. ... ..... dağ adımlı, bal lisanlı; merhamette cömert nazarlı, başına buyruk, hicaplı ve bir bîmarhane kaçkını kadar, özgürlüğüne düşkün ve…, heybetli platoların doruğundan gelen, kar sularının dokunulmazlığında, çapa ruhlu ve, orman kuytularında şırıldayıp duran; delişmen ve güleç yüzlü ve efkârlı ve, yufka bağır yangınlı, mütemadî musibetlere maruzluğun közlerine inat, hitabı kızılcık şırası, ötelere sevdalı; süreyya gözlerinin ışıltısında, bütün bilinenleri unutturan, hem aşkı kendinde kayboluş bilen, zamanın ilişemediği bir taze nefes;
nadasa bırakılmış çorak bir gönle, çisil çisil ve ansızın yağan, bu rahmet, bu can;
o\nun ikram ve ihsanı olan, bir ahir ömür tesellisidir…, ah; ..... ... .
Kuran'da adı geçmeyen, İslam'da yeri olmayan kişidir. Bu kişi kendinin Peygamber'in mirasçısı olduğunu, Allah tarafından görevlendirildiğini söyler. Lakin ne Allah ne de Peygamber'in bunu destekleyecek ifadeleri vardır.
Âlimlerin örfüne göre, bütün ilim sahipleri kendi meslek alanlarinda derecelere tabi tutulmuslardir. Her biri ALLAH'a davet makami sayilan bu ulvi meslek, gerek ayet ve gerekse hadislerde övülmüs bir meslek olup, Peygamberligin subesi niteliginde ele alinmistir. Bundan maksat, Peygamberlerle Âlimlerin mesleklerinin ayni oldugudur. Ancak aralarinda tek fark, derece ve rütbe farkidir. Bunu böylece ortaya koyduktan sonra, Tasavvuf mesleginde Âlimler, Serzakir, Halife, Seyh, Üstad, Mürsid, Mürsid-i Kamil, Pir gibi kavramlarla tarif edilirler. Bu tarifler de seviyeye göre yapilan bir derecelendirme tasnifidir. Mürsid-i Kamil zât o kimsedir ki, Ilme'l-Yakin'den, Ayne'l-Yakine, Ayne'l-Yakin'den Hakka'l-Yakine vasil olan, Cenab-i Zül celal Hazretlerinin zâtinda degil, sifatlarinda Fani olan, Rasulullah (sav) Efendimiz tarafindan da kendisine hil'at giydirilen, basina taç konulan, insanligi irsad etmek için manen görev verilen kimsedir. Kamil bir Mürsid, Velayet yahut Veraset nuruyla nurlanmistir. Bu sebepten ötürü “Varis-i Nebi” Makami ile sereflendikleri için, sekline, suretine seytanin giremedigi seçilmis zâtlardir. Mürsidi Kamil, insanlari ALLAH-ü Teâlâ'ya vuslat etmek vazifesi olan ve Rasulullah Efendimize hakiki varis kilinmis kisidir. Böyle bir mürsid-i Kamil, yine üstadi olan baska bir mürsidi kâmil tarafindan yetistirilir ve bu üsdatlar silsilesi ta Rasulullah (sav) Efendimize kadar uzanir. Her Mürsidi Kamil manevi olarak icazet alir. Mana âleminde Rasulullah (sav) tarafindan vazife ve icazet verildikten sonra, Rabbimiz ilmi ledünden onun kalbine akitir. Böylece Mürsidi Kamil, peygamber varisi olarak insanlarin nefis terbiyesine ve ALLAH'a vuslat bulmalarina vesile olur. Mürsidi Kamil olan zâtlar, Hem zahir, hem de batin olarak Rasûlullah (sav) Efendimizin tamamen varisidirler. Mana âleminde icazetlerini Rasûlullah (sav) mühürlediginden bu zâtlar, mahfuzdurlar, yani hifz olunurlar. Rasulullah (sav) Efendimizin: “Âlimler peygamberlerin varisleridir” “Benim ümmetimin âlimleri Israil ogullarinin peygamberleri gibidir.”(Aclûnî, Kesfü'l-Hafâ) buyurdugu zümre Mürsidi Kamillerdir. MÜRŞİDİKAMİLİN ÖZELLİKLERİ: Mürsidi Kamil olan zâtlar kabirde çürümezler, Mürsidi Kamil olan zâtlardan bazilari, ALLAH-ü Teâlâ Hz.lerinin Cemal sifatina mazhar olurlar bazilari da Celal sifatina mazhar olurlar. Öyle ki Celal sifatina mazhar olan evliyanin kabirlerinin yerini dahi degistiremezler. Mürsidi Kamil zât kendisine müntesip olan kisinin son nefeste kelimeyi sahadet söylemesine, imanli gitmesine vesile olur, Rabbimiz bana vesile ile gelin buyuruyor. ALLAH(cc) ve Peygamberler(as) arasinda Cebrail (as) vesile oldu, Peygamber (as) de ALLAH (cc) ile insanlar arasinda vesile oldu, Efendimiz (sav) Hadisi seriflerinde; “ Muhammed'in nefsini elinde bulunduran ALLAH'a yemin olsun ki, hiç süphesiz, ALLAH'u Zülcelal'in en sevgili kullari; ALLAH'i kullarina, kullari da ALLAH'a sevdiren, yeryüzünde hayir ve nasihat için dolasanlardir” (Beyhaki) buyurmustur.”
Mürsidi Kamil olan bir zât ALLAH'in izni ile ve indi ilahiye deki degeri hürmetine dervislerine Ahirette üç türlü yardimi olur. 1. Sirat köprüsünde 2. Mahser yerinde 3. Peygamberimizin Livaül Hamd sancagina götürmek için vesile olur.
Efendimiz (sav) Hz.leri; “ Benim ümmetimden çok büyük bir topluluga sefaat eden olacaktir. Yine benim ümmetimden bir kabileye sefaat eden olacaktir. Yine benim ümmetimden birkaç kisiye sefaat eden olacaktir. Taki(hepsi) cennete gireceklerdir.(Tâc) buyurmustur.
.
...
.....
dağ adımlı, bal lisanlı;
merhamette cömert nazarlı,
başına buyruk, hicaplı ve bir bîmarhane kaçkını kadar,
özgürlüğüne düşkün ve…,
heybetli platoların doruğundan gelen,
kar sularının dokunulmazlığında,
çapa ruhlu ve,
orman kuytularında şırıldayıp duran;
delişmen ve güleç yüzlü ve efkârlı ve,
yufka bağır yangınlı,
mütemadî musibetlere maruzluğun közlerine inat, hitabı kızılcık şırası,
ötelere sevdalı;
süreyya gözlerinin ışıltısında,
bütün bilinenleri unutturan,
hem aşkı kendinde kayboluş bilen,
zamanın ilişemediği bir taze nefes;
nadasa bırakılmış çorak bir gönle,
çisil çisil ve ansızın yağan,
bu rahmet,
bu can;
o\nun ikram ve ihsanı olan,
bir ahir ömür tesellisidir…,
ah;
.....
...
.
Kuran'da adı geçmeyen, İslam'da yeri olmayan kişidir. Bu kişi kendinin Peygamber'in mirasçısı olduğunu, Allah tarafından görevlendirildiğini söyler. Lakin ne Allah ne de Peygamber'in bunu destekleyecek ifadeleri vardır.
Mürşidi Kâmile Verdim Elimi
Bakışı Nakışı Nur Geldi Bana
Kelam Hakkın Deyip Tuttum Dilimi
Nefesi Soluğu Sur Geldi Bana
Mürşidin Elinden Bir Kadeh İçtim
İman İle Küfür Bir Geldi Bana
İlmi Tevhit İle Kendimden Geçtim
Erdemi İzzeti Pir Geldi Bana
Mürşidin Lisanı Kulağım Açtı
Dünya İle Ukba Sır Geldi Bana
Allahın Hikmeti İçine Kaçtı
Bahçe İle Bostan Kır Geldi Bana
Mürşit Nazarıyla Açtı Gözümü
Cümle Kamu Halkı Yar Geldi Bana
Nefsimi Bildirdi Buldum Özümü
İnsanın Ahlakı Har Geldi Bana
Mürşidin Nefesi Doldu Cihane
Âlemlerle Cihan Dar Geldi Bana
İster Deli Deyin İster Divane
Allahsız Görülen Nar Geldi Bana
Mürşidin Fikriyle Yeniden Doğdum
Karanlık Geceler Fer Geldi Bana
Elemi Kederi Hicranı Boğdum
Mürşidin Yareni Ser Geldi Bana
Mürşit Kirli Ruhu Durmadan Yıkar
Dünya İle Ülfet Kir Geldi Bana
Ladan Gelen Huya Mürşitle Bakar
Ölüm İle Kalım Bir Geldi Bana.
Âlimlerin örfüne göre, bütün ilim sahipleri kendi meslek alanlarinda derecelere tabi tutulmuslardir. Her biri ALLAH'a davet makami sayilan bu ulvi meslek, gerek ayet ve gerekse hadislerde övülmüs bir meslek olup, Peygamberligin subesi niteliginde ele alinmistir. Bundan maksat, Peygamberlerle Âlimlerin mesleklerinin ayni oldugudur. Ancak aralarinda tek fark, derece ve rütbe farkidir. Bunu böylece ortaya koyduktan sonra, Tasavvuf mesleginde Âlimler, Serzakir, Halife, Seyh, Üstad, Mürsid, Mürsid-i Kamil, Pir gibi kavramlarla tarif edilirler. Bu tarifler de seviyeye göre yapilan bir derecelendirme tasnifidir.
Mürsid-i Kamil zât o kimsedir ki, Ilme'l-Yakin'den, Ayne'l-Yakine, Ayne'l-Yakin'den Hakka'l-Yakine vasil olan, Cenab-i Zül celal Hazretlerinin zâtinda degil, sifatlarinda Fani olan, Rasulullah (sav) Efendimiz tarafindan da kendisine hil'at giydirilen, basina taç konulan, insanligi irsad etmek için manen görev verilen kimsedir. Kamil bir Mürsid, Velayet yahut Veraset nuruyla nurlanmistir. Bu sebepten ötürü “Varis-i Nebi” Makami ile sereflendikleri için, sekline, suretine seytanin giremedigi seçilmis zâtlardir.
Mürsidi Kamil, insanlari ALLAH-ü Teâlâ'ya vuslat etmek vazifesi olan ve Rasulullah Efendimize hakiki varis kilinmis kisidir. Böyle bir mürsid-i Kamil, yine üstadi olan baska bir mürsidi kâmil tarafindan yetistirilir ve bu üsdatlar silsilesi ta Rasulullah (sav) Efendimize kadar uzanir.
Her Mürsidi Kamil manevi olarak icazet alir. Mana âleminde Rasulullah (sav) tarafindan vazife ve icazet verildikten sonra, Rabbimiz ilmi ledünden onun kalbine akitir. Böylece Mürsidi Kamil, peygamber varisi olarak insanlarin nefis terbiyesine ve ALLAH'a vuslat bulmalarina vesile olur.
Mürsidi Kamil olan zâtlar, Hem zahir, hem de batin olarak Rasûlullah (sav) Efendimizin tamamen varisidirler. Mana âleminde icazetlerini Rasûlullah (sav) mühürlediginden bu zâtlar, mahfuzdurlar, yani hifz olunurlar.
Rasulullah (sav) Efendimizin:
“Âlimler peygamberlerin varisleridir”
“Benim ümmetimin âlimleri Israil ogullarinin peygamberleri gibidir.”(Aclûnî, Kesfü'l-Hafâ) buyurdugu zümre Mürsidi Kamillerdir.
MÜRŞİDİKAMİLİN ÖZELLİKLERİ:
Mürsidi Kamil olan zâtlar kabirde çürümezler, Mürsidi Kamil olan zâtlardan bazilari, ALLAH-ü Teâlâ Hz.lerinin Cemal sifatina mazhar olurlar bazilari da Celal sifatina mazhar olurlar. Öyle ki Celal sifatina mazhar olan evliyanin kabirlerinin yerini dahi degistiremezler. Mürsidi Kamil zât kendisine müntesip olan kisinin son nefeste kelimeyi sahadet söylemesine, imanli gitmesine vesile olur, Rabbimiz bana vesile ile gelin buyuruyor. ALLAH(cc) ve Peygamberler(as) arasinda Cebrail (as) vesile oldu, Peygamber (as) de ALLAH (cc) ile insanlar arasinda vesile oldu, Efendimiz (sav) Hadisi seriflerinde;
“ Muhammed'in nefsini elinde bulunduran ALLAH'a yemin olsun ki, hiç süphesiz, ALLAH'u Zülcelal'in en sevgili kullari; ALLAH'i kullarina, kullari da ALLAH'a sevdiren, yeryüzünde hayir ve nasihat için dolasanlardir” (Beyhaki) buyurmustur.”
Mürsidi Kamil olan bir zât ALLAH'in izni ile ve indi ilahiye deki degeri hürmetine dervislerine Ahirette üç türlü yardimi olur.
1. Sirat köprüsünde
2. Mahser yerinde
3. Peygamberimizin Livaül Hamd sancagina götürmek için vesile olur.
Efendimiz (sav) Hz.leri;
“ Benim ümmetimden çok büyük bir topluluga sefaat eden olacaktir. Yine benim ümmetimden bir kabileye sefaat eden olacaktir. Yine benim ümmetimden birkaç kisiye sefaat eden olacaktir. Taki(hepsi) cennete gireceklerdir.(Tâc) buyurmustur.
MÜRŞİDİ KAMİL DEMEK OLGUN VEDE OLGUNLAŞTIRICI ALİMDİR.
MÜRŞİDLER ALLAH C.C hzlerının aynasıdır. yeryuzunde.
[email protected]