Yavuz Sultan Selimin böyle bir Şiiri yoktur diyen arkadaşlar bundan 30 yıl evelde Selahaddin eyubi için kürt diyen yoktu.Özetle bazı şeyler ya sonrada ortaya çıkıyor yada ekleniyor=) Ben her ikisindende memlunum
yazılara baktım ve çeşitli taralı yazıları gördüm ve haddim olmayarak tek tek cevaplamak istiyorum kendimce.... Yavuz sultan selimin yazısı hakkında pek birşey bilmiyorum ama bildiğim şu yavuz koyu bir sünniydi...yani o sadece gavurdan ve gavur olarak gördüğü şii ve alevilerden nefret ederdi...ayrıca yavuz sultan selimin çaldıran seferinde bölgedeki bütün kürt aşiretleri yavuza her türlü yardımı sağlamış ve orduya asker vermiştir...Bu sanırım millyetçi ve kürtlerle arası pek olmayan bir arkadaşın açtığı konu... ikincisi Ziya gökalp ile ilgili söz...bunuda söyleyen sanırım kürtçü bir arkadaş...ona da şunu söylemek istiyorum Ziya Gökalp Diyarbakırlı kürt oğlu kürttür....Ama kendisi tamamen Türkçülükle büyümüş ve en büyük turancılardandır...O kürt türk kardeşliğininin temel direklerinden biridir... Üçüncüsü ve artık sonuncusu.... Ve artık bunu söylemekten gerçekten sıkıldım::....TÜRKİYEDE KÜRT SORUNU YOKTUR....Türkiye devleti bakın Türk-iye yani Türkistan ile aynı anlama geliyor Türk yurdu demektir...ırkı anayasada belirtilmiş Türkçedir...ve azınlık olan rum ermeni yahudiler hariç kökeni ne olursa olsun herkes Türk sayılır...Dikkat edin Türktür demiyorum Türk sayılır diyorum ikisi farklı şey sakın ha faşizanlıkla karıştırılmasın.... Tabiki kürt kardeşlerimizi istedikleri gibi dillerini konuşacak geleneklerini yaşıyacaklar ama niyetler değişmesin.... Zaten gelenek dediğimiz herşeyimiz aynı.... Bayram gelenekleri kız isteme herşey aynı ayurı gayrı yok...
yavuz sultan selim han'ı canından bezdirip bir çeşmeye şu mısraları yazdırttıran ırk .. Kürde fırsat verme Ya Rab Deh-re sultan olmasın. Ayağını çarık sıksın Karnı bile doymasın. Vur sopayı, al haracı Asla iflah olmasın. Ol bu çeşmeden gavur içsin,rum içsin Kürde nasip olmasın. .. Yavuz sultan selim han'ın allahın bi hikmetiyle o dönemlerden çözdüğü türk olmayan türkiyeli vatandaş :)
Farklı bir irk,millet.Tabii uzun yıllardan beri Türk'lerle,Kürtler kardeşçe yaşamış,aynı amaç doğrultusunda hareket etmişlerdir.Tabii aynı topraklarda uzun yıollar yaşamış olmaları kültürlerinin,dillerinin,geleneklerininde homojen bir şekilde etkileşim göstererek bu günlere gelinmiştir.Fakat bazen yanlış, olayları kavramadan,kandırılılarak yanlış ve kabul edilemez yanlışlarda yapabiliyorlar.Buda eğitimsizlikten kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
bu azinlik siyasette, is dunyasinda alabildigince ozgur olup,dunyanin en kanli teror orgutunun propagandasini utanamadan yapabildigi halde hala baskidan soz etseydi, size yurtdisinda iftiralar atsaydi
Mustafa Kemal, Selanik’te değil de Musul’da doğmuş bir Osmanlı paşası olsaydı, Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle ve Kürtlerle birlikte gerçekleştirdikten sonra kurulmasına önayak olduğu cumhuriyetin adını “Kürdiye Cumhuriyeti” koysaydı, kendisi de Meclis kararıyla “Atakürt” adını alsaydı... Kürdiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına “Kürt” deneceği için hepimiz “Kürt” sayılsaydık, Taksim’e, Kadıköy’e, Kızılay Meydanı’na, Kordon’a “Ne mutlu Kürdüm diyene” pankartları asılsaydı... “Kürdiye’de” Türk olmadığı, herkesin aslında Kürt olduğu söylenseydi, kendilerini Türk sananların aslında “deniz Kürdü” oldukları iddia edilseydi... Kürtlerin “yedi bin yıllık” bir tarihi bulunduğunu, Anadolu’nun esas sahiplerinin Kürtler olduğunu, Moğolların, Hunların, Etrüsklerin aslında Kürtlerin atası sayıldığını, Osmanlıdaki Kürt paşalarının kahramanlıklarını derslerde okusaydık. Teoman, Cengiz, Atilla, Osman gibi isimler almamız yasaklansaydı, Berfin, Beruj, Tiruj, Nevruz gibi isimler almak zorunda kalsaydık... Türkçe televizyon kurulması yasak edilseydi, bütün televizyon yayınları Kürtçe yapılsaydı... Romanlarımızı, hikayelerimizi, şiirlerimizi Kürtçe yazmak zorunda kalsaydık, yalnızca Kürt şarkıları dinleseydik, gazetelerimizi Kürtçe çıkarsaydık... Okullarımızda yalnız Kürtçe okutulsaydı ve Türkçe okutulması yasaklansaydı... “Biz Türküz, bizim bir tarihimiz, bir dilimiz var” dediğimizde sorgusuz sualsiz hapislere atılsaydık. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Edirne’de polis sürekli olarak bizi izleseydi, “özel timler” bizim “Kürdiye Cumhuriyeti’ni” parçalamak isteyen “ayrılıkçılar olmamızdan” kuşkulanıp hepimize sürekli “suçlu” muamelesi yapsaydı, sırf Türk olduğumuz için hakaretlere uğrasaydık. 12 Eylül darbesinden sonra bütün batı bölgesindekiler hapishanelere doldurulsa, inanılmaz işkencelerden geçirilse, boğazlarına kadar çamurların içine battıkları hücrelere konsa, tazyikli sularla iç organları perişan edilse, azgın köpeklerle bacakları parçalansaydı... Evlerimiz basılsa, ayrılıkçı “Türk teröristlere” yardım ettiğimiz iddialarıyla apartmanlarımız yakılsa, biz evimizden bir eşya bile alamadan çıkarılıp, Diyarbakır’a, Hakkari’ye sürgüne gönderilerek, çadırlarda yaşamak zorunda bırakılsaydık... Biz Türkler buna razı olur muyduk, “işte hepiniz Kürdiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak birer Kürtsünüz, ayrıca Türklük diye niye tutturuyorsunuz, isterseniz başbakan bile olabilirsiniz” sözlerini bir hakkaniyet işareti olarak kabul eder miydik? Yoksa, Türk kimliğimizin, dilimizin, kültürümüzün, bu ülkenin “eşit” vatandaşları olarak kabul edilmesinde ısrarcı mı olurduk? Bu ülkenin Türk ve Kürt vatandaşları var ve tarih “Türk” çizgisinden yürümüş, bugün bizim “Türk” olarak kabul edemeyeceklerimizi Kürtlerin kabul etmesini istemişiz, bu yersiz istek sonunda patlamış, ülke önce teröre arkasından bir iç savaşa yuvarlanmış. Türkiye’nin bu kanlı karmaşadan “demokrasiyle” ve Kürt vatandaşların “kimliklerinin” kabulüyle kurtulacağına inanan insanlar, bu düşüncelerini dile getirdiklerinde, bizim yöneticilerle taraftarları hep aynı soruyu soruyor: - Nedir demokratik çözüm, nedir Kürt kimliği? Biz Türkler, bir “Kürdiye Cumhuriyeti’nde” yaşasaydık ne isteyeceksek, bu isteklerin bugün Kürtler tarafından dile getirilmesini kabul etmektir demokrasi. Kendimiz için isteyeceğimizi, bizimle eşit oldugunu kabul ettiğimiz insanlara vermemek için bu kadar kan dökmeye, ülkeyi bir çıkmaza sürüklemeye değer mi sizce?
Irk olarak genlerinde hainlik ya da vahşilik mi taşıyorlar? Neden insanlar sebepleri, kendi üzerlerinden atmak ya da başka amaçlarla farklı algılıyor? Belki 'neden? ' demek işlerine gelmiyordur. Ama olması gereken şeyler var. Kürt milleti ne yazık ki tarihin azizliğine uğramıştır...
tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna dememiş atalarımız.önemlı olan bundan ders alabilmektir. zamanında bu mılletı sagcı solcu dıe bolen gucler,sımdı ıse kurt turk dıe bolmeye calısıolar.piyon olarak kurt halkı kullanılıor.ama bu bızım tum kurtlere dusman oldumuzun kanıtı deıldır olmamalıda..fakat asıl amaç biziz bızım beynımızı yıkayıp kurdu kotu gosterıp onlarla aramızdakı yuzyıllık bağları koparmaya calısıolar.bızler turk mılletı olarak bu oyuna kanar ıcımızde kurt dusmanlıgı besler, sokaklarda taslı sopalı kavga edersek,o karanlık gucler asıl emellerıne ulasmıs olucaklar..işte kurt oyuna gelmıs olabılır ama bızım asla oyuna gelmememız lazım...lütfen bılınclı hareket edelım...
bizi bir birimize bağlayan değerleri vardı islam kardeşliği ümmet bilinci neyazikki cumhuriyet rejimi bunları yok etti asırlardır bir ümmet bilinci içinde yaşayan anadolu halkları şimdilerde bir birlerinin boğazını kesme noktasında.. soru şu 84. yıldır biz çocuklarımızı nasıl yetiştirmişizki şimdi bu belalarla vakit kaybediyoruz? bizim okullarda yaratılanı sev yaratandan ötürü felsefesi öğretilmedi..ektiklerimizin biçme zamanı gelmiştir bence... kolay gelsin kendilerinden başka kuş tanımayan modern kargalara...
Kardeştir değil, iç içe4 tek millettir. Kardeştir dersek kendimiz milleti bölmüş oluruz. PKK'nın da ekmeğine yağ süreriz. Milleti bu şekilde iki kelimeyle 'türk-Kürt' diye ifade ettikten sonra, Allah korıusun vatanın bölünmesi de kaçınılmaz hale gelir.
Türk milletini meydana getiren, fakat Oğuzlardan olmayan bir ırk. Şimdilerde ne yazık ki sömürgeciler tarafından kışkırtılarak, milletin bütününden kopartılmak istenen bu insanlarımız büyük ölçüde ırkçılığa saplanmış durumdalar. Onları bu durumdan kurtarmamız bir insanlık borcu. Türk milleti hiç bir parçasını düşmanlara yem etmez. Yörük-kürt-çerkez-laz-pomak-boşnak-arap-gürcü-dadaş-azeri...hepsi kardeş, hepsi TÜRK...
Türk milletini meydana getiren, fakat Oğuzlardan olmayan bir ırk. Şimdilerde ne yazık ki sömürgeciler tarafından kışkırtılarak, milletin bütününden kopartılmak istenen bu insanlarımız büyük ölçüde ırkçılığa saplanmış durumdalar. Onları bu durumdan kurtarmamız bir insanlık borcu. Türk milleti hiç bir parçasını düşmanlara yem etmez. Yörük-kürt-çerkez-laz-pomak-boşnak-arap-gürcü-dadaş-azeri...hepsi kardeş, hepsi TÜRK...
Mustafa Kemal, Selanik’te değil de Musul’da doğmuş bir Osmanlı paşası olsaydı, Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle ve Kürtlerle birlikte gerçekleştirdikten sonra kurulmasına önayak olduğu cumhuriyetin adını “Kürdiye Cumhuriyeti” koysaydı, kendisi de Meclis kararıyla “Atakürt” adını alsaydı... Kürdiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına “Kürt” deneceği için hepimiz “Kürt” sayılsaydık, Taksim’e, Kadıköy’e, Kızılay Meydanı’na, Kordon’a “Ne mutlu Kürdüm diyene” pankartları asılsaydı... “Kürdiye’de” Türk olmadığı, herkesin aslında Kürt olduğu söylenseydi, kendilerini Türk sananların aslında “deniz Kürdü” oldukları iddia edilseydi... Kürtlerin “yedi bin yıllık” bir tarihi bulunduğunu, Anadolu’nun esas sahiplerinin Kürtler olduğunu, Moğolların, Hunların, Etrüsklerin aslında Kürtlerin atası sayıldığını, Osmanlıdaki Kürt paşalarının kahramanlıklarını derslerde okusaydık. Teoman, Cengiz, Atilla, Osman gibi isimler almamız yasaklansaydı, Berfin, Beruj, Tiruj, Nevruz gibi isimler almak zorunda kalsaydık... Türkçe televizyon kurulması yasak edilseydi, bütün televizyon yayınları Kürtçe yapılsaydı... Romanlarımızı, hikayelerimizi, şiirlerimizi Kürtçe yazmak zorunda kalsaydık, yalnızca Kürt şarkıları dinleseydik, gazetelerimizi Kürtçe çıkarsaydık... Okullarımızda yalnız Kürtçe okutulsaydı ve Türkçe okutulması yasaklansaydı... “Biz Türküz, bizim bir tarihimiz, bir dilimiz var” dediğimizde sorgusuz sualsiz hapislere atılsaydık. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Edirne’de polis sürekli olarak bizi izleseydi, “özel timler” bizim “Kürdiye Cumhuriyeti’ni” parçalamak isteyen “ayrılıkçılar olmamızdan” kuşkulanıp hepimize sürekli “suçlu” muamelesi yapsaydı, sırf Türk olduğumuz için hakaretlere uğrasaydık. 12 Eylül darbesinden sonra bütün batı bölgesindekiler hapishanelere doldurulsa, inanılmaz işkencelerden geçirilse, boğazlarına kadar çamurların içine battıkları hücrelere konsa, tazyikli sularla iç organları perişan edilse, azgın köpeklerle bacakları parçalansaydı... Evlerimiz basılsa, ayrılıkçı “Türk teröristlere” yardım ettiğimiz iddialarıyla apartmanlarımız yakılsa, biz evimizden bir eşya bile alamadan çıkarılıp, Diyarbakır’a, Hakkari’ye sürgüne gönderilerek, çadırlarda yaşamak zorunda bırakılsaydık... Biz Türkler buna razı olur muyduk, “işte hepiniz Kürdiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak birer Kürtsünüz, ayrıca Türklük diye niye tutturuyorsunuz, isterseniz başbakan bile olabilirsiniz” sözlerini bir hakkaniyet işareti olarak kabul eder miydik? Yoksa, Türk kimliğimizin, dilimizin, kültürümüzün, bu ülkenin “eşit” vatandaşları olarak kabul edilmesinde ısrarcı mı olurduk? Bu ülkenin Türk ve Kürt vatandaşları var ve tarih “Türk” çizgisinden yürümüş, bugün bizim “Türk” olarak kabul edemeyeceklerimizi Kürtlerin kabul etmesini istemişiz, bu yersiz istek sonunda patlamış, ülke önce teröre arkasından bir iç savaşa yuvarlanmış. Türkiye’nin bu kanlı karmaşadan “demokrasiyle” ve Kürt vatandaşların “kimliklerinin” kabulüyle kurtulacağına inanan insanlar, bu düşüncelerini dile getirdiklerinde, bizim yöneticilerle taraftarları hep aynı soruyu soruyor: - Nedir demokratik çözüm, nedir Kürt kimliği? Biz Türkler, bir “Kürdiye Cumhuriyeti’nde” yaşasaydık ne isteyeceksek, bu isteklerin bugün Kürtler tarafından dile getirilmesini kabul etmektir demokrasi. Kendimiz için isteyeceğimizi, bizimle eşit oldugunu kabul ettiğimiz insanlara vermemek için bu kadar kan dökmeye, ülkeyi bir çıkmaza sürüklemeye değer mi sizce?
Yavuz Sultan Selimin böyle bir Şiiri yoktur diyen arkadaşlar bundan 30 yıl evelde Selahaddin eyubi için kürt diyen yoktu.Özetle bazı şeyler ya sonrada ortaya çıkıyor yada ekleniyor=) Ben her ikisindende memlunum
yazılara baktım ve çeşitli taralı yazıları gördüm ve haddim olmayarak tek tek cevaplamak istiyorum kendimce....
Yavuz sultan selimin yazısı hakkında pek birşey bilmiyorum ama bildiğim şu yavuz koyu bir sünniydi...yani o sadece gavurdan ve gavur olarak gördüğü şii ve alevilerden nefret ederdi...ayrıca yavuz sultan selimin çaldıran seferinde bölgedeki bütün kürt aşiretleri yavuza her türlü yardımı sağlamış ve orduya asker vermiştir...Bu sanırım millyetçi ve kürtlerle arası pek olmayan bir arkadaşın açtığı konu...
ikincisi Ziya gökalp ile ilgili söz...bunuda söyleyen sanırım kürtçü bir arkadaş...ona da şunu söylemek istiyorum Ziya Gökalp Diyarbakırlı kürt oğlu kürttür....Ama kendisi tamamen Türkçülükle büyümüş ve en büyük turancılardandır...O kürt türk kardeşliğininin temel direklerinden biridir...
Üçüncüsü ve artık sonuncusu....
Ve artık bunu söylemekten gerçekten sıkıldım::....TÜRKİYEDE KÜRT SORUNU YOKTUR....Türkiye devleti bakın Türk-iye yani Türkistan ile aynı anlama geliyor Türk yurdu demektir...ırkı anayasada belirtilmiş Türkçedir...ve azınlık olan rum ermeni yahudiler hariç kökeni ne olursa olsun herkes Türk sayılır...Dikkat edin Türktür demiyorum Türk sayılır diyorum ikisi farklı şey sakın ha faşizanlıkla karıştırılmasın....
Tabiki kürt kardeşlerimizi istedikleri gibi dillerini konuşacak geleneklerini yaşıyacaklar ama niyetler değişmesin....
Zaten gelenek dediğimiz herşeyimiz aynı....
Bayram gelenekleri kız isteme herşey aynı ayurı gayrı yok...
Yavuz Selim 13 lü veya 15 li hece ölçüsü kullanır doğal olarak sallamayın! ! !
Lakin yok böyle bir millet.
yavuz sultan selim han'ı canından bezdirip bir çeşmeye şu mısraları yazdırttıran ırk
..
Kürde fırsat verme Ya Rab Deh-re sultan olmasın.
Ayağını çarık sıksın Karnı bile doymasın.
Vur sopayı, al haracı Asla iflah olmasın.
Ol bu çeşmeden gavur içsin,rum içsin
Kürde nasip olmasın.
..
Yavuz sultan selim han'ın allahın bi hikmetiyle o dönemlerden çözdüğü türk olmayan türkiyeli vatandaş :)
kitabe olayın medyaya yansımasıyla 1999da silinmiştir
Kürtçe ortadogunun, arapca dahil en zengin dilidir. -Ziya Gökalp-
arkadaşlarım
eniştem ve yeğenim
Farklı bir irk,millet.Tabii uzun yıllardan beri Türk'lerle,Kürtler kardeşçe yaşamış,aynı amaç doğrultusunda hareket etmişlerdir.Tabii aynı topraklarda uzun yıollar yaşamış olmaları kültürlerinin,dillerinin,geleneklerininde homojen bir şekilde etkileşim göstererek bu günlere gelinmiştir.Fakat bazen yanlış, olayları kavramadan,kandırılılarak yanlış ve kabul edilemez yanlışlarda yapabiliyorlar.Buda eğitimsizlikten kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
sizde turk olarak bu ulkede ezici cogunluk oldugunuz halde devletinizin uniter yapisi dinamitlenmeye calisilsaydi,
her firsatta ulkenizde yasayan azinlik ayaklanma cikarip,sizi ve ulkenizin gelecegini yok etmeye calissaydi
bu azinligin yasadigi topraklar bizzat turk ulusunun kani ve alinteri ile kurulmus olsaydi,
bu azinligin yasadigi topraklar icin 4 tane kolordu ve sayisiz sehit feda edilmis olmasina ragmen mesrutiyeti sorgulansaydi
her gun masum insanlar bu azinlik tarafindan mayinla,pusu ile oldurulseydi,
hatta turistik bolgelerde yabancilar bile kurban edilseydi
anafartalar caddesini havaya ucurup 18-20 yasinda masum kadinlar bombayla havaya ucurulsaydi
bu azinlik siyasette, is dunyasinda alabildigince ozgur olup,dunyanin en kanli teror orgutunun propagandasini utanamadan yapabildigi halde hala baskidan soz etseydi, size yurtdisinda iftiralar atsaydi
acaba sizin tepkiniz ne olurdu?
Mustafa Kemal, Selanik’te değil de Musul’da doğmuş bir Osmanlı paşası olsaydı, Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle ve Kürtlerle birlikte gerçekleştirdikten sonra kurulmasına önayak olduğu cumhuriyetin adını “Kürdiye Cumhuriyeti” koysaydı, kendisi de Meclis kararıyla “Atakürt” adını alsaydı... Kürdiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına “Kürt” deneceği için hepimiz “Kürt” sayılsaydık, Taksim’e, Kadıköy’e, Kızılay Meydanı’na, Kordon’a “Ne mutlu Kürdüm diyene” pankartları asılsaydı... “Kürdiye’de” Türk olmadığı, herkesin aslında Kürt olduğu söylenseydi, kendilerini Türk sananların aslında “deniz Kürdü” oldukları iddia edilseydi... Kürtlerin “yedi bin yıllık” bir tarihi bulunduğunu, Anadolu’nun esas sahiplerinin Kürtler olduğunu, Moğolların, Hunların, Etrüsklerin aslında Kürtlerin atası sayıldığını, Osmanlıdaki Kürt paşalarının kahramanlıklarını derslerde okusaydık. Teoman, Cengiz, Atilla, Osman gibi isimler almamız yasaklansaydı, Berfin, Beruj, Tiruj, Nevruz gibi isimler almak zorunda kalsaydık... Türkçe televizyon kurulması yasak edilseydi, bütün televizyon yayınları Kürtçe yapılsaydı... Romanlarımızı, hikayelerimizi, şiirlerimizi Kürtçe yazmak zorunda kalsaydık, yalnızca Kürt şarkıları dinleseydik, gazetelerimizi Kürtçe çıkarsaydık... Okullarımızda yalnız Kürtçe okutulsaydı ve Türkçe okutulması yasaklansaydı... “Biz Türküz, bizim bir tarihimiz, bir dilimiz var” dediğimizde sorgusuz sualsiz hapislere atılsaydık. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Edirne’de polis sürekli olarak bizi izleseydi, “özel timler” bizim “Kürdiye Cumhuriyeti’ni” parçalamak isteyen “ayrılıkçılar olmamızdan” kuşkulanıp hepimize sürekli “suçlu” muamelesi yapsaydı, sırf Türk olduğumuz için hakaretlere uğrasaydık. 12 Eylül darbesinden sonra bütün batı bölgesindekiler hapishanelere doldurulsa, inanılmaz işkencelerden geçirilse, boğazlarına kadar çamurların içine battıkları hücrelere konsa, tazyikli sularla iç organları perişan edilse, azgın köpeklerle bacakları parçalansaydı... Evlerimiz basılsa, ayrılıkçı “Türk teröristlere” yardım ettiğimiz iddialarıyla apartmanlarımız yakılsa, biz evimizden bir eşya bile alamadan çıkarılıp, Diyarbakır’a, Hakkari’ye sürgüne gönderilerek, çadırlarda yaşamak zorunda bırakılsaydık... Biz Türkler buna razı olur muyduk, “işte hepiniz Kürdiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak birer Kürtsünüz, ayrıca Türklük diye niye tutturuyorsunuz, isterseniz başbakan bile olabilirsiniz” sözlerini bir hakkaniyet işareti olarak kabul eder miydik? Yoksa, Türk kimliğimizin, dilimizin, kültürümüzün, bu ülkenin “eşit” vatandaşları olarak kabul edilmesinde ısrarcı mı olurduk? Bu ülkenin Türk ve Kürt vatandaşları var ve tarih “Türk” çizgisinden yürümüş, bugün bizim “Türk” olarak kabul edemeyeceklerimizi Kürtlerin kabul etmesini istemişiz, bu yersiz istek sonunda patlamış, ülke önce teröre arkasından bir iç savaşa yuvarlanmış. Türkiye’nin bu kanlı karmaşadan “demokrasiyle” ve Kürt vatandaşların “kimliklerinin” kabulüyle kurtulacağına inanan insanlar, bu düşüncelerini dile getirdiklerinde, bizim yöneticilerle taraftarları hep aynı soruyu soruyor: - Nedir demokratik çözüm, nedir Kürt kimliği? Biz Türkler, bir “Kürdiye Cumhuriyeti’nde” yaşasaydık ne isteyeceksek, bu isteklerin bugün Kürtler tarafından dile getirilmesini kabul etmektir demokrasi. Kendimiz için isteyeceğimizi, bizimle eşit oldugunu kabul ettiğimiz insanlara vermemek için bu kadar kan dökmeye, ülkeyi bir çıkmaza sürüklemeye değer mi sizce?
Ahmet Altan
Herşeyi devletten bekleyen,devleti bölmek isteyenlere destek veren,sıkışınca bu vatan bizimde vatanımız diyen; Cahillerin bireyleridir.
bence kurt K_korku U_uzuntu R_ruya T_tutsakliktir
tesekur ederim
insan
Türklerin kürtler ile herhangi bir bağları yoktur olmamıştır.Ama bazı istisnalar vardır bu da kaideyi bozmaz.
Ne zaman sırtımızdaki hançelerini fark edicez.Ne zaman?
Irk olarak genlerinde hainlik ya da vahşilik mi taşıyorlar? Neden insanlar sebepleri, kendi üzerlerinden atmak ya da başka amaçlarla farklı algılıyor? Belki 'neden? ' demek işlerine gelmiyordur. Ama olması gereken şeyler var. Kürt milleti ne yazık ki tarihin azizliğine uğramıştır...
tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna dememiş atalarımız.önemlı olan bundan ders alabilmektir.
zamanında bu mılletı sagcı solcu dıe bolen gucler,sımdı ıse kurt turk dıe bolmeye calısıolar.piyon olarak kurt halkı kullanılıor.ama bu bızım tum kurtlere dusman oldumuzun kanıtı deıldır olmamalıda..fakat asıl amaç biziz bızım beynımızı yıkayıp kurdu kotu gosterıp onlarla aramızdakı yuzyıllık bağları koparmaya calısıolar.bızler turk mılletı olarak bu oyuna kanar ıcımızde kurt dusmanlıgı besler, sokaklarda taslı sopalı kavga edersek,o karanlık gucler asıl emellerıne ulasmıs olucaklar..işte kurt oyuna gelmıs olabılır ama bızım asla oyuna gelmememız lazım...lütfen bılınclı hareket edelım...
bizi bir birimize bağlayan değerleri vardı islam kardeşliği ümmet bilinci neyazikki cumhuriyet rejimi bunları yok etti asırlardır bir ümmet bilinci içinde yaşayan anadolu halkları şimdilerde bir birlerinin boğazını kesme noktasında..
soru şu 84. yıldır biz çocuklarımızı nasıl yetiştirmişizki şimdi bu belalarla vakit kaybediyoruz? bizim okullarda yaratılanı sev yaratandan ötürü felsefesi öğretilmedi..ektiklerimizin biçme zamanı gelmiştir bence... kolay gelsin kendilerinden başka kuş tanımayan modern kargalara...
ne dememiz lazım türk kürt kardeşitir (pkk) hariç dedim
Kardeştir değil, iç içe4 tek millettir. Kardeştir dersek kendimiz milleti bölmüş oluruz. PKK'nın da ekmeğine yağ süreriz. Milleti bu şekilde iki kelimeyle 'türk-Kürt' diye ifade ettikten sonra, Allah korıusun vatanın bölünmesi de kaçınılmaz hale gelir.
türk kürt kardeştir:::pkk::hariç
ayıranlar k.......ş...tir
Kürt benim icin ayni toprakta yasadigimiz kardes anlamina geliyor..ama kardesleri birbirine düsüren hainler cok...
yavuz sultan selim ileriyi görmüş..........
Ne milletimizin nede devletimizin bir parçası
ermeniye bile kucak açtık kardeşiz dedik
her gün milyonlarca konuşan hayvanla muhatap oluyoruz da kürt ü niye küçümsüyoruz onu anlamıyorum.......
her kürt pkklı değil... her pkk lı kürt değil..... anlamalıyız artık bunu
okuduğumuz okullarda cevremizdeki topluluklarda dhkp-c üyesi olan türkler yok mu? war o halde ne diye hala saplantılı bir düşünceyle uğraştayız.....
yavuz sultan selim ise yaptırdığı bir çeşmenin üstüne kendisine ait şu şiiri yazdırmıştır:
'allah'ım kürde fırsat verme dehre sultan olmasın,
pabuç ayağını sıksın, iflah olmasın.
vur sopayı, al haracı, karnı bile doymasın.
bu çeşmeden gavur içsin, rum içsin, kürde nasip olmasın.
Türk milletini meydana getiren, fakat Oğuzlardan olmayan bir ırk.
Şimdilerde ne yazık ki sömürgeciler tarafından kışkırtılarak, milletin bütününden kopartılmak istenen bu insanlarımız büyük ölçüde ırkçılığa saplanmış durumdalar.
Onları bu durumdan kurtarmamız bir insanlık borcu. Türk milleti hiç bir parçasını düşmanlara yem etmez. Yörük-kürt-çerkez-laz-pomak-boşnak-arap-gürcü-dadaş-azeri...hepsi kardeş, hepsi TÜRK...
Türk milletini meydana getiren, fakat Oğuzlardan olmayan bir ırk.
Şimdilerde ne yazık ki sömürgeciler tarafından kışkırtılarak, milletin bütününden kopartılmak istenen bu insanlarımız büyük ölçüde ırkçılığa saplanmış durumdalar.
Onları bu durumdan kurtarmamız bir insanlık borcu. Türk milleti hiç bir parçasını düşmanlara yem etmez. Yörük-kürt-çerkez-laz-pomak-boşnak-arap-gürcü-dadaş-azeri...hepsi kardeş, hepsi TÜRK...
BABAM KÜRT,ANNEM TÜRK.ŞİMDİ BEN NE OLUYORUM?
Mustafa Kemal, Selanik’te değil de Musul’da doğmuş bir Osmanlı paşası olsaydı, Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle ve Kürtlerle birlikte gerçekleştirdikten sonra kurulmasına önayak olduğu cumhuriyetin adını “Kürdiye Cumhuriyeti” koysaydı, kendisi de Meclis kararıyla “Atakürt” adını alsaydı... Kürdiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına “Kürt” deneceği için hepimiz “Kürt” sayılsaydık, Taksim’e, Kadıköy’e, Kızılay Meydanı’na, Kordon’a “Ne mutlu Kürdüm diyene” pankartları asılsaydı... “Kürdiye’de” Türk olmadığı, herkesin aslında Kürt olduğu söylenseydi, kendilerini Türk sananların aslında “deniz Kürdü” oldukları iddia edilseydi... Kürtlerin “yedi bin yıllık” bir tarihi bulunduğunu, Anadolu’nun esas sahiplerinin Kürtler olduğunu, Moğolların, Hunların, Etrüsklerin aslında Kürtlerin atası sayıldığını, Osmanlıdaki Kürt paşalarının kahramanlıklarını derslerde okusaydık. Teoman, Cengiz, Atilla, Osman gibi isimler almamız yasaklansaydı, Berfin, Beruj, Tiruj, Nevruz gibi isimler almak zorunda kalsaydık... Türkçe televizyon kurulması yasak edilseydi, bütün televizyon yayınları Kürtçe yapılsaydı... Romanlarımızı, hikayelerimizi, şiirlerimizi Kürtçe yazmak zorunda kalsaydık, yalnızca Kürt şarkıları dinleseydik, gazetelerimizi Kürtçe çıkarsaydık... Okullarımızda yalnız Kürtçe okutulsaydı ve Türkçe okutulması yasaklansaydı... “Biz Türküz, bizim bir tarihimiz, bir dilimiz var” dediğimizde sorgusuz sualsiz hapislere atılsaydık. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Edirne’de polis sürekli olarak bizi izleseydi, “özel timler” bizim “Kürdiye Cumhuriyeti’ni” parçalamak isteyen “ayrılıkçılar olmamızdan” kuşkulanıp hepimize sürekli “suçlu” muamelesi yapsaydı, sırf Türk olduğumuz için hakaretlere uğrasaydık. 12 Eylül darbesinden sonra bütün batı bölgesindekiler hapishanelere doldurulsa, inanılmaz işkencelerden geçirilse, boğazlarına kadar çamurların içine battıkları hücrelere konsa, tazyikli sularla iç organları perişan edilse, azgın köpeklerle bacakları parçalansaydı... Evlerimiz basılsa, ayrılıkçı “Türk teröristlere” yardım ettiğimiz iddialarıyla apartmanlarımız yakılsa, biz evimizden bir eşya bile alamadan çıkarılıp, Diyarbakır’a, Hakkari’ye sürgüne gönderilerek, çadırlarda yaşamak zorunda bırakılsaydık... Biz Türkler buna razı olur muyduk, “işte hepiniz Kürdiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak birer Kürtsünüz, ayrıca Türklük diye niye tutturuyorsunuz, isterseniz başbakan bile olabilirsiniz” sözlerini bir hakkaniyet işareti olarak kabul eder miydik? Yoksa, Türk kimliğimizin, dilimizin, kültürümüzün, bu ülkenin “eşit” vatandaşları olarak kabul edilmesinde ısrarcı mı olurduk? Bu ülkenin Türk ve Kürt vatandaşları var ve tarih “Türk” çizgisinden yürümüş, bugün bizim “Türk” olarak kabul edemeyeceklerimizi Kürtlerin kabul etmesini istemişiz, bu yersiz istek sonunda patlamış, ülke önce teröre arkasından bir iç savaşa yuvarlanmış. Türkiye’nin bu kanlı karmaşadan “demokrasiyle” ve Kürt vatandaşların “kimliklerinin” kabulüyle kurtulacağına inanan insanlar, bu düşüncelerini dile getirdiklerinde, bizim yöneticilerle taraftarları hep aynı soruyu soruyor: - Nedir demokratik çözüm, nedir Kürt kimliği? Biz Türkler, bir “Kürdiye Cumhuriyeti’nde” yaşasaydık ne isteyeceksek, bu isteklerin bugün Kürtler tarafından dile getirilmesini kabul etmektir demokrasi. Kendimiz için isteyeceğimizi, bizimle eşit oldugunu kabul ettiğimiz insanlara vermemek için bu kadar kan dökmeye, ülkeyi bir çıkmaza sürüklemeye değer mi sizce?
Ahmet Altan