Kültür Sanat Edebiyat Şiir

muallakta kalmak sizce ne demek, muallakta kalmak size neyi çağrıştırıyor?

muallakta kalmak terimi Şinasi Akay tarafından tarihinde eklendi

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    Victoria Azarenka (31.7.1989) 'Minsk, Byelorussian SSR, Soviet Union'

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    ...


    Bununla birlikte, bu savaş sanatının gerçekten, kelimenin her anlamında bir sanat olduğundan iyice emin olabilmek için, Saint-Loup'ya dedim ki:

    'Söyledikleriniz, pardon, söylediklerin çok ilginç, ama kafamı kurcalayan bir şey var... Askerlik sanatına merak sarabileceğimi hissediyorum, ama bunun için diğer sanatlardan o kadar farklı olmadığını, öğrenilen kuralın her şey demek olmadığını düşünmem gerekir... Çarpışmaların kopya edildiğini söyledin... Senin dediğin gibi çağımızın bir çarpışmasının altında daha eski bir çarpışmayı görmek, gerçekten de estetik bence; bu fikir ne kadar hoşuma gitti, bilemezsin... Peki öyleyse, komutanın dehasının hiçbir önemi yok mu? Kuralları uygulamaktan başka bir şey yapmıyor mu gerçekten? Yoksa eşit bilgiye sahip oldukları halde, maddi açıdan aynı belirtileri gösteren iki hastalık vak'asında, küçücük bir şeyden, belki tecrübeden gelen, ama yorumlanmış bir şeyden, birinde şunu, diğerinde bunu yapmaları, birinde ameliyat etmeleri, diğerinde ameliyattan kaçınmaları gerektiğini hisseden büyük cerrahlar olduğu gibi büyük generaller de var mıdır? '

    'Olmaz mı! Napoléon'un, bütün kurallar saldırmasını gerektirirken saldırmadığı olmuştur; karanlık bir önsezi engellemiştir onu... Mesela Austerlitz'i veya 1806'da Lannes'a talimatlarını düşün... Öte yandan bazı generaller, Napoléon'un bir tatbikatını körü körüne taklit edip taban tabana zıt sonuçlara varmışlardır... 1870'te on tane örneği bulunabilir... Düşmanın ne yapabileceğinin yorumlanmasında bile, ne yaptığı, çok farklı şeyler ifade edebilecek bir belirtidir sadece... Mantık ve bilgiyle yetinirsek, bunların her birinin doğru olma ihtimali eşittir; tıpkı bazı karmaşık durumlarda dünyadaki bütün tıp bilgisinin, görünmeyen tümörün lifli olup olmadığına, ameliyatın yapılması gerekip gerekmediğine karar vermek için yeterli olmayacağı gibi... Büyük bir hekim gibi büyük bir generalin de kararını belirleyen, Mme de Thèbes tarzı (ne demek istediğimi biliyorsun) bir önsezi, bir kehanettir... Bir örnek verecek olursak, bir çarpışmanın öncesinde yapılan keşfin ne anlama gelebileceğini söylemiştim... Ama on farklı anlama da gelebilir: mesela bir başka yere saldırmak niyetiyle düşmanda bir noktaya saldıracağınız zannını uyandırmak, gerçek harekâtın hazırlıklarını görmesini engelleyecek bir perde germek; düşmanı gerekli oldukları noktadan farklı bir yere birliklerini getirmeye, bağlamaya, sabitlemeye mecbur etmek; düşmanın kuvvetini ölçmek; düşmanı yoklamak; niyetini belli etmeye zorlamak... Hattâ bazen bir harekâta akıl almaz sayıda birliğin dahil edilmesi, bunun asıl harekât olduğunu kanıtlamaz; çünkü sadece bir şaşırtma bile olsa, bu şaşırtmanın başarılı olup gerçekten aldatabilmesi için, ciddi ciddi gerçekleştirilebilir... Keşke sana Napoléon'un savaşlarını bu açıdan anlatacak vaktim olsaydı; emin ol ki bu bizim incelediğimiz, biz talimde uygularken senin utanmadan eğlence olsun diye, gezinirken seyredeceğin (hasta olduğunu biliyorum, özür dilerim!) o basit klasik manevraların ardında, bir savaşta, genelkurmayın dikkatini, mantığını ve derin araştırmalarını hissettiğinde, etkileniyor insan; tıpkı maddi bir ışık olan, ama gemilere tehlikeyi işaret etmek için boşluğu tarayan, zihinden yayılan bir fenerin basit ışıkları karşısında etkilendiğimiz gibi... Belki de sana sadece savaş edebiyatından sözetmekle hata ediyorum... Gerçekte, nasıl ki toprağın bileşimi, rüzgârın ve ışığın yönü, bir ağacın ne tarafa doğru uzayacağını belirlerse, bir savaşın hangi koşullarda yapıldığı, tatbikatın yapıldığı ülkenin özellikleri de, generalin seçebileceği planları bir bakıma belirler ve sınırlar... Öyle ki, sıradağlar boyunca, bir vadiler havzasında, kimi ovalarda, orduların yürüyüşü, neredeyse çığların zorunluluğu ve görkemli güzelliğiyle öngörülebilir...'

    'Şimdi de komutanın özgürlüğünü, planlarını öğrenmek isteyen düşmanın özsezisini, biraz önce bahşettiğin halde, geri alıyorsun...'

    'Hayır, katiyen! Balbec'te birlikte okuduğumuz felsefe kitabını hatırlasana: gerçek dünyaya kıyasla ihtimaller dünyasının zenginliği... İşte askerlik sanatı da böyledir! Belirli bir durumda, generalin aralarından seçim yapabileceği dört plandan birini uygulama zorunluluğu doğmuştur tıpkı bir hastalığın, hekimin hazırlıklı olması gereken değişik biçimlerde gelişebileceği gibi... Üstelik insanoğlunun zayıflığı ve yüceliği de ayrıca belirsizlik kaynağıdır... Diyelim ki birtakım olağan nedenler (mesela ulaşılmak istenen yan hedefler, fazla zaman olmaması, asker sayısının azlığı, levazım kıtlığı) , generalin, bu dört plan arasından, diğerleri kadar kusursuz olmayan, ama daha az masraflı, daha hızlı ve arazisi de, ordusunu besleyebilecek daha zengin bir ülke olan birinci planı tercih etmesine yol açtı... Mümkündür ki bu planı uygulamaya başlar; başlangıçta kararsız olan düşman kısa sürede niyetini anlayacaktır; karşısına çok büyük engeller çıkar ve başarılı olamaz - buna insanoğlunun zayıflığından doğan talih diyorum -; bu plandan vazgeçer ve ikinci, üçüncü veya dördüncü planı dener... Ama yine mümkündür ki, birinci planı sadece bir şaşırtma olarak denemiştir - buna da insanoğlunun yüceliği diyorum -; düşmanı saldırıya uğrayacağını hiç ummadığı bir yerde gafil avlayacak şekilde sabitlemeyi amaçlamıştır... Mack, Ulm'da bu şekilde, düşmanı batıdan beklerken, hiç kaygılanmadığı kuzeyden çevrildi... Aslında bu çok iyi bir örnek değil... Ulm kadar iyi bir kuşatma savaşı örneğini gelecekte göremeyeceğiz; çünkü Ulm generallerin örnek alacakları klasik bir kalıp değildir sadece; bir bakıma zorunlu bir biçimdir (başka seçenekler arasında zorunludur, yani çeşitlilik de vardır): adeta bir tür kristalleşmedir... Ama bütün bunlar bir şey demek değil; çünkü nihayet yapay çerçeveler... Tekrar bizim felsefe kitabına döneceğim; mantık ilkeleri, bilimsel yasalar gibidir bu da; gerçeklik onlara uyar, aşağı yukarı; ama unutma ki büyük matematikçi Poincaré matematik biliminin kesin doğruluğundan şüphe ediyor... Sana sözünü ettiğim yönetmelikler de, netice itibariyle tali bir önem taşır; ayrıca zaman zaman değişirler... Mesela biz süvariler, 1895'te basılan Sahra Hizmeti'ne göre yaşıyoruz; halbuki zaman aşımına uğradı; çünkü süvari savaşının tek etkisinin, saldırının düşmanı korkutması gibi manevi bir etki olduğunu ileri süren eski ve geçersiz doktrine dayanıyor... Oysa en akıllı hocalarımız, süvari sınıfının en nitelikli üyeleri, özellikle de sana sözünü ettiğim komutan, aksine, sonucun kılıç ve mızrakla dövüşerek, kim daha dayanıklıysa, sadece manevi olarak, korkutarak değil, maddi olarak da üstün geleceği göğüs göğüse bir çarpışmayla alınabileceğini düşünüyorlar...'

    'Saint-Loup haklı; bir sonraki Sahar Hizmeti'nde bu gelişmenin izlerini görebiliriz' dedi yeni arkadaşım...

    'Onaylaman iyi oldu; çünkü senin fikirlerin arkadaşımı benimkilerden daha çok etkiliyor görünüşe bakılırsa' dedi Saint-Loup gülerek; belki arkadaşıyla aramda doğan yakınlık kendisini biraz rahatsız ettiğinden, belki de böyle resmen belirterek benimsediğini göstermenin kibarlık olacağını düşündüğünden... 'Ayrıca yönetmeliklerin önemini azımsamış da olabilirim... Evet, yönetmelikler değişir... Ama değişinceye kadar askerî duruma, savaş ve yığınak planlarına hükmederler... Eğer yönetmelikler yanlış bir stratejik anlayışı yansıtıyorlarsa, yenilginin ana kaynağı olabilirler... Bütün bunlar sana göre fazla teknik' dedi bana... 'Aslında şundan emin olabilirsin: Savaş sanatının gelişimini en çok hızlandıran şey, savaşların kendisidir... Bir savaş biraz uzun sürerse, savaş esnasında taraflardan birinin, düşmanın başarı ve hatalarından çıkardığı derslerden yararlandığını, düşmanın yöntemlerini mükemmelleştirdiğini, bu arada düşmanın da aşama kaydettiğini görürüz... Ama bütün bunlar geçmişte kaldı... Topçu kuvvetindeki müthiş ilerlemelerden sonra, gelecekteki savaşlar - eğer hâlâ savaş olursa - o kadar kısa sürecek ki, daha bu dersten bir yarar sağlamayı düşünemeden barış imzalanmış olacak...'


    ...

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    Emel Sayın - Tövbeler Tövbesi...

  • Aysun Bahar
    Aysun Bahar

    Ne olacağını, nasıl davranacağını bilememe durumu.