Kültür Sanat Edebiyat Şiir

mesnevi sizce ne demek, mesnevi size neyi çağrıştırıyor?

mesnevi terimi Cem Nizamoglu tarafından tarihinde eklendi

  • Kübra Belgü
    Kübra Belgü

    “Dert ve sıkıntıya düşmek, Allah’ı gizlice çağırmana sebep olduğundan bütün dünya malından üstündür. Dertsiz dua soğuktur; bir işe yaramaz. Dertli dua ve yalvarma, gönülden, aşktan gelir.”

    Mevlânâ

  • Kübra Belgü
    Kübra Belgü

    ''Çınar ellerini nasıl duaya açar? Bir ağaç saçlarını gökyüzüne nasıl salar?
    Bahar günlerinde çiçekler avuçlarını açıp nasıl saçılar saçar?
    Lalenin yüzü nasıl kızarır kan gibi? Gül, nasıl çıkarır kesesinden altını?
    Bülbül nasıl gelip de gülü koklar? Üveyik, nasıl birini arıyormuş gibi sesler çıkarır?
    Leylek canla başla nasıl “lek lek” der? “Lek” nedir? Rabbim, mülk senindir, demektir.''

    Mevlânâ

  • Huri Çalışkan
    Huri Çalışkan

    bizler eğer hayatın içinde ilerlerken Mesnevi okusaydık, bir Tabtuk Emre söyleyişisi dinleseydik, Allah seni cehennemde yakar ile korkutulmasaydık ve hala korkutmasaydık Çocukları, ilim ve bilimi layıkıyla kullanabilseydik, aşk nasıl bir şerbettir, şairlerin mektuplarında ki o incelikleri okusaydık, zehirleyici, imrendiren, şiddet içeren dizilerde ki karekterlere benzemek için kendilerini kopyalar mıydı yine Çocuklar?


    HZ.MEVLANA'nın YÜREĞİNDEN DÖKÜLDÜĞÜ MEKTUP 3

    Güller Şems diye açmıyorsa, gülün kokusunu neyleyeyim, Ayrılığı ağlatamayan gecenin karanlığını neyleyeyim. Şems'siz sofranın balını böreğini neyleyeyim, Beni kavurmayan acıyı neyleyeyim. Gözümü yakmayan gözyaşını neyleyeyim, Karanlığıma Şems olamayan yari neyleyeyim. Canını yoluma post eylemeyen dostu neyleyeyim, Şems gibi bakmayan gözü neyleyeyim. Yârenin yüreğine merhem olmayan sözü neyleyeyim, Kır kalemimi ey felek! Şems yoksa ne diye devran edersin alemde, Zerrede alemi, alemde aşkı yaşamayan Adem’i neyleyim.

    Sensizliğe alışmak, her türlü teselli sözü, bir ihanet geliyor kulağıma. Ne tuhaf ki, dün seni bana kötüleyen diller, bugün sensizliğin efkârındaki Mevlâna’yı teselli için dil döküyorlardı. Her türlü teselli sözü bir ihanet geliyor kulağıma. Parmaklarım alev alev yanıyor. Kâğıt tutuşacak, mektup yanacak diye çekiniyorum. Cehennemden betermiş, seni kazanmak için senden uzaklaşmak.

    Namaste.

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 27.02.2023 - 19:32

  • Elif Ef
    Elif Ef

    Uzun yazılması gereken bir türdür.
    Öyküleyici anlatım kullanılan olay çevresinde gelişen bir türdür.
    Her beyit kendi içinde kafiyelenir.

    Örnek/ Fuzuli- Leyla ile Mecnun
    Şeyhi- Harname
    Şeyh Galip- Hüsn-ü Aşk

  • Candle In The Wind
    Candle In The Wind

    Gam dolu günler, zaman hep aynı hal.
    Gün tamam oldu yalan yanlış hayal!

    Gün geçer, yok korkumuz her şey masal.
    Ey temizlik örneği sen gitme kal.

    Kanar her şey tek balık kanmaz sudan.
    Gün uzar, rızkın eğer bulmazsa can.

    Olgunun halinden anlar mı ham?
    Söz uzar kesmek gerektir ve’s-Selam

    MESNEVİ' den..

  • Anlam Yolcusu
    Anlam Yolcusu

    'Bir keresinde Hz. Peygamber zincirlenmiş olarak çekilip götürülen esirlere bakıp gülümsemiş ve şöyle demişti: “Şaşarım şu esirlere ki onları cennete zincirlerle sürükleyerek götürüyorlar. Kendilerini bekleyen saadetten gafil olan esirlerse feryat ediyor ve: ‘Bu dertler nereden başımıza geldi? ’ diye sızlanıyorlardı. Esirlerden biri Hz. Peygamber’in gülmesini görünce içinden: ‘Şayet bu adam peygamberse niçin bizim bu hâlimize güldü ve zaferinden dolayı gururlandı.’ ” diye geçirdi. Hz. Peygamber bunu hissetti ve ona şöyle dedi: ‘Sanmayın ki gülüşüm, sizin zincirlenmenize. Ben, sizin ateşten gül bahçelerine zorla ve zincirle çekilerek götürülüşünüze güldüm.’ Hz. Mevlânâ daha sonra bu hadiseye şu fikirlerini de ekliyor: 'Bu yolun gönüllü yolcuları ancak velilerdir; diğerleri taklit yoluyla ya da zorla çeke çeke götürülürler. Bu götürülüş çocukların zorla mektebe götürülmesine benzer. Ama çocuk faydasını anlamaya başlayınca artık mektebe kendi başına seve seve gitmeye başlar. İşte amelî korkuya veya bir menfaate bağlı olanlar taklit defterine yazılanlardır. Gerçek âşıklar ise bütün başka kaygılardan sıyrılmış olarak Hakk’ı Hak için severler. Fakat ister öyle ister böyle olsun sonuçta her ikisi de iyidir ve kendisine cezbeden yine Cenab-ı Hak’tır.”



    Mesnevi'den

  • Kamusal Alan Olimpiyatları
    Kamusal Alan Olimpiyatları

    Aziz dost! Sen, tek bir kişi değilsin; sen, bir âlemsin! sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan-ı kâmil! O senin muazzam varlığın, belki dokuz yüz kattır; dibi, kıyısı olmayan bir denizdir. Yüzlerce âlem, o denizde gark olup gitmiştir!
    (Hz. Mevlânâ, Mesnevî)

  • Seyit Özgen
    Seyit Özgen

    Mesnevi özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir. Arapça’da “müzdevice” denilen mesnevi türü ilk olarak 10. yüzyılda İran edebiyatında ortaya çıkmıştır. Türk edebiyatına girişi 11. yüzyılda Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı yapıtıyla başlar. Kutadgu Bilig mesnevî nazım biçimiyle kaleme alınmış hacimli bir siyasetnâme örneğidir. Mesneviler öğüt verici bir olayı anlatan uzun şiirlerdir. Bu şiirlerde savaş, aşk, tarihi olaylar din ve tasavvuf konularıyla birlikte, çeşitli toplumsal konular da işlenir.



    Her beytinin kendi arasında kafiyelenmesi hem yazma kolaylığı sağlar hem de daha uzun metinlerin bu şekle uygun olarak kaleme alınmasına imkân tanır. Diğer nazım şekillerindeki kafiye bulma zorluğu şairleri uzun metinlerde bu şekli kullanmaya teşvik etmiştir. Bu nedenle uzun aşk öykülerinde, destanlarda mesnevi kullanılmıştır. Klasik düzende bir mesnevi; tevhid, münacat, na’t, miraciye, eserin sunulacağı büyüğe övgü, mesnevinin niçin yazıldığını açıklayan sebeb-i nazm ve hikâyenin anlatımı(ağaz-ı destan) bölümlerinden oluşur.



    Mesneviler aşk mesnevileri (Fuzulî-Leyla ile Mecnun) , dinî-tasavvufi mesneviler(Süleyman Çelebi-Mevlit) , ahlaksal ve öğretici mesneviler (Şeyhî-Harnâme) , savaş ve kahramanlık konusunu işleyen gazavatnameler, bir kentin güzelliklerini anlatan şehrengizler ve mizahi mesneviler diye ayrılabilir. Mesnevide konu ne olursa olsun, ilk dikkati çeken özellik olayın bir masal havasında anlatılmasıdır. Akıl ve mantık ölçülerini aşan bir sürü olay birbirini izler. Olayın geçtiği yer ve zaman belirsizdir. Konuda birlik sağlanamamıştır. Hikayenin bölümleri birbirine eklenmiş ilgisiz parçalar gibi görünür. Çevre tasvirleri gerçeğe uygun değildir, hikaye kahramanları doğaüstü davranışlarda bulunur. Hikayelerde cinler, periler, devler, cadılar, ejderhalar gibi masal motifleri sık sık işlenir.


    Divan şiirinde, her beytinin dizeleri kendi arasında uyaklı, aruzun genellikle kısa kalıplarıyla yazılan nazım biçimine ve bu biçimde yazılmış yapıtlara mesnevi denir. Mesneviler konularına göre üçe ayrılır: Destansı nitelikteki mesneviler (Firdevsi’nin Şehname’si): öğretici nitelikteki mesneviler (Nabi’nin Hayriye’si): din ve tasavvufla ilgili mesneviler (Mevlana’nın Mesnevi’si, Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’u, Şeyh Galip’in Hüsn’ü Aşk’ı) . Ayrıca, padişahların savaşlarını anlatan manzum yapıtlar (gazavatnameler) , kentleri ve kentlerdeki güzelleri anlatan yapıtlar (şehrengizler) , bazı yergi türündeki yapıtlar, mesnevi nazım biçimiyle yazılmıştır. Mesnevi İran edebiyatında ortaya çıkmış (İran edebiyatında Genceli Nizami ve Cami bu türün başlıca adlarıdır) . Genceli Nizami’nin beş mesnevisinden oluşan Hamse’si, sonradan Divan edebiyatı ozanları tarafından da örnek olarak alınmıştır. Türk edebiyatında ilk mesnevi Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı yapıtıdır. Her beyti kendi içinde uyaklı uzun nazım biçimidir. Bir anlamda Divan edebiyatında manzum hikayelerin yazıldığı bir biçim olarak da tanımlayabiliriz. Mevlânâ’nın ünlü tasavvufi mesnevisi 25.700 beyitten oluşmuştur. Mevlana eserine ayrı bir isim koymamıştır; eser, nazım türü olan mesnevi adı ile bilinir.




    Mesneviler aşk, dini ve tasavvufi, ahlaki-öğretici, savaş ve kahramanlık, bir şehri ve şehrin güzelliklerini anlatma, mizah gibi türlü konularda yazılmıştır. Divan edebiyatında roman ve hikaye gibi türler olmadığı için mesneviler bir bakıma bu türlerin yerini tutmuşlardır. On bölümden oluşur.Aynı şair tarafından yazılmış beş mesneviye “Hamse” adı verilir. Hamse sahibi olmak bir itibar kaynağıdır. Hamse sahibi olarak tanınmış önemli divan şairleri: Ali Şir Nevâi, Taşlıcalı Yahya, Nev’i-zâde Atâi’dir.



    Mesnevi türünün temeli Arap ve İran edebiyatlarına dayanır. Diğer pek çok edebi türde olduğu gibi mesnevide de Divan şairlerimiz başlangıçta Arap ve İran edebiyatına ait belli başlı mesnevileri tercümeyle işe başlamışlar; ardından da müstakil ve orijinal mesneviler yazmışlardır. Özellikle 17. yüzyıldan sonra artık şairlerimiz, yapılarını milli kimliğimizin oluşturduğu mesneviler yazmaya başlamışlardır. Bu konuda Muhammet Kuzubaş’ın Mahzen-i Esrar ile Nefhatü’-l Ezhar Mukayesesi adlı çalışması, mesnevilerimizin İran ve Arap kültüründen çıkarak yerli kaynaklara yöneldiğini ortaya koyması bakımından dikkat çekicidir.



    Özellikleri:

    1. Her beyti kendi arasında kafiyelidir. Yani aa, bb, cc, dd…

    2. Bu şiirlerde konu ve beyit sayısı bakımından sınır olmadığı için Divan şairleri bu tür ile uzun şiirler yazmışlardır. Mesela, Mevlana’nın Mesnevi’si 25.700 beyitten oluşmuştur. Ünlü İran Şairi Firdevsî’nin Şeh-nâme’si de yaklaşık 60.000 beyittir.

    3. Edebiyatımıza İran Edebiyatı’ndan geçmiştir.
    4. Mesnevide beyitler, kendi içinde anlam birliğine sahiptir, beyitler arasında konu birliği gözetilir.
    5. Her beytin ayrı ayrı kafiyelenişi yazma kolaylığı sağlar.
    6. Uzun mesnevilerde monotonluğu ortadan kaldırmak için hikaye kahramanının ağzından söylenen gazellere de yer verilmiştir.

    7. Bazı şairler beş veya beşten fazla mesnevi yazmışlardır. Bunlar da ayrı isimlerle anılır. Beş mesnevinin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş esere hamse denir. Ali Şir Nevâî, Taşlıcalı Yahya, Hamdullah Hamdi, Nergisî hamse şairlerinden bazılarıdır.

    8. Aruzun kısa kalıpları ile yazılır.
    9. Edebiyatımızda mesnevi türünün ünlü isimleri şunlardır: Fuzûlî, Şeyhi, Nâbî, Şeyh Galip.
    10. Mesnevilerde çeşitli konular işlenir.



    Not: Her beytin kendi arasında uyaklı oluşu şaire söyleme kolaylığı sağlamış, şair böylelikle işlediği konuyu istediği kadar uzatabilmiştir.



    1. Aşk konulu mesneviler: Fuzûlî- Leyla vü Mecnun
    2. Dinî ve tasavvufî mesneviler: Mevlid (Vesiletü’n-Necat) - Süleyan Çelebi, Şeyh Galib- Hüsn ü Aşk
    3. Tarihi- Destanî mesneviler: Mihailoğlu Ali Beğ - Gazavatnâme
    4. Bir şehri ve güzelliklerini anlatan mesneviler: Bu tip mesnevilere şehr-engiz de denir. Türk edebiyatına özgü bir mesnevi türüdür. Önemli bir kenti güzellikleri ve önemli özellikleri ile anlatmayı amaçlar. Taşlıcalı Yahya - İstanbul Şehr-engizi, Enderunlu Fazıl - Zenan-nâme.
    5. Hiciv ve mizah konulu mesneviler: Toplumun ya da kişilerin aksak ve eksik yönlerini, zaaflarını yermek ve bir anlamda ibret vermek amacıyla yazılan iğneleyici mesnevilerdir.Şeyhi’nin Harname’si bu tür mesnevilerin en güzel örneğidir.
    6. Ahlakî-öğretici mesneviler: Nâbî- Hayriyye

  • Mevzuh Lale
    Mevzuh Lale

    Ruhumuz Hakla Uyanık Değilse Uyanıklığımız Tutsaklığımızdır diyor MEVLANA BU bir söz içinde muhteşem etkileniyorum içimi bir anda huzur sarıyor ELHAMDÜLİLLAH Ayrıca da Kuran ı Kerimdeki ayetleri de anlama kolaylığı sağlıyor MESNEVİ Çok feyz veriyor ALLAH Hakikati yaşamayı nasip etsin Hazmını versin İNŞAALLAH

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Yunus, Mesnevi'yi yazan Mevlana'ya der ki:
    '' Mesneviyi uzun yazmışsın.
    Ben olsam:
    Ete kemiğe büründüm,
    Yunus diye göründüm.''
    derdim olur biterdi, demiş.

  • Mehtap Aksan
    Mehtap Aksan

    Bişnov...Dinle...

  • Jiyana Berxwedan
    Jiyana Berxwedan

    Uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimi.Mesnevide konu ne olursa olsun ilk dikkati çeken özellik olayın bir masal havasında anlatılmasıdır cinler, periler, devler, cadılar, ejderhalar gibi masal tarzı şeyleri sıkça konu alan bi edebiyat türü....

  • Elif Sirac
    Elif Sirac

    Mesnevi bilindiği gibi Divan Edebiyatı nazım türlerinden biridir. Beyitler halinde yazılır. Her beyit kendi içinde kafiyelidir. Farklı vezinler kullanılmıştır. Konu olarak, destanlar, zaferler, büyük tarihi olaylar, efsaneler gibi halk arasında merakla dinlenecek hikayeler işlenmiştir. Mesnevi bir anlamda hikayedir. Hikayenin şiirleştirilerek anlatılışıdır. Yüzyıllar boyu klasik edebiyatın en büyük eserleri “Mesnevi” tarzında kaleme alınmıştır.

    “Hüsn-ü Aşk”, “Vesiletü’n-necat” “Mantıku’t-tayr” gibi eserler, ölümsüz nitelemesini hak edecek kadar yaygınlaşmış, etkisini bugüne kadar devam ettirmiş mesnevilerdir.

    Mesnevilerde anlatılan hikayelerin tasavvuf, Hazreti Peygamber sevgisi gibi dini konularda olanları zaman içinde öylesine yaygınlaşır ki dini hayatın önemli bir parçası haline gelir. Mesnevilerin dersleri yapılır. Özel tarzda okunmaya başlanır. Mesnevi okuyucusu anlamında “Mesnevihan” denilen uzmanlık alanları oluşur. Yüzyıllar boyu süren bugün de dini hayatın önemli bir parçası olan “mevlid” aslında Hazreti Peygamberin hayatının hikaye yoluyla anlatıldığı bir mesnevidir.

    Mesnevi konusunda iki önemli noktaya işaret etmek gerekir.

    Birincisi şiir diliyle anlatılan basit hikayelerin, hatta hayvanların konuşturulduğu hayvan hikayelerinin tasavvufi simgeler ihtiva ediyor olmasıdır. Anlatılan hikaye ilk bakışta son derece basittir. Kolay anlaşılır. Varılan sonuçta okuyucu-dinleyici kendine göre çıkaracağı dersler bulacaktır. Alınan ibret hikayenin hoşluğu, beklenmeyen sonucu içinde duyulur. Hikayenin içinde veya sonucunda geçen öğütler doğrudan yapılmaktadır. Ancak birbirinden bağımsız olan beyitlerde hatta bazen her bir mısrada geçen bir kelime bir kavram açıklanmaya muhtaç durumdadır. Bir ayet veya hadis veya tarihi bir olay veya bir menkıbe bir kelimenin içine sıkışmış durumdadır. {Aşk Tur’un ruhu gibiydi. Tur dağı aşıkane mest oldu Ve hazreti Musa bayılarak düştü.} beyti Kuran-ı Kerim’de Araf suresinin yüz kırk ikinci ayetine işaret etmektedir. Bu ayet-i kerimede Hazreti Musa’nın Tur dağında vahy aldığı an beyan buyrulmaktadır. Bu işaret edilen noktaların açıklanma gerekliliğinden başka, yine beyit veya mısralarda geçen bir çok varlık adı aslında kendinden başka bir soyut kavramı simgelemektedir. Somuttan soyuta yükseltilmesi istenen insan zihni için her simge bir basamak hükmündedir. Bütün bunlar beyit veya mısraların anlaşılabilmesi adına açıklamalar yapılması zorunluluğunu getirmektedir. Açıklamaların büyük bir kısmına ise yorum karışmak zorunda olduğundan bu işlemin adı “şerh” terimi ile ifade edilmiştir. Mesnevi ve şerh terimlerinin sürekli beraber anılışının sebebi budur.

    İkinci önemli nokta; mesnevi sözcüğünün özel bir isim hâline gelerek, Hazreti Mevlana Celaleddin-i Rûmî’nin eserini ifade etmesidir. Günümüzden yaklaşık yedi yüz yıl önce kaleme alınmış bu eser, yirmi altı bin beyitten meydana gelir. Altı cilttir. Birbirinin içinde geçen hikayeler anlatılır. Bu hikayelerin görünen anlamlarının ötesinde tasavvufî hikmetler, öğütler, evren, insan, dünya, ahiret, inanç, ahlak tasavvurları simgelerle anlatılır.

    Hazreti Mevlana’nın Mesnevîsi‘nin etkisini yüzyıllar boyu sürdürüp günümüze kadar gelmiş olması, kendine özgü bir kainat tasavvurunun bütün insanları kucaklayabilmiş olması, dünyanın dört bucağından hayranlar, bendeler kazanmış ve elan kazanıyor olması bir makalenin boyutlarını aşacak konulardır.

  • Adem Yıldız
    Adem Yıldız

    ikilik

  • Cengizbilen
    Cengizbilen

    allahın emirlerini korkutarak değil sevdirerek anlatım edebiyatıdır

  • Hamza
    Hamza

    kaç ateist anlayabiliyor....................... :)

    anlayabilseydilerr ateist olmazlarduu.. mantık sa aha mantuk :)

  • Elif Cevahir
    Elif Cevahir

    Mesnevinin kapilari acildi acilali,dogrular cektigim acilarla daha da olgunlasmis gibi geliyor..

  • Sabit Dongu
    Sabit Dongu

    Mesnevi bir türün ve tarzın adıdır. Bilinç akışı tekniğinin matruşka gibi iç içe geçen, birbirine açılan bir labirent gibi kullanılışıdır. Ama labirentin tepeden bakanlar için anlaşılır bir planı vardır. Anlatıcı, okuyucunun elinden tutup, labirentten kurtarır onu. O yüzden pek demokrat bir tür değildir. Hikayeci, başladığı yere er geç geri döner ama isterse yolculuğu uzatabilir. Kurgunun kasılması diye bir risk yoktur yani. Okurun elini de bırakabilir. Kesinlikle doğunun tarzıdır. Rüya mantığının ehlileştirilmiş halidir.

  • F
    F

    Orijinal el yazması hali, Konya Mevlana Türbesi'nde bulunur.

  • Periru Gogen
    Periru Gogen

    seyr-ü sefaya dalmis iken, gözlerimden yaslar bosandi, bu mesnevi'den ders alip allah askina dönenlerin ucusan etekleri ve göklere karsi kanat misali actiklari kollari ile pervaneler gibi karsimda dönerken bende onlar gibi olmak istiyordum.

    Kulaklarimda hala cinlar ebedi bir ses,
    ilahi'yle asina olmus akseder ruhuma bir def,
    ahh diyerek kahrolmaktan öte askim-i ilan eder bu aciz fert...

  • Esin Uludağ
    Esin Uludağ

    Yaratıcının aşkıyla yanıp tutuşan yüce Mevlana'nın yazdığı, her kelimesinde sonsuz aşkın yakıcı güzelliğini, sıcaklığını hissettiren, kalbi mühürlülerin tek mısrasını bile anlamtan aciz oldukları onlara göre can sIkIcı, bana göre ise içimdeki inanca inanç, aşka aşk katan bir duygu ve inanç seli.....

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    netteki bazı bilgiler:

    Mevlana, Mesnevi’den nasıl yararlanılacağı ve ona nasıl bakmak gerektiği hakkında eserinin muhtelif yerlerinde şöyle der:
    “Mesnevi masaldır diyenlere, evet masaldır. Onda kendini görmek erlik ister
    Mesnevimiz tamamen vahdet dükkanıdır. Bu dükkanda vahdetten başka gördüklerin puttur.
    Mesnevi bir meradır. Ondaki misaller ise merada otlayan hayvanlara benzer.Sen hayvanlara takılma da merayı ve ovayı seyretmeye bak”
    (kaynak: www.gulizk.com)

    Mesnevi:
    1.Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin (kuddise sirruh) yirmi altı bin beytten meydana gelen ve altı defter olan meşhûr eseri.
    Mesnevî'deki hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: 'İçinizde gizli olan düşmanı anlatsam, yiğitlerin ödü patlar, akıllıların aklı mahv olurdu. Ne gönlünüzde duâ edip yalvarmaya, ne oruç tutmaya ve ne de namaz kılmaya kuvvet bulabilirdiniz.'
    Bir tasavvuf âliminin huzûrunda, senelerce dirsek çürütüp, emek verip pişmeden, olgunlaşmadan Mesnevî okutmak, tasavvuf kitablarını yalnız kendi bilgisine göre açıklamaya kalkışmak zararlı olur. (Abdülhakîm Arvâsî)
    İslâm dînine inanmayanlar, vaktiyle Allahü teâlânın Tevrât ve İncîl kitaplarını değiştirdikleri gibi, zaman zaman din büyüklerinin kitablarına da el uzattılar. Kitaplara bâzı şeyler karıştırdılarsa da az zamanda meydana çıkarıldı. Celâleddîn-i Rûmî h azretleri bu sebepten dolayı Mesnevî'sini nazm şeklinde yazarak, düşmanlarının değiştirmesine imkân bırakmamıştır. (M. Sıddîk bin Saîd)
    2. Edebiyâtta bir nazım şekli olup, iki mısrânın bir biri ile kâfiyeli hâli. Bu sebeple her beyti kâfiyeli olan eserlere mesnevî denir.
    (www.kuranikerim.com/dini_sozluk)

    mesnevî (isim, edebiyat (mesnevi :) Arapça me²nev³) :
    1. Her beyti ayrı uyaklı bir divan edebiyatı nazım biçimi.
    2. Bu türdeki eserlerin genel adı.
    3. (Büyük M ile) Mevlâna Celâleddin Rumî'nin ünlü eserinin adı.
    (www.tdk.gov.tr/tdksozluk)

    Mesnevî'nin vezni: Fâ i lâ tün- Fâ i lâ tün - Fâ i lün'dür Mevlâna 6 büyük cilt olan Mesnevî'sinde, tasavvufî fikir ve düsüncelerini, birbirine ulanmis hikayeler halinde anlatmaktadir.
    (www.mesnevi.8m.net)

    sircasaray.turkiye.org/mevlana/mesnevi.html
    (Tum Mesveni Hem Türkçe, Hem İngilizce)

    www.omphaloskepsis.com/ebooks/pdf/masnavi.pdf
    (Tüm Mesnevi İngilizce Olarak - Dikkat Acrobat dosyasıdır)

    www.intratext.com/X/ENG0134.HTM
    (Tüm Mesnevi İngilizce olarak - HTML sayfası, Yabancı arkdaşlarınıza tanıtımak için iyi bir link)

    www.korfez.net/mevlana/mesnevi.htm
    (Mevlana Vakfı)

    vb.

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    İkilik manzume. Her beyti ayrı kafiyeli olan manzume (tertipli, ölçülü yazı, şiir; Vezinli kafiyeli olan söz, sıra, dizi..) .

    Mesnevi-i Şerif: Mevlana Celaleddin Rumi'nin meşhur farsça olan eserinin ismi. (bkz. Mevlana)