Kültür Sanat Edebiyat Şiir

namaz sizce ne demek, namaz size neyi çağrıştırıyor?

namaz terimi Cem Nizamoglu tarafından tarihinde eklendi

  • Ahmet Dinler
    Ahmet Dinler

    Günde 5 kere Allahı uluhiyetiyle hatırlama

    dua etmek için ii bir zaman




    Ya İLAHİ başkaları dünayaya paraya secde ediyolar BEN SENİN HUZURUNZ GELDİM
    gibi bişey

  • Cay Keyfi
    Cay Keyfi

    Mevlana ve Namaz

    'Gönül ustası Hazret-i Mevlânâ, insanı ilâhî huzura ulaştıran tekbir, kıyam, rükû, secde, selam ve dua gibi namaz rükünlerine oldukça düşündürücü mânâlar kazandırır.
    Namaza tekbirle girmek, “İlâhî, biz senin huzurunda kurban olduk” demektir. (Tekbir getirerek kurban kesildiği gibi, tekbirle namaza başlamak da ‘Allah’ım, canımız sana feda olsun’ anlamındadır.)

    Namazda kıyama durmak, Allah’ın huzurunda kıyametteki muhasebeyi hatırlatır. Kul, biraz sonra hakkıyla yerine getiremediği kulluğundan ve işlediği günahlardan dolayı, utancından ayakta durmaya dermanı kalmaz, rükû’a eğilir.

    Başı rükû’da iken “Hakk’ın sualle-rine cevap ver! ” diye İlâhî ferman gelir. Kul, rükûdan başını mahcup olarak kaldırır. Ayakta duramaz, yüz üstü secdeye kapanır.

    Tekrar ona “Secdeden başını kaldır! Yapmış olduklarından haber ver! ” diye ferman gelir. O, yine mahcup bir halde başını kaldırırsa da, tekrar yüzüstüne kapanır.



    O ağır yükün tesirinden dizleri üstüne çöker. Sağa selam verir; peygamberler ve melekler tarafına bakar, onlardan şefaat talep eder. Onlar derler: “Çare ve yardım günü geçti. Çare, ancak dünyada olabilirdi. Orada salih amellerde bulunmadınız, o günler gitti.”

    Sola selam verir; akraba ve yakınlarının tarafına bakar. Onlardan da bir fayda göremez.

    Herkesten ümidini kesince, dua için iki elini kaldırır. “Ya Rabbi, herkesten ümidimi kestim. Kuluna melce ancak Sensin. Senin rahmet ve mağfiretine sınır yoktur”.

  • Seu Kuyt
    Seu Kuyt

    Süleymaniye Camii’nde turistlere namaz nasıl anlatıldı?

    1961’lerde maymunculuğun iyice alevlendirildiği günlerdeydi. Rahmetli Hacı Nazif Çelebi, Süleymaniye Camii’nde bir öğle namazı kıldırmış, turistler de etrafını alarak imam kıyafeti içinde iken kendisine sualler sormuşlardı. Bunlar itirazcı suallerdi.



    Kimi, insanın maymundan türediğini iddia etmek istiyor, kimi de, ‘Seyrettiğimiz namazınızda niçin ayakta duruyor, eğiliyor, başınızı yere koyuyorsunuz. Bunun ne manası var? Bizim gibi sandalyeye oturun, papazın duasını dinleyin yeter.’ diyordu.

    Rahmetli Hacı Nazif’in bunlara verdiği cevaplar hiç aklımdan çıkmaz. Ruhunu şad etmek niyetiyle size de arz edeyim seneler sonrasında.

    Maymuncu turiste dönerek konuşan Çelebi şöyle dedi:

    – Biz namazımızda önce ayakta, sonra rükuda, sonra da secdede oluyoruz. Bunun bir hikmet ve manası şudur: Ayakta iken ilk insan ilk babamız Âdem’in (elif) ini yazarız. Bunun için (elif) harfi gibi dimdik, upuzun dururuz.

    Sonra rükûa eğiliriz. Bununla da Âdem’in (dal) ını yazmış oluruz. Geriye (mim) kalır. Onu da yere başımızı koyar (mim) gibi olur, öyle yazarız. Böylece her namazda babamız Âdem’in adını yazar, maymundan geldiğimizi iddia edenleri fiilen tekzip etmiş oluruz. Bunun için maymunculuk bizde tutunamaz.

    İkincisine gelince:

    Namazımıza ilk başladığımızda ayakta iken Rabbimizin üzerimizde tecelli eden sayısız nimetlerini düşünür, sonra bu nimetleri verenin huzurunda minnet ve şükranla eğiliriz. Ancak bu eğilmeyi de kâfi bulmayız, sonra kalkıp başımızı yere koyar, başımızla da minnetimizi dile getirmiş oluruz. Başımızı şunun için yere koyarız: Baş, bedenin tümünü de idare eden en yüce varlığımız, en kıymetli organımızdır.

    Bununla demiş oluruz ki:

    – Ey Rabbimiz, varlığımızın en kıymetli kısmı başımızdır. İşte huzurunda başımızı dahi yerlere sürüyor, sana olan minnet ve şükrümüzü en kıymetli varlığımızı yerlere koymakla ifade ediyoruz. Şayet başımızdan daha kıymetli bir organımız olsaydı onu da huzurunda iftiharla yerlere serer, minnet ve şükrümüzü onunla da ifade etmek isterdik. Bu açıklamalardan sonra rehber turistin cevabı şöyle oldu:

    – Tamam tamam. Biraz daha anlatırsan grubumuza burada namaz kıldıracaksın.

    Bu endişe yersiz değilmiş.

    Bu sırada turistin biri Çelebi’ye yaklaşıp sordu:

    – Bundan sonraki namazınız saat kaçta olacak? Anlattığınız manada bir namazı ben de aranıza karışıp kılmak istiyorum. Bana uygun geldi bu anlayış içinde ayakta durmak, eğilmek, başı yerlere koyup yaradana minnettarlığını ifade etmek. Bence de ibadet budur.

    01/07/2003 Ahmed Sahin/ Zaman

  • Tarhan Tekelioglu
    Tarhan Tekelioglu

    imad'üd-din

  • Periru Gogen
    Periru Gogen

    namaz'dan kacma ey mümin, söyle bugün Allah icin ne yaptin?

  • Abdullah Zahid
    Abdullah Zahid

    Muminim diyen insan
    Hic namazdan kacarmi?
    Gormusken bunca ihsan
    Kufre kapi acarmi?

    Kiyam, ruku etmeyen
    Dogru yola gitmeyen
    Emri farzi tutmayan
    Sirattan tek gecermi

    Namazini kilmadan
    Hak rizasin bulmadan
    Kamil mumin olmadan
    Mevla rahmet sacarmi