kieslolowski, imgesel anlatım ve sinematografiyi en iyi kullanan yönetmenlerden biridir. hasta derecede detaycıdır. buna mavi filminden bir sahneyle örnek verileblir. kafede sandalyede oturan kadın elinde ki şekeri fincandaki çaya (ya da kahve) batırır. haliyle şeker çayı emer. ama bu planın süresi beş saniye olmalıdır. kieslowskinin bu çekim için asistanlarına bir hafta şeker arattığı söylenir. ona göre üç saniye kanının durumunu anlatmak için çok kısa, beş saniye üzeri ise çok uzundur. çünkü izleyen filmden kopabilir. yani:S bir sanatçının kendi eserlerini birbiriyle kıyaslamak doğru olmaz...ne var ki:S...herkesin farklı bir beyenisi olabiliyor....benim favorim Mavi... izlemek isteyen olursa aslında bu film konu olarak birbiriyle alakası olmayan üçlü bir seri.... mavi, kırmızı ve beyaz...
hiç izlemeyenlere benden bir tavsiye; mavi önce çekilmiş olsada siz ilk önce kırmızı ve beyazı seyredin....
hiç aşık olmadım diyorsanız kieslowski filmlerinin müziklerine kesin aşık olacaksınız:D
yönetmen kendileri ve kendimce tanıyabildiğim en iyi yönetmelerden birdir.sınır ötesi bir insan yani sanırım zeka seviyemizin daha üstünde.kendisini tam olarak anlamakta zorlanacağımız bir usta (sarhoş atlar zamanı)
Harika bir yönetmen..Dekaloglarından sadece 'Rabbin ismini boş yere ağza almayacaksın'ı izledim..Hayran kaldım..çelişkiler,kararsızıklar ve ahlaki buudlar bu kadargüzel yansıtılmaz diye düşünüyorum..diğerlerini de en kısa zamanda izlemek istiyorum..
mavi...kırmızı...beyaz... bir ara sinema tarihinin en iyi filmlerini seçerken bu üç filmi bir türlü öncelik sırasına koyamamıştım... Kırmızı'ya güzel demek için Beyaz ve Mavi'ye ihtiyacım vardı ya da diğer olasılıklar... Son sahne, Kırmızı'dan: Film içinde, duvarlara asılmış, kırmızı fon önündeki kahramanın fotoğrafları yer alıyordu. Ve tüm bir filmi bunun anlamını çözmekle izlemiştim. Neden duvardaki bu afişler durmadan gösteriliyordu. Ve işte son sahnede kahraman denizden çıkarılarak kurtarıldığında biraz da kamera oyunuyla birden kamera kahramanın yüzüne odaklanır ve giderek arka plan flulaşır ve kızıllaşır işte duvardaki afişi yaşıyoruzdur. Bu geçiş sahnesi bile Kırmızı'yı vazgeçilmez yapmaya yetiyor bende...
kieslolowski, imgesel anlatım ve sinematografiyi en iyi kullanan yönetmenlerden biridir. hasta derecede detaycıdır. buna mavi filminden bir sahneyle örnek verileblir.
kafede sandalyede oturan kadın elinde ki şekeri fincandaki çaya (ya da kahve) batırır. haliyle şeker çayı emer. ama bu planın süresi beş saniye olmalıdır.
kieslowskinin bu çekim için asistanlarına bir hafta şeker arattığı söylenir. ona göre üç saniye kanının durumunu anlatmak için çok kısa, beş saniye üzeri ise çok uzundur. çünkü izleyen filmden kopabilir. yani:S
bir sanatçının kendi eserlerini birbiriyle kıyaslamak doğru olmaz...ne var ki:S...herkesin farklı bir beyenisi olabiliyor....benim favorim Mavi... izlemek isteyen olursa aslında bu film konu olarak birbiriyle alakası olmayan üçlü bir seri.... mavi, kırmızı ve beyaz...
hiç izlemeyenlere benden bir tavsiye; mavi önce çekilmiş olsada siz ilk önce kırmızı ve beyazı seyredin....
hiç aşık olmadım diyorsanız kieslowski filmlerinin müziklerine kesin aşık olacaksınız:D
yönetmen kendileri ve kendimce tanıyabildiğim en iyi yönetmelerden birdir.sınır ötesi bir insan yani sanırım zeka seviyemizin daha üstünde.kendisini tam olarak anlamakta zorlanacağımız bir usta (sarhoş atlar zamanı)
Harika bir yönetmen..Dekaloglarından sadece 'Rabbin ismini boş yere ağza almayacaksın'ı izledim..Hayran kaldım..çelişkiler,kararsızıklar ve ahlaki buudlar bu kadargüzel yansıtılmaz diye düşünüyorum..diğerlerini de en kısa zamanda izlemek istiyorum..
Öldürme Üzerine Bir Film, çok etkileyiciydi. Mavi de. Dekaloglar... Olağanüstü yönetmen.
mavi...kırmızı...beyaz...
bir ara sinema tarihinin en iyi filmlerini seçerken bu üç filmi bir türlü öncelik sırasına koyamamıştım...
Kırmızı'ya güzel demek için Beyaz ve Mavi'ye ihtiyacım vardı ya da diğer olasılıklar...
Son sahne, Kırmızı'dan:
Film içinde, duvarlara asılmış, kırmızı fon önündeki kahramanın fotoğrafları yer alıyordu. Ve tüm bir filmi bunun anlamını çözmekle izlemiştim. Neden duvardaki bu afişler durmadan gösteriliyordu. Ve işte son sahnede kahraman denizden çıkarılarak kurtarıldığında biraz da kamera oyunuyla birden kamera kahramanın yüzüne odaklanır ve giderek arka plan flulaşır ve kızıllaşır işte duvardaki afişi yaşıyoruzdur. Bu geçiş sahnesi bile Kırmızı'yı vazgeçilmez yapmaya yetiyor bende...
sokaklarlarda doğdu evi yurdu tanrısı sokaklardı..ama kalbi dur dedi..