Babamın derinden iç çekişi kadar hüzünlü bir akşamın gölgesindeyim şimdi. Koyup başıma dizlerine annemin Okşasın istiyorum saçlarımı… Belki diyorum belki parmak uçlarından dökülür acılarım…
Kovulmuş bir şiirim, hiçbir kitaba sığamadım Satır aralarındayım, bir görsen beni. Ruhumu hiçbir kalıba sığdıramadım İçindeki şiirde mısra mısra gör, sen beni...
Kanatları yorgun düşmüş Ve tünemişken bir kestane ağacının dalına Çocuklarca taşlanmış kuş hüznü var içimde Her çocuk masum değil bu çağda, bu coğrafyada … Çocukların bile acımasızlığı kaldı bana …
Cürmüme ve cirmime bakıp da Beni azaba düçar etme... Güle, gülmek yakışır. Güneş gibi, Toprak gibi, Su gibi, Bir anne gibi... Sen, Bütün sırların Ve bilgeliklerin ötesinden Uzat elini...
Yıllar var ki Rüzgarın önüne kattığı bir kuru yaprak gibi iradem ellerine teslim... Sensizlik diyarında yiv kıra kıra İçin için yanıyorum...
"Öyle yapsaydın böyle olacaktı" "Yapmadıklarına rağmen hâlen istemen bir tutarsızlıktır" gibi Sebeplerle izah edilebilecek illiyet bağlarını kopar Yukarıdan bütüncül bir bakışla Zamanı ileri sar Ve Beni tüm sıcaklığınla kucakla...
Vakit azalıyor Tâkâtim kesiliyor. Artık bir saniye bile beklemye tahammülüm yok...
Babamın derinden iç çekişi kadar hüzünlü
bir akşamın gölgesindeyim şimdi.
Koyup başıma dizlerine annemin
Okşasın istiyorum saçlarımı…
Belki diyorum belki parmak uçlarından dökülür acılarım…
Kırdıkça kırıldığım
Acıttıkça acıdığım…
Sen Nasılsın ?
Kovulmuş bir şiirim, hiçbir kitaba sığamadım
Satır aralarındayım, bir görsen beni.
Ruhumu hiçbir kalıba sığdıramadım
İçindeki şiirde mısra mısra gör, sen beni...
Türkü olup da notalara varamayan
Sen nasılsın?
Ben eski ben değilim
Sen nasılsın ?
Patlıcanın karnını yarıp, sonra doldurunca, bütün sinirlerim alınmış gibi oldu.
Aklımda kimler vardı kimler, karnını yararken patlıcanın...
Kabak tadı verenler, siz nasılsınız?
Uzaklardayım
Hayallerdeyim
Rüyalardayım
Suskunum...
Ben sana küserim, sözcükler bana küser.
Sen selamı kesersin, sessizlik kalbimi çizer..
Sessizlikte, sensizliği dinliyoRuhum...
Ben susunca konuşan, sen nasılsın?
Ve şimdi uzakta
Çok uzakta ışıklarına hasretle baktığım
Gecekondu penceresiyim .
Sen
O şehrin en ışıklı penceresi
Sen nasılsın …?
Şöyle mi gülünüyordu :)%+&(^'%&/(=
Yoksa böyle mi ?%+&/()!'^+%/
Gülmeyi unutturan,
Sen nasılsın?
Eskiyorum...
Eskitiyorum...
Eskittikçe, eksiliyorum...
Naftalin kokulu yalnızlığım,
Sen nasılsın?
Şu dikdörtgen güneşle içime dolan umut, birikmiş tüm hasretlerle yüreğimin kenarına iliştirdiğim o sıcak gülüş... IsınıyoRuhum...
Karanlığın içindeki aydınlık gibiyim...
Sen nasılsın?
Güzel insanlar biriktirin..
"Nasılsın?" yerine
"Yüreğin iyi mi?" diye sorsunlar..."
Cahit Zarifoğlu
Binbir seçenek arasında, en olmazı seçip, bütünlemeye kalmış öğrenci gibiyim.
Cevapsız sorum, sen nasılsın?
Kanatları yorgun düşmüş
Ve tünemişken bir kestane ağacının dalına
Çocuklarca taşlanmış kuş hüznü var içimde
Her çocuk masum değil bu çağda, bu coğrafyada …
Çocukların bile acımasızlığı kaldı bana …
Sen nasılsın ?
gamzedeyim deva bulmam...
Cürmüme ve cirmime bakıp da
Beni azaba düçar etme...
Güle, gülmek yakışır.
Güneş gibi,
Toprak gibi,
Su gibi,
Bir anne gibi...
Sen,
Bütün sırların
Ve bilgeliklerin ötesinden
Uzat elini...
Yıllar var ki
Rüzgarın önüne kattığı bir kuru yaprak gibi iradem ellerine teslim...
Sensizlik diyarında yiv kıra kıra
İçin için yanıyorum...
"Tamam" dediğim, sen nasılsın?
"Öyle yapsaydın böyle olacaktı"
"Yapmadıklarına rağmen hâlen istemen bir tutarsızlıktır"
gibi
Sebeplerle izah edilebilecek illiyet bağlarını kopar
Yukarıdan bütüncül bir bakışla
Zamanı ileri sar
Ve
Beni tüm sıcaklığınla kucakla...
Vakit azalıyor
Tâkâtim kesiliyor.
Artık bir saniye bile beklemye tahammülüm yok...
"Evet" dediğim, sen nasılsın?
fırtınalı bir uzak denizde pusulasını yitirip rotasını şaşırmış bir sandal gibiyim, öylesine yalnız... sığınacak limanımı arıyorum.
tutunamadığım sevdam, sen nasılsın?
Bir vagon penceresinde, kendi yansımamı izliyorum. Hüzünlü bir geceyi andıran gözlerimden, içime b/akıyorum.
KayboluyoRuhum...
Kuzey yıldızım, sen nasılsın?
Güzel gözlüm hasretin kanatlarımı bağlıyor,
Bir yudum su içmeye uçacak mecalim yok.
Sen bensiz NASILSIN ?
Umudumu yitirmeden, yüreğine gölge düşmüş bir dostun, ruhuna kanatlar takıyorum...
Kederiyle kederlendiğim,
S/Özü güzel dostum, şimdi nasılsın?
Kurşuni bir gökyüzünde, ağlamaklı bulutlar arasında, ebruli bir Güneş'in izini sürüyorum...
Gökkuşağı, oralarda sen nasılsın?
Sadece bu his bile, soğanı doğrarken akıttığım gözyaşlarına değer...
Soğanın cücüğü bile olAmayanlar,
Siz nasılsınız?
Paraya kıydım..
Koca bir soğanı yemeğe doğradım.
Üstelik de etli yemeğe...
Zengin taklidi yapıyorum...
Siz nasılsınız fakirler?
Ölümüne temizlik yaptım,yorgunum.
Kalbimdeki kırıkları, halının altına süpürdüm.
Bedenim yoruldu ama ruhum dinlendi...
Sinirleri alınmış gibiyim...
Çelişkiler yumağı, Sen nasılsın?
Uzun yollar aştım, nice dağlar, nice çağlar dolaştım..
Yine kendi içime döndüm..
"Ne ararsan, kendinde ara !" modundayım...
Sen nasılsın?
Gözlerimde dünden kalan bir yağmur...
Kırılmışlıklar dökülmüş toprağıma...
Sen yoksun ya...
Nasılsın?
Üzgünüm...
Ölü taklidi yapan birini, yüreğimde gerçekten öldürdüm...
T/Uzakların türküsü, sen nasılsın?
Güneşin ilk ışıklarıyla doğdum yine bugün..
Nasıl görünüyorum?
Sen nasılsın o de bakem:)
Üstüne
Azrail’in gölgesi düşmüş ruh gibiyim
Kefene sarılan ben
Mezarda yatan ben
Başucunda ağlayan ben
Bu kaçıncı yas tutuşum
Bu kaçıncı ölüşümdür …
Üstümü örten hüznün bahçesi
Sen Nasılsın ..?
...
...
Boşver...
...
...
Sen nasılsın?