yaşadıgımız süre içerisinde kalbimizde yaşatıgımız al yuvarlarda biriktirdiğimiz kanımız canımız varımız yokumuz munzurdur bizim efsanemiz munzur bizim yaşam biçimimiz dogamız dağımız kokulu menekşemiz lalemizbağımız bahçemiz munzurdur bizim adımız dersimdir bizim....
Zamanın birinde bir pir varmış, onun da bir tek kızı. Kızı bir gün ölür. Dede birkaç gün üst üste kızını rüyasında görür. Kızı, “Baba” der “Benim mezarımı aç. Bende bir emanet var onu al.” Dede gördüğü rüyayı taliplerine anlatır. Bunun üzerine karar verilip mezar açılır. Kızın tabutunun içerisinde beşiğe benzer bir şeyin içerisinde bir çocuk şahadet parmağını emmektedir. Çocuğu oradan alırlar. Dede rüyasında tekrar görür kızını. Kız, rüyasında babasına, “Çocuğun adını ‘Munzur’ bırakın.” der.
Gel zaman git zaman Munzur, yedi yaşına gelir ve Tunceli’nin Ovacık İlçesine bağlı Koyungölü civarında yaşayan bir ağanın koyunlarını gütmek için yanında çobanlık yapmaya başlar.
Munzur’un ağası hac zamanı geldiği için hacca gitmiş. Ağasının hacda olduğu bir gün Munzur ağanın hanımının yanına gelir ve; -Hanımım, ağamın canı sıcak helva ister. Helvayı yaparsan ben kendisine götürürüm, der.
Ağanın hanımı önce şaşırır, sonra herhalde zavallı çobanın canı helva yemek istiyor, doğrudan söylemeye dili varmıyor, utanıyordur. Ağasını da bahane ediyor. Kendisine bir helva yapayım da yesin, der. Helvayı pişirir, bir bohçanın içine bağlar ve Munzur’a; -Al evladım götür, der.
O sırada ağa hacda namaz kılmaktadır. Namaz sırasında sağa selam verirken bir de bakar ki sağ yanında elinde bir bohça ile Munzur dikilmiş duruyor. Namazını bitirip Munzur’a; -Hoş geldin evladım, burada ne arıyorsun? Nedir o elindeki? der. Munzur’da; Ağam canın sıcak helva istemişti, onu sana getirdim, der.
Elindeki bohçayı ağasına uzatır. Ağası bohçayı açar ve bakar ki içinde sıcacık helva paketlenmiş duruyor. Ağa hayretler içinde Munzur’a bir şeyler söylemek için başını çevirdiğinde bir de bakar ki Munzur yanında yok.
Ağa hac görevini tamamlayıp köyüne döndüğünde komşuları herkes elinde bir hediye ile hacıyı karşılamaya giderler.Munzur’da götürecek başka bir hediyesi olmadığından bir çanağın içerisine koyunlarından bir miktar süt sağar ve bununla ağasını karşılamaya gider.
Ağa Munzur’u görünce yanındakilere; -Asıl hacı Munzur’dur. Öpülecek el varsa Munzur’un elidir. Önce ben öpeceğim der ve Munzur’a doğru koşar.
Munzur bu konuşmaları duyduğunda; -Aman ağam Allah aşkına. Böyle bir şey olmaz. Ben yıllarca senin ekmeğinle, aşınla büyüdüm. Sen nasıl benim elimi öpersin. Ben sana elimi öptürmem, der ve kaçmaya başlar.
Munzur önde ağa ve yanındakiler arkasında bir kovalamaca başlar.
Şimdiki Munzur ırmağının çıktığı ilk yere geldikleri zaman Munzur’un elindeki süt dolu çanak dökülür ve sütün döküldüğü yerde, süt gibi bembeyaz bir su fışkırır. Munzur kırk adım daha atar. Fışkıran bu sulardan bir ırmak meydana gelir. Munzur’un arkasından koşanlar bu ırmaktan öteye geçemezler. Munzur da bu dağlarda kaybolur gider.
Yöre halkının efsaneleştirdiği Munzur ile, Tanrının varlıklı ve sözü geçen kişiler yanında bir çobanın da keramet sahibi olabileceğini, çoban olsa bile Tanrının sevgisine mahzar olabilecek temiz yürekli, imanlı insan olabileceği belirtilmekte, Munzur’u bu inançla efsaneleştirmektedirler.
Munzur, Tunceli ili sınırları içersinde bir dağdır. Ayni isimde bir de akarsu bulunur (Munzur suyu) . Adini dersimde gecen bir efsanenin kahramani olan Munzur'dan almıştır. Munzur vadesi bitki örtüsünde 1518 değişik bitki tespit edilmiştir.Yaklaşık olarak 9222 çiçekli bitki türünün ve 277 endemik bitkinin 43 tanesi sadece Munzur Dağları ve çevresine özgüdür.
Tunceli içerisinde yapılmakta olan 8 adet baraj projeleri uygulaması nedeniyle Munzur ve çevresi yok olmayla karşı karşıyadır. 43 endemik bitki türünün yok olması demek ülkemizin florostik zenginliğinin yok olması demektir.Barajlar 30-40 yılın içinde ömürlerini doldurduğunda Munzur büyük bir bataklığa dönüşecektir.
Boş zamanımda antolojiyi gezerken gözüm hep Dersim, Munzur ve çağrıştırdıklarına takılıyor nedense (milliyetçimi oldum nedir?) Munzur, Dersimin ve Dersimlilerin hayat kaynağıdır. Gökten ateş gibi sıcaklık yağsa, ayağınızı suyuna sokamazsınız, içtiğinizde işte hayat bu demek gelir içinizden ve asla doyamazsınız. Hele gözeler, ilk gördüğümde burda ölmeli ve buraya gömülmeliyim ki öldüğüme deysin demiştim. Uğruna ölünesi yerler. Munzur hırçın, asi bir o kadar güzel işte.
dersimi bağrında saklayan ve bağrında munzuru doğuran asi.hırçın,çoşkunbir okadar özgür.biri munzur baba dağğlari.bağrında doğan dersimlierin kardeşi munzur suyu.
Yaşam sürdükçe bu akış devam edecek. Biz, Munzur'un ceren gözlü, ceylan bakışlı, yüreği rüzgar nakışlı güzel çocuklarıyız. Çevirip yüzümüzü gökyüzüne, her gece yıldızlara bakarız. Dağ çiçeği kızıllığında alınlarımız. Öyle dik, öyle mağrur. Her gece ay şavkır yamaçlara, avuçlarımız sosın sarısı olur. Bakışlarımız ay kokar. Biz, Munzur'un Maral gözlü çocuklarıyız. Her sabah uzaklara bakarak yüreğimize sevgiden, özlemlerden ışıklar toplarız. Acılar yoklarız kalbimiz sularda menevişlenirken. Gittiğimiz yollarda ayak izlerimiz silinse de yurdumuz yüreğimizdir bizim. Nereye gidersek gidelim, nerede olursak olalım, bir gün döneceğimiz yer, yine Munzur’dur.
Yaşamış sayılmaz zaten yurdu için ölmesini bilmeyen. Munzur, Dersimi dört dağ içinde yücelten dağların kuzey sırasıdır. Munzur, Dersimin yüreğinden akıp giden asi bir Su'dur. Munzur yurdumun sembolüdür
yaşadıgımız süre içerisinde kalbimizde yaşatıgımız al yuvarlarda biriktirdiğimiz kanımız canımız varımız yokumuz munzurdur bizim efsanemiz munzur bizim yaşam biçimimiz dogamız dağımız kokulu menekşemiz lalemizbağımız bahçemiz munzurdur bizim adımız dersimdir bizim....
Bırakalım munzur özgür yaşasın! !
MUNZUR BABA EFSANESİ
Zamanın birinde bir pir varmış, onun da bir tek kızı. Kızı bir gün ölür. Dede birkaç gün üst üste kızını rüyasında görür. Kızı, “Baba” der “Benim mezarımı aç. Bende bir emanet var onu al.” Dede gördüğü rüyayı taliplerine anlatır. Bunun üzerine karar verilip mezar açılır. Kızın tabutunun içerisinde beşiğe benzer bir şeyin içerisinde bir çocuk şahadet parmağını emmektedir. Çocuğu oradan alırlar. Dede rüyasında tekrar görür kızını. Kız, rüyasında babasına, “Çocuğun adını ‘Munzur’ bırakın.” der.
Gel zaman git zaman Munzur, yedi yaşına gelir ve Tunceli’nin Ovacık İlçesine bağlı Koyungölü civarında yaşayan bir ağanın koyunlarını gütmek için yanında çobanlık yapmaya başlar.
Munzur’un ağası hac zamanı geldiği için hacca gitmiş. Ağasının hacda olduğu bir gün Munzur ağanın hanımının yanına gelir ve;
-Hanımım, ağamın canı sıcak helva ister. Helvayı yaparsan ben kendisine götürürüm, der.
Ağanın hanımı önce şaşırır, sonra herhalde zavallı çobanın canı helva yemek istiyor, doğrudan söylemeye dili varmıyor, utanıyordur. Ağasını da bahane ediyor. Kendisine bir helva yapayım da yesin, der. Helvayı pişirir, bir bohçanın içine bağlar ve Munzur’a;
-Al evladım götür, der.
O sırada ağa hacda namaz kılmaktadır. Namaz sırasında sağa selam verirken bir de bakar ki sağ yanında elinde bir bohça ile Munzur dikilmiş duruyor. Namazını bitirip Munzur’a;
-Hoş geldin evladım, burada ne arıyorsun? Nedir o elindeki? der. Munzur’da;
Ağam canın sıcak helva istemişti, onu sana getirdim, der.
Elindeki bohçayı ağasına uzatır. Ağası bohçayı açar ve bakar ki içinde sıcacık helva paketlenmiş duruyor. Ağa hayretler içinde Munzur’a bir şeyler söylemek için başını çevirdiğinde bir de bakar ki Munzur yanında yok.
Ağa hac görevini tamamlayıp köyüne döndüğünde komşuları herkes elinde bir hediye ile hacıyı karşılamaya giderler.Munzur’da götürecek başka bir hediyesi olmadığından bir çanağın içerisine koyunlarından bir miktar süt sağar ve bununla ağasını karşılamaya gider.
Ağa Munzur’u görünce yanındakilere;
-Asıl hacı Munzur’dur. Öpülecek el varsa Munzur’un elidir. Önce ben öpeceğim der ve Munzur’a doğru koşar.
Munzur bu konuşmaları duyduğunda;
-Aman ağam Allah aşkına. Böyle bir şey olmaz. Ben yıllarca senin ekmeğinle, aşınla büyüdüm. Sen nasıl benim elimi öpersin. Ben sana elimi öptürmem, der ve kaçmaya başlar.
Munzur önde ağa ve yanındakiler arkasında bir kovalamaca başlar.
Şimdiki Munzur ırmağının çıktığı ilk yere geldikleri zaman Munzur’un elindeki süt dolu çanak dökülür ve sütün döküldüğü yerde, süt gibi bembeyaz bir su fışkırır. Munzur kırk adım daha atar. Fışkıran bu sulardan bir ırmak meydana gelir. Munzur’un arkasından koşanlar bu ırmaktan öteye geçemezler. Munzur da bu dağlarda kaybolur gider.
Yöre halkının efsaneleştirdiği Munzur ile, Tanrının varlıklı ve sözü geçen kişiler yanında bir çobanın da keramet sahibi olabileceğini, çoban olsa bile Tanrının sevgisine mahzar olabilecek temiz yürekli, imanlı insan olabileceği belirtilmekte, Munzur’u bu inançla efsaneleştirmektedirler.
[email protected]
MUNZURU KURTARALIM....! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Munzur, Tunceli ili sınırları içersinde bir dağdır. Ayni isimde bir de akarsu bulunur (Munzur suyu) . Adini dersimde gecen bir efsanenin kahramani olan Munzur'dan almıştır. Munzur vadesi bitki örtüsünde 1518 değişik bitki tespit edilmiştir.Yaklaşık olarak 9222 çiçekli bitki türünün ve 277 endemik bitkinin 43 tanesi sadece Munzur Dağları ve çevresine özgüdür.
Tunceli içerisinde yapılmakta olan 8 adet baraj projeleri uygulaması nedeniyle Munzur ve çevresi yok olmayla karşı karşıyadır. 43 endemik bitki türünün yok olması demek ülkemizin florostik zenginliğinin yok olması demektir.Barajlar 30-40 yılın içinde ömürlerini doldurduğunda Munzur büyük bir bataklığa dönüşecektir.
PATİ[email protected]
Boş zamanımda antolojiyi gezerken gözüm hep Dersim, Munzur ve çağrıştırdıklarına takılıyor nedense (milliyetçimi oldum nedir?) Munzur, Dersimin ve Dersimlilerin hayat kaynağıdır. Gökten ateş gibi sıcaklık yağsa, ayağınızı suyuna sokamazsınız, içtiğinizde işte hayat bu demek gelir içinizden ve asla doyamazsınız. Hele gözeler, ilk gördüğümde burda ölmeli ve buraya gömülmeliyim ki öldüğüme deysin demiştim. Uğruna ölünesi yerler. Munzur hırçın, asi bir o kadar güzel işte.
dersimi bağrında saklayan ve bağrında munzuru doğuran asi.hırçın,çoşkunbir okadar özgür.biri munzur baba dağğlari.bağrında doğan dersimlierin kardeşi munzur suyu.
Yaşam sürdükçe bu akış devam edecek. Biz, Munzur'un ceren gözlü, ceylan bakışlı, yüreği rüzgar nakışlı güzel çocuklarıyız. Çevirip yüzümüzü gökyüzüne, her gece yıldızlara bakarız. Dağ çiçeği kızıllığında alınlarımız. Öyle dik, öyle mağrur. Her gece ay şavkır yamaçlara, avuçlarımız sosın sarısı olur. Bakışlarımız ay kokar. Biz, Munzur'un Maral gözlü çocuklarıyız. Her sabah uzaklara bakarak yüreğimize sevgiden, özlemlerden ışıklar toplarız. Acılar yoklarız kalbimiz sularda menevişlenirken. Gittiğimiz yollarda ayak izlerimiz silinse de yurdumuz yüreğimizdir bizim. Nereye gidersek gidelim, nerede olursak olalım, bir gün döneceğimiz yer, yine Munzur’dur.
asi, kırılgan, sevimli, hırçın ama inadına yaşam
yeni bir su markası...
MUNZUR MEMBA SUYU... Valla iyi satıyor adamlar...
Yaşamış sayılmaz zaten yurdu için ölmesini bilmeyen. Munzur, Dersimi dört dağ içinde yücelten dağların kuzey sırasıdır. Munzur, Dersimin yüreğinden akıp giden asi bir Su'dur. Munzur yurdumun sembolüdür
aci,hasret,özgürlük,sevda
munzur bir efsanenin ismidir kötü bişeye verilen ad değilldir. munzur bizim için kutsal olan bir ermişin yaşadığı efsanedir.
Dağ ismi.
Babam kızınca bana der.
zeki ama kötü olan kişiye verilen anadolu ismi :)