Mutluluk, olumsuzluklardan / acılardan tamamen uzak olmak hali değildir.. Zira bu olgular da insan hayatının olmazsa olmazları arasında olup, bunları da şöyle ya da böyle yaşamak zorundayız.. Aslında sürekli mutluluk da bir tür mutsuzluktur.. Mutluluk özü itibariyle, aklımızın ve ruhumuzun olumsuzlukla içersinde olumluyu / güzellikleri görebilmesi alışkanlığıdır. Kendimize bu alışkanlığı kazandırdığımız taktirde, ‘’çoğunlukla mutlu ‘’ bir hayatımızın olması mümkündür..
Ayrılmaz deme sevdiğim; Ayrılır Et tırnaktan, koyun kuzudan. Yavru anadan ayrılır.
Ayrılmaz deme sakın; Ayrıldıysa Şems, Mevlana'dan, Ayrıldıysa ay bile dünyadan, Vakti gelince Mecnun bile Leyla'dan usul usul ayrılır.
Ayrılır görmez misin. Bahçeler ayrılır, bağlar ayrılır, Sıra sıra dizilen dağlar ayrılır, Ansızın gelir ecel, Gülenler ayrılır, ağlayanlar ayrılır Ölenler ayrılır, Kalan sağlar ayrılır Demir aldı mı bir kere. Gemiler limandan ayrılır. Kalanlar gidenden, Elveda sözü dil'den, gözyaşı gözden ayrılır.
Kalp bile aynı çarpmaz her daim. Her duyguda ritim ritim ayrılır. Mevsimi geldi mi sılasından. Kanat çırparak Göçmen kuşları da ayrılır.
Bir insanoğlu düşmeye görsün. Düşman dost'dan, dost düşmandan ayrılır. Yaşayan bilir ancak İyi gün kötü günden ayrılır. Tarih tekerrür etmez. Bir ince detay ile, tekerrür bile birbirinden ayrılır.
yeni bir durumu eskiden yaşadıklarımla kıyaslayıp eskiden kalan algılarla yine mutlu olmam gerektiği algısına kapıldım. ta ki kalan yüklü iki taksit aklıma gelince oluşacağını düşündüğüm endişe ve kaygı algısına kadar.
bugün ödenmesi gereken yüklü bir taksidin ilk kısmını ödeyince hissettiğim.yani mutlu olmam gerekiyor şimdi dedim.çünkü ödeyemezsem diye üzüntünün de algısı oluşmuştu. öyleyim epeydir.her hissin algısı...
Sigmund Freud binlerce insanın üzerinde çalışıp insan beynini kırk yıl araştırdıktan sonra mutluluğun bir masal olduğu sonucuna vardı,insanoğlu mutlu olamaz.En fazla mutsuzluğu biraz azaltabiliriz,hepsi bu.
Kimilerinin özlemini çektiği bir şey, başka birisi için zerre anlam ifade etmez. Mutluluk, sahip olunan maddi imkanlar arttıkça çoğalan; azaldığında azalan bir şey değildir. Gerçek mutluluk, kişinin içinde yaşadığı mutluluktur. Maddiyat ya da güzellik gibi gelip geçici bir durum değildir. Oysa ki sahip olunan içsel mutluluk, ömür boyu yaşanacak güzel hayatın şifresidir.
Mutluluk kibrit alevine benzer. Ya esen bir rüzgar söndürür ya sen üflersin ya da sonuna kadar yanıp, kendiliğinden söner. Kibritin alevi eninde sonunda söner ama başka bir kibrit yakma şansın daima vardır. Kibritlerin çokça olsun, hiç bitmesin :))
Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
Sevdiğim kitapları seven birilerini görünce mutlu gibi oluyorum. Tom Robbins sevmiş; Paul Auster sevmiş, İhsan Oktay Anar sevmiş birilerini görünce cebimin derinliklerine kaçmış 20 tl.yi bulmuşum gibi bişey oluyor. Etkin bir sirayet hissi. Aktif bir tanıdıklık hezeyanı falan. Sormuyorum tabii. Ne okuyosun. Kaça gidiyosun falan diye. Mutluluk değil de algısı işte. Sıradan bişiy.
Mutluluk, olumsuzluklardan / acılardan tamamen uzak olmak hali değildir..
Zira bu olgular da insan hayatının olmazsa olmazları arasında olup, bunları da şöyle ya da böyle yaşamak zorundayız..
Aslında sürekli mutluluk da bir tür mutsuzluktur..
Mutluluk özü itibariyle, aklımızın ve ruhumuzun olumsuzlukla içersinde olumluyu / güzellikleri görebilmesi alışkanlığıdır.
Kendimize bu alışkanlığı kazandırdığımız taktirde, ‘’çoğunlukla mutlu ‘’ bir hayatımızın olması mümkündür..
Vicdanınız sizi nereye götürüyorsa mutluluk oradadır..
Ayrılmaz deme sevdiğim;
Ayrılır
Et tırnaktan, koyun kuzudan.
Yavru anadan ayrılır.
Ayrılmaz deme sakın;
Ayrıldıysa Şems, Mevlana'dan,
Ayrıldıysa ay bile dünyadan,
Vakti gelince Mecnun bile Leyla'dan usul usul ayrılır.
Ayrılır görmez misin.
Bahçeler ayrılır, bağlar ayrılır,
Sıra sıra dizilen dağlar ayrılır,
Ansızın gelir ecel,
Gülenler ayrılır, ağlayanlar ayrılır
Ölenler ayrılır, Kalan sağlar ayrılır
Demir aldı mı bir kere.
Gemiler limandan ayrılır.
Kalanlar gidenden,
Elveda sözü dil'den, gözyaşı gözden ayrılır.
Kalp bile aynı çarpmaz her daim.
Her duyguda ritim ritim ayrılır.
Mevsimi geldi mi sılasından.
Kanat çırparak Göçmen kuşları da ayrılır.
Bir insanoğlu düşmeye görsün.
Düşman dost'dan, dost düşmandan ayrılır.
Yaşayan bilir ancak İyi gün kötü günden ayrılır.
Tarih tekerrür etmez.
Bir ince detay ile, tekerrür bile birbirinden ayrılır.
yeni bir durumu eskiden yaşadıklarımla kıyaslayıp eskiden kalan algılarla yine mutlu olmam gerektiği algısına kapıldım.
ta ki kalan yüklü iki taksit aklıma gelince oluşacağını düşündüğüm endişe ve kaygı algısına kadar.
bugün ödenmesi gereken yüklü bir taksidin ilk kısmını ödeyince hissettiğim.yani mutlu olmam gerekiyor şimdi dedim.çünkü ödeyemezsem diye üzüntünün de algısı oluşmuştu.
öyleyim epeydir.her hissin algısı...
Sigmund Freud binlerce insanın üzerinde çalışıp insan beynini kırk yıl araştırdıktan sonra mutluluğun bir masal olduğu sonucuna vardı,insanoğlu mutlu olamaz.En fazla mutsuzluğu biraz azaltabiliriz,hepsi bu.
O S H O
Kimilerinin özlemini çektiği bir şey, başka birisi için zerre anlam ifade etmez. Mutluluk, sahip olunan maddi imkanlar arttıkça çoğalan; azaldığında azalan bir şey değildir. Gerçek mutluluk, kişinin içinde yaşadığı mutluluktur. Maddiyat ya da güzellik gibi gelip geçici bir durum değildir. Oysa ki sahip olunan içsel mutluluk, ömür boyu yaşanacak güzel hayatın şifresidir.
Mutluluk kibrit alevine benzer.
Ya esen bir rüzgar söndürür ya sen üflersin ya da sonuna kadar yanıp, kendiliğinden söner. Kibritin alevi eninde sonunda söner ama başka bir kibrit yakma şansın daima vardır.
Kibritlerin çokça olsun, hiç bitmesin :))
Kışmış, Yazmış umurunda değilse; mutlusun demektir…
Anton Çehov
“İnsan birisini bu kadar severse, nasıl darılır? diyordu. Hiç darılabilir mi? Muhakkak yorulmuştur.'
Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü.
Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize
ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi;
ama biz onun sükunetinden ürker,
kalabalık kentlere akın ederiz
ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
Halil Cibran
el amor al ser amado
los más bellos sentimientos
mi vida de colores de agua
Yo lo aprendí de ti
llorando mis ojos de agua
el agua es la más dolorosa de las emociones
eliminar mi primavera
los vi todos
imagina mis ojos
tanto nuestras mañanas de agua
no hay camino sin ti
Yo no puedo salir nunca
imagina mis ojos
tanto nuestras mañanas de agua
no hay camino sin ti
Yo no puedo salir nunca
Mutluluk; ,hüznün zıtkardeş,i düşünülemez ki birbirinden ayrı, hüzünler yaşanmazsa mutluluğun kıymeti nerde kaldı...
Sevdiğim kitapları seven birilerini görünce mutlu gibi oluyorum. Tom Robbins sevmiş; Paul Auster sevmiş, İhsan Oktay Anar sevmiş birilerini görünce cebimin derinliklerine kaçmış 20 tl.yi bulmuşum gibi bişey oluyor. Etkin bir sirayet hissi. Aktif bir tanıdıklık hezeyanı falan. Sormuyorum tabii. Ne okuyosun. Kaça gidiyosun falan diye. Mutluluk değil de algısı işte. Sıradan bişiy.
-Senin adın kim?
-Benim adım Nomkun.
Bknz. Kayıp Türkler Dukhalar
'Mutlu ya da mutsuz olmanız küçük bir şeye bağlıdır; düşünce biçiminize..'