Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?

Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Dahiler biraz delidir çünkü onlar yaptıkları işin hata payını çoğunlukla çok iyi hesaplarlar bu yüzden o kadar cesurdurlar...:) ama çoğunluk bunu göremeyebilir sadece cesaret olarak yorumlarlar. Oysaki sadece hesapta şaşacak kadar kısmını göze almıştır ve bu zarar kaybettiğinde içinde olduğu durumdan daha kötü olmayacak. Kazanırsa duruma göre katbekat refaha ulaşacaktır. Ya da Çanakkale zaferinde olduğu gibi hiçbir çıkış yolu kalmadıysa ölümü göze alır ve sadece kazanca yönelir sonuç ise dünya’ya mal olacak büyük zaferlere imza atarlar. İşte dahi olmak böyle bir deliliktir.

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    "Vatanım Sensin" dizisinde, Halit Ergenç'in oynadığı Albay Cevdet, Mustafa Kemal Paşa'nın, Bandırma Vapuru'yla Samsun'a doğru yola çıktığını öğrendiğinde, "Hey Mustafa... Hiç değişmemişsin... Yolun açık olsun Paşam!" diye mırıldandığında, milyonlar gibi benim de içim içime sığmamıştı heyecandan...

    O sahne, kurgu da olsa, milyonlar gibi benim de aklımdan çıkmadı.

    Sizin ilettiginiz anektod'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün espri yollu, "Bende delilik var mı?” sorusuna Mazhar Osman Bey'in “Oo hooo, sizde herkesten bin beteri var... İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi?” yanıtını okuyunca aynı heyecanı yaşadım.

    Sağolun var olun paylaşım için.

    NE MUTLU TÜRK"ÜM DİYENE !

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Bizim Deliler
    26 temmuz 2020 atabey tarafından, posted in atabey yazıları
    Gâzi Mustafa Kemal Atatürk ile ünlü akıl ve ruh hastalıkları uzmanı Mazhar Osman Bey bir gün sohbet ederken söz dönüp dolaşıp deliliğe gelir. Atatürk, Mazhar Osman Bey’e sorar:

    — “Osman Bey, bu delilik nasıl bir şey?”

    Türkiye’nin ilk çağdaş (modern) ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin kurucusu olan dahası İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine de adını veren Prof. Dr. Mazhar Osman Usman, deliliğin ne olduğunu bilimsel olarak açıkladıktan sonra şöyle der:

    — “Gâzi Paşam, az da olsa herkeste bir parça vardır.”

    Atatürk, biraz da hayretle:

    — “Ne demek istiyorsun, bende de mi var?” deyince hoş sohbet ve -sağı solu belli olmayan Meriç Nehri’nin kıyısında doğup büyüdüğünden olsa gerek- sözünü esirgemeyen bir huya (mizaç) sahip olan Mazhar Osman Bey taşı gediğine koyar:

    — “Oo hooo.. Sizde herkesten bin beteri var. İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi?”

    Mazhar Osman Bey’in bu yanıtına, rahmetli Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün dakikalarca güldüğü söylenir.

    Şimdinin altı aylık kurstan sonra etraflarına şuursuzca kusmuk bulaştırmaya çalışan pişik/ koloklarına gelsin:))))

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Sahi acının rengi şeffaf değil miydi? Hani, hangi göze dokunsa, hangi tene değse o renge bürünür.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    “Yeterki kötülüğün ayrımını ve insanlara dokunan kısımlarının ayrımını iyi yapalım.”

    Son iki satır sizi tamamen destekler niteliktedir.

    İşte kimilerimiz tam olarak bu ince noktada ayrım yapamadıkları için sapla saman birbirine karışıyor. Özlelikle dikkat çektiğiniz ve açıklama için size çok teşekkür ederim.
    Ve
    Evelallah nüanslar bizim işimiz derim:)

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Aslı hanım,
    (25 03 2023, 10:35 mesajınız)
    Her dilden şiir veya şarkı insanlığın kardeşliği için evrensel amaçla yazılıyor veya besteleniyorsa baş üstünde yeri vardır.

    Ama, şiir(!) veya şarkı(!) , her cephede olduğu gibi dil/kültür cephesinde de emperyalizmin "böl parçala yönet" sinsi tezgahına maşalık gereği ayrılıkçı amaçla ve Cumhuriyet'e meydan okumak için yazılıyor veya besteleniyorsa buna karşı çıkmak bir yurtseverlik ve -daha da öte- insanlık görevidir.

    Zor değildir farkı farketmek, şiiri okuyana veya şarkıyı söyleyene/kişiliğine bakarsan/ız, amaç, iyot gibi çıkar açığa.

    "Yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır" da diyebiliriz.

    Saygılar...

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Günaydın Turhan bey, 1. Ve 4. Yazıyı numaralandırmadığım için karıştı:))
    Düzeltme butonu da yok ya o yüzden son yazım 5.çok dikkatlisiniz uyarınız İçin teşekkür ederim:)
    Daha sonra düzenlerim.
    Video için de ayrıca çok teşekkür ederim:(

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Aslı hanım günaydın :))
    24 03 2023, 14:33 mesajınız (ki, Pehlivan 4 olmalı) ve Pehlivan 5'i de ilgiyle okudum.

    Tiyatrocu, dokumacı, o yaşta otoriter ev hanımlığı, annenizin nitelemesiyle "ordu komutanlığı" :)) kısacası "on parmağında on marifet" olan büyümüş de küçülmüş bir kız çocuğu imişsiniz... dur durak bilmeyen... Maşallah diyelim mi? :))

    Pehlivan'a gelecek olursak..
    Ölüm saati ilginç, çok sevdiği ATA'sıyla aralarında 5 dk var... Ve uğurlanışı da şanına yakışır bir yolla olmuş.

    Babalarımızın döneminin efsane şarkıcılarından Paul Anka'nın babasına söylediği şarkı, Pehlivan'a gitsin mi?

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    İnsanlar arasında ırk ayrımı yapmak! buna vesile olmak! ”İnsanlığa, cumhuriyete ve demokrasiye” vurulacak en büyük darbedir.

    Her dilden şiir yazılabiliyorsa yürek her coğrafyada aynı atıyor demektir.

    Yeterki kötülüğün ayrımını ve insanlara dokunan kısımlarının ayrımını iyi yapalım.
    Aslı Birer

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Gönülde demlenmiş taze demler, sunumu yirmi dört ayar...

    Aleyküm selam Tuba hanım
    Günaydınlar olsun...

  • Ahde Vefa
    Ahde Vefa

    Burası gönül demliği yar. Dile dua, çaya dem, yüreğe kıdem. Aşk’a vefalı olan gelsin.

    Selâm ve saygılarımla
    Günaydın Aslı hanım

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Sevemedim bir türlü yaprağın ağacı terk edişini...
    Aslı Birer

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    PEHLİVAN 5

    Sanki dünyada kendinden başka hiç kimse kalmamış koskoca evrende tek başınaymış gibi tarifsiz bir acı çöreklenmişti küçücük yüreğine. Dokuz yıllık yaşamı boyunca iyinin ve kötünün ayrımını yapabilecek insanın yaşamı boyunca öğrenebileceği ne varsa hayata dair pehlivan onları öğretmişti kızına. O sabah neredeyse tüm Kocaeli yanlarındaydı, adeta insan seli olmuştu tarih kokan o eski sokaklar. Şaşaadan ve gösterişten hiç hoşlanmazdı pehlivan ama cenazesi görülmemiş bir ihtişamla adeta koskoca şehir akmıştı o gün. Mezarlık evimize oldukça uzak olmasına rağmen neredeyse yolun yarısı dolmuştu. Öğrencileri onu cenaze aracına koydurmadı ebedi istirahatgahına omuzlarında baba sloganlarıyla götürürlerken anladım ki o sadece benim pehlivanım değilmiş hayatı boyunca meğer bilmediğim ne çok hikayesi varmış. O gün anlatılanlar çok güzel şeylerdi. Öyle bir adamın kızı olduğu İçin bir kez daha Allah’a şükürler etti ve onur duydu küçük kız. Anne adeta çökmüş hiç konuşmuyor, sessiz sessiz haykırıyordu sanki o kadar içine ağlıyordu ki dışarı vursa ağaçları kökünden sökecek kasırga gibi güçlüydü içindeki fırtına.
    Birkaç gün sonra kalabalık çekilmiş anne kız acılarıyla baş başa kalmışlardı.
    Alışmak çok zordu yokluğuna, hele o kahvaltılar var ya hele o kahvaltılar beni bitirdi. Sensiz çok zordu her şey ama biliyor musun koca yüreklim? Ben hala kahvaltıları çok severim...

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Bazen, yağmurlu havalarda bulutun Ardına gizlenen güneş gibi...
    Dudağında sükuta uğrar kelimeler.
    Gözlerinden dökülür...
    Aslı Birer

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Doğru tespit bir yanım pamuk kadar yumuşak ama yerine göre de sert çıkışlarım vakidir:))
    Ne yapalım sayın Turhan. İnsan herkese her konuda her şey için hoş şeyler söylememeli bu onu kandırmak olur ki bana göre bu türden davranışlar sahte ve insana yapılacak en büyük kötülüktür.
    Bir de benim gibiler vardır işte yağdanlık olmayı beceremeyen, dokuz köyden kovulanlar...))) doğruculuk yaşam felsefesidir. (patavatsızlıkla karıştırılmamalı) bu çizgiye dikkat edilirse en doğru yaşam şeklidir bence. Hem onuncu köy daima bulunur.

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Daha çok şey varmış baba-kız birbirinize vereceğiniz... Ama "Pehlivan" erken göçmüş bu dünyadan. Aydınlıklar içinde yatsın :(((

    ... PEHLİVAN 3'e dair:
    O yaş için ağır sayılabilecek uğraşlar vermişsiniz. Ve o uğraşlar bugünkü kişiliğinize yön vermeye başlamış.

    Nereden mi çıkardım bunu?
    Mesajlarınızdaki tatli sert havadan :))

    Saygılar...

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Pehlivan ve pamuk şekeri için zamanın aydınlık gündüzleri güneşli, geceleri yıldızlı günler başlamıştı. Küçük yaşına rağmen anne ve babasıyla arkadaş gibi evin eksikleri ve yapılacaklar listesinde onlarla birlikte fikirler sunup kabul ettiren kararlar almasına imkan sunulan ve uygulamasında yardım istenen evin otoritesiydi sanki.
    Bir gün anne ve babasının konuşmalarına istemeden tanık oldu bizim pamuk şekeri.
    Baba; hanım bize bir şey olursa sence bizim kız hayatını idame ettirebilir mi?
    Anne; aşkım, bu bizim kızımız var ya orduyu yönetir der birlikte gülmeye başlarlar.
    Anne; hem bunları neden şimdiden düşünüyorsun daha çok genciz, inşallah yavrumuzun yuvasını da kuracağız hem sen sporcu adamsın sağlığın yerinde boşver şimdi bunları güzel günleri düşünelim.
    Baba gülümseyerek; daha dün gibi hastahanede kucağıma verdikleri gün, hemşire ve doktorlarla gülme krizine girmiştik dikişlerin patlayacak diye “güldürmeyin Allah aşkına!”diye bağırıyordun.
    Zeynep hemşire; bu nasıl bir çocuk saçları pembeye dönük kızıl, nadir rastlanabilecek bir renk ve bonus gibi dört kilo ağırlığında sanki bir aylık bebek, gözleri fıldır fıldır bakıyor. Hepimiz gülme krizine gitmiştik.
    Ben onu kucağıma alırken hem gülüyorum hem de; “ Allah’ım bu nedir böyle pamuk şekerine benziyor dedim ya,
    Anne; evet o günden sonra hep öyle kaldı çocuğumun adı...
    İyi ki de döküldü o saçlar deyip neşeyle karı koca sohbetlerine devam ederken küçük kız odasına geri döner.çünkü
    Hummalı bir çalışma yapmaktadır.
    Günlerden cumartesiydi, dışarıdan evin bahçe tarafından çocuk sesleri gelir, dışarı çıktıklarında tiyatro salonuna benzer hitonglardan koltuklar beyaz perde ve çocuk alkışlarıyla karşılaşırlar şaşkınlıkla bir köşede oturup olanları izlemeye başlarlar. Mükemmel bir taklitle sesler duyulmaya başlar. Hacivat ile Karagöz oyunu beyaz perdede sanki profesyonel gölge oyunu oynuyordu. Karı koca oyunu sonuna kadar izledi ve oyunun sonunda onlarda çocuklara eşlik ettiler. Kızları bulundukları yerde tiyatroya gidemeyen arkadaşlarına tiyatro kurmuş ve çokta başarılı olmuştu.
    Anne; yine tedirgin misin? Sorusunu sorar pehlivana?
    Pehlivan; kahkaha atarak hayır der.
    Semtte ne kadar ipek halı tezgahı varsa renklerini pamuk şekeri koyardı.
    Çünkü; küçük kız bir gün tanıdıklarıyla Hereke’ye halı satmaya gitmiş kadıncağızın halısı çok ucuz satılmış ve gittikleri her satıcı halının renklerinin orijinali olmadığını söylemişti. Bu olay pamuk şekerini çok üzmüştü daha sonra ipek halı örneklerini araştırıp orijinal renklerini not almış ve annesine de kadınlara; bundan sonra halıların renklerini kendisinin belirleyeceğini söylemesini istemiş, kadıncağız onca işinin arasında yardımlar alarak kızının isteğini duyurmuştu. Ona inananların halılarının yüksek fiyatlarla satıldığını duyan herkes artık küçük kızı çağırıp ondan yardım almışlar ve iki yıl gibi zaman diliminde herkese çok basit olan ve yapılması gereken her şeyi öğretmişti.
    Günler geceler aceleyle akıp gitmektedir...
    Pamuk şekeri artık dokuz yalındadır, bir sabah yine neşeyle mutfağa gider çayını demler babası uyanmamıştır onu uyandırmak için odanın kapısını çalar, her zaman söyledikleri şarkıyı söylemeye başlar odanın kapısında... “ Atatürk Atatürk canımdasın her zaman yanımdasın.” Odanın kapısını aralar, genç adam zorlukla yerinden doğrularak kızına doğru yürümeye çalışır ama olduğu yere yığılıp kalır pehlivan. Küçük kız elinden gelen her şeyi yapar ambulans gelir doktorların tüm çabaları boşunadır. Ölüm saati: 09.00
    Dünya durmuş artık dönmüyordu, bütün renkler solmuş, bahçe çöle dönmüş, kuşlar susmuş küçücük yüreği donmuştu...
    Ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı...

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    PEHLİVAN 3

    Çocuk yüreği nasılda sevinçle çarpıyordu. Sarıya dönük saçları ve griye çalan mavi gözleriyle bir de oldukça hareketli sempatik oluşuyla ailenin maskotu, minik sevimli cücesiydi adeta. Neredeyse o günlerin tüm şarkılarını ezbere bilir ve söylerdi. Okula başladıktan sonra küçük kız sessizleşmiş içine kapanmaya başlamıştı. Kısa sürede ondaki bu değişiklik herkes tarafından fark edilir ve sevgili babası öğretmeniyle görüşmek için okula gider.
    Baba, derdini küçük kızın öğretmenine net bir şekilde anlatır.
    Öğretmen: maalesef kızınız arkadaşlarıyla uyum sağlayamıyor derste söylediklerimi yapmıyor. Dersi dinliyor ama soru sorduğumda cevap vermiyor. Teneffüste bir köşeye çekilip ağlıyor. Ben de sizi çağıracaktım.
    Öğretmeni küçük kızın doktora götürülmesini uygun görmüştü.
    Pehlivan oradan çok düşünceli ve üzgün olarak ayrılır.
    Eşiyle konuşurken, küçük kız her şeyi duyar.
    Baba vakit kaybetmeden şehrin en iyi doktoruna minik kızıyla birlikte giderler. Bir de kızda gözlerinde tuhaf bir tik başlamıştı. Doktorun hemen dikkatini çekmiş olacak ki: ne zamandan beri bu göz kırpmalar var? Diye sorar; baba üzgün bir ses tonuyla; okula başladıktan sonra olduğunu ve diğer sorunları da anlatır.
    Dışarıda beklemekte olan küçük kızı doktor içeriye çağırır ve konuşmaya başlarlar.
    Uygun bir dille bir süre konuşurlar
    Konuşma ilerlerken
    Doktor: sen çok akıllı bir kızsın öğretmeninin söylediklerini de dinliyor musun? Sana neler öğretiyor?
    Pamuk şekeri: hayır cevap vermek istemiyorum.
    Doktor: bana nedenini söylemek ister misin?
    Pamuk şekeri: hece yapmamı istiyor ben onları zaten biliyorum.
    Ama arkadaşlarım bilmiyor ben çok sıkılıyorum.
    Derken, çocuğun iyice gerginleşip gözündeki tiklerin sıklaştığını görür doktor.
    Sonra bir takım testler uygular.
    Onları şehrin tam teşekküllü devlet hastanesine yönlendirip orada bazı testlere tabi tutulmasını ister. Oradan ayrılırken pehlivan;
    Kızım, seni çok seviyorum, korkmak yok bizi daha büyük bir hastahaneye gönderdi doktor amca bu senin iyiliğin için, der.
    Küçük kız: korkmuyorum pehlivan merak etme hadi beni uçan salıncaklara götür, der ve kocaman bir kahkaha atar. Onun bu hareketi babasını çok rahatlatmıştır.
    Oradan doğruca lunapark’a gider baba kız.
    İstediği gibi salıncaklara binmişler...
    Pamuk şekeri salıncak hareket eder etmez hıçkırıklara boğulmuştur. Başına ne geleceğini kestirememekte aslında çok korkmaktadır ama babacığı üzülmesin diye o gün ağlarken gülmeyi öğrenmiştir... Birkaç gün sonra hastahaneye giderler testler yapılır. Bazı testlerin raporlanması birkaç gün süreceği bilgisini alırlar ve günler sonra pehlivan sonuçlarla birlikte müthiş bir telaş ve endişeyle doktorun yolunu tutar.
    Doktor: kızınız özel bir çocuk, uyumsuzluğu, huzursuzluğu, kendisi gibi olmayan çocuklar ile aynı seviyede zorlandığından kaynaklanıyor.
    Mesela kızınızın okuma, yazma, matematik seviyesinin 4. Sınıf seviyesinde olduğunu biliyor muydunuz?
    Baba; okuyordu yazabiliyordu ama bu derece olduğunu anlayamadık.
    Küçük kızın hayatı değişmeye başlayacaktı yapılması gereken her şeyi doktor anlatmıştı.
    Günler sonra;
    Pamuk şekeri artık özel bir okula başlamış günden güne eski neşesine kavuşmuş gözlerinde oluşan tik geçmişti.
    Pehlivan küçük kızını bir kere daha hayata geri kazandırmıştı...
    Sanki tek başına yürümesi için hazırlar gibi...

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Teşekkür ederim Turhan bey, okuduğunuz ve takibiniz için. O dünyanın en iyi babasıydı elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum.

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Pehlivan 1 ve 2'yi takip ediyorum.
    Baba kız arasındaki ilişkiye hayran oldum.
    Orada baba-kız değil, iki arkadaş görüyorum.

    Helal olsun o babaya ki küçücük bir cana arkadaşlık bilinci vermeyi başarmış. Ve helal olsun o csna ki küçücük yaşına karşın verileni almasını bilmiş.

    ... Devamını.bekliyorum.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    PEHLİVAN 2

    Küçük kız çok mutluydu baba ve kızın yaşayabileceği en güzel anıları biriktiriyordu aklında ve yüreğinde. Ayrılık vaktinin geldiğini bilmeden yüzünde mutlu bir tebessüm ile uykuya dalmıştı bile.
    Sabah ışıklarını penceresinden gözlerine indirince her zamanki gibi neşeyle uyanıp yatağından kalkıp doğruca mutfağa gitti.
    Annesi her sabah evden erken çıkardı çünkü çalışıyordu. O bir akademisyendi her sabah küçük kız babasının çay içmeyi çok sevdiğini bildiği için hemen çayı demlerdi. O sırada babası uyanır birlikte şarkılar söyleyerek omletler pişirir, sevdiği her şeyi yaparlardı.
    En çok sevdiği şarkı;



    Onlar muhteşem ikiliydi şarkılı türkülü kahvaltı şölenleri bitince baba işine giderken küçük kızını da okula bırakırdı.
    Hafta sonları evlerinin arka tarafında cennet gibi bir bahçeleri vardı. Bahçenin içinde her çeşit meyve vardı orada ailenin diğer fertleriyle;
    Babaanne, dede
    Anneanne, dede
    Kardeşler çok büyük bir kır sofrası kurulurdu, güneş o gün başka parlardı üzerlerine, adeta gülümsediğini hissettirdi. Serçecikler binbir notalı serenatlarıyla eşlik ederken, kelebekler en güzel renkleriyle uçuşurdu masanın etrafında. Sanki bir yolcuyu uğurlar gibi...

    Devam edecek.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı



    RAMAZAN KİMİLERİNİN YÜREĞİDİR.
    Işıklar içinde uyusun Allah’ın rahmetine kavuşan tüm babalar.

    Kısa kısa hikayeler yazacağım fırsat buldukça burada, dileğim çokça okurum olması.



    PEHLİVAN

    Kentin saygı değer ailelerinden birinin yedi çocuğundan biriydi namıdiğer pehlivan çocukluğu ve gençliği kendisinden dinlediğim kadarıyla atik, hareketli, çalışkan bir öğrencilikle geçmiş liseden sonra spora olan merakı onu güreş sporuna yöneltmişti, şunu söylemeden geçemeyeceğim bulunduğu çevrede en iyi dama oynayan kolay kolay yenilmeyen zekice bir adammış... günler ilerlemiş delikanlı evlenmiş güzel bir yuva kurmuş çok sevdiği güreş sporu müsabakalarında boy gösterir olmuş semtin bıçkın, bir o kadar da yakışıklı delikanlısı. Sayısız müsabakalara katılır, madalyalar kazanır, dünya üçüncülüğü kazandığı bir maçta ne yazık ki elim bir kaza sonucunda sakatlanarak o çok sevdiği güreş sporunu bırakmak zorunda kalır. Günler geçer ama bir de ona sorun, ne acıdır ki en sevdiği spordan ayrı kalmak zorundadır artık... hayatını idame ettirmek için bir fabrikaya girer orada yönetim kadrosunda görev yapmaya başlar... fakat genç adam bir türlü mutlu olmuyor günden güne sinirli bir adama dönüşüyordu. Bir gün hayatında ani bir değişiklik yaparak antrenörlük yapmaya karar verir. Milli güreşçi olduğu için lisansları olan genç adam gerekli bütün işlemleri yaparak, ivedilikle spor akademisinde hoca olarak işe başlar... ayrıca devlet spor salonunda sporcular yetiştiriyor kendisi gibi mükemmel öğrencileri şampiyonluk yolunda canla başla çalıştırıyor bu spora gönül veren geçler onun öğrencisi olmaya can atıyordu. Babacan bir adamdı pehlivan, sadece mesleki bilgilerini aktarmıyor öğrencilerinin özel sorunlarıyla da ilgileniyordu... Spor camiasının Hulisi Kentmeniydi diyebilirim onun için, genç adamı başka bir sürpriz daha bekliyordu o günlerde her şey yavaş yavaş yolunu alıyor daha güzel oluyordu. Bir gün iş çıkışı evine geldiğinde eşi ona çok güzel bir karşılama hazırlamış.
    -Hayırdır hanım bu ne özen doğum günüm de değil.
    - bugün de güzel bir gün bugün sevgili eşim çok müjdeli bir haber aldım...
    - meraklanmış güzel adam
    Hadi ama söyle artık diyerek gülümsemiş
    - bugün tahlil yaptırdım, bizim bir bebeğimiz olacak.
    - büyük bir sessizlik olur salonda
    Ve sessizlik pehlivanın; ne yani şimdi ben baba mı oluyorum! nidasıyla yankılanır.
    Günler çok çabuk akıp geçer çok mutlu birliktelikleri olan bu iki insanın dünya güzeli bir kız çocukları olur.
    Dürüstlüğü ve çok adil kişiliğiyle nam salan Namıdiğer pehlivan kızını da kendisi gibi yetiştirmiş vatan sevgisini de yüreğine nakış nakış iğne oyası gibi işlemiş... ona her dokunuşunda: pamuk şekerim seni bilmeden inciteceğim diye çok korkuyorum içim titriyor.
    Küçük kız babasına hayranlıkla bakar
    - babacığım, benim pehlivanım ben senden hiç incinmedim hem sen benim babamsın hep gülecek değilsin hata yaptığımda kızacaksın ben hiç incinmem sen merak etme der yanağına kocaman bir buse kondurur.
    Küçük kız henüz yedi yaşındadır babasıyla antremanlara gidiyor onunla spor yapıyor... notlarını dahi o tutuyordu...
    Yolda yürürken sürekli önlerini birileri keser hal hatır sorardılar. Çevresinde tanınmış, kişiliğinin mükemmel oluşuyla takdir toplayan benim babam! işte o benim babam!.. onunla ne kadar övünsem az gelir. Bir defasında beni denemek için evden çıkarken yere 5 lira düşürür, pehlivan akşam eve geldiğinde hiçbir şey sormaz.
    Akşam yemeği yenir
    Çay içecekleri salona giderler,
    - günüm çok yorucuydu siz neler yaptınız?
    Anne; her zamanki işler bey
    Küçük kız; üzgün bir ifadeyle babasına ağlak gözlerle bakıyordu
    Pehlivan; pamuk şekerim sana ne oldu yoksa annen azarladı mı? Diyerek saçını okşar ve kızını öper koklar ama o hala üzgündür.
    - hanım bu kıza neler oldu acaba derken zaten anlamıştı sebebini...
    Küçük kız yerinden kalktı, babasına beş lirayı uzattı ama yere bakıyor babasının yüzüne hiç bakmıyordu...
    Babası tebessümle yüzüne baktı onu öpüp kokladı.
    üzülme benim küçük kızım, sana güvenmediğinden değil, güvenimin boşa çıkmayacağını görmek istediğim için yaptım...
    küçük kız; peki babacığım senin bana öğrettiklerini hiçbir zaman unutmayacağım.
    Baba; sana çok değerli bir elbise giydirdim üzerine iğreti kumaşlar olmaz artık ben de bundan eminim diyerek onu yatağına yatırır.
    ...ve
    Herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli der şimdinin genç, geçmişin küçük kızı... çocuk doğurmak mıydı? Yoksa onu yetiştirmek mi asıl mesele... toplumlar bozuluyorsa sosyal normlar artık değişmiş gereğinden fazla esnemiş ve ortada hoş olmayan yaşam koşulları oluşmuşsa, saygısızlıklar böbürlenme vasıtası olmuşsa kendimizi sorgulamanın zamanı gelmiş çoktan geçmiştir bile diyor gerçek baba kız ilişkisini anlatan hikayem burada bitmese de... dürüstlüğün aptallık sayılmadığı güzel günler görmek dileğiyle burada bitirmek istiyorum.

    Aslı Birer

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Lodos, ıpılık estikçe yüzüne
    Nefes nefes sevda kokarım
    Konarsa dudağına usulca buse
    Sılaya esen, o rüzgarda ben varım
    A.B

  • Seval Sevnc
    Seval Sevnc

    Yaşamak arzusu sönmüş bir ışık
    Aklım başımda değil ruhum karışık
    Kollarımda hayallerimin solmuş cesedi
    Bir martı çığlığında yankılanır matemi
    Sığamadım sığmıyorum dünyaya
    Bir anne sıcağı sarılırsa boynuma
    Şifa olurmu dersin
    Yakutsk da donmuş ruhuma...

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Kardeşliğe naçizane şiirimle bir atıfta benden güne ve ruhu, gözü, gönlü aydınlık olan herkese gelsin bugün:)

    Teşekkür ve saygılar benden size gelsin Turhan bey.

    Vakit oldukça geç
    Gün akşama çalmakta,
    Havada hasret kokusu var,
    Kimileri bahara, kimileri vatana,
    Kimileri, anne babaya,
    kimileri bir yudum mutluluğa.
    Havada menekşe renkli özlemler var Yağmur olup yağan, kar olup üşüyen. Havada matem var matem! papatyalardan taşan,
    Bahara hazır ama üzerinde çiy -tanelerinden şeffaf acılar.
    Havada zümreler var.
    Elmas elmas her yanı
    -herbir gözden düşen zümreler sarmış
    Havada menevişler var, kirpiklerden -süzülen menevişler var.
    Havada kuş sesleri var, hiçbir dile -uymayan kuş sesleri var.
    Biçim birimi sevgi,
    Notalarında tüm kulaklara hoş seda ile.

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Büyük Ozan VEYSEL Baba'nın anısına...



    Aşık Veysel paylaşımı için Aslı hanıma teşekkürler...

  • Ata Kızı
    Ata Kızı




    Yastığım kuş tüyü, sanki vicdanıma göre yapılmış gibi.
    Aslı B.


    Ne güzel şey başını yastığa koyar koymaz uyuyabilmek. Vicdanen rahat olmak sanırım paha biçilemez??O? ön yargılarla, kulaktan dolma dedikodularla birbirinize bilenirken bir kere daha düşünün. Ve soru sormaktan çekinmeyin, tespit ettiğim en önemli iletişim sorunu; kendi kendine gelin güvey olmak olduğudur. Bu yüzden gereksiz ve haksız yere dargın olan yüzlerce insan tanıdım. Zaman maalesef geri döndürülemez tek değerdir. Ömür bittiğinde pişmanlığın da bir önemi kalmıyor.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Günümüze ne çok yakıştı bu şiir.

    “Günü Aydın olsun, sözünde değil özünde insanı bilene.”

    Sevgiyle ve rahmetle anıyoruz
    Aşık Veysel Şatıroğlu

    Allah birdir Peygamber Hak
    Rabbül alemindir mutlak
    Senlik benlik nedir bırak
    Söyleyim geldi sırası

    Kürt'ü Türk'ü ve Çerkes'i
    Hep Adem'in oğlu kızı
    Beraberce şehit gazi
    Yanlış var mı ve neresi?

    Kuran'a bak İncil'e bak
    Dört kitabın dördü de Hak
    Hakir görüp ırk ayırmak
    Hakikatte yüz karası

    Binbir ismin birinden tut
    Senlik benlik nedir sil at
    Tuttuğun yola doğru git
    Yoldan çıkıp olma asi

    Yezit nedir, ne kızılbaş
    Değil miyiz hep bir kardaş
    Bizi yakar bizim ateş
    Söndürmektir tek çaresi

    Kimi ne çeker dilinden
    Hem belinden hem elinden
    Hayır ve şer emelinden
    Hakikat bunun burası

    Şu alemi yaratan bir
    Odur külli şeye kadir
    Alevi Sünnilik nedir
    Menfaattir varvarası

    Cümle canlı hep topraktan
    Var olmuşuz emir Haktan
    Rahmet dile sen Allah'tan
    Tükenmez rahmet deryası

    Veysel sapma sağa sola
    Sen Allah'tan birlik dile
    İkilikten gelir bela
    Dava insanlık davası…

    Aşık Veysel

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Teşekkür ederim Turhan bey sizlerin de...

    Gönüllere giden yoldur şiir
    Adaletin, asaletin, hürmetin
    Sesidir şiir
    Aşkın sevdanın dile gelişi
    ...ve lavanta yüreklerin şehridir şiir

    Aslı Birer

    Bu arada;
    Bu güzel seçiminize "akşamdan kalma" bir HUZZAM'la karşılık verip, üstüne bir "Günaydın"
    göndersem kabul eder misiniz?”

    Cevabım, sistemin azizliğine uğradı, artık sayfaya ne zaman düşerse. :)

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Şiir, sanatın doruğudur.

    Şiir Günü'nüz kutlu olsun Aslı hanım :))