Cahil kesimin tanrı diye taptığı, malını mülkünü kızını ve servetini yollarına serdiği, karşı gelmekten Allah gibi korktuğu din sömürücüsü onlarca şeyhin kafasını uçuran ve kendisine birşey olmadığı için hala aynı değerlerle beslenen cahil kesim tarafından bir şeyh olarak algılanan büyük aydın.
Son yüzyılın en büyük dehası.. tarihte eşine az rastlanır bir lider ve bu liderin türk olması hepimiz için bir gurur kaynağı olmalıdır.. Onu iyi tanımak gerekir. Ancak o zaman gerçek Atatürkçülüğün ne olduğunu anlayabiliriz...
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
düşmanlarının dahi övmekten çekinmedikleri,yalnızca uğruna savaştığı insanların torunları tarafından her türlü hakarete maruz kalan,8000 koca ansiklopedi devirmiş,(büyük taaruza saatler kala gece yatarken batı sanat felsefesi okumuş) büyük lider.
sayesinde bugün özgürce ibadet edip,insanca yaşayabildikleri halde,bugün onun kendilerine verdiği haklarla ona saldıranların asla anlamayı başaramayacakları BÜYÜK KOMUTAN
Mustafa Kemal Atatürk Dünyaya kaç tane Büyük komutan gelmiştirki? Yokluğunu hissettiren bir isim, Türk büyüklerinin en sonu Bazı çıkarcı zihniyetler adını kullanıyor... Lanet olsun onlara Allah'ın Rahmeti üzerine olsun...
Bir ülkenin geleceği hiç şüphesiz ki yeni nesli yetiştiren öğretmenlerin elindedir. Onların azmi ve gayreti ölçüsünde yarınlardan emin olabiliriz. Onun için öğretmen ordusuna çok mühim vazifeler düşüyor. Atatürk bu gerçekten hareket ederek öğretmenlere fazlasıyla değer vermiş ve onları yüceltmiştir. Her fırsatta onların önemini vurgulamış ve layık oldukları değeri vermiştir. Bununla ilgili olarak 24 Mart 1923 tarihinde Kütahya Lisesi’nde Öğretmenlere hitaben tarihî bir konuşma yapmıştır. Bu mühim konuşmayı ehemmiyetinden dolayı dikkatlerinize sunmak istiyorum: “Muallime hanımlar ve muallim efendiler, bu irfan yuvası altında hepinizi bir arada görmekten ve hepinizi selamlamaktan çok memnunum. Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir. Fakat bu iki ordudan hangisi daha değerlidir, hangisi bir diğerinden üstündür? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz. Bu iki ordunun ikisi de hayatîdir. Yalnız siz irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun değer ve yüceliğini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz. Biz iki ordudan birincisine, vatan çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya -bütün dünya bilir, bütün dünya şahit oldu ki- pek mükemmelen sahibiz. Vatanın dört sene önce düştüğü büyük felaketten sonra, yoktan var olan bu ordu, vatanı yok etmeye gelen bu düşmanı kutsal vatan toprağında boğup mahvetti. Yalnız bu orduya sahip olmakla, işimiz bitmiş, gayemiz bu ordunun zaferiyle son bulmuş değildir. Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır. Milletimizi geçek mutluluğa, kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce büyük, kusursuz, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu inkar edemeyiz. Eski idarelerin en büyük kötülüklerinden biri de irfan ordusuna layık olduğu önemi vermemeleridir. Eğer önem verilseydi, geleceği emanet ettiğimiz sizlere, gelecek kadar güvenilir bir mevki verilmesi gerekirdi. Henüz üç dört senelik hayata sahip olan milli idaremizde irfan ordusu ile layık olduğu kadar ilgilenilememiştir. Fakat buradaki mecburiyeti milletin münevverleri olan sizler elbette ki daha iyi takdir edersiniz. Bütün kuvvetimizi yalnız cephede toplamaya mecbur olduğumuz bu kısa süre içinde tabiatıyla irfan ordusuyla gereğince meşgul olamadık. Lakin Cenab-ı Hakk'a şükürler olsun ki düşman karşısındaki aziz ordumuz için harcadığımız bütün emekler mutlu sonucunu verdi. Artık bundan sonra aynı kuvvet, aynı faaliyet, aynı istekle irfan ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan dahi emeklerimizin, faaliyetlerimizin mutlu ve başarılı sonuçlarını aynı parlaklıkta elde edeceğiz. Arkadaşlar, asker ordusu ile irfan ordusu arasındaki birliktelik ve alakayı belirtmek için şunu da ifade edeyim, kıymetli bir eserde “Ordunun ruhu kumanda heyetidir” deniliyor. Hakikaten böyledir. Bir ordunun kıymeti kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür. Siz öğretmenler, sizler de irfan ordusunun kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir. İstiklal mücadelesinde üç dört senedir düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşla ordunun ruhu olan kumanda heyeti değerlerinin yüksekliğini nasıl ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız yenilikler milletimize bir karanlık gibi çöken genel cehaleti mağlup etmek savaşında da irfan ordusunun ruhu olan siz öğretmenlerin aynı yeteneği ortaya koyacağınıza eminim. Bu konuda size güveniyor ve saygı ile selamlıyorum.” Atatürk’ü büyük yapan unsurların başında hakkı ve hakikati bütün çıplaklığıyla ortaya koyup teslim etmesi geliyor. Bu özelliğini öğretmenlerle ilgili değerlendirmesinde de görüyoruz. Eğitim ordusu olan öğretmenleri, yurt savunmasını gerçekleştiren askerî ordudan ayrı tutmuyor.Yurdumuzun bekçiliğini yapan askerî birliklerimiz ne kadar mühimse geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı yarınlara hazırlayan eğitim neferleri olan öğretmenler de o kadar mühimdir. Hakikatte yurdumuzu düşmanlardan temizlemek ve savunmak sadece askerî birliklerin işi değildir. Vatan ve millet sevgisi, bağımsızlık şuuru kazandırmak de elzemdir. Bunu ancak okullarımızda verebiliriz. Millet olarak millî dayanışma ve şuurdan yoksun olursak cephede döktüğümüz kanlar kurumadan yeni risklerle karşı karşıya kalabiliriz. Vatan sevgisini gençliğin bütün hücrelerine sindirmek gerekir. Bunu yapanlar da elbetteki öğretmenlerdir. Okullarda sırf fizik, kimya, matematik dersi verilmez. Bunun yanında tarih,edebiyat,coğrafya, din ilimleri de verilir. Bunlar kişinin manevî dünyasını mamur eder. Onun için hangi branştan olursa olsun her öğretmen dersin belli süresini millî birlik ve beraberliğin inşası için telkin faaliyetiyle geçirmelidir. Atatürk’ün istediği ve milletimizin arzuladığı sağduyulu nesilleri ancak böyle yetiştirebiliriz. E-Mektup: [email protected]
Sen ki yoktun, seni halk etti bu heykel yoktan! Yoksa yurdunla Buhara’ya dönerdin çoktan! Tunç adam binmemiş olsaydı eğer tunç atına, Yurdun inmişti bugün bir otelin bir katına. Suç mu mâsum eşinin ırzını kurtardıysa? Suç mu tarihini bayraklaşarak sardıysa? Suç mudur şarka eğer başka güneş verdiyse? Suç mudur Akdeniz’in sırrını gösterdiyse? Yirmi milyon yüreğin vurduğu taştır, kırma! Böyle mihrabı baban görmedi, el kaldırma! Sanma taştır, seni hâlâ düşünür baştır o baş Sana yekpâre vatan toprağı vermiştir o taş Sen de lütfet, O’na bir âbidelik toprak ver Yurdu kurtarması bir suçsa eğer hoş görüver. (Mithat Cemal Kuntay)
Her ne kadar 50'li yıllara ait bir şiirse de bugün hala okuması gerekenler var. (Şiirde geçen 'halk etmek' sözü tamamiyle mecazdır.Kimse başka anlamlar çıkarmaya kalkmasın.)
eğer insan yaptıklarıyla insan oluyor ve yüceliyorsa, Atatürk yüce bir insandır... eğer vatanını sevmek onun uğruna yaşamını ve varlığını adamaksa, Atatürk ve o dönemin yürekli onurlu insanları vatanseverdir... eğer bir insan padişah olmayı elinin tersiyle itip zoru seçerek bir milleti hakettiği noktaya çıkarmaya ve o milleti tüm dünyanın karşısında var etmeye yemin edip bunu başarıyorsa o insan bir deha ve bu milletin gerçek atasıdır... ve bir insan bu ülkenin nasıl kurtulduğunu, bir zaferin ne bedellerle kazanıldığını ve o mücadelenin öncüsünün fedakarlığını ve dehasını inkar edebiliyorsa o insan daha çok okumalı ve epeyce düşünmelidir... nankörlük evlerden ve zihinlerden ırak olsun dostlar...
NasıL Ne Demek? BiLmiyomusun? Ata Türk Demek Benim Atam Demek Atatürk Demek! T.c. Demek MiLLet Vatan Dava Mücadele Toprak Fikir Kağıt KaLem Demek T.c.'nin BeLindeki SiLah Demek T.c.'nin Beyni Demek T.c.'nin Sinir Sistemi Demek Ama Sinir Sistemi ÖLdü Şimdi Ayakta Zor Duruyoruz! Üzerimize Basan Taip TeşşekkürLer... ELLerinden Öpüyorum Seni! Öperken Tükürüyorum Tabi...
Gâzi Paşam! Kelepçeler sıkarken beynimizi, Hep seni aradık yüzyıllar boyu... Sebil olan kanımız hürmetine, Kabul etti ulu Tanrı dileğimizi, Anafartalar’da serinlettin ilk kez, Balkan acısıyla kavrulmuş yüreğimizi!
Sen vardın ya... Bize de gülmeye başladı talih, Artık cemre düşmüştü, Türk’ün buz kesen iklimine, Gayrı yazılamazdı sensiz, Türk’e tarih!
Ve birden, Ağmışken üstümüze, Mondros’un zifir karası bulutları, Sevr’i yazgı bilirken çürümüş soylular, Ölü sayarken, “Tek dişi kalmış canavarlar” bizi, Dirilttin hepimizi!
Bugün, Başköşedeysen gönül sarayımızda, Dalıyorsak mavi gözlerinin derinliğine, Soluyorsak seni her an, İnan, az bile!
Seni sevmek Gâzi Paşam; Kutlu bir koşu tutturmak akıl yolunda, Türklükle coşmak, Ak ufuklarla buluşmak demek! Cihan bilir, nasıl kavuştuk; Sinmiş kulluktan, hür millete Ve Türk adlı devlete!
Hiç kuşkun olmasın! Namus bildik emanetini... Tanık olsun tüm canlar, Yer tanık olsun! Gök tanık olsun! Ufkumuzda ilkelerin, Sonsuzlukta yaşayacak Cumhuriyetin!
Hainler ve kalleşlerin saldırmak için pusuya yattığı değil 20. yüzyıl 1000. yüzyılda bile kafalarının basmayacağı kadar bu ülke insanı için sonuna kadar savaş vermiş gerçek bir lider.Yazık şimdi din üstünden siyaset yapanlar para,altın,gayrimenkul içinde yüzerek onun arkasından fütursuzca küfürler savurup ağızlarından salyalar akarak A.B.D'nin sofrasından arta kalan kırıntılarla beslenmek için din bezirganlığı yapmaya deam ediyorlar.
Cahil kesimin tanrı diye taptığı, malını mülkünü kızını ve servetini yollarına serdiği, karşı gelmekten Allah gibi korktuğu din sömürücüsü onlarca şeyhin kafasını uçuran ve kendisine birşey olmadığı için hala aynı değerlerle beslenen cahil kesim tarafından bir şeyh olarak algılanan büyük aydın.
Son yüzyılın en büyük dehası..
tarihte eşine az rastlanır bir lider
ve bu liderin türk olması hepimiz için bir gurur kaynağı olmalıdır..
Onu iyi tanımak gerekir. Ancak o zaman gerçek Atatürkçülüğün ne olduğunu anlayabiliriz...
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur
Kelimelerle anlatılamaz, yazılamaz bir varlığı çağırıştırıyor...
iyi bi asker...
kurtarıcı demek.muhteşem insan,bir deha,ve çok etkileyici bir kimlik,vatan demek, özgürlük demek herşey demek M.Kemal Aatatürk
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
Mustafa Kemal Atatürk
düşmanlarının dahi övmekten çekinmedikleri,yalnızca uğruna savaştığı insanların torunları tarafından her türlü hakarete maruz kalan,8000 koca ansiklopedi devirmiş,(büyük taaruza saatler kala gece yatarken batı sanat felsefesi okumuş) büyük lider.
sayesinde bugün özgürce ibadet edip,insanca yaşayabildikleri halde,bugün onun kendilerine verdiği haklarla ona saldıranların asla anlamayı başaramayacakları BÜYÜK KOMUTAN
bir vatanin ve bir ulusun basina gelebilecek en ama en guzel seydir M.KEMAL ATATURK! ! ! ! ! !
Emevi zihniyetinin bi türlü hazmedemediği, çok özel bir kişilik...
Mustafa Kemal Atatürk
Dünyaya kaç tane Büyük komutan gelmiştirki?
Yokluğunu hissettiren bir isim, Türk büyüklerinin en sonu
Bazı çıkarcı zihniyetler adını kullanıyor... Lanet olsun onlara
Allah'ın Rahmeti üzerine olsun...
ATATÜRK VE ÖĞRETMENLER
M.NİHAT MALKOÇ
Bir ülkenin geleceği hiç şüphesiz ki yeni nesli yetiştiren öğretmenlerin elindedir. Onların azmi ve gayreti ölçüsünde yarınlardan emin olabiliriz. Onun için öğretmen ordusuna çok mühim vazifeler düşüyor. Atatürk bu gerçekten hareket ederek öğretmenlere fazlasıyla değer vermiş ve onları yüceltmiştir. Her fırsatta onların önemini vurgulamış ve layık oldukları değeri vermiştir. Bununla ilgili olarak 24 Mart 1923 tarihinde Kütahya Lisesi’nde Öğretmenlere hitaben tarihî bir konuşma yapmıştır. Bu mühim konuşmayı ehemmiyetinden dolayı dikkatlerinize sunmak istiyorum:
“Muallime hanımlar ve muallim efendiler, bu irfan yuvası altında hepinizi bir arada görmekten ve hepinizi selamlamaktan çok memnunum.
Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir. Fakat bu iki ordudan hangisi daha değerlidir, hangisi bir diğerinden üstündür? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz. Bu iki ordunun ikisi de hayatîdir. Yalnız siz irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun değer ve yüceliğini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz.
Biz iki ordudan birincisine, vatan çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya -bütün dünya bilir, bütün dünya şahit oldu ki- pek mükemmelen sahibiz. Vatanın dört sene önce düştüğü büyük felaketten sonra, yoktan var olan bu ordu, vatanı yok etmeye gelen bu düşmanı kutsal vatan toprağında boğup mahvetti. Yalnız bu orduya sahip olmakla, işimiz bitmiş, gayemiz bu ordunun zaferiyle son bulmuş değildir.
Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır. Milletimizi geçek mutluluğa, kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce büyük, kusursuz, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu inkar edemeyiz.
Eski idarelerin en büyük kötülüklerinden biri de irfan ordusuna layık olduğu önemi vermemeleridir. Eğer önem verilseydi, geleceği emanet ettiğimiz sizlere, gelecek kadar güvenilir bir mevki verilmesi gerekirdi. Henüz üç dört senelik hayata sahip olan milli idaremizde irfan ordusu ile layık olduğu kadar ilgilenilememiştir. Fakat buradaki mecburiyeti milletin münevverleri olan sizler elbette ki daha iyi takdir edersiniz. Bütün kuvvetimizi yalnız cephede toplamaya mecbur olduğumuz bu kısa süre içinde tabiatıyla irfan ordusuyla gereğince meşgul olamadık. Lakin Cenab-ı Hakk'a şükürler olsun ki düşman karşısındaki aziz ordumuz için harcadığımız bütün emekler mutlu sonucunu verdi.
Artık bundan sonra aynı kuvvet, aynı faaliyet, aynı istekle irfan ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan dahi emeklerimizin, faaliyetlerimizin mutlu ve başarılı sonuçlarını aynı parlaklıkta elde edeceğiz.
Arkadaşlar, asker ordusu ile irfan ordusu arasındaki birliktelik ve alakayı belirtmek için şunu da ifade edeyim, kıymetli bir eserde “Ordunun ruhu kumanda heyetidir” deniliyor. Hakikaten böyledir. Bir ordunun kıymeti kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür. Siz öğretmenler, sizler de irfan ordusunun kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir. İstiklal mücadelesinde üç dört senedir düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşla ordunun ruhu olan kumanda heyeti değerlerinin yüksekliğini nasıl ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız yenilikler milletimize bir karanlık gibi çöken genel cehaleti mağlup etmek savaşında da irfan ordusunun ruhu olan siz öğretmenlerin aynı yeteneği ortaya koyacağınıza eminim. Bu konuda size güveniyor ve saygı ile selamlıyorum.”
Atatürk’ü büyük yapan unsurların başında hakkı ve hakikati bütün çıplaklığıyla ortaya koyup teslim etmesi geliyor. Bu özelliğini öğretmenlerle ilgili değerlendirmesinde de görüyoruz. Eğitim ordusu olan öğretmenleri, yurt savunmasını gerçekleştiren askerî ordudan ayrı tutmuyor.Yurdumuzun bekçiliğini yapan askerî birliklerimiz ne kadar mühimse geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı yarınlara hazırlayan eğitim neferleri olan öğretmenler de o kadar mühimdir.
Hakikatte yurdumuzu düşmanlardan temizlemek ve savunmak sadece askerî birliklerin işi değildir. Vatan ve millet sevgisi, bağımsızlık şuuru kazandırmak de elzemdir. Bunu ancak okullarımızda verebiliriz. Millet olarak millî dayanışma ve şuurdan yoksun olursak cephede döktüğümüz kanlar kurumadan yeni risklerle karşı karşıya kalabiliriz. Vatan sevgisini gençliğin bütün hücrelerine sindirmek gerekir. Bunu yapanlar da elbetteki öğretmenlerdir. Okullarda sırf fizik, kimya, matematik dersi verilmez. Bunun yanında tarih,edebiyat,coğrafya, din ilimleri de verilir. Bunlar kişinin manevî dünyasını mamur eder. Onun için hangi branştan olursa olsun her öğretmen dersin belli süresini millî birlik ve beraberliğin inşası için telkin faaliyetiyle geçirmelidir. Atatürk’ün istediği ve milletimizin arzuladığı sağduyulu nesilleri ancak böyle yetiştirebiliriz.
E-Mektup: [email protected]
Herşeyiyle bu ülkeyi Osmanlı batağından çıkarmış insandır.. İnanmayan ya da anlayamayan vazgeçtim nutuk'tan anayasayı okusun yine yeter.
dinci mi,dinsiz mi olduğuna karar verilemeyen,işe geldiği gibi kullanılmaya çalışılan!
Bazı itlerin ölüsünden bile korktuğu büyük insan!
Sen ki yoktun, seni halk etti bu heykel yoktan!
Yoksa yurdunla Buhara’ya dönerdin çoktan!
Tunç adam binmemiş olsaydı eğer tunç atına,
Yurdun inmişti bugün bir otelin bir katına.
Suç mu mâsum eşinin ırzını kurtardıysa?
Suç mu tarihini bayraklaşarak sardıysa?
Suç mudur şarka eğer başka güneş verdiyse?
Suç mudur Akdeniz’in sırrını gösterdiyse?
Yirmi milyon yüreğin vurduğu taştır, kırma!
Böyle mihrabı baban görmedi, el kaldırma!
Sanma taştır, seni hâlâ düşünür baştır o baş
Sana yekpâre vatan toprağı vermiştir o taş
Sen de lütfet, O’na bir âbidelik toprak ver
Yurdu kurtarması bir suçsa eğer hoş görüver.
(Mithat Cemal Kuntay)
Her ne kadar 50'li yıllara ait bir şiirse de bugün hala okuması gerekenler var.
(Şiirde geçen 'halk etmek' sözü tamamiyle mecazdır.Kimse başka anlamlar çıkarmaya kalkmasın.)
O gerçek bir ÖNDER'dir...
Daha büyük birini görmedi dünya. Daha adil, daha cesur, daha kıymetli, daha adam biri gelmedi...O tek, o Atatürk...
EN BÜYÜK KOMUTAN'lardan biri...
eğer insan yaptıklarıyla insan oluyor ve yüceliyorsa, Atatürk yüce bir insandır... eğer vatanını sevmek onun uğruna yaşamını ve varlığını adamaksa, Atatürk ve o dönemin yürekli onurlu insanları vatanseverdir... eğer bir insan padişah olmayı elinin tersiyle itip zoru seçerek bir milleti hakettiği noktaya çıkarmaya ve o milleti tüm dünyanın karşısında var etmeye yemin edip bunu başarıyorsa o insan bir deha ve bu milletin gerçek atasıdır... ve bir insan bu ülkenin nasıl kurtulduğunu, bir zaferin ne bedellerle kazanıldığını ve o mücadelenin öncüsünün fedakarlığını ve dehasını inkar edebiliyorsa o insan daha çok okumalı ve epeyce düşünmelidir... nankörlük evlerden ve zihinlerden ırak olsun dostlar...
gerçek bir deha bize insanca yaşamayı öğreten yüce insan
NasıL Ne Demek? BiLmiyomusun?
Ata Türk Demek Benim Atam Demek Atatürk Demek!
T.c. Demek
MiLLet Vatan Dava Mücadele Toprak Fikir Kağıt KaLem Demek
T.c.'nin BeLindeki SiLah Demek
T.c.'nin Beyni Demek
T.c.'nin Sinir Sistemi Demek
Ama Sinir Sistemi ÖLdü Şimdi Ayakta Zor Duruyoruz!
Üzerimize Basan Taip TeşşekkürLer... ELLerinden Öpüyorum Seni! Öperken Tükürüyorum Tabi...
esaret tanımamanın sembolu.
seni Türk insanına gönderen yaratıcıya sonsuz minnettarım
Herşey
Şu şiiri çağrıştırıyor;
SENİNLE YAŞAMAK
Gâzi Paşam!
Kelepçeler sıkarken beynimizi,
Hep seni aradık yüzyıllar boyu...
Sebil olan kanımız hürmetine,
Kabul etti ulu Tanrı dileğimizi,
Anafartalar’da serinlettin ilk kez,
Balkan acısıyla kavrulmuş yüreğimizi!
Sen vardın ya...
Bize de gülmeye başladı talih,
Artık cemre düşmüştü,
Türk’ün buz kesen iklimine,
Gayrı yazılamazdı sensiz,
Türk’e tarih!
Ve birden,
Ağmışken üstümüze,
Mondros’un zifir karası bulutları,
Sevr’i yazgı bilirken çürümüş soylular,
Ölü sayarken,
“Tek dişi kalmış canavarlar” bizi,
Dirilttin hepimizi!
Bugün,
Başköşedeysen gönül sarayımızda,
Dalıyorsak mavi gözlerinin derinliğine,
Soluyorsak seni her an,
İnan, az bile!
Seni sevmek Gâzi Paşam;
Kutlu bir koşu tutturmak akıl yolunda,
Türklükle coşmak,
Ak ufuklarla buluşmak demek!
Cihan bilir, nasıl kavuştuk;
Sinmiş kulluktan, hür millete
Ve Türk adlı devlete!
Hiç kuşkun olmasın!
Namus bildik emanetini...
Tanık olsun tüm canlar,
Yer tanık olsun!
Gök tanık olsun!
Ufkumuzda ilkelerin,
Sonsuzlukta yaşayacak Cumhuriyetin!
İyi ki vardın ATAM İYİ Kİ VARDIN.....
türkiye ben hürriyet cumhuriyet
Hainler ve kalleşlerin saldırmak için pusuya yattığı değil 20. yüzyıl 1000. yüzyılda bile kafalarının basmayacağı kadar bu ülke insanı için sonuna kadar savaş vermiş gerçek bir lider.Yazık şimdi din üstünden siyaset yapanlar para,altın,gayrimenkul içinde yüzerek onun arkasından fütursuzca küfürler savurup ağızlarından salyalar akarak A.B.D'nin sofrasından arta kalan kırıntılarla beslenmek için din bezirganlığı yapmaya deam ediyorlar.
çok yönlü bir konu ancak onun dehasını ve müstesna şahsiyetini her türlü tartışmanın dışında tutmak gerektiği inancındayım