Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Merhametten maraz doğar sizce ne demek, Merhametten maraz doğar size neyi çağrıştırıyor?

Merhametten maraz doğar terimi Saliha Yadigar tarafından tarihinde eklendi

  • Gece Yürüyüşü
    Gece Yürüyüşü

    'Siz merhametten acıma duygusundan yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. Yerinde haklısınız. Fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için, en büyük hakkı kaybediyorsunuz. Rahmet kaldırılmış sizin kalbinizden... Buz çölünden yol alıyorsunuz! '
    N.F.K.

  • Med Cezir
    Med Cezir

    Deneyimle sabit olsa da, ''İnsanlara merhamet etmeyene, Allah da merhamet etmez '' sözünün büyüsüne kapılıp, ara sıra enayilik sınırınızı zorladığınız bir durum olup, bir dağ başında tek başına yaşamaya başlayana kadar da yaşanılacak olandır.

    (Bknz: ben iflah olmam)

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    '...odayı zapteden bu merhametten ürkmeğe başladım,fakat bu kuvvetli sari duygu bütün ruhlara saldırıyordu...'

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    '...dürüstlük ve kabiliyet otuz yaşından önce bir çeşit ipotek sayılır ama,o yaş geçtikten sonra,artık hiçbir insana güvenilmez dedi ve kapıyı kapadı...'

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    '...bu iyi düşüncelerime karşı koydum; çekip gittim...Çünkü çok zaman şuna şahit olmuşumdur: İyilik,onu yapana zarar vermediği zamanlar,kendine iyilik edilen kimseyi öldürür...'

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    Op.126

    No.4

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    '...her ne türde olursa olsun,merhamet iradenin miskinliğidir...Bu,bizim kendi aczimizin bir nevi şuurudur ki,yine en çok bizi muztarip eder...Kimse kimseye acımasaydı,hiçbir insan acınacak halde bulunmazdı...'

  • Asuva Dans Pistinde
    Asuva Dans Pistinde

    nede olsa ölcem, hiç olmazsa merhametimin kurbanı olayım daha güsel...

  • Bir Kara Karga
    Bir Kara Karga

    merhametten doğacaksa bırakın doğsun

  • Süleyman Karacabey
    Süleyman Karacabey

    Her iyiliğin karşılığında kötülük bulmaktır.

  • Zilan
    Zilan

    Abonesi olduğum aylık derginin kapak konusu idi...ve önceden beri bu deyimin karşısında yer almış, asla tasnif etmemişimdir...

    Çünkü, insanın yardım ve merhamet duygusuna kelepçe vuran bir deyim, hiç hoşuma gitmez...

    İnsanlara, hayvanlara, veya yardıma muhtaçlara duyacağımız merhametten kasıt değildir bu sözün anlamı...

    Bu sözün manasını teşkil edecek bir örnek verelim isterseniz..

    -Anne ve babaların, yetişme çağına gelmiş çocuklarına ' aman aç kalmasında tek, oruç tutmasada olur '... ' aman uykusunu alsın, namaz kılmasada olur ' diye duydukları merhamet malesef ' maraz'ın alasını uygulamaktan öteye geçmez...(..Lütfen bu hassasiyete dikkat çekelim..)

    Bu tür yetiştirme neticesinde büyümüş insanlar malesef karşımıza her zaman çıkabiliyor....- :)

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    '...fakat,sonra anladım ki,bu fresklerin şaşırtan acayipliğiyle kendilerine mahsus güzelliklerinin ilk bakışta anlaşılamamazlığı onlar üstüne hakim olan sembol mefhumuna büsbütün başka bir mana verilmesinden ileri geliyordu...Zira,ressam,sembolü sembol olarak bırakmamış,onu daha iyi ifade edebilmek için hayatın elle tutulur,gözle görülür maddi,reel şekilleri içine sokmuş ve bu suretle eser daha çok Konkret,daha göze çarpar bir hale girmiştir...Bulaşıkçı kızda da,bütün dikkatimiz,dönüp dolaşıp,ona en çok zahmet vermekte olan yük üstünde,yani hep karnında toplanmıyor muydu? Bunun gibi can çekişenlerin bütün düşüncesi de,doğrudan doğruya ölüm mefhumundan ziyade,ölümün büsbütün ters olan ve kendilerini bir ağır yük altında gibi ezen bir soluk alma zorluğu,bir su içme ihtiyacı şeklinde tecelli eden elemli karanlık ve fakat hakiki cismani duygular üzerinde saplanıp kalmaz mı?

    Şu halde,Padoue ressamlarının meydana getirdikleri fazilet ve kabahat timsallerinde ne kadar çok realite mevcut olacaktı ki,ben,onları bizim gebe hizmetçiye benzetebiliyor ve gebe hizmetçiyi de bunlar derecesinde rumuzlu buluyordum...Demek ki,herhangi bir insan ruhunun (hiç değilse görünüşte) yapmakta bulunduğu faziletli bir hareketle alakadar olmayışında,daha doğrusu bunu adeta bilmeyerek yapışında estetik bir kıymetten başka,bir psikolojik veya (bazı alimlerin dediği gibi fiziognomonik) bir realitenin tezahürünü görmek lazım gelir...Nitekim,çok zaman sonra,hayatın tesadüfleri beni,nice kutsal ve hakiki sevapların işlenmekte olduğu müessese veya manastırlara sevkettiği vakit daha yakından gördüm ki buralarda çalışanların yüzünde umumiyetle hakim olan tavır bir cerrahın yüzündeki neşeli,müspet,kayıtsız ve sert ifadedir; evet,gördüm ki,fukaralara,hastalara,öksüz yavrulara yardım yoluna ömrünü vakfetmiş bu insanların yüzünde,insanlık acılarına karşı hiçbir merhamet,hiçbir şefkat,o acılarla karşılaşmaktan hasıl olma hiçbir kaygı ve korku alameti yoktur ve yüzler tam ve gerçek 'iyilik'in ekşi,sevimsiz ve ulvi çehresidir...'