Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Din ile felsefenin örtüşmesi başka konuların birbirine karışması başka bir şey.
Mesela bendeniz de şiirlerimde insanın yaşadıklarından kaynaklı beyninlerinde oluşan insan enkazını mecazi anlamda ölüm’ü, ölüm çiçekleri olarak bilinen krizantem ile vermiş olduğum şiirde de asıl ölümlerin bedenlerde değil zihinlerde olduğunu. Bedenlerin yaşamsal döngüsünü tamamlayıp artık yok olmalarından ötürü duyulan yokluk üzgünlüğüyle, insan için ruhunda( aklında) herhangi sebepten dolayı meydana gelen ölümle çektiği acı bazen eşit bazen kişisel özelliklere göre daha da şiddetli hissedildiğini kapalı olarak söylemişim.
Bunu yaparken de hem aynı cümlede soruyu sorup cevabını da yine aynı cümle içerisinde düşündürmüşüm. Aynı zamanda şiiri incelediğinizde de hiçbir karmaşa olmadığını çok sade bir dille de yazıldığını görebilirsiniz.
Ve Edip Cansever
Aynı temayı bakınız nasıl işler.
Ah güzel Ahmet abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı işsizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
Selamlar Sn.Gül
Kant örneğini vermemin sebebi asırlar öncesinde Hayyamın felsefi bir savı şiirlerinde ustalıkla işlemesine örnek verirken niyetim kesinlikle din, islam gibi konulara evirmek değildi. Şiirde felsefeyi nasıl işleyebiliriz idi asıl konumuz ve iki farklı konuyu aynı anda işlemek sağlıksız olacağından size hak veriyorum.
Arkadaşımız açılan her konuyu dine ve islama evirmeyi kendisine görev edinmiş sanırım.
Ben tekrar konuya dönmek ve güne güzel bir örnek vererek başlamak istiyorum.
Bakınız Kavafis şehir şiirinde insanın belleğinde yer eden izlerle nasıl da hesaplaşır.
Şehir
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada,
bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
Konstantinos Kavafis
Değrli şairim.
Şiir düzleminde kaynak menba olarak belirtmisstim
Miti...
Bu farrklı bir mevzu ve kesinlikle bu farklı mevzuda haklısınız...
Edebiyat,şiir kendini sürekli
Harman çıkarım sentez sonuç olarak sürekli evrimlesirken...
Batının dünyaya bakışı hâla köhnedir.
İrkları ayrımlaştırmaktadır.
Haçlılar neyse,şimdi yine odur hatta daha geridir
Geçmişte olanlardan bir nebze akıl alsalardı
Kendi uygulayageldikleri hümanizmle çatişmazlardı
İnsan hakkı nedir, deyim siyahiye de insansın demektir.
Evrensel kullanılagelen hümanizmdir tekil olan faşistlikten öteye gidemez.
Aynı menbağ dan beslendik,esinlendik.
Yalnız Türkler dosdoğru yol için sentezledi harmanı
O mit ve külli yabanci eseri...
Onlar çirkin bir ideolijiye güya insan hakkı diye.
Alay edercesine yapılanı görmeyelim diye gözümüze perde yaptı.
Türk atasıyla doğru yola doğru için hem okudu hem yazdı .Mitçok tanrılı idi atalar vahdaniyet birlik yaptı.
Batı ile aramızdakı ucurumun derinligi budur.
Biz doğrunun izinde onlar süsledikleri yalanin gizli ,hunhar ve katledici emeli peşinde...
Biz Bosna Hersek'i de insan hakkı yalan kurmacasinda...
Bilmeden bir kasaba emanet ettik.
Vahşetin izi silinemiyor.
Ve Kıbrıs küvette kesilen bebekler.
Ama artık tüm dünya gözü görmesede Teröristin kim olduğunu biliyor.
İzrail rehinelerinin akibeti gördüğü muamele ...
Filistin deki rehinelerin elindeki rehineler ayrılik hüznü, gozyası el sallayarak gülümseyerek gidiyor .
Dediğim şudur ki Türkler her eseri doğru,güzide bir eser bırakmak çağları dogru senteziyle aydınlatmak için okudu.
Batı ise hain emellerine ulaşmak için nasıl daha çok bu kötulüğü sürdürürüm diye okudu.
Türkler evrimleşti safiyetle.
Bati köhneleşti dibinin karasını bulana değin.
Vel hasilı artı o dibin katran karası zift pisligini,
İçınde ki insan yüzlü yılanları alem-cihan gördü
Benim edebi şiir platformu için yazdiğım edebiyat ve şiir penceresine bakıştır
Orası açılımı şaireye verdiğim cevaptır.
Bilim, ilim ,edebiyat birikimli yıgınlı ilerler
Her gelen bu yola mihenk taşını dizer.
Yorumunuz siyasi tarih sahnesi oldugundan siyasi tarih görüşlerim tarih içindir
Edebiyatı siyasi soru cevapla yanıtlayamam iki farkli konunun bir aynı cevabı bulunacağinı düsünmüyorum.
Saygıyla...
Kaleminizi selamliyorum.
Sevgili Tuba güzel duaya amin diyorum
Sevgiler çokça hayırlı geceler dileklerimle.
Sevgili Nurgül insan, insanın ilacıymış. Gerek çevremde gerek burada kederime, sevincime ortak olan sana ve herkese çok teşekkürler. Diliyorum ki herkesin yüreğini mutluluk sarsın senin de.
Sevgilerimle…
Farkındayım çok geç oldu kusura bakma lütfen iyi geceler diliyorum.
Sayın gül,
Sistemsel bir hata benim de başıma çok defa geldi hiç önemli değil. Sizinle fikir alışverişi beni ziyadesiyle memnun etti.
Yeni yılda diliyorum ki güzel dilekleriniz tüm insanlık için kabul olsun. Ve kendi adıma da teşekkürlerimle kabul edip bilmukabele diyerek paylaşımınıza kant örneğini ilave etmek isterim. Kant, aydınlanmanın aklın korkusuzca kullanılmasına bağlamasıyla “ Ömer Hayyamın şiirlerini karşılaştırdığımda hayretler ve hayranlık içinde asırlar önce işlediği gerçeğini görürüz. Araştırmanın ve bütüncül bakmanın ve aklı layıkıyla kullanmanın sonucunda tüm düşüncelerin saygıdeğer olduğu bilinciyle, yeniliklere açık bilgiye aç penceremde harmanlamak ve ayıklamak en doğruya yaklaşmak çabasında olduğumu belirtmek isterim. Geçmişten günümüze yolumuza bir mum yakan bilgin ve düşünürlere saygıyla diyerek yazımı bitirmek istiyorum saygı ve sevgi benden de sizlere gelsin.
Huzurlu geceler dilerim.
Hoşça bakınız zatınıza şiir dolu bir yıl dilerim.
En içten geleni ile...
Değerli şairim.
Türkiye Cumhutiyeti öncesi Divan
Arap fars edebi eserleri bir çok ülkeye tesir etmistir.
Nitekim mutasavvıflar dahi önce Arabistan Suriye İran vd bir çok ülkenin ortak şiir ölçüsuydü
Cumhuriyet sonrası divan beyitlerine rastlanır
Demem o ki Aşik Veysel dömemi okuyarak ve rivayet babadan oğula anneden kıza Dede Korkut tan tutun Mevlana ya bu şiir akımından etkilenmiştir
Nitekim Aşik Veysel in Mevlana Ve Yunus la benzesim dizesi hissedilir gelelim Bektasi vs ye
Onlar da Divan kullanmiştır
Hasılı eski hakiki Türk geleneginde rivayet hikaye anlatımı vardır
Mevlana özellikle Platonu baz almıstır
Türk şairlerimiz Mevlana yı idol almıstır
Göz görmüyor lakin ata ana dede akşam sohbetinde bu şiirleri okuyor
Düşünün Dedem dahi çocukluğumda anlatmistir yüzcesini kaynak incelememde ülkemizde dahil Platon sonrası Acem Fars Edebiyat etkisi görünür
Elimde kütüphanemde bulunan Divan Mektubat şiirleri bunca esintiyle dolu
Demem o ki Antik Yunan dan beslenmeyen bir ülke yoktur.
Saygıyla şairim gelen yılın
Güzellikler getirmesi temennisiyle
Kaleminizi selamliyorum
Sn Ata Kızı
Değerli şairem internet kesintisi sebebiyle girdiğim yorum üstüste düşmüş.
Kasitlı olarak yapmadım nerden silinir bilmediğimden affıniza sığıniyorum
Ben yayınlarken internet ağ girisim problemi yaşadım mazur görünüz saygıyla...
Sn Ata Kızı,
Çok doğru bir noktaya vurgu yaptınız;
Nitekim Aşık Veysel ve bir çokları Platon'un eserleriyle harmanlanmış eserlerini çıkarım,sentezleriyle oluşturmuşlardır.
Evet, hümanizm doğrudur.
Biraz daha perspektifi genişletecek olursak...
İnsan,doğa,habitat bittabi tabiat, kainat ve elbette ki en yüksek mertebe de Yaradan sevgisiyle bizlik sevgisiyle meydana getirmişlerdir.
Nitekim;Batı,Yunan Mit v.d kendisini Platon olarak bilirken l...Türk ve Türkiyenin sınırı Ortadoğu
Kendisine Eflatun demiştir.
Aşık Veysel kainat ve içindeki insan da dahil bu sevgiyi her şiirinde yansıtmış,
Hani dizede dediği gibi...
"Merhabasın dosttan gelen selamsın.."
Bu şiirin tüm kıtaları önce Yaratıcı ve dahlinde tüm kainata ve insana olan sevgisidir.
Demem o ki hümanizm bir kesimi içeriyorsa millidir
Aşık Veysel gibi tüm canlı ve İlahını içeriyorsa işte o zaman aşktır.
Henüz daha bizleri görmeden, engin bir yürekle sevdi insanlığı ölmez bir eser bıraktı.
Sanki vasiyeti gibi değil mi?
En ölümsüz eseri...
"Benim sadık yârim kara topraktır.
Aşkın gerçek sahibi
Aşık Veysel Şatıroğlu'nu
Sonsuz rahmet,saygıyla anıyorum.
Şiir tadında, güzelliğinde bir yeni yıla girmeniz temennisiyle;
Kaleminizi selamlıyorum şairem.
En içten geleni ile...
Ruhu şad olsun kıymetli annenizin ve bu vesile ile ölmüşlerimizin.
Ruhunda hisset varlığını çünkü ona benzeyecek..
Doğan Cüceloğlunun annen yok kimsen yok sözleri geldi aklıma üzgünüm :( umarım kederli gönlünü anne sevgisine eşdeğer büyük bir mutluluk sarar.
Bugün kucağına sığındığım gün annem
Ne tesadüf ki, senin de kucağımdan gittiğin gün…
Dünya nasıl dönüyor ki?
Birini sevindirirken, diğerini aynı gün ağlatıyor anne?
Bu nasıl bir arattır gittiğinden beri , gülüp sevineyim mi? Üzülüp ağlayayım mı?
Bilemedim ben.
Öncelikle sayfaya uğramamızdan çok memnun ve mutlu oldum Sayın Gül.
Hoşgeldiniz.
Gözlemlerime yaptığınız katkılar kıymetli ve yazınızın içeriğine atıf olarak da
Aşık Veysel’i örneklemek istiyorum. Aşık Veysel halk ozanı olmasına rağmen şiirlerini incelediğimde rastladığım; varoluşu ve yaşamı sorguladığını, Tanrı fikrini “mimar” metaforuyla verdiğini Platonun felsefi kavramları ile örtüştüğünü
Ve hümanizm izleri taşıdığını da görüyoruz. Felsefe sorgulama ve bütüncül bakma becerisidir ve bunu da geliştirmek okumak ve gözlemlemek ve duyumsamak kişisel yetenekleriyle harmanlandığında ancak ortaya çıkabilecek vitrinin cazibesi ve değeri kabul görecektir sizin de belirttiğiniz gibi.
Saygı ve sevgilerimle…
Öncelikle sayfaya uğramamızdan çok memnun ve mutlu oldum Sayın Gül.
Hoşgeldiniz.
Gözlemlerime yaptığınız katkılar kıymetli ve yazınızın içeriğine atıf olarak da
Aşık Veysel’i örneklemek istiyorum. Aşık Veysel halk ozanı olmasına rağmen şiirlerini incelediğimde rastladığım; varoluşu ve yaşamı sorguladığını, Tanrı fikrini “mimar” metaforuyla verdiğini Platonun felsefi kavramları ile örtüştüğünü
Ve hümanizm izleri taşıdığını da görüyoruz. Felsefe sorgulama ve bütüncül bakma becerisidir ve bunu da geliştirmek okumak ve gözlemlemek ve duyumsamak kişisel yetenekleriyle harmanlandığında ancak ortaya çıkabilecek vitrinin cazibesi ve değeri kabul görecektir sizin de belirttiğiniz gibi.
Saygı ve sevgilerimle…
Zülfikar kesiğini sarsa yağmur taneleri
Gaz lambası aydınlığında sırra kadem bassa aşk
Elifbalarını terk etse de Elif'ler, Vav'lar
Yine bulurum bir karışlık yürek vahamda seni
Ey hüzne neşe mateme umut
Dayansa da iliklere hasret elem kurtlar gibi ulusa da
Pamuk ipliğine bağlı kalsa da vuslat
Sen sevmesen de
Seveceğim ben gibi ...
Ata kızı
Felsefe sorgusuz açılımlanamıyor.
Yazınınıza noktası virgülüne kadar katıliyorum.
Açılımlanamıyorsa felsefe aforizmik şiir yazılamıyor.
Her dize sorgusuyla bilgisi ortaya çıkmalı
Metaforlar doğru algılanmalı felsefe şiiri bütün yapıdır tek yapida verilmek istenen verilmeli
Mevlâna'da olduğu gibi
Yahut Sheakspeer'de olduğu gibi...
Bittabi kabul görmüş de olmalı içsel anlatımda yüreğinde bir zerre aklı vardır aforizmik şiirde...
Hasılı demem o ki yürek duyuşu sorgulamalı cevabı bulmalı metafor benzeri ve isteğince alacagı cevabın vurgusunu dizelerle ya anlaşıla hale gelsin diye kilitlemeli yahut sorguyu cevapla verip içsel,aklen ve ruhen isteği düşünü okuyucudan alabilmeli...
Hayyam'da olduğu gibi...
Bu ise felsefenin yapı, kuruluş kitaplarinı okuyarak değil, hayatını felsefeyle yoğurmuş felsefecilerin yaşmamları gözlenerek,okuyarak ,duyumsanarak olacağından yazan kalemin, felsefe kitaplığı geniş olmalı ve o yaşamları an be an yaşadıklarinı duyumsamalı...
Yazınınızı tebrik ediyorum şairem.
Kaleminizi selamlıyorum.
''Tahrik edilmiş kalp yarasından kan damlıyorum''…
Sana yakın ve uzak olmak dışında kalan redif hisler tuz basıyor yarama
Göz kızarıklarım dolusu hayatlar yaşıyorum malum hisler dışında kalan
Nem yemiş çöl esintisi altında kehribar ufuklara uzanıyor gidişi ve dönüşü olmayan yol
Şimdi ırmak esintisi düşlerinde orkide açıyorum
Kokun akıyor mavi geceler boyunca
..
...
....
ve bilmiyorum sana kaç yaşındayım...
Korkulardan sıyrıldığında hayatı keşfetmenin hazzına bir başka varırsın gittiğin yerde. Ve filizlenir yeniden arzular yittiğin yerden… yeniden umut açar kuru dallar yeni güne tam bitti derken
Aslı Birer
Rüştünü tamamlamamış körpe gül yaralarım parmak izlerin
Gece yarısı sorgularında yüreğimi döküyorum karanlığa
Şafak kirpiklerinden sızan bakışların
Gül dikeninden çekilir gibi ruhum çekiliyor sensiz tenimden
Nefesinin buğusudur gözlerimden katre katre dökülen
Ey kirpiklerime düşen ilk kar tanesi
Vasıta aramıyor hüznün
Sükut ettikçe toprak serpiyor ömrüme…
Bir şey gördüm bugün ana sayfada ve konuyla ilgili buraya bir eleştiri yazmayı uygun gördüm.
Felsefeyi şiire işlemek çok zordur. Bunu yaparken ne şiiri şiirlikten ne felsefeyi doğru harmanlamaktan uzaklaştırmayacak. Aksi halde karman çorman bir şey olur. Nietzsche ve Ömer hayyamın şiirlerini incelerseniz şiire felsefi görüşlerini muhteşem ironiler ve metaforlar ile nasıl işlediklerini görebilirsiniz. Bunu Mevlananın şiirlerinde de görüyoruz.
Yani diyeceğim o ki; önce bir konuya hakim olup daha sonra bunu vitrinleştirmek ustalık ister.
Video çok güzelmiş Tuba umutlar hep canlı ve bahar gibi olsun istiyor ve diliyorum herkes için.
Rica ederim canım.
Beğenen yüreğine sağlık.
Herşey gönlünce olsun..
?si=KAg--T5iaiUUJm95
Düşerken çöl şulesi gülüşlerin hüznümün bayram sabahına rengârenk gökkuşağı çiçekler açıyorum kokunla…
Karış karış yükseldikçe hasretin gönlümün asumanında toprağı kayıyor yüreğimin
Sağduyusunu kaybetmemiş hatıra gelgitlerinde içlendikçe hüznünün aralıklı sevmelerini
Kısık sesli rüzgârlar çoraklığı aşılıyor dudak kenarlarıma
Kavruldukça nefesinden sahra vurgunu sancılar sol yanımdan sükût ar’afına karılıyor
Öznesi sen akşamlarımın devrik cümlelerinde harladıkça matemini içleniyorum okyanusları
Ayaküstü düşlerin avuçlarımdan büyürken ninniler söylüyorum uykusuz gözlerimin sen kırmızılığına
Dağıttıkça parmakların hüsranımı geçmeyen yaralarım kabuklanıyor
Aşındırırken dudakların tel tel kirpiklerimi
Hasretimden bulutlar yağdı yağacak seni…
Bir yıl daha yaklaştım bugün.
Neye mi?
Ümidim olan her şeye:)
Öyle ya acısıyla tatlısıyla giden geride kalır. İleride ise umutlar vardır…
:)
Buğu tutmuş gözlerimde düşlerin hüzün gülüşü
Kirpiklerimde alfabelere sığmayan rayiha kokun
Ağlasam gözlerimden silinecek hayalin
Kalakalsam cayır cayır yanacak kalbim ahuzarından
Ey benim perde arkası hıçkırıklarım
Evvel ruhumu okşayan meltem idin
Şimdiler tuz edip darmadağın eden boran…
Günaydın herkese…
Sevgili Tuba adıma yazdığın ilkleme şiir için çok teşekkür ederim. Çok hoş bir sürpriz oldu emeğine yüreğine sağlık güzel arkadaşım.
Dağların kaldırılıp çarpıştırıldığı tuz edildiği ve
Çocukların saçlarının ak düşeceği güne yemin olsun ki…
Yaralarımın kabuk altına yerleşke kuran sızı tadında fısıldayacağım seni unutmaya yüz tutmuş yüreğimin kuraklığına
Çer çöp olmuş gönlüm bozkırlarında dolaştıkça ahu bakışların
Gözlerinden yüreğime taşan ebru deseninden ağlayacağım ismini
Ne bir gölge edineceğim kirpiklerin haricinde
Ne kıtlığımı sonlandıracak bulut gözetleyeceğim
Gözlerinin yüreğimi gömdüğü yerde yar/a edineceğim seni göğsüme…