Üstadın bazı şiirleri o dönemin geri kafalı alim geçinen zalimlerinedir de; kim diyebilir Akif korkmuştur diye,kendisi dindar birisi olmasına rağmen,din satan,gerçek müslüman olmayan zevatları bakın nasıl dizelere dökmüştür; Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile... Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile! Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir; Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir; Bu dizelerinden sonra kimi geri kafalılar Akif i gavur bile ilan etme hadsizliğini gösterbilmiştir..
Akif giyimde de kendi inkılabını yapmış,hiç zorunlu olmadığı halde; Mısır’da entari giyip dolaşmak yerine ceket, pantolon ve frenkgömleği giydiği gerekçesiyle “Hıristiyan Âkif, gavur Âkif” olarak tanımlanıyordu.
Her gün ulusal onurlar ve gururlar duyarak okuduğumuz ve çocuklarımıza öğrettiğimiz İstiklâl Marşımızın şairini “softa” gibi değerlendirmenin aslında yobazların eline koz vermek olduğunun acaba farkına varabildik mi?
Âkif’in karşılaştığı en ağır suçlama ise, “Balkan Harbi” sırasında düşmanın Türk halkına reva gördüğü eziyetler karşısında “tükürün yüzüne bu medeniyetin” dediği için bu aydınlar tarafından “geri kafalı adam” suçlamasına maruz bırakılmıştı. Mahalle Kahvesine hücum etmiş, orada vakit öldürüp tembellik yapanları eleştirdiği için bu kahvelerde vakit öldürmeyi entelektüel faaliyet sayanlar tarafından geleneklere saygısı olmayan “züppe” olarak yorumlanıyordu.Aslında Akif fakir halkları vampir gibi emen emperyal zümreye; yani medeniyetin tek dişi kalmış olanına ^^tükürün^^demiştir....
Üstada gerici diyen zümreler de olmuştur..O gerçek bir ilim adamı ve haysiyet düşkünüdür...İlimsiz,gerici hurafecileri de o dönemin tehlikeli diyebileceğimiz sözleriyle yermekten gari kalmaz..
Çalış dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun; Onun hesabına birçok hurafe uydurdun. Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya, Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya.”
Osman Zeki Üngör,suvarilerimizin İzmire girişini duyunca mutluluktan bir beste yapar,ne varki bu şahesere uygun bir şiir bulunanamamıştır..Buradan yola çıkılarak,halkın kurtuluşunu anlatacak bir şiir aranır ve ödülü 500 lira olan bir yarışma açılır...Ee,ödül büyük olunca 724 şair katılır..Akif naz yapar,gitmek istemez,cebinde 2 lirası olsa da,bu parayı kazanırsa ne olur sonra..Demezler mi istiklal marşını 500 liraya sattı diye? Ayrıca evde adam gibi bir ceketi yoktur Akif in,Kimseciklerden de isteyemez,ama nasıl olur,bu kıyafetle koskoca milli mücedele vermiş halkın meclisine gider...İşte bunlardır sebep katılmayışının..Ceket bir yana Akif parayı takar kafasına..10larca kez; kazanırsa bu parayı almayacağını söyler..O na söz verilir...O da emanet aldığı ceketle katılır bu yarışmaya..Şiiri dakikalarca alkışlanır,O artık milli şairdir..Kimbilir bu şiiri yazarken Akif,gözyaşlarından oluşturduğu kasavet hançeriyle de kendini mahvedip bitirmekteydi...500 lirayı alır,cebindeki o 2 lirayı da bu paraya katarak tam 502 lirayı Dar-ul mesai ye bağışlar(kadın ve çocuklara iş öğreten kurum) ..Kendine kalan vakur bir kalp ve o eski ceketidir....1936 yılında Peygamberin yaşında ölür Akif..sessiz sedasız,sırf istiklal marşı şairi diye kısa bir törenle defnedilir.....
Ortadoğu'da topraklar satılırken, Türkiye'de parsel parsel ruhumuz satılığa çıkartılmış haberimiz yok. O şanlı tarihten sanki sadece Filistin kalmış gibi geriye İstiklal Marşı kalmış. Etrafı kuşatılmış sancak...
Akif'i dertlendiren umumi hüzün yalnız kendi tarihinden yükselen ıstırap sayhaları değil bütün mazlum milletlerin, bütün islam dünyasının maruz kaldığı insafsız istismar faciasıdır. Emperyalizm hiçbir zaman Akif kadar müthiş bir düşman tanımamıştır. Akif hem bir ülkenin sesidir, hem de bütün bir kıtanın... Bu çığlığa kulaklarımızı ve gönlümüzü açık bulundurmazsak hatalarımızın sonu gelmez. 'Safahaf'i okuyun. Hem sonsuz bir zevk duyacaksınız hem de bir çok hakikatlere aşina olacaksınız. Hem bir edebiyat şöleni hem de bir iman tazelemek. Akiflere belki her zamandan çok bugün ihtiyacımız var.
Kaynak: Cemil Meriç, “İki Düşman Kardeş”, Türk Edebiyatı Dergisi, sayı 101, 1982, shf. 5-6 Arşiv: behremend
''Akif'i bütün buudlarıyla tanımak için kitabını elimizden düşürmemeliyiz. Fakat bir mabede girer gibi saygı ile ve sevgiyle eğilmeliyiz o sayfalara. Akif, her an tazedir. Zekâsı, sezişi ve imanıyla kördüğüm olmuş bir çok meseleyi aydınlığa kavuşturacak bir vicdandır Akif. Her namuslu insanın yol arkadaşı ve düşünce tarihimizin kilometre taşlarından biridir. Hiçbir şairimiz sömürgeci Avrupa’nın kepazeliklerini onun kadar isabetle sergilememiş ve hristiyan medeniyetinin kangranleşmiş yaralarını gözler önüne sermemiştir. ''
Kaynak: Cemil Meriç, “İki Düşman Kardeş”, Türk Edebiyatı Dergisi, sayı 101, 1982, shf. 5-6 arsıv: behremend
Mehmet Akif Ersoy bizim için sadece İstiklal marşımızın şairi değil aynı zamanda inandığı degerler ugrunda karşılıksız beklemeden yılmadan mücadele veren bir dava adamıdır. İstiklal Marşı bir milletin bağımsızlığının nekadar önemli olduğu ve bu bağımsızlık için yılmadan mücadele veremenin önemini Türk Milletine vermiştir
yalnız bi şair diil.... inanıyorum ki, ruhunun en derin noktasına kadar hissetmiş yazdıklarını, ya da ruhunun en derin noktalarında yaşayarak kaleme almış sözlerini... bunu istiklal marşımıza baktığımızda da görebiliyoruz...
M.Akif bölümünü devamlı kontrol ediyorum,biri yanlış bir bilgi verir de yanlış anlaşılır,O nun ruhuna bir sızı iner diye....Tüm şairler iyi ve kötü yönleriyle yaratılırken, Yarab! neden Akif i bukadar kusursuz ve Necip yarattın? Ey Akif,ismini duyunca gözlerim doluyor duygulanıyorum,cismini görsem ne olurdum acaba? ? Ey harab bağımızın yanık sesli bülbülü! Senin gösterdiğin yolu tutamadık,senin vatan dediğin kutsal emaneti satanlar bugün milli şair mertebesine yükseldi...Bizi affet.... Bence sen o Çanakkale şiirini kendine yazmışsın Akif! ,Eey şehitoğlu şehit isteme bizden makber,sana ahucunu açmış duruyor Peygamber...
Günümüzün kıytırık medya plazalarda banada bir ödül ayarlayın diye kıç yalayan kokuşmuş fare sürüsü kılıklı şairlerinden farklı gerçek bir şair.Dil emperyalizmi yüzünden ulusal marşımızın da sözlerini yazan bu büyük şairin bir çok şiirini Türkçe? ye çevirmeden anlayamadığımız sefahadin yazarı.
ey yari vefa güzini canım verdiyse melal destanım mutadın olan inayetinle susturma bu ru hi zarı dinle hep velvelei hayat dinse düşmez bu zavallı ruh yes'e olmazsa zemin zaman müsait feryadıma asuman müsait gönder bana sende neyse derdin yadında mı bir zamna ne derdin? müstakbeli almayıp hayale gel biz dalalım bu hasbihale edvarı hayat perde perde allah bilir ne var ilerde...
kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim onu dindirmek için kamçoı yerim çifte yerim adam aldır mada geç git diyemem aldırırım çiğnerim çiğnenirim hakkı tutar kaldırırırm
doğduğumdan beridir aşığım istiklalae ban hiç tasmalık etmilş değil altın lale yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum
Üstadın bazı şiirleri o dönemin geri kafalı alim geçinen zalimlerinedir de; kim diyebilir Akif korkmuştur diye,kendisi dindar birisi olmasına rağmen,din satan,gerçek müslüman olmayan zevatları bakın nasıl dizelere dökmüştür;
Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...
Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;
Bu dizelerinden sonra kimi geri kafalılar Akif i gavur bile ilan etme hadsizliğini gösterbilmiştir..
hani, milliyetin islam idi? kavmiyet ne?
sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine.
'arnavutluk' ne demek? var mı şeriatta yeri?
küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri!
arap'ın türk'e, laz'ın çerkez'e, yahut kürd'e
acem'in çinli'ye ruçhan mı varmış? nerede?
müslümanlıkta 'anasır' mı olurmuş? ne gezer?
fikr-i kavmiyeti telin ediyor peygamber
Fikrimce dizeleri ile irkciliga, milliyetcilige son noktayi koymustur.
Akif giyimde de kendi inkılabını yapmış,hiç zorunlu olmadığı halde; Mısır’da entari giyip dolaşmak yerine ceket, pantolon ve frenkgömleği giydiği gerekçesiyle “Hıristiyan Âkif, gavur Âkif” olarak tanımlanıyordu.
Halide Edip’in önerdiği Amerikan mandasına karşı çıktığı için, azınlıklar tarafından “ortaçağ kafalı tehlikeli adam” olarak değerlendiriliyordu.
Her gün ulusal onurlar ve gururlar duyarak okuduğumuz ve çocuklarımıza öğrettiğimiz İstiklâl Marşımızın şairini “softa” gibi değerlendirmenin aslında yobazların eline koz vermek olduğunun acaba farkına varabildik mi?
Âkif’in karşılaştığı en ağır suçlama ise, “Balkan Harbi” sırasında düşmanın Türk halkına reva gördüğü eziyetler karşısında “tükürün yüzüne bu medeniyetin” dediği için bu aydınlar tarafından “geri kafalı adam” suçlamasına maruz bırakılmıştı. Mahalle Kahvesine hücum etmiş, orada vakit öldürüp tembellik yapanları eleştirdiği için bu kahvelerde vakit öldürmeyi entelektüel faaliyet sayanlar tarafından geleneklere saygısı olmayan “züppe” olarak yorumlanıyordu.Aslında Akif fakir halkları vampir gibi emen emperyal zümreye; yani medeniyetin tek dişi kalmış olanına ^^tükürün^^demiştir....
Üstada gerici diyen zümreler de olmuştur..O gerçek bir ilim adamı ve haysiyet düşkünüdür...İlimsiz,gerici hurafecileri de o dönemin tehlikeli diyebileceğimiz sözleriyle yermekten gari kalmaz..
Çalış dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun;
Onun hesabına birçok hurafe uydurdun.
Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya,
Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya.”
Osman Zeki Üngör,suvarilerimizin İzmire girişini duyunca mutluluktan bir beste yapar,ne varki bu şahesere uygun bir şiir bulunanamamıştır..Buradan yola çıkılarak,halkın kurtuluşunu anlatacak bir şiir aranır ve ödülü 500 lira olan bir yarışma açılır...Ee,ödül büyük olunca 724 şair katılır..Akif naz yapar,gitmek istemez,cebinde 2 lirası olsa da,bu parayı kazanırsa ne olur sonra..Demezler mi istiklal marşını 500 liraya sattı diye? Ayrıca evde adam gibi bir ceketi yoktur Akif in,Kimseciklerden de isteyemez,ama nasıl olur,bu kıyafetle koskoca milli mücedele vermiş halkın meclisine gider...İşte bunlardır sebep katılmayışının..Ceket bir yana Akif parayı takar kafasına..10larca kez; kazanırsa bu parayı almayacağını söyler..O na söz verilir...O da emanet aldığı ceketle katılır bu yarışmaya..Şiiri dakikalarca alkışlanır,O artık milli şairdir..Kimbilir bu şiiri yazarken Akif,gözyaşlarından oluşturduğu kasavet hançeriyle de kendini mahvedip bitirmekteydi...500 lirayı alır,cebindeki o 2 lirayı da bu paraya katarak tam 502 lirayı Dar-ul mesai ye bağışlar(kadın ve çocuklara iş öğreten kurum) ..Kendine kalan vakur bir kalp ve o eski ceketidir....1936 yılında Peygamberin yaşında ölür Akif..sessiz sedasız,sırf istiklal marşı şairi diye kısa bir törenle defnedilir.....
Akif bize değil, biz kendimize yabancılaşmısız.
Ortadoğu'da topraklar satılırken, Türkiye'de parsel parsel ruhumuz satılığa çıkartılmış haberimiz yok. O şanlı tarihten sanki sadece Filistin kalmış gibi geriye İstiklal Marşı kalmış. Etrafı kuşatılmış sancak...
Akif'i dertlendiren umumi hüzün yalnız kendi tarihinden yükselen ıstırap sayhaları değil bütün mazlum milletlerin, bütün islam dünyasının maruz kaldığı insafsız istismar faciasıdır. Emperyalizm hiçbir zaman Akif kadar müthiş bir düşman tanımamıştır. Akif hem bir ülkenin sesidir, hem de bütün bir kıtanın... Bu çığlığa kulaklarımızı ve gönlümüzü açık bulundurmazsak hatalarımızın sonu gelmez. 'Safahaf'i okuyun. Hem sonsuz bir zevk duyacaksınız hem de bir çok hakikatlere aşina olacaksınız. Hem bir edebiyat şöleni hem de bir iman tazelemek. Akiflere belki her zamandan çok bugün ihtiyacımız var.
Kaynak: Cemil Meriç, “İki Düşman Kardeş”, Türk Edebiyatı Dergisi, sayı 101, 1982, shf. 5-6
Arşiv: behremend
''Akif'i bütün buudlarıyla tanımak için kitabını elimizden düşürmemeliyiz. Fakat bir mabede girer gibi saygı ile ve sevgiyle eğilmeliyiz o sayfalara. Akif, her an tazedir. Zekâsı, sezişi ve imanıyla kördüğüm olmuş bir çok meseleyi aydınlığa kavuşturacak bir vicdandır Akif. Her namuslu insanın yol arkadaşı ve düşünce tarihimizin kilometre taşlarından biridir. Hiçbir şairimiz sömürgeci Avrupa’nın kepazeliklerini onun kadar isabetle sergilememiş ve hristiyan medeniyetinin kangranleşmiş yaralarını gözler önüne sermemiştir. ''
Kaynak: Cemil Meriç, “İki Düşman Kardeş”, Türk Edebiyatı Dergisi, sayı 101, 1982, shf. 5-6
arsıv: behremend
Mehmet Akif Ersoy bizim için sadece İstiklal marşımızın şairi değil aynı zamanda inandığı degerler ugrunda karşılıksız beklemeden yılmadan mücadele veren bir dava adamıdır. İstiklal Marşı bir milletin bağımsızlığının nekadar önemli olduğu ve bu bağımsızlık için yılmadan mücadele veremenin önemini Türk Milletine vermiştir
yalnız bi şair diil....
inanıyorum ki, ruhunun en derin noktasına kadar hissetmiş yazdıklarını,
ya da ruhunun en derin noktalarında yaşayarak kaleme almış sözlerini...
bunu istiklal marşımıza baktığımızda da görebiliyoruz...
M.Akif bölümünü devamlı kontrol ediyorum,biri yanlış bir bilgi verir de yanlış anlaşılır,O nun ruhuna bir sızı iner diye....Tüm şairler iyi ve kötü yönleriyle yaratılırken, Yarab! neden Akif i bukadar kusursuz ve Necip yarattın?
Ey Akif,ismini duyunca gözlerim doluyor duygulanıyorum,cismini görsem ne olurdum acaba? ?
Ey harab bağımızın yanık sesli bülbülü! Senin gösterdiğin yolu tutamadık,senin vatan dediğin kutsal emaneti satanlar bugün milli şair mertebesine yükseldi...Bizi affet....
Bence sen o Çanakkale şiirini kendine yazmışsın Akif! ,Eey şehitoğlu şehit isteme bizden makber,sana ahucunu açmış duruyor Peygamber...
''Ağlarım,ağlatamam,hissederim,söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.'' MEHMET AKİF ERSOY
Karakter abidesi; Neyzen Tevfik'in Hocası; kendisine polis takibi reva görülen vatanperver...
cehennem olsa da gelen göğsümüzde söndürürüz
bu yol ki hak yoludur;
dönmek bilmeyiz yürürüz! !
'Allah bir daha bu memlekete İstiklal Marşı yazdırtmasın! ' diyen adam...
Günümüzün kıytırık medya plazalarda banada bir ödül ayarlayın diye kıç yalayan kokuşmuş fare sürüsü kılıklı şairlerinden farklı gerçek bir şair.Dil emperyalizmi yüzünden ulusal marşımızın da sözlerini yazan bu büyük şairin bir çok şiirini Türkçe? ye çevirmeden anlayamadığımız sefahadin yazarı.
allah rahmet eylesin şefaatlarından mahrum etmesin emsalini ve fikriyatını hakım kılsın inşallah.
allahın adamı
hatime fatiha olsun....bu gecelikte bu kadar...
ey leyl neharın olmasaydı
ey neşve humarın olmasaydı
bidarın iken uyanmasaydım
dünya var imiş uyanmasaydım...
ben razına olmasamda mahrem
hayranı kemalinim...
eşvakıma dar gelirde eb'ad
eyler fikrim fezalar icad..
ey yari vefa güzini canım
verdiyse melal destanım
mutadın olan inayetinle
susturma bu ru hi zarı dinle
hep velvelei hayat dinse
düşmez bu zavallı ruh yes'e
olmazsa zemin zaman müsait
feryadıma asuman müsait
gönder bana sende neyse derdin
yadında mı bir zamna ne derdin?
müstakbeli almayıp hayale
gel biz dalalım bu hasbihale
edvarı hayat perde perde
allah bilir ne var ilerde...
zalimin hasmıyı ama severim mazlumu
irticanın şu sizin lehçede manası bu mu
kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
onu dindirmek için kamçoı yerim çifte yerim
adam aldır mada geç git diyemem aldırırım
çiğnerim çiğnenirim hakkı tutar kaldırırırm
doğduğumdan beridir aşığım istiklalae
ban hiç tasmalık etmilş değil altın lale
yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum
kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum
uçbuçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam
hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam