Bırakıyorum herşeyi... Özgür bırakıyorum bütün kuşlarımı... Siliyorum geçmişimi, acılarımı Çiziyorum karalıyorum hüznümü, günahlarımı Kovuyorum beni geriye çeken hatıralarımı Kolumu kanadımı kıran her anımı Herşeyi deniyorum Ama seni asla...
Çok yüksek bir inançla bekliyorum seni . . Çok yüksek bir inançla bekliyorum seni Buna ister beyhude çaba de İster abesle iştigal de İstersen de havanda su dövmek de Ne istersen iste ya da ne dersen de Bu benim inancım Herşey bende ayna gibi Çok yüksek bir inançla bekliyorum seni . . Bekir Şahin
Bana da açılamıyorsan . . Bana da açılamıyorsan, saçıl o zaman... -ki yaşanan onca yılları unutup En baştan bitmiş herşey, Düşünmen gerektiğini söylediğin an… . . Her sessizliğin bir bedeli olmalı Oysa senin için ben herşeyi... Sonsuza dek yokum artık, Bazı şeyler bende kalmalı… . . Yüzde yüz silinmese de Atlatırım, belki biraz uzar Sancılı gecelerden sonra Yüzde yüz eminim Işıltılı bir sabah var... . . Bekir Şahin . .
Lütfen Çaldığın yere geri koyar mısın beni Çünkü Yol almak değil bu... Büyük bir gürültüyle batıyor gemi...
İki uç nokta... Adın hırsıza çıktı senin; ardına bakmadan giderek... Titreyen ellerim ise, dilenci... Sen de sen, sen de sen... Damarıma işlemiş ölümüne istemek...
Ne zaman çalacaksın kapımı ? Yapmadığın şey değil, Bir gece ansızın geliver ! Ben bırakayım ölüp ölüp dirilmeyi... Sen de Çaldıklarını geri ver !
Seni arıyorum hep gelecekte Dolaşıyorum otuz kırk yıl sonralarında Hatta ölmeden önceki son birkaç günümde Ama gelecekte dolaşmak zaten ölüm Otuzu kırkı hiç kaldıramaz kalbim Yarın bile kesmiyor artık beni Bana şu an lazımsın tam da şimdi
Herşey içinde saklı Yanağından süzülen bir damla gözyaşı...
Sana ait olmayan bir sen ile Kime ait olduğunu yedi düvelin bildiği sokaklar Birgün karşılaştıklarında Bana ait sözlerle seslenme ona Alır götürür seni çıkmazlara
Yanağından süzülen bir damla gözyaşı Herşey içinde saklı
Sen öylece dur Sütun gibi Bulutlar aksın üzerinden Gökyüzü bambaşka şekillere renklere bürünsün Yağmur olsun kar olsun gece olsun gündüz olsun Güneş batsın, ay çıksın, yıldız kaysın Martılar sağa sola dağılsın Orhun abideleri gibi Peri bacaları gibi Sen öylece dur Fokur fokur kaynasın acıların Mısır piramitleri gibi tarihe şahitlik et Ayasofya gibi gözyaşları dök Ama asla hareket etme Bir adım atma Ben bıktım seni özlemekten Sen bıkmadın mı bu kadar beklemekten
Bir damla içki içmedim Otuz yıldır sarhoşum Biri doğdu şiir yazdım Biri öldü şiir yazdım… Doldurdum doldurdum boşalttım
Fas’a gittim, Yemen’e gittim Kelimeleri cümleleri Kör itin öldüğü yerden Çin’den, Maçin’den O olmaz, bu olmaz Seçe seçe bir ettim…
Seni ‘Allah’ yaratmış Gecenin karası o şiir gözlerine… O yağmur dudaklarına Sayamadım Kaç kağıt kopardım da kaç kalem yaktım… Destansı kitapları Bir gülüşünü, bir gamzeni Bir kirpiğini karşılamıyor diye Kaldırdım attım Masaları dağıttım
…
Sevgili Şimdi bir de gitmek çıkardın… Vakit gece Bir gönyede duramıyor ciğerim Buna ne gözyaşı, ne kağıt… Ne de kelime Bitti Şair iflas etti…
Yumuşacık bir ses tonuyla başlayacağım cümleme Kısık ve kesik kesik olacak ilk cümlem Buruk ta olsa bir tebessüm konduracağım yüzüme İnsanlık tarihi kadar eskilere gideceğim Aynı cadde üzerinde yaklaşan adımlarımızı Yeni bir canlı dünyaya gelmiş gibi herbiri bir asır olan o ilk saniyeleri Gözlerimizden ılık ılık birbirimize akışımızı Nazlı nazlı yağan kar tanelerini Şehri hergün dolanmaktan bitap düşmüş kırmızı treni Hayat gibi farklı rejimlerde akan nehri Közün üzerinde pişmekten başka çaresi bulunmayan Sinop Erfelek kestanelerini Daha çok öğrencilerin akın ettiği ama her nedense o gün fazla kalabalık olmayan Adaçayı kafesini Yavaş yavaş açılacak sesim Sana hediye ettiğim son çıkan aşk romanını Veli ustanın yaptığını cümle alemin bildiği namı diğer İtalyan makarnasını Bardak seslerini gülüşlerini Temennileri hikayeleri Bir anda boğazımı temizleyip tüm konsantremi gözlerine vereceğim Konuşacaklarım “Neden?” ile bitecek Neden gidiyorsun ?
Çok beğendim Ben de Ben de seni çok beğendim Mekan bir dağın başında olsa da manzara harika Bırak düşsün karlar salına salına Kahve de neymiş birer çay içeriz değil mi birlikte piyano eşliğinde Elbette
Bırakıyorum herşeyi...
Özgür bırakıyorum bütün kuşlarımı...
Siliyorum geçmişimi, acılarımı
Çiziyorum karalıyorum hüznümü,
günahlarımı
Kovuyorum beni geriye çeken hatıralarımı
Kolumu kanadımı kıran her anımı
Herşeyi deniyorum
Ama seni asla...
Bekir Şahin
Çok yüksek bir inançla bekliyorum seni
.
.
Çok yüksek bir inançla bekliyorum seni
Buna ister beyhude çaba de
İster abesle iştigal de
İstersen de havanda su dövmek de
Ne istersen iste ya da ne dersen de
Bu benim inancım
Herşey bende ayna gibi
Çok yüksek bir inançla bekliyorum seni
.
.
Bekir Şahin
Neyin önemi kaldı ?
.
.
Neyin önemi kaldı,
Söyler misin bana?
Güneşin mi?
Denizin mi?
Martıların?
Martılara atılan simidin mi?
Sen yoksan o vapurda
Bırak Allah aşkına...
.
.
Bekir Şahin
Bana da açılamıyorsan
.
.
Bana da açılamıyorsan, saçıl o zaman...
-ki yaşanan onca yılları unutup
En baştan bitmiş herşey,
Düşünmen gerektiğini söylediğin an…
.
.
Her sessizliğin bir bedeli olmalı
Oysa senin için ben herşeyi...
Sonsuza dek yokum artık,
Bazı şeyler bende kalmalı…
.
.
Yüzde yüz silinmese de
Atlatırım, belki biraz uzar
Sancılı gecelerden sonra
Yüzde yüz eminim
Işıltılı bir sabah var...
.
.
Bekir Şahin
.
.
Hırsız ile dilenci
Lütfen
Çaldığın yere
geri koyar mısın beni
Çünkü
Yol almak değil bu...
Büyük bir gürültüyle batıyor gemi...
İki uç nokta...
Adın hırsıza çıktı senin; ardına bakmadan giderek...
Titreyen ellerim ise, dilenci...
Sen de sen, sen de sen...
Damarıma işlemiş ölümüne istemek...
Ne zaman çalacaksın kapımı ?
Yapmadığın şey değil,
Bir gece ansızın geliver !
Ben bırakayım ölüp ölüp dirilmeyi...
Sen de
Çaldıklarını geri ver !
Bekir Şahin
Affederim
Eridi bütün sınırlar
Ve kırmızı çizgilerim
Sen ne yaparsan yap
Ben seni affederim...
Kayıtsız ve şartsız
Bütün kredilerim
Tüketsen de hepsini
Ben seni affederim
Eğer böyle olursa
Şöyle şöyle ederim
Hayır, o şey olsa da
Ben yine affederim
Herbir fani gibi
Bir gün çekip giderim
Çok kırsan da kalbimi
Ben seni affederim
Bekir Şahin
Bana şu an lazımsın
Seni arıyorum hep gelecekte
Dolaşıyorum otuz kırk yıl sonralarında
Hatta ölmeden önceki son birkaç günümde
Ama gelecekte dolaşmak zaten ölüm
Otuzu kırkı hiç kaldıramaz kalbim
Yarın bile kesmiyor artık beni
Bana şu an lazımsın tam da şimdi
Bekir Şahin
Yolun sonu
Yansımama baktım da bugün
Aynalar beni çocukluğuma götürdü
Yürümeye çalışıyordum daha dün
Yıllar beni yaşlı bir adama götürdü
Nereye kadar sürecek bu gidiş
Koşuşturmaca ve çıldırtan bekleyiş
Yol değil sanki, sonunda asıl iş
Yollar beni yolun sonuna götürdü
Bekir Şahin
Sen ates¸sin ben ise mum
Sen ates¸sin ben ise mum
Bakma dimdik, sapasagˆlam durdugˆuma,
Beni sen bitiriyorsun...
Kaderin cilvesi bu ya...
Ben bitince, sen de bitiyorsun...
Beni sen yakıyorsun,
Sonra kayboluyorsun...
Beni eritiyorsun,
Sonra da gidiyorsun...
Bekir S¸ahin
Bir damla
Herşey içinde saklı
Yanağından süzülen bir damla gözyaşı...
Sana ait olmayan bir sen ile
Kime ait olduğunu yedi düvelin bildiği sokaklar
Birgün karşılaştıklarında
Bana ait sözlerle seslenme ona
Alır götürür seni çıkmazlara
Yanağından süzülen bir damla gözyaşı
Herşey içinde saklı
Bekir Şahin
Gece ve sabah
Gece ve sabah
Tıpkı beyazla siyah
Gündüz bulamazsınız
Benim gecem sabah
Gece sabaha varır
Sabah geceye ulaşır
Herkes sabahla
Gece benle uğraşır
Sessiz bir seyyah
Gece gibi siyah
Sabahla mesafem
Tam bin fersah
Gece sabaha aşık
Ben de sana
Tüm gün dolaştık ta
Kavuşamadık...
Bekir Şahin
Karıştı
Kapanırsa batarım
Dünyaya geldiğim gözlerin
Uçurumu kendimden atarım
Tükenirse sözlerin
Her şey karıştı birbirine
Tıpkı yarın bıraktığın gibi
Dün giderim ben de
O sımsıkı ellerini
Kent çöktü sise
Bulut uçtu kargalara
Kar bile yaktı ise
Sahil vursun dalgalara
Sen nerede bulunsan
Ben orada olmadım
Sen gittikten sonra
Kayboldum bulunmadım
Bekir Şahin
Öleceksin
Doğarken alnına yazılmış ünün
Öleceksin diye
Ezme kimseyi bir yerden bir yere
Geleceksin diye
Bırakıp koyup gideceksin
Bir tohum gibi ekildiğin gün
Kendini bile götüremeyeceksin
Karanlık odaya çekildiğin gün
Alnının çatına çakılmış mührün
Öleceksin diye
Üzme kimseyi yalnızca birkaç gün
Güleceksin diye
Bekir Şahin
Bıkmadın mı?
Sen öylece dur
Sütun gibi
Bulutlar aksın üzerinden
Gökyüzü bambaşka şekillere renklere bürünsün
Yağmur olsun kar olsun gece olsun gündüz olsun
Güneş batsın, ay çıksın, yıldız kaysın
Martılar sağa sola dağılsın
Orhun abideleri gibi
Peri bacaları gibi
Sen öylece dur
Fokur fokur kaynasın acıların
Mısır piramitleri gibi tarihe şahitlik et
Ayasofya gibi gözyaşları dök
Ama asla hareket etme
Bir adım atma
Ben bıktım seni özlemekten
Sen bıkmadın mı bu kadar beklemekten
Bekir Şahin
Otuz yıldır sarhoşum bitti
Bir damla içki içmedim
Otuz yıldır sarhoşum
Biri doğdu şiir yazdım
Biri öldü şiir yazdım…
Doldurdum doldurdum boşalttım
Fas’a gittim, Yemen’e gittim
Kelimeleri cümleleri
Kör itin öldüğü yerden
Çin’den, Maçin’den
O olmaz, bu olmaz
Seçe seçe bir ettim…
Seni ‘Allah’ yaratmış
Gecenin karası o şiir gözlerine…
O yağmur dudaklarına
Sayamadım
Kaç kağıt kopardım da kaç kalem yaktım…
Destansı kitapları
Bir gülüşünü, bir gamzeni
Bir kirpiğini karşılamıyor diye
Kaldırdım attım
Masaları dağıttım
…
Sevgili
Şimdi bir de gitmek çıkardın…
Vakit gece
Bir gönyede duramıyor ciğerim
Buna ne gözyaşı, ne kağıt…
Ne de kelime
Bitti
Şair iflas etti…
Bekir Şahin
Konuşacaklarım
Yumuşacık bir ses tonuyla başlayacağım cümleme
Kısık ve kesik kesik olacak ilk cümlem
Buruk ta olsa bir tebessüm konduracağım yüzüme
İnsanlık tarihi kadar eskilere gideceğim
Aynı cadde üzerinde yaklaşan adımlarımızı
Yeni bir canlı dünyaya gelmiş gibi herbiri bir asır olan o ilk saniyeleri
Gözlerimizden ılık ılık birbirimize akışımızı
Nazlı nazlı yağan kar tanelerini
Şehri hergün dolanmaktan bitap düşmüş kırmızı treni
Hayat gibi farklı rejimlerde akan nehri
Közün üzerinde pişmekten başka çaresi bulunmayan Sinop Erfelek kestanelerini
Daha çok öğrencilerin akın ettiği ama her nedense o gün fazla kalabalık olmayan Adaçayı kafesini
Yavaş yavaş açılacak sesim
Sana hediye ettiğim son çıkan aşk romanını
Veli ustanın yaptığını cümle alemin bildiği namı diğer İtalyan makarnasını
Bardak seslerini gülüşlerini
Temennileri hikayeleri
Bir anda boğazımı temizleyip tüm konsantremi gözlerine vereceğim
Konuşacaklarım “Neden?” ile bitecek
Neden gidiyorsun ?
Bekir Şahin
İşte o aşk benim
Hikayesi yok şiirlerinin…
Ve tüm gizli özneler, benim…
Can çekişme
Çile çekme daha fazla
Gel de acını dindireyim
Şiirlerinde ne var?
Bana olan hasretin…
Bana olan özlemin…
Ve biri var:
İşte o aşk benim…
Bekir Şahin
Çok beğendim
Çok beğendim
Ben de
Ben de seni çok beğendim
Mekan bir dağın başında olsa da
manzara harika
Bırak düşsün karlar salına salına
Kahve de neymiş
birer çay içeriz değil mi birlikte
piyano eşliğinde
Elbette
Bekir Şahin
İstediğim aşk
Yaşam alanı, temiz hava
Tanklar altında ezme beni
Oksijensiz bırakma
İstediğim bir nefes aşk...
Dilenciyi kovma, bakma
Elbisemdeki yırtıklara
Ekmeksiz, susuz koyma
İstediğim bir avuç aşk...
Çiçek benim bahçemden
Gel çimenlerde oturalım
Köylü deyip geçme
İstediğim bir tutam aşk...
Hayallerim kadar severim
Betonlardan kaçtım hep
Çok şey beklemem hayattan
İstediğim azıcık aşk...
Bekir Şahin