Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kadırga
Senelerce, senelerce evveldi;
Bir deniz ülkesinde… ve belki de
birbirine aktardığım defterlerin hepsinde
bu şiir vardı:
Senelerce, senelerce evveldi;
Biz seninle orada, o deniz ülkesinde tanıştık
uzak denizler, uzak yakınlıklar içinde
bir Kadırgada iki korsan
tarih, yarın, ütopya dolu sandıklar arasında
birbirimizi yaralarından tanıdık
dışı korsan, içi iç denizlerde yaşayan çocuklardık
Murathan Mungan
Baharlarda dolaşan tüm yağmurların amacı papatyalar olsa gerek. Bir de kiraz ağaçları. :)
Görebildin mi masum gözlerinde dile gelmeyen çığlıklarını?
ne kaldı ki; ülkenin bir köşesinde ölen adalet, diğer köşesindeki çocuğun boynunu büktürmesin.
Ata kızı
"Herhangi bir yerdeki adaletsizlik her yerdeki adalete tehdittir."
- Martin Luther
Aşağıdaki yazıyı okuyan herkese özellikle de dini bir partiye endeksleyen kimselere;. Din hiçbir partinin tekelinde değildir. Din kişilerin özgür iradesi, vicdanı ve Allah arasında olan ahlak yasasıdır. Siyaset dünyevi istekleri, kazançları, olan yönetim biçimleridir. Din ise uhrevidir. Kimse kimseyi dinsiz diye ayrıştıramaz buna hakkı da yoktur. Bu yüzden de laik yönetim biçimi uygun görülmüştür. Totalitarizm, hiçbir devlete şimdiye kadar fayda getirmediği gibi çok zarar vermiştir.
İster dindar olalım, ister inançsız devletler için ilerleme gösterecek tek yöntem demokratik yönetim biçimidir.. Halklar için demokrasi ve akıl yürütme şeklidir.
Der Ata kızı
Cehennemi Satın Alan Adam: Martin Luther.
(1483 / 1546) Cehennem benimdir...
Bildiğiniz üzere Dini kullananların elinde oyuncak olduğu 1500'lü yıllarda kiliseler cennetten topraklar satıyor. Cahil halk ise, “ölünce cennette yerimiz hazır olsun” diye bu oyuna alet oluyordu, böylece papazlar ve kilise zenginleşiyordu..
Ancak herkes öyle değildi. Bunun bir kandırmaca olduğunu, cennetten toprak satın alınamayacağını söyleyen Martin Luther mahkemeye çıkarılmıştı. Yargı, o zamanlar da dini kullananların elinde oyuncaktı. Duruşma sırasında Martin yargıçlara seslendi;
“Milleti cehennemle korkutup, cenneti para karşılığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanız ya?” der..
Yargıçlardan biri sordu:
“Cehennemi kim alır ki?”
Martin Luther “ben alıyorum, neyse parasını veriyorum” der. Bir araya gelen yargıçlar cehennemi Martin’e bedava verirler..
Duruşma sonunda Martin kapının önüne çıkar ve duruşma sonucunu merak eden binlerce kişiye seslenir :
“Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın, der..
Cehennem korkusu kaybolan halk böylece kilise baskısından kurtulmuştur. Bundan sonra halk özgür beyinlere sahip olmaya başladı ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce böylece sıradan ve çok akıllı bir olayla başlamış oldu.."
Turhan aga bunu senin mekandan arakladım:))
Kardeşim,
sana bu mektubu
Ankara'da Kuyulu kahvede yazıyorum.
Hep aynı Anadolu havalarını
çalıyor gramofon
kocaman bir boru çiçeğine
benzeyen ağzıyla.
Dışarda yağmur...
Mektepten istifa ettim.
Cepheye gidiyorum ihtiyat zabitliğiyle.
Çocuklarımıza Türkçe okutmak,
öğretmek, sevdirmek onlara
dünyanın en diri,
en taze dillerinden birini,
kendi dillerini,
güzel şey,
büyük şey.
Fakat bu dilin insanları için
çakmak çalmak cehpede
daha büyük,
daha güzel."
(NAZIM HİKMET RAN'ın "Kuva-yi Milliye Destanı" şiiri, Dördüncü Bap'tan)
“-Paşa, Paşa!
Diye duyuldu nidası Vahdettin'in
Dedi:
Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin!
Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli .
Paşa, Paşa...Devleti kurtarabilirsin!...
O vahdettin ki yaptıklarından pişman mıydı
"Aldatıldığını mı anlamıştı"
Diye düşündü,
Sıyrıldı bu düşüncelerden Mustafa
Teşekkür etti vahdettin' e ayrıldı oradan
Çünkü onu bekleyen "Türk milleti" vardı
On sekiz kişiyle çıktı yola on altı mayısta
Ayrıldı galata rıhtımından vatana aşkla
Vardı samsuna vapurun adı, "bandırma"
şehirlerde İngiliz işgal kuvvetleri
manzara hiçte hoş değildi
19mayıs 1919 da başladı mücadele
Kurtuluşun başlangıcıydı mücadelenin adı
O' vizyonu çok büyük adamdı
Hep ileriyi görür hep ileri bakardı
Ve bugün de ümitle gençliğe armağandı
Atatürk “Gençler!
"Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler!
Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum"
Ve
“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir.
Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir”
Bugün 19Mayıs 1919
Ne mutlu Türküm Diyene
ATA KIZI
Emin misiniz? :))
Hamsi tavada
Başladı oynamaya
çırpınma boşa
Cücük dedi bak
Koskoca bakan aman
Tarlada soğan
ahaha çok eğlenceli
Günümüze bir atıf haiku:)
Paha biçme çok
Öküz sığdı tartıya
Sığmaz cüzdana
Dal bastı kiraz
Yerdik ya senle biraz
Eğilseydi az
Japon şiir örneği haiku uzun zamandır yazmıyordum.5-7-5 hece ölçüsü birimi :)
Biraz kafam dağılsın hep toplu mu duracak şiştimm:)))
volkan babayı dinleyelim biraz
Peki frontal lob olmasa insan medeni olur muydu? Tabii ki hayır. sadece hayvanlar gibi yemek yer hayati ihtiyaçlarımızı giderebilirdik. akıl yürütemezdik. Ahlak aslında sadece yasalarla yönetilemez. Bir kişi suç işlediğinde yasalar önünde ceza alır. Ama yalan söylediğinde almaz. :)
Normlar hukuki ve ahlaki olmalı değil mi? her şeyi Yasalarla çözemeyiz.
Bu konu çok uzun dediğin gibi:)
İnsanlar neyi bulup çıkarabildi ki?.?? Daha doğru düzgün işleyen Ana yasaları yok. ne yapalım çöpe mi atalım hepsini efemm..?
İnsanlar neyi bulup çıkarabildiki. Daha doğru düzgün işleyen Ana yasaları yok. ne yapalım çöpe mi atalım hepsini efemm.
İnsanların dünyaya neden geldik sorunsalına cevaben; Dinlere tutunmaları gereklidir. Bunun nesi kötü? ahlaki açıdan insana vazifeler verir ve geliştirir. Niçin ikisi bir arada olmasın. Anlatılan din ile yaşanması gereken dinin farkına varıp doğru düzgün hayata geçirildiğinde zarar değil fayda sağlayacak bir inancı İyileştirmek yerine neden yıkalım..?
Ben dünyaya bedelim:)))) sordum sadece; neden gerçek olmasın? :)
Bırak ben de biraz kullanayım bazı sözleri:))
Yıllarca kuranın metafizikle açıklamaya kalktılar. En büyük yanlış burada yapıldı. İnsanlar kafa karışıklığından dinden soğudu. Bugün ABD ya da diğer büyük devletler bunun farkındalar kuran rasyoneldir. diyalektik ile ancak yorumlanabilir. kısmen Metafizik ile açıklanabilecek bazı ayetlerin dışında Kuranın Felsefesi rasyoneldir.
"Bir Türk dünyaya bedeldir" neden rasyonel bakış açısı benimsenmesin. Tek yapılması gereken Dİn ile rasyonalizmin olmayacağı inancını yıkmaktır Türkiyede : Aslı' lar da bunu başarabilir pekala ben bir Türküm ve doğru bilinci elimden geldiğince anlatıyorum benim gibi niceleri var. Yeter ki niyet bilge ve olumlu art niyetsiz olsun. Hiç de kasmıyorum gerçekleri dile getiriyorum.
"gelişim tamamlanan bi süreç değildir."
Bilgi gibi gelişim de tamamlanan bir şey değildir elbette ben böyle bir şey iddia etmedim ki. geriden gelirken ileri medeniyetler ve küresel değişime ayak uydurmak için gelişimi yakalayabileceğimizi söyledim.
"Önce akılcılık ile yapılacak işleri sırasıyla organizasyon ve koordinasyon planlarını yapıp hazır olmak
Afet sırasında da yapılması gerekenlere start vermek. yapılması gereken buydu. dedin ya işte mesele bu.. türkler araplar afrikalılar, latin amerikalılar. bu tip toplulukların yapabileceği bi şey değil. bunlar başkalarının iteklemesiyle ilerleyen topluluklar. bizler felaket öncesi tedbir alan değil, felaket sonrası ağlaşan bir topluluk olmayı seçtik. yeni bi depremde yine aynı senaryo yaşanacak..yüz deprem de olsa asla değişmez bu topluluk..çünkü bunun kaderle alakalı olduğunu sanıyor insanlar."
Daha en baştan biz yapamayız'ı kabullenmek yanlış düşünce şekli. Ve ben bunu kabul etmiyorum. değişen dünya içinde sömürülmüş toplumlarda uyanacaktır çünkü teknoloji artık her kapıyı çalıyor. Eskisi gibi körü körüne bağımlılıkların önüne bilginin öğretisiyle geçilecek. (Devletlerin karışması da bunun göstergesidir, çünkü halklar uyanıyor) her bireye ulaşılacak. Hele hele de Türkiye gibi yıllardır sizin söylediğiniz sebeplerden dolayı bir türlü gelişimini tamamlayamayan bir ülke. Gençleri uyanmış bir ülke mutlaka doğru bilgiye ulaşacak ve benimseyecek. Demokrasiyi seçerek doğru yönetim anlayışını demokratik düzenlerin içinden hatta en iyisini seçecek. Ben buna inanıyorum.
Önce akılcılık ile yapılacak işleri sırasıyla organizasyon ve koordinasyon planlarını yapıp hazır olmak
Afet sırasında da yapılması gerekenlere start vermek. yapılması gereken buydu.
halkın birleşmesi önemli değil demişsiniz. Önemli hem de çok önemli. Ama planlanmış bir afet yönetiminden daha etkili değil tabii ki. İşte biz halk olarak maalesef ki yetersiz kalan yönetim sistemini tamamlamak zorunda kaldık. Oysaki halkın görevi : Devlet tarafından göçükte kalan insanların ivedilikle çıkarılması, hasta hane organizasyonları, deprem zedeler için açıkta kalmamaları için barınma ihtiyaçları giderildikten sonra kalan ufak tefek işleri tamamlamak olmalıydı.
Bizim halkımız coşkuludur, merhametlidir, birlik olmayı bilir. ve bu bizi çok güçlü kılar. Birlikten kuvvet doğar çünkü. bu refleksler halkları güçlü kılar.
Afet Allahtan dedik. Hangi zaviye, tekke ya da Diyanet işlerini yükümlü tuttuk? bütün devlet birimleriyle halk gücünü birleştirmedi mi? bu laiklik anlayışı değil de nedir?
Afetleri yönetmek devletlerin işidir bu işi partilere indirmek doğru değil. devlet yönetimine hangi parti seçilmişse o parti görevlidir. Ne yapılması gerekiyorsa onlar yaparlar. Buna rağmen tüm eksikleri kapattık. halk ve muhalefet partileri herkes tek yürek olmadı mı?