tevbe suresi 109 Şimdi hayat binasını Allah kaygısı ve rızası temelleri üzere inşa eden kimse mi daha iyidir, ya yoksa binasını suyun altını oyduğu kırılgan bir yar üzerine yapıp sonunda da onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah zülmü içselleştiren bir toplumu doğru yola iletmez.
tevbe suresi 110 Yüreklerindeki kuşku (uçurumu) üzerine inşa ettikleri (hayat) binası, ancak yüreklerini paramparça edinceye kadar dayanacaktır. Allah hem (onların bu halini) bilen, hem de hikmeti gereği (buna izin veren) dir. (Mustafa İslamoğlu mealinden)
mushaf; Hz.Ebubekir çağrıda bulundu. -Bu kitaba bir ad bulalım Öneriler -İncil diyelim! -Hoş karşılanmadı -Sifr densin! -O yahudilerin İbn Mesut'un önerisi; -Habeşte bir kitap gördüm mushaf diyorlar ad,bu olsun! ilk defa resmi olarak Kuran'a,Mushaf adı konuldu.
naziat da (30.ayet) geçiyor dediğiniz yer ancak.orada anlatılan var olan bir şeyi yaymak,düzenlemek tir.yeryüzünü önce yarattı ancak semadan sonra düzenledi yaydı.orada anlatılan budur.yani kuran-i kerim hakkında insanları bilmeden yönlendirmemek lazım ki kuran da bu tarz yanlış anlamalara da yer yoktur.saygılarmla...
Oku! ..Yaratan Rabbinin Adıyla...(1/1) Rahman ve Rahîm Olan Allah'ın Adıyla Oku! .. ((Kur'an'ı Ehl-i Beyt ile Ayetleri Sahih Hadisler ile Tefsir Ediniz...))
1. De ki: 'Ey nankör kâfirler!
2. Kulluk etmem sizin kulluk ettiğinize.
3. Siz de ibadet etmezsiniz benim ibadet ettiğime.
4. Kul değilim sizin taptığınıza,
5. Ve ibadet edenler değilsiniz benim ibadet ettiğime.
Oku! ..Yaratan Rabbinin Adıyla...(1/1) Rahman ve Rahîm Olan Allah'ın Adıyla Oku! .. ((Kur'an'ı Ehl-i Beyt ile Ayetleri Sahih Hadisler ile Tefsir Ediniz...))
1. Münafıklar sana geldiklerinde: 'Senin kesinlikle Allah'ın elçisi olduğuna tanıklık ederiz.' derler. Senin kesinlikle O'nun elçisi olduğunu Allah zaten biliyor. Ve Allah tanıklık eder ki, münafıklar kesinlikle yalancıdırlar.
2. Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne kötüdür!
3. Bu durumun sebebi şudur: Onlar iman ettiler, sonra küfre saptılar da kalpleri üzerine mühür basıldı. Artık onlar incelikleri anlamazlar.
4. Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış keresteler/Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar!
5. Onlara, 'Hadi gelin, Allah resulü sizin için af dilesin! ' dendiğinde kafalarını öteye çevirirler. Ve sen onların böbürlenmiş bir halde dönüp gittiklerini görürsün.
6. Sen onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı kalacaktır. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele iletmez.
7. Onlar: 'Allah resulünün yanındakilere infak edip bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler! ' diyen kişilerdir. Oysaki göklerin ve yerin hazineleri, Allah'ın tekelindedir. Ama münafıklar bunu anlamazlar.
8. Şöyle derler: 'Eğer Medine'ye dönersek, yemin olsun ki, itibarlı ve baskın olan, ezik ve zayıf olanı oradan çıkaracaktır! ' Güç ve itibar Allah'a, onun resulüne ve iman sahiplerine özgüdür. Ama münafıklar bunu bilmezler.
9. Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız, sizi, Allah'ı anmaktan/Allah'ın zikri olan Kur'an'dan alıkoymasın! Böyle bir şey yapanlar, hüsrana uğramışların ta kendileridir.
10. Sizden birine ölüm gelip de, 'Ey Rabbim, yakın bir süreye kadar beni geciktirseydin de içtenliğimi belgelemek için birşeyler vererek iyilik ve barış sevenler olsaydım! ' demesinden önce, size rızık olarak verdiklerimizden dağıtın.
11. Allah, süresi gelmiş olan bir canı geriye asla bırakmaz! Ve Allah, yapıp etmekte olduklarınızı çok iyi haber almaktadır.
Oku! ..Yaratan Rabbinin Adıyla...(1/1) Rahman ve Rahîm Olan Allah'ın Adıyla Oku! .. ((Kur'an'ı Ehl-i Beyt ile Ayetleri Sahih Hadisler ile Tefsir Ediniz...))
6. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.
7. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır.
8. O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır.
9. Namazlarını/dualarını korumaya devam ederler onlar.
10. İşte bunlardır mirasçı olanlar;
11. Ki, Firdevs cennetine mirasçı olurlar, onda sürekli kalırlar.
12. Yemin olsun ki, biz insanı topraktan oluşan bir özden yarattık.
13. Sonra onu çok dayanaklı bir karargâhta bir damlacık yaptık.
14. Sonra o damlacığı bir embriyo halinde yarattık, sonra o embriyoyu bir et parçası halinde yarattık, sonra o et parçasını bir kemik halinde yarattık ve nihayet o kemiğe de bir et giydirdik. Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk. Yaratıcıların en güzeli Allah'ın kudret ve sanatı ne yücedir!
15. Sonra, siz bütün bunların ardından mutlaka öleceksiniz.
16. Sonra, siz kıyamet gününde yeniden diriltileceksiniz.
17. Yemin olsun, biz sizin üstünüzde yedi yol yarattık! Ve biz yaratılıştan/yaratılmışlardan gafil de değiliz.
18. Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz!
19. Onunla size hurmalardan ve üzümlerden bahçeler yetiştirdik, onlarda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyorsunuz.
20. Ve bir ağaç da yetiştirdik ki, Tûr-i Sina'dan çıkar, yağlı olarak biter; yiyenlere katıktır.
21. Davarlarda da sizin için elbette bir ibret vardır! Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz. Onlarda sizin için birçok yarar var. Onlardan yiyorsunuz da.
22. Hem onlar üzerinde hem de gemiler üzerinde taşınıyorsunuz.
23. Yemin olsun, Nûh'u toplumuna resul olarak gönderdik de o şöyle dedi: 'Ey toplumum! Allah'a kulluk/ibadet edin! O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ sakınmayacak mısınız? '
24. Toplumu içinden inkârcı kodaman grup şöyle dedi: 'Bu adam, sizin gibi bir insandan başka şey değil; size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, melekler indirirdi. Biz ilk atalarımız arasında böyle bir şey duymadık.'
25. 'Cinnet getirmiş bir adamdan başkası değildir o. Belli bir süreye kadar göz altında tutun onu.'
26. Nûh şöyle yakardı: 'Rabbim, beni yalanlamaları karşısında yardım et bana! '
27. Bunun üzerine biz, Nûh'a şöyle vahyettik: 'Gözlerimizin önünde ve vahyimize uygun olarak gemiyi yap. Emrimiz gelip tandır kaynayınca, ailenle birlikte her türden iki çifti gemiye sok. İçlerinden, haklarında daha önce hüküm verilmiş olanları dışta bırak. Zulmetmiş olanlar hakkında bana yakarıp durma. Onlar kesinlikle boğulacaklardır.'
28. Sen, yanındakilerle birlikte geminin üzerine çıktığında şöyle de: 'Zalimler topluluğundan bizi kurtaran Allah'a hamt olsun! '
29. Şunu da söyle: 'Rabbim, beni bereketli bir yere indir! Sen, konuk ağırlayanların en hayırlısısın.'
30. Biz onları imtihan ediyor idiysek de bunda elbette ibretler vardır!
31. Sonra onların ardından başka bir nesil oluşturduk.
32. Onlara da içlerinden şu yolda tebliğde bulunan bir resul gönderdik: Allah'a kulluk/ibadet edin. O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ ürpermiyor musunuz?
33. Toplumunun, dünya hayatında servet ve refaha ulaştırdığımız halde inkâra sapıp âhiretteki buluşmayı yalanlayan kodaman takımı şöyle dedi: 'Bu adam, sadece sizin gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor.'
34. 'Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz, o takdirde mutlaka hüsrana uğrayanlar olursunuz.'
35. 'Size, ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra tekrar meydana çıkarılacağınızı mı vaat ediyor? '
36. 'Heyhat! Size vaat edilen o şey ne kadar uzak! '
37. 'Hayat, şu dünya hayatımızdan başkası değildir. Ölürüz, yaşarız ama biz tekrar diriltilecek değiliz.'
38. 'O, yalan düzüp Allah'a iftira eden bir adamdan başkası değil. Biz ona inanmıyoruz.'
39. O peygamber şöyle yakardı: 'Rabbim, beni yalanlamaları karşısında yardım et bana! '
40. Allah buyurdu: 'Biraz sonra kesinlikle pişman olacaklar.'
41. Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!
42. Sonra onların arkasından başka nesiller oluşturduk.
43. Hiçbir ümmet ne süresinden ileri geçebilir ne de geri kalır.
44. Sonra, resullerimizi art arda gönderdik. Hangi ümmete resulü geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsane yaptık. Dönmeze gitsin iman etmeyen bir topluluk!
45. Sonra, Mûsa ile kardeşi Hârun'u mucizelerimizle, açık bir kanıtla gönderdik;
46. Firavun'a ve kodamanlarına. Ancak kibre saptılar, çünkü kendilerini büyük gören bir topluluktu onlar.
47. Şöyle dediler: 'Kendilerine bağlı toplum bize kulluk-kölelik ederken, biz kalkıp bizim gibi iki insan olan şu adamlara mı inanacağız? '
48. İkisini de yalanladılar, böylece helâk edilenler arasına katıldılar.
49. Yemin olsun, Mûsa'ya o Kitap'ı vermiştik ki, hidayete erebilsinler.
50. Meryem'in oğluyla annesini birer ayet kıldık ve onları oturmaya uygun pınarlı bir tepeye yerleştirdik.
51. Ey resuller! Güzel ve temiz şeylerden yiyin ve barışa, hayra yönelik iş yapın! Çünkü ben, yapmakta olduğuklarınızı çok iyi bilmekteyim.
52. İşte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ve ben de sizin Rabbinizim; o halde benden sakının!
53. Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırılmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.
54. Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.
55. Sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve oğullarla güçlendiriyoruz onları,
56. Ve iyiliklerine koşuyoruz. Hayır, farkında olmuyorlar.
57. Onlar ki, Rablerine saygıdan titrerler,
58. Onlar ki, Rablerinin ayetlerine iman ederler,
59. Onlar ki, Rablerine ortak koşmazlar,
60. Onlar ki, verdiklerini, Rablerine dönecekleri için kalpleri ürpererek verirler;
61. İşte bunlar, hayırlarda yarışırlar. Ve hayırlarda önde gidenler de onlardır.
62. Biz, hiçbir benliğe gücünün yeteceğinden daha azını yüklemenin dışında bir teklifte bulunmayız. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez.
63. Fakat onların kalpleri bundan gaflet içindedir. Onların bundan başka da işleri vardır ki, hep o işler için çalışmaktadırlar.
64. Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda, hemen bağırıp dövünmeye başlarlar.
65. 'Bağırıp dövünmeyin bugün, bizim karşımızda kimseden yardım göremezsiniz.'
66. 'Ayetlerimiz size okunuyordu da siz ökçeleriniz üzerine gerisin geri dönüyordunuz.'
67. 'Ona karşı büyüklük taslayarak, gece boyunca hezeyanlar savuruyordunuz.'
68. Sözü gereğince düşünmediler de ondan mı, yoksa kendilerine ilk atalarına gelmeyen bir şey geldi diye mi?
69. Yoksa resullerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar?
70. Yoksa, 'Onda bir cinnet mi var' diyorlar! Hayır, o kendilerine hakkı getirdi ama onların çoğu haktan tiksinen kişilerdir.
71. Eğer hak onların keyiflerine uysaydı, gökler de yer de bunların içindekiler de kesinlikle fesada uğrardı. Hayır, biz onlara zikirlerini/Kur'anlarını getirdik ama onlar zikirlerinden/Kur'anlarından yüz çeviriyorlar.
72. Yoksa onlardan bir vergi mi istiyorsun? Rabbinin vereceği daha hayırlıdır. Rızık verenlerin en hayırlısıdır O.
73. Şu bir gerçek ki, sen onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.
74. Ama âhirete inanmayanlar, o yoldan hep yan çiziyorlar.
75. Eğer biz onlara acıyıp da üstlerindeki sıkıntıyı kaldırsaydık, azgınlıkları içinde sersem sersem bocalamaya devam edeceklerdi.
76. Yemin olsun, biz onları azapla yakaladık. Ama yine de Rablerine boyun eğmediler. Sığınıp yakarmıyorlar.
77. Nihayet, üzerlerine şiddetli bir azabın kapısını açtığımızda hemencecik ümitsizliğe düşüverecekler.
78. Allah odur ki; sizin için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
79. Sizi yeryüzünde yaratıp yayan da O'dur. O'nun huzurunda haşredileceksiniz.
80. O hayat veriyor, O öldürüyor. Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişi O'nun için. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
81. İşin doğrusu şu: Onlar da öncekilerin söylediği gibi söylediler.
82. Dediler ki: 'Ölüp, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı, gerçekten o zaman mı diriltileceğiz? '
83. 'Yemin olsun, biz de bizden önce atalarımız da bununla tehdit edildik. Öncekilerin masallarından başka bir şey değil bu! '
84. De ki: 'Eğer biliyorsanız, yeryüzü ve içindekiler kimindir? '
88. Şunu da sor: 'Eğer biliyorsanız söyleyin. Kimdir o, her şeyin melekûtu/aslı-esası elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup gözetilmeyen? '
89. 'Allah'tır! ' diyecekler. De ki: 'Nasıl oluyor da büyüleniyorsunuz? '
90. Hayır, hayır! Biz onlara hakkı getirdik ama onlar tam anlamıyla yalancıdırlar.
91. Allah, çocuk edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur. Eğer böyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını yok ederdi ve mutlaka biri ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah'ın şanı onların nitelendirmelerinden yücedir, arınmıştır.
92. Gözle görülmeyeni de görüleni de bilendir O. Uzaktır onların ortak koştuklarından.
93. De ki: 'Rabbim, tehdit edildikleri şeyi bana mutlaka göstereceksen,
94. Beni o zalimler topluluğunun içinde tutma Rabbim! '
95. Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kadiriz.
96. En güzel olan neyse onunla sav kötülüğü. Onların nasıl nitelendirme yaptıklarını biz daha iyi biliriz.
97. Ve de ki: 'Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım! '
98. 'Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim! '
99. Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der: 'Rabbim, beni geri döndürün;
100. Döndürün ki, o arkada bıraktığım yerde iyi bir iş yapayım.' Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Ötelerinde, dirilecekleri güne kadar bir berzah vardır.
101. Sûra üfürüldüğünde, aralarında artık soy-sop/şuna-buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini soruşturamazlar da.
102. Artık kimin tartıları ağır gelirse onlar kurtulmuş olacaklardır.
103. Tartıları hafif gelenler ise kendilerini kayba uğratanlar, uzun süre cehennemde kalanlar olacaklardır.
104. Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde sırıtıp kalacaklar.
105. 'Ayetlerim size okunmadı mı? ' Ve siz onları yalanlamıyor muydunuz? '
106. Derler ki: 'Rabbimiz, bahtsızlığımız bize baskın çıktı. Sapıp gitmiş bir topluluk olduk biz.'
107. 'Rabbimiz, çıkar bizi oradan. Eğer bir daha aynısını yaparsak, gerçekten zalimler olacağız.'
108. Buyurur: 'Yıkılıp gidin oraya, konuşmayın benimle! '
109. Kullarımdan bir zümre 'Rabbimiz, inandık; affet bizi, acı bize, sen merhametlilerin en hayırlısısın' diyorken,
110. Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi/Kur'anımı size unutturdular. Siz onlara hep gülüyordunuz.
111. Bugün onlara ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır.
112. Buyurur: 'Yeryüzünde yıllar sayısıyla ne kadar kaldınız? '
113. Derler: 'Bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara sor.'
114. Buyurdu: 'Sadece birazcık kaldınız. Keşke biliyor olsaydınız.'
115. 'Sizi, boş yere yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız? '
116. Yücelerden yücedir, o hak padişah olan Allah! İlah yok O'ndan başka. O şanlı arşın Rabbidir O!
117. Kim Allah'ın yanında, hakkında hiçbir kanıt olmayan bir başka ilaha yakarır/davet ederse, onun hesabı rabbi katındadır. Hiç kuşkusuz, küfre sapanlar iflah etmezler.
118. Şöyle yakar: 'Rabbim! Affet, merhamet et! Sen merhametlilerin en hayırlısısın! '
RABBÜLALEMİN BÖYLE BUYURMUŞTUR...
ZİKR-İ HAKİKATİMİZDİR... ______________________ BAKİ GERÇEKLER DEMİNE HÛ DOST ALLAH EYVALLAH... GERÇEĞE HÛ MÜ'MİNE YÂ ALİ YÂ MEHDİ SAHİB-İ ZAMAN...
Kadınları dövmek Sual: Allah Kuranda, niye kadınları dövün diyor ki? CEVAP Bir karıncayı hatta bir buğday tanesini yaratmaktan aciz insan, kâinatı yaradan yüce rabbimizin emrini hangi hakla sorgulayabilir ki? Âyetin bir kısmını değil tamamını almak gerekir. Siz üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek için âyetleri yarım yarım alıyorsunuz.
Bu âyet-i kerimenin meali şöyledir: (Erkekler, kadınlar üzerine hakimdir [aile reisidir.] Çünkü, Allahü teâlâ, bazı kullarını, bazı hususlarda bazısından üstün yaratmıştır. Hem de, erkekler, kendi mallarını, onlar için sarf ederler. Kadınların iyileri, Allahü teâlâya itaat eder ve kocalarının haklarını gözetirler. Kocaları hazır olmadıkları zaman, onların namuslarını ve mallarını, Allahın yardımı ile korurlar. Hıyanet etmesinden korktuğunuz kadınlara, karı koca haklarını öğretin ve tatlı sözlerle nasihat edin, onları yatağınızdan ayırın. Yine de, uslanmaz iseler, hafif dövün! Uslanırlarsa, onları üzecek şey yapmayın, kendilerini incitecek bahane aramayın.) [Nisa 34]
Görülüyor ki, mala ve namusa hıyanet etmeyen kadınları dövmek değil, onları hiçbir suretle üzmek caiz değildir. Namusa ve mala hıyanet edenlere, her hükümet, her kanun, ağır ceza yapmaktadır. İslamiyet, kadınlara, çok kıymet verdiği, çok acıdığı için, hain olanlarını kanun pençesine düşürmeden önce, hafif vurmakla islah edilmelerinin de, tecrübe olunmasını emretmektedir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir erkek, hanımını döverse, kıyamette onun davacısı ben olurum) [R.Nasıhin]
Dünya işlerindeki kusuru için, dövmek şöyle dursun, acı, sert bile söylenmez.
Ateist diyor ki: Kuranda meninin vücutta imal edildiği, erkeğin arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıktığı bildiriliyor ise de, bilim, meninin testiste oluştuğunu, vücutla hiç ilgisi olmadığını açıklıyor. Kurandaki bu ifadeler bilime terstir. CEVAP Ürolog uzmanlarının bu konuda verdikleri bilgi de şöyledir: Erkeklerde [anne karnında iken] testisler (yumurtalar) gebeliğin 3. haftasında karın arka duvarında oluşmaya başlar. Gebeliğin 28. haftasında skrotuma (torbaya) inmeye başlar. 4 haftada bu iniş tamamlanır.
Sperm hücreleri beyindeki hipofiz bezinden salgılanan LH ve FSH hormonlarının ve testislerdeki Leydig hücrelerinden salgılanan Testosteron hormonunun etkisi ile testislerdeki Seminifer Tübullerde oluşur. Prostat ve Veziküla Seminalis denilen bezlerin sıvıları ile karışır ve penis yoluyla meni olarak dışarı atılır.
Kuran-ı kerimde insanın yaratılışı hakkında mealen şöyle bildiriliyor: (İnsan neden yaratıldığına bir baksın, [düşünsün], o, [rahme] dökülen bir sudan [meniden] yaratıldı. O su, [erkeğin], bel kemiği ile, [kadının] göğüs kemikleri arasından çıkar.) [Tarık 5, 6, 7]
Bu âyet-i kerime de, süt ile ilgili âyet-i kerime de bilime aykırı değildir
Huzur ve gönül genişliğine ulaşmanın en güzel anahtarlarından biri Kur'an-ı Kerim'i çokca okumaktır. çünkü Allah (celle celalühü) Teala kitabını “ruhlara şifa, akıllara rehber, kalplere rahmet” vasfıyla tanımlıyor. “Rahmet” sıfatıyla vasıflandırıyor 'Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. De ki: Ancak Allah (celle celalühü) 'ın lütuf ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır' (Yunus, 57, 58) .
'Biz, Kur'an'dan öyle birşey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır' (Isra, 82) .
Allah (celle celalühü) dostları Kur’an’a sırtını dönen kişiyi evine giren güneş ışığını perde çekerek engelleyen hasta bir kimseye benzetmiştir. Dolayısıyla Kur’an gibi bir şifa kaynağı varken başka yerlerde gönüllere şifa aramak ne büyük yanılgıdır. ......
KURANI KERİM,HANİ O DOLAPLARIMIZIN BİR KÖŞESİNDE DURUPTA KANDİLDE,RAMAZANDA FELAN AÇTIĞIMIZ KURAN KERİM İ İÇİNE BAKALIM NE DEMİŞ RABBİMİZ.NE EMRETMİŞ BİZ O KADAR DÜNYEVİ ŞEYLERE GİRMİŞİZKİ ALLAHIN KELAMINI BİLE OKUMAYA VAKİTİMİZİ AYIRA BİLİYORMUYUZ? AYIRSAK BİLE NE KADAR HAŞIR NEŞİR OLABİLİYORUZ SİZCE....
Bu ayeti okuduktan sonra resme bakınız ve tekrar ayeti okuyunuz.
Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu zaman; Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? İşte o gün, ne insana, ne cinne günahından sorulmaz. (Rahman Suresi, 37-39)
KİMSE KURAN BİLİMSEL DEĞİLDİR DİYEMEZ....
NASA'nın çektiği bir bu resim gene onun başka bir sitesinde yayınlanmaktadır.
RESİMİ GÖRMEK İÇİN lütfen linki seçip sağ tuş tıkla, copyala yı seç ve Explorer'i aç, adres kısmına gel, sağ tuş yap yapıştır-ı seç, enter e bas.
ALLAH yada KURAN CİNSİYET AYRIMI YAPMAZ. Allah Kuranda erkeği kadına bir derece üstün yaratmıştır. Allah kadını erkeğin sırt kemiğimden yaratmıştır. Bu yüzden kadın bir derece alttadır. Kadınlar çok duygusal olduklarından dolayı boşanma hakkı olan talak kadınlara verilmemiştir. Onlara kalsaydı ilk kavgada hemen üç kez boş ol der ve evliliğin dini hükmi kalmazdı.
KURAN CİNSİYET AYRIMI YAPMAZ; eğer yapsaydı Cennet anaların ayakları altında değil babaların ayağının altında olurdu. Allah kullarından anne ve babalarına(Allahın emirlerini aşmadıkça) itaat etmelerini emreder. BURAYA DİKKAT önce anne der sonra baba der niye acaba...
-İslam kanunları içinde eğer anne ve baba köle veya esir olsa ve evladı da onların özgürlüklerine kavuşturmak için onları satın alsa. Babasının hakkını ödemiş olur. Babasına hiç bir minnet borcu kalmamıştır. Atsan atılmaz derlerya isterse babasını atabilir ama annesinin hakkının ödeyemez. Anneye karşı aynı şey geçerli değildir.
- Ayrıca kadınlar nesillerin çoğalması için tek geçerli yoldur. Bilimsel araştırmalar Hz. Meryemin eline erkek eli değmeden nasıl olurda hamile kaldığını araştırmış ve kadınların erkek siz hamile kalma ihtimallerinin oldunu kanısına varmıştır. Ancak erkekler hamile kalamaz, çocuk doğuramaz... OSMANLIDA kadınlar erkeklerden daha değerli idi sebebi ise kadınlar gelecek nesillerde FATİHLER doğuracak insanlardı.
Allah bir annenin evladına kızdığı zaman bedduasını (çoğu zaman) hemen kabul etmez çünkü etse daha sonra kendisi bundan pişman olacağı aşikardır. Ama baba çocuğuna beddua etse kabul eder, babanın duası peygamber duası gibidir. Allah hemen kabul eder. Ama gerçekten de geçerli sebep olmak zorundadır. (evladın babasını dövmesi gibi)
BU ONLARA VERİLEN HAKLARIN GENGELENMESİNDEN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR.
Ancak Allah hukuki konularda kadının şahitliğini yarım kişi saymıştır. Birinin katil olduğunu ispat için bir erkek şahit yeterli iken bu kadın olursa iki kadın şahit olaması gerekir.
- Allah herşeyi en doğrusu ile bilendir. Rahmandır, (bu dünyada kimseyi kafir müslüman ayırmaksızın her türlü menfaat sağlayandır) Rahimdir (öbür dünyada sadece müslümanlara menfaat sağlayandır.)
Allah hepimizi anne ve babamıza karşı isyankar olmaktan korusun.
size iki şey bıraktım
kuran ve benim sünnetim
bu ikisine sıkı sıkı sarılınız
hz muhammed
veda hutbesinden
benim için dost ne zaman içim sıkılsa bir şeye takılsam yolumu şaşırsam yada yolumu bulamazsam hemen O'na sarılıyorum en güzel rehber
onda şüphe yok, içindeki şüphe yok, inanlar için dosdoğru bir yol göstericidir.
Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.
(Al-i İmran)
İkra!
Kuran Arapça sözcüktür,'okuma, ezberden okuma'anlamına gelir.
Kuran,Mushaf çarpsın ki,yanlış bir tanımlamadır,Zira,Kuran, Mushaf eş anlamlı sözcüklerdir.
Ebubekir döneminde ilk kez resmi olarak yazılıp meydana getirilmiş Kur'an'na'MUSHAF' adı konulmuştu.Bkn. Süyuti,itkan,1/69
'Kalb' Kur'an da çok önemlidir.Anahtar sözcüklerdendir.'akl'ın,düşüncenin,'iman'ın yeri olarak KALB gösterilmiştir.
Yasin suresi:
69 - Biz ona şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da... O sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.
70 - (Bu) , diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması içindir.
Neml Suresi:
80 - Bil ki sen, ölülere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın.
81 - Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getirecek değilsin. Ancak (gönülden) teslim olarak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.
Rum suresi:
52 - Çünkü sen ölülere işittiremezsin. O daveti, arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın.
53 - Körleri de sapıklıklarından hidayete getiremezsin. Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun da onlar müslüman olur, selâmeti bulurlar.
Fatır suresi:
22 - Ölülerle diriler de eşit olmaz. Gerçi, her dilediğine işittirirse de sen, kabirlerdekine işittirecek değilsin.
İbret olmaz bize her gün okuruz ezber de
Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetler de
Lafzı muhkem yalnız anlaşılan kuranın
Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın
Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için.
(Mehmet Akif ERSOY)
Hayat kitabı. müttakiler için bir rehber ve yol gösterici
Abese süresi Ayet:18-19 Hangi şeyden yarattı onu?
Bir spermden.Yarattı onu,ölçülendirip-biçimlendirdi.
Çağdaş yorum.
tevbe suresi 109
Şimdi hayat binasını Allah kaygısı ve rızası temelleri üzere inşa eden kimse mi daha iyidir, ya yoksa binasını suyun altını oyduğu kırılgan bir yar üzerine yapıp sonunda da onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi?
Allah zülmü içselleştiren bir toplumu doğru yola iletmez.
tevbe suresi 110
Yüreklerindeki kuşku (uçurumu) üzerine inşa ettikleri (hayat) binası, ancak yüreklerini paramparça edinceye kadar dayanacaktır.
Allah hem (onların bu halini) bilen, hem de hikmeti gereği (buna izin veren) dir.
(Mustafa İslamoğlu mealinden)
Beşeriyetin derdine derman idir Kur'an
Onsuz canavardan daha beterdir insan.
Kibirli olma, alçak gönüllü davran. (İsra 37)
Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme. (Beled 5-6)
Merhametli olmaktan asla vazgeçme. (İbrahim 42)
İlk emri ' OKU ' olan,
son kitap.
Sürekli inanç bugün de geçerli İslam dünyasında:Her sey, her bilim Kuran'da var,ama herkes anlamıyor! ?
mushaf; Hz.Ebubekir çağrıda bulundu.
-Bu kitaba bir ad bulalım
Öneriler
-İncil diyelim!
-Hoş karşılanmadı
-Sifr densin!
-O yahudilerin
İbn Mesut'un önerisi;
-Habeşte bir kitap gördüm mushaf diyorlar ad,bu olsun!
ilk defa resmi olarak Kuran'a,Mushaf adı konuldu.
naziat da (30.ayet) geçiyor dediğiniz yer ancak.orada anlatılan var olan bir şeyi yaymak,düzenlemek tir.yeryüzünü önce yarattı ancak semadan sonra düzenledi yaydı.orada anlatılan budur.yani kuran-i kerim hakkında insanları bilmeden yönlendirmemek lazım ki kuran da bu tarz yanlış anlamalara da yer yoktur.saygılarmla...
Kuran-ı-Kerimin,Fussılet Ayetinde,önce yeryüzü yaratılıyor.
Naziat ayetinde,önce gökyüzü yaratılıyor
Göksele, bilimin bağdaşması imkansızdır.Galile'yi hatırlayınız!
kuran bizim yol gösterici rehberimizdir. şu inkarcılar o cehennem azabına bu dünyada hazırlıyolar kendileri... kafirler için yaşasın cehennemm.....
İnsanlığa son çağrı...
Kimden: Alevi stratejisi nedir... (Bay, 35)
Kime: Grup: Alevi Haber Ajansı...-AHA-
Tarih: 1.10.2008 15:38 (GMT +2:00)
Konu: Mehdi sizin için üç sure seçmiştir...(OKU!)
TÜRKÇE KURAN-I MEÂL-İ KERİM (Y.NURİ ÖZTÜRK)
KAFİRUN RURESİ...
Oku! ..Yaratan Rabbinin Adıyla...(1/1)
Rahman ve Rahîm Olan Allah'ın Adıyla Oku! ..
((Kur'an'ı Ehl-i Beyt ile Ayetleri Sahih Hadisler ile Tefsir Ediniz...))
1. De ki: 'Ey nankör kâfirler!
2. Kulluk etmem sizin kulluk ettiğinize.
3. Siz de ibadet etmezsiniz benim ibadet ettiğime.
4. Kul değilim sizin taptığınıza,
5. Ve ibadet edenler değilsiniz benim ibadet ettiğime.
6. Sizin dininiz size, benim dinim bana! '
RABBÜLALEMİN BÖYLE BUYURMUŞTUR...
________________________________________________________________
MÜNAFİKUN SURESİ...
Oku! ..Yaratan Rabbinin Adıyla...(1/1)
Rahman ve Rahîm Olan Allah'ın Adıyla Oku! ..
((Kur'an'ı Ehl-i Beyt ile Ayetleri Sahih Hadisler ile Tefsir Ediniz...))
1. Münafıklar sana geldiklerinde: 'Senin kesinlikle Allah'ın elçisi olduğuna tanıklık ederiz.' derler. Senin kesinlikle O'nun elçisi olduğunu Allah zaten biliyor. Ve Allah tanıklık eder ki, münafıklar kesinlikle yalancıdırlar.
2. Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne kötüdür!
3. Bu durumun sebebi şudur: Onlar iman ettiler, sonra küfre saptılar da kalpleri üzerine mühür basıldı. Artık onlar incelikleri anlamazlar.
4. Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış keresteler/Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar!
5. Onlara, 'Hadi gelin, Allah resulü sizin için af dilesin! ' dendiğinde kafalarını öteye çevirirler. Ve sen onların böbürlenmiş bir halde dönüp gittiklerini görürsün.
6. Sen onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı kalacaktır. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele iletmez.
7. Onlar: 'Allah resulünün yanındakilere infak edip bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler! ' diyen kişilerdir. Oysaki göklerin ve yerin hazineleri, Allah'ın tekelindedir. Ama münafıklar bunu anlamazlar.
8. Şöyle derler: 'Eğer Medine'ye dönersek, yemin olsun ki, itibarlı ve baskın olan, ezik ve zayıf olanı oradan çıkaracaktır! ' Güç ve itibar Allah'a, onun resulüne ve iman sahiplerine özgüdür. Ama münafıklar bunu bilmezler.
9. Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız, sizi, Allah'ı anmaktan/Allah'ın zikri olan Kur'an'dan alıkoymasın! Böyle bir şey yapanlar, hüsrana uğramışların ta kendileridir.
10. Sizden birine ölüm gelip de, 'Ey Rabbim, yakın bir süreye kadar beni geciktirseydin de içtenliğimi belgelemek için birşeyler vererek iyilik ve barış sevenler olsaydım! ' demesinden önce, size rızık olarak verdiklerimizden dağıtın.
11. Allah, süresi gelmiş olan bir canı geriye asla bırakmaz! Ve Allah, yapıp etmekte olduklarınızı çok iyi haber almaktadır.
RABBÜLALEMİN BÖYLE BUYURMUŞTUR...
________________________________________________________________
MÜMİNUN SURESİ...
Oku! ..Yaratan Rabbinin Adıyla...(1/1)
Rahman ve Rahîm Olan Allah'ın Adıyla Oku! ..
((Kur'an'ı Ehl-i Beyt ile Ayetleri Sahih Hadisler ile Tefsir Ediniz...))
1. Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler.
2. Namazlarında/dualarında huşû sahipleridir onlar.
3. Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar.
4. Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar.
5. Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar.
6. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.
7. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır.
8. O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır.
9. Namazlarını/dualarını korumaya devam ederler onlar.
10. İşte bunlardır mirasçı olanlar;
11. Ki, Firdevs cennetine mirasçı olurlar, onda sürekli kalırlar.
12. Yemin olsun ki, biz insanı topraktan oluşan bir özden yarattık.
13. Sonra onu çok dayanaklı bir karargâhta bir damlacık yaptık.
14. Sonra o damlacığı bir embriyo halinde yarattık, sonra o embriyoyu bir et parçası halinde yarattık, sonra o et parçasını bir kemik halinde yarattık ve nihayet o kemiğe de bir et giydirdik. Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk. Yaratıcıların en güzeli Allah'ın kudret ve sanatı ne yücedir!
15. Sonra, siz bütün bunların ardından mutlaka öleceksiniz.
16. Sonra, siz kıyamet gününde yeniden diriltileceksiniz.
17. Yemin olsun, biz sizin üstünüzde yedi yol yarattık! Ve biz yaratılıştan/yaratılmışlardan gafil de değiliz.
18. Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz!
19. Onunla size hurmalardan ve üzümlerden bahçeler yetiştirdik, onlarda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyorsunuz.
20. Ve bir ağaç da yetiştirdik ki, Tûr-i Sina'dan çıkar, yağlı olarak biter; yiyenlere katıktır.
21. Davarlarda da sizin için elbette bir ibret vardır! Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz. Onlarda sizin için birçok yarar var. Onlardan yiyorsunuz da.
22. Hem onlar üzerinde hem de gemiler üzerinde taşınıyorsunuz.
23. Yemin olsun, Nûh'u toplumuna resul olarak gönderdik de o şöyle dedi: 'Ey toplumum! Allah'a kulluk/ibadet edin! O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ sakınmayacak mısınız? '
24. Toplumu içinden inkârcı kodaman grup şöyle dedi: 'Bu adam, sizin gibi bir insandan başka şey değil; size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, melekler indirirdi. Biz ilk atalarımız arasında böyle bir şey duymadık.'
25. 'Cinnet getirmiş bir adamdan başkası değildir o. Belli bir süreye kadar göz altında tutun onu.'
26. Nûh şöyle yakardı: 'Rabbim, beni yalanlamaları karşısında yardım et bana! '
27. Bunun üzerine biz, Nûh'a şöyle vahyettik: 'Gözlerimizin önünde ve vahyimize uygun olarak gemiyi yap. Emrimiz gelip tandır kaynayınca, ailenle birlikte her türden iki çifti gemiye sok. İçlerinden, haklarında daha önce hüküm verilmiş olanları dışta bırak. Zulmetmiş olanlar hakkında bana yakarıp durma. Onlar kesinlikle boğulacaklardır.'
28. Sen, yanındakilerle birlikte geminin üzerine çıktığında şöyle de: 'Zalimler topluluğundan bizi kurtaran Allah'a hamt olsun! '
29. Şunu da söyle: 'Rabbim, beni bereketli bir yere indir! Sen, konuk ağırlayanların en hayırlısısın.'
30. Biz onları imtihan ediyor idiysek de bunda elbette ibretler vardır!
31. Sonra onların ardından başka bir nesil oluşturduk.
32. Onlara da içlerinden şu yolda tebliğde bulunan bir resul gönderdik: Allah'a kulluk/ibadet edin. O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ ürpermiyor musunuz?
33. Toplumunun, dünya hayatında servet ve refaha ulaştırdığımız halde inkâra sapıp âhiretteki buluşmayı yalanlayan kodaman takımı şöyle dedi: 'Bu adam, sadece sizin gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor.'
34. 'Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz, o takdirde mutlaka hüsrana uğrayanlar olursunuz.'
35. 'Size, ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra tekrar meydana çıkarılacağınızı mı vaat ediyor? '
36. 'Heyhat! Size vaat edilen o şey ne kadar uzak! '
37. 'Hayat, şu dünya hayatımızdan başkası değildir. Ölürüz, yaşarız ama biz tekrar diriltilecek değiliz.'
38. 'O, yalan düzüp Allah'a iftira eden bir adamdan başkası değil. Biz ona inanmıyoruz.'
39. O peygamber şöyle yakardı: 'Rabbim, beni yalanlamaları karşısında yardım et bana! '
40. Allah buyurdu: 'Biraz sonra kesinlikle pişman olacaklar.'
41. Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!
42. Sonra onların arkasından başka nesiller oluşturduk.
43. Hiçbir ümmet ne süresinden ileri geçebilir ne de geri kalır.
44. Sonra, resullerimizi art arda gönderdik. Hangi ümmete resulü geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsane yaptık. Dönmeze gitsin iman etmeyen bir topluluk!
45. Sonra, Mûsa ile kardeşi Hârun'u mucizelerimizle, açık bir kanıtla gönderdik;
46. Firavun'a ve kodamanlarına. Ancak kibre saptılar, çünkü kendilerini büyük gören bir topluluktu onlar.
47. Şöyle dediler: 'Kendilerine bağlı toplum bize kulluk-kölelik ederken, biz kalkıp bizim gibi iki insan olan şu adamlara mı inanacağız? '
48. İkisini de yalanladılar, böylece helâk edilenler arasına katıldılar.
49. Yemin olsun, Mûsa'ya o Kitap'ı vermiştik ki, hidayete erebilsinler.
50. Meryem'in oğluyla annesini birer ayet kıldık ve onları oturmaya uygun pınarlı bir tepeye yerleştirdik.
51. Ey resuller! Güzel ve temiz şeylerden yiyin ve barışa, hayra yönelik iş yapın! Çünkü ben, yapmakta olduğuklarınızı çok iyi bilmekteyim.
52. İşte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ve ben de sizin Rabbinizim; o halde benden sakının!
53. Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırılmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.
54. Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.
55. Sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve oğullarla güçlendiriyoruz onları,
56. Ve iyiliklerine koşuyoruz. Hayır, farkında olmuyorlar.
57. Onlar ki, Rablerine saygıdan titrerler,
58. Onlar ki, Rablerinin ayetlerine iman ederler,
59. Onlar ki, Rablerine ortak koşmazlar,
60. Onlar ki, verdiklerini, Rablerine dönecekleri için kalpleri ürpererek verirler;
61. İşte bunlar, hayırlarda yarışırlar. Ve hayırlarda önde gidenler de onlardır.
62. Biz, hiçbir benliğe gücünün yeteceğinden daha azını yüklemenin dışında bir teklifte bulunmayız. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez.
63. Fakat onların kalpleri bundan gaflet içindedir. Onların bundan başka da işleri vardır ki, hep o işler için çalışmaktadırlar.
64. Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda, hemen bağırıp dövünmeye başlarlar.
65. 'Bağırıp dövünmeyin bugün, bizim karşımızda kimseden yardım göremezsiniz.'
66. 'Ayetlerimiz size okunuyordu da siz ökçeleriniz üzerine gerisin geri dönüyordunuz.'
67. 'Ona karşı büyüklük taslayarak, gece boyunca hezeyanlar savuruyordunuz.'
68. Sözü gereğince düşünmediler de ondan mı, yoksa kendilerine ilk atalarına gelmeyen bir şey geldi diye mi?
69. Yoksa resullerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar?
70. Yoksa, 'Onda bir cinnet mi var' diyorlar! Hayır, o kendilerine hakkı getirdi ama onların çoğu haktan tiksinen kişilerdir.
71. Eğer hak onların keyiflerine uysaydı, gökler de yer de bunların içindekiler de kesinlikle fesada uğrardı. Hayır, biz onlara zikirlerini/Kur'anlarını getirdik ama onlar zikirlerinden/Kur'anlarından yüz çeviriyorlar.
72. Yoksa onlardan bir vergi mi istiyorsun? Rabbinin vereceği daha hayırlıdır. Rızık verenlerin en hayırlısıdır O.
73. Şu bir gerçek ki, sen onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.
74. Ama âhirete inanmayanlar, o yoldan hep yan çiziyorlar.
75. Eğer biz onlara acıyıp da üstlerindeki sıkıntıyı kaldırsaydık, azgınlıkları içinde sersem sersem bocalamaya devam edeceklerdi.
76. Yemin olsun, biz onları azapla yakaladık. Ama yine de Rablerine boyun eğmediler. Sığınıp yakarmıyorlar.
77. Nihayet, üzerlerine şiddetli bir azabın kapısını açtığımızda hemencecik ümitsizliğe düşüverecekler.
78. Allah odur ki; sizin için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
79. Sizi yeryüzünde yaratıp yayan da O'dur. O'nun huzurunda haşredileceksiniz.
80. O hayat veriyor, O öldürüyor. Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişi O'nun için. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
81. İşin doğrusu şu: Onlar da öncekilerin söylediği gibi söylediler.
82. Dediler ki: 'Ölüp, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı, gerçekten o zaman mı diriltileceğiz? '
83. 'Yemin olsun, biz de bizden önce atalarımız da bununla tehdit edildik. Öncekilerin masallarından başka bir şey değil bu! '
84. De ki: 'Eğer biliyorsanız, yeryüzü ve içindekiler kimindir? '
85. 'Allah'ındır! ' diyecekler. De ki: 'Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz? '
86. Sor: 'Yedi göklerin Rabbi ve o büyük arşın Rabbi kimdir? '
87. 'Allah'tır! ' diyecekler. De ki: 'Hâlâ benden sakınmıyor musunuz? '
88. Şunu da sor: 'Eğer biliyorsanız söyleyin. Kimdir o, her şeyin melekûtu/aslı-esası elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup gözetilmeyen? '
89. 'Allah'tır! ' diyecekler. De ki: 'Nasıl oluyor da büyüleniyorsunuz? '
90. Hayır, hayır! Biz onlara hakkı getirdik ama onlar tam anlamıyla yalancıdırlar.
91. Allah, çocuk edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur. Eğer böyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını yok ederdi ve mutlaka biri ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah'ın şanı onların nitelendirmelerinden yücedir, arınmıştır.
92. Gözle görülmeyeni de görüleni de bilendir O. Uzaktır onların ortak koştuklarından.
93. De ki: 'Rabbim, tehdit edildikleri şeyi bana mutlaka göstereceksen,
94. Beni o zalimler topluluğunun içinde tutma Rabbim! '
95. Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kadiriz.
96. En güzel olan neyse onunla sav kötülüğü. Onların nasıl nitelendirme yaptıklarını biz daha iyi biliriz.
97. Ve de ki: 'Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım! '
98. 'Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim! '
99. Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der: 'Rabbim, beni geri döndürün;
100. Döndürün ki, o arkada bıraktığım yerde iyi bir iş yapayım.' Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Ötelerinde, dirilecekleri güne kadar bir berzah vardır.
101. Sûra üfürüldüğünde, aralarında artık soy-sop/şuna-buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini soruşturamazlar da.
102. Artık kimin tartıları ağır gelirse onlar kurtulmuş olacaklardır.
103. Tartıları hafif gelenler ise kendilerini kayba uğratanlar, uzun süre cehennemde kalanlar olacaklardır.
104. Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde sırıtıp kalacaklar.
105. 'Ayetlerim size okunmadı mı? ' Ve siz onları yalanlamıyor muydunuz? '
106. Derler ki: 'Rabbimiz, bahtsızlığımız bize baskın çıktı. Sapıp gitmiş bir topluluk olduk biz.'
107. 'Rabbimiz, çıkar bizi oradan. Eğer bir daha aynısını yaparsak, gerçekten zalimler olacağız.'
108. Buyurur: 'Yıkılıp gidin oraya, konuşmayın benimle! '
109. Kullarımdan bir zümre 'Rabbimiz, inandık; affet bizi, acı bize, sen merhametlilerin en hayırlısısın' diyorken,
110. Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi/Kur'anımı size unutturdular. Siz onlara hep gülüyordunuz.
111. Bugün onlara ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır.
112. Buyurur: 'Yeryüzünde yıllar sayısıyla ne kadar kaldınız? '
113. Derler: 'Bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara sor.'
114. Buyurdu: 'Sadece birazcık kaldınız. Keşke biliyor olsaydınız.'
115. 'Sizi, boş yere yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız? '
116. Yücelerden yücedir, o hak padişah olan Allah! İlah yok O'ndan başka. O şanlı arşın Rabbidir O!
117. Kim Allah'ın yanında, hakkında hiçbir kanıt olmayan bir başka ilaha yakarır/davet ederse, onun hesabı rabbi katındadır. Hiç kuşkusuz, küfre sapanlar iflah etmezler.
118. Şöyle yakar: 'Rabbim! Affet, merhamet et! Sen merhametlilerin en hayırlısısın! '
RABBÜLALEMİN BÖYLE BUYURMUŞTUR...
ZİKR-İ HAKİKATİMİZDİR...
______________________
BAKİ GERÇEKLER DEMİNE HÛ DOST ALLAH EYVALLAH...
GERÇEĞE HÛ MÜ'MİNE YÂ ALİ YÂ MEHDİ SAHİB-İ ZAMAN...
O YÜCE KİTABI OKUMAYI ASLINDA HERKES BİLİYORMUŞ.ÖZÜMÜZDE VARMIŞ....BUNU ÖGRENDİM
licnako gibi düşüne(meye) nlere:
Kadınları dövmek
Sual: Allah Kuranda, niye kadınları dövün diyor ki?
CEVAP
Bir karıncayı hatta bir buğday tanesini yaratmaktan aciz insan, kâinatı yaradan yüce rabbimizin emrini hangi hakla sorgulayabilir ki? Âyetin bir kısmını değil tamamını almak gerekir. Siz üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek için âyetleri yarım yarım alıyorsunuz.
Bu âyet-i kerimenin meali şöyledir:
(Erkekler, kadınlar üzerine hakimdir [aile reisidir.] Çünkü, Allahü teâlâ, bazı kullarını, bazı hususlarda bazısından üstün yaratmıştır. Hem de, erkekler, kendi mallarını, onlar için sarf ederler. Kadınların iyileri, Allahü teâlâya itaat eder ve kocalarının haklarını gözetirler. Kocaları hazır olmadıkları zaman, onların namuslarını ve mallarını, Allahın yardımı ile korurlar. Hıyanet etmesinden korktuğunuz kadınlara, karı koca haklarını öğretin ve tatlı sözlerle nasihat edin, onları yatağınızdan ayırın. Yine de, uslanmaz iseler, hafif dövün! Uslanırlarsa, onları üzecek şey yapmayın, kendilerini incitecek bahane aramayın.) [Nisa 34]
Görülüyor ki, mala ve namusa hıyanet etmeyen kadınları dövmek değil, onları hiçbir suretle üzmek caiz değildir. Namusa ve mala hıyanet edenlere, her hükümet, her kanun, ağır ceza yapmaktadır. İslamiyet, kadınlara, çok kıymet verdiği, çok acıdığı için, hain olanlarını kanun pençesine düşürmeden önce, hafif vurmakla islah edilmelerinin de, tecrübe olunmasını emretmektedir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir erkek, hanımını döverse, kıyamette onun davacısı ben olurum) [R.Nasıhin]
Dünya işlerindeki kusuru için, dövmek şöyle dursun, acı, sert bile söylenmez.
Ateist diyor ki:
Kuranda meninin vücutta imal edildiği, erkeğin arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıktığı bildiriliyor ise de, bilim, meninin testiste oluştuğunu, vücutla hiç ilgisi olmadığını açıklıyor. Kurandaki bu ifadeler bilime terstir.
CEVAP
Ürolog uzmanlarının bu konuda verdikleri bilgi de şöyledir:
Erkeklerde [anne karnında iken] testisler (yumurtalar) gebeliğin 3. haftasında karın arka duvarında oluşmaya başlar. Gebeliğin 28. haftasında skrotuma (torbaya) inmeye başlar. 4 haftada bu iniş tamamlanır.
Sperm hücreleri beyindeki hipofiz bezinden salgılanan LH ve FSH hormonlarının ve testislerdeki Leydig hücrelerinden salgılanan Testosteron hormonunun etkisi ile testislerdeki Seminifer Tübullerde oluşur. Prostat ve Veziküla Seminalis denilen bezlerin sıvıları ile karışır ve penis yoluyla meni olarak dışarı atılır.
Kuran-ı kerimde insanın yaratılışı hakkında mealen şöyle bildiriliyor:
(İnsan neden yaratıldığına bir baksın, [düşünsün], o, [rahme] dökülen bir sudan [meniden] yaratıldı. O su, [erkeğin], bel kemiği ile, [kadının] göğüs kemikleri arasından çıkar.) [Tarık 5, 6, 7]
Bu âyet-i kerime de, süt ile ilgili âyet-i kerime de bilime aykırı değildir
Gönlüne Şifa Arıyorsan Kur'an-ı Kerim
Huzur ve gönül genişliğine ulaşmanın en güzel anahtarlarından
biri Kur'an-ı Kerim'i çokca okumaktır. çünkü
Allah (celle celalühü) Teala kitabını “ruhlara şifa, akıllara rehber,
kalplere rahmet” vasfıyla tanımlıyor. “Rahmet” sıfatıyla vasıflandırıyor
'Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa,
müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. De ki: Ancak Allah
(celle celalühü) 'ın lütuf ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu onların
(dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır' (Yunus, 57, 58) .
'Biz, Kur'an'dan öyle birşey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve
rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır' (Isra, 82) .
Allah (celle celalühü) dostları Kur’an’a sırtını dönen kişiyi evine giren
güneş ışığını perde çekerek engelleyen hasta bir kimseye benzetmiştir.
Dolayısıyla Kur’an gibi bir şifa kaynağı varken başka yerlerde gönüllere
şifa aramak ne büyük yanılgıdır.
......
Altınoluk Dergisi/A.Yasin Demirci
KURANI KERİM,HANİ O DOLAPLARIMIZIN BİR KÖŞESİNDE DURUPTA KANDİLDE,RAMAZANDA FELAN AÇTIĞIMIZ KURAN KERİM İ İÇİNE BAKALIM NE DEMİŞ RABBİMİZ.NE EMRETMİŞ BİZ O KADAR DÜNYEVİ ŞEYLERE GİRMİŞİZKİ ALLAHIN KELAMINI BİLE OKUMAYA VAKİTİMİZİ AYIRA BİLİYORMUYUZ? AYIRSAK BİLE NE KADAR HAŞIR NEŞİR OLABİLİYORUZ SİZCE....
KURANIN BİLİMSEL ÖRNEKLERİNDEN BİRİSİ DAHA
Bu ayeti okuduktan sonra resme bakınız ve tekrar ayeti okuyunuz.
Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu zaman; Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? İşte o gün, ne insana, ne cinne günahından sorulmaz. (Rahman Suresi, 37-39)
KİMSE KURAN BİLİMSEL DEĞİLDİR DİYEMEZ....
NASA'nın çektiği bir bu resim gene onun başka bir sitesinde yayınlanmaktadır.
RESİMİ GÖRMEK İÇİN lütfen linki seçip sağ tuş tıkla, copyala yı seç ve Explorer'i aç, adres kısmına gel, sağ tuş yap yapıştır-ı seç, enter e bas.
http://hubblesite.org/gallery/wallpaper/pr1995001a/
ALLAH yada KURAN CİNSİYET AYRIMI YAPMAZ.
Allah Kuranda erkeği kadına bir derece üstün yaratmıştır.
Allah kadını erkeğin sırt kemiğimden yaratmıştır. Bu yüzden kadın bir derece alttadır.
Kadınlar çok duygusal olduklarından dolayı boşanma hakkı olan talak kadınlara verilmemiştir. Onlara kalsaydı ilk kavgada hemen üç kez boş ol der ve evliliğin dini hükmi kalmazdı.
KURAN CİNSİYET AYRIMI YAPMAZ; eğer yapsaydı Cennet anaların ayakları altında değil babaların ayağının altında olurdu. Allah kullarından anne ve babalarına(Allahın emirlerini aşmadıkça) itaat etmelerini emreder. BURAYA DİKKAT önce anne der sonra baba der niye acaba...
-İslam kanunları içinde eğer anne ve baba köle veya esir olsa ve evladı da onların özgürlüklerine kavuşturmak için onları satın alsa. Babasının hakkını ödemiş olur. Babasına hiç bir minnet borcu kalmamıştır. Atsan atılmaz derlerya isterse babasını atabilir ama annesinin hakkının ödeyemez. Anneye karşı aynı şey geçerli değildir.
- Ayrıca kadınlar nesillerin çoğalması için tek geçerli yoldur.
Bilimsel araştırmalar Hz. Meryemin eline erkek eli değmeden nasıl olurda hamile kaldığını araştırmış ve kadınların erkek siz hamile kalma ihtimallerinin oldunu kanısına varmıştır. Ancak erkekler hamile kalamaz, çocuk doğuramaz... OSMANLIDA kadınlar erkeklerden daha değerli idi sebebi ise kadınlar gelecek nesillerde FATİHLER doğuracak insanlardı.
Allah bir annenin evladına kızdığı zaman bedduasını (çoğu zaman) hemen kabul etmez çünkü etse daha sonra kendisi bundan pişman olacağı aşikardır.
Ama baba çocuğuna beddua etse kabul eder, babanın duası peygamber duası gibidir. Allah hemen kabul eder. Ama gerçekten de geçerli sebep olmak zorundadır. (evladın babasını dövmesi gibi)
BU ONLARA VERİLEN HAKLARIN GENGELENMESİNDEN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR.
Ancak Allah hukuki konularda kadının şahitliğini yarım kişi saymıştır.
Birinin katil olduğunu ispat için bir erkek şahit yeterli iken bu kadın olursa iki kadın şahit olaması gerekir.
- Allah herşeyi en doğrusu ile bilendir. Rahmandır, (bu dünyada kimseyi kafir müslüman ayırmaksızın her türlü menfaat sağlayandır) Rahimdir (öbür dünyada sadece müslümanlara menfaat sağlayandır.)
Allah hepimizi anne ve babamıza karşı isyankar olmaktan korusun.