dair elimizde hiçbir yazılı belge yoktur.Biz Türkler’in en büyük hatalarından birisi de yazılı belgelere gereken kıymeti vermemektir. Onun içindir ki yüzlerce büyük şahsiyetin hayatı hep ihtimal ve rivayetlere dayanır.
Hoca Nasreddin’den bize kalan miras,onun dünyaya nam salmış fıkralarıdır.Bunlardan yola çıkarak Hoca’nın hayatı hakkında ipuçları elde ediyoruz..Burada da karşımıza şu problem çıkıyor: Acaba ona ait olduğu söylenen fıkraların yüzde kaçı onundur.Bu hususta iddialı konuşmak pek mümkün değildir.Fakat yine de bir kısım kıstasları göz önünde bulundurarak somut gerçeklere varabiliriz.Bir kere Nasreddin Hoca’nın fıkralarında müstehçenlik bulunmaz.Mukaddes değerlere son derece saygılıdır.Fakirlerle alay etmez.Daima düşkünlerin ve zavallıların yanındadır.Küfürden nefret eder.Ahlâksızlığa asla prim vermez.Türk-İslâm ahlâkıyla mücehhezdir.Daima iyilik ve merhamet temalarını işler.Duygu sömürüsü yapmaz.Bu ve bunun gibi ölçüleri dikkate alarak hangi fıkranın Hoca’ya,hangisinin başkalarına ait olduğunu çıkarabiliriz.
O,büyük bir halk filozofudur.Belki sistemli ve düzenli bir eğitim görmemiştir ama kendini iyi yetiştirmiştir.Ufku çok geniştir.Hayattan edindiği tecrübelerle hareket eder.Tabir caizse hayat mektebini bitirmiştir.Fıkraları alelâde komikliklerden ibaret değildir.Güldürürken düşündürmeyi amaç edinmiştir.Onun lâtifelerinin her biri ibret ve hikmetlerle doludur.Fıkraları sözlü gelenekle günümüze aktarıldığı için bir kısım değişikliklere uğramıştır.Ona ait olmayan pek çok fıkra,ona mal edilmiştir.Türk Milleti’nin ince zekâsının tüm hususiyetlerini onun fıkralarında görebiliriz.
Nasreddin Hoca’nın evliyadan biri olduğu da söylenir.Kâmil bir müslümandır O…İslâmın vakarı,hayatının her dönemine yansımıştır.Onun fıkralarının anafikir cümleleri atasözü hâline gelerek,halk tarafından benimsenmiştir.Bunlar arasında şu güzel örneklere rastlıyoruz: “Parayı veren düdüğü çalar…Damdan düşenin hâlinden damdan düşenler anlar…Yiğidin malı gözü önünde gerek…Dostlar alış verişte görsün…vb.”
Bugün Nasreddin Hoca tüm dünya için evrensel bir değerdir.Fıkraları,dünyanın dört bir köşesinde sevilerek okunmakta ve dinlenmektedir.Fakat dünya milletleri onun Türklüğünü daima gözardı etmektedir.Geçen zaman içerisinde,Türkiye olarak,Hoca’nın popülaritesinden yararlandığımız söylenemez.Özetle şunu söyleyebiliriz; her zaman olduğu gibi kaymağı ecnebiler yerken,bizler seyrediyoruz.Hoca’yı bir Türk mizahçısı olarak dünya kültür ve mizah pazarına çıkarmanın zamanı gelmedi mi hâlâ? ...
e-mektup: [email protected]
Nasreddin hoca dünyaca tanınmış bir halk filozofudur.Türk halkının mizah anlayışının sembolü olmuştur.Fıkralarında halk hayatından kesitler sunmuş, güldürürken düşündürmüştür.
Hocaya ait olmayan birçok fıkra da sonradan ona mal edilmiştir.
hoca tekkede eğitim görmekte..bunların da veli bi hocaları varmış, ortaya pişmiş bi koyun getirmişler herkes yemiş ve veli hocaları demiş ki:
herkes kemiklerini bi araya toplasın ben dua edicem koyun eski haline gelecek.
öyle yapmışlar ama nasreddin hocamız koyunun bi bacak kemiğini saklamış.bunların veli hocası duayı tamamlamış ve koyun eski haline gelmiş ama topal bi koyun.ordaki tüm öğrenciler bu olaya gülmüşler.kim sakladı bu bacağı demiş hocaları, nasreddin hoca da mahcup bi şekilde 'ben' deyivermiş.veli hocaları demiş ki:'nasreddin, sen bizi güldürdün, allah da kıyamete kadar herkesi sana güldürsün...'
kaynak: hatırlamıyorum :))