Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Nietzsche’ in bu sözünün (En zalim hayvan insandır.) aksi ispat edilmediği gibi, günümüzde de ne kadar haklı olduğunu yaşamın içinden bizzat geçerken görüyoruz. Yeryüzünde hiçbir canlı kendi yaşamsal gereksinimileri doğanın onlara hazırladığı kadarı haricinde hiçbir canlıya zarar vermezler. Ve “insan” yaşamanın anlamını ararken ne yazıktır ki kendini gerçekleştirme ve üst insan düzeyine erişmek gayesinden uzaklaşıp nesnelerin dışsal güçlerine ve cazibesine kapılıp güzellikleri tüm bencilliğiyle adeta yakıp yıkarak kendisi için isteyen doyumsuz bir hayvana dönüşmüştür.
Aslı Birer
“En zalim hayvan insandır.”
Nietzsche
Aslında çoğu görüşünde eksikler olduğunu düşünsem de ve tam olarak katılmasam da yukarıdaki sözünün aksinin ispatı yok ve ne kadar doğru.
Gel yine iki lafın belini kıralım,
demlenelim şiirlerin yapraklarından. Sabaha kalır yine umutlanırız
berrak çiy damlalarıyla…
Aslı Birer
“Geçmiş kendinden, yüzdüler alaca karanlığa doğru “
Kimin ruhuna üşüşmez ki geçmişin altın damlaları?
Hangi ruh bürünmemiştir gecenin karanlığında anılara. İçten içe hissedilen tözsel dokunuşlar kimin ruhunda çalmadı melodisini.
Köprünün üstünde durmuşum geçende
Karanlık geceye bürünmüşüm.
Bir türkü duyulur uzaklardan
Altın damlalar yağardı bir de
Ürperen aynasında suyun
Gondollar, ışıklar, bir de müzik
Geçmiş kendinden, yüzdüler alaca karanlığa doğru
Ruhum, şu görünmez parmakların dokunduğu çalgı,
Bir Venedik türküsü söyledi gizlice,
Boyam boyam mutluluk içinde ürpererek.
Bir duyan var mı dersin?
Nietzsche
Tam bir kısır döngü
Dünya; insanın, insan; dünyanın içinde. Yaralı…
Aslı Birer
Bazen kendimi makrofaj gibi hissediyorum. Dünya illetli, sürekli orasında burasında yaralar açılan bir insan sanki. Duyarsız kalmak mümkün değil.
Aslı Birer
“Yara nerede taze ise onarıcı hücreler oraya toplanır bunu unutma.”
Aslı Birer
Bu yazıyı neden Türkistan’daki zulümlere kimse ses çıkarmıyor diye paylaşımı üzerine yaptığım yorumu burada da paylaşmak istedim.
Vicdan muhasebesi yaptığımda katliam ve soykırım nerede olursa olsun kabul edilir bir şey değil insan haklarına aykırı! Lakin üst akıl diye adlandırdığımız kişiler sanki Allahmış gibi vasıflara bürünmüşler insanların da basiretleri bağlanmış birlik olmakla çıkartacakları gürültüyü ve bu adamları istemediklerini gayet yüksek sesle ifade edebilecek güçte olduklarını unutmuş gibiler..! Zulüm nerede olursa olsun insanlığı ilgilendiren olumsuz bir durumdur! Filistin meselesi ise şu an üzülesi ve sıcağı sıcağına gözlerimizin önünde cereyan ettiği için herkes oraya yönelmesi sizin söylemlerinize de bakıldığında yapmamız gereken şey değil mi? Evet Türkistan için de Afrika için de nerede zül varsa sesimizi çıkaralım! İnsanın canı her yerde eşit yanar! Biri daha az ya da öteki saha çok değil sevgili Z….!! Yara nerede taze ise onarıcı hücreler oraya toplanır bunu unutma.
Her daim saygıyla.
Dilimin zembereği tırmığıyla boşaldı
Tırmalandım ama ki sopası da hazırdı
Selamiye kasaptan koca ciğer lazımdı
Payladım hissesine şimdi işi hazımdı
Hahha eğlenceliymiş bu
Günaydın sevgili Nilüfer oysaki bütün bunlar hayatın normalleriydi olması gerekenlerdi ve bizler bize layık görülmeyen bu normallere Atatürk sayesinde kavuştuk. Eğer yakın tarih için birine minnet duyulacaksa (hz.Muhammed a.s o peygamber ve onun yeri çok farklı o yüzden bu yazının içine onu koyamam)
bu sadece Atatürktür.
“Sevdik
Bu ülkeyi
Çocukları
Yoksulları
İşçileri
Emekçileri
Kadınları
Gökyüzünü
Deniz’i
Maviyi
Özgürlüğü
Demokrasiyi
Eşitliği
Kardeşliği
Kır çiçeklerini
Aşkı
İnsanca yaşamayı
Hürriyeti
Çok sevdik.!”
.
T.Akan
İnanmak;
Öyle körü körüne değil!
Siyah bir gözden süzülürken içeri
Ardında mavi olduğunu bilmek gibi!
İnanmak;
Öyle pamuk ipliğiyle değil çocuk!
Tıpkı bir zeytin ağacının toprağı kucaklaması gibi!
İnanmak çocuk!
Mihrenin mah’ a aşkı gibi
İnanmak kendine…
Aslı Birer
?si=jyQZHP44S8ZR4D38
İllaki gecenin rengine vuracaksan! Ay’a ateş etmelisin!
A.B
“Sen istanbulun neresindensin(?) şimdiki moda taraf görünüşlü içten çöküşlüler moda sakinleri. Öyle ya kaleyi kendi askerleri daha çabuk çökertir. Adama demezler mi? Kalenin içine değil topu dışarı atman gerekiyor diye!
Huysuz kedi selamiye hece şiiri yazdım:)))
Huysuz Kedi selami :))
Seni gidi kurnaz seni yaramaz
Gözleri boncuklu siniri yalaz
Birazcık da tüylü obur da cambaz
Keyifçi uykucu dışarı çıkmaz
A.B
Seni ne zaman okusam içimde bir gelincik dua ediyor,
gözlerindeki hüznü görür gibiyim.
-adını koyamadığım engin denizinin içinde yüzerken,
attığım her kulaç içimde seni yırtıyor biraz daha.
Şarkılar yankılanıyor dalgaların arasında.
Yüzüme çarpıyorsun her gece
-ay ve sen.
Tarifi mümkün olmayan ışığım,
-adını koyamadığım.
Bulutun ardına saklanınca mihre
Sevdası yansır sevdiğinin yüzüne
Yaştan yansımalar akarken denize
Deniz şifa olur aşıkların gözüne…
A.B
...
Ayrıntıya inince kafa yoruyor istemeden...
Planladıklarım zor bir o kadar da basit.
Nerede olduğumdan çok geleceğimi,
Yapacaklarım belirleyeceği için yapacağım...
İnsan her şeyden önce kendisi için yazmalıdır, iyi yazmanın biricik yolu budur. / Gustave Flaubert
SANKİ kaleme kagıda yapısık dogmus ellerimiz
SAnkı mutsuzluga senet ımzalatmıs seviyor dedıklerımız
Hep düşman cıktı yuzumuze gulup can dedıklerımız
Gitti işte damarlarımızı tıkayıp dokuz parmak şair eyledi bir ömür gitmez dediklerimiz
Nedamet yüklü gemi gibisin dünya, son durağın yok!
Ah benim çiçeğe durmuş badem ağaçlarım
Çiçeklerinin kokusu aşsa zamanın büyüklük melekelerini, ölümüne buram buram sevgiyle,
Ulaşsa çocukluğuma…
Aslı Birer
Merhaba Tuba hanım. Çok nadir olarak arkadaş aynı zamanda can yoldaşı da olur. Buna hiç itirazım yok. Bir insanı benimsemek ve ona önem vermek aşağıda anlatmış olduğum değer sıralamasının değişmesini gerektiren bir kural değil bazen akraba ya da birincil aile fertleri ile arkadaşlar yer değiştirebilir hayatta hiçbir şey %100 kesin değildir. Ama bu istisnalar da gerçekleri değiştirmez. Bu sıralama gözetildiğinde bağlar da güçleneceği için bir çok sorunun da üstesinden daha kolay gelinip arkadaşlıklar da daha verimli ve samimi olacaktır. Aslında kendimize değer verdiğimiz zaman kopan bağları da yeniden sağlamlaştırırız bu yaşamsal bütün alanlara dalga dalga sirayet eder. İnsanı daha güçlü kılar. Birey olmanın hazzını daha fazla hissettirir. Özgüven eksikliğinden kaynaklanan sorunların da ortadan kalkmasına yardımcı olur. Aile bağları toplumun bütün birimlerini etkileyen en önemli birliktir. Ben bunu meyvenin çekirdeği gibi düşünürüm hep bu bir döngüdür aslında. “Tohum olmazsa meyve de olmaz”
Sağlıkla kal:)
Yazınızı okudum sevgili Atakızı yüreğinize sağlık.
Katıldığım bir çok yerleri var ve katılmadığım yeri ise şu bazen bir arkadaş, bir dost binlerce akrabadan daha yakındır ve özeldir.
Saygılarımla
İnsanın en büyük aldanışıdır, korkularından doğan suskunluğu onu kendine yabancılaştıran.
Aslında herkes sever kendini aksi mümkün olsa o bedende yaşamak da mümkün olmazdı. Önce kendine kendi gerçekliğini söylemeli insan:
-Ben ne giymekten hoşlanırım
-hangi yiyecekleri severim
-hangi konuları konuşmaktan mutlu olurum
-neler beni daha çok kırar
- neler daha çok sinirlendirir
Kendi yaşamsal başlıklarını belirleyen ve gerçekleri yaşayan insan etrafına da gerçekleri yansıtır.
Sevilen insan olmak için çalışmak da bir aldanıştır. Güven duyulan insan aynı zamanda saygıdeğer ve sevilen insan olur.
Öz saygısı gelişmiş, etrafına fayda sağlayan gösterişten ve samimiyetsizlikten mümkün olduğunca uzak duran ve ayakları üzerinde sağlam duran insanların korkarak konuşmadıklarını gözlemliyorum. Ömrüne aşk bestesi katmış insanların notaları sevgi türküleri söyler ve etrafındaki insanları da akisleri mutlu eder. Hani hep söylüyorum ya her şey göründüğü gibi değildir. Bazen bakmayı bilmek gerekir. İlk bakışta kibir yumağına benzettiğiniz kelimenin insanın gerçeği olduğunu biraz incelediğimizde gördüğümüz gibi.
Önce kendin-sonra ailen-akrabaların-arkadaşların. Önem sıralaman böyle olursa hayatın anlamlı ve yaşanır olacaktır.
…
….
A.B
İnsanın en büyük aldanışıdır, korkularından doğan suskunluğu onu kendine yabancılaştıran.
Aslında herkes sever kendini aksi mümkün olsa o bedende yaşamak da mümkün olmazdı. Önce kendine kendi gerçekliğini söylemeli insan:
-Ben ne giymekten hoşlanırım
-hangi yiyecekleri severim
-hangi konuları konuşmaktan mutlu olurum
-neler beni daha çok kırar
- neler daha çok sinirlendirir
Kendi yaşamsal başlıklarını belirleyen ve gerçekleri yaşayan insan etrafına da gerçekleri yansıtır.
Sevilen insan olmak için çalışmak da bir aldanıştır. Güven duyulan insan aynı zamanda saygıdeğer ve sevilen insan olur.
Öz saygısı gelişmiş, etrafına fayda sağlayan gösterişten ve samimiyetsizlikten mümkün olduğunca uzak duran ve ayakları üzerinde sağlam duran insanların korkarak konuşmadıklarını gözlemliyorum. Ömrüne aşk bestesi katmış insanların notaları sevgi türküleri söyler ve etrafındaki insanları da akisleri mutlu eder. Hani hep söylüyorum ya her şey göründüğü gibi değildir. Bazen bakmayı bilmek gerekir. İlk bakışta kibir yumağına benzettiğiniz kelimenin insanın gerçeği olduğunu biraz incelediğimizde gördüğümüz gibi.
Önce kendin-sonra ailen-akrabaların-arkadaşların. Önem sıralaman böyle olursa hayatın anlamlı ve yaşanır olacaktır.
…
….
A.B
Nar renkli şiirler yazılsa, öyle bir çırpıda okunup bin tane anlam dökse.
Aslı Birer
* Mavi dünyamın sultanıyım,
hanıyım
* Aklımın hizmetçisi, keyfimin kahyasıyım
* Gönlüme gül bahçesi, ruhumun revanıyım
* Ömrüme aşk bestesi,
* Kem gözün şikestesi,
* Körpe ruhuma ney,
* can’ıma canan
* Sazımın notasıyım