Selam Mualla, şaşırdın demi,ben "selam"demem normalde..hep "merhaba"derim.. Neyse iki gözüm Mualla' m ...bana bal kabağı tatlısı ve Türk kahvesi yapar mısın cancağızım? İçimde bir şeyler tersine yol alıyor.. Sıkı giyinip sahile mı insek? Yolda bir dostla karşılaşırız "Mihriban"türküsünü söyler belki şiiri ben okurum. Bekliyorum.. zaten yaşamak neydi Mualla...
Üzgünüm, yorgunum, Yağmur bana... ben yağmura teslim.. Sonra hüzünlü adamlar girmiş rüyalarıma, Çikolatalı pasta isterim.. Ama sen Mualla.. yine kereviz Yine öğüt..:)
''Mualla bilmiyordu sekizin onun için nasıl yandığını. Hem nereden bilsin? Sekiz cehennemin içine buz kusardı. Zebaniyi şeytana pazarlar da yine de yanmazdı. Anasının gözüydü sekiz. Anacığının gözüydü. Parasızdı,delikanlıydı. Bir geçti mi mahalleden yeni yetme kızlar pencereden kapıya kadar erirdi. Sekizin bir bakışı ne zaman ki Mualla’nın gözlerine değdi,işte o zaman yandı Sekiz.'
Ah sekizim.Ah Ali’den hallicem. Gözlerinin içine içine iç güveysi gibi girdin Mualla’nın''
''Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı.''demiş şair, sevmelisin Mualla, kedileri satır aralarını filleri ve bulutları gaibi imla kurallarını örseleyen adamları işçi kadınları kara delikleri tren garlarını saklı ağlayan anneleri okul bahçesinde üşüyen çocukları sev Mualla daha nasıl söylenir bu...
Akordlar bozuk. Sazlar kırık, kemanlar küflü. Hoparlörler patlak. Kalpler kurudu. Kuş yuvaları talan... Kudüs yer ile yeksan. Mualla sizlere ömür. Tren garları AVM oldu. Unutmadan her giden zaten unutulur...
“mualla, senden başka kimsem yok.?senden başka dünya yok.?yanlış olabilirsin. çirkin olabilirim.?seni sevmelerime tek bir geçerli sebep bulamayabilirim. hatta arada bir sırtımı çevirebilirim sana.?yine de; sana rağmen, bana rağmen;?gidebileceğim başka bir yer yok.”
...goodbye Mualla özleneceksin, absürt yanlarından öperim.
..hiçbir coğrafyaya sığmaz kayıp bir ömür Mualla
yorulmayasın cancağızım ..
aşık oldu Mualla unuttu bizi...
Seni de unutur, tilki tüyünü değiştirir huyunu değil...
İnanmadın bana Mualla
Bir başsağlığı iyi olurdu Mualla, sardın yine arabesk arabesk
Selam Mualla, şaşırdın demi,ben "selam"demem normalde..hep "merhaba"derim..
Neyse iki gözüm Mualla' m ...bana bal kabağı tatlısı ve Türk kahvesi yapar mısın cancağızım?
İçimde bir şeyler tersine yol alıyor..
Sıkı giyinip sahile mı insek? Yolda bir dostla karşılaşırız "Mihriban"türküsünü söyler belki
şiiri ben okurum.
Bekliyorum.. zaten yaşamak neydi Mualla...
Bekliyorum
Bekliyor
Bekle
.....
....
''Ben bir gerçeğin saklısındayım şimdi
ve senin hayatın benim sana demediklerim kadar noksan.''
Noksan yanlarını öperim Mualla..
''Kalbinde biraz zekâ olmayanlar hiç çekilmiyor ve
zekâsında biraz kalp olmayanlar hiç sevilmiyor. ''demiş
Abdülhak Şinasi Hisar..
Ya sen Mualla..geceleri hangisi oluyorsun?(!)
Üzgünüm, yorgunum,
Yağmur bana... ben yağmura teslim..
Sonra hüzünlü adamlar girmiş rüyalarıma,
Çikolatalı pasta isterim..
Ama sen Mualla.. yine kereviz
Yine öğüt..:)
Tanıdım seni...
Tanımaz mıyım ?
Göğsündeki taze mezardan bakmıştın bana...
İki ay,İki ömür...
Sevdiğin kadınla,
Koyun koyuna
Uyudum
O mezarda...
Sevda kuşun kanadında Mualla..
''En ağır yükü aradın ve kendini buldun” der Nietzsche Mualla,
kendimizi öğrendikçe yaşadığımız hayal kırıklığı,
nereye sığar Mualla ?
''Mualla bilmiyordu sekizin onun için nasıl yandığını. Hem nereden bilsin? Sekiz cehennemin içine buz kusardı. Zebaniyi şeytana pazarlar da yine de yanmazdı. Anasının gözüydü sekiz. Anacığının gözüydü. Parasızdı,delikanlıydı. Bir geçti mi mahalleden yeni yetme kızlar pencereden kapıya kadar erirdi. Sekizin bir bakışı ne zaman ki Mualla’nın gözlerine değdi,işte o zaman yandı Sekiz.'
Ah sekizim.Ah Ali’den hallicem. Gözlerinin içine içine iç güveysi gibi girdin Mualla’nın''
Mualla kimseyi, kimse de Mualla'yı sevmiyor artık
''Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı.''demiş şair,
sevmelisin Mualla,
kedileri
satır aralarını
filleri ve bulutları
gaibi
imla kurallarını örseleyen adamları
işçi kadınları
kara delikleri
tren garlarını
saklı ağlayan anneleri
okul bahçesinde üşüyen çocukları
sev Mualla
daha nasıl söylenir bu...
Gurbet Mualla bu dünya..
Hep gurbet..
“Kemdür yoksulluktan niçelerin varlığı,
Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı”
Cevabım budur Mualla ..
sen söyle..
Öperim..
Akordlar bozuk.
Sazlar kırık, kemanlar küflü.
Hoparlörler patlak.
Kalpler kurudu.
Kuş yuvaları talan...
Kudüs yer ile yeksan.
Mualla sizlere ömür.
Tren garları AVM oldu.
Unutmadan her giden zaten unutulur...
“İnsanların kalbini, kuşların yuvasını ve ölülerin mezarlarını yerinden oynatmayın.”
Merhaba Mualla,ben tren garlarına ve sana inanıyorum..
Bize ''merhaba'' de Mualla,
bırak Brahem çalsın,
kavak ağaçlarını anlatacağım sana.
Gözlerinden öperim..
Kudüs'de bir ağıt gibi,
içime içime batıyor gözleri Mualla..
“mualla, senden başka kimsem yok.?senden başka dünya yok.?yanlış olabilirsin. çirkin olabilirim.?seni sevmelerime tek bir geçerli sebep bulamayabilirim. hatta arada bir sırtımı çevirebilirim sana.?yine de; sana rağmen, bana rağmen;?gidebileceğim başka bir yer yok.”
Gitme mualla,gitme..sanma her giden unutulur..!