Gün öyle bir gün ki, baba evladından kaçar, evlat annesineden… Ne mal fayda verir insana, ne de çoluk çocuk. İnsan amelleriyle başbaşa…
Gün öyle bir gün ki, mahşer gibi değil; mahşerin ta kendisi. Her insanın mutlaka göreceği, yaşayacağı bir gün. O gün ile aramızda sadece ölüm var…
Anlatan Hazreti Peygamber; Allah mahşer günü öncekileri ve sonrakileri tek bir düzlükte toplar. Bakan onlara bakar, çağıran onları işitir. Güneş onlara yaklaşır. Gam ve sıkıntı insanların tahammül edemeyecekleri dereceye ulaşır…
Öyle ki insanlar: “İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musunuz? Bizlere şefaat edecek birini bilmiyor musunuz? ” demeye başlarlar. Birbirlerine: “Babamız Adem var” derler ve O’na gelirler. “Ey Adem! Sen insanların babasısın. Allah seni kendi eliyle yarattı. Kendi ruhundan sana üfledi. Bütün isimleri sana öğretti. Meleklerine senin önünde secde ettirdi. Rabbin nezdinde bizim için şefaatte bulunmaz mısın? ” derler. Adem Aleyhisselam: “Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki; bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek. Aslında şefaate benim yüzüm yok. Çünkü cennette iken Allah beni o ağaca yaklaşmaktan men etmişti. Ben bu yasağa asi oldum. Nefsim…Nefsim…N efsim… Benden başkasına gidin. Nuh Aleyhisselam‘a gidin.” diyecek.
İnsanlar Nuh Aleyhisselam‘a gelecekler. “Ey Nuh! Sen yeryüzü ahalisine gönderilen Resullerin ilkisin. Allah seni çok şükreden bir kul; Abden şekûrâ diye isimlendirdi. İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun? Rabbin nezdinde bizim için şefaatte bulunmaz mısın? ” diyecekler. Nuh Aleyhisselam da şöyle diyecek: “Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki; bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek. Benim bir dua hakkım vardı. Ben onu kavminin aleyhine, beddua olarak yaptım. Nefsim…Nefsim…Nefsim… Benden başkasına gidin. İbrahim Aleyhisselam‘a gidin.”
İnsanlar İbrahim Aleyhisselam‘a gelecekler. “Ey İbrahim! Sen Allah’ın Peygamberi ve arz ahalisi içinde yegane Halilisin. Bize Rabbin nezdinde şefaat et. İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun? ” diyecekler. İbrahim Aleyhisselam onlara: “Rabbim bugün öyle bir gazaba gelmiş ki; bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek. Şefaat etmeye kendimde yüz de bulamıyorum. Nefsim…Nefsim…N efsim… Benden başkasına gidin. Musa Aleyhisselam‘a gidin.”
İnsanlar Musa Aleyhisselam‘a gelecekler. “Ey Musa! Sen Allah’ın Peygamberisin. Allah seni risaletiyle ve hususi kelamıyla insanlardan üstün kıldı. Bize Allah nezdinde şefaatte bulun.” Musa Aleyhisselam da: “Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki; bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek. Esasen Rabbim nezdinde şefaate yüzüm de yok. Çünkü ben öldürülmesiyle emrolunmadığım bir cana kıydım. Bugün ben mağfirete mazhar olursam bu bana yeter. Nefsim…Nefsim…N efsim… Benden başkasına gidin. İsa Aleyhisselam‘a gidin.” diyecek.
İnsanlar İsa Aleyhisselam‘a gelecekler. “Ey İsa! Sen Allah’ın Peygamberisin. Meryem’e attığı bir kelamısın. Ve kendinden bir ruhsun. Üstelik sen beşikteyken insanlarla konuşmuştun. Rabbin nezdinde bize şefaat et.” İsa Aleyhisselam da diğer peygamber kardeşleri gibi: “Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki; bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.” diyecek. Nefsim…Nefsim…N efsim… Benden başkasına gidin. Muhammed Aleyhisselam‘a gidin.” diyecek.
Ve insanlar bana gelecekler. “Ey Muhammed! Sen Allah’ın Peygamberisin. Bütün peygamberlerin sonuncususun. Allah senin geçmiş, gelecek bütün günahlarını mağfiret buyurdu. Bize Rabbin nezdinde şefaatte bulun. Şu içinde bulunduğumuz hali görmüyor musun? ” diyecekler. Bunun üzerine ben Arş’ın altına gideceğim. Rabbim için secdeye kapanacağım. Derken Allah, benden önce hiç kimse için açmadığı methü senaları benim için açacak. Ben onlarla Rabbime methü senalarda bulunacağım. Sonra: “EY MUHAMMED! BAŞINI KALDIR VE İSTE. İSTEDİĞİN SANA VERİLECEK. ŞEFAAT TALEP ET. ŞEFAATİN YERİNE GETİRELECEK.” denilecek. Ben de başımı kaldıracağım: “Ey Rabbim! Ümmetim.” “Ey Rabbim! Ümmetim.” “Ey Rabbim! Ümmetim.”
“EY MUHAMMED! ” denilecek. ÜMMETİNDEN HESABI OLMAYANLARI VE KALPLERİNDE HARDAL TANESİ KADAR İMAN BULUNANLARI CENNET KAPILARINDAN İÇERİ AL.” denilecek.
Gün öyle bir gün ki, baba evladından kaçar, evlat annesineden… Ne mal fayda verir insana, ne de çoluk çocuk. İnsan amelleriyle başbaşa…
Gün öyle bir gün ki, mahşer gibi değil; mahşerin ta kendisi. Her insanın mutlaka göreceği, yaşayacağı bir gün. O gün ile aramızda sadece ölüm var…
Artık okudum. Ve anladım neden bu kadar az tıklanan bir kelime olduğunu. Peyamii safanın en uzun sürede bitirdiğim, sürükleyiciliği diğer yapıtlarına göre kısır kalmış bir eseri. Hala anlayamadım niye bitirmekte zorlandığımı. Ama galiba ilk yazı denemelerinden biri olduğu için. Olsun buna da şapka çıkarmak boynumuzun borcu. Kalemi önünde eğileceğimiz yazarlar yok ki karşılaştıralım.
Peyami safanın okumaya vakit bulamadığım ender kitaplarından bir tanesi. İnşallah en kısa zamanda okuyacak ve onun muhayyilesindeki doyumsuzluğu yaşamaya devam edeceğim.
mahşer kıyametten sonra hesap ve bulusma yerıdır bunun sonucunda mahserde bulusmak uzere ey nazlı yarim gel gidelim bu topraklardan gidelim bu dunyada varmassak mahserde gununde bulusalım
İkinci sur’a üflendikten (nesha-i saniyeden) sonra insanların hepsinin diriltilerek kabirlerinden kalkıp muhakeme edilmeleri için toplandıkları yer anlamına gelir. Birinci neshada (sur’a ilk üflendiğinde) Allah’ın kalmasını dilediği melekler müstesna, canlıların hepsi ölecek, yerin ve göklerin nizamı bozulacaktır. Sonra göklerin ve genişletilen yerin nizamı başka bir şekilde sağlandıktan sonra ikinci nesha esnasında (sur’a ikinci defa üfürülünce) her insan ve cinnin ruhları, diriltilen bedenleri ile birleşir. Herkes, diriltildikten sonra, “mahşer” denilen yere sevkedilir ve burada toplanır. Diriltilen mahlukatın toplandıkları “mahşer” fevkalade geniş, düz, binasız ve yapısız yepyeni bir yer olacaktır. Peygamberimiz (s.a.v.) , “Kıyamet günü insanlar, halis undan yapılmış dümdüz ekmek gibi esmere yakın beyaz bir yer üzerinde toplanacaklardır” buyurmuştur. (Buhari)
İnsanlar ve cinler, mahşerde toplandıktan sonra muhakeme olunmak için çeşitli korku ve sıkıntılar içinde uzun müddet bekletileceklerdir. Bu müddetin bin ila ellibin yıl arası olduğu söylenir. Mahşer yerinde Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) ’in yerine “Livaü’l-Hamd” sancağı verilecektir. Başta Hz. Adem olmak üzere bütün peygamberler, Resulullah (s.a.v.) ’in sancağı altında toplanacaklardır. (Tirmizi)
Büyük bir adalet mahkemesi kurularak herkese dünya da yaptığı her iş sorulacak, amel defterleri verilecek ve mizan konulacaktır. Herkes küfr ve dalaletteki veya iman ve hidayetteki rehberleriyle birlikte çağırılacaktır. Bu konuda Kur’an da şöyle buyuruluyor: “O gün insan sınıflarından her birini rehberleriyle (izinden gittiği kimselerle birlikte) çağıracağız. Artık kimin kitabı (defteri) , sağından verilirse, onlar kitablarını en küçük haksızlığa uğratılmayarak okuyacaklardır.” (el-isra, 17/71) Herkese “amel defterini oku” denilecek (el-isra, 17/14) . Her insan da amel defterinde neler yazılı olduğunu anlayacaktır. “Yüce Allah, kula bu gün şahid olarak nefsin ve şahidler olarak Kiramen Katibin melekleri kafidir, der ve sonra ağzı mühürlenir ve azaları da dünyada neler yaptıklarını anlatır” (Müslim) . “O gün onların ağızlarını mühürleriz. işleyip kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şehadet eder” (Yasin, 36/65) .
mahşer ile ilgili herşey kuranda azılıdır ve peygamber efendimizde söylemiştir ölümden sonra gidilecek yer orada günahlar ve sevaplar tartılır biz buna inanıyoruz inanmıyanlar çok günahı olanlardır
en gec mehser günü Insanlik ne tür bir hata dolu yolda yürüdügünü anlayacak. Allah cümlemizin Günahini affetsin.Imani olmayanlara iman versin. (Amin) Inanmayan kardeslerimizi dislamayalim onlarda degil eksiklik bizlerde demekki yeterince Islamiyetin güzelliklerini ortaya koyamamisiz! ! ! !
mikelangelo'nun çok ünlü eserinin adıdır...bu eserde isa ve meryem merkezdedir ve bütün insanlar dehşet içerisindedir...isa nın solunda ondan vaadettiği cenneti isteyen sadık havarileri vardır...isa sol elini havaya kaldırmış vaziyettedir bu hareketiyle (yanlış hatırlamıyorsam) 3. mührü açmakta ve günahkar çlüleri diriltmektedir...eserdeki bütün figürler çıplaktır ve yüzlerinde aşırı bi korkmuşluk ve dehşete kapılma ifadesi vardır...eserin sol alt kısmında çirkin bir cehennem görevlisi melek (gerçekten çirkin bi görünümü var) günahkarları bir kayığa bindirmiş ve cezalandırmaya götürmektedir...eserde kimi insanlar suda kimileri karada kimileri de havada tasvir edilmiştir yani belli bi mekan yoktur...isa bütün figürlerden büyük çizilmiştir...eser sipariş üzerine bi kilise duvarına yapılmıştır...insanların kiliseden soğuyup ibadetten uzaklaştığı o dönemlerde yapılan bu eser ibadetin önemi belirtecek bazı detaylarla bezenmiştir mesela bunlardan çok günah işleyip cezalandırılması gereken ama ayrıca dünyada çok tesbih çektiği için mahşerde ona sarılmış bi vaziyette tasvir edilmiş insanlar vardır yani çektiği tesbihin bi bakıma şefaatine nail olan insanlar vardır eserde...eser çok karışık olup herşey anlaşılabilir yapılmıştır...eserde israfilin ilk suruyla yerle bir olmuş mekanlarla ikinci suruyla yeniden dirilen figürlerle de zenginleştirilmiştir... eser fresk tekniğinde yapılmıştır...devasa boyutlardadır ve yine bütün figürler bi mike klasiği olan adalelerle bezenmiştir...eser hakkında daha çok şey biliyorum ama parmaklarım ağrıdı artık bi ara devam ederim yada meraklılar cevap yzasın onlara devam ederim...
insanlarin öldükten sonra tekrar dirilmeleri demek olan ba's hadisesi gerceklesince, herkes mahser meydani denilen yerde toplanirlar. Esasen mahser, hasr olmak masdarindan türetilen, hasr olunacak mekan, hasrolunacak zaman, hasr olunmak, manalarina gelir.
ruz- u mahşer, mahser günü demektir, hesabin görülecegi gün anlami tasir.
Mahşer
Gün öyle bir gün ki, baba evladından kaçar, evlat annesineden…
Ne mal fayda verir insana, ne de çoluk çocuk.
İnsan amelleriyle başbaşa…
Gün öyle bir gün ki, mahşer gibi değil; mahşerin ta kendisi.
Her insanın mutlaka göreceği, yaşayacağı bir gün.
O gün ile aramızda sadece ölüm var…
Anlatan Hazreti Peygamber;
Allah mahşer günü öncekileri ve sonrakileri tek bir düzlükte toplar.
Bakan onlara bakar, çağıran onları işitir.
Güneş onlara yaklaşır.
Gam ve sıkıntı insanların tahammül edemeyecekleri dereceye ulaşır…
Öyle ki insanlar: “İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musunuz?
Bizlere şefaat edecek birini bilmiyor musunuz? ” demeye başlarlar.
Birbirlerine: “Babamız Adem var” derler ve O’na gelirler.
“Ey Adem! Sen insanların babasısın. Allah seni kendi eliyle yarattı.
Kendi ruhundan sana üfledi. Bütün isimleri sana öğretti.
Meleklerine senin önünde secde ettirdi.
Rabbin nezdinde bizim için şefaatte bulunmaz mısın? ” derler.
Adem Aleyhisselam: “Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki;
bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.
Aslında şefaate benim yüzüm yok.
Çünkü cennette iken Allah beni o ağaca yaklaşmaktan men etmişti. Ben bu yasağa asi oldum.
Nefsim…Nefsim…N efsim…
Benden başkasına gidin. Nuh Aleyhisselam‘a gidin.” diyecek.
İnsanlar Nuh Aleyhisselam‘a gelecekler.
“Ey Nuh! Sen yeryüzü ahalisine gönderilen Resullerin ilkisin.
Allah seni çok şükreden bir kul; Abden şekûrâ diye isimlendirdi.
İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun?
Rabbin nezdinde bizim için şefaatte bulunmaz mısın? ” diyecekler.
Nuh Aleyhisselam da şöyle diyecek:
“Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki;
bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.
Benim bir dua hakkım vardı. Ben onu kavminin aleyhine, beddua olarak yaptım.
Nefsim…Nefsim…Nefsim…
Benden başkasına gidin. İbrahim Aleyhisselam‘a gidin.”
İnsanlar İbrahim Aleyhisselam‘a gelecekler.
“Ey İbrahim! Sen Allah’ın Peygamberi ve arz ahalisi içinde yegane Halilisin.
Bize Rabbin nezdinde şefaat et. İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun? ” diyecekler.
İbrahim Aleyhisselam onlara:
“Rabbim bugün öyle bir gazaba gelmiş ki;
bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.
Şefaat etmeye kendimde yüz de bulamıyorum.
Nefsim…Nefsim…N efsim…
Benden başkasına gidin. Musa Aleyhisselam‘a gidin.”
İnsanlar Musa Aleyhisselam‘a gelecekler.
“Ey Musa! Sen Allah’ın Peygamberisin.
Allah seni risaletiyle ve hususi kelamıyla insanlardan üstün kıldı.
Bize Allah nezdinde şefaatte bulun.”
Musa Aleyhisselam da:
“Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki;
bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.
Esasen Rabbim nezdinde şefaate yüzüm de yok.
Çünkü ben öldürülmesiyle emrolunmadığım bir cana kıydım.
Bugün ben mağfirete mazhar olursam bu bana yeter.
Nefsim…Nefsim…N efsim…
Benden başkasına gidin. İsa Aleyhisselam‘a gidin.” diyecek.
İnsanlar İsa Aleyhisselam‘a gelecekler.
“Ey İsa! Sen Allah’ın Peygamberisin.
Meryem’e attığı bir kelamısın. Ve kendinden bir ruhsun.
Üstelik sen beşikteyken insanlarla konuşmuştun.
Rabbin nezdinde bize şefaat et.”
İsa Aleyhisselam da diğer peygamber kardeşleri gibi:
“Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki;
bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.” diyecek.
Nefsim…Nefsim…N efsim…
Benden başkasına gidin. Muhammed Aleyhisselam‘a gidin.” diyecek.
Ve insanlar bana gelecekler.
“Ey Muhammed! Sen Allah’ın Peygamberisin.
Bütün peygamberlerin sonuncususun.
Allah senin geçmiş, gelecek bütün günahlarını mağfiret buyurdu.
Bize Rabbin nezdinde şefaatte bulun.
Şu içinde bulunduğumuz hali görmüyor musun? ” diyecekler.
Bunun üzerine ben Arş’ın altına gideceğim.
Rabbim için secdeye kapanacağım.
Derken Allah, benden önce hiç kimse için açmadığı methü senaları benim için açacak.
Ben onlarla Rabbime methü senalarda bulunacağım.
Sonra:
“EY MUHAMMED!
BAŞINI KALDIR VE İSTE.
İSTEDİĞİN SANA VERİLECEK.
ŞEFAAT TALEP ET. ŞEFAATİN YERİNE GETİRELECEK.” denilecek.
Ben de başımı kaldıracağım:
“Ey Rabbim! Ümmetim.”
“Ey Rabbim! Ümmetim.”
“Ey Rabbim! Ümmetim.”
“EY MUHAMMED! ” denilecek.
ÜMMETİNDEN HESABI OLMAYANLARI
VE KALPLERİNDE HARDAL TANESİ KADAR İMAN BULUNANLARI
CENNET KAPILARINDAN İÇERİ AL.” denilecek.
Gün öyle bir gün ki, baba evladından kaçar, evlat annesineden…
Ne mal fayda verir insana, ne de çoluk çocuk.
İnsan amelleriyle başbaşa…
Gün öyle bir gün ki, mahşer gibi değil; mahşerin ta kendisi.
Her insanın mutlaka göreceği, yaşayacağı bir gün.
O gün ile aramızda sadece ölüm var…
Dursun Ali ERZİNCANLI
Gördüğüm senin cennetindi;
Sanki karanlıktı, kararlılıktı
Sondu,sonsuzdu
Bir yudum suydu
Kör kuyudan
Bildim denizin yandığını, yanıldığımı
Kandım
Âraftayım.
N.Zelal
Artık okudum. Ve anladım neden bu kadar az tıklanan bir kelime olduğunu. Peyamii safanın en uzun sürede bitirdiğim, sürükleyiciliği diğer yapıtlarına göre kısır kalmış bir eseri. Hala anlayamadım niye bitirmekte zorlandığımı. Ama galiba ilk yazı denemelerinden biri olduğu için. Olsun buna da şapka çıkarmak boynumuzun borcu. Kalemi önünde eğileceğimiz yazarlar yok ki karşılaştıralım.
Peyami safanın okumaya vakit bulamadığım ender kitaplarından bir tanesi. İnşallah en kısa zamanda okuyacak ve onun muhayyilesindeki doyumsuzluğu yaşamaya devam edeceğim.
Mahşer mi?
Hakikat mahşer!
buluşalım aşkım...............
mahşer kıyametten sonra hesap ve bulusma yerıdır bunun sonucunda
mahserde bulusmak uzere
ey nazlı yarim
gel gidelim
bu topraklardan gidelim
bu dunyada varmassak
mahserde gununde bulusalım
İkinci sur’a üflendikten (nesha-i saniyeden) sonra insanların hepsinin diriltilerek kabirlerinden kalkıp muhakeme edilmeleri için toplandıkları yer anlamına gelir. Birinci neshada (sur’a ilk üflendiğinde) Allah’ın kalmasını dilediği melekler müstesna, canlıların hepsi ölecek, yerin ve göklerin nizamı bozulacaktır. Sonra göklerin ve genişletilen yerin nizamı başka bir şekilde sağlandıktan sonra ikinci nesha esnasında (sur’a ikinci defa üfürülünce) her insan ve cinnin ruhları, diriltilen bedenleri ile birleşir. Herkes, diriltildikten sonra, “mahşer” denilen yere sevkedilir ve burada toplanır. Diriltilen mahlukatın toplandıkları “mahşer” fevkalade geniş, düz, binasız ve yapısız yepyeni bir yer olacaktır. Peygamberimiz (s.a.v.) , “Kıyamet günü insanlar, halis undan yapılmış dümdüz ekmek gibi esmere yakın beyaz bir yer üzerinde toplanacaklardır” buyurmuştur. (Buhari)
İnsanlar ve cinler, mahşerde toplandıktan sonra muhakeme olunmak için çeşitli korku ve sıkıntılar içinde uzun müddet bekletileceklerdir. Bu müddetin bin ila ellibin yıl arası olduğu söylenir. Mahşer yerinde Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) ’in yerine “Livaü’l-Hamd” sancağı verilecektir. Başta Hz. Adem olmak üzere bütün peygamberler, Resulullah (s.a.v.) ’in sancağı altında toplanacaklardır. (Tirmizi)
Büyük bir adalet mahkemesi kurularak herkese dünya da yaptığı her iş sorulacak, amel defterleri verilecek ve mizan konulacaktır. Herkes küfr ve dalaletteki veya iman ve hidayetteki rehberleriyle birlikte çağırılacaktır. Bu konuda Kur’an da şöyle buyuruluyor: “O gün insan sınıflarından her birini rehberleriyle (izinden gittiği kimselerle birlikte) çağıracağız. Artık kimin kitabı (defteri) , sağından verilirse, onlar kitablarını en küçük haksızlığa uğratılmayarak okuyacaklardır.” (el-isra, 17/71) Herkese “amel defterini oku” denilecek (el-isra, 17/14) . Her insan da amel defterinde neler yazılı olduğunu anlayacaktır. “Yüce Allah, kula bu gün şahid olarak nefsin ve şahidler olarak Kiramen Katibin melekleri kafidir, der ve sonra ağzı mühürlenir ve azaları da dünyada neler yaptıklarını anlatır” (Müslim) . “O gün onların ağızlarını mühürleriz. işleyip kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şehadet eder” (Yasin, 36/65) .
bilinmeyeni
Stephen King babamızın bir kipatı.
İnsanların hesaba çekileceği mekan
(Tabi bazıları hala alayda)
mahşer ile ilgili herşey kuranda azılıdır ve peygamber efendimizde söylemiştir
ölümden sonra gidilecek yer orada günahlar ve sevaplar tartılır biz buna inanıyoruz inanmıyanlar çok günahı olanlardır
İnansanız da inanmasanız da hepimiz mutlaka orada bulunacağız....
ve yine orada buluşacağız...
korkmayin bu kadar....cok günahiniz var galiba...
en gec mehser günü Insanlik ne tür bir hata dolu yolda yürüdügünü anlayacak. Allah cümlemizin Günahini affetsin.Imani olmayanlara iman versin. (Amin) Inanmayan kardeslerimizi dislamayalim onlarda degil eksiklik bizlerde demekki yeterince Islamiyetin güzelliklerini ortaya koyamamisiz! ! ! !
korkunç bir yer...Allah akibetimizi hayır etsin...
mikelangelo'nun çok ünlü eserinin adıdır...bu eserde isa ve meryem merkezdedir ve bütün insanlar dehşet içerisindedir...isa nın solunda ondan vaadettiği cenneti isteyen sadık havarileri vardır...isa sol elini havaya kaldırmış vaziyettedir bu hareketiyle (yanlış hatırlamıyorsam) 3. mührü açmakta ve günahkar çlüleri diriltmektedir...eserdeki bütün figürler çıplaktır ve yüzlerinde aşırı bi korkmuşluk ve dehşete kapılma ifadesi vardır...eserin sol alt kısmında çirkin bir cehennem görevlisi melek (gerçekten çirkin bi görünümü var) günahkarları bir kayığa bindirmiş ve cezalandırmaya götürmektedir...eserde kimi insanlar suda kimileri karada kimileri de havada tasvir edilmiştir yani belli bi mekan yoktur...isa bütün figürlerden büyük çizilmiştir...eser sipariş üzerine bi kilise duvarına yapılmıştır...insanların kiliseden soğuyup ibadetten uzaklaştığı o dönemlerde yapılan bu eser ibadetin önemi belirtecek bazı detaylarla bezenmiştir mesela bunlardan çok günah işleyip cezalandırılması gereken ama ayrıca dünyada çok tesbih çektiği için mahşerde ona sarılmış bi vaziyette tasvir edilmiş insanlar vardır yani çektiği tesbihin bi bakıma şefaatine nail olan insanlar vardır eserde...eser çok karışık olup herşey anlaşılabilir yapılmıştır...eserde israfilin ilk suruyla yerle bir olmuş mekanlarla ikinci suruyla yeniden dirilen figürlerle de zenginleştirilmiştir... eser fresk tekniğinde yapılmıştır...devasa boyutlardadır ve yine bütün figürler bi mike klasiği olan adalelerle bezenmiştir...eser hakkında daha çok şey biliyorum ama parmaklarım ağrıdı artık bi ara devam ederim yada meraklılar cevap yzasın onlara devam ederim...
Kac kacabilirsen :)
insanlarin öldükten sonra tekrar dirilmeleri demek olan ba's hadisesi gerceklesince, herkes mahser meydani denilen yerde toplanirlar. Esasen mahser, hasr olmak masdarindan türetilen, hasr olunacak mekan, hasrolunacak zaman, hasr olunmak, manalarina gelir.
ruz- u mahşer, mahser günü demektir,
hesabin görülecegi gün anlami tasir.