Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendisi için güzel yaşamayı öğrenmeli önce insan, evvela kendine sevgili olmalı. ki başkalarını da yaşatabilsin sevgiyle.
Sevgiye, sevgiliye adamadı ise yüreğini insan.. değil 3 gün 3 Asır yaşamış olsa hiç özgür olmamış ve boşa yaşamıştır geçen zamanı
Belki de o son gün mavilerde uçan martıyı gördüğünde pencereden, düşünür insan “ ne kadar özgürdüm” diye ve ne kadarını yaşadım ömrümün?
3 günlük dünya diyorlar,
ya bugün 3.günü ise yaşamın, neyin ertelemesindesin ey gönül.!?
Bazılarında asalet yüzünü görmeden de görülür.
Teşekkürler güzel paylaşım İçin sevgili melek.
Öyle bir hayat yaşadım ki
Cenneti de gördüm cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm pes etmeyi de
Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum okudum anlamadım
Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan,
Anladım...
F. Neitsche
Bunu okuyan kişi, yorgun olduğunu biliyorum fakat kazanmaya hep yakınsın. Kırılgan olman kaybetmen anlamına gelmiyor. Sana asla dürüst olmayan bir insanın iki dudağını öpmektense sigaranın k..ını öp. bir fincan çay için dilini yak. çok fazla çikolata ye.birkaç saat ağla , hatta birkaç gün. Hata yapmak sorun değil ve sürekli kendini yenile. çünkü kendini en zayıf hissettiğin anda bile içinde güç var. türümeye devam et. Şuraya bir şarkı bırakıyorum, kulaklarına iyi gelecektir
.
Sahi neydi yaşamak?
batıda bir çocuğun Fransızca eğitimi alırken
doğuda koyun gütmesi arasındaki fark mı
ya da ne bileyim işte
aristokrat bir ailenin piyano çalan çocuğu mu
yoksa şarkın sazlıklarından mızıka yapan mı
sahi neydi yaşamak?
şaşalı yerlerde şık kıyafetlerle salınmak mıydı
bir yerlerde çift sürmek miydi
toprağı hissetmek mi nasırlaşan ellerde
yaşamayı ak mı düşmüş sanmalı
yoksa bir sevdada mı boğulmalı nefes nefese
Sahi ne yapmalı yaşamak için
hiç uyumasak mesela!
hatta, ayakta uyutulmalarımızı saymasak hiç
bütün bunları çıkarsam hayattan
Sadece ilk çeyrek kadar mı yaşamak
yaşamak ne usta!
yaşamak ne? ağlamak mı gülmek mi?
mutlu olmak mı sadece
acı, gök gürültülü geçişlerden mi ibaret
gördüklerim simülasyon mu?
söylesene nazım
ömrüme boydan boya zeytin diksem yaşamış olur muyum
He abidin, çizebilir misin benim yaşımı!
Ata kızı
Yitirdiğim herkesi özlüyorum ama bu korkunç çünkü ben hala Annelerin öldüğüne ikna olmuyorum,
siz alışıyor musunuz?
Annemi toprağa bir tohum gibi bıraktığım günden beri her yağmurda sokaklara koşuyorum.
Rolan
Siz bu küflenmiş dünyanın betona bulanmış dudaklarından öperken ne hissediyorsunuz?
Rolan
Şu an kitabın kaçıncı baskısı bilmiyorum ben aldığımda 5. baskısıydı sadece 25 inde çocuk sayılabilecek yaşta hayatın neler öğrettiğini okumalı herkes.
Çocukluğumu özlüyorum, yeşil ve çiçekli yaz elbisesi ile şarkı söyleyen baharı.
Rolan
Hem pessoa'nın bir kitabında kısa bir cümlesine çok takılmıştım, güzel ve acı cümleydi,
,
" Kalp düşünebilseydi atmaktan vazgeçerdi"
Rolan
"Ben bu denizde boğulurum dedi balık"
Ben bu denizde boğuluyorum evet üstelik ruhumu bulutlara uzak okyanuslar kadar uzak uçuyorum. ne oluedu yani bu kadar acımasaydım bu kadar incinmeseydi kalbim. bir balığın kalbi kaç kere kırıldığında atmaktan vazgeçer ki? oysa ben bir yerde okumuştum fillerin üzülünce öldüğünü.
Rolan
Henüz okumayanlara okuması tavsiye edilir:)
Kuğu
Victor Hugo'ya.
I
Andromakhe, sizi düşlüyorum! O çayı,
Acınızın sınırsız görkemiyle dul iken
Işıldayan zavallı ve hüzünlü aynayı,
Yalancı Simoeis’i, gözyaşıyla beslenen,
Bolluk getirdi hemen verimli belleğime
Tam geçtiğim sırada ben yeni Carrousel'den.
Eski Paris yok artık (bir şehrin biçimi de
Çabuk değişir, yazık! bir faninin kalbinden).
Ancak zihnimde kalmış barakalar mevkii,
Kurulmak için hazır çadırlar ve kalaslar,
Camlarda parıldayan bir yığın eski püskü,
Ve otlar, bataklıkta yosun tutmuş kayalar.
Orda vardı eskiden bir hayvanat bahçesi;
Orda gördüm, bir sabah, soğuk gökler altında
İş saati, çöplüğün meydana getirdiği
Çıt çıkmayan havada karanlık bir kasırga,
Orda gördüm, kaçmıştı kafesinden bir kuğu,
Kaldırıma sürterek perde ayaklarını,
Beyaz teleklerini yerde sürüklüyordu.
Susuz çay yakınında açarak gagasını
Yıkıyordu, asabi, tozda kanatlarını,
Ve diyordu, yüreği dolmuş doğduğu gölle :
“Gök, ne zaman gürlersin? ne zaman yağarsın, su?”
Bu bahtı kara, garip ve uğursuz söylence,
Bazan bir göğe doğru, Ovidius’u andırıp
Göğe doğru, alaycı, zalimcesine mavi,
Gergin boynu üstünde aç başını uzatıp
Tanrı’ya sitemlerde bulunuyordu sanki!
II
Paris değişiyor, ne ki hiçbir şey değişmedi
İç dünyamda! Saraylar, yapı iskelesi, taşlar,
O eski mahalleler, benim’çin alegori,
Ve taştan daha ağır bende aziz anılar.
Ve Louvre’un önünde de bir imge ezer beni:
Çılgın haliyle büyük kuğuyu düşlerim, ki
Sürgünler gibidir o, hem gülünç, hem de yüce,
Ve dinmez bir arzuyla kemirilmiş! ve sizi,
Andromakhe, büyük kocanın kollarından
Düşmüş pespaye hayvan, ellerine Pyrros’un,
Boş bir mezar yanında esriyip boyun kıran,
Hektor’un dulu, yazık! karısı Helenos’un!
Düşünüyorum, zayıf, veremli zenci kızı,
Tepinerek çamurda fersiz gözle arayan.
Afrika’nın kaybolmuş ceviz ağaçlarını
Sisin sonsuz duvarı arkasında yer alan;
Asla bulunmayacak bir şeyi yitireni,
Ve boğulurcasına gözyaşı dökenleri
Ve Acı emenleri, tıpkı dişi kurt gibi!
Çiçek gibi kurumuş sıskacık öksüzleri!
Ve böylece zihnimin sürüldüğü ormanda
Eski bir Anı üfler borudan nefesini,
Düşünürüm o yitik tayfaları adada,
Tutsak ve mağlupları!... ve daha nicesini!
Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri
Ah sitare gözümden damlıyorsun bu gece,
Okuduğum kitaba sayfa sayfa dökülüp uzaklara gidiyorum sayha sayha.
Ata kızı
Kapat gözlerini, geceye notalardan bir yıldız gönder, ulaşır belki uzak diyarlardaki karanlıklara.
Ah bu ahenkli sesler onlar sanki limon çiçeğim gibi kokuyor
"sahte bir haldir." (işte burada nüansı yakalamışsınız kötüler kötülük yaptıkça mutlu olurlar ama bu tüm insanlar için dünyaya adapte olmak anlamında kısa vadeli ve sahte bir mutluluktur.) yani gerçekte mutluluk ve haz almak ancak iyi duyguların yaratabildiği ve uzun vadede de insanın ruhunu besleyen duygulardır.
insan daha fazla kendisini gerçekleştirebilir.
Platon kendini daha fazla gerçekleştirmenin mutlulukla alakalı olduğunu söyler. mutlu olmayı ise iyi ve erdemli olmaya bağlar. oysaki mutluluk kişiye göre değişen bir kavram. ya kişi kötülükten mutlu oluyorsa o kişiyi erdemli ve iyi olmak tam tersine mutsuz edip hatta depresif bir ruh haline büründürebilir. ..?
Yaşadığın aşk mıydı söyle sendeki sanrıları nerden bileyim? ister unut ister unutma bundan böyle bilmediğim şey için niye öleyim?
"Bence insaniyet herkese eşit davranıp sevgi duymaktır.."
Elif Key
"eudaimonia" yüksek ruh ve adaletli olmanın sonucu. bence" Mesele insan bunu başarabilir mi?
Vicdandan kasıt ruh mudur?
sevgili melek ve Mehmet bey
Merhabalar..
İyilik, karşılık beklemeden, canlıların /toplumun yararına yapılan davranışlar, tutumlar, eylemler bütünü olarak değerlendirilebilir.
Kişiye/canlıya zarar vermemek, iyilik değildir. Zaten olması gerekendir. İyilik, kötü bir sonucu doğuracak sözün /eylemin önüne geçip, bunun aksi yönde tavır almaktır.
İyilik de, kötülük de tercih edilen eylemlerdir. Kişiler, çıkarlarına göre hareket ederek bir tercih yaparlar.
Bunun sonucu iyilik veya kötülük olarak değerlendirilir.
İyilik de bazen çıkar için yapılır. İşin sonundaki kar/zarar hesabına bakılır ve davranışa karar verilir.
Ve tabii ki, bazen, iyilik diye yapılan şeyler de istemeden kötü sonuçlar doğurabilir.
İyilik de, kötülük de esas itibariyle VİCDAN meselesidir. Her eylem, her düşünce vicdan süzgecinden geçip öyle hayat bulmalıdır.
Kötülük yapmayı bilmemek, iyilik değildir, kişinin yapısı öyledir.Hatta alışkanlığa dönen davranışlardır.
İnsan, kötülük yapmayı bilmediği için değil, istemediği için yapmamalıdır. Yani tercih etmelidir..
Merhabalar..
İyilik, karşılık beklemeden, canlıların /toplumun yararına yapılan davranışlar, tutumlar, eylemler bütünü olarak değerlendirilebilir.
Kişiye/canlıya zarar vermemek, iyilik değildir. Zaten olması gerekendir. İyilik, kötü bir sonucu doğuracak sözün /eylemin önüne geçip, bunun aksi yönde tavır almaktır.
İyilik de, kötülük de tercih edilen eylemlerdir. Kişiler, çıkarlarına göre hareket ederek bir tercih yaparlar.
Bunun sonucu iyilik veya kötülük olarak değerlendirilir.
İyilik de bazen çıkar için yapılır. İşin sonundaki kar/zarar hesabına bakılır ve davranışa karar verilir.
Ve tabii ki, bazen, iyilik diye yapılan şeyler de istemeden kötü sonuçlar doğurabilir.
İyilik de, kötülük de esas itibariyle VİCDAN meselesidir. Her eylem, her düşünce vicdan süzgecinden geçip öyle hayat bulmalıdır.
Kötülük yapmayı bilmemek, iyilik değildir, kişinin yapısı öyledir.Hatta alışkanlığa dönen davranışlardır.
İnsan, kötülük yapmayı bilmediği için değil, istemediği için yapmamalıdır. Yani tercih etmelidir..
Yüreğim katre katre karışırken deryaya
Bir ben bilirim kendimi bir de yüce Mevla
Madem cennet müslimeydi evla
bize mi layık cehennem mütenahi dünyada
Ata kızı
Madem ki iyilik can yakmamaksa neden balık tutuyoruz ya da neden diğer canlıları yiyoruz? iyilik sadece insanın insana olan sorumluluğunun adı mı? hayatını idame ettirebilmek için et yemek kötülük değilse yine hayatını idame ettirebilmek için öldürmek suç değil öyleyse. saf gerçek, kısasa kısas mı gerçekten? mesela hırsızlık hepimizin bildiği gibi ahlaksızca bir davranış modelidir. peki çocuğu aç diye marketten bir ekmek çalan da aynı değil mi? neden bunu hoş görürüz ve bir de üzerine acır ağlarız. erdem ve ahlak yasaları esnek olmalı o zaman duruma göre değerlendirilmeli. hakikaten erdemlilik nasıl olmalı?..
"Kendisi için uygun bir ortamın kurulması şarttır aksi takdirde agresif bir canlıdır insan. işler yolunda gitmediğinde kötü yüzünü gösterebilir."
M:B:N
Platon' a göre ( arete, aletheia; ve dikaiosyne) olduğu ideasından yola çıkarsak normal şartlarda arete ve iyi olan insan, şartlar kötüleştiğinde bir anda nasıl erdemsiz olabilir? yoksa onun erdemlik anlayışı değişken mi? erdemli bir insan kötüye dönüşmez mi? dahası erdem nedir sorusu aklıma geliyor. hakikaten sorun erdem'in ne olduğunu kestiremememiz bence! aklımda deli sorular..:)
....Çünkü bilir ki; gücü kendinde bulup kötüye kullanan kişi, (kişiler) sırası geldiğinde kendisi üzerinde de kullanmaktan çekinmeyecekler.