. ... . sekerât halindeyken, hayatı yeniden sevdiren, ölümsüzlüğe öykündüren dost…, sefil bir divâne gibi, kıymetsizliğime katık edip sözlerini; bir bakır tastaki meyin son damlasına varıncaya kadar, içer gibi yudumluyorum…,
kömür gözlü, yoksul gecelere söyle, ölümün karanlığından artık kork/mu/yo/rum…, ... .. .
İnsanın nelerden korktuğundan daha çok korku duygusunun temelinde ya da arka planında yatan sebebi merak ediyorum.İnsan,yüreğindeki günahlarından korkabilir mi?
Korkularımız, sahiplenmek duygusunun tabi sonucudur. Bir şeyi ne kadar çok sahiplenirsek, kaybetmektende o kadar çok korkarız. Bu hayatımız olur, servetimiz olur, eşimiz, sevgilimiz yada çocuklarımız olur, makamımız, mevkimiz, şöhretimiz olur, farketmez neyi çok sahipleniyorsak bizde ki onu kaybetmek korkusu o derece artar. Onun için sahiplendiğimiz bu şeylerin gelip geçici olduğunu, bir gün elimizden çıkacağını beynimizin bir köşesine yazarsak, kaybetme korkusunu en azından hafifletiriz.
Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır.
Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde, bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü de onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare sevineceği yerde avcılan korkmaya başlar. Büyücü bakmış, ne yaparsa yapsın, farenin korkusunu yenmesine imkan yok. Onu tekrar eski haline döndürür. Ve der ki: “Sen cesaretsiz ve korkaksın. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem.” Ünlü yazar Shakespeare bu konuyla ilgili şöyle diyor: “İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor, Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için, Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için, Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için, Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için, Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.”
Korkmayın.Ben korktum siz korkmayın.Neler yaşayabileceğinizi, neler verebileceğinizi, neleri kaçırdığınızı düşünün ve korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Susmak yerine 'seni seviyorum' ları rahatça, umarsızca söyleyebileceğinizi düşünün korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Aynı masada karşılıklı değil, yanyana oturacağınızı düşünün, korkmayın.Hayatı 'bir' başına değil, 'biz' başına yaşayacağınızı düşünün, korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Bilmediğiniz şeyleri yaşamaktan korkmayın.Nerden bileceksiniz ki..Kim bilebilir ki.. Ben korktum; siz korkmayın... Paylaşın; korkmayın.Sözlerinizi, günlerinizi, güllerinizi..Acınızı, alınızı, aşkınızı... Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Paylaşacağınız renkleri düşünün korkmayın.Yüzünüze vuran gün ışığının, ıslandığınız yağmurun, kar gibi yağan karın nasıl olabileceğini düşünün.Korkmayın.Denizin sesinin, ağacın kokusunun, kahvenin tadının onunla nasıl olacağını düşünün.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Beklentisiz, yarınsız yaşayın ve sevin.Saklamayın; sevdiğinizi söyleyin.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Karşılıksız kalmaktan, hayallerinizi kırmaktan, utanmaktan, riske girmekten korkmayın.Doğruları hesaplayıp, yanlışlardan korkmayın, Mücadeleden, hayattan, hayata asılmaktan korkmayın.Güvensizliğin, korkunun önünüze geçmesine izin vermeyin.Korkmayın.Hayatın sizi yaşamasına izin vermeyin; siz hayatı yaşayın.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Bilemezsiniz.Bilmiyorsunuz zaten.Bilmiyordum... Dinleyin.Arasıra da kendinizi dinleyin.Kafanızı değil, yüreğinizi dinleyin.Kendiniz olmaktan korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Yaptıklarınızdan değil, yapabilecekken yapmadıklarınızdan korkun.Kaçırıyosanız birşeyleri korkun..Susuyorsanız, anlatamıyorsanız korkun..Herşey 'ben' se korkun...Paylaşamıyorsanız, saklıyorsanız, sadece kendinize biriktiriyorsanız korkun...Hesap kitap yapıyorsanız eğer mutluluğunuzun üzerine korkun...Hayat size uzaktan bakıp dalga geçiyorsa korkaklığınızla, korkun...Seslerin, kokuların, tatların keyfini çıkartamayacaksanız korkun..Kendi kendinize 'neden' diye sorup, nedensiz kalıyorsanız....İşte o zaman korkun...
Çoğumuzun korkuları vardır ve onların konuşulması gerekir. Mesela benim deprem korkum var, bir başkasının karanlık korkusu, aldatılma korkusu, yükseklik korkusu... Onlarla yaşamak zor, en azından benim için zor.
.
...
.
sekerât halindeyken,
hayatı yeniden sevdiren,
ölümsüzlüğe öykündüren dost…,
sefil bir divâne gibi,
kıymetsizliğime katık edip
sözlerini;
bir bakır tastaki meyin son damlasına varıncaya kadar,
içer gibi yudumluyorum…,
kömür gözlü,
yoksul gecelere söyle,
ölümün karanlığından artık
kork/mu/yo/rum…,
...
..
.
Maddi,manevi,bedensel,ruhsal ,kültürel bla bla bla..
Kaybetmek..
İnsanın nelerden korktuğundan daha çok korku duygusunun temelinde ya da arka planında yatan sebebi merak ediyorum.İnsan,yüreğindeki günahlarından korkabilir mi?
Yüzleşmemiz gerekir.
Korkularımız, sahiplenmek duygusunun tabi sonucudur.
Bir şeyi ne kadar çok sahiplenirsek, kaybetmektende o kadar çok korkarız.
Bu hayatımız olur, servetimiz olur, eşimiz, sevgilimiz yada çocuklarımız olur, makamımız, mevkimiz, şöhretimiz olur, farketmez neyi çok sahipleniyorsak bizde ki onu kaybetmek korkusu o derece artar.
Onun için sahiplendiğimiz bu şeylerin gelip geçici olduğunu, bir gün elimizden çıkacağını beynimizin bir köşesine yazarsak, kaybetme korkusunu en azından hafifletiriz.
korktugum seylerin gerceklesmesi...
korkularımız
Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır.
Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde, bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü de onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare sevineceği yerde avcılan korkmaya başlar. Büyücü bakmış, ne yaparsa yapsın, farenin korkusunu yenmesine imkan yok. Onu tekrar eski haline döndürür. Ve der ki: “Sen cesaretsiz ve korkaksın. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem.”
Ünlü yazar Shakespeare bu konuyla ilgili şöyle diyor:
“İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor,
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için,
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için,
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için,
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için,
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.”
bir dejavu anında öleceğimi hissedip de öldükten sonra kimseye 'gerçekten biliyodum' diyememekten korkuyorum.
Kalbimin günahlardan ürperti duymamasi:((
'İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için. '
William Shakespeare
Bilmediğim herşey.
yüksekten düşmekten korkuyorum.
çok uzun yaşamaktan korkuyorum
Sevgi...
bilmeyerek kalb kırmaktan, yanlış anlamaktan, yanlış anlaşılmaktan....
bir canlıya zarar vermekten............
..deniz den..
Ben Korktum Siz Korkmayın
Korkmayın.Ben korktum siz korkmayın.Neler yaşayabileceğinizi, neler verebileceğinizi, neleri kaçırdığınızı düşünün ve korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Susmak yerine 'seni seviyorum' ları rahatça, umarsızca söyleyebileceğinizi düşünün korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Aynı masada karşılıklı değil, yanyana oturacağınızı düşünün, korkmayın.Hayatı 'bir' başına değil, 'biz' başına yaşayacağınızı düşünün, korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Bilmediğiniz şeyleri yaşamaktan korkmayın.Nerden bileceksiniz ki..Kim bilebilir ki.. Ben korktum; siz korkmayın...
Paylaşın; korkmayın.Sözlerinizi, günlerinizi, güllerinizi..Acınızı, alınızı, aşkınızı... Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Paylaşacağınız renkleri düşünün korkmayın.Yüzünüze vuran gün ışığının, ıslandığınız yağmurun, kar gibi yağan karın nasıl olabileceğini düşünün.Korkmayın.Denizin sesinin, ağacın kokusunun, kahvenin tadının onunla nasıl olacağını düşünün.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Beklentisiz, yarınsız yaşayın ve sevin.Saklamayın; sevdiğinizi söyleyin.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Karşılıksız kalmaktan, hayallerinizi kırmaktan, utanmaktan, riske girmekten korkmayın.Doğruları hesaplayıp, yanlışlardan korkmayın, Mücadeleden, hayattan, hayata asılmaktan korkmayın.Güvensizliğin, korkunun önünüze geçmesine izin vermeyin.Korkmayın.Hayatın sizi yaşamasına izin vermeyin; siz hayatı yaşayın.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Bilemezsiniz.Bilmiyorsunuz zaten.Bilmiyordum...
Dinleyin.Arasıra da kendinizi dinleyin.Kafanızı değil, yüreğinizi dinleyin.Kendiniz olmaktan korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Yaptıklarınızdan değil, yapabilecekken yapmadıklarınızdan korkun.Kaçırıyosanız birşeyleri korkun..Susuyorsanız, anlatamıyorsanız korkun..Herşey 'ben' se korkun...Paylaşamıyorsanız, saklıyorsanız, sadece kendinize biriktiriyorsanız korkun...Hesap kitap yapıyorsanız eğer mutluluğunuzun üzerine korkun...Hayat size uzaktan bakıp dalga geçiyorsa korkaklığınızla, korkun...Seslerin, kokuların, tatların keyfini çıkartamayacaksanız korkun..Kendi kendinize 'neden' diye sorup, nedensiz kalıyorsanız....İşte o zaman korkun...
Sonradan Şair
Sonradan Şair e teşekkürler ne güzel anlatmış
korkarımki herkez bişeylerden korkuyor; buraya yazmak bile zor yani yüzleşmek korkuyla birazda :)
Çoğumuzun korkuları vardır ve onların konuşulması gerekir.
Mesela benim deprem korkum var, bir başkasının karanlık korkusu, aldatılma korkusu, yükseklik korkusu...
Onlarla yaşamak zor, en azından benim için zor.